Bir Mağlubiyetten Fazlası

İnönü’de bir maç oynanıyor, 50. dakikadan itibaren Beşiktaş adına en iyi ihtimal; “berabere kalmak” olarak tescilleniyor… Top tamamen Kayseri’ye geçmiş, stoperlerin ve önündeki Aurelio’nun ne zamana kadar direneceğini bekliyoruz. Aslında takım da genel olarak bunu bekledi; bir kez bile ortasahanın önünde toplu pres yapılamadı, yapılmadı. Bu 0-0’da da böyleydi, 0-2’de de… Artık bu başka bir şey, taktiksel kavramlarla asla açıklanamaz.Ama bu durum, ortadaki vahimiyetin birinci sebebi olmasa da, teknik direktörü de melek ilan etmez tabi. İlk Alania maçındaki seçimleriyle, Carvalhal’in takımı erken çözümleyeceğini düşünmüştüm. Ancak orada kaldı maalesef… Aslında Hilbert’in bu maçta 18 dışında kalmasıyla, maç önü yazısını yazmayı bile anlamlı bulmamıştım. Yazdıysam okuyucuya saygıdan, o kadar… Mesele takımdaki en iyi sağbek olduğunu düşünmem değil; o kadar ara verdikten sonra şimdiye kadar yapılan en sıkı maçta, çıkıp harika oynayan bir de bekten koşu yapıp (kanattaki adamlar bunu yapamıyor) golünü atan bir adam, sonrasında önce yedek, şimdi de 18 dışında kalıyor. Bu ayıptır, başka bir şey değil.

Maç başladıktan sonra biri Kapalı, diğeri Numaralı önüne açılan Simao – Quaresma ikilisinden yine vazgeçilmedi. Oysaki Guti – Fernandes tercihi yapılmışsa, bu ortasahanın anlamlı olması için ileride topsuz koşu yapan ve değişken bir hücum hattının olması gerekir. Simao yerine Pektemek olsa bile çok şey değişebilirdi. Aslında Quaresma’nın yerine de Holosko daha doğru olurdu bu ortasaha önünde. Hem topsuz oyun geri koşu dengesi, hem de toplu oyundaki enerjisi sebebiyle.

Ama takımın mevcut haliyle gol bulma ihtimali; Edu’nun şapkadan tavşan çıkarma olayına ya da duran toplara kalmıştı. Çıkarıyordu da neredeyse… Aurelio, Beşiktaş forması altındaki en iyi maçlarından birini oynadı, bu kadar dönen top aldığı bir maç daha yoktur. O olmasa, durumlar daha da vahimdi esasında… Saygılar ona, biraz da stoperlere, en azından çaba gösteren Edu'ya… Toraman da 1 ay yokmuş, ona da geçmiş olsun. Gökhan, klasikleşmiş "bir Beşiktaş maçında, üstün yedek kaleci performansı" serisine yenisini ekledi. Vakt-i zamanında Ömer Çatkıç da bu şekilde parlamıştı, Ali Uluyol'un çıldırttığı Antep maçında... Guti'nin frikik ve Edu'nun sağ ayağıyla şutu çıkmazdı normalde. Ancak, Toraman'a yaptığı hareket penaltıydı. Penaltı değilse, kale alanında kalecilerin ağız-burun dağıtması serbest olsun, anlayalım. Normal bir çarpışma değildi bana göre, kontrolsüz hareketti gayet. Maçtan sonra vefat eden Beşiktaşlı babası için ağladı, "bunu görmeliydin baba..." der gibiydi. Zaten moral berbattı, iyice bitirdi beni.

Daha fazla bir şey yazmaya gerek yok, gerçekten sıkıldım. 10-0’ın yıl dönümünde mağlup bile olmuyor artık Beşiktaş, bildiğin teslim oluyor… Üstelik çarpı bilmemkaç bütçeyle ve ekstra olarak gırtlağa dayanan borçla. Ne denir ki? Birkaç senedir canlı izlediğim A2 maçı, A Takım maçlarından fazla oluyor. Sanırım baya bir süre bu durum değişmeyecek.

73 yorum:

Adsız dedi ki...

demiroren'in piskin piskin siritarak yaptigi yildiz transferleri,ekrem dag'in bitmeyen iskalamalari,quaresma ve simao'ya dokulmelerine ragmen sabredilmeleri,buna karsilik altyapiya verilmeyen onem ve kendi sahasinda buram buram dokulen, hatta ezilen takim gozumun onunden geciyor ve artik takim tutmak istemiyorum. artik yas da haddini asti. heralde bazi seylere dayanmak icin genc olmak lazim. demek ki necip ve ismail'e kizsak da takimin ruhu onlarmis. keske 4-0,5-0 olsaydi da demiroren istifa etseydi diye dusunmedim degil. olmuyor ya olmuyor,2004'ten beri beceremiyorsun birak artik. kusura bakma mustafa kardes senin blogunu da kendi blogummus gibi dusunmeye basladim.ama artik birakmanin zamani geldi. besiktas,benim icin sigara gibiydin. sensiz yapamiyordum ama sagligim icin seni birakmak zorundayim. bundan sonra ilgilenmeyi biraktim (acaba gercekten olur mu?) atakan...

helldoradotcom dedi ki...

toraman ilk saniye ofsayti bozarak bugunku icraatlarinin sinyalini vermisti aslinda. o saniyede hilbert'in girip toraman'in cikmasi gerekirdi. tabi hilbert kadroda olsaydi. toraman'in pozisyonunun penalti oldugunu dusunmuyorum zira siradan bir carpismaydi bence. eger yumrugu yemese topa vurabilecek durumda olsaydi ancak penalti olabilirdi. artik toraman'in bekte veya stoperde bu takimda yeri olmadigini dusunuyorum. simao-guti-q7 performanslariyla beni stadta bu sogukta cildirttilar. Hocanin da bu duruma seyirci kalmasi dusundurucu. Allah'tan playoff var :))

enorton dedi ki...

Öncelikle malubiyetin birinci sorumlusu hocadır bence. Hilbert kadroda yok, Ernst yedek, sağ bek Ekokoya tahammul edemezken sol bek Ekoko karşımıza çıktı. Önlerinde Orelyo Fernandes gibi sıfır presle oynayan iki oyuncu onların önlerinde Casper Simao, güçsüz Guti ve malumunuz Q7... İlerde ise tek başına mücadele etmeyen Edu vardı. Bu kırılgan takımın Kayseriyi yenmesi için ancak duran toplardan gelmesi beklenirdi, ordan da gol gelmedi.

Kayseri ise önde bastı, top aldırmadı çok iyi pas yaptı. Hasan Ali, Abramat, Furkan, Gökhan Ünal hepsi çok iyiydi. Resmen ezip geçtiler bizi, uzun zamandır oyun olarak böyle ezildiğimizi hatırlamıyorum.

Necip'in olmadığı ortasahada Ernst neden olmaz anlamak mümkün değil. Öte yandan bizim Q7den beklediklerimi Abramat bize karşı yaptı. Kayseri biraz daha dikkatli olsa maç 5-0 olurdu. Bugün hoca beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattı.

enorton dedi ki...

Sinirle "mücadele etmeyen Edu" yazmışım "mücadele etmeye çalışan" olacak doğrusu... Takımda Orelyo ile birlikte bişeyler yapmaya çalışan iki oyuncudan birisiydi kendisi.

Adsız dedi ki...

Adaletine güvendiğim Carlos resmen dızunu kaçırdı işin.Hilbert,Ernst yok Akyüz yedek bile değil zaten ilk yarıdan sonra maçı da izleyemedim

Çünkü takımın galp gelemeyeceğini bilip korku filmi izleyemeyen çocuk gibi oldum.Resmen maçı izlemekten korktum.
Yapma hoca bu kadar ısrar neden ya Almanlara karşı bir önyargın var galiba.

Çok ayıp etmeye başladın yeter artık

Serdar

Adsız dedi ki...

Geçen senenin aynısını yaşıyoruz ya resmen.5 maç 10 puan berbat bir oyunla kaybedilen Kayseri maçı( gol yine Furkan) Hocanın anlamsız ısrarı.

Tok artık arkadaş Ekremden bek yapan Hocaya destek felan yok benden.Nedir bu ya Hilbert 2 senedir en istikrarlı bek oyuncusu takımda kadroya bile alınmıyor.

Bazı oyunculara şans bile verilmiyor.Yok bu takım bu şekilde ilerleyemez.Hocaya yönetimin mutlaka müdahale etmesi lazım.

Serdar

Adsız dedi ki...

Artık birde gençleri görelim ne var yani.Ama ıslıklamadan yuhalamadan.

Golü atan Furkanın bizim gençlerden ne fazlası var.Solda birde Erkut oynasın ne olur Akyüz bir 10 dakikacık süre alsın Burak bir 18 girsin ne kaybedecez yani

Takım da hiçir ışık yok, direnç yok, isyan yok ayıp vallaha çok ayıp.

Yine berbat bir haftasonu verdiniz bize çok teşekkürler:)))))


Serdar

Adsız dedi ki...

Heyecandan izleyemediğim maçın 2. yarısını şimdi özet olarak seyrettim.

Benim merak ettiğim bek olarak oynayan Toraman'la Ekoko yerlerde sürünürken(mecazi anlamda değil tam manasıyla yerde sürünüyorlardı)Carlos ne düşünüyor acaba.

Büyük hata yaptığının farkında mı yoksa ben büyük hocayım kararımda devam havasındamı?

Bence Kiev maçında deli gibi Hilberte sarılacak yoksa benim kendisine güvenim bitmiştir açık ve net.

Golden önce 2 kere pozisyona giren ve boş kalan oyuncu Furkan ve hala bir kişide kendi kendine inisiyatif alıp tutayım ben şunu demiyor.

Toraman Ambramatın 1 metre gerisinden gelip kendisine çalım atmasına müdahale dahi edemiyor.

Edunun şutlarından sonra topu takip eden bile yok bunun tarifi imkansız.

Madem yabancı sayısı serbest gitsinler 2-3 tane ucuz maliyetli siyahi forvet bulsunlar şöyle güçlü kuvvvetli vurduğu yerden ses getiren.(argo tabirle at gibi)

Çok mu zor yahu? bankasyadan 2. hatta 3. ligten bir iki bek bulsunlar ne kayberiz olursa olur olmazsa sat gitsin

Neyse sinirle çok fazla yazdım özür dilerim

Serdar

Adsız dedi ki...

4-3-3 bugun 4-5-1 olarak cikti karsimiza. Bize acil bir doktor lazim (E.Yanal).

inatla kanatlardaki oyuncularin gizli forvet gibi gol bulmalari bekleniyor. Hoca hoca hocaaaa tirsssma 2 forvetini dikmezsen ceza alanina, (bugun ilerdeki futbolcularin gol ortalamalarini bilseydik belki beraberlige razi izlerdik karsilasmayi) seni edgar david,zidane da gelse ileriye tasiyamaz ileride tutamaz.Yurumeden ucmaya calisiyoruz.Takimin bir kere(sahadaki) boyu uzun,kollari kisa.Yani biz kendi oyunumuzu oynarken cok yorulmaya mahkumuz.Ve birlikte oynamamasi gereken o kadar 2li var ki , siz ne kadar "iyi niyetli?" de olsaniz "pozitif" dusunsenizde bu tamamen bir uyum isi.

Herseyden once federasyon takimlarda 4ten fazla portekizli oyuncuyu ayni anda sahada bulundurmayi yasaklamalidir.Taktik ve kollektif acilardan ne kadar zayif olduklarini cok yakindan tecrube etme sansi buluyoruz.

Aurelio,Edu,Egemen,Rustu,Guti bugun iyi olanlardi. Tam dakikayi (ilk yari) hatirlamiyorum Guti nereye gitse top atmadilar!!? Alman-Turk-Ispanyol dayanismasina karsi Portekiz cetesi. Cetin bir sure alma ve verme savasi. Portekizliler icin cicim aylari bitti. bundan sonra onlarda biraz ekrem biraz holosko. Sonucta dunya yildizlarina kufur etmenin isliklamanin keyfi de bir baska.

Erhan

Adsız dedi ki...

Erhan,

Küfür yol formamızı giyene küfür olmaz da:

Arma öpmekte kesmez beni artık

Süleyman Sebanın transfer zamanı verecek parası olmadığı zaman ''Oğlum sarı sen şeyi şey yap,biz şeyi şey yaparız diyebildiği(Metin için) zaman kafasını önüne eyip boş mukaveleyi imzalyabilenlerdir bizim gönlümüzü çalan.

Her tranfer döneminde daha yüksek teklif veren fenev,cinconun teklifini bile konuşamadan kaptanın hepsinin yerine imza attığı futbolculara benim özlemim (Rıza kaptan)

Serdar

Cartalete dedi ki...

"Sonucta dunya yildizlarina kufur etmenin isliklamanin keyfi de bir baska."

Benim buradan algıladığım; yıldız oyuncu alsak da sonuç yine aynı oluyor. İronik bir cümle, gerçekten haz duyduğunu sanmıyorum Erhan'ın bu durumdan.

Ayrıca Serdar kardeşim, fenev - cincon gibi tabirleri kullanmayalım. Basit forum ağzından kaçınalım lütfen.

Adsız dedi ki...

mustafa bey görüşlerinize katılıp umutsuzluğa doğrıu sürüklenmemek için zor dayanıyorum. Ruhsuzluk herkes gibi beni de kahrederken size bir sorum var. Sizce çözüm nedir? Transfer midir(bunca borç içinde) altyaapı mıdır? Çeki düzen vermeleri kendilerine futbolcuların derseniz gerçekçi mi bu?

BJK4EVER dedi ki...

Bizim antrenorlerden cektigimiz kadar kimse cekmemistir.

Cartalete dedi ki...

Transfer daha önce denenen bir çözüm şekli. Bu yıl 10'u geçkin adam alındı, hemen hepsi vasat üstü aslında. Eldeki kadroda kötü değildi, bu futbolu oynayacak malzeme kesinlikle yok yani.

Bu yönetimin çözüm üretme potansiyeline sahip olmadığına emin olmakla birlikte, kendi fikrimi söyleyeyim sorunuz üzerine.

Beşiktaş'ın bir gerçeği vardır. Tribünle bütünleşik olduğu, sezon sonunda başarı elde ettiği yıllara bakarsak; kadro olarak pek beklenti olunmayan dönemlerdi. Yine Beşiktaş'ta adı geçince, özlemle hatırladığımız isimlere bakalım yerli - yabancı; onların da ortak özelliği beklenti içersinde transfer olmamış, tamamen zamanla kendini kazandıran oyunculardır.

Bu seneye de bakalım örnek için. İsmail ve Necip'İn en azından "maçı istemek!" adına büyük eksiklik oluşturduğu ortada, yoklukları çok belliydi. Şu an en az laf edeceğimiz yabancı kimdi? Edu... En istikrarlı oynayan yerli? Egemen...

Ben olsam, maaşı 1.5 milyon Euro'dan üzeri olan her yabancıyı gönderirim. Onların yerine, belli bir potansiyele sahip ve Beşiktaş'ı gerekirse basamak olarak kullanacak (evet bunda yanlış birşey yok) genç yabancılara yönelirim. Ve tabi ki alt yapıya... Yahu 4-3-3 oynuyorsak, Hasan Türk A Takım dahil olmak üzere Beşiktaş'taki en uygun soliç adayı, ama profesyonel değil.

Hiç birşey kaybetmez Beşiktaş bu oluşumla. Zaten isim olarak tarihinin en iyisi gözüken kadro, geçen sene 5. oldu.

Kısaca, şuana kadar yapılmamış bir çözüm denemek gerekir. Bunun için de yol budur, ayrıca ekonomik gerçekler de buna işaret ediyor. Hala çözümü pahalı transferlerde ararsak, Y.D. kulübün sahibi olup çıkacak. Manchester City'den şekil olarak farkımız kalmayacak, üstelik başarı olarak da hiçbirşey değişmeyecek olumlu anlamda.

Adsız dedi ki...

kesinlikle katılıyorum size bu transferlerle bir yerlere gelmek imkansız görünüyor bize elinden gelenin en iyisini yapıcak hırslı oyuncular lazım çünkü biz manchester united barcelona gibi en yüksek kademe olupta oyuncuların kalmak için çabaladıkları bir takım değiliz bize gelenler ya kendini parlatmak ya performansını tekrar göstermek yada futbola olan aşk ve sevgisiyle oynayan oyuncular olmalıdır ki başarılı olalım. O zaman bir tek oyuncu var aklıma gelen yazmadan edemem Julio Alves. Hiç izlemedik ama bizi basamak olarak görüyor hırslı da bir yapısı var neden olmasın? Zaten transfere yetebilecek güç yok bu dönemde altyapıdan oyuncuları kullanmak ki onların çabası hırsı aşkı tartışılmaz diğer gençlerimizi kullanmak ve elimizde bulunan ve iyi performans elde edebileceğimiz bilimum tüm oyuncuları kullanmak bizi başarıya götürebilir. Quaresma son kategoriye girerken Fernandes te ucundan girdi ama Simao ya yer bulamadım bu listede mesela umarım Carvalhal( onda suç bulmuyor sadece çözümün lideri olarak görüyorum) başta olmak üzere futbolcular da üstlerine düşen görevleri yapar ızdırabımıza bir an önce son verirler.

İlker

Batistuta35 dedi ki...

Takım kaptanı kanlar içinde yerde yatarken hala topa bakan devam eden takımdan zaten cacık olmaz.

Bjk_KnightS dedi ki...

Valla yoruldum beşiktaş maçlarını büyük beklenti içinde izleyip üzülüp dk 80 de maçı kapatmaktan. bu ne yaa. herkes kendi halinde. kadro desen her maç simao q7 kesilmemek zorunda. yoksa kızar sahipleri. ayıp olur. almeida yok ama edu'ya sanki almeida gibi cok yuksek oynuyoz. o da tum gucuyle sıcrıyor ama tabii engelleri asamıyor. devamlı 2 stoper arasında ezilip kalıyor. boyle oyun anlayısı olmaz. madem 4-3-3 oynucan winger tarzı kanat kullan. bu ne oyun bilmemezliktir.

Adsız dedi ki...

Mustafa kardeşim çok haklısın normalde rakip takımlar hakkında böyle tabirler kullanmam.

Bugün kü maçın vermiş olduğu stresle hem çok hemde sinirle yazılmış bir yazı.

Tekrar özür dilerim

Serdar

Cartalete dedi ki...

Serdar, önemli değil dostum. Aslında bilgi olsun diye böyle bir rahatsızlığımı peşinen belirtmek istedim, sana denk geldi. Genel bir şeydi aslında.

Adsız dedi ki...

Bu ve ( üzülerek söylüyorum) buna benzer mağlubiyetlere aslında özümüze dönmemiz için müthiş bir fırsat olabilir aslında. O satılmış basının sıklıkla belaltı vurduğu borçları da gerekirse biz taraftarlar müthiş bir konsensusla öderiz arkadaş. O da sorun değil. Ancak bizi biz yapan temel değerler alaşağı edilirse, orada sesimiz çok gür çıkmalıdır. Son 5-6 senede şekil almış "yıldız hastası" taraftar profili alkış tutsun şu halimize!! Yaşım 35, Mustafa kardeşim sağolsun bu bloğu açmış, bizlerle paylaşıyor ve arada da olsa takip ediyorum ve söylediği birçok şey ayağa kafa sokan bir sevdayla aktarıldığı belli. Bu anlamda saygıyı da hak ediyor. Ellerine sağlık. Ancak zurnanın zırt dediği yerdeydik, daha da ilerleniliyor bu minvalde devam edersek. Olay teknik, taktik, transfer değil. Balık baştan kokar!! En tepedeki adam der ki : " Beyler, size 3 yıl şampiyonluk sözü vermiyorum ama 4. senede bu lige taş gibi bir takım yapacaım bana destek olun" matematik hayatta en işimize yarayan şeydir kardeşlerim. en basit matematik hesabıyla, şu takımın her sene 3 bölgesine o yerin adamını alsan ya da yetiştirsen 3 sene sonra elinde kartallar gibi bir takım olur!!! ( bkz, Dortmund, Twente, Villareal ..) Değişecek olan, anlayış, zihniyet olmalıdır. Dikkat edin cok ta begendiğim bir oyuncu olan quaresma artık hareket yaptıgında tribünden nidalar yükselmiyor. nerden mi biliyorum? Oradaydım.. (Kapalı alt).. Son söz olarak, tek yol var. Ya Yıldırım bey karsımıza adam gibi bir organisazyonla ve yönetim modeliyle cıkacak ve destek olacagız ya da biz onun karsısına cıkacagız ve hesap soracagız !!!! Canımlar cicimler trivelalar, Gutiler, Simaolar falan hikaye.. hepsi canım ciğerim çok ta memnun oldum gelmelerine ama olmuyor olamıyor. Temelleri 4 sene öncesine dayanan Kayseri takır takır modern futbol oynuror ve seni ezip gidiyor !! Var mı daha öte örnek.. Buyrun dumanı üstünde.. Fazla söze ne hacet...

Adsız dedi ki...

Q7 özelinde belirtmek istediğim bir konu var.Q7 en iyi zamanını Porto'da geçirdi.
Orda da fantastik çalımlar,şova dönük oyunlar yapıyordu.Ama o kadronun 2 beki(Fucile -Saparanu) ve orta sahası (Meireles-Lucho) çok dinamik oyunculardı.Lisandro gibi çok dinamik ve güçlü bir golcüsü vardı.

Oradaki Q7'yi alkışlayarak aldırdık takıma.Oysa şimdi sorgular hale geldik.
Takımı Q7'ye göre kurmak gerekir bence.

Serdar

rivaldo dedi ki...

Bugün tepkilerin içeriğini bir yana koyarsak genel olarak bir tepki verilmesi iyiye işaret bence.Şuan ki yönetim ve yapılanmayla bu kulübün bu durumdan çıkması zor.Bugünkü tepki olası bir kötü gidişatta yönetime doğru dönecek gibi(Şuanki gidişatta bunu gösteriyor.).En azından ben öyle hissediyorum.Zaten bişeylerin değişmesi için ya kulübe uefa ya da tff den ciddi bir yaptırım uygulanması ya da bir süre kulübün başarısız sonuçlar alması gerekiyor bence.Eğer bir sezon kaybedilecekse ve bunun sonunda birşeyler değişecekse zaten futboldan yeteri kadar keyif alamadığımız bu sezon bence gayet uygun.

Maça gelicek olursak maç sonu fernandes ve ekremin açıklamaları takımdaki sistemsizliği yeteri kadar açıklıyor.
(http://www.ligtv.com.tr/VideoHaber/?r=1&hid=100136)

Cartalete dedi ki...

Bir üstteki güzel yorumda bahsi geçen takımlara örnekti Porto çünkü, uzun yıllar boyu tek sistem üzerinde yapılanmış (ve halen devam eden) bir kurgu. Böyle bir sistem, 1 adet Quaresma model oyuncu kaldırır. Ama önce takım olmak gerekli, Quaresma gibi oyuncularda maks verim almak için.
Mesela Trabzonspor da geçen sene Alanziho ve Yattara'yı sırayla kullanıyordu, ikisinin birden oynadığı maçlarda o birleşik yapıya sahip takım bile sapıtıyordu.

Şuanda Beşiktaş, hiç birleşik - bütünleşik yapıya sahip değil üstelik, kontrolü çok kolay bir takım. Kontrolü kolay takımlarda, bireysel olarak hareket eden oyuncuların sonu bellidir.

Sezon öncesi yazılarda Simao ve Quaresma'nın rotasyonlu, sırayla aynı bölgede oynamasını savunuyordum bu sebeple. Böylece Beşiktaş hem daha hızlı takım olma şansına erişirdi, hem de Quaresma ve Simao 50+ sayıdaki maç temposunda daha ekonomik kullanılırdı. "Küsmesinler" diye bunların üzerine takım yapmaya çalışılınca, görünen köye vardık. İkisi de yalan olmak üzereler.

Adsız dedi ki...

Bana göre takımın en büyük sorunlarından biri de kötü oyuna isyan eden,birşeyler yapmaya çalışan Türk oyucularımızın maalesef skora etki yapabilecek oyuncular olmaması.

Bizde en fazla reaksiyon verenler Toraman ve Egemen onlarda fark yaratan oyuncular değil maalesef.

Diğer takımlarda bu durum çok daha farklı.Bir Gökhan Gönül yada Burak Yılmaz çok fark yaratıyor takımları adına.

Mehmet Akyüzde bu fark var sanki (Tuncay tarzı).Bir şansı hakediyor bence

Serdar

Adsız dedi ki...

Bu takıımın sağbek sorunu artık kronikleşmiş ve 5 yerli oynatma zorunluluğu varken yerli bir sağbek alınmaması anlaşılabilir gibi değil.
Ama bence buradaki hata daha çok Tayfur hocanın en azından yedek bir sağbek alınabilirdi.

Karabüksporun aldığı Erdem Özgenç yada Samsunsporlu Adem Alkaşi (yaşları 25 üzeri de olsa)alınıp denenebilirdi.

Ama bizim tarftarımızı kesermiydi bilinmez (Maicon-Bosingwa'dan başkası)

Serdar

Cartalete dedi ki...

Benim için ve büyük ihtimalle yine alt yapıyı devamlı takip eden Rivado için, Oğuz Ceylan birçok sağbek alternatifinin önünde bir oyuncuydu.

"Şu takımda ben dahil, A Takım'ı belki de tek hakeden adam Oğuz Abi" Muhammed Demirci'nin sözü bu. Zaten Erkam'dan önce Bolu'ya o kiralandı, hatta gitti de Bolu'ya sanırım. Çünkü blogdaki Oğuz yazısı birçok Boluspor hakkındaki sitelerde paylaşılmıştı. Sonra Tayfur Havutçu geri çağırdı, kadroda dursun dedi. Sonrasında malum şike operasyonu. Bolu o arada Erkam'ı aldı, Oğuz ortada kaldı. Tekrar A2'de bir yıl daha sürünmemek için Siirt'e gitti son dakikada.

Beşiktaş'taki sistemsizlik örneklerinden sadece biri.

rogerio da silva bobo dedi ki...

Çok klişe olacak ama general/asker dengesi bozuk bizim takımda.Bu oran artı yönde bozulunca askerlerin değil generallerin verimliliği düşüyor.Mustafa Denizli'nin takımında ise bu oran eksiye yakınsadığı için bu sefer askerlerin verimliliği azalıyordu.

Simao,Quaresma,Guti ve Fernandes.Bugün takımın hocası Luce olsa bu 4'lüden sadece 1'iyle sahaya çıkar.

Guti sezon sonunda futbolu bırakıyormuş.Simao'dan da bundan sonra umudum yok.

Ben Fernandes ve Quaresma'dan da birini yollarım.Biri 4-3-3 ,diğeri 4-4-2 oyuncusu.Aynı sistemde olmazlar gibi.

Taktiğim de Kaleci + 2 stoper + Quaresma veya Fernandes + 7 presçi olur.

Yalnız bizim bu kadar net gördüğümüzü Carvalhal'in görememesi çok can sıkıcı.Maç önünde Simao'lu,Quaresma'lı 4-5-1'ler görünce tüm maç şevkim gidiyor zaten.Geçen sene tek zevk aldığım maç Bursapor maçıydı.Bu sene de Antalyaspor maçının ilk 10 15 dakikası.2 maçta da dinamik oyunculardan kurulu bir hücum hattı sahadaydı.

tearkan dedi ki...

çok şey var aslında söyleyecek de; dilim varmıyor.

gerçi yalan olmasın, dilim varıyor. hatta bugün maçı izlerken baya baya vardı da; söz uçar yazı kalır demişler, o yüzden elim gitmiyor. ne de olsa beşiktaş, bir çoğumuza olduğu gibi, bana da baba yadigarı...

Adsız dedi ki...

NO COMMENT.

KAPTAN İbrahim Toraman'a büyük geçmiş olsun.

balticman

BJK4EVER dedi ki...

@bobo

Aslinda bizim takimin sistemi tumden bozuk. Pektemek gibi net destekleyici forvet bir adam aliyorsun, ama oynadigin sistem 4-3-3! Asil uzucu olan olay, asagi yukari 2 yildir bu takim 4-3-3 oynuyor (Denizli donemini saymiyorum) ve takimla uyumlu olmadigini gordugumuz halde 1 kere bile 4-4-2 denemisligimiz yok. Sadece Tayfur hoca doneminde 4-2-3-1 oynadik o kadar, ama onda da radikal degisiklikler olmadi, Guti one atildi o kadar. Bir hoca da gelip Simao-Quaresma'dan birini veya ikisini kesip de adam gibi cift forvet oynatsin be kardesim!

Adsız dedi ki...

Uzun süredir blogunuzu takip ediyorum.Yazmayı pek düşünmemiştim ama artık içimi dökmem lazım.Ama taraftar bile o kadar değiştiki,içimide her yere dökemiyorum.

Hala Edu'yu suçlu bulanlar var.Hatta şu durumda Ekrem'e bile "sen suçlusun" diyemez kimse bana göre.Takımın bu hale gelmesini biz istedik.O kadar açık ve net.Guti ve Quaresma'nın geçen yılki "futbola yeni başlamış çocuk" heycanlarını görüncede iyice sapıttık.Herkes sağbek sıkıntısını gördü,ama hiç kimse Oğuz'u ya da maaliyetsiz Erdem Özgenç'i göremedi.Herkes Bosingwa'yı istedi,Maicon'u istedi.Solbekte zaman zaman sorunlar yaşandı,herkes 20 yaşındaki İsmail'i ıslıkladı.Sonrada "İsmail kendini hiç geliştiremedi,futbolunu bir adım bile ileri götüremedi" dediler.Ankara maçında Cenk'in hatasından sonra "Myhre","Kjaer" diyerek söylenmeye başladılar.Mustafa geldi,Ali Kuçik'i unuttular.Nede olsa geçen yıl sadece "1" gol atabilmişti.Ondan asla bir İlhan olmazdı.Bebe geldi,"Alex'in çöplerini alıyoruz,orta açmayı bilmeyen adamın bizde ne işi var"dediler.Sonrada Bebe sakatlanınca arkasından ağladılar.Bu liste o kadar uzatılabilirki aslında...Şimdi aynı şeyler yavaş yavaş Necip içinde geçerli olmaya başladı.Hatta sokakta,kahvede,halı sahada vb. örneklerini görür olduğunuzada eminim.Sonrada bu adamlar Metin,Ali,Feyyaz ya da 100. yıldan bahsediyor,özkaynak diyor.Ama şimdide "Bursalı'nın bizde ne işi var?" dedikleri Egemene şükrediyorlar.Ne istediğimizi bilmediğimizin apaçık göstergesi.

Yönetime gelicek olursak hiç birisi maalesef iş bilmiyor.Kendi reklamları için Beşiktaş'ı kullanıyorlar.İşini bilen(belkide bizim öyle sandığımız) sayılı kişilerden biriside Metris'te.Bu da içimdeki beyaz umutları siyaha çevirmeye yetiyor.En önemliside alt yapıyla ne yönetim ne de hocanın bir bağlantısı var.Bu da borçlara borç katıyor.

Hocaya gelicek olursak onun içinde dün umutlarım neredeyse tükendi.İlk maçındaki Toraman denemesini görüp "belki" demiştim içimden ama dün içimde fırtınalar koptu.Sağ tarafta oynayamayan ekrem,sol tarafta ters ayakla oynatılmaya çalışılıyor;anlam veremedim.Tanju nerede acaba? Neden alındı buraya?Stoke maçında dediğiniz gibi "açık oyuncularımızın yapmadığını yapan" Hilbert neden düşünülmüyor takımda?Günlerdir resmi maça çıkmamış,hazır olmayan Guti nasıl olurda ilk 11 de başlar anlamak mümkün değil.Geldiğinden beri en ufak şansı bulamayan Mehmet Akyüz,Burak Kaplan hiç düşünüldü mü acaba?Yoksa "bak biz takıma genç,dinamik,ucuz ve genç futbolcular aldık" diyebilmek için sadece bir reklam olarak mı görüldüler?

Şimdi herkes Y.D'nin gitmesini istiyor,yönetimin değişmesini istiyor.Ama lütfen eskiden olduğu gibi eşine,kızına ya da herhangi bi yakın akrabasına küfür ederek yapmaya çalışmayın bu işi.Yeri geldiğinde,protesto edildiğindede umarım Quaresma ve Guti'nin imza törenleri unutulmaz.

Son bişey daha söylemek istiyorum:2004-2005 yıllarına kadar taraftar özellikle stadta Beşiktaş'ın gücüne güç kattıysa bile,daha sonra,özellikle Hakan Arıkan olaylarındaki ıslıklar ve sonrasında sağ sola sıçrayan ıslıklarla takıma daha çok zarar verdi.Bu da açıkça görünüyor.Takımda oynayan sayılı genç oyuncularda bu olaylar yüzünden sorumluluk almaktan çekinip,korkak oynuyor.

Biraz uzun oldu sanırım.Belkide çoğumuzun söylediklerini söyledim ama azda olsa rahatladım en azından. :)

K.K

Adsız dedi ki...

Tayfur hoca sanırım ligin son maçında çağırmıştı Oğuz'u hiçbir iddiamızın olmadığı bir ortamda 90 dk yedek bekletmişve bence çok ayıp etmişti.(Ekoko vardı sağbekte sanırım)
Oğuz'un ogünkü yüz ifadesi morelinin ne kadar bozuk olduğunu açıkça gösteriyordu.
Yani Tayfur Hocada kalsa şans bulamazdı sanırım.Tayfur Hoca gençlere güvenen bir tenik direktör değil.

Bizim aradığımız gençlere şans verecek, onlara güvenecek ve gelişimlere katkıda bulunabilecek tek hocanın Samet Aybaba olduğunu düşünüyorum.

Serdar

BJK4EVER dedi ki...

Evet Samet Aybaba gercekten o tarz bir hoca. Su an bosta olan Ersun Yanal da bu takima yakisacak bir hoca bence, hatta M.Denizli ile birlikte favorim diyebilirim.

rogerio da silva bobo dedi ki...

@BJK4EVER

Tayfur hocanın sistemi ve oynattığı futbolcular tam ideal olmasa da şimdikinden tutarsız değildi.Orta göbekte Ernst ve Necip'ten hiç vazgeçmiyordu.Çıktığımız her maçta dönen topları alıp baskı kurabiliyorduk.Quaresma ve Simao da asıl mevkilerinde oynuyorlardı.Daha verimlilerdi.

Forvet arkasında Guti veya Fernandes'i oynatması abuktu bir tek fakat elinde oyuncu olmadığı için bunu yapıyordu sanırım.Belki de transfer edilmesini ısrarla istediği Pektemek'i monte edecekti oraya.Keza gene aldırttığı Tanju,Burak,Veli gibi oyuncular daha fazla oynayacaktı.Quaresma ve Simao fizik olarak bu kadar düşmeyecekti...

enorton dedi ki...

Sn K.K yazdıklarınıza aynen katılıyorum. Bugün bu durumdaysak birinci suçlu bence taraftardır. Olayın en başına dönersek YD ilk kez başkanlığa aday olduğu sırada Fikret Orman projelerle ortaya çıkmış daha küçük ama sistemli büyüyecek bir Beşiktaş modeli ortaya koyarken, YD ise babam bana para verdi onu alacam bunu alıcam diyordu. Ve tribünler YD yi destekliyordu artık bizim de paralı başkanımız olsun diye...

Del Bosque, Tigana, Rıza, Ertuğrul derken Mustafa Denizli ile yollar kesişti. Mustafa hoca yıllardır kulubun üstünde biriken ölü toprağını attı ve takıma 2 kupa getirdi. Peki getirdi de ne oldu? Futbol katili mi denmedi, takım neden oynamıyor mu denmedi, takımı korkak oynatma mı denmedi, sistemi yok mu denmedi, gençlere şans vermiyor, efendim şampiyonluk Ertuğrul hocanın mirası, yok FB ve GS çok kötüymüş de o yüzden şampiyon olmuşuz vs.

Sonra ne oldu Mustafa Hoca sadece bir TD değil aynı zamanda, menajer, idareci hatta başkan gibi olduğunda ben yoruldum dedi, bırakıyorum dedi. bizim vizyonsuz başkan ne dedi, yok sen git 1 ay çeşmede tatil yap gel tekrar başla dedi. O arada Topuzu alamayan başkan gitti bitik nihatı hem de hocaya sormadan aldı. Hoca 10,5 numara istiyorum dedi o gitti iş ortağından 8 milyon Avroya Tabatayı aldı. Sonra takım nihat, tabata, 8 milyon derken 6 maçta 6 puan aldı. Tribünler her maç Yeter Demirören diye bağırdı, iç maçlar deplasmandan beter oldu. Sonra tekrar takım toplandı, tarihin en az gol yiyen Beşiktaşı oluşmuştu. Taş gibi bir takım vardı sahada, toplu halde topun arkasına geçen 11 kişi savunma yapan ama bireysel yetenek ve hücum yetersizliği nedeniyle zor gol atan bir takım. Nisan ayına kadar şampiyonluk yarışı devam etti sonra hakem hataları, şansızlık, sakatlık, beceriksizlik derken takım ligi 4. tamamladı.

Bir sene önce ben gidiyorum diyen adam gitme diyen YD bu sefer 2 ay önceden sözleşme yenilemesine rağmen hocayı allem etti kullem etti, dışarıda bıraktı. Serdal Adalı desteği ile birlikte Schuster, Guti Q7 geldi. Yeter demirören tezhuratları yerini Şımart bizi başkan çıkart bizi başkana bıraktı. Sonra ne oldu takım ligden erken düştü, çok kırılgan bir takım oluştu. Çünkü Mustafa hocanın savunmayı ön plana alan sistemi ve kadrosu dağıtıldı. Bir yıl önce ligin en iyi savunmacısı Ferrari çöp oldu, En istikrarlı oyuncusu Finkin yüzüne bakılmadı, Ernst gibi bir adam kulubeye mahkum edildi. Suçlu belliydi, Hakan Arıkan, Erhan Güven ve Nobre... Ha bir de 60 ların futbolunu oynayan diğer takımlar... Neyse devre arası Simao, Fernandes, Almeida alındı. Tekrar havaalanları doldu taştı, başlara huniler geçirildi. Bazı bloglarda bir çok kişi bu adamların eldekilerden bir farkı yok, kulubun borçları artıyor batıyoruz dedikçe onlara siz renklisiniz, yok siz tabatalara nobrelere layıksınız denildi.

Şimdi Hakan Arıkan milli takımda, Nobre bu hızla giderse gol kralı olur. Ben Almeidanın hala Bobodan bir fazlasını göremedim. Q7 nin Serdar Özkandan pasaportu dışında bir farkı olduğunu söylebilen varsa bekliyorum. Ernst ve Fink mi yoksa Fernandes mi? Tello ve Delgado mu yoksa Guti mi? Holosko, Yusuf mu yoksa Simao? Hangileri Beşiktaşa daha büyük yarar sağlamıştır ve karşılığında küfür ya da övgü almıştır?

Önce taraftar olarak şapkayı önümüze koymalıyız, iğneyi kendimize batırmalıyız...

Ilyas dedi ki...

Dün Aksam moralsizligimden dolayi yorum yazamadim.
Anlamiyorum, Stoke karsisinda bu kadar güzel oynayan Takim niye bölye kötü oynar. Dedikleri gibi oyuncular Mac seciyorlar!
Tam bir fiyasko. CC koruyamiyacam, kadro secimleri aynen Milli Takimdaki gibi anlamsiz, neden Ekrem oynar, bu formuyla neden Simao oynar, haftalar önce Gutiyi formsuzluktan dolayi kesen CC neden ayni uygulamayi Simaoya uygulamaz, resmen cifte standart!
Q7'i severim ama en fazla kazanan oyuncuysan, sahada en iyi futbolcu olman lazim, dün formalite icabi forma giydi, karsisindaki Amrabat Q7'yi kücük düsürdu.
Benim tek umudum, Tayfur Havutcunun bir an önce geri dönmesi, o sayede onun istegi altinda gelen: Akyüz, Kaplan, Kayhana sans verilir.
Takim zaten önceki maclarda cok kötü sinyaller vermisti, bu zamana kadar puan aldiklarina dua etsinler.

Ben anlamiyorum, YD seven yok, elestiriliyor, bende sevmem, ama bu adami secimlerde niye seciyorsununuz arkadas? Son secimde karsisindaki adam Borclar cok derken hic birinin sesi cikmadi, adami sectiniz simdi yok efendim laf atarsiniz. Kusura bakmayin ama bu adami sandik basinda cezalandircaksiniz, böyle degil...
Ihsan Kalkavan gecen cok güzel söyledi : BEŞİKTAŞ'I KENDİ MÜESSESELERİ GİBİ YÖNETMİYORLAR
hakikaten, Serdar Adali disinda kafa yoran yok.
Baskan gecen yine 11 milyon lira para ödemis, cok güzel borclari yükseltiyor bizimki.

Benden söylemesi bu gidisle Kiev'den yine iki macta 8 gol yeriz, ve Tur hayal olur. Karsilasmayi Tribünden izleyen Rebrov takimin haline gülmekten yikilmistir..

BJK4EVER dedi ki...

Mustafa hocanin takiminin ustune Guti ve Quaresma'dan biri monte edilse ve forvete Almeida gelse tas gibi takim olurduk. Bir turlu dengeyi oturtamiyoruz zaten.

Cartalete dedi ki...

Zaten Quaresma'yı o yüzden istemiştim ben baya, yalan yok. Topsuz oyunda doğru işleyen 4-3-3 olmuştuk ama kenar forvette incecilik yapmaya çalışan adam Ekrem'di. Oraya bir Quaresma yeterdi yani.

Aslında her dönem için söylenir bu. Elinde ortasaha olmadan sezona başlayan Del Bosque'yi kovma, Kleberson onun üstüne gelsin. 1.5 sene 4-2-3-1'in üzerinde duran, elinde bir tane adam akıllı bek & stoper, kendi kazandığı Serdar Kurtuluş'tan başka ortasahası olamayan Tigana'yı kovma; Sivok'u, bekleri, Cisse'yi onun üzerine getir.

Tigana demişken, böyle bir yıkım sonrası Tottenham maçına Rico'yu oturtup, Mehmet Sedef'le başlamıştı. Öyle bir yürek gerekli artık, şok yaratması açısından.

rogerio da silva bobo dedi ki...

Düşünüyorum da şu takım Tigana'nın elinde olsa.Aureio,Ernst,Guti, Simao ve Rüştü'yü yollardı.Ortada Necip-Alves-Fernandes üçlüsü olurdu.Tigana Necip'e savunma yapmayı öğretirdi.Bebe 1 yıl daha kiralanırdı.Pektemek sağda uzak forvet.Quaresma ise solda serbest oynardı.Şİmdikinden çok daha iyi bir takım olurduk.

------Quaresma--Bebe--Pektemek-----
-----------Alves--Fernandes--------
---------------Necip---------------
---İsmail--Ersan--Egemen--Hilbert
---------------Cenk--------------

Komik ama gerçek.Transfer yapmak yerine elimizdikleri göndersek daha iyi bir takım olacağız. :)

Cartalete dedi ki...

Zaten dün akşam öyle sinirden düşündüm, dün oynayan yabancıların hepsini kessek Kiev maçında ne olur? diye, kemik gibi takım çıktı.

Hilbert Sivok Egemen İsmail
....Necip.Aurelio.Ernst
...Holosko.Akyüz.Pektemek

Belki yetenek kısırlığı olur ama bunların koyacağı yetenek de eksik kalsın. En azından maçı isteyen bir takım olur böylesi, kaybetsek de koymaz.

Adsız dedi ki...

Selamlar bir duzeltme yapmak istiyorum. Ben Besiktas formasini giyen,Besiktasla ismi gecen,kalbinde Besiktas sevgisi olan hic kimseye bugune kadar kufur etmedim,etmem!!!!!

Ancak Bizim kafasi darma duman tribunlerimizin aliskanlik haline gelen bu isliklama beyinsizliginin olsa olsa bir zevk,keyf(sinir-intikam-kurban) nesnesi olmasi gerekiyor. Yoksa baska bir izahi olamaz bu tavirlarin. Bahanesi yok! kulliyen falso bir tavir. Ve bu tavrin hesabini veremez artik Besiktas taraftari.Kirdigi cevizler 1000i gecti. Dunyanin en yuksek sesli en bedavaci ve ayni zamanda en obnoxious taraftari oldugumuzun kanitiydi dun gece.

Belki taraftarlari da A2 maclarina gondermek ve gelismelerini beklemek gerekiyordur.

saygilar,

Erhan

Adsız dedi ki...

Edu neden bu kadar eleştiriliyor anlamak mümkün değil. Bence kötü bir futbolcu değil. Zira dün hücum hattında ufaktan bir çaba göstern kimse yoktu kendisinden başka.

Cartalete dedi ki...

Edu'yu eleştirmek de; yukarıda K.K. imzalı şahane yorumun, taraftarlık kısmına işaret ediyor işte. Tutarsızlık var. Yaş ve kalite olarak mükemmel bir transfer olmayabilir, ama çabaysa en azından adam çabalıyor ve şuan en faydalı yabancı oynayanlar arasında.

Doğru işleyen bir kulüpte, Edu tarzı transfer yapılmaz belki. Daha genç ve maliyetsiz oyunculara yönelinir. Ama şuan eğri var, Edu da eğrinin doğrusu. En son laf edilecek adamlardan biri. Dün alakasız maçta bile, kendi çabasıyla 2-3 pozisyon yarattı. Gökhan çıldırmasa, 2 gol yazacaktı hanesinde belki de.

Cartalete dedi ki...

Tigana zamanı aklıma geldikçe, hala içim cız ediyor. Esasında alt yapıda adam akıllı yetenek de yoktu o dönemde. Biraz Sedef, Kenan Özer, Emre Özkan işte... Onlar da mental ve fizik olarak epey geridelerdi. Yine de adamın bir gözü aşağıdaydı. Geçen sene A2 bir saniye süre alamayan Rıza Şen gibi vasat altı bir çocuk bile forma şansı buldu yani A Takım'da.

Şimdi neler neler var altta, ama suratlarına bakan yok.

Adsız dedi ki...

Aslında bence çok net. Bu takımda ileriye yazılacak 3 isim:

Quaresma-Almeida-Bebé, Bebé yoksa Pektemek'tir,

Ortasahaya yazılacak 3 isim:

Fernandes-Ernst-Necip,

Savunmaya da kontenjandan dolayı 1 yabancı hakkını Sivok'tan yana kullanırsın:

İsmail-Egemen-Sivok-İbrahim,

Kale zaten Cenk'e verilmeli.

Al sana taş gibi takım. 2 yıldız var sahada: Fernandes ve Q7. Aslında Q7 yıldız da siyahi olan yıldız tribinde. Biraz silkelersin onun da aklı başına gelir. Geri kalan yabancıları sat-sav, özkaynaktan çıkar canavarları.


@Cartalete,

Edu konusunda son yorumunuz bana ise 30 yaşında ve senede 4-5 gol ortalamayla oynayan stoperden 20'li yaşlarda devşirme bir santrforu hem de yabancı transfer olarak getirip olur olmaz maçlarda ilk 11 oynatırsanız, insanlar da ulan böyle Türkiye'de 50 tane adam varken ne gerek var böyle yabancı transferine. İcabında Edu var diye Hilbert'i Ernst'i ilk 11'e alamıyorsun kontenjandan.

Türkiye'de Edu ayarında kim mi alınabilirdi o maliyetlere? Şahin Aygüneş (Kasımpaşa), Mehmet Yıldız (Eskişehir), Necati Ateş (Antalyaspor), Sinan Kaloğlu (Karabükspor), İbrahim Şahin (Orduspor) vb. bir sürü adam var aklıma gelmeyen o tip ve o maliyete.

Özellikle sizin gibi özkaynak aşığı değerli bir yazarın Edu sahada 11 oynarken çok daha fazla öfkelenmesi gerekmez mi?

Demek istediğim yabancı konusunda sadece özveri ve mücadele kıstas olmamalı. Guti'yi de Simao'yu eleştiriyoruz gitsin diyoruz. Neden? Çünkü mücadele etmiyorlar. Ama bana bu maliyetlere bir tane "yerli" Guti bir tane "yerli" Simao önerebilir misiniz? En fazla Nuri Şahin, Emre B. ve Arda Turan dersiniz değil mi?..

Not: Bu yorumumdan mağlubiyetleri sadece Edu'ya bağladığım anlamı da çıkmasın sakın. Sadece Edu hakkındaki düşüncelerimdir. Lütfen kırılmaca darılmaca da olmasın. Burda esas olan B.J.K.'dür. Burda da beyin jimnastiği yapıyoruz. :)

balticman

Cartalete dedi ki...

Edu için getirdiğiniz eleştri, transfer edildiği dönemde geçerlidir daha çok. Yani o zaman söylemek anlamlıdır.

Güzel bir araştırmayla, daha düşük bir maliyete genç yabancı bulunabilirdi. Hatta hazır isteniyorsa, gidip Sergio Pellissier alınırdı, tescilli leblebici. Bunları ben de yazdım zaten. Ama geldikten sonra da, linç edeceğim kadar kalitesiz bir adam da değildi bence Edu. Saydığınız yerlilerden de sadece Necati bana göre Edu'dan daha kaliteli bir adamdır. En potansiyel Şahin Aygüneş, ama o da ümit millide Edu gibi yanlız bırakıldığı vakit, u21 kategorisinde bile kayboluyor. Bu seviyede oynasa acaba ne olur?

Dediğim gibi, geldiği dönemde karşı çıkılmasına itiraz etmem. Ama mevcut durumda da, en ideal seçim bence Edu'dur. Ki oynadığı zaman da bunu kanıtlamıştır bana göre. Pektemek'i çok severim, geldiği zaman hayatımda en sevindiğim 3. yerli oyuncu transferi de demişimdir. Ama Edu gibi ortaya atıldığında, hiçbirşey yapamadığını gördük. Ki doğal sonuç. Çünkü mesele forvetsizlik meselesi değil. Şuanda kim orta forvet oynasa, patlar. Ama Edu, en azından kendi çabasıyla içlerinden en ideali olduğunu gösteriyor. Her maç sonrası, halen Edu'ya dem vurmak bana göre çok anlamsız.

Ayrıca, diğer mevkilere alt yapıdan oyuncu serpiştirildi de, bir tek Edu arada parazit kaldı diye de birşey yok ortada. Alt yapıdaki bir oyuncunun, Edu'nun yerine bu düzende forvet oynatıldığı zaman, kariyerinin başlamadan biteceğini de tahmin edecek kadar gerçekçiyim.

Adsız dedi ki...

Ben geldiğinde de aynı şeyleri yazmıştım, şimdi de aynı fikirdeyim. Gitsin dediğim yabancıların yanlarına alternatif gençleri yazarken Edu'nun yanına birini yazmadım dikkat ettiyseniz. Yok o pozisyon için hazır bir genç bizde, farkındayım. Çünkü baya fizik güç gerektiriyor.

Edu belki de dün en iyi maçını oynadı BJK'ye geldiğinden beri. Fakat şu an eleştirdiğim konu aslında şu:

Edu'ya göre bir maç mı?
Edu'ya göre bir 11 mi?

"Guti 11'deyse" Edu yerine başka tarz bir oyuncu olsa daha yararlı olmaz mı? Mesela kaçabilen bir Pektemek veya M.Akyüz. Kaldı ki Kayseri bize gayet açık oynadı. Kapansalar Pektemek olmaz eleştirisini kabul ederdim. Ya da Edu çift santrfor olsa daha yararlı olmaz mı? Holosko, Pektemek veya Akyüz ile. Beşiktaş gibi bir takım 4-4-2 de oynasa 4-3-3'te oynasa sahada en az 2 forvet özellikli oyuncusu olması şart değil mi zaten?

Dün 11'de Ernst niye yoktu? Belki de 7. yabancı olduğu içindir? Anlatabiliyor muyum?...

Bir takımın en önemli mevkileri bence kaleci ve santrfordur. Biri atar biri tutar. Kalecilerimiz iyi çok şükür. Ama asıl bomba yabancıyı santrfora almalıydık. Mesela Amauri, Iaquinta, Bianchi gibi italyan menşeili birini... Hiç olmadı Macheda'yı kiralayabilseydik keşke.. Neyse Almeida reyis dönsün artık...

Guti ile Simao da kızağa çekilsin. Hatta bir daha dönmemek üzere bile olmasına razıyım... Kalede Cenk, 11'de Ernst, yedeklerde J.Alvesler, Erkutlar, Buraklar falan olsun istiyorum... Toraman yokken Necip kaptan çıksın istiyorum... Bence çok şey istemiyorum.

balticman

Cartalete dedi ki...

Edu, dün en iyi maçını oynamamış da olabilir. Çok ağır diye lanse edildiği yerde, o Gürcü'nün solundan atıp, sağından geçip 5 defans arasında maçın tek güzel pozisyonunu yaratmamış da olabilir.

http://twitter.com/#!/CartaleteBlog/status/125566268236496896/photo/1/large

Bu maçın sonunda Edu hatta Ekoko bile denmez aslında. Takım savunması bu durumda, rakip kale önünde de tek pres yapan Edu, orada da değişen birşey yok. Peki ortadaki 4'lü nerede?

Edu, Ekoko dersek asıl sorun ıskalanır. 18 dışında birileri kalacaksa, yine bu sorunu yaratanlar üzerinden seçilir. O zaman takım olunur belki, belki o zaman bir takımda en önemli yerin kaleci ve santrafor olduğu ortaya çıkar.

Yoksa, bu ortasahanın önünde değişken yapıda forvet hattının olması gerektiğinden; Edu'nun Pektemek'le, Pektemek'in Edu'yla ya da Akyüz farketmez, daha anlamlı olacağından ben de bahsediyorum her fırsatta.

rivaldo dedi ki...

Tigananın kullandığı bahsettiğiniz 3 oyuncuda bugün süper ligde oynuyor.Alt liglere gittiği halde dönemeyen yüzlerce oyuncu varken bu bile tigananın üzerinde durduğu oyuncuları iyi seçtiğinin göstergesi.Tabi birde Burak Yılmaz gerçeği var.

Bugün üzerinde durmaya gerek olmayan yeteneğini üstteki hocanın gözüne sokacak oyuncular var.Ama bakan yok.Sadece son maç bile hasanın , onurun alvesden fazlası olduğunu görmeye yeter.3 milyonda cepte kalırdı.Bunları gerçekten beni sevindireceği için söylemiyorum.Şuan tek kurtuluşumuzun bu olduğuna inandığım için söylüyorum.Kısa zamanda bir değişim gerçekleşme ve eldeki oyuncularda kaybedilirse içinden çıkılamayacak durumlara düşebiliriz.Önümüzde Dortmund örneği var.Milyonlarca borçtan kısa zamanda kıskanılacak bir takıma dönüştüler.Sadece biraz sabır ve vizyonla.

Cartalete dedi ki...

Evet, aslında İbrahim Kaş'ı da ekleyebiliriz. O da Süper Lig'de sonuçta, Tigana'nın çıkardığı adamlardan biri. Şimdi sağbekin hası var ama Siirt'te.

Ayrıca hep Burak, Serdar Kurtuluş'un üzerinde durduk ama Tigana olmasa Bobo da yalandı. Yine bir moruk getiriyorduk (Viduka'ydı sanırım) Tigana, onun yerine bu çocuğa 2 milyon verip bonservisini alın demiş. Bir yönetici açıklamıştı.

enorton dedi ki...

Necip'e kaptanlık cümlesi geçtiği için kaptanlık konusunda da içimdekileri yazayım dedim. Beşiktaş gibi kaptanlığı sulandıran başka bir takım olamaz. Kaptan dediğin kişi saha içi lider olmalıdır, tecrübe, kariyer bakımından takımına liderlik yapmalı diğer takımlarla ve hakemlerle olan ilişkilerde takımın yüzü olmalıdır. Ama en önemlisi kulube mal olmuş birisi olmalıdır.

Ben yaşım itibariyle Rıza kaptanla büyüdüm sonra şifo geldi sonra Tayfur... Tayfurdan sonrası derin bir karanlık. Bir takım düşünün ki 2 sene içersinde 24 oyuncusunun 20 si değişsin böyle bir sirkülasyonda ne takım karakterinden ne kaptanlıktan bahsedilebilir. 1. kaptan ile 2. kaptanın yumruklaştığı bir takım... Delgado, Nobre, Guti ve son olrak Q7 kaptanlık verilmesi bence skandaldır. Hangi ünlü ya da başarılı kulupte takımın yetenekli, yeni gelen oyuncusu kaptan olmuştur?

5 yıl bu ligin ve Avrupanın tozunu atmış takımda kaptan Hagi değil Bülent korkmazdı. Yine bir dönem Zidane, Beckham, Ronaldo, Figo kadrosunda olan Real in kaptanı Hierroydu, Rauldu. Bugün Barçanın kaptanı Messi değil, Puyol. Bu iş bu kadar basitken bizde her kavganın içersinde olan, ya da bardan gece kuluplerinden çıkmayan ve disiplinsizlkte 1 numara omuş adamlar kaptan oluyor.

Bugün takımın en eskileri Rüştü, Toraman ve sanırım Ekrem. daha sonra ise Sivok ve Ernst geliyor. Bu saydıklarım içersinde tercihim önce Rüştü olur sonra Ernst. Ama biz ne yaptık önce Gutiyi kaptan yaptık, sonra ise heralde dünya futbol camiasını bize güldürür şekilde Q7 yi kaptan yaptık.

Toraman'ı ise ne futbolcu ne de insan olarak sevemedim gitti. Önce terlik yüzünden üzülmezle kavga etti, sonra yine üzülmez kulupten kovulurken o kaptan olarak kaldı. Futbol desen en iyi döneminde bile ilk 11 oyuncusu olamamıştır. Önemli maçlarda kırmızı görüp takımı 10 kişi bırakması bir yana yüzündeki sürekli yeralan asabiyet ifadesi ve sert oyunu nedeniyle malsef kendisine sempati besleyemiyorum. Geçen sene Emenikeye attığı tekmeler hala aklımdayken dün önce rakip oyuncunun boynuna bastı sonra da haklı gibi kavga etmeye çalıştı. Abramatı her pozisyonda dövdü, dövmesine rağmen durduramadı o da ayrı olay... Burnu kırılmış geçmiş olsun ama takımdan kayrı kalacağı için sevinmedim değil. Neyse Toraman'ın Beşiktaş için faydalı olduğuna inanmıyorum, ikincisi ise kaptanlık yapacak ne geçmişi ne de vizyonu var.

Necip'in ise şu aşamada kaptanlığı kaldırabileceğini sanmıyorum yerler çocuğu. Arda bile duman oldu.

Adsız dedi ki...

Cartalete,

Maç hakkında yorum yapmak istemedim. Dünkü maça hiç girmeyelim. Neresi doğruydu ki? Ben genel olarak takım kurgusundan ve oyuncu tercihleri üzerinden konuşmak istedim.

Sadece dedim ya "kaptanımıza geçmiş olsun", derken hedefim ruhsuz paralı askerlerimizdi. Tabi hatanın büyüğü takımın başındakinde.

Bu arada forvet konusunda Bobo ile Nobre'yi de bedavaya verdiğimizi unutmayalım.

Ayrıca Ekrem'in de her maç sonrası "dalga geçer şekilde üzerine gitmek" bence de daha büyük ayıp (genel olarak konuşuyorum). Neden böyle, çünkü Ekrem yerli. Asıl mevkisinde oynatılmasa da, 8 farklı mevkide oynayabilse de, milli takımında banko olsa da, her ne kadar çift ayak olsa da ne kadar çabuk olsa da ne kadar çok ucuza oynasa da. O yerli o bizden...

balticman

Adsız dedi ki...

enorton

Kaleciden yabancıdan kaptan olması için camiaya aşırı mal olması lazım bence. Kaptan dediğin takımda banko, yerli mümkünse de altyapıdan olmalı. Casillas, Alex falan ekstrem örnekler.

Rüştü hem kaleci hem de zaten istemiyor,
Ekrem'de o karizma yok ve banko değil,
Egemen yeni ve Bursa'dan geldi,
İsmail çok genç ve alakasız,

Geriye kalıyor bir Necip.

Evet o da genç o da sessiz sakin bir çocuk ama en azından BJK duruşunu en iyi sergileyebilecek özkaynaktan gelmiş küçük bir Tayfur gibi duruyor benim gözümde. 2. kaptan olsun diyorum zaten. Kaptan Toraman zaten.

balticman

Cartalete dedi ki...

Beşiktaş'ta kaptanlığın ucuzlaştırılması, Nobre'nin ilk Kadıköy deplasmanında pazubandla çıkmasıyla başladı ve halen devam ediyor.

Adsız dedi ki...

Maçın hakemi Özgür Yankaya, dün gece kötü bir günündeydi ve karşılaşmanın sonucuna tesir edecek hatalar yaptı.

Özellikle 80. dakikada yaşanan pozisyon Yankaya'yı zor durumda bıraktı. Bu dakikada beraberlik golü için bastıran Beşiktaş'ın atağında top Kayserispor ceza alanı içerisine ortalanıyor. İbrahim Toraman ile beraber kaleci Gökhan Değirmenci havaya doğru sıçrıyor. Gökhan, direkt Toraman'ın suratına şiddetli şekilde kontrolsüz bir şekilde müdahale ediyor. Toraman'ın burnunun kırılmasına neden olan hareket öncesi topa ilk dokunan kaleci Gökhan olsa idi, oyun devam ederdi. Ancak bu pozisyon kalecinin hiçbir şekilde topla teması olmamasından dolayı net bir şekilde fauldür. Ve bu pozisyon ceza alanı içinde olduğundan dolayı da kurallar gereği penaltıdır.

Beşiktaş'ın penaltısı verilmeyince. Dakika 80... Maçta Kayserispor 1-0 önde... İbrahim Toraman'a kaleci Gökhan'ın müdahalesi net bir penaltıyı gerektirirken maçın hakemi Özgür Yankaya ve arkadaşları oyunu devam ettirdi. Bu kritik pozisyonun hemen 1 dakika sonrasında ise Kayserispor ikinci golü geldi ve konuk ekip maçı kopardı.

Ali Aydin

Ancak maçın 79. dakikasında kaleci Gökhan'ın İbrahim Toraman'a yapmış olduğu müdahale bir penaltı vuruşunu gerektiriyordu. Kaleci Gökhan çift yumrukla topa doğru çıkarken, meşin yuvarlak defans oyuncusunun kafasından sekince, bunu başaramayıp çift yumruğu kroşe gibi Toraman'ın suratında patladı. Yankaya, burada penaltıyı vermeyerek maçın sonucuna etki eden çok önemli bir hata yaptı.

Selcuk Dereli

Bu hareketin karşılığında Beşiktaş lehine yüzde yüz bir penaltı kararı verilip, Gökhan’a da kırmızı kart gösterilmeliydi. Ancak pozisyonda devam kararı çıkınca hem Toraman’ın burnu kırıldı, hem de maçın kırılma noktası oldu. Dönen topta da Kayserispor ikinci golü buldu.

Serdar Tatli


OZGUR YANKAYA:kaleciyle arasında 3 metre varken zıplayan niang'ın, bu uçuşuna penaltı veren ve (7 mart 2011 gençlerbirliği fenerbahçe maçında) gün gibi ofsaytı görmek için yardımcıya ihtiyacı olmayan hakemdir.

enorton dedi ki...

Bence yabancıdan da kaleciden de kaptan olur. Eric cantona yıllarca Manchersterda kaptanlık yaptı yine son drumda yanlış bilmiyorsam kaptan Vidic olması lazım.

Yine biraz araştırınca birçok başarılı kaptan görürsünüz kaleci olan, önemli olan kaptanlığı hakedene vermektir. Yoksa bence oynadığı mevki ya da pasaportu önemli değil.

Adsız dedi ki...

Bir kere kaptan zaten İbrahim Toraman. Bunu tartışmıyoruz ki. İbrahim Toraman iyileşene kadar Necip Uysal'ın "2. kaptan" olarak pazubandı takması aslında bir tepkidir. Guti'den de Quaresma'dan da Simao'dan da Ekrem'den de daha mantıklıdır.

Kaptanın ekstrem örnekler haricinde kalecilere ve yabancılara verilmemesinin nedeni saha içinde daha efektif olması açısındandır. İngiltere'ye gelecek olursak Vidic 5 senedir ilk 11 oynuyor ve zaten oraya gittiğinde oranın dilini yani İngilizce konuştuğunu tahmin ettiğim bir oyuncu. Yani yabancı o takımda senelerce oynayıp oranın dilini konuşabiliyorsa kaptan olmasında bir sakınca yok. Zaten kendini oraya adamış. Ama Delgado, Guti veya Quaresma öyle mi? Ya da Ernst'in Türkçe konuşabildiğini zannediyor musunuz?

Oynadığı takımın dilini konuşamayan bir yabancının kaptan olduğu, ya da 1 senede kaptan olmuş bir yabancı veya altyapıdan gelmeyip veya efsane olmayan bir kalecinin kaptan olduğu büyük bir camia örneği verebilir misiniz?

balticman

rogerio da silva bobo dedi ki...

"Sahip olduğumuz oyuncu yapısından dolayı da biraz sıkıntı yaşıyoruz. Çünkü Simao ve Quaresma hiçbir zaman tam bir kanat oyuncusu değiller. Normalde 4-3-3 oynayan takımların kanatlarında oynayan oyuncular. Çok fazla orta sahaya gelip de dörtlüyü tamamlayacak oyuncular değiller."

Carvalhal bunu demiş.Fakat Atletico Madrid ve Quaresma'nın kariyerinde en başarılı olduğu takım Porto 4-4-1-1 oynamıyor muydu ?
Hem Quaresma ve Simao'nun oyun karakterlerine göre de 4-3-3'e yatkın olmadıkları kabak gibi ortada.Hocanın taktik bilgisi hakkında ciddi şüphelerim oluştu.

Adsız dedi ki...

Porto 2007'dan beri 4-3-3 oynuyor. Q7 de ordayken ileri 3'lünün solunda oynuyordu.

Evet, Simao Atletico'da 4-1-3-2'de sol kanat oynadı fakat kendisi Q7'den daha bir forvet oyuncusudur. Portekiz Milli takımında da senelerdir üçlü forvetin sağ veya sol kanadında oynadı.

balticman

Adsız dedi ki...

Yorumlardaki ortak fikir Tiganaya yapılan haksızlık ve çok çabuk hocayı kaybetmiş olmamız.

Şimdi Hoca gel desek tekrardan gelmesi bence çok zor o zaman yerli Tigana var (Samet Aybaba) çağırsak hemen gelir.

Bir şansı hakeden benim aklımda 3 isimden biri

1-Samet 2-Şifo-3 Metin Tekin

Bu sıralamayıda deneyim ve baskıya dayanabilme durumunu göze alarak yaptım.Tabi Başkana ne kadar dayanabilirler orasını kestiremiyorum

Serdar

Adsız dedi ki...

Son yorumuma ek olarak:

Q7 de Simao da 4-3-3 kanat oyuncusudur,
fakat 4-3-3'teki kanat oyuncularının ikisi de aynı karakterde olmamalıdır. Biri dektekleyici diğeri hücumcu olmalıdır.

Bizim sıkıntımız Q7'nin de Simao'nun da 4-3-3 sisteminde destekçi kanat oyuncuları (supporter winger) olmalarından kaynaklanıyor. Burda ince bir nüans var yani.

Size 4-3-3 ile ilgili Portodan yıl yıl örnek vericem, oyuncu karakterlerine bakalım:

2007: (sol)Quaresma-H.Postiga-L.Lopez(sağ)
2008: Quaresma-L.Lopez-Tarik
2009: C.Rodriguez-L.Lopez-Hulk
2010: Varela-Falcao-Hulk
2011: Varela-Kleber-Hulk

Gördüğünüz gibi solda hep destekçi kanat oyuncusu sağda hep hücumcu kanat oyuncusu kullanılmış.

Portekiz milli takımı 2010 DK:

Ronaldo-Almeida-Simao
Simao-Almeida-Ronaldo.

Burda da Simao destekçi, Ronaldo hücümcu ya da delici ne derseniz.

Umarım fikir verici olmuştur. Şahsi görüşüm bizde de bu problem Simao veya Q7'den birini kesip (bence Simao'yu) Pektemek'i oynatmaktır. Tabi bu işin ilacı Bebé idi...

Cartalete kendi formum gibi herşeye müdahale ettiğim için kusuruma bakma. Pazar akşamı can sıkıntısı işte... Sizin de yorumlarınızı merak ediyorum açıkçası.

balticman

Cartalete dedi ki...

Yani, bu konudaki görüşümü söylersem kendimi tekrar olur; takriben her maç öncesi yazısında bundan bahsediyorum. Katılıyorum kısaca.

Quaresma ve Simao'nun 4-4-2 kanatlarında oynaması, normalde doğru gözükse de topsuz oyunlarını düşünürsek durum daha da sakat olur. Ortasaha 2'ye iner. Öbür türlü 3'lü kalınıyor bari.

4-4-2 oynarsam, kanatları Holosko - Veli yaparım ben olsam; hücumda Pektemek - Edu/Almeda.

Bu arada Carlos kendiyle çelişti. Almeida tek forveti iyi beceriyor ama Edu da, Mustafa da yanında adam ihtiyacı duyuyorlar dedi. E adamları niye kucağa atıyorsun be abi, madem farkındasın?
Sözleşmeden madde mi vardı "Simao - Quaresma oynar" diye? Koy iikisini de oynasın şu kendini salmış Simao'yu oturt artık yani.

rogerio da silva bobo dedi ki...

@balticman

Simao'yu bize gelmeden önce ciddi gözle izlememiştim ama buradaki performansıyla bana hiç forvet oyuncusu izlenimi vermedi.Dönen top takibi yok.Ters kanattan gelişen akınlarda ceza sahasında pozisyon almıyor.Ceza sahasına koşu yaptığını pek görmedim.Belki de düşük performansından dolayı ben böyle algıladım.Aynı şeyler Quaresma için de geçerli.Kanat forvet deyince benim aklıma Keita,Kewell gibi oyuncular geliyor.

Ama dediğin gibi dengeleyici bir uzak forvetle Quaresma ve Simao da 4-3-3'e yedirilebilir ama aynı anda ikisi sahada olunca birbirlerini sönümlüyorlar.

Aslında ben Carvalhal'in takım savunması kaygısı güttüğü için 4-3-3'te ısrar ettiğini düşünüyorum.4-4-2'nin kanatlarında oynayan oyuncunun 4-3-3 kanatlarında oynayan oyuncuya göre savunması gereken alan daha fazla oluyor.

enorton dedi ki...

Telegole göre Kiev maçı sonrası Denizli başlıyor göreve...

http://www.herseyspor.com/video/14690-denizli-besiktas-a-mi-donuyor-videosu.aspx

Adsız dedi ki...

@bobo

Simao forvet oyuncusudur diye iddia etmiyorum, Simao'nun asıl mevkisi 4-3-3'ün ileri üçlüsünün kenarlarında "destekçi rolündeki" kanat oyuncusudur dedim. Yani ne forvet ne ortasaha. Ama Q7'ye göre daha forvet dememin nedeni ise kariyerinde zaman zaman forvet oynamış olması ve gol istatistiklerinin Quaresma'dan her zaman daha yüksek olmasından dolayıdır. Quaresma'dan daha çok golü düşünür ve gol vuruşları daha nettir.

Ama mevki ve görev olarak Quaresma ve Simao aşağı yukarı aynı tip oyuncular. Yukarıda baya detaylı anlatmıştım zaten. Bunlardan birini kesip, delici bir adamı diğer kanata koymamız gerekiyor. Ama aslında formda bir Simao delici görevini de baya iyi görebilirdi. Ama şu an yapılabilecek hamle ya Pektemek ya da Holosko. Dürüst olmak gerekirse, ben Guti ile beraber Simao'nun da satılması taraftarıyım.

Bu arada, evet, Kader Keita 4-3-3 için gayet ideal bir kanat oyuncusu ama Kewell daha çok 4-4-2'deki ikinci forvet rolündeki adam gibi. Benim için 4-3-3'teki en iyi delici kanat örnekleri C.Ronaldo ve Hulk destekçi kanat olarak da Pedro'dur diyebilirim.

balticman

Adsız dedi ki...

Beşiktaş’ın gerek bugünkü kadrosu gerekse son on yıldaki kadrosu genel olarak iyi oyunculardan oluşmaktadır. Son on yılda Rıza Çalımbay haricinde, takımı iyi teknik direktörler çalıştırmıştır ve Carvalhal de kötü bir teknik direktör değildir. Ama Beşiktaş bir türlü takım olamamakta haliyle de başarı gelememektedir. Peki neden böyle olmaktadır? Çünkü bir türlü kadro ve teknik direktör konusunda, istikrar sağlanamamaktadır. Halbuki her yıl yeni bir teknik direktör, ve onlarca yeni oyuncu transfer etmektense, kısaca her sene sil baştan yapmak yerine, iyi kötü mevcut bir teknik direktör ve kadro yapsın da ısrar edilse, Avrupa, Türkiye ligi ve kupası üç kulvarında tozunu atıcaz şeklinde gereksiz yere büyük beklentiler içerisine girmeden, takım ve taraftar üzerinde baskı yaratmadan en azından bir ya da iki yıl sabredilse, bence Beşiktaş, takım olma yönünde şu andaki durumdan çok daha iyi bir yerde olurdu ve en önemlisi geleceğe dönük umut olurdu. Ama bizdeki mevcut kongre yapısı, başkan ve yönetim kurulu, basının durumu ve taraftar mantalitemiz ortadayken, bu dediğim olmaz. Yani özetle , batı cephesinde değişen bir şey yok.

North

tannhauser dedi ki...

herkese selamlar,

bu haftasonu itibariyle beşiktaş bizi geçmişte olduğundan çok farklı bir şekilde hayal kırıklığına uğrattı. yapılan yorumlara bakıyorum da, aslında son on yıldaki hayal kırıklıklarımızı biriktirdiğimiz kabın sakat kapağına bir darbe indirmiş bu son maç. hangi birini ifade edeceğimizi şaşmış durumdayız.

oyunculardaki ruhsuzluk, acaba ne zamandan beri devam ediyor. geçen sene bu takım yeniliyor ama beni heyecanlandırıyordu.

bu hafta hocayla ilgili sorunu algılamayı başardım sanırım. geldiği günden beri yaptığı tespitler, gösterdiği hedefler çok doğru ve berraktı. uzağa gitmeye gerek yok. skandal kayseri maçı'ndan önce bile, kayserispor'un ikinci 45 performansından ve düğümü ilk yarıda çözmek gerekliliğinden bahsetti. adam çalışkan, iyi bir teoisyen ve rezalet bir taktisyen, pratisyen. doğru kadro tercihini bulsa bile, o doğru kadroya verdiği taktikle her şeyi mahvediyor. oyunu değişiklikleri ise tam felaket. sahada iyi giden bir şeyler varsa bile yaptığı değişiklikle işin içine ediyor. hocamız çok iyi bir yardımcı antrenör olabilir. rakip takımları çalışıp teknik direktöre rapor sunabilir. onun haricinde carvalhal'le mümkün değil. iyi bir adam ama bu kadar.

borca rağmen bu yönetimden kurtulmak mümkün mü? herkesin bir beşiktaşlı olma hikayesi vardır mutlaka. demirören yönetimi çok daha plastik hikayelerle beşiktaşlı olacak çocukların peşine düştü. bunu bile beceremediler. aklımda demirören'in beceriksizlikleri, verdiği zararlarla ilgili çok fazla anekdot var ama vakit almayayım. hepiniz biliyorsunuz zaten. mehmet ali yılmaz'ı hatırlar mısınız? trabzon'u benzer bir şekilde ele geçirmişti. trabzonlular ondan kurtulana kadar akla karayı seçtiler. ve 90'lardaki bu facianın ardından sportif anlamda belli bir çizgiyi yakalayabilmek için bu yıllara gelindi. ersun yanal'ın katkısını unutmamak lazım. her neyse çok dağınık oldu.

tannhauser dedi ki...

@bjk4ever: sence ersun yanal ya da mustafa denizli'den sadece biri beşiktaş'ı ayağa kaldırmaya yeterli mi? ben denizli'nin enerjisinin yeterli olmayacağını bir şeyleri eksik bırakacağını düşünüyorum. ersun hoca'nın ise basın ve yönetimle ilişkileri sorunlu. bu yüzden ya ikisi birden ya da ikisinin tam bir karışımı olan bir hoca olmalı. ersun hoca'nın takım çalışmalarını ve özkaynak - a-takım ilişkilerini hallettiği, mustafa hoca'nın yönetim ve basınla ilişkileri düzenlediği bir sistem olabilir.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

quaresma ve simao'nun oynayacağı kabulüyle, neden geçen sene nobre'nin forvet arkası oynatıldığını da anlamış oluyoruz böylece...

veya neden guti'nin o rolde olamayacağını...

Beşiktaş Stoke City'deki Walters'ı arıyor. Gel al desen, yıldız değil diye almaz ayrı konu.

Cartalete dedi ki...

Evet, Nobre ortadaki destekleyici forvetti. Ama o da, topsuz oyunda geriyi düşünmekten, yeterli derecede ceza sahasında görünemiyordu. Holosko'nun başına gelen geldi aslında.

Ayrıca Schuster'in, bu hücum hattının arkasında, neden defansı ısrarla önde oynattığı da ortaya çıkıyor. Öndekiler gelmezse, arkadakiler öne çıkar; bir nebze takım boyu azalır. Aksi halde görüyoruz ki, takım ya 30, ya 50, belli bir dakikadan sonra ikiye bölünüyor. Rakip ve stoperler maçına dönüyor iş. Aurelio olmasa, geçen gün 5 falan yiyecektik herhalde.

enorton dedi ki...

Schuster'in mantalitesi kendi içersinde doğruydu. Topsuz oyunda geri gelmeyen rakibini kovalamayan oyuncuların geri gelmesine gerek kalmayacaktı. Ancak o da orta sahayı boşalttı. Yaş ortalaması 35 olan Guti - Orelyo orta sahasına emanet etti takımı. Sonra elimizdeki savunma oyuncuları bu denli yüksek high- line oynamaya elverişli değildi. Manisa - İBB gibi takımlar savunması arkasına top atarak anamızı ağlattılar. Schuster belki de dünyada sadece Barça ve iyi dönemindeki Arsenal'in oynadığı seviyedeki high-line ı uygulamaya çalıştı ve bu yüzden olmadı. Biraz daha dengeli olsaydık. Devre arasında o gereksiz transferleri yapmasaydık şimdi bunları konuşmuyor olacaktık.

Belki de kendi gidişinin ardında o 3 transfer vardır bunu da bilemiyorum, kendi isteği dışında yapıldı büyük ihtimal. Keza Fernandes'e nerdeyse hiç forma vermedi. Almeida ise sezon başında istediği santrafor tipine tamamen zıt bir tercihti.

Forumları blogları dolaşıyorum herkes Tayfur hoca içerden çıksa diye bekliyor. Tayfur hocanın Carvahalden bir farkı olduğunu düşünmüyorum. Mustafa Denizli şuandaki kaos ortamında çok iyi bir çözüm olur. Ancak herkesin de bildiği üzere Mustafa Denizli ile uzun vadeli plan yapılmaz, geçici bir çözüm olur. Ersun Yenal ya da Mehmet Özdilek ya da isim yapmış ama kariyerinin sonlarında olmayan yabancı bir hoca ile uzun vadeli bir planlama içersine girilmeli. (YD başımızdayken bunun hayal ötesi olduğunu biliyorum)

Tayfur HAVUTÇU VE Carvahal gibi alt seviye karizmatik hocalarla bu iş olur mu yoluna gidildi ve olmadığı görüldü ya da görülmüştür umarım. Q7 rabona yapamadı diye kırmızı görüyor, Simao sahada ilyas salman ın ya ya ya şa şa şa filmindeki hali gibi dolaşıyor, Guti herkesin malumu, Fernandes 3 m2 de 4 çalım atma peşinde. Hocamız tv tv dolaşıp Beşiktaşın sorunlarını anlatıyor ama çözüm yok, nedense tahtaya en önce Simao ve Q7 yi yazıyor sonra da çözecez inşallah diyor.

Mehmet Akyüz, Burak, Tanju, Veli, Pektemek, Ernst , Hilbert kulubede ısınmaktan yakında tutuşacaklar :)

Celal Abbas dedi ki...

Bu maçın Antalya maçından tek farkı Ali Turan gibi birisinin çıkıp dangalakça penaltı yaptırmamasıdır. Ali Turan o penaltı ile Beşiktaşa kötülük yaptı. Antalya maçında alınacak bir beraberlik veya yenilgi blogda değil kamuoyunda daha çok tartışılacak ve milli maç arasında belkide birilerinin çeki düzen vermesini sağlayacaktı. Carvalhalde NTVSpora dün değil 15 gün önce çıkmak zorunda kalacaktı sempati toplamak için.

Görünen köy kılavuz istemiyor ama birilerinin sanki hiç umrunda değilmiş gibide geliyor bana.

tearkan dedi ki...

http://twitter.com/#!/CartaleteBlog/status/125566268236496896/photo/1/large

şu fotoğraf her şeyi anlatıyor zaten. pozisyonu hatırladığım için defanstaki 5 kişiyi sayabiliyorum; ama bilmesem de defans dörtlüsü ve aurelio dersin zaten.

görüntüde en başta bizim dörtlüyle kayseri'nin üçlünün yer değiştirmesi lazım. zaten önde simao ve q7 oynarken fernandes ve guti'yle ortasahada üstünlük kurabileceğimiz tek bir takım söylesenize. bu ikisiyle oynamaya kalkacağımız 4-4-2 golü yedikten sonra guti'nin çıkışıyla oluşan görüntüyü oluşturur net bir şekilde. 4-4-2 değil 4-2-4 olur o. 4-3-3'ü beceremiyoruz derken üstüne ortasahadan bir kişiyi daha eksiltmiş oluruz.

şu simao hala 90 dakikayı tamamlıyorsa, q7 ilk yarı sahada yokken inatla maçta kalmaya devam ediyorsa ve sen tutup guti'yi çıkartarak bu adamı taraftarın önüne atıyorsan benim carlos'un samimiyetine de inancım yok. guti oyundan çıkmamalıydı demiyorum; ama oyundan çıkması gerektiği için değil, portekizlilere dokunulamadığı için çıktı oyundan diyorum.

q7 ya da simao'nun sezon başından beri yapmadığı topsuz koşuyu bir maçta (üstelik bekten gelerek) yapan hilbert bir daha forma görmüyorsa, ernst o ortasahayı kenardan izliyorsa ve programda edu tek başına oynamamalı diyen carlos q7 ve simao'ya dokunamadığı için edu'yu tek başına defansın kucağına atıyorsa iş sadece teknik direktör değişimiyle olacak gibi değil.