Çözümsüz Çözümsüzlük

El Clasico’lar öyle zamanda geldi ki; ihtiyaç anında, kışlık bir pantolonun içinden çıkan unutulmuş para gibiydi. Ayrıca bana göre son karşılaşmalara nazaran, El Clasico adını tam anlamıyla hak eden maçlardı her ikisi de. Çünkü bu kez rekabet vardı; Real Madrid’in 5 yediği düzeni, ön presle toparlamasıyla bu kez çok daha bilinmezli ve iki taraflı maçlar izledik.

Barça’nın üstün özelliklerinden biri, hatta birincisi: defansla ortasaha arasındaki, rakipten baskı görülen bölgede çok rahat pas yapması ve rakibin presini bir anda kontratak olarak değerlendirmesidir. Mesela geçen yıl Espanyol’a 5 atarlarken, en az 10 pozisyon bulmuşlardı bu şekilde… Ancak ilk maçta Xavi ve Busquets’in olmayışı, Barcelona’nın rakip presini fırsat olarak kullanamamasını sağladı. Aksine Real Madrid, Schuster’le 4 attığı maçtan bu yana en baskılı oyununu oynuyordu.Real Madrid o maçla turu alabilirdi. Ancak Villa’nın boyun kıran plasesi ve Messi’nin klasik “kendi ekmeğini taştan çıkarma” yetisiyle Barça, her anlamda eksik olduğu bir maçtan avantajlı skorla çıkmıştı. Ayrıca bu maç, Alexis’in de bir nevi Ibrahimovic uyumsuzluğu göstereceğine işaretti. Ibra Barça için fazla hareketsizdi, Alexis ise fazla hareketli… Sadece gaz pedalı var, freni yok Alexis Sanchez’in. Söz konusu Barça olunca, bazen frene basıp tiki-taka’ya bulaşmak gerek… Pedro’yu kesmesi güç, ancak elde bir B Planı bulundurma fırsatını verecektir.

İkinci maçta, bu kez karşısında tam kadro, hatta kenarına Cesc’i oturtmuş bir Barcelona olmasına rağmen, yine önde presle başladı Real Madrid. Aslında bu taktiği, zaman zaman 4-2-4’e de çevirerek başarılı uygulamaya başladılar, dünkü maç da onlardan biriydi. Ancak iki sorun var. Birincisi; hırsı yamyamlığa çevirmek… O pres zamanla uçan tekmelere dönüşüyor, Khedira Kid filmini izlemeye başlıyoruz. Ayrıca Ronaldo da sakinliğini korusa çok daha etkili olabilirdi bu maçlarda. Hırsı onu, taç çizgisinden kaleye vurmalara zorladı.

Bir diğer sorun ise tam bir çözümsüzlük. Hele de, kendisine cezasahası çevresinden top aldırmayı başaran bir ortasaha bulursa; çözümü olmayan bir çözümsüzlük haline gelen, maçın atmosferine karşılık hiçbir şekilde topa dokunma şekli değişmeyen bir adam: Messi.

İlk golde dripling halindeyken Guti pası attı, ki her zaman yapmaya başladı bu hareketi. Belki de en tehlikeli özelliği bu oldu artık, kendisi yetmiyormuş gibi etrafını da gole çok yaklaştıran bir oyuncu oldu. İkinci golü klasik Messi, başkası atsa jenerik olur ama onun bu şekilde kaostan çıkıp, çok rahat bitirdiği gollerine alıştık. Ve son golde; tek pasla Adriano’yu kaçırışı ve hemen ardından “saçma” şutu… Ertuğrul’un makas vuruşla Trabzon’a attığı bir gol vardı hatırlarsanız. Normalde o şekilde bir şutun tribüne gitmesi gerekirken, zınk diye içeri girmişti. Messi’nin o vuruşu da öyle bir şeydi bana göre…Biliyorum, Ertem Şener’in de katkılarıyla Messi olayı rahatsızlık verici şekilde fetişizme dönüşüyor. Ama durum bu… Ne yapılırsa yapılsın, çözümsüz kalacak bir adam. Her yıl Fenerbahçeli bir arkadaşım online Football Manager oynarız, baya da uzun soluklu gider. Orada başarılı regenlerden (oyunun çıkarttığı süper yetenek) biri yakalanırsa, diğer rakip onun futbolu bırakmasını bekler. Seri halde continue tuşuna basar… Real Madrid’in de yapması gereken bu sanırım.

Az önce bahsettiğim gibi, her şekilde futbola olan odağını kaybetmiyor. Kendisine yetenek olarak hiç de uzak olmayan Ronaldo’dan, en bariz ayırt edici özelliği bu sanırım. Ronaldo, Messi demişken, bir Kaka vardı hatırlarsanız… Old Trafford’da bir kafa hareketiyle iki kişiyi Liverpool’a gönderen, o dönemlerde Milan’a iki kez Şampiyonlar Ligi finali oynatan, Milan tribünlerine “Milan!” sözcüğünden daha fazla “per vedere segnare Kaka!!” dedirten adam… Onu B Planı’nda, Di Maria’lara bile tercih edilmeyişini görmek üzücü oluyor gerçekten… Dön Serie A’ya ve kendine gel reis!

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Aslında Real, Barça'yı çok iyi durdurdu.

Mesela 2. maçta değişik bir planları vardı. Realin sol beki rakip sağ forvetle, sağ beki rakip sol forvetle, ve stoperlerden biri (önce Carvalho, sonra Pepe) Messi ile adam adama oynadı. Burada Messi'nin sahte 9 oyununa kontra yapmak için bir stoperi "ön stoper" gibi oynatıp partnerini süpürücü gibi kullandı, kenar forvetlerin içeri kat etmelerini de bekler takip etti.

Aslında bu sahte 9 a karşı önerilmiş 2 çözümden daha iyisi olduğunu düşünüyorum. Öteki çözüm de malum, sahte 9 u takip etmeyip derinde beklemek. Ama oyuncuların çabuk ve iyi pozisyon bilgisine sahip olması gerekiyor. Ki bunu da ilk golde gördük, Messi Carvalho'yu geçip Iniesta'nın önüne saldı topu.

Fiziksel olarak çok iyi bir durumda olmaları ve Barça'nın fizik ve form olarak %40 civarlarında olması da etken oldu. Ama burada bile çözümü olmayan şeyler (uzaylılar, kuran kursu hocası kılıklı orta saha oyuncuları, Türkiye de santrafor oynasa 15 gol 10 asisti cepte olan stoperler) devreye girip fişi çekti.

Biraz konu dışı olacak ama, diyelim ki bu 3+1 gibi olan savunma düzeni sahte 9 u iyi kötü pasifize etti, kenar forvetlerden birini (tercihen daha zayıf olan tarafta, mesela bu durumda Marcelo'nun tarafı)daha bi poacher ,başka bir tabirle beleşçi, gibi oynatarak bi nevi "kontraya kontra" yapılabileceğini düşünüyorum. Bu konudaki görüşlerini de söyleyebilirsen sevinirim abi.

Kerem

Cartalete dedi ki...

Mourinho, körü körüne önde presin ve de sıkı alan savunmasının Barça'ya önlem olmadığını gördü. Şimdi ikisinin arası birşey deniyor, yine önde pres var fakat defansif olarak yerleşik baskı yerine, adam adam kontrol var dediğin gibi.

O sahte 9 Messi'den başka herhangi biri olsaydı, plan da pekala işlemişti aslında...

Soruna gelince; aslında Barça ortsahasından itibaren, hatta daha da abarayım Mascherano hariç "hepimiz poacherız!" diyen bir takım. Özellikle gol bölgesine koşu ve son vuruş anlamında. O yüzden Real Madrid'in herhangi bir dalgınlığı, direkt golle sonuçlanıyor. İki maçta da böyle oldu. O yüzden, gerçekten ortada çözümü gözükmeyen bir çözümsüzlük var :)

Adsız dedi ki...

İlk soruda net belitrmemişim, ben bu yaklaşımın genel olarak sahte 9 la oynayan takımlara karşı bir çözüm olarak kabul edilirse, mesela klasik 10 numaralara karşı nam-ı diğer "ön libero" ların gelişimi gibi, buna kontra olarak da bir çeşit "modern poacher" kullanılabilir mi diye sordum.

Ve evet katılıyorum, o sahte 9 da Messi değil de başkası olsaydı Mourinho'nun planı tutmuştu. Ama işte, dediğim gibi uzaylılar, kuran kursu hocası kılıklı orta saha oyuncuları, Türkiye de santrafor oynasa 15 gol 10 asisti cepte olan stoperleri de durdurmak için doğru şeyleri yapmakla beraber biraz şans,dua,kozmik güçler vs. de lazım :)

Kerem