İtalyan Feyyaz


Çocukluğumda boş kaleye atılan goller çok değersiz ve basit gelirdi. Kimi 30 metreden çatala vuruyor, kimi içinse arka direkte topu bomboş kaleye yuvarlamak yeterli oluyordu. İkisinin de anlamı ‘gol’dü ve ben bunu adaletsizlik olarak algılardım. Söz konusu Feyyaz’sa durum değişiyordu ama… O, boş kaleye attığı gollere bile estetik katardı sanki. Arka direkteki o boş toplara kayarak vururdu mesela ya da biraz havadan gelirse uçarak kafayla… Göteborg’a yaptığı gibi…

Artık dünya futbolunda bir golcünün ‘golcü’ olması yetmiyor; ekstra işler de aranmaya başladı. Dripling, orta sahaya gelip toplar alma, geri gelip alan savunmasında katkıda bulunma vesaire…  Bence o güzelim golcülerin genleriyle oynadık. Şimdiki santraforların, eskilerden çok daha verimli oldukları gerçek ama gözümde Ivan Dragolaştılar… Ben hala salt golcüleri severim. Mesela şuan piyasada santrafor denince aklıma Dzeko gelir; Tevez’den, Aguero’dan önce. Hatta Fernando Torres… Ve her şeye rağmen Gilardino… Golcü endamı var en başta bu adamlarda.

Piacenza genellikle Serie A, B, C1-2 arasında seyahat eden, hobi olarak Gilardino gibi 'mesleki golcüler'i piyasaya süren bir takım; diğeri de Inzaghi’ydi… Lakin Gilardino’nun asıl çıkışı Parma’yla olmuştu hatırlanacağı üzere. Serie A'da ancak play-out'la ligde kaldıkları sezon, UEFA kupasında yarı final oynayarak dikkat çeken takımın en önemli parçasıydı. O peformansı 2005 yılında; 'Serie A’nın ve İtalya’nın en iyi oyuncusu' ödülüyle ölümsüzleştirildi. Sonrasında Milan ve özgeçmişiyle transfer yaptığı ‘yarı-kayıp’ yıllar…

Benim içinse dünüyle, bugünüyle; her zaman güzel adamdır Gila. Hatta Beşiktaş’la adı geçince ‘Almeida’yı keserim’ adağında bulunmuştum, yan ve gerçek anlamda... Çünkü hem onun ‘vücuduna atılan topları alıp, takıma zaman kazandırma’ ve ‘defans dengesini bozma’ gibi yapabildiği yegane işleri devralacak hem de top ayağına ya da kafasına geldiğinde, gerçek bir 9 numarayla buluştuğunu hissettirebilecek bir santrafordu. Biraz geç kalındı transferde, ya da Almeida takımda kaldı diye ‘mecburen’ vazgeçildi; bilemeyiz… Ama onu son dakika çileğine çeviren Bolognalılar oldukça mutlu bugünlerde; çünkü Marco Di Vaio’nun bayrağını teslim alacak, belki de eskisinden daha iyi taşıyacak birine sahip olduklarını 3 gün önce öğrenmiş oldular.

Hafta sonu oynanan maçta Zeman’ın Roma’sı; ‘Gila’yla şaka olmaz!’ deyimi ile tanışıyordu. Beşe gidiyormuş gibi gözüken maçta önce sağdan gelen topu kafasıyla direk dibine 'sert ve düzgün' vurarak denge bozuyor, hemen ardından Diamanti'ye sırtı dönük bir asist ve son olarak da 2-0’dan 2-3’e dönecek maçın finalini yapıyordu; tıpkı Feyyaz gibi boş kaleye atılan bir gole bile estetik katarak…

O golün bir başka anlamı da vardı aslında. Zira maç 2-0’a gelirken Roma’nın çıkışta olan önemli yeteneği Lamela, yerde sakat yatan Bologna’yı ‘belediye otobüsünde uyuyan öğrenci’ modunda görmezden gelip, golünü atıyor ve söz konusu geri dönüşe manevi bir anlam katıyordu…
Arka direkte boş kaleye atılan gollerin o kadar da değersiz olmadığını anlıyorum artık... Tesadüf olan, 30 metreden çatala vurmakmış meğer. Sadece Sarıyer'e değil, o dönemin müthiş Hollanda'sına bile arka direkte bitiverebilen Feyyaz ve benzerleri, her dönem için fark yaratan oyuncularmış. Gila gibi...

-> Bizim Gila: Furkan Yaman
-> Özet: Roma - Bologna

3 yorum:

Serkan İncekara dedi ki...

Ali Ece geçen programda defansif forvetlerden bahsetti.Borussia Mönchengladbachlı Hanke'yi de örnek verdi.Bilgin var mı oyuncu hakkında?

Cartalete dedi ki...

Bir aralar Schalke'de olan Hanke'yse biliyorum evet. Güçlü bir santrafordu o da hatırladığım kadarıyla.

gökhan dedi ki...

valla santrafor alacaksam italya'dan alırım. sadece gilardino değil, bir sürü kelepir adam var. amauri, iaquinta, hatta boriello vs. hepsi de burada iş yapar, muhtemelen almeida'dan çok daha faydalı olur.

hatta sadece santrafor değil, her mevkiyi italya'da iş yapmış adamlarla doldururum. bunu serie a sempatisinden değil de liglerin birbirine benzemesinden dolayı söylüyorum. zaten italya'da belli bir standartın üstünde oynamış ve iş yapmış adamlar burada da rahatça tutundu.