Taca Gitmeyen Orta

A ve B Grupları’nın bütün olası çeyrek final eşleşmelerinde maçların tek taraflı geçeceği, daha kuralar çekilirken belliydi aslında. Bunlardan ilki dün gerçekleşti. Çek Cumhuriyeti’nin karşı kaleye doğru gidebilmesi, okyanusu aşmak gibiydi; oturup çok sağlam bir sandal yapmaları gerekiyordu. Portekiz ise Cech’in kalesini dövmekle meşguldü maç boyunca. O kale, 79. dakikada nihayet yıkıldı; Moutinho’nun nefis ortası, Almeida’nın gizli asisti ve Ronaldo’nun bitirici kafasıyla.

Almeida’yı çok ideal bir santrafor olarak görmüyorum. Ofsayt çizgisine dikkat etmeyişi, yeterince oyun içinde olmayışı, deplase olmadan statik şekilde pozisyon alışı; bu durumun başlıca nedenleri. Ancak “faydasız” bir adam da değildir Almeida; bilhassa fizik olarak caydırıcı, stoperler için odak noktasıdır. Onu kullanmasını bilen, gol bulma şansını daha da yükseltir. Tıpkı dün Ronaldo’nun yaptığı gibi… 
Almeida golde ekstradan diğer stoperi de yamacına çekince; Ronaldo sağbek Selassie’yle eşleşti ve çok net bir kafa vurma şansı elde etti. Aslında Almeida’nın ofsaytla iptal edilen golünde de, Ronaldo yine çizginin gerisinden gelmiş ve pozisyonunu alarak topu beklemey koyulmuştu.. Almeida tıpkı goldeki gibi ıska geçseydi, Ronaldo o zaman da golünü yapacaktı; zaten pozisyon sonrası “niye bırakmadın?” hayıflanmalarına girdi.

Hava hakimiyetinde güçlü olduğu kadar “kafa hakimiyeti” konusunda o kadar etkili değil Almeida. Yani şöyle yükselip, darbeli vuruşlar yapamıyor fazla. Arkasında Ronaldo gibileri varken, en büyük katkıyı “ıska geçerek” yapabilir aslında. Çünkü o top Ronaldo gibileri varken kaleye paralel şekilde taca gitmez zaten. Beşiktaş’ta gidiyordu ama… Çünkü ortayı yapan Simao olsa Quaresma; Quaresma ortalasa Simao ortalarda gözükmüyordu. Ama bazen Holosko oluyordu -2-2’lik Galatasaray maçındaki gibi- o zaman isterse içeride Pektemek olsun; yine dolaylı yoldan santrafor faydası görülüyordu. Mesele o koşuyu da yapabilecek birilerini bulmakta; sadece santraforun fiziğine bağlarsak, eksik kalırız.

Bahsedilen eksikler tamamlansa Drogba oluyorsun zaten. Emeklilik yaşında bile Çin’e gidip, ada satın alacak kadar para kazanabiliyorsun. Yine de, bu haliyle bile Portekiz için en ideal santrafor adayı olduğunu kanıtladı Hugo. Yüksek ihtimal yarı finale de 11 başlayacak. Bu durum Beşiktaş’a her şekilde yarar. Hâlihazırda piyasası olan bir oyuncuydu, böylesine popüler maçlarla kendisini daha da hatırlatacaktır.

Portekiz, Almanya maçında verdiği sinyalleri daha da güçlendirerek; kupa adaylarından biri olduğunu kanıtlıyor. Hiç pozisyonunu kaybetmeyen orta saha ve savunma birlikteliği; her an ezer bozacak Nani, Ronaldo hücumcularıyla tamamlanıyor. Eksik olan ceza sahasını meşgul etme rolünü de Almeida üstlenecek gibi. Bence final oynamakla kalmazlar; ya yarı finalde giderler, ya da kupayı alırlar. Öyle hissediyorum.

7 yorum:

yilmaz dedi ki...

almeida şu ıskayı ttarena'daki ilk maçta da geçseydi süper olurdu :)

Celal Abbas dedi ki...

ronaldo etkili olacağı alandan daha uzakta topla buluşuyor. Portekizin B planı ronaldoyu nasıl etkili kullanırız olmalı.

Portekizliler santrforları neden brezilyalılardan devşirmiyorlarki diyeceğimde sanki sömüren sömürülen nefreti gibi bişiden dolayı brezilyalılar çok sıcak bakmıyor olabilir. O kadar içleriini bilmiyoruz ama buradaki brezilyalıalrdan öğrenmek fena olmazdı.

tannhauser dedi ki...

@celal abbas: pepe brezilyalı sanırım.

Cartalete dedi ki...

Deco da Brezilyalıydı. Sanırım forvet Brezilyalılar; daha bir Brezilya milli takımı hayalini kurup, vazgeçmiyorlar. Bobo bile öyleydi, ki oyuna girmemesine rağmen 1 kez de olsa tattı. :)

ozan dedi ki...

ben bu gruplardan çıkınca doğrudan çeyrek finale geçme işini sevmedim. 2008'de biz çekleri yendikten sonra kalmamış mıydık çeyrek finale niye değiştirdiler acaba?

Cartalete dedi ki...

Çeklerle oynadığımız maç grup maçıydı. :) Tabi kazananın yürüyeceği maç olunca, kafada eleme maçıymış gibi kalması doğal.

Uygulama senelerdir aynı. Ama takım sayısı artacak bir dahaki turnuvada.

gökhan dedi ki...

biz de bu işi holosko iyi yaptığında şampiyon olduk zaten. bir önceki sezonda da 70 puanı aşmıştık. 3 sezondur bu tarz gol atamamak en büyük sorunumuz. hem holosko futbolu unuttu, hem de saçma sapan transferler oldu. herşeyi geçtim, quaresma varken diğer tarafa simao'yu alanları her maç anıyorum bol bol.

mesela fenerin tam olarak yarattığı farkta bu aslında. alex'in her sezon rahat bi 15 golü var bu şekilde. bi ara tuncay bunu yapıyordu. üstüne gittiler kuyt'ı aldılar. adamlar boşuna 10 senedir sürekli zirvede değil.

yani geçtiğimiz sezon bebe oynasaydı şampiyon bile olabilirdik. alex seviyesinde oynamasına da gerek yoktu. ozan ipek ve holosko örnekleri ortada. futbolu bilsin, o koşuyu yapsın yeterdi.