Anlamsızlık

Artık bu tarz mağlubiyetler; teknik direktör hataları; oyunculardaki akıl tutulması o kadar üst üste geldi ki, üzerine yazı yazmak bile çok zorlaşıyor. Kaybederken yeni bir şey yaşamıyor, öğrenmiyoruz. Aynı eksenin etrafında sürekli ve anlamsızca dolaşıyoruz…

10 kişi kalındığında, teknik direktörün hamlesizliğinden sıkça şikâyet etmiştik bu sayfalarda. Şimdi bu tehlikeye rakibin 10 kişi kalması da eklendi… Oyun normal akışında devam etmedikçe, kenardan gelecek hamleye korkar oldum diyebilirim artık.

Rakip 10 kişi kalmış ve kazanmak zorunda. Üstelik Beşiktaş’ın en kuvvetli olduğu yerin (sol kanat) karşısında oynayan ve alternatifi olmayan bir adam (Serkan) dışarı atılıyor… Acilen kazanması gereken de yine Trabzonspor, haliyle bu ortamda “telaş” yapması gereken de…Beşiktaş ise ilk yarıda gayet dengeli oynuyordu, zaten ideal bir 11’le çıkılmıştı uzun zaman sonra. Fernandes pas trafiğinde işi sadece Guti’ye bırakmıyor, Necip bütün dönen topları alıp; tekrar hücuma sürüklüyordu. Bunlardan birinde Serkan’ın ilk sarıyı yemesini sağladı… Bobo önemli bir pozisyon kaçırmasına rağmen, bu takımın 1. santraforu olduğunu kanıtlarcasına bir oyun oynuyordu. Özellikle Simao ile geliştirdiği ikili oyun çok iyiydi, Simao topu biraz daha hızlı önüne açsaydı; Bobo golünü ilk yarıda bulabilirdi.

İlk yarının sonucu olarak, rüzgarı arkasına alan ve sakin kalması gereken taraf Beşiktaş’tı. 10 kişi kalan rakibin pozisyon bulma şansı azalmış, sağbeklerine ise özünde sol bek/açık olan bir isim geçmişti. Zaten ilk yarıda 3 iyi pozisyon yakalayan Beşiktaş’ın, ikinci yarıdaki rüzgarla pozisyon bulma şansı daha artacaktı…

Ancak Schuster’den yine alelacele bir hamle geldi. %96 olumlu pas ortalamasıyla oynayan Fernandes çıkıyor; hücuma katkı sağlasın diye oyuna sokulacak ve maçı “şutsuz” bitirecek olan Nobre sahaya giriyordu… İyi kötü “futbol” oynayan Beşiktaş, ikinci yarıda yeniden başka bir spor oynamaya itiliyor ve zamanla telaşlı bir hal alıyordu…

Şenol Güneş ise; bu değişikliğin üzerine Jaja’yı çıkarıp, Ceyhun’la ortasahasını 3’ledi. Bu durum oyunun dengelenmesini, hatta Trabzon lehine işlemesini sağladı. Elbette ilerideki oyuncu sayısı azalmış, haliyle gol pozisyonu bulmak zorlaşacaktı. Ancak duran toplar veya Burak’ın önüne atılacak uzun toplarla “gol bulma şansı” her zaman geçerliydi… En azından 10 kişi kalan bir takıma yapılacak en iyi hamle yapılmış, hamlesiz kalınmamıştı…

Derken Hilbert bireysel olarak harika bir iş çıkarttı, Bobo her zamanki “tilki golcülüğünü” konuşturdu ve beklenen gol geldi… Bunun üzerine, yeniden bir ortasaha hamlesi gelir miydi bilinmez… Bunun cevabını alamadan, Trabzon ilk maçtaki duran top golüne benzer şekilde cevap verdi.

Ortasahadaki boşluk sebebiyle Sivok; ilk yarıda Necip’in rakibi karşıladığı bölgelerde iki faul yaptı. Biri gol oldu ve sarı kart, diğeri ikinci sarı kart… Sivok’un özellikle ilk kartı affedilmez, zaten rakip hızlı kullanmaya yeltenmiyordu, saçma bir şekilde topa vurdu. İkinci pozisyonda ise hatasını çabuk anladı ama dokunduğu adam Burak olunca, biraz geç oldu…10’a 10 kalındıktan sonra Guti epey bir müddet Patrick Vieira misali tek başına ortasahada oraya buraya koştu. Herhalde Ernst evinden çağırılmış olacak ki; oyuna epey geç girdi… Ben bu oyuncu değişikliklerini skora bakarak eleştirmiyorum. Keza; gol Nobre hamlesinden sonra gelmiş göründü, yenen golde ise Ernst hamlesi yapılmıştı… Ancak bu bir şeyi değiştirmez. İkinci yarıdaki Fernandes – Nobre hamlesi, takımı sakin olması gerekirken telaşa; boşluk sebebiyle Sivok’u kırmızıya; ilk yarıda gayet ekonomik oynayan Guti’yi yorgunluğa itmiş oldu…

Teknik direktörün çarpık, anlamsız hareketleri devam ediyor; aslına bakılırsa yapılan transferlerde biraz anlamsız ve karmaşık… Bu takımın oynayacağı en sağlıklı sistem Milan 4-3-2-1’i veya 4-3-1-2’si gibi duruyor… Ancak elde iki kanat oyuncusu var, ikisi de pek oturmaya gelmeyecek cinsten… Neyse bekleyelim artık zamanın göstereceği şeyleri…

Hakem hakkında konuşmadan bir yazıyı daha bitirmeyi başardım. Sayılmayan goldü, penaltıydı… Bunlar olabilir, doğal, maç anında kızdığım ama daha sonra “neyse…” diyip geçeceğim hatalardır. Ancak, İsmail'i hadım etmeye çok yaklaşan Giray maçı kartsız bitiriyorsa, bunun adı hakem hatası falan değil; "hakem olamamaktır".

10 yorum:

erenn dedi ki...

yeni kurulmuş bir takım kötü gitti diye teknik direktör değişikliği yapılması hiç hoşlandığım bir şey değildi lakin artık o günü dört gözle bekler oldum. milletin teknik direktörü gitti denen maçı birkaç hamleyle çevirirken bizim şuster avcunun içindeki maçı özenle rakibe veriyor. aklım ne şusteri, ne nobreyi, ne de erbakan pankartını almıyor.

AynıEvdeYaşayanİkiDevletMemurununMaceraları dedi ki...

Abi Guti benim gözüme çok batmaya başladı.Forvet arkası oynasa golcü özelliği yok.Orta sahaya koysan 45 dakikadan sonra ortalıkta görünmüyor.Bence takımın iyiliği için yedeğe çekilmeli.Senin görüşün nedir?

Cartalete dedi ki...

Ortasahadaki topsuz oyun düzenini Guti'yi hesaba katmadan ayarlamak lazım. Yani 3'lü oynanıyorsa; diğer iki oyuncunun bunu göz önünde bulundurması gerek.

Ya da ; Guti'nin olduğu kanatta oynayan oyuncunun topsuz oyunda daha özverili, dikkatli olması gerekiyor. Ben bu yüzden Fernandes sahte 7 olur mu diyordum Guti'nin yamacında...

Aslında 4-3-2-1 ideal; Guti - Simao önlerinde Bobo...

Guti'de sorun yok, sorun; onu hala 25 yaşında zanneden Schuster'de maalesef.

gökhan dedi ki...

işin kötüsü şu denenmiş ve başarısız olmuşu tekrardan deneme olayı sadece schuster'e de özgü değil. e.sağlam da böyleydi, denizli de. özellikle mi seçiyoruz bu antrenörleri anlamıyorum ki.

elin feneri 10 tane teknik direktör değiştirir, yıllardır aynı şablonu oynar, 1-2 yılı ayrı tutarsak hep başarılı, ama biz abuk sabuk şeyler peşindeyiz hep. sıkıldım vallahi.

Massaro dedi ki...

Yani Ersun Yanal midir simdi de? Hani aldiklari takimlari ilk 10 haftada lider yapan, 20. hafta geldiginde kume dusme potasina sokup kovulan Yanal?

Schuster gidecekse gelecek adam ya taktisyenligi tartisilmayacak bir Capello, Scolari olacak ya Turkiye'yi iyi bilen ve basariya ac biri olacak bakin bu Yilmaz Vural veya Hikmet Karaman da olabilir.

Senol Gunes en cok bu adamlara yakin bu anlamda.

Adsız dedi ki...

yeni bir şey denese de yenilsek neyse derim belki ama hep aynı filmi izlemek de acayip sıkıcı olur. en çok canımı sıkan da , serkan atılınca kapalı'da kuzenimle dalga geçme amaçlı "şimdi fernandes'i çıkarıp nobre'yi alır adamın 2 ortasahanın biri guti olcak şekilde oynatma fantazisi var bayadır yapamıyodu o da rahatlar" tarzı bir konuşma yaşamamız..

Adsız dedi ki...

schusterin hamleleri artık gerçekten kabak tadı vermeye başladı. fener maçında yapılan değişiklik alınan sonuçtan hiçbir ders çıkartılmamış ki benzer şey yeniden tekerrür etti. kestiremiyorum aslında şayet sivok kırmızıyı görmese ne olurdu? ancak yine de yenilen ilk golde sayısal üstünlüğümüz vardı. kopya goller yememiz koyuyor aslında herşeyi geçtim. ve bence ts nin attığı ilk gol çalışılmış bir gol. aynı her iki ibb maçında yenilen goller gibi. çok büyük bir heyecanla bekledim sivok-ersan ikilisini birkaç maç üst üste izlemeyi ama nasip olmadı. bu konuda yorumlarınıza ihtiyacım var. acaba sivok gerçekten saçmalıyor mu? yoksa toramanın hataları mı onu bu şekilde gösteriyor?
yeni bir hoca, yeni bir anlayış, yeni oyuncular dolayısıyla yeni bir bütçe demek. bence çok zor bir ihtimal. belki kupadan elenme gibi bir durum söz konusu olursa düşünülebilir. sanki orjini sağbek olan bir yeni transfer ve sivok-ersan ikilisinde defansif anlamda sorunları biraz olsun çözecek gibi. ya da yeni transfer sağbek + yeni yabancı stoper+ersan? ne dersiniz?

tabi tüm bunlar schusterin görevde kalması dahilinde yazıldı. saygılar...

shuffy

Jig§aW dedi ki...

Cartalete hocaya eleştirilerin biraz yumuşak mı kalıyor ne:) şaka bir yana düzelmeye dair en ufak bir işaret olmayan bir adamda nereye kadar ısrar edilir. çok can sıkıcı hal almaya çalıştı. tüm bunları demirören in gitmesi mümkün olmadığı için yazıyorum yoksa. asıl suçlu bellidir. schuster devede kulak kalır. ayrıca schuster giderse favorim gerets dir. adamın oyuncularıyla kurduğu ilişki ve gözlerindeki hırs gerçekten çok iyi.

Cartalete dedi ki...

shuffy ;

Sivok öyle olağan üstü bir stoper değil ama vasatın üzerindedir. Yani mevcutlar arasında en vazgeçilmezi bence. Saçmaladığı zamanlar olmuştur, bu maçta biraz yazıda bahsettiğim ortasaha ortamı da zemin hazırladı.

Oğuz varken yerli, Hilbert varken de yabancı bir bek transferine çok sıcak bakmıyorum aslında. Ferrari'yle yine bir yabancı stoper yer değişebilir. Bunun için yüklü bir bonservise de gerek yok, stoper bulmak bize zor sadece... Cesena 1 kuruş vermeden sıfırdan savunma hattı kurdu.

Bence takım savunmasında bir patlaklık var. 4-3-3'ün içinde hem Guti, hem de beke yardımcı olmayan kanat oyuncusu eklenince oraya ideal bir futbol takımı çıkmıyor. Hilbert iyi bir savunmacı bekte oynayınca, ama önde oynarken defansına yardımcı olan bir kanat değil bence. O konuda tembel... Quaresma'dan çok farkı yok. Bir tek Simao bu konuda yardımcı, o da vasat.

O yüzden çıkar yol; içte Guti'nin olmadığı 4-3-1-2, 4-3-2-1 sistemleri bence.

Jig§aW ;

Maçın sıcaklığıyla yazıyı yazmamam, kelimeleri yumuşatmış olabilir :) Kalaylamadan, direkt olarak eleştriceğim her konuya değindim, daha sağlıklı böyle.

vts dedi ki...

bu arada ismail 4 hafta yok. solda ekrem yerine doğukan'ı oynatsa keşke dayı. dayı diyoruz da; öz dayımdan çok seviyordum. çok pis burktu içimi gene. sağlık olsun ama. arkasındayız.