Mateo Kovacic’siz Milano Derbisi


El Clasico’dan sonra üstünden iki gün geçmiş maçı yazmak bir tuhaf elbet. Ama bugün şunu iyice anladım ki Avrupa futbolunda gerçek manada derbi havası bir tek İtalya’da kalmış. Futbol kalitesinden falan bağımsız… Tutku, heyecan, gerilim olarak insanı içine çekiyor İtalya’nın derbileri… Inter – Milan maçını  izleyen olduysa, ne dediğimi anlayacaktır.

O derbi havası ülkemizde de pek kalmadı. Gittikçe sönüyordu, deplasman seyircisi yasaklanınca iyice dibe vurdu. Çoğunluğun sesini bastırmaya çalışacak, kaybettiğinde ev sahibi taraftarlarının kızdıracağı, deplasmanda golünü atan futbolcunun koşacağı bir tribün yokken, sunulan şeye derbi demek pek olmuyor sanki...
Olayın Mateo Kovacic kısmına geleyim. Football Manager falan potansiyel yapıyordu bu elemanı, ancak ondan öte pek fikrim yoktu hakkında. Giuseppe Meazza’daki Cluj maçında, o 15 milyon Euro’nun boşuna verilmediğini kanıtlamıştı. Xavi, Scholes, Pirlo furyasından… Orta sahanın derinlerinde gezip, kısa veya uzun “ince” paslarla oyunun ufkunu açanlardan! Çok büyük kumaşa sahip, bugününden belli…

Ama derbide kesik yemişti, daha bir mücadeleci ve tecrübeli adam Gargano sahadaydı. Inter, orta sahada güvenli ve risksiz şekilde “ezildi”, iki top yapılamadı… Oğuzhansız Beşiktaş’ı hatırlatıyordu yani… Sahi, bu senenin en büyük farkı Oğuzhan; hiçbir derbide 11 başlamadı değil mi? Toplamda sadece 1 puan alınan derbilerde…

Peki, Inter nasıl oldu da 1-1’e getirdi ve bitirdi maçı? Kalecisi ve oyuna sonradan giren “kenar forveti”  Schelotto sayesinde… Böyle maçlarda sürpriz bir ceza sahası koşusunun ne denli önemli olduğunu kanıtladı Schelotto… Gol atmaya mecali yoktu Inter’in oysa…

Hafta sonunda bu kez Oğuzhan aransa da bulunamayacak belki, sakatlığından dolayı. Ama Schelotto’su yine sahada: Holosko… Zaten o tek puan da Holosko sayesinde gelmişti biraz... Yanlış anlaşılmasın, derdim karamsarlık değil. Adı, sanı, yaşı ne olursa olsun; önce iyi olan oynasın şu sahalarda, sonrası mühim değil.



2 yorum:

nkonrat dedi ki...

Brezilyalı Paulinho’nun transferi yatınca son anda Kovacic’i aldılar. Ümit veren bir futbolcu olsa da İtalya macerasının ona ne getireceği meçhul. Öncelikle yenilmemeyi hedefleyen ve “trequartista”ların yerine artık Boateng’lerin, Guarin’lerin, Bradley’lerin tercih edildiği bir futbol kültüründe işi zor diye düşünüyorum. http://espnfc.com/blog/_/name/tacticsandanalysis/id/743?cc=5739

Ben asıl Milan’ın genç yeteneği Hachim Mastour’u bekliyorum.

Unknown dedi ki...

Alakası yok ama U20 Dünya Kupası yaklaştıkça hem heyecan var hemde tedirginlik. Çok merak ediyorum Feyyaz Uçar'ın nasıl bir kadro oluşturacağını çünkü sonuçta öbür ülkelerinin oyuncuları çoğu kuluplerinin A takımlarıyla oynamaya başladılar yani demek istediğim şu ki Türkiye'de 93 94 doğumlu çok az oyuncu kendi takımlarında ilk 11'de oynuyorlar. U20 Dünya Kupası sadece yeteneği ile kazanılan bir Turnuva değil niye Feyyaz Uçar değişik ligler'de oynayan ve kendi takımına katkı sağlayan genç oyuncuları çağırmıyor? Yetenek tecübe karışımı bir takım kurdum buna bir göz atabilirmisiniz? :D


Kaleci bulmadım
Sağ bek: Fatih Turan (Fortuna Sittard 16 maç Hollanda 2 Lig) Alpaslan ÖZTÜRK (Beerschot AC 24 maç Belçika 1 Lig)
Stoper: Berkay Değirmencioğlu (Denizlispor 18 maç) Ethem Ercan PÜLGİR (Kartalspor 18 maç) Atınç Nukan
Sol bek: Ümit Karaal
Ön libero: Bilal GÜLDEN (MKE ANKARAGÜCÜ 22 maç) Cumali Bişi (ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 15 maç)
Orta saha: Muhammed Demirci, Salih UÇAN, Hasan Türk, Okay YOKUŞLU, Hakan ÇALHANOĞLU (Karlsruher SC 26 maç 11 gol Almanya 3 lig)
Sağ açık ve sol açık: Recep Niyaz, Kerim FREI, Halil Akbunar (Göztepe 23 maç 3 gol) Kadir Arı
Forvet: Doğan Karakuş (Kocaelispor 20 maç 11 gol) Ibrahim YILMAZ (DARICA G.BİRLİĞİ 22 maç 15 gol) Artun AKÇAKIN