Bir şeyler oluyor Beşiktaş'a...

Değil takım elbise, üstüne frak çekse de 1 kilometreden futbolcu olduğu belli olan Forlan; küreden Napoli'yi çekiyor... 3'de 1 ihtimalle Beşiktaş'a düşecek , ama Liverpool'un grubuna gidiyor... Bu sezonu Serie A'nın ilk 4'ü içinde bitirmelerini beklediğim; Cavani transferiyle yap-bozu tamamladıkları tehlikeli bir takımdı kendileri. Bu kez Dormund; %50 ihtimalle Beşiktaş'ın grubuna düşecek, ama o da gelmiyor ve kala kala kendi liginin diplerinde sezona başlayan CSKA Sofya Beşikaş'ın rakibi oluyor...

Son torbadan ise; Tottenham maçında ortaya koydukları performansla, Fenerbahçe'ye karşı göstermiş oldukları akılcıl ve dinamik oyunun tesedüf olmadığını gösteren Young Boys, yine %50 ihtimal varken Beşiktaş'ın rakibi olmuyordu... 4. torbadan düşen rakip ise ; Rapid Wien... Rapid Wien; aslında deplasmanda Aston Villa'yı yenerek, gruplara kalabilmiş bir takım. Ancak, Newcastle-Aston Villa maçının özetlerini izlemiş biri olarak, o skorun çok da sürpriz olmadığını söyleyebilirim... Nikica Jelavic adında; son dönemde Hırvat Milli Takımı'na da alınmaya başlanan, golcü bir uzun santraforlara sahiplerdi. Ancak sene başında Rangers'a satmışlar... Ancak Wien'de uzun santrafor bitmez; Avusturya Ümit Milli oyuncusu 1.96'lık Atdhe Nuhiu, Jelavic'ten sonra formayı alan isim olmuş....Onun dışında, basının her sene Beşiktaş'a getirdiği Veli Kavlak'ı da bir görmüş olacağız.
Beşiktaş işi biraz sıkı tuttuğu vakit; Porto dışındaki rakiplerinden 12 puan alabilecek düzeydedir. Ama aksi durumda, yine "ortasaha" denemelerinin ortaya çıkacağı maçlar mide ağrıtır... Porto - Beşiktaş maçları da, grup liderini belirleyecektir... Porto'yu anlatmaya gerek yok sanırım; aslında Şampiyonlar Ligi kalibresinde olan, Zenit'e 22 milyona sattıkları Bruno Alves dışında geçen seneki takımı bozmayan; hücumda ana elemanlarının Hulk ve Falcao'nun olduğu "üst düzey" bir 4-3-3 oynayan; Moutinho ile kadrosunu şenlendiren; Walter ve Otamendi gibi bu sezon da klasik "geleceğe hamle" transferlerini yapmış bir camia...
Quaresma'nın eski kulübü olması da ayrı bir enstantane... Dilerim Dragao'da golünü atar da; dramatik anlar yaşanır... Portolular ve Quaresma için tabi, ben o sırada yer çekimine meydan okuyor olacağım her zamanki gibi.

Daha dün "alt torba" diye tabir edilen kürelerden Sevilla'yı, Tottenham'ı, Bolton'u, Wolfsburg'u bulan şans, pozitif yönde dönmüşe benziyor Beşiktaş için. Sonu hayırlı olur umarım...

Maç takvimi de güzelmiş;

16 Eylül: Besiktas JK - PFC CSKA Sofia
30 Eylül: SK Rapid Wien - Besiktas JK
21 Ekim: Besiktas JK - FC Porto

4 Kasım: FC Porto - Besiktas JK
2 Aralık: PFC CSKA Sofia - Besiktas JK
15 Aralık: Besiktas JK - SK Rapid Wien

11 yorum:

Batistuta35 dedi ki...

Çok güzel kura çektik bu kez. 50% ihtimalden dortmund kesin bizde diyordum ama nasıl olduysa yırttık,fikstürün güzelliği de eklenince rahatça çıkarız gibime geliyor.
Orta saha konusuna gelince delgadonun gitmesi aurelionun gelemsiyle o denemeler bitmiştir diye düşünüyorum ben çünkü tabatayı pek tutmadı gibi geldi Schuster dayı.

Cartalete dedi ki...

Evet; ben de Schuster Dayı'nın Tabata'yı Necip'in alternatifi olarak tuttuğunu düşünüyorum.

Lakin; ortasahanın Ernst-Guti'ye terkedildiği bir 4-4-2 tehlikesi hala devam etmekte.

ederlezi12 dedi ki...

Bence gayet uygun bir fikstür avantajına sahibiz.

Bence en önemli durum şu abi : İçerdeki üç maçı da kazanacaksın. İlk üç maçı da kazanabiliriz. Son maç da evimiz de . Ben gruplardan kalma işinde çok umutluyum.

Zaten şu gruplardan bir çıkalım da hem belki Lucesku zamanı elemeli maçlarda daha iyi sonuçlar alabiliriz.

Batistuta35 dedi ki...

guti-ernstli 442 sorunu bence yeni forvet geldikten sonra konuşulabilir. Çünkü hem aurelionun gelmesi hem de dayının bobodan başka diğer forvetleri tutmaması o konuda endişelendirmiyor beni en azından öyle olmamasını diliyorum:D

Cartalete dedi ki...

Ederlezi12;
Kesinlikle haklısın. Aslında geçen sene Beşiktaş, ŞL grup deplasmanlarında "kabul edilebilir" bir puan topladı. Deplasmanda 4 puan alabilen bir takımın, normal şartlarda grup atlaması gerekiyor.
Ama içerde sıfır çekilince Avrupa Ligi'ne bile devam edilemedi..

Ondan önce de E.Sağlam döneminde İnönü'de 6 puan gelmiş, Porto maçında da takım, kazandığı maçlardan bile iyi futbol oynamıştı.

Bir türlü arasını tutturamadık. Ama bu takımın, içeri-dışarı farkettirmeyecek bir potansiyeli var.

Batistuta35;
Umarım dediğin gibidir :) Bakalım, önümüzdeki 1-2 haftada herşey açığa çıkacak. Hem transfer sezonu bitecek, hem de Schuster'in 2-3 maç üst üste hangi tipte kadroyla çıktığını göreceğiz.

Adsız dedi ki...

Normalde en korktuğum şey dün trabzona olduğu gibi ansızın gol yiyebilme durumumuzdu.Şimdi ise biz ansızın gol atabiliyoruz.Avrupada kısmen daha tecrübeli bir takımız.
Tüm bunların başarımızı arttırabileceğini düşünüyorum.

Portonun en önemli hamlesini James Rodriguez olarak görüyorum ben.Beklenen patlamayı yapara çok şey katabilir.(geçen seneki libertadores performansı).
Şu anki savunma anlayışımız hulk gibi bir forvetin karşısında hezimete uğrayabilir.Sistemi oturtamazsak fark yiyebiliriz.
Birde son transferde yön değiştirildiği bobo yu kesmektense geleceğe yönelik bir oyuncu olduğu söyleniyor.Şöyle hızlı ve teknik gelişebilir bir sol forvet iyi olurdu.Mesela james rodriguezi biz alsaydık ya da o tarz birini.

Cartalete dedi ki...

Adsız; (Bazen öyle güzel anonim yorumlar geliyor ki; adsız demeye çekiniyorum açıkcası. Keşke en azından lafın sonuna bir isim ekleseniz.)

James Rodriguez'i unuttum bir an. Gerçekten O da çok önemli bir yatırım. Yatırımın dışında, belki de direkt olarak 3'lü forvetin bir kenarında şans bulabilir.
Tello, sırf şut özelliğiyle bile fark yaratabiliyordu dönem-dönem. Bu çocukda harika şut yeteneğinin dışında, hız-teknik-top sürme birleşimleri de var.

Her ne kadar ben bu takımı Philip Degen, Ilsinho tadında bir sağbekin çok değiştireceğini düşünsem de; kalan yabancı hakkı, "gelecek vaadeden" ve mümkünse Quaresma'nın yokluğunda da "yaratıcılık" görevini alacak, yani düz değil de, biraz teknik kapasitesinin iyi olduğu bir gençle kullanılabilir.
Çünkü Quaresma dışında kala kenar forvetler, nispeten "sürprizsiz"... Atacağı çalım yeri belli, top süreceği mesafesi sınırlı olan oyuncular. Holosko bu konuda iyiydi, tarak kemiği kırıldıktan sonra arazi.

Cartalete dedi ki...

Aurelio ile alakalı olan makaleye yorum yapan Ulas, Beşiktaş'ın Avrupa'daki takım görüntüsü hakkında bir önerme sundu.
Daha güncel konudan devam etmek için buraya taşıyayım;



Ulaş dedi ki...
Kadronun suanki halinde orta sahayi bir onceki yorumun son üclüsü gibi kurgulasak (Aurelio-Ernst-Necip), sol ve sag forvetlere Guti ve Quaresmayi yerlestirsek nasil olur diye dusunuyorum! Cok defansif denilebilir ama 4 tane iki yonlu (dunya kupasindaki ispanyaya benzer sekilde) oyuncu inanilmaz is yapabilirler. Ozellikle gruplardan sonraki turlarda daha ileriye gitmemizi saglayabilir sanki bu duzen. Ligde de stoperde iki yabanci kullanip sag bek sorununu I.Toraman ile cozebiliriz bu sekilde. Hem de Necip'i kesmeden iki stoper + I.Toraman + Aurelio ile hava hakimiyetimiz artar.
Ulas

Cartalete dedi ki...

Beşiktaş'ın Bükreş'te bir maçı vardı; 2-1 kaybedilen. İzlediğim en avrupai görüntüyü çizmişti o takım..
Israrla pas yapan, rakibi ve seyirciye maçı unutturan, boşluk bulana kadar ayağa oynayıp, gol arayan takım...

Koray Serdar Kleberson
....Rico .... Delgado
.........Bobo

idi o maçın kadrosu. Bu;

Ernst Aurelio Necip
....Guti..Quaresma
.........Bobo

Şeklini alırsa; aynı mantık "çok kaliteli" bir şekilde devam eder, takım "istediğini alan" bir hüvviyete döner sanki.

Avrupa'da Toraman'ın beke geçmesi şart... Savunmayı da Türkiye Ligi'ne nazaran, biraz derin tutmakta fayda var. Özellikle deplasmanlarda.

Serkan İncekara dedi ki...

Porto,Raul Meireles'i Liverpool'a veriyormuş.Kısmen iyi haber...Live de Mascherano'nun yerini doldurmak için alıyordur.

Cartalete dedi ki...

Net bir ortasahadır. Moutinho'nun gelişi sebebiyle vermişler muhtemelen. İyi oldu bu.