Reaksiyon: Rapid Wien 1 – Beşiktaş 2



Schuster, Antalya maçında yaşanan bazı parıltılar sebebiyle; özellikle Avrupa Ligi için 4-3-2-1 düzenini A Planı yapıyor gibi… Kendi adıma sevindirici bir gelişme olduğunu söyleyebilirim. Bugün yine karşısında “alışılmışın dışında” bir rakip bulan Beşiktaş, genel olarak oyunun hâkimiydi. Alışılmışın dışında dedim, çünkü rakip “önde basan” bir savunma felsefesine sahipti ve alanlarını birbirine yakın tutuyordu, tıpkı Beşiktaş gibi. Trabzonspor maçı öncesi bu testin “erken yapılması” Beşiktaş’ın hayrına olacaktır… İlginç bir paylaşım vardı sahada. Quaresma, sanki 4-3-3 oynanıyormuş gibi baya baya sola yakındı. Tabata ise biraz cepheye yakın, ancak topsuz oyunda geri koşuları “sağ forvet” gibiydi. Sağda doğan boşluğu bekten Hilbert tamamlıyordu hücum aksiyonlarıyla, solda İbrahim ise hemen hemen hiç çıkmıyordu. Böyle bir denge sağlamıştı Schuster…

Rapid Wien şaşırttı beni itiraf etmek gerekirse. Forvetsel anlamda çok sıkıntı yaşatmayacaklarını biliyordum, ancak bu kadar dirençli bir takım beklemiyordum açıkçası. Beşiktaş’a karşı önde savunarak ve de dar alanda oynayarak bir nevi kilit vurmuş gibilerdi. Açmak için Beşiktaş’ın iki silahı vardı, farklı özelliklerde fakat tahribat etkisi eşit… Onlardan biri, savunmayı “topla olan yetenekleriyle” geçebilecek bir isimdi; diğeri ise uzun toplarda arkaya yapacağı topsuz koşularıyla: Quaresma ve Holosko. Sahada olan isim Quaresma’ydı ve o yetenekleri bu savunmayı “geçecek” gibiydi. Beşiktaş’a pas imkânının sağlanmadığı anlarda, topla müthiş kat ettiği anlar oldu. O pozisyonlardan birinde topu direkten döndü. O top direkten dönerken “ah be” etkisi bende cılız çıkıyordu açıkçası, çünkü “bu olmazsa öteki” diyordum içimden, Quaresma’nın bu tarzda daha birçok pozisyonlar yaşatacağını düşünüyorum…
Rapid Wien’li taraftarlar da öyle düşünüyor olacaklar ki; Quaresma’nın yere yığılmasına “gol efekti” verdiler… Quaresma mümkünse “yatarak müdahale” yapmasın, bıraksın dağınık kalsın be ağabey… Ya kart görüyor böyle durumlarda ya da kasığını zorluyor, gerek yok. Haybeye kendisinden uzak kalacağız şimdi bir müddet… Neyse, yerine dahil olan Holosko ile daha bir 4-3-1-2 oldu takım. Ve öne çıkan Rapid Wien savunmasına, tehdit olabilecek bir oyuncu vardı hala sahada… İkinci yarıda, direkt olarak planları galibiyetti ve bu savunmalarını daha da önde kuracakları anlamını taşıyordu. Hata da değildi aslında, bu maçı kazanmaları gerekiyordu grup ikinciliği için ve o galibiyet de, ancak öyle bir “önde baskı” ile gelebilirdi. Golü bulmakta da gecikmediler, plan tutuyor gibiydi… Veli, Quaresma’nın pozisyonuna benzer bir an yaşattı, bu kez top aynı direğe vurup içeri girdi… Bu gol sonrası iyice güven geldi Rapid Wien’e, önde basmaya devam ettiler, hatta arttırdılar…Amiyane tabirle “geri vitese” yönelmediler yani... Maç Holosko’nun maçı olabilirdi, ortam onu gösteriyordu. Nitekim Ernst’in uzun pasında hareketlenip golünü yaptı. Gol faul kokuyordu biraz, kaleci topa hakim olduğu zaman “müdahale” yapılamıyor. Ama Holosko’nun o topu kapışına “müdahale” denir mi? Orasını bilmem. İlave hakem de bunun bir müdahale olmadığına kanaat getirdi sanırım.

Golden sonra “sarkmaya” devam etti Holosko, iki net pozisyon daha yakaladı. Oralarda pas seçeneklerini kullanmayarak “çıldırttı”… Ancak, her şeye rağmen maçın en iyilerindendi Holosko bana göre. Sonuçta bir “reaksiyon” gösterdi, rakibin dengesini bozdu. Hiç pozisyon bulamayarak “umutsuzluğa sürüklenmektense”, birilerinin pozisyona girip, kaçırmalarına “kızmayı” tercih ederim ben. Bugün o pasları verse maçın adamı olurdu, vermedi maçın “iyilerinden” olarak kaldı. Özellikle savunma yardımları muazzamdı, her zaman İbrahim’in dibindeydi. Hatta son dakikada ofsaytla kesilen Rapid Wien atağında, “son adam olarak” topun önüne yatan yine Holosko’ydu… Bu maçı kendisi için “geri dönüş” maçı olarak görüyorum, yanlışlarını ise kendini “kabullendirme” çabasına veriyorum. Üzerindeki baskıyı atınca, bu bencillikleri yapmayacaktır. Zaten öyle bir oyuncu olmadığını biliyoruz… Trabzonspor maçında da yine “fazlasıyla” lazım olacak…

Maçın adamına Ernst mi desem, Bobo mu desem bilemedim ama “Bobo” diyeyim ben yine de… “Top tutamıyor” denen adam, ilk yarıda öyle bir top tuttu, hatta “yürüdü” ki; Ronaldo’nun Compostela’ya attığı gol gözümün önüne geldi. Ayrıca son dönemlerde de gayet yüzdeli oynuyor. Antalya maçı ve bu maç; 3 pozisyon, 3’ü de çok kritik, hepsi gol… “Çabuk adam” sıfatıyla stoperde oynayan Toraman ise, 100 kiloluk pivot santrafordan içe çalım yedi… Hadi golde Veli’den yediği çalımı da geçtim… Zaten pozisyon hatalarına alıştık da, ne anladım ben bu çabukluktan? Ferrari böyle maçlarda her zaman lazım olacak… Toraman ise sağbek, defansif ortasaha rotasyonunda takılsın. Zaruri durumlarda stoper oynasın bence… Avrupa’da Zapo – Ferrari ; Süper Lig’te Zapo – Ersan ; Türkiye Kupası’nda Furkan – Ersan uygudur… Hilbert de sağbekte kalsın… Rıdvan iyileşse de, Ekrem dönse de, hatta Khlestov “4’lüye döndüyseniz, geleyim ağabey” dese de; Hilbert sağbekte kalsın, bulduk yani… Srna gibi “kalite” olacaksa, sağbek transferi yapılabilir ileride. Vasat biri alınacaksa, Hilbert’le devam edilsin. Adam kotarmanın ötesinde, baya baya “oynuyor” orada…

Son olarak; bu sezon Beşiktaş adına en mutlu olduğum olay “reaksiyon gösteren” bir takıma dönülmesidir… Bu maçta da devam edildi… Rakip müthiş bir baskıyla, ikinci yarıya golle başlıyor, 50 bin seyircisini iyice arkasına alıyor… Bu ortamda Beşiktaş, reaksiyon göstererek çok kısa sürede maçı çeviriyor. Geçmiş dönemlerdeki Avrupa deplasmanlarında en nefret ettiğim olay “teslimiyetçilikti”. Özellikle Ertuğrul Sağlam döneminde, tek bir planla deplasmana çıkıyordu Beşiktaş: gol yememek… O gol elbet yeniyordu ve bir B Planı olmuyordu. Kabulleniliyordu yani… Ama şimdi durum farklı, tabi biraz da kadroyla alakalı… Porto’ya 6 puan verilmesi “beklenen” bir şey… Normal, “biz gidiyorken, Porto dönüyordu”… Bu sene başladığımız “felsefeyi”, Onlar yıllardır oynuyor, Şampiyonlar Ligi kalitesinde bir takımlar aslında… Ancak şunu biliyorum; Beşiktaş yenilse bile bu kolay olmayacaktır artık, mutlaka sahada reaksiyon gösterecektir… Bunun bilmem, beni mutlu ediyor. Şimdilik bu bana yetiyor… İlerleyen zamanlarda bu reaksiyonlardan mutlaka “sonuç bekleme” pozisyonuna da geliriz, yeter ki bu felsefeden uzaklaşılmasın… Bir de Schuster saçı iyice ağartana kadar burada kalsın mümkünse… Sarı geldi, Beyaz Melek olarak gönderelim. Hoş, savunmayı yeni oyun düzenine alıştırana kadar bu süreç kısa olacak sanki…

13 yorum:

Bukan dedi ki...

Maçla ilgili değil ama bazı gerizekalılar hala bu maçtan sonra Bobo'yu sorguluyor ya Mustafa ona takılıyorum. İddia ediyorum Beşiktaş tarihinin görüp görebileceği en büyük forvettir Bobo. Bana bir tane topçu sayamazsın takımın her kupada bu kadar süre takıma katkı sağlamış gol atmış maç kazandırmış. Bu sene iki dileğim var zaten biri gol kralı olması biri de avrupa kupasında en çok gol atan adam olması. Bir de diyorlar daha iyisini alalım. 107 senelik klübüz ve bu ülkeye kaç tane adam gibi yabancı gelmiş 11 yap desen yapamıyoruz elinde böyle bir adam var uyum sorunu yok hakemle uğraşmaz rakiple uğraşmaz. Bizim insanlar şunu seviyor kavgacı asi isyankar. Takımı 10 kişi bırakıyorsan derbide bile gol atamıyorsan büyük maçları kazandırmıyorsan banane senin asiliğinden bana neticeye etki edecek adam lazım kendine şov yapacak adam değil

M.A.F dedi ki...

Rapidteki türk oyuncuları nasıl buldun.Ne kadar gerçek bilinmez ama sezon başı Veli Kavlak'ın adı geçiyordu.1-0 dan sonra Rapid kapansaydı sonuç aynı olurmuydu.
Bu maçta Hakan'ı oynatmak büyük cesaret işidir, bu yüzden hocayı kutluyorum.Her hoca bu sorumluluğu alamaz.Hakan'ında kendine gelmesi için böyle bi maça ihtiyacı vardı.

borasahin dedi ki...

Cok guzel yorumlar Cartalete. Hepsine katiliyorum, yalniz bir iki konu uzerinde tekrar fikirlerimi belirteyim...

Dizilis. Daha once burada konustugumuz gibi orta saha kurgusunda bir farklilik yok. Ondeki uclu seciminde hem 4.3.3'e gore Q7'nin ters kanadinda aranilan uzak forvetin bulunamamasi, hem de Ankaragucu macinda Q7'nin olmamasi ile baslayan surecte daha merkezde oynamayi tercih eden oyuncular grubunun goreceli basarilari ile onde asimetrik bir uclu yapi son zamanlarda siklikla karsimiza cikiyor. Kimi zaman baklavaya daha yakin oluyor, kimi zaman biraz daha uzak, kimi zaman biraz daha 4.3.3'e yakin, kimi zaman degil. Oyuncularin yapilari ile de ilgili...

Antalya macinda, Tabata kismen veya tamamen Necip'in varligindan dolayi biraz daha merkeze yakindi, dun ise senin de belirttigin gibi savunma donuslerinde rakip sol bekin onune gelmeye calisti. Tabata onde kaldigindaysa Guti ayni isi yapmaya gayret etti. Yani sagbekte bir daimi oyuncu ve zamanla kadraja giren yardimci oyuncular vardi diyelim... Tabata burada tartistigimiz gibi bir uzak forvet gorevi icra etmedi. Zaten boyle bir gorevi yapabilegini dusunmuyorum. Schuster de ayni sekilde dusunuyor diye tahmin ediyorum. Bence Tabata'nin gorev bolgesi Wien ve Antalya maclarinda oynadigi bolgeler. Ayrica belki daha cok riskin alinmasi gerektigi durumlarda orta uclunun elemanlarindan biri de olabilir; fakat son dedigim bolgede Schuster ona gorev verdi mi tam hatirlamiyorum. Bunlarin disinda Tabata'ya herhangi bir rol vermenin anlami yok. Fakat yine ayni gorusteyim. Tabata bu bolgeler icinde gorev yapsa dahi ideal bir ilk 11 oyuncusu degil...

Ankaragucu macinda Bobo'nun sola, Nobre'nin saga dogru bekler ile stoperler arasi bir bolgeye kaymalari, zaman zaman daha derine cekilmeleri, Nobre ozelinde (Bobo'ya gore daha geri gelmesinin sebebi bence biraz gerisinde oynayan Guti'nin defansif zaaflarini ortmekle de ilgili diye dusunuyorum) bekin daha siki takibi ve arkalarinda "gizlenmis sahte dokuz" rolu ustlenen Nihat ile bence 4.3.3'e daha cok yaklasan bir dagilim vardi.

Bir de su noktayi es gecmemek lazim: Sorun sadece Q7'nin ters kanadindaki oyuncunun bulunamamasi degil, ayni zamanda Guti'nin defansif olarak yapamadigi gorevlerin bir baskasi tarafindan ustlenilmesi. Tamam Guti sahada bos durmuyor, gerektigi zaman ikili mucadeleye giriyor, gerektigi zaman adam kovaliyor, ama bunu kac kere yapiyor? Takim savunma yaptiginda Tabata daha onde oynamasina ragmen cogu zaman Guti'den daha geride bitiyor. Guti saga daha yakin oynadigi icin bence o bolgede onde oynayan oyuncunun biraz daha farkli olmasi lazim, yani merkeze geldiginde sikinti yasamayacak, pas yapacak, baski yapabilecek, kosan, caliskan bir oyuncu olmasi gerek. Guti ile onde baski yapmak zor. Bence Schuster o yuzden onu biraz daha geride kullaniyor. Hem toplar daha cok bizde kalsin, daha duzgun ciksin hem de bogusmanin icerisinde bulunmasin modunda. O yuzden Q7'nin ters kanadini degerlendirirken bunu da goz onunde bulundurmak lazim diye dusunuyorum...

Ozetle ondeki uclu oyuncu tercihlerine gore sekillenen, farklilasan asimetrik bir yapida. Bunu rakamlarla ifade etmek bazen gercekten guc oluyor :) Schuster Au-Guti-Ernst-Necip dortlusunden ucunu oynattigi surece bence buyuk bir sorun yok. Kalani ince ayarlarin yapilmasi ve belki de mac mac ele alinmasi gereken bir konu. Bu noktada cok oyuncu var ve hala deniyoruz...

borasahin dedi ki...

Zamanla takimda bolgelerinin birinci oyunculari yavas yavas ortaya cikiyor...

Bana gore; Au-Ernst-Necip-Guti dortlusunden ucu, Hilbert (sagbek), Ismail, Bobo, Q7 bolgelerinin su anda banko oyunculari. 7 etti...

Schuster'in bu oyunculardan bazilari hakkinda hala suphesi oldugunu tam emin olamadigini dusunuyorum. Schuster'e gore Au-Ernst-Necip-Guti dortlusunden ucu, Q7 ve Toraman banko. 5 etti. Hilbert (sagbek), Bobo ve Ismail'i de birinci kadroda dusundugunu tahmin ediyorum; fakat hala onlardan %100 emin olmayabilir. 8 etti... Ikinci stoper ve ondeki diger oyuncu ile ilgili henuz karar veremedi sanirim. Her ne kadar Zapo sanki ikinci stopermis gibi gorunse de bence Schuster'in hala onun hakkinda net bir fikri yok, sadece digerlerinden onde olabilir...

Sahsen Tor'un bu takimin iki stoperinden biri olamayacagini dusunuyorum. Yillardir bunu goruyoruz, dunku mactaki hatalari bence daha coookk yapacaktir. Aslinda Porto'da alinacak Tor'un defolarini ortaya cikaran bir yenilgi fena olmaz diye dusunmez de degilim. Ferrari Schuster'in aradigi stoper olmayabilir ama bu kadar elestrilmesini anlamis degilim. Bence takimdaki en net stoperdir kendisi. GS'da Terim doneminde Popescu cizgi defans onunde oynardi, cokta agirdi. Haa tabii Popescu topu oyunca cok iyi sokan, kafa toplarina hakim bir oyuncuydu ama bugun bizim takimda olsa Ferrari'den defansif anlamda daha cok zorlanirdi diye tahmin ediyorum.

Hilbert konusunda Cartalete ile ayni fikirdeyim. Srna kalitesinde bir oyuncu gelecekse cok iyi olur ama vasat bir oyuncuya hic ihtiyac yok. Dun Hilbert gayet iyi oynadi. Tek bir pozisyonda Veli Hilbert'i gecmeyi basardi, onu da Hakan kurtardi. Bence Hilbert'in en buyuk zaafi yavas hizlanmasi, ilk hareketlenmesi, adimi zayif ama sonrasinda ritmini yakaliyor. Ayagi duzgun, pozisyon bilgisi muadillerinden iyi. Bir on oyuncusu olarak vasat ama bek olarak dusunulebilir, daha tehlikeli winger'lara karsi gormek lazim.

Cartalete dedi ki...

Bukan;
Bobo hakkında net bir şey söyleyeyim; bu sene başında Sevilla'dan 15 milyon euro'ya gelmiş olsa "ulan ne topçu almışız" denirdi, o kadar net...
Çocuk yaşta, devre arasında katıldığı sezonda bile, kupanın kazanılmasında önemli katkısı var.
Ondan sonra bu katkıları büyüyerek devam etti zaten.
Sözleşmesi bitiyor, asıl komedi bu.

M.A.F

Veli hariç, diğer Türkleri pek çözemedik. Ancak Veli iyi gibi durdu, iki ayağıyla topa vuruyor. Gol vuruşları da var, kenar ortaları da isabetli. Bu maçta görülmedi ama frikikeri de etkili. Alternatif için düşünülenbilir aslında.

Bora;

Aslında ben de Tabata'yı o bölgeye yazark, senin bahsettiğin gibi, bu maçta sergilediği gibi bir oyun tarzı için yazıyordum. "Geriden top alıp, pas opsiyonları oluşturması" gerken bunlardan bahsediyordum. Yoksa ben de ondan çizgide yardırıp gitmesini beklemiyorum.
Bugün Holosko soldan inerken, mutlaka cepheye geldi. Holosko bugün pasları düşünse (ki ilk golün tekrarını izleyin, orada da doğrusu Tabata'ya çıkartmaktı) bugün hat trick yapabilirdi o koşularıyla.

Quaresma 1 ay yok malesef. Ve galiba bu süreçte Tabata - Bobo - Holosko A Planı'nda düşünülecek.

ederlezi12 dedi ki...

Quaresma 1 aylık süreçte

Trabzon ( D )

Manisaspor

Kayserispor ( D )

Porto

Sivasspor maçlarında forma giyemeyecek. Sanırım Porto deplasmanı maçına en erken yetişebilinir. Bu süreçte özellikle içerdeki Porto , bu haftasonu olacak Trabzon maçlarında olmaması kötü bir durum teşkil ediyor. Tabi ; takım olarak iyi bir seviyeye gelmemiz , takım olarak gelişmemiz gibi durumlar bizi işin sevindiren tarafları .Ah diyorum Q7 cim ne diye kendini zorladın sakatlanmadan önce ? Neyse sağlık olsun ...

Ben Trabzon maçında Hilbert'in sağ bekde oynayacağını düşünerek yine 4-3-1-2 tarzı bir diziliş bekliyorum .İlerde Quaresma'nın yokluğunda Holosko olabilir. Yabancı kontenjanından dolayı Tabata yerine Necip oynayabilir.

Hakan / Hilbert Zapo Toramanİsmail / Aurellio Ernst Necip / Guti / Holosko Bobo 11'i görebiliriz. Tabi Tabata faktörü işine içine girerse Ekrem savunmanın sağında oynayabilir. Ama Hilbert de ısrar edilmesi taraftarıyım ben de.

Trabzonspor'u sene başından beri izlemeye çalışıyorum taktik teknik kısmını bilmem de keyif aldığım maçları oluyor. Son maçlarındaki beraberlik ve kırmızı kart ve sakat bir stoperi dezavantajları görünüyor.La liga tadında bir maç olur umarım.

Dünkü maçta görüldüğü üzere Löw yerinde olsam Ernst'e bir telefon açar sorun ne ise çözmeye çalışır ve bu adamı milli takıma davet ederdim.

Cartalete dedi ki...

ederlezi;
Trabzonspor 3'lü ortasahasıyla fark yaratıyordu: Ceyhun Selçuk Colman.
Ceyhun stoper, mecburiyetten yine 4-2-X bir sisteme dönecekler. Çok fazla sorun çıkartcağını sanmıyorum Trabzon'un.
O maçta Toraman'ı stoperde görmek istemiyorum yalnız, diğer seçeneklere açığım. Nobre'yi 11 oynatabilir o maçta... Bobo'yu 3 maç üst üste oynattığı görülmemiştir pek.

Gökhan dedi ki...

deplasmanda geriden gelerek kazanmak, futbolcuların kendilerine güveni için iyice güzel oldu, bundan sonra da kolay kolay hiç bir maçtan önce büyük endişeler olmaz bence.

ernst yine müthiş oynadı. aurelio'nun olmasıyla ernst de daha önde oynayabiliyor, aurelio bu açıdan önemli oldu.

hilbert'i bu maçta da beğendim, sağ beki bulduk heralde.

biraz stoperler dışında bütün takım iyiydi aslında, holosko'ya maç esnasında etmediğim küfür kalmadı ama cidden rapid'i zorladı, iki senedir bu kadar pozisyona girdiği maç hatırlamıyorum.

bakalım quaresma'sız dönemi nasıl atlatacağız?

trabzon maçı için de giray'ın dışında glowacki'nin de olmaması baya işimize yarayacak. dediğin gibi ceyhun-selçuk-colman şansları kalmadı, ellerinde bilmediğimiz bir stoperleri yoksa.

borasahin dedi ki...

Zamanla takimda bolgelerinin birinci oyunculari yavas yavas ortaya cikiyor...

Bana gore; Au-Ernst-Necip-Guti dortlusunden ucu, Hilbert (sagbek), Ismail, Bobo, Q7 bolgelerinin su anda banko oyunculari. 7 etti...

Schuster'in bu oyunculardan bazilari hakkinda hala suphesi oldugunu tam emin olamadigini dusunuyorum. Schuster'e gore Au-Ernst-Necip-Guti dortlusunden ucu, Q7 ve Toraman banko. 5 etti. Hilbert (sagbek), Bobo ve Ismail'i de birinci kadroda dusundugunu tahmin ediyorum; fakat hala onlardan %100 emin olmayabilir. 8 etti... Ikinci stoper ve ondeki diger oyuncu ile ilgili henuz karar veremedi sanirim. Her ne kadar Zapo sanki ikinci stopermis gibi gorunse de bence Schuster'in hala onun hakkinda net bir fikri yok, sadece digerlerinden onde olabilir...

Sahsen Tor'un bu takimin iki stoperinden biri olamayacagini dusunuyorum. Yillardir bunu goruyoruz, dunku mactaki hatalari bence daha coookk yapacaktir. Aslinda Porto'da alinacak Tor'un defolarini ortaya cikaran bir yenilgi fena olmaz diye dusunmez de degilim. Ferrari Schuster'in aradigi stoper olmayabilir ama bu kadar elestrilmesini anlamis degilim. Bence takimdaki en net stoperdir kendisi. GS'da Terim doneminde Popescu cizgi defans onunde oynardi, cokta agirdi. Haa tabii Popescu topu oyunca cok iyi sokan, kafa toplarina hakim bir oyuncuydu ama bugun bizim takimda olsa Ferrari'den defansif anlamda daha cok zorlanirdi diye tahmin ediyorum.

Hilbert konusunda Cartalete ile ayni fikirdeyim. Srna kalitesinde bir oyuncu gelecekse cok iyi olur ama vasat bir oyuncuya hic ihtiyac yok. Dun Hilbert gayet iyi oynadi. Tek bir pozisyonda Veli Hilbert'i gecmeyi basardi, onu da Hakan kurtardi. Bence Hilbert'in en buyuk zaafi yavas hizlanmasi, ilk hareketlenmesi, adimi zayif ama sonrasinda ritmini yakaliyor. Ayagi duzgun, pozisyon bilgisi muadillerinden iyi. Bir on oyuncusu olarak vasat ama bek olarak dusunulebilir, daha tehlikeli winger'lara karsi gormek lazim.

Cartalete dedi ki...

Gökhan;
Evet, başka stoperleri yok direk oynatacakları. Ceyhun ortasahada olduğu kadar güven vermiyor savunmada olduğu vakit, bu birinci sıkıntı Trabzon için. İkincisi, bu tip maçlarda Ceyhunlu ortasaha ile başarılı oldular, öyle bir şansları kalmadı. Tek bir sakatlıkla iki sıkıntı içindeler ve bu topsuz oyunda takım savunmasını etkiler.
Beşiktaş'ın Quaresma'dan yoksun olmasına nazaran, daha büyük handikap.

Bora;

Katılıyorum, savunma ve de nistepeten bekler dışında, kafasındaki banko adamları belirledi bence de Schuster. Yabancı kontenjanı sebebiyle, stoperlerden biri yerli olur lig maçlarında; Avrupa'da da bundan sonra Zapo-Ferrari'den vazgeçmez bence.

Şuan elindeki herkes "sağlam" olsaydı ve kontenjana takılmasaydı şu 11, Schuster'in birinci 11'i olurdu heralde;

..........Hakan
Hilbert Zapo Ferrari İsmail
.....Guti Aurelio Ernst
...Holosko Bobo Quaresma

Necip'i Aurelio değil, Ernst kesti aslında... Yani Ernst'i "ortasahada oynamak için", mecburen Aurelio tercihi yapılıyor. Gökhan'ın da belirttiği gibi...

borasahin dedi ki...

Walla Schuster'in birinci 11'i olur mu %100 birsey diyemem ama bence klasik 4.3.3'e en yakin tertip bu olurdu herhalde. Daha once ifade ettigim gibi Guti'den kaynakli bir zaaf var diye dusunuyorum, bu yuzden sag seritte biraz esnek bir yapi benim birinci tercihim. Bu da bek ve ondeki oyuncu bilesimi ile cozulebilir. Bence bu takim Pedro'sunu ariyor, kim ne deserse desin :) Her neyse... Yine de gayet iyi bir kadro...

Simdi asil yapilmasi gereken TR liginde 6+2+2 olduguna gore bunu baz alarak her ortamda cikarilabilecek en guclu 11'i yaratmak. 8 yabanci var. Bence devre arasinda yapilacak Bobo'yu Turk yapan bir sozlesme uzatilma hadisesi cok cok iyi bir adim olacaktir. Bu durumda kadrodaki yabanci sayisi 7'ye iniyor. Stoper, sagbek ya da on alan pozisyonlarindan bir tanesine mutlaka kaliteli bir Turk oyuncusu bulmak gerek.

Sagbekte alternatif olarak Ridvan var ama su asamada ne kadar yeterli olur bilemiyorum. Fiziksel olarak yeterli degil, akliyla bunu kapatmasi lazim, bunu ne kadar yapabilir henuz gormedik. Oguz Ceylan ve Erkam Resmen daha uzak ihtimaller. Su anda en iyi ihtimal, yabanci bir sagbeke iyi bir yerli alternatif olmalari. En yakin aday Ridvan. Ekrem su anki kapasitesi ile ancak sag ve solbekin 3. numarali oyuncusu olur. Ondan daha farkli faydalanilabilir. TR'den transfer edilebilecek yerli oyunculara bakiyorum, bizim alabilecegimiz bir sagbek yok. Bir tek Almanya'dan Hamit aklima geliyor. O da ideal bir sagbek degil aslinda ama burada kullanilabilir...

Stoperde su anda Tor gorunuyor. Schuster ona sans veriyor ama bizim yillardir bildigimiz, tanidigimiz Tor bu isin altindan kalkamaz. Hemen arkasindan Ersan geliyor amma velakin henuz onu yeterince gormedik. Acaba bu isin altindan kalkabilir mi? Biraz daha gerilerinde Furkan var. TR'den transfer yapmak istesek alacak kim var bilemiyorum. Zaten oyle olsa ulusal takim alip kendisi kullanirdi. Aslinda Bursa'dan Omer Erdogan bence Sercan ile beraber oradaki en iyi oyuncu fakat onu da almaya degmez. En iyi ihtimal Stutgart'dan Serdar Tasci olabilir ama o da hic olmayacak bir is. Koray Sanli belki iyi bir alternatif olabilirdi ama o da burada degil. Bence bu pozisyona TR'den yerli bir transfer yapmaya hic gerek yok. Eger Furkan, Sezer, Ersan bu isin altindan kalkamiyorsa ve Avrupa'dan da bir Turk bulunamiyorsa mecburen yabanci olacak.

Bek ile stoperi karsilastirirsam sanki "yabanci bek + turk stoper" combo'sunun "turk bek + yabanci stoper" combo'sundan kagit uzerinde daha iyi olacagi gibi bir kanaat edinmis durumdayim.

Cartalete dedi ki...

Stoper derinliğine Serdar Kesimal diyorum ben ısrarla Bora :)
Aslında bir Sercan transfer, Beşiktaş'ın kontenjanını ferahlatmada çok işe yarar. Sercan - Bobo - Quaresma, hem çok ideal bir 3'lü, hem de kontenjan sınırı açısından makul olur.

Ertuğrul Sağlam Sercan'ı CL piyasasında görünmesini sağlayamadı. Hatta, gittikçe araları açılıyor sanırım. Sercan transferinin ihtimali her geçen gün artıyor.
Eminim ki, "Quaresma'nın karşısında, Guti'nin önüde oynasam neler olur varya.. " diye de düşünüyordur Sercan, Beşiktaş maçlarını izlediğinde...

borasahin dedi ki...

Serdar Kesimal israrini anliyorum ve eminim ki bir bildigin var ama biliyorsun Hurma'dan adam almak zor zenaat. TR icinden biraz adi cikmis, ne bileyim Umit Milli takimlarda yer almis bir oyuncuyu transfer etmek istesen en kotusu icin bile 3 milyon Euro'dan kapiyi acarlar. Duyduguma gore Ersan icin 4 milyon Euro bonservis istiyorlarmis. Eger oyleyse valla almaya degmez. Ederi en fazla 2 milyon Euro kes paradir, daha fazlasi degil. Haa bu sene takimin direk stoperi olur, dersin ki Ersan'da oyle bir potansiyel var ki Besiktan onun muadilini Avrupa'dan alip getiremez, o zaman tamam ama ham hali icin hayir. Kesimal icin Zapo takasi onerilebilir. Bence yerli piyasasinda oyuncularin adi cikmadan almak lazim, ayni Onur da oldugu gibi. En fazla 1 milyon Euro ver al. Su Okay Yokuslu transferini bir an once bitirmeleri gerek...

Bence Volkan Sen, Ozan Ipek, Sercan uclusu icerisinde fiziksel olarak en cok gelecek vaad edeni Sercan. Bu ucunu ilk defa bu yil kesik kesikte olsa seyretme sansi buldum. Ozan Ipek standart bir kanat oyuncusu. Gorev anlayisi iyi. Ama Hilbert'ten bir farki yok bence. Volkan calim atip, top kesebiliyor. Bursa'da oyunun merkezi daha cok o oluyor. Bence Ozan Ipek'in bir adim onunde. Fekat Sercan bunlarin icerisinde en iyisi, en buyuk sorunu futbol aklinin yetersiz olmasi. Ayrica gol vuruslari da iyi degil. Bu noktada Schuster'e guveniyorum acikcasi. Ayni fikirdeyim, kesinlikle Saglam'la bir sorunu var ve bence Saglam da onu gondermek istiyor. Uclu icerisinde en kolay alinacak oyuncu. Normalde Istanbul'a geldiginde kaybolacak birine benziyor. Belki Schuster bu konuda yine birseyler yapar. Guiza orneginde oldugu gibi :) Amma velakin eksikliklerinden degil de bu gibi sorunlarindan dolayi cok para verilmesine karsiyim. 5 milyon Euro kes ya da sadece Holosko takasi ile is bitirilebilirse tamamdir. Yoksa daha fazla vermeye gerek yok; cunku bu cocuk kaybolup gitme potansiyeli yuksek bir oyuncuya benziyor.

Bu arada Fener altyapisi da canlanmis gibi. Okan Alkan'i U17 Dunya Gencler sampiyonasindan seyretmis, begenmistik. Simdi bir de Gokay Iravul cikti. Iki mactir 18'de ve dunku macta son dakika da oyuna girmis. Genc takimlarin kadrolarina biraz baktim, Fener'den bayagi oyuncu gidiyor...