Ofsayda Düşmeyen Almanya...

Sabri’nin solbekte oynaması, Hamit’in maç boyu sol çizgide kalması, Özer'in tamamen maç dışında kalması, sakatlanan Aurelio’nun görevi Nuri’ye devredilmesi, Semih’in yerine Halil tercihi vesaire… Hiddink farklı bir şey planlamıştı, ama neyi planlamış anlayamadık. Çünkü sahada işleyen hiç bir şey yoktu… O yüzden bireysel oyuncu tercihlerine nazaran, asıl can sıkıcı noktaya; Türkiye’nin vasıfsız futboluna değinmek gerekir…

Almanya asla Dünya Kupası’ndaki temposunda değildi, bunu öncelikle belirtmek lazım. Sadece Müller ve Mesut standardına yakın futbolunu oynadı, bu da maçı “rahat” kazanmalarına yetti. Biraz Tuncay dışında maç boyunca ön presi düşünmeyen hücumcular ve ortasahalar, Alman Ekolü’nü bırakıp, Ertuğrul Sağlam Ekolü’ne bürünmüş Ömer Erdoğan önderliğindeki “derinde bekleyen” tandem, arada kaybolan bekler, “golü çağıran” bir Türk Milli Takımı. Evet, günümüz futbolda “gömülü savunma” artık sadece golü çağırmak anlamına geliyor. Hele de, tarihi boyunca bu tip bir savunmayı hiç becerememiş bizler yapınca bunu, mağlubiyet hatta “ezilmek” kaçınılmaz oluyor. Gününde olmayan Almanya da, bu tip savunmalara karşı oldukça başarılı olmuştur her zaman. Gömülü savunmaların yok edicisi Miroslav Klose, topun kendi kanadından ortalanmasına rağmen santrafor pozisyonunu alabilen “uzak forvet” Müller… Yediğimiz ilk golde bu iki isim birden vardı.

Açık söyleyeyim; Halil o golü atsaydı alacağımız puanın sayısı pek değişmezdi: Sıfır… Bu mantalitedeki takımın, kaçınılmaz sonudur bu çünkü. Mesele gol pozisyonuna girmek değil zaten, ona bakılırsa Wembley’deki 4-0 kaybettiğimiz İngilere maçında; Ünal’ın boş kaleye attığı bir şut üst direkte patlamıştı, maç da sanırım 0-0 gidiyordu o sıra… O şut gol olsa, puan mı alacaktık? Hayır… Bence dün Halil o golü atsa, yine puan çıkmayacaktı. Çünkü sahada ciddi anlamda kendine güvensiz ve silik bir futbol vardı. Oyuncu seçimleri mi, yoksa Almanya’yı gözde fazla büyütmek mi bizi bu yola soktu bilemiyorum. Ama durum tam da böyleydi…

Çocukluğuma döndüm; ne zaman yiyeceğiz acaba diye bekleyerek geçen dakikalar; spikerden “ofsayt olması lazım!” yorumcudan maç 2-0’ken bile “eyvah eyvah!” sesleri; kazanmayı deneyemeden yenen 3 gol… Sadece Feyyaz’ın penaltıdan atacağı bir gol eksikti; o da olsa 90’lı yılların yapbozu tamamlanacaktı…

Bu ülkeye gelen “modern futbol elçilerine”, oyunu önde kabul etmek; kalesini uzakta savunmak için “çizgi savunma” oynatıyor diye “ofsayt taktiği yaptırıyor!” edalarıyla sallayan futbol ulemaları memnundur umarım. Çünkü maç boyunca Almanlar 2 kez ofsayda düştü. Onlar da kalenin ağzında kalan oyuncularıydı… Almanya deplasmanından puan alamamak, hatta 3-0 yenilmek normaldir. Ancak bu şekilde değil…Diğer gruplar da yeterince karışık, saçma sapan skorlar gelmeye devam ediyor. Almanya maçları dışında puan kaybetmezsek, en iyi 2. olma ihtimalimiz bir hayli fazla... Yeterki şu silik futbolu son görüşümüz olsun. Sercan ve Necip gibi genç ve "kazanmaya odaklı" enerjileri, bu takıma enjekte etme zamanımız geldi de geçiyor bu arada...

Almanya 3 - Türkiye 0

3 yorum:

Gökhan dedi ki...

hiddink'in 11'ine değil ama yaptığı değişiklere anlam veremedim.

aurelio'nun yerine tuncay'ı almasıyla emre ve nuri'yi geri itmiş oldu. hem bu iki oyuncu aurelio kadar iyi defans yapamıyorlar hem de geride oynayınca hücuma yeteri kadar destek veremiyorlar.

nuri-sercan değişikliğyle de iyice orta sahayı boşaltmış oldu, daha nuri çıkarken maçın farka gideceği belli olmuştu. metalist deplasmanında 2-0'ken ertuğrul sağlam'ın yaptığı toraman-s.özkan değişikliği geldi aklıma. böyle bir şeyi hiddink gibi birinden hiç beklemezdim.

yine de çok abartmamamız lazım, almanya'ya kaybettik sonuçta. belçika-avusturya maçlarından minimum kayıpla çıkmaya bakalım yeter.

Cartalete dedi ki...

Gökhan;

Almanya'nın, Dünya Kupası'nda "zayıf ortasahalara" ne yaptığını izlemiştik biz, Hiddink izlememiş sanırım.

Elbette abartmamak gerek ama Almanya iyi durumda değildi, puan çıkarabilinirdi o maçta. Bu oyuncu tercihlerini ve futbol vasfını Bulgaristan karşısında ortaya koysak, yine yenilirdik. Mesele o biraz...

Adsız dedi ki...

2012 avrupa şampiyonasına katılırız muhtemelen.Ama 2014 için oldukça ümitsizim.Hiddinklen yeni bir yapılanmaya gideceğimizi düşünüyordum.Fakat öyle olmadı.En azından Azerbeycan maçı ya da ona benzer maçlarda 2014 ün milli takımına yer verilsin.Aurelio,emre,servet,ömer erdoğanla bir yere kadar gidebiliriz ya sonrası.Muhtemelen 2012 ye katılsak bile şampiyona kadrosunda bu oyunlar olmaz.Bunun hazırlığını şimdiden yapmak gerekiyor.En azından necip,sercan,ismail,volkan gibi oyuncuları antremanlar dışındada değerlendirmek lazım.Bir de ümit milli takım çok yetersiz durumda.Buranın a milli takımı beslemesi şu şartlarda oldukça zor.Hiddinkin genel bir planlamayla tüm yaş katagorilerine el atması lazımdı bence.