Umut Bulut Olmak

Toplu maç izleme mekânları, memleket insanının futbola bakışına minyatür oluşturuyor. Buradaki futbolseverin, aslında futbolu değil sadece golü ve çalımı sevdiğini anlayabiliyoruz mesela rahatlıkla. Nitekim çıkıp insanlara “Umut Bulut?” desek, üç kişinin ikisinden “kazma” yanıtını alırdık düne kadar. Muhtemelen şu derbi biraz unutulunca, yine aynısı olacak.

Evet, Umut aslında golcü sayılsa da; son vuruşlar açısından leblebicilik kültürüne ters düşmekte. Genellikle beş pozisyondan birini gol yapabiliyor. Ama yine aynı beş pozisyonun en az üçü, aslında “normalde ortaya çıkmaması gereken pozisyonlar” oluyor genellikle. Çünkü maç ister rolanti, ister tempolu gidiyor olsun; Umut durmuyor... Geri  pasına koşuyor, uzun topa hareketleniyor, rakibin kontrol alanına düşüyormuş gibi gözken topa “acaba ekmek çıkar mı?” diyerek zorluyor ve ekmek olmasa da penaltı çıkarıyor… Ve en önemlisi de rakip stoperlerin maç boyunca hayatlarından "sene çalması". Hani bizde “adamı milli yaptın” tabiri vardır ya… Dün akşam Umut, Bekir’i milli takımdan düşürebilirdi.
Dün yine aslında "top uzaklaştırılacak yerden" asist yapan ve şu aralar tartışılmaz ligin en iyi orta sahası olan Selçuk, Trabzonspor için önemli bir kayıptı. Ancak takımın forveti Burak Yılmaz yine 32 gol atıyordu Trabzon’da, yani oyunu öne atma konusunda çok fazla sıkıntı çekilmemişti. Ne var ki o öne atılan topun gol olması için tek bir ayağa bakılıyordu artık. Oysa geçen sezon Burak 19 gol atarken, Trabzonspor şampiyonluğa oynamıştı, üstelik çok yukarılara çıkan puan barajına rağmen… Çünkü o zamanlar Burak dışında “ceza sahasını zorlayıcı” rolünde Umut da vardı, Jaja da…

Umut Bulut olmak, bir zamanlar Beşiktaş’ın Ali Gültiken’i, Pancu’su; Fenerbahçe’nin Van Hoijdonk etrafındaki Nobre’si, Tuncay’ı; şampiyon Bursaspor’un Ozan İpek’i olmak demektir. Bir takımda, “golcünün” dışında skora katkı verebilen, aynı zamanda bunu yaparken takım savunması dengesini bozmayan, hatta güçlendiren birileri varsa; o takım şampiyonluğa oynayacaktır. O nedenle bu sene Galatasaray için yılın transferi ne Amrabat, ne Hamit, ne kral Burak Yılmaz’dır; o Umut Bulut’tur bana göre. O kadar geç fark edilmemiş olsa, ya da 83 değil de 88 doğumlu olsaydı;Umut’un Avrupa yolu Toulouse’la sınırlı kalmazdı kesinlikle.

Aslında yine aynı değerde bir transferi Fenerbahçe de yaptı. Umut Bulut’un, Premier League tescilli versiyonu: Dirk Kuyt. Ama böyle oyuncuların saha içinde daha etkin olabilmesi için, merkez forvete ihtiyaç duyuluyor mutlaka. Kuyt, dün akşam fazla şeyler yapmaya çalıştı; kaleyi görmek için adam eksiltmek, geriden top almak zorundaydı. Oysaki Sow’la beraber sahada olmuş olsa; sadece duran top devamında değil, oyun akışı içersinde de golü koklayabilirdi. 

Fenerbahçe’de topu savunmadan alıp, yüzünü rakip kaleye çevirecek ve tüm sahayı görerek oyunu yönlendirecek bir orta saha yok artık Emre sonrası. Olanı da fazla toy: Salih Uçan... Burası doldurulması gerekiyorken (mesela Play-Off’daki rakip Spartak Moskova’nın Kallstörm hamlesi, Fenerbahçe’den gelebilirdi) Juventus’un 1 yıldır buzdolabında saklayıp, futboldan soğuttuğu Krasic hamlesi geldi.  Şimdi mecburen, topu kanat ekseninde öne atacak bir 4-4-2 ortaya çıkacak; o halede Kuyt ikinci forvet rolünde fark yaratabilir. Ancak bu durumda da geldiği dönemden bu yana Aragones’li sezon dışında mutlaka takımı şampiyonluğa oynatan Alex dışarıda kalıyor. Yani Fenerbahçe’de bu sene iyi başlanan kadro planlaması, sonunda biraz bozulmuş gibi gözüküyor. Tabi hala bahsi geçen bir orta saha transferiyle her şey değişebilir…

9 yorum:

helldoradotcom dedi ki...

konudan bagimsiz olarak eger batuhan delisini geri alirlarsa bu takimi birakabilirim..

Cartalete dedi ki...

Nasıl herhangi bir gidenle bırakmıyorsam, gelenle de takım bırakmam da; sırf böyle bir hava estireceği için hiç gerek yoktu öyle bir hamleye. Çoğu şey güzel giderken... Hava bozmanın manası yoktu. Şu forvet olayında saçmalamak üzereyiz.

helldoradotcom dedi ki...

abi keske birakiyorum demekle birakilsaydi. o zaman coktan birakmistim bu Besiktas/futbol illetini de olmuyor.

yaziya iliskin soyleyebilecegim tek sey Selcuk Selcuk Selcuk. O varsa Umut var, o varsa Burak hatta Elmander var. Insallah Barca'ya gider. Su an TR'de yerli yabanci dahil daha iyi oyuncu yok. Umarim Olcay ve/veya Oguzhan da onun gibi olurlar.. GS de tek ozendigim oyucu o. BAsli basina bir yaziyi hak ediyor. bu yil onun oynamadigi ilk GS macini cok merak ediyorum.

box2boxMC dedi ki...

Batuhan hamlesini savunacak değilim ama eğer Lazovic gelecek ve Almeida gidecekse yerinde bi hamle. Batuhan'ın geçen sene özellikle playoff performansı çok çok iyiydi. Fenerbahçe Stadındaki Antalya-Eskişehir maçını canlı olarak izlemiş biri olarak diyebilirimki Batuhan saha içi performans olarak çok işimize yarar.

Saha dışı ne olur bilemem.O da Samet'in işi artık.

Her ne kadar problemli bi adamda olsa BJK altyapısından çıkan biri olarak 2. bi şansı hak ediyor bence. Nouma bu takımın açık ara en sevilen yabancı oyuncusu olduysa e bi zahmet birazda Batuhan'a destek olalım en kötü köstek olmayalım. Düşünüyorumda Batuhan ne yapmış diye, Engin gibi hakememi saldırmış, Emre gibi boğaz kesme hareketi mi yapmış. Tamam adam arıza yapacak bişey yok.

Bence faydalı olacak...

orkhon dedi ki...

Batuhan karakterinde hiç bir futbolcuyu istemiyorum. http://www.youtube.com/watch?v=ClCfYkaWWXs

Cartalete dedi ki...

Bir kesinleşsin de, ayrı bir başlık altında tartışırız.

WiLdHoney dedi ki...

Post ile ilgili olarak yazmak gerekirse; Umut herkesin burun kıvıracağı bir forvet olsa bile, ben sene başında bize uygun bir ücret karşılığında gelmesini çok isterdim. Zaten F.Terim'in bir Selçuk, birde Umut transferlerini kıskandım.
Selçuk için diyecek birşey yok ama Umut bence hertürlü bu takımda işe yarardı... Sen ne dersin Sevgili Mustafa?

planck dedi ki...

Kesinleşmiş ama kiralık olarak geliyor.

Cartalete dedi ki...

Ben de Umut'u çok isterdim. Pektemek merkezde, Umut kenar forvette olmak üzere çok iyi bir hücum yapısına sahip olabilirdik. Ve bence yakında milli takım da öyle oynayacak. Bu durumda Almeida'yı da tutmaya gerek kalmazdı.