Muhammed’le 10 Saniye

Golsüz, bir o kadar da aksiyonsuz bir maç oldu A2 derbisi… Sanki profesyonel düzeyde bir puan maçıymışçasına, her iki taraf da riskten uzak oyun oynamayı tercih etmişti. Beşiktaş, hemen her oyuncusunun standardın altında performans sergilemesine rağmen, maçta yakalanan “etkili” denebilecek pozisyonların çoğunluğuna sahipti. Bununla beraber Oğuz’un ceza sahası çizgisi üstünde düşürüldüğü pozisyon penaltıydı…

Beşiktaş A2 takımında ciddi bir “santrafor” eksikliği göze çarpıyor. Aslında uzun zamandır alt yapı kategorilerinde bu sorun söz konusudur. İlk paf takım deneyimlerine kanat olarak başlayıp, ardından modern bir forvet olma yolunda ilerleyen Ali Kuçik, iki sezondur takımının skor yükünü taşıyordu. Onun Buca transferi, A2 takımı yeniden skor yakalamada güçlük çeken bir yapıya geri döndürdü…Süper Lig görmüşlüğü olan ve sene başında Gençlerbirliği’nden transfer edilen Kemal Akbaba, “umut saçmadığı” bir maçı daha geride bıraktı… Tıpkı Nobre – A Takım uyumsuzluğu gibi, Kemal – A2 Takımı da “hareketlilik” anlamında uyumsuzluk gösteriyor. Yaş olarak bu kategorinin epey altında olan Kadir Ari bile daha belirgin bir fark yaratmıştı son dönemde… Kadir, bu maça sonradan dahil oldu ve “kenar forvet” pozisyonunu aldı. Ancak, tıpkı oyundan çıkan Güven gibi o da pek etkili olamadı denebilir. Güven de tıpkı Kemal gibi Anadolu’dan A2’ye transfer edilen bir oyuncu… Hem bu iki örneği göz önünde bulunduran, hem de daha alt yaş grubu maçlarını izleme şansı olan biri olarak; Okay Yokuşlu gibi bariz şekilde parıldayan bir oyuncu olmadıkça, Anadolu yerine U18, U17’den A2’ye transfer yapılmasını, eldeki değerlere profesyonel sözleşme imzalatılmasını yeğlerim…

Takımda “A2 seviyesini” aşan oyuncular var. Bu kategori öyle bir şeydir ki; oyuncuları bir üste taşıma zamanlamasını iyi ayarlamak lazım. Aksi takdirde belli bir seviyeye ulaşıp, yeterince değer verilmediğini gören çocuklar; umutsuzluğa kapılıp, aynı hızla geri gitmeye başlıyorlar gelişim anlamında… Dünkü maçta o havayı Furkan, Oğuz ve Hasan Türk’te gördüm. Bu 3 oyuncu mutlaka seneye; ya A Takım’da alternatif olarak tutulmalı (tıpkı Necip gibi maç performansı artsın anlamında bile bir daha A2’ye gönderilmemeli) ya da Anadolu’ya kiralanmalıdır. Bu saydığım üç oyuncu da, şuanda Süper Lig seviyesindeler. Zaten aralarından biri gelecek sezon için, bir Süper Lig takımıyla “kiralık olarak” anlaşmış durumda…Mesela Furkan için bir örnek vereyim: Bir Fenerbahçe atağında rakip forvetten daha çabuk davranıp topu aldı ve aut çizgisine sürdü. Korner gönderinde topu rakibe çarpıtma ya da direk olarak dışarıya vurmak yerine; çizgi üzerinde pres yapan rakibine çalımını bastı ve yürüdü… Tabi bu örnek, teknik anlamda bir oyuncunun A2 seviyesinde ne kadar yukarıya çıktığını gösterse de; bir anlamda da, bu kategoriyi artık pek “sallamadığının” göstergesidir amiyane tabirle… Furkan, A Takım’a en lazım olan gençlerden biridir. Çünkü hem defansif ortasaha hem de stoper, hatta sağbek oynayabilecek düzeydi bir oyuncudur. Müthiş yatırımlarla Avrupa’da da önemli işler yapmaya başlayan Braga, bu oyuncuya boşu boşuna sözleşme önermemiştir…

Sağ kulvarda bir stoper boşluğu olduğunda kademe yaparken, ya da yine sağ kulvarın ortasahaya yakın yerlerinde “ölü bölgelere” düşen topları alırken karşımıza çıkan bir isim oluyor her zaman. O da Oğuz Ceylan… Bir savunmacı için “önsezi” ve “pozisyon alma” çok önemli kurallardır artık. Özellikle de oyunu önde kabul eden takımlarda savunma zekayla ve dirençle yapılır. Oğuz'da her ikisi de var gözüküyor ve bir sağbek için yeterince ofansif yetileri de cabası… Ama halen 18’de Oğuz yerine Erhan, Furkan yerine Aurelio görünüyor maalesef…

Hasan Türk; bu maçta kendi ortalamasının altında oynasa da, bana göre fizik & teknik karması söz konusu olursa sahadaki en üst düzey oyuncuydu. Yine sahadaki Beşiktaşlılara bakarsak, profesyonel sözleşmesi olmayan tek bir oyuncu vardı; o da Hasan Türk… Garip bir denklem değil mi?

Son dönemde 2’li ortasahadan biri olarak oynarken, bu maçta ise sol kanatta gözüküyordu. Asli yerini neresi olur diye sorarsanız, iki mevkinin ortak noktası; yani 4-3-3’ün soliçi diyebilirim. Bu bölge için yeterince devamlılık, "17 yaşına rağmen" fiziki yeterlilik, top taşıma özelliklerine sahiptir. 2000 model Deli İbrahim’i hatırlayanız var mı bilmiyorum. Hani “bek olmayan” İbrahim… Özellikle Scala döneminde soliç gibi oynuyor ve takımında “top taşıma” adına müthiş işler yapıyordu. Herkes Barcelona maçını hatırlar fakat kendisinin zirve yaptığı 90 dakika, Lokomotiv Moskova rövanşıdır bana göre… 3-0’a rağmen rakip sıkıntılı geliyor, Beşiktaş ise çıkamıyordu o maçta… Gözüm hep İbrahim’i aramıştı, çünkü top ona gelince pas yapmasına gerek bile kalmadan rakip ceza sahasına kadar topu götürüyordu. Yine böyle bir anda Nouma’ya asist yapıyor ve maç tehlikeye girmeden Beşiktaş lehine kopmuş oluyordu…

Hasan, İbrahim’e göre topla çok daha meziyetli, teknik bir oyuncudur. 4-3-3’ün sol içi, 4-2-3-1’in sol kanadı gibi bölgelerde önemli bir alternatif olabilir. Aksi halde, tıpkı Ali Kuçik gibi “değeri bilinecek” bir yerlere kiralık gitmesi gelişimini hızlandırır.90. dakikada Kemal Akbaba maçın en net fırsatını yakaladı ve yan ağlara vurdu… Ağır bir oyuncu olmasına rağmen, paralel & derin bir topla kendisini kaleciyle birebir bırakan isim Muhammed’di. Oyuna henüz 10 saniye önce dahil olan Muhammed, maçın en net fırsatını yaratmıştı… Şarkıda “1 dakika” der ancak söz konusu Muhammed olunca 10 saniye bile umutlandırıyor insanı…

Konu Muhammed olunca benim daha farklı fikirlerim vardır. Muhammed’in hem A2’de oynaması, hem de kiralık gitmesi risk olur… Özellikle A2 ligi sertlik açısından A Takım seviyesini aratmıyor. Bununla beraber “genç oyuncular” diye hakemler de kart opsiyonunu daha yumuşak kullanıyor. Muhammed’i iyi korumak lazım… Ne seyircinin, ne de doğru dürüst yayının olmadığı ortamlardan uzak tutmak lazım. Yani bir an önce A Takım’a çıkartmak lazımdır bence… 5 dakika, 10 dakika, her neyse… Kopan maçlarda sonradan oyuna girer ve seyirciyle hem motive olur, hem de daha iyi korunur. Kötü bir faulde tribün "patlar"... Genel olarak basın da bu "koruma" saflarına katılabilir. Ayrıca takıma gayet de fayda sağlar… Zaten Kasımpaşa maçında Nobre’nin yerinde bir devre Erkut, diğer devre Muhammed olsa; maç 1 farktan daha fazlası olurdu kesinlikle. Her türlü iddiaya varım, haksız çıkarsam; kafayı jöleye batırdıktan sonra aynadan kendi fotoğrafımı çekip; twitterda falan profil resmi olarak ayarlarım…

Kabul ediyorum, konu özkaynak olunca çok konuşuyorum…

24 yorum:

Adsız dedi ki...

Hasan daha profesyonel olmadigina gore Furkan ya da Oguz kiralik olarak bir takimla anlasan :) Sahsi fikrim Furkan olsa da hangisi diye sorsam?
Ulas

Cartalete dedi ki...

Onu söylememeyim, zaten kesinleşmiş bir şey yok anladığım kadarıyla. Ama direk ilgilenildiği, Fener maçında izlenildiği bir gerçek...

ttarlabasi dedi ki...

Zaten aralarından biri gelecek sezon için, bir Süper Lig takımıyla “kiralık olarak” anlaşmış derken?

Umarım Furkan Şeker değildir? Benim gözümde Erhan+Aurelio bir F.Şeker etmez. Ama Atınç'dan daha üst seviyede olmasına rağmen A takımda tercih edilmemesinin nedenini de biraz manidar buluyorum açıkçası.

Önümüzdeki sezon özellikle F.Şeker+S.Özmen'i A takımda görmek isterdim.

Bu arada benim A2'deki asıl gözdem Mami'den ziyade Erkut. Mami'nin yeterli fizik seviyeye gelmesi biraz zaman alacak gibi.

tearkan dedi ki...

kasımpaşa maç yazısına da yazmıştım o maçta 18'de aurelio yerine furkan olsa, aurelio yerine yedek kulübesinde furkan otursa, aynı şekilde erhan'ın yerine oğuz otursa ne kaybederdik?

nobre konusuna girmek bile istemiyorum artık. şu adamı beşiktaş forması içinde her gördüğümde türk pasaportunu bulup parçalamak istiyorum. bir laf vardır; 'pas mı atıyorsun iftira mı' diye. simao'nun kafasına şut çektiği bir pozisyonda, quaresma'nın kendisinden sadece duvar olmasını beklediği bir çok pozisyonda onu bile beceremeyişi aklıma bu lafı getirdi hep.

o mevkinin oyuncusu olmadığı için tercihleri de çok saçma oluyor nobre'nin. özellikle ikinci yarıda hilbert'in sağdan getirip aut çizgisine giderken çevirip verdiği topu yine aut çizgisine taşımaya kalkıp ayağına dolamıştı. kafası sürekli önde, kontrol etmeye çalıştığı her top bir metre uzağına düşüyor. tamam tayfur hoca'nın sonuç almak amacıyla -en azından ilk 11 için- garantici seçimler yapmasını anlayabiliyorum; fakat nobre garantici bir seçim de değil ki.

bu arada bu çocukların tercih edilmeyişine üzülsem de, teknik kadronun tavrı önümüzdeki sene de bu şekilde olacaksa eğer, ben kendi adıma kiralık gitmesine sevinirim furkan yada oğuz'un.

mami'nin de A takıma alınması fikrine sonuna kadar katılıyorum. sakatlanır korkusuyla bu maçtaki gibi son 3-5 dakika oyuna alınacaksa eğer orada harcayacağı vakti A takımda geçirip o ortamın havasını solumasını tercih ederim.

enorton dedi ki...

Ben de maçı 90dk izledim. İlk kez A2 takımının maçını seyrettim. Santrafor oynayan arkadaşı ben de beğenmedim. Son dk da o gol kaçmadı, onun dışında oyun içersinde de beğenmedim. Kaleci, doğukan, Cumali ve Atınç ı çok beğendim. Bunlar zaten tanıdığımız oyuncular ve şuanda A takımda oynasalar sırıtmazlar. Am en çok Atınç'ı beğendim, çok soğuk kanlı oynuyor. Pozisyon bilgisi iyi, yüksekten çok etkili. Topu oyuna iyi sokuyor... En iyi stoperimizin Servet olduğunu düşünürsek Türk futbolu için de büyük bir kazanç olacak...

Adsız dedi ki...

İstanbul dısındayım ve dolayısıyla A2 yi fazla takip edemiyorum. ama çok iyi bir futbolsever ve beşiktaşlıyım. benim anlayışıma göre atınç stoper için çok yavaş ve çıtkırıldım furkan da çok kısa. tabi bu yorumlar onları tvden gördüğüm 1 2 saatle sınırlı. yani demem o ki, her fırsatta aurelio stoper olcagına atınc furkan oynasın diyoruz istiyoruz eywallah ama bu gençler gerçekten üst düzey maçları cıkarabilirler mi? değişilmez 11 oyuncusu olabilecek gerçekten kadroya kalite katabilecek oyuncular mı? yakından takip ettiğiniz için meraktan soruyorum kötü bir amacım yok. özellikle benim eksik olarak gördüğüm noktalar ışıgında bir cevap verebilirmisiniz? teşekkürler...

Adsız dedi ki...

bjk tv uydu da var mı?ya da a2 maçlarını farklı bir izleme yolu var mı

enorton dedi ki...

"Son dk da o gol kaçmadı" Yukarıda böyle yazmışım, doğrusu "o gol kaçmazdı" olacaktı. Nu arada ben maçı FB TV den izledim, BJK TV maçı vermedi.

Cartalete dedi ki...

BJK TV sadece Digiturk'ten izleniyor. A2 maçlarını farklı bir yolla izleme yolu da, sadece Fenerbahçe - Beşiktaş maçıyla mümkündü. O da geçti...

Bir üstteki soruya gelirsek;

Özellikle bu ortamda genç oyuncular konu olunca, savunulan konu "zaten üst düzey futbolcu olmadığı" apaçık ortada olan oyuncular yerine, o mevkinin genç isimlerini denemek...

Değişilmez 11 oyuncusu olup, olamayacakları ise fırsat verilerek ortaya çıkar. Aksi takdirde söylenen herşey tahmin olarak kalır. E denemek için de bundan daha iyi fırsat olamaz...

İnsanların dert ettiği şey; en azından 18'de neden Oğuz değil de Erhan? Neden Furkan değil de Aurelio? Üstelik puantaj açıdan tamamen manasız maçlarda...

"Çıt kırıldım" tabiri, daha çok topa müdahale konusunda çekinden davranan oyuncular için kullanılır. Atınç böyle bir isim değil... Eğer fizik olarak böyle bir kanıya vardıysanız, 17 yaşında ve yakşalık 196 boyunda bir çocuktan bahsettiğinizi unutmamak gerekir.

Mental anlamda sürekli gelişiyor. Geçen sene nerede duracağını bilmeyen bir Atınç vardı, bu sıralar pozisyon alması harika. Fiziği ise zamanla oturur. Çok süratli değildir ama zeka savunma için süratten daha önemlidir. Yani pozisyon almasını bilmeyen, çizgisini koruyamayan bir defans oyuncusu istediği kadar çabuk olsun, mutlaka savunmada bir kırık diş havası yaratır.

Furkan ise 180 boyunda. İdeal bir stoper boyu sayılmasa da, çok da kısa sayılmaz. Ancak bazı yönleri de ekstra iyidir, öyle bir açık kapama durumu söz konusu. Tabi defansif ortasaha bölgesinde oynatılırsa, A Takım seviyesine daha çabuk ısınır, daha az zorlanır...

aquila dedi ki...

@ cartalete
senin özkaynağa olan ilgin sayesinde bende daha meraklı bir şekilde takip ediyorum alt yaş gruplarını.

senin önceki yazılarında oğuz, furkan ve hasan hakkındaki olumlu referanslarını bir kenara bırakarak izledim fb maçını. ilk defa 90 dk izledigim maçta oğuzun kademe anlayısını, pozisyon alısını, hücuma çıkışlarını görünce oyunundan epey umutlandım. keza hasanında topla olan düzeyli ilişkisi, topla şiddetli geçimsiz olan nobreden kat kat daha iyiydi.

benim asıl merak ettiğim konu tayfur hoca veya yardımcılarının altyapıya bakış açıları, altyapı antrenörleriyle koordinasyonları nasıl? bu konuda bi bilgin varmı?

Cartalete dedi ki...

Schuster döneminde, A Takım'da idmanlara çıkan oyuncularla bağlantıyı Tayfur Hoca kuruyordu... Yani gelecek adına "ne olacak" sorusunu o cevaplıyordu diye biliyorum.

Galiba bu konuda şuan için göstermelik bir tutum var. A Takım'la idmanlara çıkan oyuncularda bir farklılık yok. Yani bu konuda bir arayış yok gibi maalesef...

rivaldo dedi ki...

Maçın ikinci yarısını izleyebildim.Oğuz alvesi ciddi anlamda benimsemiş artık, ileri çıkışlarıda onu andırıyor.Oğuz ve furkan zaten bu ligin üzerine çıkmalılar artık.70 den fazla maça çıkmışlar a2 liginde, bu yeterli bir rakam bir üste çıkmak görüşlerine de katılıyorum, A takımda hem daha fazla gelişir hem de daha iyi korunur.

A2 ye transfer konusunda artık profesyonel liglerde oynamış ve bir aşama kaydememişoyuncular konusunda haklısın bencede.Ama erkan kaş,oğuz ceylan gibi oyuncularda direk a2 ye transferdi.Oyuncuların kendini burada ne kadar geliştirebileceğini analiz etmek gerekli.Zaten giderekte farkedilme yaşı düşüyor.O yüzden artık bu tip transferle pek olmaz.Kemal akbaba ve güvenin geçmişleri referans alınarak transfer edilmiş olabilirler.Kemal akbaba bir dahaki sezon olmamalı ama.Zaten alt takımdan gelen santraforlar var.

Şuan A takıma olayı ise dediğiniz gibi göstermelik duruyor.Oğuz dururken Rıdvanın alınması, ya da furkan varken denizlinin A takıma çıkardığı Atıncın olması gibi.Şuan antreman fotoğraflarında bir tek atınç var.Sezon sonu kampı gelecek sezonki planı şekillendirir büyük ihtimal.Hem bu takımdan hem de kiralık oyunculardan çok fazla seçenek oluyor.

Ali Kuçik ilk oynamaya başladığında ciddi tepki almıştı.Çünkü genelde hızını ve fiziğini kulanan bir oyuncu.Bu yüzden alışması zaman aldıBen hasanın tekniği ve pas yapma özelliği daha ön planda olduğundan A takıma daha çabuk uyum sağlayacağını düşünüyorum.Tıpkı fenerdeki gökay gibi.

rivaldo dedi ki...

Q7, guti, ekrem sakat, Nobre cezalı.Yarın sağbekde erhan güven bizi bekliyor.Oğuz için tam zamanı aslında.

Adsız dedi ki...

http://www.taraf.com.tr/ugur-karakullukcu/makale-oteki-burak-yilmaz.htm

ttarlabasi dedi ki...

@rivaldo: erhan oynamaz. 11 böyle olur:

________________Cenk_________________
Hilbert____Sivok____Toraman____İsmail
______________Aurelio________________
________Ernst_________Necip__________
____Quaresma_____________Simao_______
______________Almeida________________

Cartalete dedi ki...

Rivaldo;

Haklısın, Oğuz ve Erkan da A2'ye transfer. Aslında böyle oyuncu çok var ama yaşa ve ihtiyaca bakarak "hangisi olumu, hangisi olumsuz?" sorusuna cevap alabiliriz.

Hem Oğuz, hem de Erkan; tarz olarak ilerleme kaydettikleri taktirde, rahatlıkla Süper Lig seviyesine ulaşabilecek isimlerdi ve çok genç yaşta kazandırıldılar.

Güven ise ilerleme kaydetse bile A Takım'da fırsat bulur mu mesela? Çünkü A Takımda bir kanat oyuncusunun, ya Hasan Türk gibi aynı zamanda ortasaha özellikli olmalı ve fizik olarak öne çıkmalı; ya da Erkan Kaş gibi uzak forvet stilinde olmalı ve yine fizik olarak öne çıkmalı... Aksti taktirde düz bir kanat oyuncusuna pek yer olamayacak gibi. Hilbert gibi Bundesliga'da söz sahibi olmuş bir kanat oyuncusu bile sırıtıyor, hatta Simao'yu da burada tartışıyoruz...

Güven salt bir kanat adamı gibi geldi bana. Keza Kemal Akbaba'nın da sınırı belli gibi, çünkü hareketsiz oyun onu bir şekilde ilerlemesini durduracaktır.

Bu arada Toprak, yarın Q7 de yok. Rivaldo'nun dediği gibi Oğuz için tam fırsat; aynı zamanda Volkan Ekici, Erkut ve Muhammed için de...

ttarlabasi dedi ki...

@Cartalete

Haklısınız Q7 sağlam olmasına rağmen bu maçta oynatılmayacaktı. Q7 oynatılmazsa şayet, onun yerine Fernandes, Bobo veya Nihat sahada olur. Kimse genç oyuncu falan beklemesin yani. Ama Erhan Güven de kesinlikle oynatılmaz bundan eminim.

Q7'siz 11 şöyle olabilir:

Cenk; Hilbert, Sivok, Toraman, İsmail - Ernst, Necip, Fernandes - Nihat, Simao, Almeida.

Bana kalsa Nihat yerine solak Erkut'a şans verirdim sağ kenar forvet pozisyonunda. Solda da tabi ki Simao Sabrosa. Ama Tayfur da haklı beyler..

Cartalete dedi ki...

Bence de aynen bu dediğin 11 sahada olacak.

Veysel dedi ki...

Aslında gecmıs yıllarda Ertugrul Saglam'ın hosuma gıden bı uygulaması vardı sezon basında takım sezonu acmadan 1 hafta önce gelecek sezon A takımda calısma fırsatı bulacak veya kampa goturulecek genc oyuncular ıcın Nevzat Demır Tesıslerınde kamp yapardı onların arasından alacagı genclerı secer takıma kazandırırdı Mustafa Denızlı bu uygulamayı yapmamıstı Schuster gıbı dırek kampa belırlenen oyuncuları almıstı Tayfur Hocada acaba Ertugrul Hoca gıbı boyle bı uygulama yaparmı acaba tahmın edıyormusunuz sayet Teknık Dırektor olarak kalırsa tabı ?

Cartalete dedi ki...

Tayfur Hoca'nın genç oyunculara eğilimi, şuan için çok olumlu değil. Ancak bunun nedeni kısa vadede kendini gösterme haliyle hiç bir şekilde risk almamasından mı yoksa genel olarak genç oyunculara bakış açısından mı kaynaklanıyor bilemiyoruz.

Tayfur Hoca'nın teknik direktörlüğüyle alakalı her hangi bir konuda tahmin bile yapılamaz bence şuanda.

rivaldo dedi ki...

Bu konuyla ilgili Banu Yelkovan bir yazı yazmış bugün.

http://www.sporyazarlari.com/ffutbol/besiktas/banu-k-yelkovan/13-04-2011/her-sey-dogru-da-tayfur-m/334289.aspx

Bence haklıda.Sonuçta 8 haftaya göre geleceği şekilendirelecek bir teknik direktör adayı var.Bu durumda risk almak büyük cesaret ister.

Cartalete dedi ki...

Evet, ben de bir önceki maç yazısından bundan dolayı fazla hayıflanmak istemediğimi söylemiştim.

Yani 1.5 yıllık anlaşma sağlansa, kesinlikle bu maçlardaki tutumu farklı olurdu Tayfur Havutçu'nun.

Bizim ve futbolcular için bu maçlar manasız. Sadece Tayfur Hoca için anlamlı, hatta hayatının fırsatı... Yani yarinki Gençlerbirliği maçının Tayfur Hoca için olan anlamı bile, bizim için Barcelona ile yapılacak bir CL maçıyla eş değer.

Cartalete dedi ki...

Haa şunu da belirteyim;

Özellikle bu blogdaki yazı ve yorumlarda, ben ve yorum katkısı yapan arkadaşların asıl rahatsız olduğu konu, 18'de bile genç oyuncu sayısının azlığı...

Yani ilk 11'de genç oyuncu oynatılmamasına itiraz yok da, neden oynatılmayacağını bile bile Erhan varda Oğuz yok, Aurelio var da Furkan yok, 10 numara gibi kullanılan Nobre varda Erkut, Volkan hatta Muhammed yok? gibi sorular soruluyor...

Yani bu oyuncular için 18 havasını solumak bile bambaşka birşey. Benim Fenerbahçe alt yapısında oynayan, Denizli döneminde zaman zaman A Takım'a çıkan arkadaşım var. "Baba bi' kere tam oyuna giriyordum, Rapaiç ayağım çekti dedi; hoca beni oturttu Rapaiç'in yerine adam aldı yaaa." diye anlatır mesela senelerce :)
18 bile umuttur bu oyuncular için...

Veysel dedi ki...

Dogru genc oyuncular ıcın umuttur 18 kısılık kadro genc oyuncular ıcın benımde Kasımpasaspor alt yapısında oynayan arkadasım var bızım macta kadroya alınmıstı hatta onlardan Valera son anda kadroya alınınca 11 cıkamamıs yedek durmus macta zaten kalecı Fırat'ta onların A2 takımdan cıkmıs A takıma bızım macta bakalım son maclarda hocası sans verecekmıs neyse artık mesela o degıl bende onu ıstıyorum en azından kadroya alınsın gencler 28'lık Erhan oturacagına 20'lık Oguz Ceylan otursun hatta son 5 dk oyuna gırsın A2 Fb macında cok begendım 35'lık Aurelıo yerıne 19'luk cumalı alınsın zaten kımse bu cocukların super lıgın kralı oldugunu ıddıa etmıyor veya hemen ılk mactan yıldızı olacagınıda onlar eskıdendı sımdı yavas yavas alıstırılır hatta keske duvar gorevı bıle olamayan nobre yerıne volkan oynasa dahamı kotu olacaktı aslında neyse artık hayırlısı