Almeida Maskeli Escude


Görünürde tek önemli eksikle sahaya çıkıyordu Beşiktaş ama aslında sadece Almeida’sız değildi; Holosko’dan da Hilbert’ten de yoksundu… Çünkü Holosko, sağ fovetteyken Holoskoydu; Hilbert de sağ bekken… Samet Aybaba, tek eksikle çıkmak varken; böyle bir seçim yapmıştı.

Bir eksiği doldururken, 11’in diğer önemli parçalarını yerinde oynatmak nerede görülmüş? Belli bir amaç için radikal hamleler güzeldir aslında, ama eldeki “diğer” öğelerle yapıldığı zaman… Mesela Dentinho’yu atabilirsin en uca, hatta sahada duran topları kullanma dışında pek varlık gösteremeyen Fernandes’i… 
Hugo yokken, kim olsa o stoperlerin kucağında kaybolacaktı; ama “sağ forvet Holosko”dan yoksun olunmayabilirdi… Şaka değil; Escude bile olurdu… Bir Almeida maskesiyle (ama Görevimiz Tehlike’de gördüklerimizden) sahaya çıksa, en azından fiziki mücadele açısından ona yakın performans sergilerdi. 

Mourinho da Huth’u atıyordu bazen ileri Chelsea’de, yoklukta olur böyle denemeler. En azından “denemektir” bunun adı, bir amaca hizmettir. “Hugo yoksa Holosko oraya geçer zaten forvetmiş, Hilbert de Almanya’da kanat manat oynamış, o da öne çıksın…” gibi sıradan, default ayarlarına biat etmektense…

Zaten Melo’nun kırmızısı, Beşiktaş’ın bu maçta galibiyete, hatta puana ne kadar uzak olduğunu kanıtladı. 10 kişi rakibe, sıfır şut… Akyüz’ün kaleye attığı şeye şut dersem, Zeki Önatlı ağabey evimi basar… 

Can sıkıcı bir yazı oluyor farkındayım, can sıktı çünkü bu maç… Mağlubiyete değil de plansız, çaresiz bir Beşiktaş görmeye dayanamıyorum. Maçtan arda kalan tek güzel şey, Beşiktaş’ın sol bekinde bir “futbolcunun” görünmesiydi… Gerçi o da bir dahaki derbide, öne çekilen bekler derneğine eklenir…
 

68 yorum:

alper dedi ki...

35 yaşında biri olarak 20-25 yıldır Beşiktaş izliyorum.
Gordon zamanından beri herhangi bir derbiye süprizsiz her oyuncunun yerli yerinde oynadığı bir 11 le çıkmadık sanırım.
Ertuğrulu bekte gördük,Haftalarca oynamayan M.Sedef'i orta sahada gördük,Ekrem'i serdar Özkan'ı forvette gördük,Escude'yi sol bekte gördük,gördük gördük.
Bi royuncu eksikliğinde 3 oyuncunun yerini değiştirmek ve zatan futbol aklı kıt olan bir takımı iyice düşünerek oynamak zorunda bırakmak hocalık ise bırakın o işi bizde yaparız abi daha cüzi ücretlere hemde.At S.Kurumuş denen çocuğu en öne,Hadi ona maçan yetmedi diyelim At Fernandesi en öne Şifonun rövaşata ile gol attığı kupa finalinde olduğu gibi.Geri kalanlar bildiği en iyi şeyi yapsın.Bu kadar zor olmasa gerek.
Ben iddia ediyorum hafta içi yapılan antrenmanlarda bile M.Akgün sağ bekte Hilbert sağ önde denenmemiştir sadece maça 3-4 saat kala ortaya atılmış bir fikirdir ve öyle çıkılmıştır sahaya.Ya da maçtan az önce M.Denizli ile görüşülmüştür telefonda.Ki zaten hafta içi denenip te öyle çıkıldıysa sahaya bıraksın hocalığı falan koca hafta olmayacağını göremediği için.

box2boxMC dedi ki...

Dün gece maçtan sonra hemen bişeyler yazayım dedim ama sonra kendimi frenledim, sinirim geçsin dedim. Sabah kalktığımda hala aynı ruh halindeydim, geçmemiş sinir, hatta işe gelip gevrek GS lileri görünce bi kat daha arttı.

Saymadım ama Samet Aybaba'nın kaybettirdiği 6. maç filan herhalde. İşin garibi ilk 11'ler açıklandığından yukarıda senin yazdığın yorumu istisnasız herkes yaptı ve sahada birebir hepsi çıktı. SA bu kadar mı öngörüsüz ve taktik anlamda eksik ki olacakları göremiyor. Anlamakta zorluk çekiyorum gerçekten.

Bir paragrafta Oğuzhan için; bu adam her ne kadar çelimsiz gözüksede ilk oynadığı maçlarda yaptığı yerinde hamlelerle 2 yönlü ortasaha olmak için ideal bir adaydı ama klasik Türk antrenörü kafasındaki SA, nasıl Fernandes'i defansa yardım etmeyen forvet arkasına devşirdiyse, Oğuzhan'ı da aynı kafaya sokmuş üstüne bide Oğuzhan Fernandes birlikte oynamaz polemiği çıkarmış durumda.

Çok net takımın başarılı olacağı 11 belli iken saçma sapan işlere girip kaçıncı maçımızı kaybettiren SA'ya yuh olsun diyorum.

gundelikci dedi ki...

almeida'nın yokluğuyla şu da anlaşıldı sanırım, beşiktaş'ın öndeki üçlüsü tüm antrenmanları beraber yapmalı, maça çıkmalı, hatta uyumalı. olcay almeida olmadan bir anlam ifade etmiyor açıkça görüldü, fenerbahçe maçında ise herkes escude'ye yüklenirken olcay yerine oynayan uğur boral'ın varlığının olumlu br anlamı olmadığını görmüştük. keza holosko olmayınca da savunma arkasına koşacak adam hilbert değil, bir kere yaptı az kalsın golü buluyordu.
hilbert özelinde daha önce de söylemiştim, yüzü kaleye dönük oynarken en azından topu daha mantıklı eveleyip geveleyebiliyor ama sırtı dönük aldığı topu düzeltmeye çabalarken benim ömrümden eksiliyor. stuttgart da forvet ve sağ kanatta toplam nasıl 9 gol attığının çok da önemi yok, bu adam şu anda o veya bu şekilde sağ bek, bunu değiştirmeye çalışmak hazırlık maçlarında da hayır getirmemişti, dün de getirmedi. samet hoca'yı hep savunur halde olsam da, bu görece büyük maçlardaki çekingen tavrı gerçekten hoş değil, görece savunma güvvenliği daha az 11'ler ile alacağı kötü sonuçlar, en azından denedi diye kabul edilebilir olurdu. aynı hatayı yaptığı fenerbahçe maçında da ilk 45 dakika sonrası doğruya dönmüştü sanırım. kendisinin bu korkan tavrı da sadece 3 futbolcusu en son 3 sene önce bu ligin şampiyonluğunu görmüş takıma da yansıyor gibi, 35 dakika 10 kişi oynayan rakibin kalesine 2 şut çekemez hale gelmesi takımın başka şekilde nasıl açıklanır ki?
maçın unutulup, samet hoca'nın beşiktaş'ı nasıl işler hale getireceğini bulması gerekiyor hafta içinde, zira dünkü takım kaybetmesiyle falan değil, işlememesiyle çok üzdü beni.

oguzk dedi ki...

Maçı boşverip tek dikkatimi vermek istediğim şey Gökhan Süzen.Kendini gizlemedi,soğukkanlıydı ve çok yerinde bir transfer oldu.Fernandes değil Oğuzhan başlamalıydı ve Oğuzhan bu takım için daha bir sahiplenici daha dikine oynamaya gayret eden bir futbol oynuyor Fernandese nazaran.Derbilerde şu bek sürprizlerini hala anlayamadım.Takım değil de, Samet Hoca ikinci yarıya iyi başlayamadı.

yilmaz dedi ki...

yine duygularıma tercüman olmuşsun. Almeida yerine Akyüz bile oynasa, hiç değilse son vuruşlarda beceriksizdik derdik. Bu şekilde maç kaybetmek çok yaralayıcı. Resmen bizden büyük takım olmaz diye oynadık. 10 kişilik takımın kalecisinin bırak formasını, eldivenlerini bile kirletemedik. Bu maçın izahı olmaz, bir kişinin olmayışı bir büyük takımı bu kadar bocalatamaz.

Ayrıca, maçın son dakikasında o şutu çeken adamın, Süper Lig'de ne işi var Allah aşkına?

helldoradotcom dedi ki...

Dunku mac maalesef bize sunlari gosterdi:

- Vasifsiz bir Teknik Direktorumuz var,
- Fernandes'in neden ust duzey bir ligde tutunamadigina dair somut ornekler,
- Dentinyo fotbolcu olarak nasildir bilinmez fakat insan olarak tam bir palyaco,
- Toramansiz bir besiktas dusunemez hale gelmisiz.

Sahadaki olumlu tek sey cartalete'nin de belirttigi gibi gokhan suzen'di. Ekstra isler yapmadi ama bariz bir hata da yapmadi. Ilk yarida Fener'i ettigimiz gibi dun de GS'yi tebrik etmek yakisir bize. Adamlar agzimiza sicti!

Basar dedi ki...

@Tibet Kutman
Kardeşim siteminde haklılığın var. Sözlerini kendi üzerime alarak sana kısmen hak veriyorum.

Fakat bu takım çok uzun süre doğru top oynadı. Özellikle hücum ve mücadele gücü olarak iyi performanslar ortaya koydu. Bunun da hakkını vermek lazım. Oyun tutma ve defansif olarak ise berbat performanslar ortaya koydu. Bu yergiyi de hep yaptım.

Devre arası ön libero diye diye dilimde tüy bitti. Dentinho transferini bu yüzden eleştirdim. Bu yüzden sitemine hem hak veriyorum hem de biraz sıyrılmaya çalışıyorum. ;)

Dünkü maç ile ilgili şunu söylemek istiyorum. Beşiktaş Briegel zamanı dünkü GS'den çok daha "rüya" kadroya sahip olan GS'yi sahada paçavraya çevirip Fevzi'nin bacak arasından kaçırdığı top ile berabere kalmıştı. O zamanki kadromuz da gayet sınırlıydı ve GS UEFA kupasını almıştı! O maçı kazansaydık şampiyon olacaktık!

Veya şu maçı hatırlayalım. 100. yılda "Sergen attı şampiyonluk geldi" maçını uzun süre forvetsiz oynamıştık.

Buradan gelmek istediğim nokta şu. Beşiktaş kazanır kaybeder, forvetli forvetsiz oynar ama asla ezik oynamaz. Hele hele son 30 dakikayı 10 kişi oynayan rakibine karşı kalesinde abluka görmez! O 30 dakikayı şut çekmeden tamamlamaz! Dün geceki maç, malesef ilk yarıda oynadığımız fener maçı gibi çok üzücü bir maçtı.

Ben 2 deplasman derbisine ve yaptığı transferlere bakarak Samet Hoca'nın seneye bize artık daha fazla fayda sağlamayacağını düşünüyorum. Çok şükür skor odaklı değilim, bu söylemimi bu maçtan önce de yazmıştım.

Övünç Şentürk dedi ki...

Çok güzel özetlemişsin abi plansız ve çaresiz . Tam olarak durum bu.

Neyse her şeyi geçtim , topla çıkamadığımızı Samet Aybaba dahil cümle alem biliyor. Hugo Almeida'ya atılan uzun toplarla çıktığımız malum.Bir kere Almeida varken de sistemin gereklerini yapamıyoruz da adam en azından zaman kazandırıyor bize ama artık Holosko varken niye yapmıyoruz ? Adamın orada tost olacağı belli Almeida'nın onda biri kadar bile top tutamıyor , o zaman rakibe o topları kolay karşılama fırsatı vermeyeceksin . O topu ileri vurup bir şey çıkartmak istiyorsan ileride kalabalık durup dönen topları alman gerekiyor. Eee nerede abi bu adamlar ? nerede dönen topu kovalayacak adamlar ? E sen ana taktiğinin gereklerini bile yerine getirmiyorsun ki ?

Sene başından beri olumlu ne olduysa benim için bugün bitti.Beşiktaş 30 dakika 10 kişi oynayan forvetsiz gelmeye niyeti olmayan rakibe karşı 2-3 net pozisyon verip bırak şut çekmeyi rakip ceza sahasına giremeden maç tamamlıyorsa , pozitifleri , olumluları , arkadaşlığı filan konuşmanın anlamı yok abi . Böyle bir şey olmaz. Bir büyük takım 10 kişilik rakibi karşısında bu kadar şuursuz , bu kadar çaresiz , bu kadar plansız olamaz.

nkonrat dedi ki...

Bu maç bir kez daha gösterdi ki Samet Aybaba bu takımın teknik direktörü olamaz. Çünkü Beşiktaş hiçbir maça bir zamanların “İstanbul deplasmanına gelmiş mütevazı Anadolu takımı” görüntüsüyle çıkamaz. Eğer çıkıyorsa kendi büyüklüğünü inkar ediyor demektir. Kaldı ki artık Anadolu takımları bile İstanbul’a kazanmak için geliyorlar ve kazanıyorlar da. Hem de öyle makyavelist yöntemlere itibar etmeden, kora kor mücadele ederek yeniyorlar. Yani Samet Aybaba bu kafa yapısıyla artık Anadolu’da da iş bulamaz. Kendisi eski bir futbolcumuz ve kaptanımız olsa da, bir zamanlar iddiasız takımları çalıştırırken üstünde pek sırıtmayan o “underdog” kimliğinden kurtulamamış haliyle Beşiktaş’ın başında daha fazla kalmamalıdır.

Unknown dedi ki...

Boşa mücadele etmekten,deli danalar gibi boşa koşmaktan başka hiçbir şey yapamadık...Ne alan bulabildik,ne etkili bindirme, ne top yapabildik,ne şut atabildik kısaca koca bir hiç...üstüne bizim 10 kişi kaldıgımız maclarda(bjk 2-FB 4 kırmızı Ferrari olayı) oyunun dengesi seyri bir anda el değiştirirkene biz bu fırsatları degerlendiremiyorsak mental,fiziksel,taktiksel vs anlamlarda cok eksigimiz var.
Lucescu lu Besiktaşı cok arıyorum 10 yıldır.Gordon zamanında dahi bu kadar rahat mac seyredemezdim.Beşiktaşı Beşiktaş gibi oynat Samet.Eksiksende taşları oynatıp durma.Almeida yok diye onu oraya kaydır olmadı bunu buraya kaydır..kaydırıp durdun mac öncesi ve içinde.Off ne diyelim yine de çok şükür BEŞİKTAŞLIYIZ...

Basar dedi ki...

Şu kadro ile ister 4-6-0 oyna ister 4-4-2 oyna istersen sahte 9'lu 4-5-1 oyna... gs'ye orta sahanı teslim etmez, teslimiyetsiz rezil bir top oynamazdın!

Mc Gregor
Hilbert Toraman Sivok Gökhan
Veli Necip Oğuzhan
Fernandes
Holosko Olcay

Hatta hatta Ersan'ın durumunu bilemiyorum, iyi durumdaysa Ersan defansa alınıp Toraman orta sahaya ekstra direnç sağlayabilirdi.

Takımın normal alışılagelmiş düzenini bozmayacak bu strateji yerine şapkadan tavşan çıktı!

Yazık günah be kardeşim...35 yaşındayım hayatımda bu kadar ezik oynadığımız bir derbi hatırlamıyorum. Toshack'ın tamamen paf takımla çıkıp, 6-0 yenildiğimiz TSYD kupası maçı da dahil buna!


planck dedi ki...

Bir takım hiç bir derbiyi kazanamadan şampiyon olabilir mi? Evet olabilir. Avrupada başarılı olabilir mi? Pek olası değil. Deseler ki aybaba ile hiçb bir derbiyi kazanamadan 3 sene şampiyon olcaksınız ama şl'de de gruplarda hep sonuncu olacaksınız, kabul eder misiniz? Olabilecek en mükemmel senaryo bu gibi görünüyor çünkü.

Cartalete dedi ki...

Geleceği flu olan, "şuraya şöyle adam gelse, ileride böyle olur" dedirtmeyen takım yapısını sevemiyorum. Nitekim Denizli'yi şampiyon yaptığında bile bir sonraki sene takımda görmek istememiştim. Zaten o takımın belli bir planı olmadığı için, bir sonraki sene transferde saçmaladı.

Schuster, ne olursa olsun o hissi veriyordu mesela. Takım bir şey öğreniyordu en azından, Avrupalı gibi önde oynuyordu falan.

Görünen o ki bu takım Samet Aybaba yönetimi altında sadece yalancı gaz verecek. Zaten yaşanan çıkışın sebepleri; süpürücü Toraman, Oğuzhan etkisi, Olcay - Holosko kanatlarıydı. Dün hepsini kendi kendimize patlattık.

Neyse...

Bu arada Martin Wörns, son iki yorumun denetleme kısmında kalmış, yeni farkettim; kusura bakmayasın.

box2boxMC dedi ki...

İlginçtir Samet Aybaba gittiği takımlarda başarısız oldu ama ondan sonraki dönemler genel itibariyle hep iyi geçti bu takımlar için. Demek ki belli birşeyi oturtuyor takıma ki buda takım ruhu ve arkadaşlık muhtemelen ama iş teknik taktik olayına gelince çuvallıyor.

Sene sonunda da takımı enkaz halden alıp takım ruhunu en üst seviyeye getirdiği için teşekkür edip Alman bir td ye yönelmelerini tercih ederim. Daum bile olabilir.
Gelir yalandan istiklal marşını filan okur yine :)

turkkant dedi ki...

Mustafa güzelce özetlemiş maçı. Küçük ilaveler,

- McGregor gereksiz transfer. Burada bazı arkadaşlar karşı çıkmıştı. Ama bir kez daha gördük. Yabancı hakkını kaleciye kullanacaksan fark yaratacak, her gelen gol olmayacak.

- Mesele Almeida'nın olmaması değil, onun yerine koyacak bir adamın olmaması. Sene başı, örneğin bir Bobo'yu getirseydin, ya da devre arasında hiç olmadı Sinan Kaloğlu gibi uyum sorunu çekmeyecek, yarım sezon idare edecek bir adam alsaydın, bir Almeida olmayınca Aybaba düz kontak yapmazdı.

- Takımda fiziksel düşüş var. Takım ikinci yarı yorulunca, 10 kişi GS ile sanki 11'e-11 oynandı maç. Toraman bile çok güçsüzdü ki bu hiç alışık olduğumuz bir şey değil.

- Bu kadar çok ağır sakatlık şans olamaz. Ya antreman seçiminde, ya tedavi şekillerinde, ya antreman sahası zemininde kesin bir yanlışlık var. 1 şans, 2 şans, 3 şans, Ersan 2 kere, İsmail 2 kere, Uğur Boral, M. Pektemek... Bu kadar aynı tarz sakatlık şans olamaz.

- Çok erken ama Dentinho aman aman fayda sağlamayacak gibi geldi. İnşallah yanılırım.

- Hoca çok gol yemekten ürkmüş, ve şu sonucu çıkartmış sanırım. Oğuzhan-Fernandes beraber oynamamalı. Komik olan, 2 maçta gene ikişer ikişer yedik. Pek değişen bir şey olmadı.

- Hoca küçük düşünüyor, cesaretli değil. Transfer istememesi, Q7'den korkması, beklerden açık devşirme gayreti, Oğuzhan-Fernandes'i beraber oynatacak cesareti bulamaması, büyük maçlardaki grafiği... Küçük hedeflerin olduğu bu sezon tamam, ama seneye, eğer Beşiktaş iyice sıradanlaşmak istemiyorsa, hedefleri olan, daha kabiliyetli bir hoca bulmalı.

- Bu takımda hiç olmaması gereken oyuncular var. Bir Veli'yle neden sözleşme uzatılır? Mehmet Akyüz'ün bu takımda işi ne? Bu adamdan bile gerideyse, o zaman Sinan Kurumuş'u neden aldın? Hani yüzlerce oyuncu izlemiştiniz, müthiş arama, tarama ekipleri kurmuştunuz? Oğuzhan, biraz Olcay'ın dışında tüm transferler fiyasko...

Basar dedi ki...

Beşiktaş, FEDA projesi kapsamında olgun, yıldızlıktan uzak takım oyunu oynayan, birlikte düşünüp hareket eden, genç oyuncular ile desteklenmiş bir takım olarak düşünüldü. Masraflar düşürülürken, geleceğin Beşiktaş’ı kurulacaktı. Çoğumuzu beklentisi de, takım kaçıncı olursa olsun geleceğin Beşiktaş’ının kurulmasıydı.

Sezon başı çok kişi ilk 10’a bile giremez dediği takım gösterdiği performans ile hem bizler tarafından takdir gördü hem de rakipler tarafından saygı gördü. Buna ezeli rakiplerin kötü performansı da eklenince Beşiktaş bir anda kendini üst pozisyonlarda buldu ve acaba Juve’nin, Montpelier’in yaptığını tekrarlayabilir mi sorusu gündeme geldi. 10 maç yenilgi yüzü görmemesi, en çok gol atan takım olması, menemen partileri de bu düşünceyi daha üst düzeye taşıdı.

Bizleri noktaya Samet hoca getirdi ve dün eğer maça heyecan duyarak liderlik için çıktıysak kendisine bu noktaya kadar hakkını teslim etmemiz gerekir.

Buradan sezonun ikinci yarısına, hatta izninizle dün geceki maça dönerek bir çıkarım yapmak istiyorum. FEDA projesini kapsamında olmayan, kimilerinin “rüya takımı” GS, ilk 11inde 2 tane alt yapıdan çıkma genç oyuncusunu oynatırken, Beşiktaş’ta artık pişmiş oyuncu kıvamında olan Necip’i oynadı. Beşiktaş maça 27,5 yaş ortalaması ile çıktı ve bu rakam GS’ninki ile aynıydı.

Dün akşam net bir şekilde bize gösterdi ki FEDA diye adlandırılan proje, artık işlevini kaybetmiştir. Hoca bir adet bile altyapıdan oyuncuyu takıma monte etmediği gibi, zirvenin sahibi takım ile aynı yaş ortalamasına sahiptir. Onların başarılı olmasının yolu, zirvede kalıp alınacak gelirler ile tekneyi döndürmekken, bizim başarı kriterimiz masrafları kısıp oluşacak genç takım ile ilerideki yılları yakalamaktı. Şu anda onlar daha da fazla yatırım yaparak aynı rüyanın peşinden koşarken, biz hızla hedefsiz bir noktaya doğru gidiyoruz.

Maalesef eldeki kadro ile yanlış alana yönelip, bu yıl başarılı olamayacağımız gibi önümüzdeki yılları da kısmen çöpe atmış durumdayız. Buna Escude, Dentinho gibi oynamayan veya yedek oyuncu olarak düşünülen futbolcuların masraflarını da eklemek gerekir. İyi bir proje, resmen çöpe atılmış durumda!

Dün geceden sonra ben esasen buna üzülüyorum.

mustafa dedi ki...

Ne zaman Toraman stoper e geçse böyle goller yiyip duruyoruz bu blog sayfalarında Toraman , Stoper sözcüklerini yanyana taratmaya kalksan arama motoru bile direk olmaz diye ekleyecektir. Geçen hafta yediğimiz ilk goldeki müdahalesizliği dün yediğimiz ikinci goldeki Riera zahmetsiz kafa vururken adamın tepesinde girdiği 1001 şekle rağmen müdahale edemeyişi . Sene başı Sivokun sözleşmeme yapmama ihtimali ve Egemenin yokluğunda yerine a planında düşünülen Escude neden bu kadar çabuk ıskartaya çıktı ki.
Dünkü maçta şu 11 çıksa olmazmıydı

Gregor
Hilbert-Sivok-Escude-Gökhan
Toraman
Necip-Oğuzhan
Holosko-Fernandes-Olcay

Dahası Devre arası transfer ya takıma takviye olsun diye yapılır yada sezon sonuna bırakılması durumunda elden kaçabilecek bir oyuncu için yapılır transfer .Sinan Kurumuş iki haftadır 18 de yok . ikinci kategoriye girmediği açık e zaman niye transfer edildi ki . adam eski takımında banko oynuyordu sen aldın oynatmıyorsun oyuncuyada yazık.

Sonra Sene başı Ersnt te koşuyor Hasan Türk te diyordunda hocam . Ernst Kasımpaşa da koşuyorda Hasan nerede koşuyor bilmiyoruz.

Bu karşılaştırma ve sonrasında Hasanın süre almaması bile plansızlığın göstergesi bence .

beagle dedi ki...

Bugün çok fazla ana yorum temasına açık bir gün. Bir çoğumuzun ağzından "ben demiştim"ler kaçınılmaz şekilde çıkacak ki bünyemiz yaşadığımız grup travmasından kendimizi biraz ayrıştırıp tedavi arayacak. Benden de özellikle bir tane gelecek ama ana tema olmaması için büyük direnç gösterme kararlılığındayım.

Seçtiğim tema; "Bugün büyük bir şanstır". Skor yararsız yazarların ve makara sosyal medyasının çok yoğun mesai almasını ve iletişim karmaşı yaratmasını sağlayacak kadar kötü değildir. 2 güne hele transfer haberleri ile yitip gider. Ancak Beşiktaşlıların hepsi 40 dakika 10 kişi kalmış rakibe atak yapamayan takımlarını görmüş ve aczimizin farkına varmıştır. Yani konu unutulmaması gereken bir iç hesaplaşma, yeni planlama ortamı sağlamıştır, peşi bırakılmamalıdır. Peki ana başlıklar ne olabilir:
1- Samet Aybaba denemesi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. En önemli sebep, amaç gençleri yetiştirme denen sezonda böyle bir etkinliği olmamış, veli, hilbert, mehmet akgün benzeri oyuncularla rekabetçi olmayı denemiştir. Oyun sistemi, oyuncu yetiştirme/adapte etme, gençlerin kullanımı, ilk 11 seçimi, transfer gibi konuların hepsine açık ara başarısızdır.

2- Fikret Orman yönetimi az farkla geçer not almıştır. Stad, gerçekçi yaklaşımlar, bütçenin genel yönetimi gibi konularda artı puanları vardır. Gereksiz oyuncu zamları, gereksiz beyanatlar, İbrahim Altınsay'ın kaybı gibi konularda kırıkları vardır. Şu anda 10 üstünden 5,5 dan fazla değil notları. Demirörenin 0lık yönetimine kıyaslayarak notlamayın.

3- Oyuncu portföyünün gözden geçirilmesi... Bu daha önce getirdiğim bir tezdi. GS'nin Burak, Umut gibi oyuncuları kadrodan düşürdüğü, FB'nin Krasiç,Stoch, Mehmet Topuz,Egemen gibi adamları yedek kadroya indirdiği dönemde "yarım ve kısıtlı yetenekli" oyunculardan oluşan bir çoğunluğumuz var. Dün sahaya çıkan 14 kişiden ideale yakın bir Beşiktaş takımında ilk 11 de McGregor,Necip,Fernandez ve Oğuzhan düşünülebilir. Gökhan Süzen,Toraman, Olcay ve Holosko da yedek kadro ve rotasyon oyuncuları dersek kalan oyuncuların Beşiktaş maç kadrosundaki varlığı çok ciddi sorgulanmalıdır. Yerlerine potansiyeli daha yüksek oyuncular adapte edilmelidir. Transfer demiyorum çünkü altyapıdaki birkaç yüz oyuncudan muhakkak bunlardan daha potansiyelli 20 tane oyuncu bulursunuz. Tek tek özelliklerine başka başlıkta gireriz ama bugün elimizde Can Erdem, Kenan Özer, Rıza Şen ve Adem Büyük olsaydı dün çoğu ilk 14'de şans bulmaz mıydı diye sorsam oyuncuları tanıyanlar ah bee diyecektir. Bu 4 oyuncuyu kasten yazım, hiçbiri süper lig seviyesinde kendini kanıtlamış oyuncu sayılmazlar. Çünkü olmadan dalından kopardığımız meyvelerimiz kendileri. Ama dün 2-3 tanesi rahat 11 de oynardı, muhakkak hepsi 14 de yer bulurdu. Eğer bu gibi oyuncularımıza Veli'ye verilen şans, tolerans ve şaşırtıcı taraftar desteği verilseydi bizim teknik ve fizik açısından çok daha üstün bir takımımız olurdu. TT arenanın ağır zemini dün ayakta kalacak oyuncuları gerektiriyordu, tıpkı Dentinho'yu koydukları yerde Erkan kaş'ın oynaması gerektiği gibi...

Takımımızın Almeida,Fernandez ve Oğuzhan üçlüsünün eş zamanlı ve sağlıklı oynamasına yani zayıf bir bağa dayalı hücum gücü olduğunu bunun acziyete sebep olduğunu yazdığımda "ligin en çok gol atan takımıyız sen ne diyorsun" vari bir yorum ile karşılaşmıştım. Umarım bugün uzun uzun yazılmış tezlerin mantığını anlayıp kırıcı olmama ve komik duruma düşmeme ile ilgili bir kazanım sağlanmıştır. Sonuçta 10 kişilik rakibe saldıramayan, 9 olsalar gene de gol atamazdık gibi görünen bir takım ve sistemimiz var. Bunun da alkışlanacak hiçbir yeri yok. Sistemi yaratan hoca ise ilk yarı Veli yoktu diyordu bugün de Almeida yok diyor. Yarın da Zalatan bizde olsa böyle olmazdı der...
Kalan 15 maç Hasan, Muhammed, Furkan, Veysel, Ömer Arslan maçları olmalı. Hatta zorlayıp Recep Akkemik,Fevzi Can, Mertcan Demirer falan. Bana ne Veli ile 3 puan daha fazla kazanılmasından. Seneye gene derbilerde şamar oğlanı oluruz.

mustafa dedi ki...

Bu arada İbrahim Altınsayın listesinde olan oyuncular şunlarmış İshak Doğan, A.İlhan Özek, Ferhat Kiraz, Koray Günter, M.Nizam, Şener Özabyraklı, Bülent ( kaleci ), Hakan Çalhanoğlu, M.Akgün, Oğuzhan Özyakup

bu listeden Akgün ve Oğuzhan kadroda diğerleri ilede hemen hemen cüzi paralara anlaşılmış imiş yazık

yeronda dedi ki...

Sakin kafayla,soğukkanlı bir şekilde yorum yapabilmek lazım böyle durumlarda.zira herkesin sinirlendiği gibi bende sinirlendim dün gece sahada olan aczimize.maç öncesinde nispeten umutluydum aslında.tutabilirdi bu kumar.aslında holoskonun defansı 3e 2 yakalayıp semihi çalımlamaya karar verdiği yada hilbertin solundaki olcaya yuvarlamayı akıl edemeyip dışarı attığı 2 pozisyonu da yakaladı takım.ama uğur melekenin dediği gibi ortak akıl ortak kaliteye dönüşemedi.dönüşseydi hepimiz farklı bir ruh halinde olurduk sanıyorum.
Defans hattının bozulmaması ile ilgili hepimiz çok yorum yaptık burada.ersanın varlığını defans hattına ısırganlık kazandırdığını söyledik.Ersanın takımın öne çıkmasında önemli olduğunu söyledik.ama hoca İbrahim toramana yer açabilmek,onu sahada tutabilmek için devamlı taşlarla oynuyor.eğer sivok ile konuşma şansım olsaydı kendisine ersan mı toraman mı yanında oynasın diye sormak isterdim.sanıyorum cevabı ersan olurdu.defans hattında bazı teknik detaylar (kademe,defans çizgisini tutma,hücum oyuncularının paylaşımı vs.) ancak birlikte oynayarak kazanılır.bu defans hattı sezon başında tahtaya yazılır ve sakatlık veya ceza hariç o defans hattı tahtadan asla silinmez.dün hocanın aklına (@alper’in dediği gibi) maça birkaç saat kala gelen hilberti sağ önde akgünü sağ bekte oynatma fantezisi birlikte oynama alışkanlığı kazanmış defans hattından Galatasaray maçında feragat etme anlamına geliyordu.savunmamız gereken sağ kanada ilk atılan topta Akgün pozisyon alamadı ve gol geldi.soyunma odasında ben olsam ilk ağzımdan çıkacak söz “ilk 20dakika gol yemeyeceksiniz” olurdu.ilk 20 dakika hızını kestiğin ev sahibi taraftar baskısına maruz kalmaya ve telaşlanmaya başlayacaktır.bu da istediklerimizi gerçekleştirme adına bizi daha kararlı,sabırlı ve sakin yapacak,her savuşturulan set hücum denemesi defans bütünlüğü daha stabil,daha kararlı ve daha dirençli yapacaktır.ama biz çok çok basit bir hatayla daha 2. Dakikada yenik duruma düşünce aslında maçı o an kafamızda kaybetmiştik.zira galatasayarın 2. Golü hep yediğimiz standart bir Galatasaray golüydü ki bende maç önü yorumlarımda bu golü anlatmıştım.2. dakikada yenen gol ve aslında oğuzhanın sahada olmayışı nedeniyle 3 pas yapamayan takım topu şişirmeye başladı ki maç boyunca şişirilen her topu Galatasaray defansı çok kolayca aldı ve oyuna hemen soktu.ilk golden sonra sakin oynayıp o küçük üçgen paslaşma alanlarını kurduğumuz pozisyonlarda gol pozisyonlarına girdik ama atamadık.buna devam etmek yerine topu şişirmeye devam ettikçe maç bizim sahamızda oynanmaya başladı ve devreye girerken duran toptan golü yedik.
Benim asıl üzüldüğüm ikinci devrenin olabilecek en erken anında golü bulmamıza rağmen hocanın doğru hamleleri yapamayıp maçı galatasaraya hediye etmesiydi.Samet hocanın oyuna müdahale etme konusunda çok çok eksik olduğunu daha öncede dile getirmiştik.zira bu maçta aynısını yaşadık.en kötü beraberlik çıkarabilecek avantajları yakaladığımız maçta yine gurur kırıcı bir şekilde yenildik.sanırım aslında hocada bu maçı kazanamayacağını biliyordu.bazen inanmak bile başarmanın yarısıdır.fatih terim 10 kişi kaldığında bile maçı kazanacağına inanıyordu.ama yinede Samet hocaya kızmıyorum.belkide kızamıyorum.anlatabileceğim daha çok şey var,kurabileceğim çok cümle.mesela takımın santrafora ihtiyacı olduğunu söyledik burada hepimiz.hatta hem sağ sol açık hemde forvet bölgesinde en uçta oynayabilecek bir oyuncu alın dedik.İbrahim Altınsayı istifaya götüren vizyonsuzluk neyse şuan sahada onu izliyoruz aslında.o yüzden sezonu gözümde bitmiş varsayıyorum.zaten uefaya gidebilecek bir kadromuz var.bir de unutmadan eklemeliyim ki bu vizyonsuzluk Samet hocaya da sezon sonun göstermez,hoca istifaya zorlanır.yerine de Ertuğrul Sağlam gelir.sonra o gider daum gelir bu döngü feldkampa kadar gider.

oguzk dedi ki...

Şöyle satranç ustası bir hoca istiyorum ben Fatih Terim gibi gazlayıp hadi oğlum en büyük adam sensin gibi bir hoca istemiyorum.Türkiye'de de aklını kullanan bir hoca yok sanırım İtalya'dan en kötü Serie B den falan mı bulsak ne yapsak :)Şaka bir yana Şampiyonluğun en büyük adayıyız hala fakat ne yaptığını bilen bir soğuk ülke takımı bile Avrupa maçlarında tabiri caizse belimizi kıracaktır.

Unknown dedi ki...

@ Başar
hocam, biz o iki sezonluk beşiktaş kanserini atlatmış taraftarız...yıldızlar sirkini ve sadece yarım sezon lige tutunabilen los galacticos kadroyu gördük...ve bir an önce hiçbir şeye benzemeyen, ciddiyetsiz, birinci sayfa kompleksi yaşayan ruh halinden çıkmak için samet aybaba'nın coşkulu futbolunu ve menemen partilerini bağrımıza bastık...zaman zaman ben de 'acaba önyargılı mıyım' diye kendime sorduğum oldu...ama yok, şu tablo artık liyakatsizliğin ve taktiksel sefaletin ayyuka çıktığını gösterir...

gençleşeceğiz, kolej havası, öz kaynak, ücrette denge denildi...baktığımız zaman sadece özgüven kazanan necip ve ibrahim altınsay'ın bulup hediye ettiği oğuzhan var elimizde...hasan, kadir, erkan, muhammet vs hiçbirisi yok ortada...hep söyledim, samet aybaba gençleri yetiştiremez çünkü sadece onlara süre vermeyi biliyor diye...başlarda az buçuk oynatıyordu, sonra onu da bıraktı...

genç yok, uğur boral var, yeteneksizlik abidesi olan ve faul yapmadan tek bir top çalamayan veli var...

takviye dediler...takımın ön liberosu yok, alternatif santroforu yok, hazır stoch gibi müthiş bir yetenek yanıbaşımızda yedek otururken ve kulübe haber göndermişken gidip dentinho'yu bulduk apar topar...iyidir kötüdür, birşey diyemiyorum...ama q7'den simao'dan guti'den sonra halen kompleks yapacak halde miyiz ? kolej havası bu mudur ? dentinho neden sneijder'le aynı dakikada oyuna sokulur ? olcay neden çıkartılır ? kimse durmuyor bu ciddiyetsizliğin üzerinde ama cidden müthiş bir kompleks bu...öyle halimiz vardı, quaresma neden gönderildi ? şöhret yetenek diyorsak daha üstünü gelir mi bir daha ?

bu köylülüktür arkadaşlar...beşiktaş; tepeden tırnağa liyakatsizlik vebasına kapılıyor...inanmayın bence, zerre kadar bir planlama yok...feda sezonunda erkan-hasan-muhammet-kadir dörtlüsünden hiçbirisi kadroda kendine yer bulamıyorsa, anadolu kulübünde bile yeterliliği tartışılabilecek samet aybaba tarafından kandırılıyoruz demektir...ben bunları kazandığımızda da söyledim...beşiktaş bu kadroyla bu sene çok rahat şampiyon olabilirdi ama sağolsun 'beşiktaşın çocuğu' hocamız sayesinde elimizdeki 12 puanı yok yere dağıttık, derbilerde sefilleri oynadık...

ben artık veli'sinde oğuzhan'ında almeida'sında değilim...tek derdim, şampiyonluğu elleriyle teslim etti, bari bizi şampiyonlar ligine taşıyıp bassın istifayı da bari şu krizde nakit para gelsin kulübe...

ben cartalete'e ilk yarı bittiğinde ricada bulunmuştum, genel bir ilk yarı ve değişen beşiktaş üzerine analiz yazarsan, hepimiz bunları tartışalım uzun uzadıya diye, sanırım rahatsızlık filan derken kaldı öylece...herneyse sevgilerimle...

Unknown dedi ki...

Herhalde sezonun en kötü maçı oldu. Hem oyuncular hem de teknik kulübe olarak döküldük. Öyle ki yorumların genelinde sezonun bütününe yönelik karamsar bir hava sezinliyorum. Bir çoğu da haksız değil.

Fakat işin diğer yönü açıkça görünen eksileri herşeyleştirerek, olumlu kazanımların değersizleştirilmesinin de uzun vadede fayda sağlamayacağıdır. Samet hoca iyi bir taktisyen değil, gelişkin bir oyuncu portföyü yok ve inşa süreçlerinde kadro mühendisliği becerisi de fazla değil. Ancak, kadrodan verim alma, motivasyon ve ısrarlı bir oyun planı yaratma-geliştirme özellikleri şimdilik tatmin edici. Genç oyuncular konusunda bence ön açıcı, şans bulamadı diye eleştirilen isimlerin kapasitesini de sorgulamak gerekiyor. Onlara dair uzun vadeli planlar geliştirmeye çalıştığını ve sorumluluk verdiğini düşünüyorum. Hiç bir profesyonel deneyimi olmayan oyuncuların şimdilik 3-4 maç şans bulması da iyidir, onları 17 maç oynatmasını beklemek zor. Çünkü beklentiler tek biçimli değil. Ligde 22 puanda olsaydık şimdi bu yolun tümden çöpe atılmasıyla sonuçlanırdı. Bana kalsa, Ralf Rangnick ile skor odaksız ilkeli bir çizgimiz olmasını yeğlerdim ama Samet hocayı en azından anlayabiliyorum.

Maç hakkında çok konuşasım yok. Maç öncesinde ben Almeidasızlıktan ürktüğümü söylüyordum. Almeida bizim oyun şeklimiz için gol ve asist sayısından çok daha fazlasını ifade ediyor. Pas yapamayan orta sahanın çözümü, bizim için Almeida ve önde baskı, Almeida ve kenar forvet paslaşması, Almeida ve indirdiği toplar vsvs idi. Ben takımın diğer kısımlarına pek odaklanmıyorum. Almeida olmadan sağ forvet Holosko'dan da çok verim geleceğini sanmıyorum. Arkadaşlarla konuşurken tek kurtuluş yolu Fernandes'in eskisi gibi oynaması ve öndeki üç koşucuyu beslemesi diyordum. Ancak onda da o güç olmayınca çok olağan bir şekilde ilerledi maç. Rakibin 10 kişi kalmasına üzüldüm, o anda keşke olmasaydı artık hiç pozisyon bulamayacağız ve 10 kişiye yenilmenin etkisi daha ağır olacak dedim. Dentinho'dan da mucizevi birşey çıkmayınca herşey beklenilene uygun gerçekleşti.

Gökhan Süzen fena değil, diğer maçlarda daha da iyi durumda görebiliriz. Mehmet Akgün kafasına takmasın bence, gene onu oynatmak zorunda kalacağız haftaya. Birde faul kralı olmaya doğru giden Veli beni gitgide hayal kırıklığına uğratıyor.

Hala şampiyonluk şansımız olduğu gibi bence değerli olan 2.lik için de avantajlıyız. Önümüzdeki 4 hafta önemli. 10-12 puan alma şansımız var. Fenerbahçe maçına kırılmadan çıkabilirsek işler bu sene için rayına tekrar girecektir. Almeida'nın da haftaya oynayabileceği söyleniyor. Ferdi'de biraz toplar herhalde.

Uzun vadede, belki Türkiye ve insan tipi için çok imkanlı görünmese de ben Samet hoca'nın da olduğu profesyonel bir kulübe hayal ediyorum. Başta iyi bir kondisyoner ve kaleci antrenörü (Cenk'e yazık oluyor.) Daha deneyimli bir yardımcı antrenör. Hatta hayali ama iki hocanın yönettiği bir takım. İsveç milli takımındaki gibi. Tabi gelip daha bu ülkede sportif direktörle antrenör anlaşamıyor, sen ne diyorsun diyene de haklısın derim.

utaman dedi ki...

İkinci büyük deplasman derbisinde de yokları oynadık. Bu noktada yorum yapan arkadaşların hepsinin haklı olduğu noktalar çoğunlukta. Böyle bir maçtan sonra doğal olarak bir karamsarlık hakim. Samet Hoca'nın taktik eksiklikleri zaten bilinen şeylerdi. Üstüne bu iki derbi maç özelinde cesaretsizlik de eklenince çok kötü sonuçlar çıktı ortaya.

Hoca'yla ilgili asıl üzücü olansa gençlere verdiği şanslardan iyice kısması bence. Hocam şampiyonluk kaçar -ki son 20 yılda 3 şampiyonluğumuz var- ama bize ihtiyacımız olanı, umutlarımızı ver.

Takımda Almeida yoktu, genç futbolcuların derbi tecrübesi yoktu gibi bahanelerin de en çok Hoca'yı etkilediği açık zaten. Bu maç özelinde taktik bir değerlendirmeye gerek yok herşey ortada zaten. Birçok yorumda da neredeyse tamamı doğru olan tespitler mevcut. Sadece şunu eklemek isterim -söylenmiş mi emin değilim, söylenmişse kusura bakmayın. Yanlış bir taktik seçim ve kadro seçimi yapmış olabilirsin ama neden 10. dakikada herşey netleşmişken müdahale etmezsin?

Şimdi bundan sonrasını düşünürsek. Hala şampiyonluk şansımız var. Fenerbahçe maçına kadar en az 10 puan almalıyız -ki Fenerbahçe maçına en fazla 1 puan yazarız artık. Oğuzhan, Fernandes hep beraber oynamalı. Oyunu açabilmek için top şişirmeli hücuma -bu hücum planı ölmemeiş miydi?- bir alternatife ihtiyacımız var. Defansın öne çıkması lazım. En büyük problemimiz bu bence. Zaten defans öne çıkınca top şişirmek alternatif hücum planı olmaktan bile çıkacaktır. Schuster gelse de bir kulağımızı çekse.

Galatasaray ve Fenerbahçe'nin çok iyi kadroları karşısında şansımız olmadığı öngörüsüneyse katılmıyorum. Biz elimizdeki tüm oyunculardan maksimumu almalıyız ve elimizdeki oyunculara maksimumu(maddi anlamda değil, eğitimsel ve manevi anlamda) verebilmeliyiz. Yıllardır yapamadığımız şey budur. Şu anda Fenerbahçe yapamıyor bunu. Galatasarayınsa ne yapacağını göreceğiz. Bizimse daha çok çalışmamız, eğitici ve sportif yönü güçlü insanları kulübe kazandırmamız lazım.

Uzun bir yorum oldu kusura bakmayın biraz dolduk galiba :=)

can dedi ki...

Butun arkadaslar macla ilgili guzel tespitler yapmislar, ozellikle tibet kutman'in son tespitleri bence cok onemli.

Uzerine yazilmayan iki sey kalmis. Birincisi mac oncesi -ki mac oncesinde kurban kesilgigini duydugumda macla ilgili en ufak bir beklentim kalmamisti. Yanlis anlamayin, Orman-Aybaba doneminde kimi taraftarda huzursuzluk yaratan kulubun muhafazakar-mutedeyyin bir cizgiye kaymasi degil bahsettigim. Bu mac oncesi kurban kesmenin nasil bir mantigi olabilir diye dusundugumde karsima cikan tablo beni dusunduren.

Oteki de mac sonrasi Aybaba'nin demecleri. Aybaba'nin komplekslerini ve hem iyi bir teknik direktor hem de kamil bir insan olma konusundaki yetersizliklerini goz onune seren konusmalari. Medyadan aferin almak icin yapmaya calistigi "objektif" gozlemler, transferde ve taktik anlamda yasadigi/yasattigi sefaletin ardindan sorumluluk almak yerine surekli yaptigi gibi futbolculari isim vererek atese atmasi, ustune "acili menemen", esprisi demeye dilim varmiyor, civikligi. Bel alti vurmak istemiyorum ama Adnan Aybaba ile kardes olduklarini daha acik kanitlayamazdi.

Su anda yapilabilecek cok bir sey yok ama onumuzdeki seneye Aybaba ile baslamalari halinde Orman yonetiminin zaten suphe ettigim futbol vizyonu hakkinda hic bir umidim kalmayacak.

Basar dedi ki...

Hoca ile ilgili çok rahatsız olduğum bir konu daha var. Oyuncu performanslarını basının önüne sunuyor. Geçen hafta Olcay ve Oğuzhan ile ilgili yorum yaptı, bu hafta ise sanki bu bloga yazılanlardan fırlamışcasına "Hilbert arkadaşları geri gelmeyince kızıyordu, bu sefer kendisi geri gelmedi" diye yorumda bulunmuş.

Hocam sen hala anlamadın galiba hangi kulübü çalıştırdığını. Bu kadar büyük camialar futbolcularına basına malzeme etmezler. Çok istiyorsan kendi performansını bir analiz et! Suçu basın önünde oyunculara atma, bir sefer kendin üstlen! Bu yaptığın ile "menemen" etkisini de bozacaksın, elinde hiçbir şey kalmayacak!

Hocam gözümüzde hiçbir kredin kalmadı haberin olsun! Bu taktik anlayı ile, bu cesaretsizlikle üstüne birde futbolcuları suçlayarak zor başta kalırsın!

turkkant dedi ki...

Geleceğe bu yıldan bir şeyler taşımak istiyorsak fazla da galeyana gelmemeliyiz.

Şu andan söyleyeyim. saçmalamazsak bu seneyi ikinci bitirebiliriz. Bu biraz da Fener maçı ve o maça kadarki grafiğimize bağlı...

Bu seneyi rehabilitasyon senesi kabul ettik. Masrafları kısmak, gereksiz oyuncuları elemek, daha genç bir takım iskeleti vs vs...

Bu yönetimin tüm bunları yapmaya vizyonu ya da becerisi yok. Bu çok açık. Ha neyi becerirler. Finansal duruma çeki düzen vermeyi ve stat işini başaracaklarına inanıyorum. Ama vizyoner, amaçları olan bir teknik kadroyla 4-5 senelik etkili takım oluşturma? Bu bence boylarını aşan bir konu.

Bu hoca ve bu yönetim inşallah cehennemden cennete geçişte araf olur...

Bir de şunu söylemek istiyorum. Baktığımızda elimizde max. 1-2 yetenekli genç var. Fazlası yok. Kendimizi kandırmayalım. Tigana'nın elinde (21 yaş altı: S. Kurtuluş-Burak Yılmaz-Gökhan Güleç-Bobo-İbrahim Akın22-Serdar özkan) bence daha umut vadeden gençler vardı. Şu an bahsettiğimiz gençlerin Oğuzhan dışında potansiyeli çok daha düşük. Muhammet haricinde (ki ondan da emin değilim) hiçbirinin S.Kurtuluş-İ.Akın seviyesine bile gelemeyeceğini düşünüyorum.

Unknown dedi ki...

sevgili Başar ve Can, çok önemli bir noktaya, aleni bir acziyet gösterisine parmak bastınız (bana atıf yapmanız sebebiyle kıyak değildir bu takdirim, bilmiş olasınız :)...samet aybaba'nın neden 'olamayacağı' ve olmaması gerektiğinin temel sebebi bu yazdıklarınızdır...

oturduğu koltuğun hiç farkında olmayan bir politikacıyı anımsatıyor bana...her an kulübede cebinden çıkardığı çakıyla tırnak arasını temizleyebilir, seremonide rakip teknik direktöre kameralar önünde el ense çekebilir, basın toplantısında açık kalan mikrofondan küfürleri duyulabilir, anamızla birlikte hepimizi tribünden kovabilir...

yanlış anlaşılmasın, hakaret ya da aşağılamak için yazmıyorum, oturduğu koltuğun hiç ama hiç farkında değil...o sebepten batuhan'ı hem transfer etti, hem 'terbiye edeceğim' diye haddini aşan demeçler verdi, hem 'oynamazsa yollarım' diye kalemini kırdı, hem de belki batuhan'a bile henüz söylememişken 'benim için bitti' diyerek boynuna urganı geçirdi...tanju ve burak gibi yetenekleri, güya otoritesini sarstıkları için kapı dışarı etti, quaresma meselesinde olur olmaz konuştu, şimdi de tuttu hilbert'i öne attı ve şu hezimeti acılı menemen diye ne idüğü belirsiz bir espriyle sosladı...

bir sportif direktör bunu çözebilir mi bilmiyorum ama sanırım ibrahim altınsay'ın değeri ve gelirken de giderken de söyledikleri bu sebepten önemli...beşiktaş iyice köylüleşiyor, amatörleşiyor...

irtica, kelime anlamı ile 'geriye gidiş'tir...irticai faaliyette bulunana da mürteci deriz...sanırım bizler de mürtecilerin hegemonyasındaki bir kulübün büyümesini bekleyen romantikleriz...

feda sezonu, para yok filan denilebilir...ama ben adnan polat'ın canlı yayında bağış topladığı zamanları da bilirim...galatasaray öyle böyle çıktı o darboğazdan...hem de hiç bu şekilde kulübün gelenekleriyle ve itibarı ile oynamaksızın...

haa bir sprotif direktör getirmek bu sorunu çözer mi bilmiyorum, zira biz türkler pek alışık değiliz böylesi profesyonel yapılanmalara...aykut gelir, daum söylenerek gider...tayfur gelir, carvalhal'in coşmuş takımı rezil rüsva olur...bizde böyledir...

beşiktaş'ta tigana, del bosque ve schuster dışında o koltuğu doldurabilecek tek bir teknik direktör görmedim...çünkü hem taktiksel anlamda yeni bir akıl kazandırıyorlardı takıma hem de basınla ve futbolcularla ilişkileri gayet profesyonelceydi...gele gele geldiğimiz nokta acılı menemen esprisi yapıp her defasında futbolcuları önümüze atan ve kariyeri boyunca beşiktaşlı olmaktan başka hiçbir artısı bulunmayan bir teknik direktör...

biraz da bizim romantikliğimizin payı yok mu şu durumda ?

Unknown dedi ki...

bir de sevgili Martin Wörns; gençler çok yetenkliydi de samet aybaba harcadı demedim zaten...

gençleşme diye bangır bangır bağırdı herkes, kendisi bu yönüyle övündü...ben öngörüyordum, samet hocanın tek bir genci bile avrupaya gönderilecek seviyeye getiremeyeceğini ama en azından yetiştirmek zannettiği ''süre verme''yi bile yapmaz oldu...kimse bundan bahsetmiyor artık, çok garipsiyorum...
sevgiler saygılar..

beagle dedi ki...

@turkkant

Dostum gençler konusundaki karamsarlığında tam zıt düşünüyoruz. Geçen yönetimin tek iyi yanı resmi sitede genç takım maçlarından parçalar yayınlanması idi. Birçoğunun kapasitesi konusunda bu görüntülerden fikir sahibiyiz.
Futbolda kazanılabilen özellikler var mücadele gücü, kondisyon gibi. Bir de kolay kazanılamayanlar var top kontrolü, dribling, şut tekniği, şut gücü gibi. Senin beğendiğin Tigana grubunda,ki Serdar özkan dışındakiler transferdir, muhtelif yetenekler var idiyse de bugün beğenmediğin veya tanımadığın grup onlarla zor kazanılan yetenekler açısından rahat kıyaslanır. Hasan Türk'ün şut gücü, fiziksel yeterliliği, Muhammedin dribling ve vuruş özellikleri, Furkan Yaman'ın herşeyden olan(top sürme, kafa, fizik, plase, gol koklama vb) forvet özellikleri, Mertcan aktaşın şifo teknik ve enerji esintisi hiç de küçümsenecek bir yetenek topluluğu değil.
Problem bir çoğumuzun belirttiği gibi bu gençlerin doğru zaman ve kombinasyonda kullanılması. Muhammed'e yapılan tam anlamıyla cinayettir. 17 yaşında çocuğu tek top yapan adam olarak sahaya sürüp 45 dkda oyundan alıp bir de maç sonu eleştiriyor Samet. Muhammed'i eleştirdiği maçta da Almeida yoktu. Sıkıysa şimdi çıksın Fernandez hiç birşey oynamadı diye azarlasın tvde. Sergen Yalçın'ın ilk maçlarında ben tribündeydim. Sol kenara koymuştu Gordon, bir şey yaparsa sevinirdik yapmazsa kimse laf söylemezdi. İlk golünü A takımdaki 1-2 sene geçirdikten sonra 19-20 yaşında falan attı.

Bu takımdaki genç oyuncular ile ilgili en büyük problem onlar sahada titremeden basana kadar dayanamacak kalitesizlikte bir ana kadro olması ve teknik direktörün genç kullanımı konusunda facia olmasıdır... Eğer Muhammedi Almeida, Oğuzhan, Fernandez üçlüsü sahadayken görebilseydik, eksiklerinden çok katkıları görünebilirdi. Kazanacağı özgüven ile de A takım futbolcusu olurdu.

Dışarıdan transfer ile Muhammed, Furkan gibi oyuncu bulamazsınız. Çok daha dandiklerine 10 milyonlarca Euro verildiğini unutmayın.

BJK4EVER dedi ki...

Neyin kurtulus senesi Allah askina. Kurtulus senesi diyorsun Fernandes, Almeida ne varsa satarsin, kadrodan 2, bilemedin 3 yabanci kalir, ligi orta siralarda bitirmeyi kabul edip yas ortalamasi 22 olan bir takimla cikarsin 3 sene ust uste. Kurtulus senesi budur.
Hayir, bu sene kurtulus senesiyse seneye ne olacak? Ne degisecek? Yabanci oyuncu kiraliyoruz, hala kurtulus, gencler, istikrar diyen var.
Ben genclere inanmiyorum, hicbir zaman da inanmadim. Ben yerli-yabanci, genc-yasli, tecrubeli-tecrubesiz diye ayirimlara karsiyim. Iyi olan, takima katki saglayan oynar. Gencler dediniz Emre Ozkani, Erkan Kasi, Atinc Nukani falan gorduk iste, hepsi berbat. Iyi olan oynar futbolda, kotu bir oyuncu sirf genc diye oynatilmaz. O yuzden yaptigimiz bir nebze dogru. Ancak kurtulus senesi diye bakmamaliyiz. Zaten her seneye bu sene silbastan senesi diye baka baka 10 yilda ite kaka 2 defa zar zor sampiyon olan bir camia haline geldi, bu ezikligi uzerimizde buram buram hissediyoruz, hala hicbir seymis gibi 1 koca seneyi cope atanlar var. Oyle veya boyle sampiyonluk yarisina girmisiz ve 4-5 mac tamamen antrenorun is bilmezligi sayesinde gidiyor. Ben bu durumda ortaligi ayaga kaldiririm arkadas, neden bahsediyorsunuz siz?

Cartalete dedi ki...

Bence asıl öyle bir silbaştan olayı kurtuluş olmaz. Elinde oyuncu havuzu olmadan, direkt herkesi göndermek -ki sene başında Almeida satılacak düzeyde değildi- hiç mantıklı olmazdı.

Atıl gördüğün ve yüksek maaş alan yabancıları göndermek, ilk plan açısından en doğrusuydu. Fernandes ve Almeida'yı kadroda tutarak, zirveye yakın olma düşüncesi de doğal.

Hatta Almeida için ben de gitsin diyordum ama o olmasa Holosko ve Olcay bu kadar parlamaya bilirdi mesela.

Zaten İbrahim Altınsay'ın da açıklamalarında aynı plan vardı. 2 uluslar arası oyuncu, geri kalanları normal ücret alan takım oyuncusu...

utaman dedi ki...

Şampiyonluk istiyorum, şampiyonluk istiyorum deyince şampiyon olunmuyor. Beşiktaş geçtiğimiz 8 senenin tamamına şampiyonluk dillerde girdi. Elde var bir şampiyonluk. Fenerbahçe, Galatasaray ne yapıyor umrumda değil. Herkesin kendince bir yöntemi var veya yoksa da olmalı. Çok istediğin bir şeyi zamana bırakmayı öğrenmek lazım. Sanki bu sene şampiyonluk potasına girdik seneye girmemiz imkansız gibi bir hava var. Yani şunu Fenerbahçeli ya da Galatasaraylılar dese demediğimizi bırakmayız. Düşünsenize çıkıp deseler "bu sene biz kötüyüz o yüzden buradasınız". Bu kadar absürt bir düşünce tarzı olabilir mi? Yaptığınız transferin haddi hesabı yok yine de biz buradayız demez miyiz? Sene sonunu bekleyip ne olduğunu gözlemlemek en iyisi. Ne desek erken şu noktada. Sadece şu gençler mevzusu çok canımı sıkıyor. Umarım futbol eğitimi konusunda, süre alma konusunda yaşadıkları sıkıntılar yoktur. Umarım diyorum ama sanmıyorum en acısı da bu galiba.

Ekrem35 dedi ki...

@ beagle

muhammed konusunda sonuna kadar katılıyorum kardeşim yazdıklarına. muhammed bu sene hiçbir zaman verimli olabileceği oyunuclar ile birlikte oynamadı. bir maçın son 5dakikası falandı sanırım sağ çizgide oynadı. o maçta da içe katedip rakibini geçmiş bir arapası denemişti. hatta sevgili mustafa o maç yazısında o pozisyondan bahsetmişti diye hatırlıyorum.

eğer ki muhammed doğru oyuncularla kurulmuş bir kadroda yer alırsa bence takıma katkı sağlayacak bir oyuncudur.

sevgili mustafa kardeşim eğer vaktin uygun olursa senden bir ricada bulunmak istiyorum. beşiktaş'ın oğuzhan ilk 11de olduğu ve yedekte olduğu maçlardaki oyunumuzu puan-gol gibi parametrelerle değerlendirmen.

böyle sipariş verir gibi oluyor bunun farkındayım, bunun için özür dilerim. bu blogda oluşturduğun güzel samimiyet ve bir nevi aile ortamı sayesinde bunu yazarsam yanlış anlamazsın diye düşündüm. gerçekten sipariş vermek gibi anlaşılıyorsa tekrar özür dilerim.

Cartalete dedi ki...

Güzel, hatta dergi konusu bu.

Hayatım Futbol'a yazayım bir ara, daha dikkat çekici olur.

Ekrem35 dedi ki...

@ Cartalete

Teşekkürler, merakla bekliyor olacağım yazını.

Övünç Şentürk dedi ki...

Abi yönetimin ilk tercihi kesinlikle Samet Aybaba değildi.Bunu hepimiz biliyoruz.

Bielsa'lar , Ragnick'ler , Denizli'ler , Eriksson'lar geçti.

Çok fazla aday vardı.Kimisi bütçeyi yetersiz buldu kimi kadroyu yetersiz buldu.

Beşiktaş yönetiminde de özellikle her işe karışmayı seven Levent Erdoğan ve Seyit Ateş önderliğinde , para mevzusunu sorun etmeyeceği besbelli olan , yıllardır bu mevki için yanıp tutuşan düşük profil teknik adam Samet Aybaba seçildi.

Herkesin aklına ilk gelen mevzu takıma yapılacak gençleştirme operasyonu oldu doğal olarak.Aslına bakarsanız Samet Aybaba'nın yetiştirdiği , futbola kazandırdığı , adam ettiği isimler için de 1 tane bile daimi milli takım oyuncusu olmadığını çok net görebilirsiniz(İbrahim Toraman , Gökhan Ünal , Bekir İrtegün , Serkan Balcı , Tolga Zengin , Sercan Yıldırım , Volkan Şen vs vs) . Yani asli olarak takımın başında bulunma nedeni olan CV'si bile Beşiktaş adına son derece yetersizken , çok da iyi olmayan taktik bilgisi , oyuna müdehale yeterliliği , oyuncu seçimleri konularına girmeye gerek yok.

Samet Aybaba'nın futbol adına yapabildiği tek doğru şey sıradan adamlardan , sorunlu adamlardan ve küskün adamlardan inanılmaz verim alabiliyor oluşu.Mesela Almeida bu sezon kariyerinde hiç olmadığı kadar skora etki ediyor , bunca son vuruş yetersizliğine rağmen.

Rakiplerin beklenmedik oranda fazla puan kaybetmesi(lider gs 19 haftada 21 puan kaybetmiş ) , bizim bazı maçlarda geçen sene Carvalhal'in de ( şans eseri denenen 4-4-1-1'de serbest adam Quaresma formülünün tutması ) olduğu gibi şans eseri doğruyu bulmamız (Veli'nin cezası ve Oğuzhan'ın takıma girişi , Toraman'a yer bulunamayınca ön liberoya atılışı , parasızlıktan Quaresma ile birlikte süründürülen Holosko'nun hazırlık kampına bile gitmeden gösterdiği muazzam performans ki kendisi gönderilmek üzereydi ve sezon başı kampında hemen her maç forma bulan mehmet akyüz dışında yedeği yoktu .) bizi bu noktaya kadar getirdi.

Hızlı , dikine oynayıp rakibin 2. bölgedeki hatalarını değerlendirmek bir tek Beşiktaş'ın yaptığı bir şey değil.Evet keyif veriyor ama gördüğünüz üzere bunu Karabük'te gayet iyi yapıyor , İBB'de yapıyor . Bu noktada taktiksel olarak ekstra bir şey yok . Elinde Oğzuhan gibi Fernandes , hatta ve hatta bu sezon inanılmaz şekilde topla mesafe katetme konusunda kendini geliştirmiş Necip gibi adamlar varken bile Almeida'ya atılan uzun toplarla çıkmaya çalışan bir Beşiktaş var , hücum duran toplarından dönemeyen , alan savunması yapamayan , skoru tutamayan , topu rakibe verip çok fazla boş koşu yapan bir Beşiktaş var.

Geleceğin takımını kurduğunu iddaa edip maçlara 28 yaş ortalamasıyla çıkan, 33 yaşında Escude'yi , 31 yaşında Mcgregor'u , 31 yaşında Uğur Boral'ı transfer edip aylarca 31 yaşındaki Nene'nin peşinden koşup , sonunda yarı sezonda acayip bir şekilde 1 seneliğine Dentinho'yu kiralayan bir takım var .

Son tahlilde elimizde yaş ortalaması 27 olan , kadrodaki gençlerden en iyisi Bank Asya Ligi takımları tarafından istenen , üzerine gelecek kurulamayacak kadar bilinçsiz bir taktik altyapıya sahip bir takım var.

Kendimizi kandırmayalım abi . Hasan Türk yerli Cambiasso olabilecek olsa gider Arda gibi pişer geri gelirdi.Çok çok övülen Kadir Arı tutup Turgutlu gibi gözden ve gönülden uzak bir takıma gitmezdi.Bu adamların çok çok yetenekli olmadıkları ortada bence.

Kenan Özer'ler , Adem Büyük'ler filan bu ligde top oynuyorlar abi.Bu adamlar kadar topçu değilsen Beşiktaş kulübesinde yer işgal etmeyeceksin.

Övünç Şentürk dedi ki...

Bu saatten sonra yönetim karar vermeli.Ya şampiyonluğa oynayacağız dersin kalan 2 günde bir iki takviye yaparsın ve günü kurtarmaya çalışırsın ya da ilk başta belirlendiği gibi geleceğin takımın şekillendirmeye koyulur , sözleşmesi bittiği gibi bavulunu toplayıp kaçacak olan ve maalesef sözleşme uzatmayarak feci şekilde bizi oyalayacak olan Fernandes yerine Oğuzhan-Necip ikilisi etrafında şekillenecek bir takım yaratırsın.

İkincisini Aybaba'nın yapmayacağına kesinlikle eminim zira Oğuzhan gibi Avrupa görmüş bir adama , klasik baskıcı , ezberci bir sistem dikte etmeye çalışacak. Görüştüğü adamlardan filan bahsediyor röportajlarda .

Neyse temel olarak bence bu kez hoca yetersizliği > takım yetersizliği konusunda hemfikiriz sanırım .

Cartalete dedi ki...

Tamamen katılıyorum, genç mevzusu dışında...

Şimdi ben gençler hakkında yorum yapınca fazla iyimser kaldığım düşünüldüğü için biraz çekiniyorum aslında. Ama artık susmamam gerek. :)

Eğer gençlerin düşük seviyede kalmasını -evet şuan düşük seviyedeler- yeteneksizliğe bağlıyorsak, hiç bir zaman çıkış yolu bulamayacağız. 50 senede bir gelen Sergen gibi birini bekleyeceğiz.

Sorun yetenek değil. Yeteneğin üzerine gidip; taktik futbol bilgisi, fiziki güç ile donatmak. Eğer bunu yapmaz isen, yetenekleri de bugün olduğu gibi ortaya çıkamıyor bu çocukların.

~Poseidon~ dedi ki...

http://www.kartalbakisi.com/m/?id=18274

Bu hamle eğer ki doğruysa 10 numara yaklaşımdır. Samet Hoca bana göre oldukça acımasız eleştriliyor. Bu kadar iddiasız başladığımız bir sezonda bu kadar kısıtlı / mütevazi bir kadroyla buralarda olmak da bana göre bir başarıdır. Buna uzun ve kısa süreli sakatlığı olan futbolcuları da eklersek takımın ekseninin fazla kaydığı da aşikardır. Ben Samet hocanın arkasındayım miadını doldurdu lafını da çok insafsız buluyorum.

Yukarıdaki linkten anladığım kadarıyla fernandes sezon sonu satılacak ki yönetim yukarıda yazan yorumlar ile birebir örtüşen bir planlama içinde...

Tamam maç hepimiz için muazzam bir hayal kırıklığı oldu ama istemezuk, asalım tadında bir linç için oldukça erken. Vasatın vasatı Aykut için bile daha yeni yeni çatlak sesler çıkarken bana göre Samet Hocanın oldukça fazla kredisi var.

beagle dedi ki...

@poseidon

Daha hazırlık maçlarındaki seçimleri ve stoper konusunda oluşturduğu inanılmaz zaafiyetten dolayı Samet'den umutsuz olan biri olarak Samet'in nereden kredi kazandığını anlamadım. Sistem yok. Oyuncu seçimi yanlış. Taktik yok. Transfer yok. Genç yetiştirme yok. Menemen'den kredi aldıysa çoktan bitmiş olmalıydı. Ömür kısıtlı, Samet umutsuz. Harcanan genç oyuncuları buraya kadar getirmek için sarfedilen emek ve zaman ise cabası.

Aykut bence de vasat. Hatta FB'nin çok güçlenmesini engelleyen faktördü sağolsun. Yalnız adam sahasında 100 maçta 99 galibiyetle falan oynuyor. Oradan bir kredi gelir doğal olarak. Başkansız takımı ayakta tutup bizi rahatça geçip ikinci olduğunu da unutmamak lazım. Samet ise oyuncularını şikayet edip duruyordu son hatırladığım...

turkkant dedi ki...

@Carteletta, Beagle, Övünç

Beagle, dostum ben de Övünç'ün görüşlerinin çoğuna katılıyorum. Elimizdeki gençlerin potansiyeli konusunda biraz romantiğiz.

Ama şu da bir gerçek: Burak Yılmaz şımarık, Serdar özkan şımarık, Batuhan şımarık, İbrahim Akın gamsız, Sinan Kaloğlu gamsız vs vs..Hepsi de gayet yetenekli isimler. Bu kadar çok genç oyuncu Beşiktaş tarafından değerlendirilemiyorsa burada ciddi bir eğitim sorunu vardır. Mustafa gayet haklı

Dikkat edin, Beşiktaş'ta genç gelip yıllarca oynayan İbrahim Toraman, İbrahim üzülmez eğitim sayesinde değil, kendi rekabetçi, hırslı yapılarıyla tutundular. Beşiktaş öyle bir dingonun ahırı haline geldi ki, biraz disiplin sorunu olan her oyuncu düştü. Quaresma'yı verin bakalım Terim'in eline, verim alabiliyor mu alamıyor mu? Ya da bu keşmekeşte Melo, Engin vs. bizde olsa bir verim alabilir miydik?

GS Emre Çolak'tan, Semih'ten, hatta Aydın'dan bir şekilde verim alabiliyor. Bizimki sadece bir potansiyel sorunu değil eğitim sorunu. Columbia Üniv. eğitim psikolojisi çalışmalarında çok geçen bir söz vardır: öğrenci başarısız değildir, öğretmen başarısızdır. Bu gençlerden verim alamamak Beşiktaş'la ilgili bir şey...

Yönetim ve hoca vizyonu konusunda Övünç'e yüzde yüz katılıyorum. 32 yaşında Nene'nin peşinde koşan, 30'lu yaşlarda Escude'leri, McGregor'ları getiren bir yönetimin masrafları kısmak dışında bir halt becerebileceklerine inanmak hayalcilik olur. Ha dediği gibi, GS 21 puan kaybederse, biraz şans biraz gayret bir yere gelirsin. Ama asıl beceri finalde ortaya çıkar. Çok takım vardır bir gaz başlar sonra fıslar...

~Poseidon~ dedi ki...

@beagle

Öncelikle genç oyuncu yetiştirme kriterini yatıralım masaya. Neredeyse her genç denilebilecek oyuncuyu gerek hazırlık maçında gerekse kupa maçlarında gördük. Sence içlerinden umut veren veya Beşiktaş için yeterli gördüğün adam oldu mu? Benim biraz Erkan Kaş oldu o kadar. Samet'in! oyuncu seçimleri bana göre hatalı değil. Buradan ahkam kesmek kolay ama kulübün içinde olmak her gün o insanlar ile yatıp kalkmak başka konu. Takdir hakkını o şekilde kullanıyorsa bana göre vardır bir bildiği. Zaten bunun sinyallerini verdi. Hatırlayan var mı bilmem ama bir röportajında Oğuzhan hakkında hayatında görüştüğü kişilere, kimlerle oturup kalktığına dikkat etmesi gerekiyor minvalinde bir açıklama yapmıştı. Bana göre bu Oğuzhan'ın son haftalarda düşen performansı konusunda ciddi bir işaretti.

Samet Hoca'nın elinde inanılmaz bir malzeme var da ben mi göremiyorum? İşin enteresan yanı maç esnasında arada twitter'ı takip ederken bizim sözde sanal teknik adamlar! bunu soksun bunu çıkarsın tadında twitler atıyorlar. Dikkat ettim Samet Hoca genel Beşiktaş taraftarı ne istediyse o da aynı şeyleri gördü ve değişiklikleri (bence doğru) yaptı. Fakat takımın genel performansı o kadar kötüydü ki ne yaparsa yapsın bir fark yaratamadı.

Büyük takımın teknik direktörlüğü başka bir konudur katılıyorum. Samet Hoca bu performansı ile mevcut durum için yeterli olmak ile beraber en büyük eksiği kanımca takımını büyük maçlara hazırlayamaması olmuştur. Kendisini geliştirmesi gereken en büyük unsur budur. Taraftar olarak bizler her şey bir anda olsun takım herkesin üstünden geçsin istiyor. Maalesef böyle bir hayat yok. Özellikle 8 senenin yarattığı travmadan bir anda winner karakterli bir takım yaratmak zaman alacak bir iştir.

Schuster dayılar, yeniköy kasapları ve daha nicelerinin arkasına teneke bağlayıp gönderdik. Bana göre biraz duraklama zamanı geldi...

Unknown dedi ki...

Ben sistem ve taktik yoksunu olduğumuzu düşünmüyorum. En az 13-14 maçta lig şartlarında önlem alınması zor bir ofans kurgusuyla oynadık. Elimizdeki kadro yapısının verebileceği maksimum hücum gücü buydu ki zaten yeterli seviyede olduğunu düşünüyorum. Almeida-Holosko-Olcay üçlüsü başka bir planda olmayacakları kadar üretken kullanıldı. Hücum-orta saha bağlantısı oldukça akışkandı. Sorunların olduğu açık ancak bu oyuncu kadrosuna sadece çıkın oynayın motivasyonu vermekle bu verimin alınacağını sanmayı da fazla bilimsel bulmuyorum. Bununla birlikte, oyun anlayışımız bazı mevkilerin rotasyon derinliğinin olmaması nedeniyle kırılgan bir zemine sahiptir ve yeterince olgunlaşmış değildir. Pres bir çok kez kaotik hamleli tarzda işletildi ve savunma yerleşimi hem oyuncu uyumsuzlukları hem de taktik yetersizliklerden ötürü zayıf kaldı. Mevcut oyun tarzı, savunma-orta saha bütnlüğünün de doğru tarzda kurulabileceği, hızlı ve mental gücü yüksek stopelere ve yine oyun bilgisi yeterli önliberolara sahip olsaydı dikkate alınması imkansızlaşacak sonuçlara da kısa zamanda erişebilirdi. En iyi takım kurgusunun stoperde iyi gününde Ersan ve orta üçlüde Toraman ile gerçekleşmesi de rastlantı değildi. Ancak hem kadro derinliği hem de teknik kulübe dahil yetenek eksikliği bu süreci ağırlaştırdı. Galatasaray maçında, bütün planın çökmesi Almeida yokluğunda Fernandes ve üç koşucu oyuncuyla farklı bir kurgunun denenmesi ve iflasından kaynaklandı. Hem defans daha da dengesizleşmiş hem de Almeidasızlığa Fernandes'in güçsüzlüğü eklenince başarısızlık kaçınılmaz olmuştu.

Ancak, ham haliyle bile potansiyelini bir çok kez göstermiş şablonun tümden hiçleştirilmesine anlam veremiyorum. Çok daha kariyerli ve kadro zenginliğine sahip hocaların performanslarının ilk 6-7 ayına da dönüp bakmak gerekir. Beşiktaş, Tigana'yı ya da Del Bosque'yi göndermemiş olsaydı, uzun vadeli bir planla çalışsaydı eminim ki bugün farklı bir kulüp olabilirdi. Ama çok iyi izlediğim iki süreçte de bir çok kez takımın daha da plansız ve anlamsız fotoğraflarını gördüğümü hatırlıyorum. Bir oyun planı ya da yapılanma hakkında çöpe atalım fikrine ulaşma hızımız, bana tüm oyun sistemi sorunlarından daha büyük bir sorun gibi geliyor.

Giderilebilir sorunlara sahibiz. Teknik kadronun profesyonelleşmesi ihtiyacını önemsiyorum. Samet Aybaba'nın da bu seviyede deneyimlere ihtiyacı olduğunu ve gelişeceğini düşünüyorum. Kadro yapılanması konusunda geleceğe dönük adımların atılmakta olduğuna dair umutlarım var. Tüm bu sıkıntılara rağmen, takımın ligdeki konumuna da baktığımızda bu sene için oldukça başarılı bir final olacak 2.lik için avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. Şampiyonluk şansımız da var ama saydığım kırılma noktaları muhtemelen final düzlüğünde bunu engelleyecektir.

Samet Aybaba'ya karşı ben de fazlasıyla önyargıya sahiptim. Bence bütünden önyargımız sürmekte. Çok klasik bir yorum ne yazık ki ama, Şu kadar veriyle -19 maç vs.- ,kaldı ki çok olumlu parçaları da var, farklı cv'de bir adamın bu muameleye maruz kalacağına da inanmıyorum. Samet Aybaba'nın gençleri harcadığı fikri düşüncesine ise mavi ekrandan başka birşey veremedim. Adam gençlerle temas edeli 4 yıl olmadı daha arkadaşlar gençleri, altyapıyı heba etsin. Başka biri gelse ,herhangi bir x kişisi, 7 altyapı oyuncusuyla mı oynayacaktık. Kısmen şans vermeye, programına dahil etmeye çalışıyor şimdilik. Daha fazla yorumu daha geniş bir süreçte üretmek mümkün. Ama olumsuzu çıkartmak maharet istiyor.

Aslında hiç de sevmediğim adam adına savunma yazdım resmen. Son 15 senesi altyapı oyuncularıyla kazanılan kupalarla dolu, belli bir oyun şablonu hep olup onun dışına çıkmayan, oyun planı anlamında kültürü olan vs. bir takım değiliz biz, neden bu sabırsızlık. Kaldı ki bunların çoğuna sahip Liverpool bile Houllier gibi bence beş para etmez bir adama 5 yıl süre vermişti. Biz de 5 yıl değilde en azından geldiği sezonun sonuna kadar sabretmeyi öğrensek, kültürel açıdan en mühim kazanımlardan birini elde ederdik.

Basar dedi ki...

@Martin Wörns

Değerli arkadaşım evet sezonu Samet Hoca ile tamamlayalım ama önümüzdeki sezon için ümit ışığı göremiyoruz.

Alt alta analiz edelim. Yanlış varsa, birbirimizi düzeltiriz.

Gençleri yetiştirme, takıma kazandırma: Sadece Oğuzhan ve o da zorda kalınca takıma alındı. Mevcut durumda kesik yedi.

Transfer vizyonu: Escude oynamıyor, McGregor Cenk'ten iyi ama vasat bir kaleci, Dentinho planlama hatası + çok ekstra bir oyuncu değil gibi, Uğur Boral malumunuz, Olcay başarılı, Oğuzhan transferi Altınsay tarafından yapıldı.

Savunma kurgusu: Tarihin en çok gol yiyen Beşiktaş'ı, tam bir fecahat...

Hücum kurgusu: Ligin en çok
gol atan takımı, zevkli ve başarılı.

Oyunu tutma, dengeleme, soğutma, uyutma futbolu: Yok öyle birşey.

Kritik maç kazanma: 0

Deplasman derbileri: Kayıp

Kupa: Seneler sonra bu kadar erken elenildi. Haftada bir oynayarak rahat bir sezon geçiriyoruz.

Basınla ilişkiler: Zayıf

Oyuncular ile ilişkiler: İyi gibi gözükse bile son dönemde oyuncuları basına çok şikayet eder oldu.

Ligdeki hedefi: Bunu bir bilen var mı? Hep hedefimiz var, bu da bizde saklı olsun diyor!

Bunların hepsini alt alta toplayınca gelecek için umut duyamıyorum.

Evet bu sezon sonuna kadar kalsın ama önümüzdeki sezon hatanın neresinden dönülürse dönülsün düşüncesi ile rota düzeltme operasyonuna girilsin.

Cartalete dedi ki...

Ben transfer vizyonluğunun Samet Hoca'ya yüklenilmesine katılmıyorum. Bu bir kulüp yapısı olmalı, yani Escude tipi transferleri hocanın veto etmesini beklemek yerine, zaten kulüp transfer politakası süzgecinden geçmemiş olmalı.

Doğru strateji şudur: hoca "sağ forvete adam istiyorum" der, gözlemci ekibi eldeki malzemeden seçenekler sunar, hoca da içlerinden birini seçer. Modern kulüplerde durum bu.

Övünç Şentürk dedi ki...

@martin wörns

Aga benim eleştirimin kökeni takımın zayıf olduğuna dair kendi aramızda vardığımız fikir birliği.Şöyle açıklayayım ; Beşiktaş'ın kadrosu 18 takım içinde GS ve FB' yi saymazsak hangisinden kötü ? Trabzon bir ihtimal , 2. bir takım söyle bana ?

Beşiktaş'ın kadrosu diğer büyüklere göre kötü olabilir ama ligin geri kalanının üstünde bir kadro bence.Yani şuan Beşiktaş'ın bulunduğu konum tamamiyle Samet Aybaba'nın getirdiği bir şey değil.Yani Samet Aybaba yerine ,Bülent Korkmaz ,Mesut Bakkal hatta Yılmaz Vural gibi isimler olsa Beşiktaş 19 maçta en az 30 puan zaten toplardı.Samet Aybaba bir fark yaratmıyor orada kalmak için aksine taktiksel bilgisizliği sebebiyle Beşiktaş alabileceğinin epey altında puan aldı.

Gelelim taktik konusuna.Sistem ve taktik yoksunu değiliz tabiki.Uzun Adama şişirilen topla çıkma hala küçük takımların favori sistemi.

Bundan 4 sene önce Mehmet Yıldız'a top şişirerek Şampiyonluğa koşan bir Sivasspor vardı hatırlarsan.Büyükler ortada yoktu , sıradışı bir sezondu ve o taktik onlara bir 2.'lik getirdi.Peki sonrası ? kadro istikrarı da vardı halbuki , fena olmayan takviyeler de vardı ? İşte sonrası bizim de başımıza gelecek olandır . Çünkü Samet Aybaba'nın iddaa ettiği gibi Beşiktaş'ın birinci opsiyonu aralara atılan dikine toplar değil.Beşiktaş'ın birinci opsiyonu Almeida'ya şişirilen toplar.Bir maçta kaç tane ara pası deniyoruz kaç defa Almeida'ya top şişiriyoruz istersen ilk maçta bu istatistiği tutalım emin ol en az 2'ye katlayacak şişirilen toplar.Hem de elinde (tamamiyle şahsi görüşüm) ligin en iyi topla mesafe kateden 10 merkez orta sahasından 2 hatta 3 tanesine sahipken.

İbrahim Toraman'ı Beşiktaş'a getiren , 3'lünün sağındaki akıllara ziyan markaj kabiliyetidir ve onu bu şekilde kullanan ilk adam Samet Aybaba'dır.Tandemdeki sakarlıkları daimi bir milli takım oyuncusu olmasını engelledi yıllardır.

EE senin elinde Uğur Boral ve Hilbert gibi 3-5-2 / 3-6-1'in kanatlarını doldurabilecek iki adam , çok net sol stoper Ersan , sarkık libero yeteneği olan Sivok varken niye ısrar edersin 4-3-3'te ? 5-3-2'ye dön , 5-4-1'e dön Fatih Terim'in yaptığı gibi kapat orta sahayı.Elinde deli dana gibi koşan Veli var ama bu adamın futbol zekası düşük .Bu adamı en fazla verim alacağın şekil de koştur.Bu adam prese gittiği zaman alanını boşattığında Sivok oraya girebilsin veya boştaki stoper oraya basabilsin .Mevcut düzende Beşiktaş Olcay ve Holosko'nun geri dönüş sıkıntıları yüzünden zaten eksikken bir de sevimsiz hayalet Veli'nin tek topla ıskartaya çıkarılmasıyla hepten orta sahayı rakiplere veriyor Beşiktaş.Canlı canlı izlediğim Kayseri ,Akhisar Belediye , Sivas maçlarında başımıza gelen şey hep aynı ve hoca buna hiç bir şekilde önlem almıyor.Veli'nin kafaya top gelip birden futbol hafızası kazanmasını bekliyor sanırım.

Bir takım bu kadar çok öne geçtiği maçta puan verir mi ?



Unknown dedi ki...

sanırım başar dostumuzun özetinin altına cartalete'in yazdıkları, samet aybaba ve beşiktaş çıkmazını ana hatlarıyla anlatıyor...

mesele bence bu kadar basit...analiz yaparken; 'ne vaad etti, ne yaptı' diye sorup bunun kıyasının yapılması gerekiyor...

bir eksikliği gidermek istiyorum başar'ın yazdıklarında; samet hoca son zaman oyuncularını şikayet etmeye başlamadı...quaresma meselesinde hem haddini aştı, hem de koltuğunu dolduramadığını gösteren açıklamalar yaptı...batuhan'ın gelişine de geldikten sonra hiçbir şey yapamamasına da çok kızdım...ama madem bu adamı aldın, medyanın önünde ipini çekmeyeceksin...

herden baksan tutarsızlık...

uzatmayacağım, bence de sezon sonu samet hocaya teşekkür edip vedalaşalım ve yerine artık sabır göstereceğimiz az da olsa futbol bilen bir teknik direktör getirelim...sevgiler..

Basar dedi ki...

@Cartalete

Açıkcası hocayı bu kadar kolay sıyırmana şaşırdım.

Evet modern kulüplerde durum yazdığın gibidir kabul ediyorum. Ama Türkiye'de bizim hocamız tarzı hocaların çalıştığı menejerler oluyor.

Mesela Gökhan Süzen ve Dentinho da aynı menajerden çıkma diye okudum. Aynı kişi, Sezer Öztürk'ün de temsilcisi. (Yanlışım varsa lütfen düzeltilsin, tamamen basında okuduklarım üzerine yazıyorum.)

Aynı menajerin şike soruşturmasına Bucalı oyuncuları ayartmak iddiasından ötürü girdiğini görüyoruz. (Yine yanlışım varsa lütfen düzeltilsin, bunu da basında okuduklarım üzerine yazıyorum.)


Kısaca hocayı bu kadar kolay sıyıramayız! Oyuncuyu almak ile red etmek kararı hocaya aittir. Yapılan tüm transferden hoca da sorumludur.

Yazının ana fikrini anlıyorum ve buna katılıyorum. Yukarıdaki vahim iddialar doğru ise yönetimin ipleri kesinlikle ele alması lazım! Ha Demirören yönetimine Quaresmagillerin menajeri dadanmış ha şu anki menajer 3-5 oyuncusunu Beşiktaş'a vermiş.

Doğruluğunu bilememekle birlikte şu haberleri okumanızı tavsiye ederim:
http://www.bjkgazetesi.com/2013/01/29/besiktasta-transfer-kavgasi/

http://www.kartalhaber.com/haber/13070575/sansa-bak-sezerin-de-menajeri-ayni.html

gundelikci dedi ki...

Herkesin görüşüne saygı göstermekle beraber, cevap verme değil ama taraftar olarak öz eleştiri formatında yazacağım.
şimdi öyle noktaya geldik ki her bir taraftar olarak ayrı ayrı doğrularımız ve bunlara bağlı huzursuzluklarımız var. Sene başında van gaal veya ragnick olsaydı ve ragnick örneğinde muhtemel bir temelden yapılanmaya gidilseydi, bugün huzursuz olan taraftardan daha fazlası, yapılanmanın sıkıntılarını unutup muhtemelen 6-7 gibi sıralarda olan takıma beşiktaş her ne olursa şampiyonluğa oynar deyecekti.
bir de fener ve gs'nin kötü olması argümanı bana çok doğru gelmiyor. Olay şudur ben şampiyonsam yada lider görece olarak geçen haftalar sonucunda senden iyiyim, çok net bir şey bu, lig olayının temel mantığı bu. geçen sene gs bizden ve fb'den iyi olduğu için şampiyon oldu, yoksa bizim veya fb'nin ne kadar kötü olduğunun bir manası yok.
yapılanma kısmında ise burda da ve bir çok yerde adı geçen nasıl kaçırılır denen holmen var örneğin. ve bir de defans önünde hem mücadele edecek hem de pozisyon tutacak adam eksikliği. Holmen bu adam mı? bence değil, o zaman bir transfer daha lazım. peki holmen'i kimin yerine yazdık kadroya? peki holmen hangi kritere uyuyor? olabilecek hem ucuz hem de kaliteli yabancılardan mı yoksa potansiyeli mi var. adam 29 yaşında ve türkiye için fazlasıyla yeter seviyede olsa da, avrupa macerasında ek kuvvet yaratacak adam değil, o zaman bence doğru hamle değil. ama bunun üzerinden bile fazlasıyla bir tepki var yönetime.
Özellikle büyük maç karnesinde sonuçtan çok amaçlandığını düşündüklerim üzerinden samet hocaya ben de çok doluyum ama yaz dönemindeki hamleleri gerçekten merak ediyorum. escude'nin geldiği koşullar belli hatta bir çok beşiktaşlının çok güvendiği isim güntekin onay'ın söyledikleri de sabit hakkında, az çok la liga takip eden hemen herkesin de bildiği bir isimdi. dentinho konusunda ise 25 dakikanın sonunda hala beklemedeyim, dilerim en azından bu tutar.

box2boxMC dedi ki...

Niang gelmiş, hayırlı olsun...
Devre arası yapılan bu transferle hedef olarak şampiyonluk konulmuş oldu, hiç kimsenin özellikle Samet Aybaba'nın sene sonunda başarısız olunca kadromuz yetersiz, feda senesi zırvalarına girmesi kabul edilemez.

Hedef belli, şampiyonluk, vatana millete hayırlı olsun..

Cartalete dedi ki...

İşte bu transferi sevdim.

Uzun vadeli değil ama kısa vade için daha net, sonuca yönelik.

Unknown dedi ki...

Niang ne durumda acaba? Yaşı hayli ilerledi ama Fb'deki fiziğinin yakınında bir durumdaysa çok iyi transfer diyebiliriz. Böylece, Almeida alternatifsizliği sorununa dönemlik de olsa bir çözümümüz olur. Ligde şu şartlardayken ve 2. sıranın önemi büyükken böyle bir hamleye ihtiyaç vardı. Tek korkum fizik olarak bitik durumda olması. Ayrıca, Samet hoca sene başında andığı çift forvetli varyasyonları deneyebilecek bir kadro yapısına kavuştu. Bu da sevindirici. Yalnız, Fernandes'li bir 4-4-2 şu anda pek mümkün olmayacağından o sulara gireceğini sanmıyorum.

gundelikci dedi ki...

çift forvetli en olası varyasyon samet hocanın da söylediği italya vari bir 4-3-1-2 olur gibi, açık oyuncusu olmadan ya ferdi yada oğuzhan'ın forvet arkası olduğu ama ikinci yarı başlamışken formasyon değişir mi değişirse nasıl sonuçlanır, onu görücez.

~Poseidon~ dedi ki...

Bence 4-2-3-1 formasyonuna daha uygun bir yapımız oldu. Niang'ın sakatlıktan çıktığı ve form tutmasının biraz zaman alacağına dair söylentiler var umarım doğru değildir.

ama aşağıdaki gibi bir dizilim ile çok canlar yakarız.

almeida

oğuzhan fernandes niang

necip toraman

gökhan ersan sivok hilbert

mc gregor

Dentinho ve Holosko tırpanı yedi ama form durumuna göre dilediği gibi değiştirebilir Samet Hoca.

~Poseidon~ dedi ki...

Mesela aşağıdaki gibi bir haber :(
http://www.kartalbakisi.com/futbol/niangda-sakatlik-suphesi-h18338.html

box2boxMC dedi ki...

Ben olsam;

Mc Gregor
Hilbert-Sivok-Ersan-Süzen
Toraman
Oğuzhan-Ferdy-Olcay
Niang-Almeida

Ama Samet;

Mc Gregor
M.Akgün-Toraman-Ersan-Süzen
Necip-Veli
Niang-Ferdy-Dentinho
Almeida

hadi hayırlısı....

Cartalete dedi ki...

Serdar Kurtuluş da konuşuluyor, şahane olur. Gerçi sağ bek için düşünüyorlardır ama olsun.
Hilbert'in yerine Serdar, Olcay'ın yerine Niang gelebilir mevcut sistemde. Dentinho'nun Niang'tan sonra 11 adamı olacağını sanmıyorum.

Ama korkum orta sahanın boxtoboxmc'nin bahsettiği gibi kalması...

Bu arada boxtoboxmc sanki sana diyormuş gibi olacağım ama genel bir rica yapayım aklımdayken; Samet Hoca'ya Hoca ya da hoca demeye dilimiz varmıyorsa :) Aybaba diyebiliriz.
Hani çok kıl, tüy şeylere takılıyormuşum gibi olacak ama bir çizgimiz olsun diyorum. Sınır belirlemezsek, öteki türlü tabirlerin ucu kaçabilir.

Nihayetinde kendi aramızda konuşmuyoruz, kamuya açık bir alan ve herkes takip edebilir...

Unknown dedi ki...

box2boxMC'ye katılıyorum...artık bahane kalmadı, ortada ciddi bir puan farkı da yoksa, niang transferi şampiyonluk transferidir...yani, artık şampiyonluğa oynayan bir takım hüviyetine ve ciddiyetine bürünmelidir beşiktaş da samet aybaba da...

bir de arkadaşlar, haberin yapılışı bile asparagas kokuyor da hemen hemen tüm söylediklerimizi doğrulayan ifadeler yakıştırmışlar ikisine de...'ananı da al git' diyebilecek bir teknik direktör olduğu tespitime fanatik'in asparagas haber servisi de katılıyor...bi gururlandım :)))

http://www.fanatik.com.tr/aybaba-ile-batuhan-arasinda-sok-diyalog_3_Detail_33_293977.htm

BJK4EVER dedi ki...

Ovunc'un 3-6-1'i mantikli geldi. Hatta 3-5-2'den yola cikip orta sahada Necip-Oguzhan onlerinde Fernandes onun onunde Almeida-Niang da olabilir. Ama bu cift forvetlerdeki temel eksiklik Holosko ve Olcay'in bizi tasiyan performansini bitirmemiz olur.

Belki bir alternatif olarak Olcay forvet arkasi serbest (boylece dolasmasinin eksikliklerini cekmeyiz, Samet hoca uzulmez:)), orta sahadaki uclude Toraman, Fernandes, Oguzhan olabilir. Tabii bu mantikli simdiki sistemde Niang sol acik Olcay sag acik da olabilir, pek fazla sey fark etmiyor. Ama hoca bir cilginlik yapip da Fernandes-Oguzhan ve onlerinde Niang-Olcay-Holosko ve Almeida yapar mi ona bakmak lazim. Bu hamle ile tamamen cm tabiriyle gung ho'ya donup ya herro ya merro seklinde bir takima da donusebiliriz.

beagle dedi ki...

@poseidon

Sana gençleri saymıştım ama belli ki menejer ilişkileri - gençlerin forma şansı şüphem gibi bir sebeple yazı geçmedi.

Tüm bu alınan adamlar ile Furkan, Recep ve Fevzi'yi görme şansımız pek kalmadı. Geçmiş olsun feda sezonu da çok acayip bir hırsa kurban gitti.

Özetliyorum Muhammed, Furkan, Mertcan Aktaş ve Hasan Türk Oğuzhan dışında, olcay dahil bu sene alınan tüm adamlardan yetenekli ve önemliler. Oynayanların performansları düşük. Onun sağlanması doğru oynatılmaları ve güven kazanmaları ile ilgili bir durumdur.

Ben futbol şevkimi bu sene de kaybettim. Niang için olumlu düşünsem de artık çok geç ve gereksiz. Belli ki gelecek sene bütçesi açısından UEFA veya Şampiyonlar ligi hedefleri yaşlı bir kadro ile kovalanacak.

Geçmemek istediğim bir tespitim daha vardı. Gençlerin kiralanarak gelişmediğini ekleyeyim. Endüstrileşen futbolda alt ligler de oldukça rekabetçi oldu ve yabancı kaynıyor. Kendiniz maç kondisyonuna getirmediğiniz gençleri akhisara verip yıldız halde alma olayı bitmiştir. Oynatmazsan yiter gider.

Son olarak değerli blog sahibine bir notum var. Globalleşen dünyada artık 5 yaşındaki çocuklar 50 yaşındakilere direk ismini kullanıyor. Adamın direk ismini yazmak hakaret amaçlı değil. Arkasına "efendi","akıllısı" vb bir başka yöne çeken tabir gelmediğinde daha rahat bakabilirsin. Gene de senin içinin rahat etmesi açısından mümkün olduğunca soyisim de ekleyeceğim de Bobo hakkında konuşmamız gerekirse işler çok zorlaşacak.

Sağlıcakla,

box2boxMC dedi ki...

Dostum haklisin Samet dememek gerekir ama necip-veli orta sahasini oynatanada hoca demem ben artik, en iyisi kisaca SA demek...
İlk yari kadro darligindan SA bi sekilde dogru kadroyu ve sistemi buldu ama simdi hicte fena olmayan bi kadro derinligine ulastik. Korkum SA nin Senol Gunes hastaligina tutulup her maca farkli kadro ve dizilisle cikip butun harmoniyi bozmasidir.

2 saat kaldi yransferin bitmesine, bi suprizle veysel sari ya da serdar kurtulus gelse 10 numara olacak...

Cartalete dedi ki...

beagle ,

"Sınır belirlemezsek, öteki türlü tabirlerin ucu kaçabilir." diye bir not düştüm oraya. Yani Samet denmesinden değil yarın onun Samet efendi'lere kaçma ihtimalini sezdiğimden rahatsız oldum.

Ayrıca, neden bahsettiğini anlamadım ama sanıyorum bir yorum yazmış, onaylanmadığını sanmışsın. Yakın zamanda onaylamadığım bir yorumun olmadı, gelmemiştir yani.

O nedenle "değerli" blog sahibi diye girip gönderme yapmana gerek yok, ama yine de kusura bakma.

Bir yorumdan veya yorum yapan arkadaştan rahatsız olduğumda, bunu nedeniyle belirtiyorum zaten.

Cartalete dedi ki...

Ayrıca açık konuşayım; ben bu blogu, gece gece eve geldiğimde trip okuyup, canımı sıkmak için yazmıyorum. Hakkımda olumsuz düşünmeye başlayan, uzak durmayı tercih edebilir, her olgun insanın yapacağı gibi.

beagle dedi ki...

@cartalete

"değerli"yi kinaye ile kullanmadım. İnternette yazmaya başlamadan çok önceden beri siteni takip ediyor ve değerli buluyordum. Sonuçta kişisel bir alanda fikir belirten bizleriz, senin sınırları çizmen doğal ve mantıklı.

Bir kere daha okuduğumda tonlama olmadığından ters şekilde anlaşılabileceğini görüyorum. Alınma lütfen. Ama Bobo kısmından sert bir üslupla yazılmadığını çıkarabilirdin. İsminin Deivson dışındaki kısımlarını çıkarmam için ders çalışmam gerekecekti :)

Cartalete dedi ki...

Tamam o halde sorun yok. Bobo mevzuna da uyanamamıştım :)

Basar dedi ki...

Ben transfer politikamızı anlayamıyorum.

Tarihinde en çok gol yediği sezonda, ligde en çok golü atan takım 2 hücum oyuncusu transfer ediyor ve Fernandes-Oğuzhan orta sahası gibi 2 harika hücuma dönük orta sahası varken Sezer Öztürk'e talip olduğumuz haberleri ortada dolaşıyor... (http://skorer.milliyet.com.tr/cebi-sezer-i-kadromuzda-gormek-isteriz-/besiktas/detay/1663282/default.htm)

FEDA'yı, genç oyuncuların yetişmesini, geleceğin takımının kurulmasını geçtim, aynı Demirören dönemindeki gibi aynı bölgelere yığma transfer yapan anlayışa inanamıyorum. Histeri krizine girmiş gibiyiz. :(

Cartalete dedi ki...

Ben de Sezer Öztürk hamlesini çok samimi bulmuyorum