Maç Öncesi: Maccabi Tel Aviv – Beşiktaş

Gece güzel bir futbol sürprizine tanıklık ettik. Crystal Place, bir mucize yaratarak Manchester United’ı Old Trafford’da elemeyi başardı… Gerçi, Tello’nun golüyle gelen galibiyet ne kadar mucizeyse, bu da o kadar mucizeydi. Zira yine Manchester’ın tek gol ayağı, Sampdoria’nın kendisine bel bağlayışını Serie B’ye düşerek ödeyen Macheda’ydı, Park sağbekti, çoğunluk yedeklerdi falan. Ama olsun… Crystal Place'dan nefis bir alan savunması izledik 120 dakika boyunca. Sadece ara pasları değil, şutlar bile kaleden önce o insan örgüsüne takıldı. Bu mücadele ve de Ambrose’un örümcek soykırımı yaşatan müthiş golü ile hak edilmiş bir turdu. Hem maçı, hem de finalini sevdim…

Beşiktaş’ın son dönemki sistemiyle oynayan bir takımın ‘istediğini alışını’ izlemek… Sanırım maçı sevmemin nedeni yegane buydu. Trabzon maçı sonrası itiraf ettiğim üzere, sadece skoru alma bazında değil; maç anında da hoşuma gitmeye başladı bu iş. Demek ki iyi becerilince oluyormuş… Muhtemelen bu akşam yine öyle bir plan izleyeceğiz. Ve yine muhtemelen Trabzonspor karşısındaki 11 pek bozulmayacak. O pek’in açılımı ise şöyle; mevzu bahis Avrupa Ligi olunca, kadrolar parantez dışına işlem işareti almadan çıkıyor. Yani yabancı serbest… Artık Holosko’yu kolbastı falan oynarken izleyip “ne şirin!” demek yerine, tam da lazım olan vakitte sahada kullanmak lazım. Evet, bu aralar çok Holosko diyorum. Ama zamanında Hilbert de diyorduk, gördük ki Ekrem ardında bir 2000 model Zambrotta’yı yedek bırakıyormuş…İlk maçta, Beşiktaş şimdilerde olduğu kadar ideal bir takım oyunu oynamıyordu. Buna rağmen, biraz değerli toplu takım dizilişi, biraz oyuncuların topsuz oyundaki dikkati, biraz duran toplar falan derken maç 5’e yürüdü. Kaldı ki o maçta savunma arkasına koşu yapacak tek isim Almeida’ydı, şimdi buna Holosko da eklenecektir. Trabzon’da direkt kaleye etkin olan, formda gözüken, ayrıca hafta sonu ense yapacağının farkında olan bir Quaresma için ideal ikili. Tabii etrafıyla ilgilenirse…

Savunma konusunda harf tüketmeye gerek yok. Ne mutlu ki, Dalton Kardeşler gibi; “Beşiktaş savunması” denince aklımıza hemen klasik bir 4’lü geliyor artık. Hatta bunlara Cenk de eklendi… Ortasahada maçına göre farklılıklar olabilir. Nitekim bu maçta zoraki bir farklılık olacak, tıpkı Trabzon karşısında olduğu gibi. Toroman süpürücü ortasaha rolünü iyi görmüştü. Fernandes’in de bu maçta temposu biraz daha artacaktır. İlk maçtaki gibi duran top farkı da yaratabilir, o yüzden 11 başlaması olağan. Sakatlıktan çıkan Veli, son yarım saatte dahil olup takımı diri tutabilir… Tabi aynı tazeleştirme Ernst bölgesinde de söz konusu olmalı. Trabzon maçının son dakikalarında sakladığı topla, KDV dahil 15 bin Euro’luk iş yapan Alves yine sahne alabilir mesela… Kaldı 3.085.000 Euro… Zamanla eritecek kardeşimiz.

Maçın kaybedilmesi durumunda, Kiev’in Stoke City’den alacağı 1 puan bile kendilerini avantajlı kılar son maçlar öncesi. O yüzden evvela yenilmemek lazım… Ama şu da var; rakip ilk maçta gördük ki, pek ahım şahım değil. Üstelik 1 puanları var ve köprüleri yakıp gelecekler kalemize… O nedenle, arada 1-2 sıkıştırıp galibiyetle dönmek; Stoke City maçını keyfe çevirmek gerek… Almeida her maç öncesi "eve gelirken ekmek getiricem" der gibi gol sözü veriyor, bu kez tutsa bari. Bu maçlık Pektemek, farkı 2'ye çıkarmak demek olsun. Bunlar sadece telkin tabi tahminden ziyade... İyi maçlar.

9 yorum:

Fly like an eagle dedi ki...

Uykuya dalma sürecinde kadro kurarken uykum kaçtı. Baktım yazı yazmıssın. Bu maçla alakalı istatistik şu: Kiev ve Stoke bu sahada kaybetmiyorlarsa sen de en azından yenilmezsin, yenilemezsin. İkinci husus, bence fazla abartıyoruz bu takımı zira bizim Belediye'den daha iyi bir takım asla değil ve onlar bile gelir burada yener gider. İnanın dümdüz bir takım ve sadece duran toplarla bile fazla fazla pozisyon bulacağız.. Güntekin ve Metin hocamla rahat rahat maçı izlemeye devam ediyorum..:) ( Not: Sevgili Mustafa bu pozitif enerjimden sonra garantilenecek turla beraber maç sonu yazında benden bahsetmeni bekliyorum.. )

WiLdHoney dedi ki...

Son zamanlarda izlediğimiz en rahat maç olacak hissine sahibim açıkçası. Umarım gene terse yatırmaz bizi takım.

Adsız dedi ki...

Holosko konusun da malesef senin kadar iyimser değilim, ama umarım yanlırım. Bence Holosko bu yıl onceki yıllara gore çok daha fazla savruk. Topla dripling yapma konusun da çok yetersiz. Öyleki bırakın gereksiz yere rakip kalabalığa dalmasını, eleman direk topla rakibin üzerine koşturuyor. Allahtan topları kaybetti de şimdiye kadar rakibe çarptığını görmedim.:) Umarım ben yanılırım ama çok zor...
North

Celal Abbas dedi ki...

Beşiktaşın sezon başındaki halinden şu durumunu görünce şu sonuca varıyorum. her hocanın bir felsefesi var oynatmaya çalıştığı bir anlayış var aslında. Bazısı buna çok hakim bazısı hakim ama gerçekten uygulandığında bişiler olacak dedirtiyor aslında. Öyleyse problem aslında oyuncularda saklı. sisteminizi benimsemeyen oyuncular yada benimsemek istemeyen oyuncular ,o oyunu oynamak istemeyen oyuncular yada o yeteneği olmayan oyuncular yüznünden hocalar sistemlerini uygulayamıyorlar. Tabii gerçek hayatta olduğu gibi bir sürü sorunlada karşılaşabiliyorsunuz ve bunları çözmenizde gerekiyor futol anlayışınız haricinde. Gasperini de aslında interde yaşadığı sorun buydu. Sistemin kötülüğü değilde yanlış yerdeydi. intere hiç gelmemeliydi. Yöneticiler hangi akla hizmetle bunu yaptılar anlamış değilim interde.

Öyleyse şu sonuca varabiliriz. bazı hocalar bazı takımlarda başarılı olurken bazı takımlarda başarısızlıklarının nedeni hocadan çok hocaya uymayan şartlar ve hocayı ve sistemini benimsemeyen oyuncu grubu sanki. Bazı sistemler oyunculara çok yük bindirir ufak hatada cezalandırılırsınız bazısında sonuca gitmek daha zor olabilir. Carvalhalin beşiktaşta oynattığı sistemle şu an yakaladığı başarı bana bunları düşündürtüyor. Diyelimki burak kaplan gibi yedek kalan ve süre alamayan oyuncuları düşünelim. Bu oyuncular hocanın şu an uygulattığı sistemi benimsemezlerse gemi hemen su alacak ve başarısızlık kaçınılmaz olacaktır.

bazı takımlar vardır güvenmezsiniz sizi yanıltırlar. Güvenirsiniz gene sizi yanıltırlar. Maccabi maçında beşiktaşa güveniyorum. 2-0 2-1 gibi bir galibiyet bekliyorum. oyuncuların artık benimsediği ve uyguladıkları oyun anlayışı ,yakaladıkları iyi hava ve avrupada kendilerini gösterme arzusu beşiktaşı çok öne taşıyor. birde düşünün son maçı Stoke city ile ve orada verilmesi gereken bir fizik mücadele var. Beşiktaşlı futbolcularda farkındadır Stoke maçındaki fizik mücadledense maccabi maçını almak daha kolay olacaktır. Bakıp görceğiz.

Cartalete dedi ki...

North,

Dikkat edilirse, ben Holosko'dan bahsederken "çok formda, müthiş oyuncu" gibilerinden sözler sarfetmiyorum. Ama elde o model pek oyuncu yok.. O yüzden standart oyunu bile, takımdaki eksik parçayı tamamlıyor.

tannhauser dedi ki...

holosko'nun oynayacağı mevkide üç şeyi iyi yapması beklenir. (1) kenarlardan top taşıyarak savunmadan adam eksiltmesi ve boşalan alana diğer hücumcuların girmesi için fırsat yaratması (2) rakip atakları başlarken bekleri rahatsız ederek topun orta sahadan çıkmasını sağlaması ve böylece rakibin hücuma kalkarken ortaya sıkışarak hücum opsiyonlarını azaltması, (3) bizim hücumlarımızda top diğer kanattayken boşalan alanda aktif olması, seken topları tamamlayarak skor yapması.

ilk maddeyi bir türlü yapamadığı, ikinci maddede yeterince akıllı olamadığı için üçüncü maddedeki etkinliği es geçiliyor. ancak oradaki alternatifler arasında üçüncü maddeyi en iyi uygulayan da holosko. holosko'yla beraber holosko gibi bir oyuncu oynarsa anlamı olmuyor. ancak q7'yle aynı anda q7 gibi sadece birinci maddeyi uygulayan biri oynayınca da bir anlamı olmuyor. bu yüzden holosko+q7 ya da holosko+simao simao+q7'den daha etkin bir hücum gücü olacaktır. savunma yanında ise taktiksel olarak simao o bölgeyi daha iyi savunuyor ama kondüsyon problemi var.

herkese iyi seyirler.

ozy dedi ki...

Bence Veli iyileştiyse (son haberler o yönce) VEli oynayacaktır Holosko'nun yerine

Basar dedi ki...

Bu gece maçı alırsak turu geçeceğimizi düşünüyorum. Hem BJK hem de Kiev'in kazanması Stoke'ın tur şansını bile zora sokabilir, bu yüzden Stoke en çirkef oyunlarından birini oynayacaktır bu akşam.

Holosko bence mükemmel bir "super sub" Bu yüzden baştan mı oyuna başlaması yoksa sonradan mı oyuna girmesi gerektiğini bilmiyorum. Aklıma geçen yıl Viyana'daki performansı geliyor...

Cartalete dedi ki...

tannhauser'in Q7-Holosko ilişkilendirilmesini görünce, aklıma direkt olarak Dünya Kupası 2010'daki Hollanda geldi. Kuyt, Robben'in sakat olduğu maçlarda; takımdaki futboldan en uzak adammış gibi duruyordu. Ne zaman ki Elia girdi, Kuyt'ın etkinliği arttı.

Holosko da böyledir, performansı daha çok çevresine bağlıdır, tamamlayıcı bir oyuncudur. Arada bug verir gerçi, Fenerbahçe maçındaki attığı gol gibi. Ama kaide, onun iyi bir takım oyuncusu olduğudur. Şuan için de ihtiyaç bence.

Lakin Ekrem oynayacakmış galiba, yine aynı 11. Ekrem'i muhtemelen daha çok ortasaha yardımcılığı nedeniyle tercih ediyor; böylece Quaresma forvet arkasına daha sık yanaşabiliyor.

Ben de maçtan umutluyum gayet.