Futbolun en güzel tarafı, her zaman yeniden başlamasıdır… Tuttuğun takım kötü gitse de, bilirisin ki birkaç ay sonra yarış yeniden başlayacak, puan farkı otomatikman kapanacaktır. Benim gibi futbol aklı 90’ların ortasında çalışmaya başlayan Beşiktaşlılar için, yaz aylarında umulan şampiyonluk hesapları %15 - %20 arası bir ihtimalle sezon sonunda gerçeklik kazanır, takım şampiyon olur…
Şampiyonlukla nihayete ermese de, güzel hatırlanan sezonlar vardır. Bunun için şampiyonluğa oynanmış olması yeterdir aslında… 100. yıldan, Tigana dönemine kadarki buhran dışında Beşiktaş, her sene şampiyonluk şansını son haftalara kadar taşıyan bir takım halini almıştı. Bu sene yeniden eskiye dönüş yaptık o anlamda…Ancak geçen senenin de, futbol anlamında birçok yenilik olması bağlayıcı unsurdu. Skor olarak her zaman iyi sonuçlanmasa da, Schuster’in aşılamaya çalıştığı önde basan, bütünleşik oynayan ve topa sahip olmaya çalışan takım yapısı; ara ara süre alan genç oyuncuların performansı; Guti ve Quaresma gibi sadece imzasıyla bile tribünleri dolduran oyuncuların göz pası silmesi gibi durumlar… Puan durumu ışık saçmasa da, Beşiktaş’ın her maçını iple çekilir bir hale gelmişti, en azından benim için böyleydi…
Beşiktaş takım oyunu anlamında çok başarılı maçlar çıkardı; iki Porto maçı, içerideki Bursaspor ve Helsinki maçları bunların başını çekiyordu. Hücumsal zenginlik açısından İnönü’deki Ankaragücü ve Buca maçlarının yeri ayrıdır… Gençlerbirliği ve Galatasaray deplasmanlarında ise, kadro kurma sıkıntısı çekilmesi sebebiyle alternatif formasyonlar, maçın her anında hamleler anlamında taktiksel zenginlik vardı… Bununla birlikte istenilenin alınması, ortada pek oyun olmamasına rağmen bu maçları güzel kılmıştı.
Aslında sene başında beklenti zaten büyüktü… Erken rotasyon hamleleri, Schuster’in takımda zamanında denenmiş şeyleri denemesi sebebiyle bazı gereksiz puan kayıplarını beraberinde getirdi. Akabinde, asıl rotasyon gerekilen dönemde de; bu kez zirveden kopmamak için rotasyon yapılamadı ve üst üste sakatlıklar başladı. Bu sakatlıklarda kondisyonerin uyguladığı antrenman sisteminden de şikâyet ediliyordu… Aslında Schuster’in uygulamaya çalıştığı sistem, oldukça iyi öğreniliyor hatta sonuçlar alınıyorken; bu sakatlıklar takımın gidişatını baltalıyordu…
İkinci devrede yapılan transferler, söylemler, beklentiyi iyice tavan yaptırıyordu. Schuster de, elindeki yeni ve eski yıldızlarından bir harman yaparak; “ya herro ya merro” görüntüsünde bir sisteme dönüş yaptı. Aslında, Quaresma – Simao- Guti – Almeida gibi oyuncuların hepsinin birden sahada olunması isteniyor ve aynı zamanda "17'de 17" bekleniyorsa, böyle bir taktik kaçınılmazdı… Beşiktaş ilk yarıdaki 4-3-3 sistemini terkediyor, kalkansız şekilde taarruza kalkıyordu... Ya "yarıp geçecek" ya da ilk darbede yıkılacaktı. İBB deplasmanında o darbe geldi ve sezon lig anlamında zihin olarak bitti… Futbol anlamında yapılan güzel hamleler de, bir noktadan sonra insanları kandırmamaya başladı. Özellikle ikinci devrede şampiyonluk planlarının tamamen dışında kalınması, her anlamda manasız maçlara çıkılmaya başlanması Beşiktaşlı'nın kalbini kırıyordu. Açıkçası, son dönemde öyle noktaya geldim ki ben de; puan kaybına üzülmeyi bile özledim diyebilirim...
Yeni planlamalarda, geçtiğimiz sezonun iyi etüt edilmesi gerekir… Her şey kötü değildi çünkü, bazı nüanslar Beşiktaş’a istediğini aldıramadı. Geçen sezondan iyi işleyen şeyler de vardı, onları hepten hiçe saymamak gerekir… Mesela, Guti’nin dışında iki net ortasahanın daha olduğu (genelde Necip – Ernst) ve önde baskı yapan bir 4-3-3’le Beşiktaş çok iyi maçlar çıkarmıştı… Kadrodaki derinlik zaafı, bu sistemi birkaç oyuncunun avucuna bırakmıştı.
Bu sezona girilirken kadronun genişletildiğini görüyoruz. Özellikle stoperde, gelecek sezonda mecburiyetten Aurelio’nun falan devşirilmeyeceğini biliyoruz artık… Geçen sezonun 4-3-3’ünde tek delici kenar oyuncusu Quaresma iken, şimdilerde oraya devre arası dahil olmuş Simao ve bu yaz gelecek olan Veli, Burak gibi isimler dahil olacak… Bobo’nun santrafor yedeği sadece Nobre iken, gelecek sezon bu bölgede Pektemek, Mehmet Akyüz gibi isimler alternatif oluşturacak… Hatta bir forvetin daha alınacağı söyleniyor, ben pek gerekli görmesem de…
Geçen sezonla, gelecek sezonun arasındaki en büyük fark da “beklenti” durumu. Yapılan transferlerin taraftarı heyecanlandıracak cinsten olduğu söylenemez. Bu durum Beşiktaş adına iyi haber aslında... Daha önce de bahsettiğim gibi, Beşiktaş taraftarı kadrodan beklentisi olmadığı sezonlar, takımın en büyük yıldızı olmuş, takımın itici gücü olma konusunda mecburiyet duygusu yaşamıştır… Aksi halde “gelip iki hareket izliyim” düşüncesindeki taraftar yoğunluk kazanıyor ne yazık ki…
Beşiktaş’ın sağbeke yabancı almayacağı kesinleşti, hatta hemen hemen her bölge netlik kazandı bu konuda. Tayfur Hoca, bunca stoper derinliği içersinde Toraman’ı yok saymak istemeyecek ve onu sağbek bölgesinde değerlendirecektir… Sağbeke kaliteli bir oyuncu transferini isteyen biri olarak, bu durumun bana teselli oluşturduğunu söyleyebilirim. Toraman’ın A Planı’nda sağbek olduğu bir yapıya itirazım olamaz…
Tigana döneminden bu yana ara-ara bek oynayan Toraman, Denizli döneminde işin ofansif tarafı konusunda da ilerleme kaydetmişti aslında. Yani sadece savunmacı bir bek olarak da görmemek lazım, topla dengeli çıkabiliyor zaman zaman. Erhan Güven’den iyidir bu konuda mesela… Son şampiyonluk sezonunda; 3-0’lık Antep deplasmanında bir sıfıra inişi vardı, sağbek hücumu konusunda zirve anıdır Toraman’ın. Bir de şampiyonluk golü var tabii…Aslında sistem olarak da, şampiyon Beşiktaş’a dönüş yapılıyor ufaktan… 4-2-3-1 sisteminin, genel olarak Süper Lig CV’si iyidir, hemen hemen her şampiyon bu sistemi oynadı son dönemde… Mustafa Denizli’nin geç de olsa Cisse – Ernst ortasahasına dönüşüyle birlikte, bu sistem daha iyi uygulanabilir bir hale çevrilmiş ve şampiyonluk geliyorum demişti… Yine ortasaha kilit nokta olacaktır…
Necip, o iki ortasahadan biri olacak orası kesin… Hem yerli oluşu, hem de temposuyla mecburi bir seçimdir. Hatta alternatifi bile gözükmüyor… Yanındaki isim Fernandes ya da Ernst olacak. Aslında ideali Ernst’tir, ancak o da eski seviyesinde değil gibiydi en son gördüğümüz kadarıyla. Ben Fernandes’in, Beşiktaş’ın kontratlı oyuncusu olmasından sonra işini daha ciddiye alacağını ve en az topla yeteneklerinde göze battığı kadar, savunma anlamında da disiplinli oynayacağını düşünüyorum… Yani seçimim Fernandes olurdu, ki Tayfur Hoca’nın da öyle olacak gibi.
Forvet arkasında o dönem Tello vardı. Biraz durarak oynar, oyunun içersinde pek dahil olmazdı ancak oyun zekası baya iyi olduğundan fazlasıyla fark yaratmış, asistleriyle ön plana çıkmıştı. Aslında o dönemde şanslıydı da, Denizli 4-3-3 oynasa kenar forvet yapıyor; 4-2-3-1 oynasa forvet arkasına alıyordu Tello’yu. Sistem ne olursa olsun, kendisine en uygun olan mevkiye kavuşuyordu. Aynı şans, Beşiktaş kariyeri boyunca Delgado’da olmadı mesela…
Guti de aynı modelin daha gelişmişi, oyun zekasıyla takıma büyük katkı yapacaktır ancak skora katkısı düşük olacaktır… 2009’un Beşiktaş’ı, bu bağlamda farkı Holosko’nun uzak forvet oyunuyla yaratmıştı. Hatırlayacağınız üzere, özellikle ligin son haftalarında Holosko hemen her maç golle tanışmıştı, şampiyonluk maçı da buna dahil…
Ancak şimdiki kanat oyuncuları (Simao – Quaresma) topsuz koşularını genelde kenara doğru yapar, içeride pozisyon almazlar. Almeida’ya çok fazla yaklaşmazlar… Aslında Simao bitiricilik anlamında takımda en öne çıkan isimdir. Ancak bu tipte pozisyonları sık bulacak kadar topsuz koşu dengesi yok onun da, ayrıca diğer kenarda Quaresma olunca o mecburiyetten biraz geride kalıyor…
Bu sistemin tam olarak ideal olması için; Guti’ye Amerika yolunda izin verilmesi ve o bölgede daha skor vasıflı ve daha hareketli bir 10 numara alınması gerekirdi. Küme düşen Monaco’daki Park Chu-Young gibi mesela… Aynı zamanda sağlam tekliflerin olduğu iddia edilen Quaresma’nın satılması ve daha takım oyuncusu, uzak forvet koşularına sahip bir winger alınması gerekirdi. Holosko’nun iyi dönemlerindeki gibi, hatta daha iyisi bir oyuncu… Örnek olarak Huseklepp, Maiga gibi…
Quaresma’nın gelmesini çok istiyordum, resmi açıklama yapıldığı zaman da çocuk gibi sevinmiştim yalan değil… Ancak, peşinden Simao gelmişken ve yerli olarak da alternatifler çoğalmışken “Quaresma’yı satmıyorum” demek marifet değildir bana göre… Satmak, vizyon kaybı olarak görünse de aslında tam tersidir. Beşiktaş, bir oyuncuyu tekrardan canlandırmış, milli takıma aldırmış ve yeniden Avrupa piyasasına sürmüş olacaktı Quaresma’nın satışı sonrası… Bu durum, gelecek için de olumlu referans oluştururdu. Mesela Real Madrid’de yedek kalmaya başlayan Higuain gelir, yeniden Beşiktaş’la parlama umudu taşıyabilirdi…
Bir tek Carew’de bu doğru hamle yapıldı, yeri doğru doldurulamadı orası ayrı… Ama Beşiktaş gibi kulüplerin, aldığı bir oyuncu değer anlamında iki katına çıkmışsa elinde tutma lüksü yoktur. Hele de bizim gibi tez canlı, bakış açısı çok kısa süre içinde değişebilecek bir ülkede… Hedefe varılamamış bir sezon sonrası Quaresma gibi oyuncuların hem fiyat, hem de taraftarın gözü açısından değeri düşer…
Neyse, sonuç olarak önümüzdeki sezonun Beşiktaş’ı bellidir ilk planda. Tayfur Hoca, belki aklında başka fikirlere sahip olsa bile “idare etmek için” bu tip bir sistemle yola çıkacaktır… Yine aynı mantıkla, Sidnei yeni bir transfer olduğu için en başta onu oynatacaktır diye düşünüyorum.
Bu sistem, Guti – Pektemek, Toraman – Hilbert değişiklikleriyle ofansif bir 4-4-2’ye dönüştürülebilir. Bazı maçlarda skor gelmediği zaman oyunun gidişatına göre de yapılır, rakibe göre daha en başından da uygulanabilir…Yeri geldiği vakit çizgiye kadar inebilecek iki bek ve her anlamda iki delici kanat oyuncusu... Yüksek toplarda etkili bir santraforun yanında, doğru koşular yapabilecek, gol vuruşları temiz ve durum gerektirirse kendi şut açısını bulacak kadar adam eksiltebilen bir ikinci forvet... Takım kopuk hareket etmezse, böyle bir sistem altında bu takımın gol bulma şansı bir hayli artar...
Ama işte, yazının başında geçmiş sezona değinirken; aslında gelecek sezonun da değerlendirmesini yapmak istemiştim. Bence o dönemin 4-3-3’ünde pek sorun yoktu, alternatifsizlik dışında… Pektemek, 4-2-3-1’in kenarlarında sıkıntı çekebilir fakat rahatlıkla 4-3-3’ün uzak forveti olarak oynayabilecek bir oyuncudur bence. Bu bölge için yeterli dinamizme, hareketliliğe ve gol bölgesi koşularına sahiptir. Quaresma, Simao’dan birinin olmadığı bir gün, geçtiğimiz sezon tohumları serpilen 4-3-3 sistemine geçilebilir. Böyle bir alternatif kesinlikle rafa kaldırılmamalıdır...
Guti, defansın kucağından uzaklaşıp geriden top aldığında daha etkili olmuştur. Bu sistem onun yapısına daha uygundur aslında… Keza Fernandes de, ikili ortasahadan ziyade 4-3-3’ün içerinde oynadığı vakit daha olumlu izlenimler bırakacaktır. Necip’in ideali 4-3-3 soliçidir bence, ama ortasaha süpürücüsü olarak da geçtiğimiz sezon başarılı maçlar çıkartmıştı. Aslında derinde Ernst, kenarda Necip de olabilirdi. Ancak bu takımın “topa sahip olma” öncelikli düşüncesi olacağından, Fernandes’in tercih edilmesi daha makbuldür… Ayrıca, tandemi oluşturması muhtemel Sidnei – Ersan ikilisinin de, derindeki bir savunmadan ziyade; koşu tempoları, çabuklukları ve topla iyi ilişkileri sebebiyle, önde kurulmuş bir savunmada daha başarılı olacaklarını ön görmekteyim…Sivok, Sidnei, Hilbert, Ernst, Fernandes, Guti, Quaresma, Simao ve Almeida… Normal şartlarda bu oyuncular gelecek sezonda Beşiktaş’ta gözüküyor. Almeida satılmadıktan sonra, yeni bir santrafora gerek yok gibi gözüküyor. Ama öyle bir telaş var nedense… Üstelik A Planı 4-2-3-1 gözüken bir takımda, Pektemek ve Akyüz de varken; bana pek anlamlı gelmiyor yabancı santrafor transferi. Gerektiğinde ikinci forvet, uzak forvet de oynayabilecek; potansiyel genç bir isim alınabilir belki. Buna pek itiraz etmem… Ama örneğin, Klose gibi yıllık maliyeti yüksek bir yabancıya gerek yok Almeida varken… Bana kalsa bir ortasaha transferi daha gerekli; hele de Aurelio’nun, Guti’nin ve Ernst’in temposu ortadayken… Yine blogda adından söz ettiğimiz Radosav Petkovic gibi mesela… Aslında, ana sitemin 4-2-3-1 olacağını düşünürsek; toparlanmaya başlayan, ayağından vida çıkan Holosko’nun da takımda tutulması mantıklı olurdu. Özellikle Avrupa maçlarında bu sistem oynanacaksa, diğer tarafta Holosko gibi koşu devamlılığı olan bir oyuncu şart gözüküyor. Şart gözüküyor da, o ihtimal de biraz uzak gözüküyor sanırım… Taraftarla da arası açılmıştı, bu saatten sonra kendini kabullendirebilir mi? Böylesi baskı altında zor gibi…
2010/2011 sezonuna veda, 2011/2012 sezonuna ise merhaba yazısını geride bırakıyoruz böylelikle… Sahi, 2012 nedir yahu? Hatırlıyorum de ilk menajerlik oyunumu 98’de almıştım, Ultimate Soccer Manager 98 isminde bir oyundu. Inzaghi falan genç yetenekti yani. 2010’lara falan gelince error vermeye başlıyordu oyun zaten, takriben 2007 gibi bitiriyorduk kariyeri. Şimdi sahiden 2012’ye dayandık arkadaş…
Hatta Geleceğe Dönüş 2’de, Marty McFly reyis 2015’e uçuyordu yahu… 3.5 sene kaldı, camdan bakıyorum hala uçan arabalar, sadece su üstünde gitmeyen ateşli kaykaylar falan yok. Kandırıldık… Neyse, metrobüs neyimize yetmiyor.
Uzunca bir yazı oldu sanırsam. Biraz kapanış, biraz da açılış mahiyetinde... Zaten bu sıralar hem bazı işlerden, hem de futbolsuzluktan dolayı bir süre (Temmuz’a kadar falan) yazı gelmeye bilir. Gelse de seyrek gelir… Topluca döküldük birçok konuda. Artık yeni sezonda görüşmek üzere; iyi tatiller… Hıncal Uluç gibi el sallamıyorum merak etmeyin.
27 yorum:
defansif orta saha alternatifi olarak sivok'u da düşünmek doğru olur kanaatimce. böylece 4-2-3-1 dizilişindeki 3'lünün ortasında fernandes de konumlandırılabilir.
futbol maçlarının ortasında reklam seyretmek zorunda kalan bir jenerasyonun ferdi olarak aslında bayağı iyi yerlere geldiğimizi söyleyebilirim :) Tayfur Hocanın önümüzdeki sene oynatacağı futbola dair umut beslemekten çok da fazla bişey yapamayacağımız kanısındayım. Maalesef takımda o kompakt futbolu göremedik. Yazında belirttiğin gibi geçtiğimiz sezonki kazanımlar çöpe atılmamalı sistemin aksayan tarafları tedavi edilmeli fakat tayfur hoca başka bişey yapacakmış gibi bi izlenim veriyor. Keşke schuster şu kadroyla tekrar göreve gelse
guti geçen sezonun ilk yarısı gibi oynarsa, 3'lü ortasahada çok önemli bir öge. bence hazırlıklar başlamadan guti ile konuşmalı futbol komitesi. kafasında bu sezona dair ne var ortaya koysun, ona göre hamle yapılabilir.
chu-young park'ı çok isterdim valla beşiktaş'a. ama sözleşmesi devam ediyor kulübüyle. keisuke honda da var mesela aynı şekilde. bu tarz aşırı yüksek-profilli olmayan ama kaliteli oyuncularla, dengeli bir kadroyla daha başarılı oluruz bence. ama maalesef son 1 yılda taraftarımızın bir bölümünün yabancı transfer algısı olumsuz yönde bozuldu bana göre.
mustafa pektemek'in fazlaca süre almasını umuyorum. bu yüzden ileri uç konusunda aynı fikirdeyim yazı ile, gelecek vaadeden bütçeyi sarsmayacak bir oyuncu getirilebilir. kim olabilir? valla keşke bonservisi elinde bir cenk tosun olsaydı :)
Keske Schuster tekrar basa gelse de Ernst-Fernandes yedek oturup orta sahayi 30 metre araliklarla Aurelio-Guti'den kursak. Sagol ben almayim.
Holosko'nun kadroda tutulmasindan yanayim bende, hem kanat/uzak forvet hemde ikinci forvet (bkz Manisa donemi) olarak iyi bir alternatif oyuncu ve duygusal birisi, Besiktas'i seviyor, bir kagit parcasi gibi burusturulup bedelsiz gonderilecek capta bir oyuncu degil bence.
Eline sağlık, doğru söze ne denebilir ki! Tamamına katılıyorum..Temmuz'a kadar ara cok be hocam..Uzme bizi!Uzak diyarlardan keşiflerini yazarsın belki..(MTG)
aslında bize lazım olan oyuncular orta saha ve golcü(forvet demiyorum, golcü). stoper bolluğu içerisinde ben de toraman'ın sağ bek olarak kullanılabileceğini düşünüyorum. q7'nin olduğu yerde hücuma aşırı katkı yapacak birine ihtiyacımız yok. ara ara kendini gösterse yeter. zaten toraman'da da o kapasite var ki zamanında cm'ye forvet başlardı.:) zaten 4-2-3-1 sisteminde bir uzak forvetiniz yoksa yada öndeki üçlünün ortasında oynayan oyuncunuz gole dönük değilse en azından forvetinizin 'yakaladığını atar' cinsinden olması lazım. bizimse elimizde bobo'nun da gidişiyle ilk alternatif olan almeida var. hani otuz metre tek başına top sürüp kafasında topu nereye vuracağını elli kere düşünecek vakti varken topu volkan'ın üstüne abanan almeida.
başlarda guti ilk onbir olarak düşünülecektir muhtemelen; ama ilerleyen dönemde o mevkide simao'nun da kullanılabileceğini düşünüyorum ben. guti kadar iyi pas atamaz belki; ama guti'den daha gole dönük, net vuruşlar yapabilen bir oyuncudur simao. hatta takımdan kim kaleciyle karşı karşıya kalsın deseler hiç düşünmeden söyleyeceğim ilk isim olurdu.
cenk
toraman-sidnei(sivok)-egemen-ismail
necip-fernandes
q7-simao-pektemek
almeida
hatta bu kadroda ismail-pektemek tarafı savunmada sıkıntı yaşayabilir düşüncesiyle egemen de düşünülebilir solda.
orta saha için senin yazıda örneğini verdiğin gibi yabancı alınacağını sanmıyorum. malum hem kontenjan sıkıntısı var hem de yabancı transferler mendes'den soruluyor artık. (zaten daha önemlisi o bölgeye bir alternatif geleceğini de düşünmüyorum) tranbzon'dan ayrılacağı neredeyse kesinleşen ceyhun'u alsak keşke. aurelio'ya muhtaç olmazdık en azından. hem de ceyhun-necip-fernandes gibi yerli ağırlıklı dinamik bir orta saha alternatifi oluşturma şansımız olurdu. aslında selçuk'u çok isterdim ben oraya hatta söylentiler çıktığında baya da bi umutlanmıştım; ama olmadı maalesef. necip-fernandes-selçuk üçlüsü çok güzel olurdu. gerçi necip'in hişin savunma kısmında hala elini ayağını kontrol etme sorunu var; ama o kadarına da katlanırdık artık.
toraman'ı erhan güven'le karşılaştırmanı -karşılaştırma sonucunda "toraman daha iyidir desen de- hakaret kabul ediyorum :)
2005'te guti hz. beşiktaş'a gelecek ve sen onu kadroya zoraki sokacaksın deseler ne derdin merak ettim?
Orta üçlüsünde Necip-Ernst-Fernandes'in oynadığı, uzak forvette Mustafa Pektemek'in yedeğinde ise Holosko'nun kullanıldığı 4-3-3 tercihimdir fakat Tayfur Hoca'nın takımın başına geldikten sonra oynattığı oyun, bunun pek mümkün olmadığını söylüyor. Simao-Guti-Quaresma-Almeida dört benzemezi bir arada oynayacaksa önümüzdeki sene işimiz çok zor. Guti rakip ceza sahasına girmediği, Simao ve Quaresma'nın da, senin uzak forvet oyunu olarak bahsettiğin arka direğe topsuz koşuları olmadığı için Beşiktaş'ın gol yükü ceza sahası içinde tek başına kalan Almeida'nın omuzlarında olacak. Hal böyle olunca Almeida gol sıkıntısı çekecek ve taraftarın tepkisinin odağı olacak. Bunu tahmin etmek güç değil. Ben aranılan ikinci forvetin Guti'nin yerinde, derinde yerleşip ceza sahasına 2. adam olarak girecek; ikinci yarının başındaki Nobre görevinde bir adam olacağını düşünüyorum. Şayet o rolde kullanılacaksa Forlan nokta atışı olur.
Quaresma'nın sisteme uyumsuzluğu ve inanılmaz yeteneğinin yanında bir o kadar verimsizliği bir yana dursun; kulüp boğazına kadar borç batağındayken teklif edildiği söylenen 20 milyon avroyu kabul etmemeyi kimse açıklayamaz. Yalnız sonraki senelerde hedefe varılamazsa oyuncunun değerinin düşeceği konusuna katılmıyorum. Quaresma 2 senedir doğru düzgün top oynamıyordu, bu sene ise bir anda çok yüklenildiği için sakatlandı. Önümüzdeki sene sağlıklı kalabildiği takdirde geçen seneki performansının üzerine çıkacağını tahmin ediyorum. Hem Guti'nin hem Quaresma'nın gönderilmeleri lazımdı.
Sağbek için Bosingwa ya da Maicon gibi iyi oyuncular alınmayacaksa hiç bek alınmaması daha hayırlıydı. Toraman, savunmaya yardımı olmayan Quaresma'nın açığını kapatmak konusunda da, stoper bilgisiyle kademelere girerek stoperlerin işini kolaylaştırma konusunda da, takımın boyunu uzatmak ve duran toplardaki etkinliği arttırmak konusunda da sağbekte iyi iş çıkartacaktır. Solda daha çok hücumu düşünen İsmail varken sağda Toraman'ın oynayacak olması savunma dengesi açısından da faydalı olur.
Sidnei konusunda Benfica forumlarından edindiğim izlenim potansiyelini karşılayamadığı yönünde. Düzenli oynadığı zaman faydalı olduğu ama her maç birkaç küçük kalp krizi yaşattığını yazmışlar. Sanmıyorum ki Sivok'tan büyük fark yaratsın, izleyip görmek lazım.
Değerli yorumlarınız için hepinize teşekkürler arkadaşlar.
MTG;
Ara ara yazı olabilir elbette, ama Temmuz sonrası "resetlenme" haliyle acısını çıkarır, daha sık yazarız. :) Teşekkürler.
tannhauser;
Aynı şey Quaresma için de geçerli aslında, ihtimal vermezdim zaten en başta muhtemelen :)
Bana kalsa Guti oynar, gayet verim de alınır. Ama son günlerdeki taktik görünüm, onun verimliğini azaltılıyor maalesef...
Toraman'ı da "defansif bir adam değil sadece" mahiyetinde örnekledim, aklıma o geldi. Haklısın :)
vence;
Quaresma gibi oyuncuların değeri, takımının puan durumuna göre düşmez elbette. Ama biz değersizleştirmeyi başarırız yani...
2 sene üst üste kötü sonuçlar alan bir takıma, komple çöp muamelesi yapıyoruz camia olarak. Böyle durumlarda hiç bir zaman bir oyuncuyu para kazanarak elden çıkaramadık. O yüzden en güzeli, adı çıkmışken satabilmek...
Bencede Guti'yi ilk basta ilk 11'de oynatip Besiktas biraz zorlanacakdir, cünkü harbiden cok yavas, gerci ayni mevkide oynayan alex'de yavas ama neyse, oraya Forlan gelirse süper olur, dünkü Hollanda - Uruguay macindada o mevkide oynayip bana göre basarili bir perfomans sergiledi.
Ben Quaresmayi cok ama cok sevdigim icin bu konuya fazla objektif kalamiyacam :), en azindan Besiktasimizin en kreatif oyuncusu.
Sag beke Bosingwa alinsaydi süper olurdu, Maicon biraz hayal gibi geldi :D
Sidney'in niye alindigini fazla anlamis degilim acikcasi, Stoper'de bir yabanci yeter diye düsünüyorum, Sivoka yazik olacak.
Pektemek'den cok umutluyum, ama Mehmet Akyüz fazla forma sansi bulacagini zannetmiyorum...
O kadar yazıdan bunu mu anladın diyeceksin ama USM98 harbiden kral oyundur. Hala ara ara oynarım...
Ernst'i Hannover'de buldum hatta genç oyuncu olarak geçenlerde :)
hocam önce yazılarını (özellikle kadroyla ilgili teknik analizleri) beğenerek takip ettiğimi söylemek istiyorum, eline kalemine sağlık..
bu yazıya gelince çoğu noktada sana katılıyorum ben de; almeida kadrodayken ve pektemekle mehmet akyüz gibi alternatifler varken forlan, huntelaar gibi yüksek maliyetli bir forvet fanteziden ve kulübe ekstra bir maliyetten öteye gidemez, ha dediğin gibi düşük maliyetli ve gelecek vaadeden bir yabancı olursa kulağa daha mantıklı geliyor. ama benim tercihim 2.yarı ibb de baya toparlayan ve kulübede oturmayı asla sorun etmeyen holoskodur.. bu arada senin yazdığın varyasyonlarda adları geçmese de tanju ve velinin bu sene önemli katkı yapacağını düşünüyorum takıma, geçen sene ikisi de hem kendi liglerinde hem avrupada 30küsür maç oynadı, devamlılıkları önemli bu konuda
öncelikle şunu söyleyim bu takıma sağbek alınmazsa açlık grevi yapmayı düşünüyorum...
Onun dışında sizinde "Guti, defansın kucağından uzaklaşıp geriden top aldığında daha etkili olmuştur. Bu sistem onun yapısına daha uygundur aslında… Keza Fernandes de, ikili ortasahadan ziyade 4-3-3’ün içerinde oynadığı vakit daha olumlu izlenimler bırakacaktır" şeklinde belirttiğiniz ve benimde tamamen katıldığım önermeye uygun olarak Fernandes ile Guti'nin yer değiştirdiği bir düzen de gözardı edilmemeli.
Ayrıca Hilbert'i takımda tutmak bana mantıklı gelmiyor. Sağ bek için de diğer mevkiler için de tam buranın adamı denilemediğine göre Holosko'yu kadroda tutup, Hilbet'i göndermek ve bir sağbek almak daha anlamlı.
yine muazzam tespitler ve hoş bir yazı. sıkıcı bir cuma günü iyi geldi doğrusu.
bana öyle geliyor ki guti kesinlikle tayfur hocanın ilk 11 planlarında yok. benim gönlümden geçen en uçta almeida ve uzakta pektemekli 4-2-4 vari bir sistem. tabi orta da necip ve fernandes olmak koşuluyla. maçına göre bu orta saha da 3 lenebilir.
kesinlikle katılıyorum ki şu anda necip alternatifsiz. ancak şöyle bir kadroya bakıyorum da ortanın defans yönünde oynayan/oynamış birçok isim var. başta ernst. ve örneğin buraya geldiğinden beri kesinlikle bir stoper gözüyle bakmadığım bir sivok. hatırlayın pragda parladığı ve ayağı kırıldığı, milana transferi yattığı dönemleri. has önliberoydu. udinese de oynatılmaya başlandı ve bize geldi. inönüdeki 1-1 lik gs maçı ve yine sanıyorum aynı sezon inönüde sivas maçında kamananın attığı sivasın 2. golünü. sanki arkasında biri varda direkt hamle yapıyor. diğer taraftan furkanı çok beğendim açıkçası. her ne kadar olmaz desemde aurelioda bir seçenek. del bosque ve denizli dönemlerinde de dönem dönem toramanda sayılabilir.
değinmek istediğim diğer bir konu ise yeni transferlerden burak ve tanju. şayet kendini futbola verir ve taraftar ile sağlam bir bağ kurarsa gelecek yıla imzasını atar. tanju konusunda ise hepimizin çok şaşıracağı bir performans beklentisindeyim. yani 2012 yılının ersan gülümü olması çok büyük olasılık.
lütfen blogların arası uzun olmasın. canım sıkıldıkça tekrar tekrar okuyorum. emeğine sağlık... saygılar...
shuffy
Tebrik, teşekkür eden arkadaşlar, asıl ben teşekkür ederim.
Ömer,
Ben de çok uzun süre oynadım o oyunu. Ama 2003 gibi bıraktım, sen daha fena hastasıymışsın :) Çok garip bir bağlılık yaratıyordu cidden oyun...
ozy,
Bebe'yle birlikte sağbek transferi yalan oldu. Hilbert kalmalı bu durumda. Zaten üst düzey bek gelmedikçe, Hilbert'i tercih ederdim. Bakalım A Planı'nda kim düşünülecek.
-
Bebe transferindeki hissyatım, Sidnei ile paralel. Geçen sezonun 4-3-3 Beşiktaş'ı tam da Bebe tarzı bir uzak forvet açlığı çekiyordu... Geç geldi. Şimdi nasıl olacak, Tayfur Hoca 4-3-3'e mi dönecek, yoksa kanat alternatifi olarak mı tutacak, ya da ikinci forvet gibi mi oynatacak? Bakalım...
Cartalete,
sen Bébé hakkinda ne düsünüyorsun?
Ben acikcasi hic ama hic olumlu bakmiyorum, o kadar iyi olsa Manchester United vermezdi, adamlar gecen yaz 9 milyon euro ödediler, ve okuduguma göre Besiktas'tan 2,5 milyon Euro istiyorlar, yani zararin karini yapmaya calisiyorlar. Videolarini izledim fazla begenmedin, bir tek hizliligi var okadar.
Besiktas'a üst düzey bir golcü lazimdi, Forlan aslinda tam adamiydi, kac senedir dogru dürüst golcümüz yok, taraftar özledi, ve bunu Taraftara nasil anlatacaklar bilmiyorum, Quaresmadan asasi gelmez dediler Bébé cikti karsimiza, ne kadar genc ve potansiyeli olsa hic, ayni Sidnei'deki gibi olumlu bakmiyorum.
Umarim son anda vazgecip, Forlan transferi ile sarsariz Türkiyeyi
Sarsmasak daha iyi, beklentinin yükselmesi Beşiktaş'a pek iyi gelmiyor.
Artık Forlan ya da bir santraforun durumu Almeida'nın satılışına kalır. Şu durumda yeterince kalabalık kadro oldu, bir yerli ortasaha alternatifi dışında.
Bebe için hissiyatımı yukarıda belirttim. Bence iyi oyuncu, aslında Quaresma - Simao gibi yaratıcı kanatları tamamlar nitelikte. Buralarda hep bahsettiğimiz uzak direk koşuları yapabilecek, forvet nitelikli kanat oyuncusu tipinde. Fiziği de müsait buna... Ancak Tayfur Hoca onlardan birini oturtur da, ideal 4-3-3 oynatır mı muamma...
Federasyon 11 yabanciya izin verirse Besiktas Mendesspor olmamizda herhangi bir behis kalmaz.
Onun disinda Bursa macindan hatirladigim uzun mesafede cok hizli bir oyuncu oldugu yonunde, hizli denen Ibrahim Ozturk'un yaninda Usain Bolt tadindaydi. Onun disinda hic bir fikrim yok. Ne oldugunun belli olmamasi yonunde Sidnei'den farki olmasa da Sidnei'den bir adim onde diye dusunuyorum. Mesela Pektemek'i kesebilecegini zannetmiyorum, en azindan isminden dolayi forma verilmez. Zaten su anda saglikli bir Pektemek Q7, Almeida dahil bence en etkili oyuncumuz olur. Simao'yu unutmuyorum tabii. Gerci sag olsunlar bizim takimi solak stoper cenneti yaptiklarindan Sidnei'nin onunu tikayabilecegi bir oyuncu da yok. Ama gereksiz bir transfer, en iyi taraflari istemezsen hemen gidebilir.
Bebe yerine Holosko'nun kalmasini tercih ederdim.
Sidnei, Bebe, Tanju, Veli, Burak; bir zar attik ama bakalim.
Yerli orta saha kesin lazim. Hatta bence iki tane bile olabilir. Bir tanesi mutlak suretle potansiyeli yuksek bir genc oyuncu olmali. Eger bu oyuncu hazir degilse o zaman ikinci bir oyuncu alinabilir. Gerci sahsen gonlum Furkan'in o bolge icin denenmesinden yana. Dolayisiyla potansiyeli olan genc bir oyuncu benim icin simdilik tamamdir. Ama tabii gider de Servan Tastan kalitesinde bir oyuncu alirlarsa hayir demem.
Piyasada Ceyhun ismi geciyor, stoper olarak hic begenmiyorum. Orta saha olarak fena bir oyuncu degil ama nokta atis bir oyuncu olarak dusunmuyorum. Bir kere boyu cok uzun, 1.93, bu kadar boyu olupta etki birakmis orta saha oyuncusu pek cikmiyor. Ceyhun'un da boyu oynadigi oyun sekline gore fazla uzun kaliyor. Egiliyor, bukuluyor, dar alanda etkisiz. Makelele, Aurelio, Diarra neyin ne oldugu belli oluyor. Ceyhun'un iyi tarafi uzun paslari ve sutu. Temel teknigi fena degil ama o boya gore hareket suresi uzun. Busquets'de uzun mesela ama ondan bu farki goremiyorsunuz. Ceyhun yerine Furkan'in yetistirilmesini tercih ederim. Dar alanda yeterince mobil, esnek ve cabuk. Ceyhun kadar uzun pasi ve sutu iyi olmayabilir ama sezgileri cok iyi, Gokhan Gonul'den sonra ikinci gelir.
Ceyhun konusunda katılıyorum, stoper ve ortasaha için hantal kalıyor. Ancak 3'lünün derininde oynar, orası için ideal alternatif olur. Ancak derseniz ki, Furkan varken gerek yok, o da doğru tabi...
Bebe'yi ben de kısa kısa izledim ancak bu benim ideal 3'lümün kenarına gelmesine yetti :)
Simao (Q7) - Pektemek - Bebe
futbolun doğrusu adına en mantıklı üçlü olurdu. Guti'nin oyun zekasından daha iyi faydalanılırdı... Esnek hücum hattı tadında.
güzel bir sezon özeti, biraz nostalji ve bolca umut. hoş bir yazı olmuş klavyene sağlık.
önümüzdeki sezon için kadrodaki bolluktan değil 11'i, 18'i bile kafamda kuramaz olduğumdan hiç giremiyorum kimler olmalı diye. ama kondisyoner, sağlık ekibi gibi görünmeyen faktörler daha bir titiz seçilmeli bence, dejavu yaşamamak adına.
geçenlerde tv de biri demişti sanırım 2009 da toramanın ön libero ve bek oynadığı maç sayısı defansta oynadıklarına göre fazlaydı diye. bu bakımdan toramana düşünülen mevki bizim için hayırlı gibi gözükmekte:)
q7, guti ve simaolu bir 11 in -taraftar için 11 de olmaları elzem gözüksede- 4-2-3-1 te sürdürülebilir bir başarı zor gibime geliyo. ama 4-3-3 ün de türkiye cv si hiç iç açıcı değil, keza rijkard gs si, sene başındaki fb vs. bunun nedeni ne olabilir diye düşünmekteyim açıkçası. gerçi belirttiğin gibi schuster dönemi kazanımlarının üstü çizilmeden maçın önemine, gidişine göre çeşitli taktikler denenebilcek ölçüde bir kadromuz olması da olumludur benim için.
haklisiniz aslinda, Forlan'in maaliyetini düsününce Bébé daha mantikli gibi, hem Besiktas'daki Portekizlilerin sayisini göz önünde bulundurunca Bébé'nin alismasi fazla zaman almaz sanki.
Insallah tüm potansiyelini gösterir, en kötü ihtimal Manchester United'e geri gider :)
Gunes ne zaman Jaja'yi buldu Ceyhun'u kesti. Savunma onunde direk Selcuk oynayinca Ceyhun'un daha ileride pozisyon almasi gerekiyordu, oyle olunca da taca cikmisti ama 3'lunun derininde orta sahanin diger bolgelerine gore daha iyi oynayabilir soylemine katiliyorum. Yine de gonlum Furkan'dan yana. Ayrica takim icinde o bolgede oynayabilecek Toraman gibi bir oyuncu daha var. Eger isin top kapma tarafina gelirsek Toraman hepsinden daha iyi. Eger Luce'nin elinde yetisseydi, Toraman'dan cok iyi bir supurucu orta saha cikarabilirdi. Bu bolge icin ondan daha iyi potansiyele sahip bir Turk oyuncu goremiyorum. Bu isi iyi yapanlar var ama Toraman'dan ustun degiller.
Keske Bebe o tip bir oyuncu olsa da "Simao (Q7) - Pektemek - Bebe" yapabilsek. Aslinda Bebe transferini olumlu gormemin sebeplerinden biri daha once de soyledigim gibi uzak forvet tadinda bir yabanci almalari talebimdi. Simdi takimin cozum kumesi genis. Bence sezona Simao, Guti, Almeida, Q7 ile baslariz ama zamanla Tayfur'un dogruyu bulacagini dusunuyorum. Umarim o arada cok puan kaybetmeyiz.
Bakalim orta sahaya transfer gelecek mi?
noat'ın mendes bataklığı yazısındaki şu cümle: "Geçtiğimiz yaz Man Utd'ın Vitoria Guimares'ten Carlos Queiroz referansıyla transfer ettiği ve Alex Ferguson'un ''bir kez bile izlemedim'' dediği Bebe'nin transferi, Mendes'in menajer olarak yapabildikleri noktasında önemli bir referans." beni felaket korkutuyor :) bu transferlerde şöyle bir güzellik var, olurlarsa ekstra olur, olmazlarsa atar bir köşeye unutursun. nobre gibi, tabata gibi nasıl kurtulsam diye düşünmezsin.
son iki senedir kulübün transfer politikasını büyük oranda taraftar yönlendiriyor. halimiz nice olacak bakalım. q7'yi aldırdık, hakan'ı, erhan'ı, nihat'ı gönderttik. nobre, tabata vs için çabalarımız devam ediyor. ama yine de transfer politikasından memnun değiliz. ya da yeterli derecede etkin olmadığımızı düşünüyoruz. ondan huysuzuz. mesela nihat'ın gitmesindeki ana etken biz değildik. ona bozulmuş olabiliriz.
yeni dönemde gelen kapalı kutu oyunculardan (pektemek ve egemen haricinde hepsi) ikisinin beklentilerin üzerinde olacağını düşünüyorum. bunlar burak ve tanju. evet veli'nin beşiktaş kadrosu içerisinde sıradanlaşacağını düşünüyorum. sidnei ve bebe'ye gelince; ilkinin sezgilerinin yeterince güçlü olmaması ikincisininse yeterince gol atamaması sorun olacak bence.
yukarıdakileri düşünüyorum ama içten içe kendime, hadi lan ordan, taş gibi oynayıp beşiktaş'ı şampiyonluğa götürecek genç kartallar demekten de kendimi alamıyorum.
Bora,
yerli bir transfer bekliyorum diyorsun, Oktay Yokuslu nasil olur?
Ben gelmesini cok istiyorum, duyduguma göre, Dortmund, Bayern München, Fener ve Galatasaray'da pesindeymis. Cok büyük yetenek olarak gösteriliyor.
Mami'li, Erkut'lu, Necip'li ve Oktay'li, Sezer'li, Furkan'li ve Atinc'li ve saymadigim bir cok baska genclilerli bir Besiktas'i zor hayal edebiliyorum, rüya gibi olur valla, insallah olur :)
Ilyas,
Okay Yokuslu tabii ki super olur :)
Su an durduklari kabahat. Bu kadar ya tutarsa mantigindan adam alacagina sadece Okay'i alsalar yine yeter...
Cenk, Ersan, Necip, Ismail, Mustafa ve bir de ustune Okay bence cok cok iyi olur. Onumuzdeki sene ongordugum sekilde 60 - 65 arasi bir puan alsak bile sadece bu oyunculari gelistirebilsek yine yeter. Dedigin gibi daha geriden gelenler var. O yuzden "ya tutarsa" mantigi hem genel anlamda hem de su anki kosullarda bana ters :)
Her sene adettendir,lig başlamadan 11 ler karalanır..Bu da benden olsun..
Kalede Cenk,4 lü defans sağdan sola Toraman,Sidnei,Ersan,İsmail..Göbekte Ernst,Necip(Sakatlık ve kart hariç bozulmamalı,hatta rotasyona bile sokulmamalı,kupa da bir Antep Belediye olayı olmazsa)..Önlerinde Simao,Bebe ve Q7 ileri uçta kim iyiyse,formdaysa o Almeida-Pektemek
Yorum Gönder