Müller'le Almanya, "top gider, gelir ama sonunda Almanlar kazanır" prensibini bırakıp, "top rakip yarısahada kalır ve sonunda Almanlar "rahat" kazanır" gibi bir senaryoya kavuşmuştu. Müller'in yokluğunu ciddi şekilde hissedeceklerini tahmin ediyordum, ama bu kadarını değil... Müller çok şey ifade ediyormuş, O'nu bir kez daha gördük. Almanya'nın hücumda çabuk çoğalmasında, kombine ataklarında hem Müller'in imzası vardı. Bazen cezasahasına girip, ikinci forvet oluyor ve Klose'yi rahatlatıyordu; bazen de muazzam bir kanat oyuncusu oluyor, topsuz oyunda da Lahm'ın dibine kadar geliyordu. Hatta ve hatta, bazen O'nu "forvet arkası" bir ortasaha olarak görüyorduk... Daha önce de vurguladığım gibi; Müller, fazla teknik olmayan bir futbolcunun, ulaşabileceği son noktadır... Mental, fizik, taktik disiplin, bireysel taktik, topa vuruş ve hava hakimiyeti... Herşeye sahip bir oyuncudur... Ve bu maçla göstermiştir ki; "yıldızlarından çok" takım oyunuyla bu noktaya geldi denilen Almanya'nın, gizli ama "apaçık" bir yıldızıydı...
İşin "finalist" tarafında ise, bu kez doğru bir kadro sahaya çıkmıştı; Paraguay maçının son bölümünde keşfedilen gerçek... Pedro ile İspanya, daha bir "Barcelonalaştı" ve sol forvetteki Iniesta'yı daha verimli kullandı... Tabi bu durum, Villa'yı orta forvete itiyor ve bunun sonucunda; sol forvetteki oyunuyla İspanya'yı Honduras maçından alıp, bu noktaya taşıyan "özgür ve yaratıcı Villa'yı" görme şansını elimizden alıyordu. Ama bu durum; "takım olarak" bir şeyleri olumlu yönde değiştiriyorsa, "bu hamle haklıdır" der geçeriz...Sonuçta, maçın başından itibaren İspanya; "bu maçta gol olursa ben atarım!" der gibi oynamış, sonunda da atmış ve kazanmıştır, çok da zorlanmadan... Tabi bana kalırsa; Sergio'nun yerinde Torres "sırf Villa'yı sol forvet yapıyor olmasıyla" bile ilk 11'de oynar, Iniesta da "asıl fark yarattığı yere" yani ortasahaya döner, daha da ürkütücü bir hal alır İspanya... Bu duruma "topsuz oyun zaafiyeti verirler" gerekçesiyle karşı çıkan olur elbet.. Zaten Del Bosque de öyle düşünüyor olacak ki, skor elden gitmedikçe Alonso - Busquets ikilisini bozmuyor. Ama ben: Iniesta - Xavi - Alonso ortasahasından - Villa ve Pedro'nun da kenardan yardımlarıyla - topun pek "alınamayacağından", ortada haliyle "topsuz oyun" diyebileceğimiz çok kısa bir sürenin oluşacağını, böylelikle İspanya için "topsuz oyunda" bir mücadele gerekmeyeceğini savunurum... Ama ne diyelim; sonuçta böyle de kazanıyorlar hem de daha az riskle...
Puyol'u gördükçe, 2006'nın Cannavaro dejavusunu yaşıyorum. Bir fark var; Puyol bir de çıktı final yolunu açan golün de attı; kafa "şutuyla"... Gerrard'ın İnönü'de canlı gözlerle şahit olduğum kafasından sonra, gördüğüm ikinci "kafa şutudur" bu... Vuruş falan değil, bildiğiniz ağları sarsan şut... İspanya golü attıktan sonra da, gerekli zamanda topun arkasında durmayı gayet iyi becereceğini gösterdi. Almanlar'ın yapabildiği tek hamle, Gomez'i sokup top şişirmeyi denemek oldu... Hoş, Casillas bu maça "kafayı kazıtıp" çıkmış olsa, farkeder miydik maç boyu? Ondan da emin değilim... Komple takım olmak böyle bir şey heralde. Bu ekole bir Dünya Kupası yakışırdı...
1 yorum:
İspanya dün gece Avrupa Şamp. formuna geri dönmüştü resmen , pas trafiği her zamanki gibi sorunsuz işledi.
Cruyff ve Total Futbol Finali mükemmel geçer umarım.
Yorum Gönder