Portekizcede Maden

Beşiktaş, yine İnönü’de bir Fenerbahçe maçını kazanamadı. Ama güzel olan şey, 88. dakikaya kadar kazanmaya çok yakın olmasının yanında, takımın “ne yaptığını biliyor” oluşuydu. Mersin maçı sonrasında da üzerinde durduğumuz gibi; Beşiktaş bu yapısıyla “topa sahip olan taraf” olamaz. Ya baskı yapan, ya da alanına çekilip baskı yiyen taraf olur… Genelde top Fenerbahçe’deydi, ama Beşiktaş da ne zaman ayağını frenden çekse gol ya da etkili pozisyon buldu. Tipik bir Portekiz takımıydı Beşiktaş, ama esas uygulayıcıları Türk ve Almanlardan oluşuyordu.Simao’nun hakkını yememek gerek, maçın en iyilerindendi. Attığı gol için değil; daha çok bu taktik disipline 90 dakika boyunca sadık kaldığı için. Tamam, ben de pek inanmadım; attığı gol için de olabilir… Uzun süre olmuştu Beşiktaş’ta bir oyuncunun köyünden şut atıp, golü bulması. O neydi yahu? Simao geldiğinde kendisi için, “topsuz koşuları yoktur ama; frikik, uzun şuttan falan ekstra goller bulur” demiştik; frikiklerini gördük geçen sene ama uzun şutuna 30 haftada anca tanık olduk. Daha sık denemesi lazım.

Gol öncesi önde basan Ernst’i, ilk yarı boyunca ortasahayı pek geçtiğini göremedik daha sonra. Çünkü Beşiktaş golü bulduktan sonra bu kez bekleme konuma geçmiş ve sıkı bir alan savunmasıyla topu Fenerbahçe’ye vermişti. Ancak ortada çok sağlıklı bir görüntü oluşmadı, Fenerbahçe hemen her atağını etkili sonlandırmaya başladı…

Alan savunmasını bir sandal gibi düşünün; sürekli dengede olması ve hiçbir açığı bulunmaması lazım. En ufak bir delikte, su alır ve batar çünkü… Beşiktaş’ın alan savunmasındaki arızalı tarafı da Quaresma’ydı. Zaten Aykut Kocaman da bunun farkındaydı… Maç öncesi direk şu talimat verilmiş; “Quaresma hangi kanattaysa, o bölgedeki bekin üstüne 2’li oyunlar gerçekleştirin, orada kümelenin…” Tüm maçta görüntü buydu, Fenerbahçe için Portekizcede maden Quaresma demekti…Beşiktaş geride beklerken, Quaresma’nın olduğu bölgeden Fenerbahçe geliyor; Beşiktaş da mecburen orta sahasındaki adamları oraya aktarıyordu (genellikle Ernst). Diğer kanatta ise salgın hastalık vardı herhalde, tahliye alanı gibi kalıyordu çünkü... Oturup piknik yapsan, hakem maçı durdurmazdı…

Quaresma dışında, herkes görevini eksiksiz ve en iyi şekilde yaptı. Ama normal olan bu, Quaresma böyle bir taktik disipline sahip takımlara ayak uyduramadığı, amatör futbolcu mentaline sahip olduğu için burada… O gelmeden önce de durumu buydu ve Beşiktaş, Beşiktaşlılar bunu kabullenip Quaresma’ya sahip çıktı. Yani, “adam hiç savunmasına yardımcı değil” cümlesi bir tespit değil; ben de takımın neden savunmaya çekilmesine rağmen pozisyon verdiğini anlatmak istedim zaten, konuyu Quaresma’ya getirmek değildi amaç.

Carvalhal’in derbi planı yerindeydi ama Quaresma’yla bu işin sınırlı kalacağını bilmesi gerekiyor. Maç öncesinde yazdığım üzere; madem vazgeçilemiyor, Quaresma’yı daha cephede ve hücuma yakın oynatmak gerekir ki; takım da buna göre savunmada pozisyon alsın. Yoksa tüm dengeler birbirine giriyor… Aksi taktirde, böyle kullanılacaksa para ediyorken elini sıkmak gerekecek. Ki Beşiktaş’ın tamamen sağlıklı, Fenerbahçe’de olduğu gibi birkaç isimin değişmesiyle bile, aynı seviyede devam eden bir sistem oluşturabilmesi için bu şart gözüküyor… Önce takım olmak, sonra belki üzerine bir-iki yıldız süslemesi... Ama artık ona da gerek yok.Keza bu maçta da, seremoniden itibaren “Quaresma çıksın, Holosko girsin; olmadı Necip girsin, Veli kenara geçsin” demeye başladım. Ancak 85. dakikada oldu öyle bir düzen, ben de gollerden ziyade bu Holosko – Quaresma değişikliği sonrası “maç geldi” dedim, ama o atılış açısından güzel, yeniliş açısından saçma duran topu hesaba katmadık tabi. Cenk kurduğu barajla kimi koruyordu, hala çözebilmiş değilim. Arkadaki fotoğrafçılardan biri yakınıydı herhalde…

Almeida oyuna girdikten sonra güzel bir top indirdi orta sahada, sonra güzel de bir gol attı. Ama bu takımın “tek forveti” güçlü olduktan sonra Pektemek’tir her türlü, bunu kanıtladı. Almeida ve Pektemek, Quaresma ve Simao’dan birinin oturması şartıyla (bu maçtan sonra Simao öne geçti haliyle) 4-3-3 ya da 4-4-2 varyasyonlarında beraber oynayabilirler, hatta oynamalılar…

Velhasıl, Beşiktaş futbol takımı olarak çok olumsuz değil şu sıralar, Mersin maçından itibaren ciddi bir taktiksel, arzusal kıpırdanma var. Bu biraz da Veli’nin takıma girmesiyle başladı, artık çıkmaması da lazım. Japon çizgi filmlerindekine benzer bir futbolcu tipi var zaten elemanda… Çok sevmeye başladım. Bugün direk orta sahanın içinde oynadı, gayet iyiydi. Her türlü sistemde iş yapar, ciddi bir joker…

Kazanılsaydı, güzel olurdu ama play-off muhabbeti sebebiyle, çok da sorun değil. İlk 4’de kalındıktan sonra, oradaki maçlar asıl mesele zaten. En azından defans artık oturdu, savunma dörtlüsü denince direk sağdan sola otomatikman sayacağımız bir 4’lü var artık sanırım. Kiev, Mersin, Fenerbahçe serisinde 3 gol yendi, 2’si duran top. “Savunma şampiyon yapar” klişesi hayat bulsa bari…

23 yorum:

forma-aşkı dedi ki...

Berabere kaldığımızdan daha çok,şu adamların yenilmezlik serilerine son veremediğimize üzülüyorum..

Veli,Mersin maçı kadar etkili değildi ama yine bastı,bozdu,mücadele etti,helal olsun..

İsmail,her geçen maçta olgunlaşıyor,gösterişsiz futbol oynayarak da etkin olabileceğini farketmeye başladı..

Cenk için 'Cartaleta CopyPaste.'

Egemen,istikrar..

Sivok,bana göre çok iyiydi.

Hilbert,iyi değildi ama adam kimi tutacağını şaşırdı,kredisi çok,hele bu kadroda.

Ernst,çoğu kişi beğenmemiş ama bence çok iyi oynadı.

Aurelio,görevini yaptı.Zaten ekstra verdiğini çok göremedim.

Necip,bu adam da inanılmaz bir zamanlama eksikliği ve savrukluk var..Kendini geliştirmeli.Türkiye'nin en iyi oyun bozan,araya giren orta sahası,onu her maçta saha da görmek istiyorum.Topla hızlandığında ne yaptığını pek bilmiyorum,topla dalayım gideyim havasında.Lütfen dikkat Necip!!Rakibe çok dengesiz giriyor,bu maçta gol yedirdiği için değil genelde bu görüşüm hakimdi..Arkası dönük bir adama o faul yapılmaz-Faul olduğu tartışılabilir-

Simao,geldiği günden beri en iyi maçı,hem de Gökhan Gönül'e karşı.

Querasma,kızamıyorum ama artık yedek kulübesi havası solumalı,orda biraz üşümeli,belki saha da daha fazla koşmaya,yardımlaşmaya başlar.-Emre'yi Tophane'ye gönderdiğin pozisyonda nasıl sevgi cümleleri döktüysem,bil ki Caner topa vururken 3 adım geri kaçtığın için o derece nefret cümleleri döktüm..

enorton dedi ki...

Q7 ye bu maçta kızdığım kadar başka hiçbir maçta kızmamıştım. Yahu adam 2 metre önündeki topa koşmuyor geri gelmemek için. Hilbert mahvoldu onun yüzünden, yine Caner şov yaptı. Çünkü Ziglerle beraber sürekli 2ye 1 kaldılar. Rakibin santraforu Bienvenu sürekli bizim stoperlere pres yaptı, oyunu geriden iyi kuramadık bu yüzden ve uzun top yaptık çoğu zaman. Bizim Q7 eli belinde bekledi durdu. Maçta yaptığı asist dışında 0 verimle oynadı. Ama adam işi biliyor gereksiz yerlerde 2 çalım attı bir de asist yaptı taraftar alkışlayara uğurladı. Simao allah var dün çok iyi yardıma geldi. Zaten Cartalete de demiş, FB sürekli Q7 nin olduğu kanattan akın yaptı.

Orta ikilideki Veli ve Ernst sürekli beklere yardıma gitmekten helak oldular. Orelyo zaten Alexin peşinde gezdi maç boyu. Valla çok kızgınım Q7 ye ve hala onu savunan taraftar kitlesine.

Devre arasında twitterdan Tearkan'a yazmıştım. Q7 ve Simao yu çıkarıp Necip ve Almeidayı oyuna alırım diye. Pektemek ve Veli de kanatlara geçerdi. sonraki dakikalarda ise veli ya da pektemek yerine Holosko girerdi. 1-0 öndesin kendi evindesin 2 yi at işi bitir. Gerçi q7 lakayıt davranmasaydı 2-1 ken 3-1 de olurdu. Sağdan girip dışarı attığı bir pozisyon var Almeida içerde bomboştu. Bir de şuna dikkat ettim adam gerekmedikçe portekizlilerden başkasına pas atmıyor. Sahanın en kötü ve en lakayıt adamının kolunda kaptanlık bandı olması ise resmen skandaldır.

aquila dedi ki...

88. dakikaya kadar maçın 2-1 gitmesinde istisnasız her oyuncunun katkısı vardı diye düşünüyorum. ama farkın daha da artmamasında, en yakın arkadaşına pas vermek yerine en yakın reklam panosunu hedef alan, Q7'ydi. onun arkasında oynaması hilbert için öğrenilmiş çaresizlik oldu ama yine de disipliniyle nerdeyse her fener atağında 2 kişiye karşı sonuna kadar ayakta kalması da, sağbeke ilk yazılacak isim olması gerektiğinin kanıtıydı. maç önü yazında dediğin gibi aurelio'nun defansın arasında pozisyon alması ve öndeki simao-Q7-forvetin defansif özellikleri nedeniyle orta sahaya bu tip maçlarda fazla yük biniyo. Allah ernst, necip ve veliye gayret-kuvvet versin.

feneri yenemesekte ilk defa oynanan futboldan keyif aldım. özelliklede gole rağmen cenk, veli ve pektemekte ilerleme olduğunu görmekte ayrı bi keyif verdi. ziyade olsun:)

tearkan dedi ki...

@enorton

evet yazdı ben şahidim. :)

benzer bir düşünce bende de vardı. gerçi ben normal şartlarda oyuncu değişikliklerini iki hamle, bir sakatlık şeklinde ayırdığım için tek değişiklikle necip'in gireceği ve veli'nin kanada geçeceği bir düzen düşünmüştüm. kimin çıkacağı konusunda q7 ve simao arasında kalmıştım yalan yok. gol sonrası mersin maçındaki gibi topun arkasına geçip kontra kovaladığımız için topu taşıyacak bir oyuncu olsun diye simao mu çıksa acaba diye düşünmüştüm. tabi taşıdığı toplar, aquila'nın dediği gibi, çoğunluk reklam panoları oldu. klasik geyiklere girmeyelim, adam orda almeida'ya pas verecek olsa barça, inter, chelsea yazıyor kariyerinde; elbet birisinde kalırdı. aslında iyi bir takım kurgusu içerisinde (inter'e geçmeden önceki porto zamanı gibi) tolore edilebilir q7. ha yok bizim gibi tam takım olmamış, üstüne de q7'nin ayağına bakılan bir ortam varken böyle eleştiriler alır haliyle. gerçi benim de içinde olduğum eleştiren gruba rağmen bir asisit bir de direkten dönen topun hazırlayıcısı q7; ama diğer kısımlar çok eksik kaldığından ve takım bu eksikleri kapatamadığından bu derece eleştiri almaya başladı.

dokunulmazlığı biraz törpülense ikici gol sonrası çıkan veli değil de q7 olsa, veli kanada geçse çok daha farklı olabilirdi.

cenk de sanırım ben ismail'e seslendim baraja girmesi için; ama duymadı demiş. arkadaş bu pozisyonlar niye sorun olur, kaleciler her seferinde baraj kurarken kendini yırtar hiç anlamam. belirlersin bir oyuncu böyle durumlarda topun başına dikilecek, hakeme bir şeyler anlatıp atışın kullanılmasını geciktirecek; sen de o sırada barajı kurarsın. hiç olmadı sakatlık ayağına yat madem baraj istediğin gibi olmadıysa, kullandırma atışı, dakika 88 olmuş, maçın başı değil ki. üstelik skor 2-1, ismail'e seslendim duymadı diyebileceğin bir durum yok ortada.

bir de q7 çıkarken o pazubandın ernst değil de simao'ya gitmesi hiç hoşuma gitmiyor benim.

son olarak, maça beşiktaş seninle ölmeye geldik tezhüratını küfüre çevirerek dalan insan olmadığı kesin sürüye bakıyorum, sonra son dakika golüyle hevesi kursağında kalmasına, umudu sönmesine rağmen verdiği sözü tutup başkalarının umutlarını yeşertmeye çalışan atkılarını sahaya atanlara bakıyorum. çok şükür beşiktaşlıyım.

always dedi ki...

O pazubandın direk ernste olmaması benim daha da fazla hoşuma gitmiyor.

Fly like an eagle dedi ki...

Sorarım size : Erkan Kaş'ın şu Quaresma'dan taktik disiplini olarak fazlası yok mu?? Herşey 2 çalım mı? Bunu şunun için söyledim: Bu takımın net olarak görülüyor ki uygulaması gereken sistem 3-4-3 ya da 3-4-1-2 dir. 3 tane stoper Türkiye stamdartlarının üstünde var mı? VAR! (Egemen- Sivok- Sidnei- Atınç, düzelince Ersan), 2 tane ileri geri bindirmeli rwb rm- lwm -lm tarzı var mı? VAR !! ( İsmail- Hilbert), Orta saha gerektiğinde 2 ya da 3 kişiyle canavar gibi olduracak adamlar var mı? VAR !! (Ernst, Aurelio, Necip, Veli, Fernandes son 30-35 dakikada Guti) ve ilerde de 3'lü oynanacaksa geri gelmeyen Simao ve Q7'ye zaten İso ve Hilbert destek verecek ve portekizlilerin oynama alanları sadece hücuma endekslenecek. Bu da bir artı.. Ve ileride formunu bulmaya başlayan Peko ile Golünü atan Almeida.. Duruma göre Holosko ya da Mehmet Akyüz. Büyük harflerle yazıyorum. DÜNKÜ OYUNUN İLK YARISI REZALETTİ!!! BEN HAYATIMDA HELE DE İLKYARININ 10 DK HARİÇ BU KADAR SAÇMA BİR TAKIM GÖRMEDİM.. EĞER FUTBOL ARANIYORSA OYNAYACAĞIMIZ TEK SİSTEM 3 LÜ DEFANS, 5 Lİ YA DA 4 LÜ ORTASAHADIR. BU SİSTEMLE ANCAK BU KADAR ZORLARSINIZ . SONRADA Q7 YE DIŞKI ATARSINIZ.. SORUN SİSTEM, Q7 DEĞİL ! UYUMAYIN !!!

ihsan dedi ki...

Bilmiyorum, yorumlarda hiç göremedim ama Pektemek çok iyiydi bana kalırsa. Neredeyse her topu aldı. Boşluklara iyi getirdi, Ouaresma'nın kapatmadığı kenarlara sık sık geldi. Bence maç kondisyonu yüklendikçe, çok daha iyi olacak. Umudum en çok ona.

Şimdiden konuşmak gerek mi bilemem, Hilbert şu an için iyi, buna eyvallah. Ama takıma bir sağbek lazım gibi, devre arası olabilir mi acaba ?

Cartalete dedi ki...

Hakkını verdik Pektemek'in, adam 1. seçenektir dedik yahu :) Tam modern santrafor örneği verdi çocuk. Hücumda iki tane top düştü zaten önüne, birini Simao'ya açtı gol oldu; diğerinde direğe vurdu.

BenYaptımOldu, Dostum güzel yorumlar yapıyorsun, güzel fikirler sunuyorsun ama elini şift tuşundan çeksen daha iyi olacak :) Yani büyük harfle yazınca, ortalığı ünlem manyağı yapınca "haklıyım" imajı belirmiyor, insanların dikkate alacağı varsa da almaz. Yorumunda kullandığın FM tabiriyle belirtmek gerekirse, "Aggression 20" olmaya gerek yok.

Teşekkürler arkadaşlar.

Fly like an eagle dedi ki...

Sevgili mustafa, yüreğimiz ŞİFT tuşuyla sarılmış epeydir, parmakların günahı ne? :D Ünlemler " Ben haklıyım." demek değildir. Sadece senin de takımıza olan sevdandan, samimiyetinden şüphem olmadığı için, artık bu futbolsuzluktan inleyen takıma karşı kudurmakta olan, deliboran vasfında bir yüreğin dışavurumudur o ünlemler. Şu ne idüğü belirsizliğe doğru adım adım koşmakta olduğumuz bu yıllarda sende de o ünlemlerden yoksa - ki hatırlıyorum birkaç hafta önce sen de dayanamayıp maç önü yazısı yazmayacağım demiştin - ben de sana o zaman SORU İŞARETLERİ gönderiyorum.. Sevgiyle..

Bukan dedi ki...

Mustafa geçen sene senle İsmail konusunda çok konuştuk hatta ben oyunu bırakıp böyle izlemesine çok sinir oluyordum ve hep Üzülmez'i tercih ederdim hatırlarsan.Ama bu sene hem güçlenmiş kolay düşmüyor hemde kondüsyonu iyi.Dün Necip'e çok kızdım yaptırdığı faul için arkası dönük adama asla faul yaptırmaması gerekiyordu bir de Cenk'e kızdım o yaptırdığı baraj için. Cenk bazen özgüven ile lakaytlığı karıştırıyor iyi kaleci ama bu kadar özgüven için çok erken biraz daha oyun disiplini olması lazım. Beşiktaş başarılar kazanacak istikrar abidesi olacaksa Cenk Necip İsmail ile olur ve bunlarında formanın hakkını vermesi lazım geçmişten ders çıkarıp ona göre hareket etmesi lazım bunun içinde oynamaları taraftarıyım sakat olmadıkları sürece. Bu 3 adamın yanına Pektemek Ersanda girerse geriye kalanda takım oyunu oynayacak adamlar alınırsa yıldız yerine başarı gelir.Fenerbahçe son 10 yılda hep potada ise takımda senelerdir 5 6 oyuncu sabit olmasından kaynaklı bir de son 10 yılda aldıkları takımı sahiplenen yabancıları sayesinde. Bizim takımda eksiklik istikrar ve takıma aidiyet duyan yabancılar birini zaten sezon başında gönderdik (Bobo) birini yedek bıraktık(Ernst). Eğer orta sahada dirençli bir oyuncu ve kanat alırsak başarı gelir.Simao Queresama'nın yedeği Fernandes'de Guti'nin yedeği olmak kaydı ile

borasahin dedi ki...

Seytanin avukatinin yanindan geliyorum: Quaresma sunu da yapsa simdi bilmem nerede olurdu bir klisedir, gerceklikten uzaktir!

Zaten hic sevmezdim, artik Demiroren'den iyice nefret etmeye basladim, gidecegi gunun ve sartlarin en kisa zamanda olusmasini diliyorum. O varken hic bir basari gelecegini sanmiyorum, zaten gelmesin de, onunla gelen basari zarardan baska birsey degil. Bu sene hic mac seyretmedim, herhangi bir macin gollerini bile gormedim diyebilirim. Cartalete ve Noat beylerin bloglarini okuyarak ozlemimizi gideriyoruz :)

Bu yazi polemige davetiye cikarmaktadir :)

Cartalete bey ve mudavimleri saygilar, selamlar...

Cartalete dedi ki...

Sen gel de, polemikle gel gerekirse :)

"Quaresma'da şu olsaydı, şurada olurdu" mevzusu gerçeklikten uzak değil, ama manasız bir gerçeklik aslında evet. Yani doğru, ama bu herkese söylenebilecek birşey.

Quaresma savunmaya koşsa, şahsi oynamasa, topsuz oyunda defans arkasına sarksa... Liste uzun çünkü baya.

Peki, Ekrem de biraz pozisyon bilgisi olsa, 10 santim uzun olsa, kendi ekseninde sadece semazen kursunda dönse; La Liga'da oynar mesela. :)

Zaten ben, "Quaresma'nın bu eksiği olmasa zaten gelmezdi" dediğim zamanlarda, bunun zaten bilinen birşey olduğundan bahsediyorum. Yeni birşey değil yani, malzeme bu. Adama yüklenmeye gerek yok, bu eksiklerini bilip, artıları bana yeter diyip almışın. Demek ki artık bulaşmamak lazım bu tip adamlara, belli oldu.

Biraz eksiğini giderse, Barça'da oynayacak adamlar değil de; Beşiktaş'ta oynayacak kapasitede, ama yeteneği doğrultusunda eksiksiz olan adamlar sırtlıyor sonuçta takımı.

Bak hemen çözüldü, pek de polemik değilmiş. Sevgiler bizden :)
-
Şu Necip faul olayına da değineyim. Orada bence faulu Emre aldı, Necip'in bir hamlesi bile yok. Normal adım attı, Emre'nin ayağına dokundu sadece, o da uçtu... Hatta şunu söyleyelim; o anda Necip sakat bir kontraya çıkmasaydı, hakem faulu çalmazdı. "Ulan bir de faulse, gidip kontradan yazmasınlar şimdi" diyip verdi bence.

gökhan dedi ki...

ilk başta farketmemiştim ama tekrar bakınca uyandım. juve hakkında yazılan son posttaki dizilişin hemen hemen aynısını sezon başında beşiktaş için düşünüyordum. ne 4-4-2 ne de 4-3-3, ikisinin kırması diyebiliriz. marchisio rolünde fernandes (yeteneklerini düşünürsek o rolü daha iyi kotarır hatta), pepe rolünde de simao yada quaresma. aslında simao'yu silmek üzereydim ama dünkü oyunu kendisine kredi kazandırdı. quaresma'da öyle felaket ki 1-2 maçtır, 1. tercihim şimdilik simao.

ileri ikilide de vucinic yerine mustafa, matri yerine de almeida. cuk oturuyor sanki :)

aslında carvalhal teori de iyide pratikte kötüymüş gibi geliyor bana. hem web sitesi hemde konuşmaları bu tarz şeyler deneyebilecek bir hoca izlenimi bıraktı bende. ama pratikte nedense yapamıyor. artık sebebi mendes bağlantıları mıdır, cesaretsizlik midir bilemiyorum.

stoke maçı sonrası da olumlu bir hava hakimdi. toparlanıyoruz derken sonrası felaket oldu. umarım aynı süreç tekrarlanmaz..

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Abi bizim blog'da da yorumlara yazdiydim, bence bu oyunun "akli basinda" durmasinin sebebi, Fenerbahce'ye karsi oynamamizdi. Yani rakip bugun farz-i misal Orduspor olsaydi, sahada bu tarz bir oyun goremez, gorsek de bunu siradanlikla degerlendirirdik gibi geliyor. Cunku su dedigine ca-i gonulden katiliyorum: Besiktas su an tek "sahasina cekilip baski yeme" isini iyi yapabiliyor. Ernst garibim takimi tasimaya calisiyor ama Quaresma sag olsun, gene 4 kisiyle hucum eder pozisyona dusuyoruz.

Tabii bu "gercekci karamsarlik" durumu artik gecen seneden beri icime islediginden senin gordugun isigi gormuyor olabilirim. :)

Haftasonunu bekleyelim bakalim, isik devam ederse optimizme ucundan kiyisindan bulasirim ben de.

Mete dedi ki...

@BenYaptımOldu

Sorunun Quaresma'dan degil sistemden oldugu fikrine katiliyorum.
Eger illa ki 4-3-3 formasyonunda diretiliyorsa bu halde de sorun sistemden degil orta saha dizilisi ve oyuncu secimi ile alakali.
Cikis noktasi Lucescu'lu Galatasaray. Okan-Suat-Emre'li orta saha ileride Hagi-Hasan ve Jardelin defansif zaafiyetlerini tolere etmisti.
Bence burda onemli olan bu 3'lu orta saha icerisinde tam anlamiyla defansif orta saha roluyle oynayan hicbir oyuncunun olmamasi ( bizde cogunlukla M.Aurelio bu sekilde oynuyor ) beraber sekilde baskiysa baski, pas ise pas yapan defans hattinin icine girmeden oyunu forse eden bir orta saha. Bir diger onemli nokta orta saha oyuncu seciminde ise mutlaka ve mutlaka oyun zekasi yuksek iki oyuncu (okan-emre) diger bir degisle asla asla ve Suat ve Bulent Akin'in ayni anda sahada olmamasi.
Kanimca bu dizilis ve ona uygun oyuncu secimi ile 4'lu savunmadan vazgecmeden ( cunku 3'lu savunma karari sezon basladiktan sonra radikal bir secim olabilir ) Quaresma'nin kurtulabilecegini dusunuyorum.

Cartalete dedi ki...

shelbyl,

Aslında benim gördüğüm de ışık mı bilmiyorum :) Ama durum bu yani; bu takım Fenerbahçe gibi ayağa oynayarak, takım halinde hücumda çoğalamaz. Ama hızlı çıkabiliyor, bu da birşey. Mesela 2. golde Emre gereksiz bir uzun pas attı, İsmail aldı topu; 2 pasta Quaresma'ya kadar ulaştı, sonra gol.

Ve ara ara önde baskı yaptığı zaman da sonuç alabiliyor. Fener maçında zaten toplasan 15 dakika falan önde basmışızdır, o arada 2 gol, 1 direk, 2-3 Quaresma bireysel hücumu geldi. Aslında buna yanıyorum biraz, Fener'in savunması hiç iyi durumda değildi. Elde Quaresma da varken, o kadar uzun süre topu vermeye, cezasahasında ne yapacaklar diye beklemeye gerek yoktu.

Cartalete dedi ki...

gökhan,

Evet Juventus'la baya benziyor zaten son dönemdeki düzen. İşte fark şurada; Juve'de ortasahada topa basan adamlar var, Pirlo, Vidal, Marchisio falan. Böylelikle daha güçlü çoğalabiliyorlar.
Bizdeki eksiklik bu maalesef. Fernandes adam olsa işte, o eksiklik biraz giderilirdi.

Almeida'da biraz Matri ama, Pektemek güçlenirse daha çok o Matri gibi olur. İkisi de oyunun içinde çünkü sürekli, Almeida'da pek yok bu.

bobby dedi ki...

Pembe bir tablo olacak belki ama;

Ben bu macin, ulke futbolumuz acisindan 4-5 aydir yasanan en olumlu futbol olayi oldugunu dusunuyorum.

Oncelikle Fenerbahceden baslarsak taraftarlarinin sahaya dalmalarindan takimin sahadaki disiplinlerine kadar takdir edilmesi gereken bir butunluk ve kararlilik icindeler. Yani bu macta ne kavga cikti ne bir sey..futbolcular taraftarlar yalnizca futbolun merkezde oldugu 2 saatlik muhtesem bir karsilasma sahnelediler. Eger bir not verebilseydim bu maca +9 verirdim.

Fenerbahce umdugum gibi icinde bulundugu krizi kendisi icin faydali bir hale getirebilmis. Elindeki kadronun yas ortalamasi ve verimliligi gelecek acisindan bir isik verdi bana. Alex seyretmesi cok keyifli bir futbolcu. Yobo,Topuz,Caneri basarli buldum. Fenerbahcenin de her zaman boyle oynadigini soyleyemeyiz. Onlarda Besiktasa karsi en iyiyi yapmaya calistilar elbette.

Yorgun Besiktas ise 2 haftadir gozle gorulur bir toparlanma icersinde. Fenerbahceye karsi hem mental hem fiziksel ustunlugumuzu bu macta kanitladigimizi dusunuyorum. Gecen seneki macin neredeyse bir benzeri gibiydi.3u bulamadigimiz icin maci kaybediyorduk nerdeyse.

Burada 3u getirecek adam Q7dir.Tartismasiz. Sirf bu yuzden Q7 elestirilir. Ancak onun da butun kisilik problemlerinin ustesinde gelecek olcude cabaladigini ve faydali olmaya calistigini,Besiktasi onemsedigni gorebiliyorum. Cikmasaydi 2inci golu yemeyi birakin 3u biz bulmak uzereydik.

Caner, Quaresma kotu oynadi diye mi cok iyi oynadi simdi?? ya da Quaresma geriye gelmedigi icin mi hilbert vasat bir sag bek ??? Basi sikistiginda her futbolcumuz topu Q7ye gonderirken Q7 iyi, top kaybettiginde mi kendine oynuyor oluyor??

Bence Q7 fena oynamadi. Skora etki edebildigi surece kredisi var,oyle olmali. Bu maca bakarak adamin futbol hayatinin bitirilmesinin bizim tipik asiriliklarimizdan birisi oldugunu soylemeliyim.

saygilar

Erhan

onkaplan dedi ki...

o tünelin ucundaki ışığı ben de görüyorum ama üzerimize gelen trenin ışığı o...

RyhiaNN dedi ki...

Q7 ye çok yükleniyoruz. geçen seneden pek farkı yok aslında dikkatli irdelenirse. geçen sene sadece kaptırdıgı bazı toplarda sadece topu kapan adama gıcık oldugu için vuruyodu deparı arkasından :) oda bizi mest ediyodu. bu sene tek farkı artık kaptırdıgı topları da ender kovalıyo olması. Ama bence asıl problem bu degil. Asıl problem aslında gözümüzün önünde. Q7 maç boyunca kaç tane pozisyonda etkili oldu: 3! Biri 1-1'ken sağdan ceza sahasına girip penaltıyla karışık içeri çevirdiği ve Mustafa'nın direkten dönen topu. Bir diğeri gol pası malumunuz. Sonuncusu da atılan topta biraz da yorgunluktan Volkan'ın üzerine vurduğu top. 3 pozisyonu da irdelediğimizde üçünün de ceza sahası ve çevresinde olduğunu görüyoruz. Yani Q7 topu ceza sahasına yakın aldığında tamamında olmasa bile pozisyonların %70-80 lik kısmında tehlike yaratıyor. Zaten Schuster'in Beşiktaş'ında da daha başarılı görünmesinin nedeni bu. O dönemde 40mt. de top oynarken şimdi 65-70mtlerde oynamaya çalışıyoruz. Şu anki oyun şablonunda defans bloğu oyunu daraltmadığı için çok fazla geniş alanda topu rahat alabildiği bölge maalesef kendi sahamızın son metreleri ya da rahip sahanın ilk metreleri. Kusura bakmayalım ama bir tane Messi var ve o da bizde değil. Ordan topu alıp tehlike yaratabilecek bir o var CR7'yi dahi bu sınıfa koyamayız. Messi'de bu pozisyonların çoğunda top kaybı yapıyor. Herhangi bir Barcelona maçında bunu rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.

Sözün özü Q7 rakip kaleden çok uzakta toplar aldığı için başarısız görünüyor ki bana göre bu görüntü de dahi birşeyler yapmaya çalışıyor. Çok fazla yoruluyor. Tehlikeli bölgede birşeyler yapacak enerjisi kalmıyor. Tamam kendisinin de bunda payı var biraz ama o bizim çingenemiz onu böyle kabul etmiştir. Kimse kalkıp demesin Q7 geldiğinde takım oyunu oynayacak, geri koşacak, bekine yardım edecek falan gibi beklentileri olduğunu. Bunları yapmayacagını hepimiz biliyorduk. O bize tehlikeli bölgede şans yaratsa yeter bize. Bunun için de oyun şablonunun değişmesi gerek. Carlos'un oyunu daraltacağını pek sanmıyorum. Bu bağlamda geriye bir seçenek kalıyor. O da sağ açığa bağlamaktan sa serbest bırakmak. Porto'da oynadığı dönemde nasıl taş gibi bir orta alan vardı arkasında ve kafasına göre geziyordu, yine öyle oynaması lazım. Bunun sağlanması için se sistem olarak 4-3-3 ten vazgeçerek, 4-4-1-1 sistemine dönmemiz gerekiyor ancak bu sistem için uygun oyuncu var mı derseniz yoruma açık. Bence var. Simao Barcelona günlerinde oldugu gibi pekala sağ da oynayabilir.Zaten fedakar bir oyuncu ve hemen her maç en çok koşan oyuncu. Defansına yardımcı olacağı kesin. Solda benim düşündüğüm oyuncu Veli.Ki kendisini Wien'den aldığımızda o bölgenin oyuncusuydu. Çok dinamik, iyi niyetli ve çalışkan. Kesinlikle sırıtacağını düşünmüyorum. Orta bira muallak. orta sahayı 2 kişiyle kurmamız gerekecek. Bu iki kişinin sorumluluğu herkesten fazla olacak. Burda da favorilerim Ernst ve Necip.(İyi bir Ernst ancak. Derbideki Ernst'i beğenmedim). Q7 bu 4lünün önünde beslendiğinde hem tehlikeli bölgeye yakın top alabilecek, hem de topu aldığında opsiyonu çok daha fazla olacak(sağ-Sol-ön)

ben böyle daha faydalı olacagına inanıyorum.

saygılar...

tannhauser dedi ki...

geçen sene söylediğimin aynısını söylüyorum: taktiksel nedenleri bir yana bırakıp psikolojik nedenlerle konuşursak quaresma-almeida mutlaka birlikte oynamalı. quaresma'nın bu takımda almeida'dan başka kimseyi kral yapmayacağı açık. o olmadığı zaman kendine oynuyor.

neyse, asıl söylemek istedim bunlar değil. birileri veli kavlak'tan bahsetsin. çabası, konsantrasyonu, yetenekleri. bence hiç de azımsanamayacak bir futbolcu yakaladık. kulübede, tribünde heba etmezsek eğer. gönül ister ki topla çok daha yumuşak ilişkisi olan, pasör özelliği kat kat ileride olan onur bayramoğlu veli'nin taktik disiplinine, topsuz oyundaki çabasına sahip olsun. çok da ihtiyacı yok ama benim için veli kavlak bu senenin dokunulmaz oyuncusu. bir maçta performans eksikliği görülür de üstüne gidilirse kardeşim gibi savunurum. hem yetenekleri kalburüstü olan hem de kendini yırtan bir orta saha... fernandes istinye park'tan üzerine kürk filan almaya devam edebilir. bence sakıncası yok.

Cartalete dedi ki...

Güzel bir Quaresma değerlendirmesi olmuş. Katılıyorum, takımın kendini geri atmasıyla paralel şekilde hem Quaresma'ya muhtaçlık durumu oluyor, hem de ondan daha az faydalanılıyor.

Aslında Quaresma savunmaya hiç koşmasa daha iyi, geldiği zaman da ya gereksiz faul yapıyor ya da aldığı adamı tekrar bırakarak, savunma hattının kafasını karıştırıyor. Alex'in golde, Caner'in top aldığı anda manasız şekilde kendini ileri atmasında olduğu gibi...

Eğer savunma böyle gömülecekse, Quaresma'nın mutlaka 4-4-1-1 gibi bir düzende hücuma yakın oynaması gerek, aksi taktirde savunmasızlığı tolere edilemez. Eğer takım önde basarsa, 4-3-3'ün kenarında da oynar yine; bir uzak forvet eklentisi şartıyla. Hala Quaresma Almeida Pektemek gibi bir üçlü göremedik mesela.

Bir ben şuna katılamayacağım, tamam topu geriden alıyor olabilir ama; topu aldığında ille de kendi başına kaleye gitmesine gerek yok. Mesela en yakın reklam panosuna abandığı (via forma aşkı) pozisyon öncesinde, topu önce Ernst'e atıp boşa hareketlenebilirdi. Geçen sene bunları ara ara yapıyordu, şimdi ise tamamen kendisi ayrı bir melodi çalıyor.

Cartalete dedi ki...

Veli hakikaten müthiş. Wien maçlarında topla yetenekli olduğu belliydi, geldiğinde de sevindim ekstradan bir delici oyuncu daha kazandık diye ama; ortasahada da oynayabilecek devamlılığı, taktik disiplini, fiziği de varmış meğer. Çok değerli.