Geleceğe Çift Kişilik Yer


Beşiktaş’ın Eskişehir karşısında ilk yarıda oynadığı oyun, 2013 yılındaki en dominant futbolu olabilir. Bunun başlıca sebebi, her ne kadar son paslarda yanlış tuşa bassalar da Oğuzhan ve Fernandes’in her zamankinden biraz daha diri olmaları etken… Ancak asıl fark yaratan şey, Beşiktaş’ın savunmasıyla birlikte rakibi önde karşılaması oldu.
Veli ve arkasındaki savunma dörtlüsüyle Beşiktaş, dönen topları orta saha civarında topladı; böylelikle sil baştan atak kurgulamak zorunda kalmadı. Top kazanıldığında, zaten orta sahanın ilerisinde ve rakip iyi yerleşememişken atağa başlanıyordu. Bu bir bakıma “yaratıcı prestir” esasında, savunmadan çok bir hücum seçeneğidir… İkinci yarının daha sönük geçmesi, Beşiktaş’ın bu kez geride alan savunması yapmayı tercih etmesiydi.

Gelişine vuracakmış gibi gösterdiği topu, bir anda ters tarafına indirerek “vurabileceği en iyi şekilde ve yere” gönderen Oğuzhan’ın  direğe takılması; Beşiktaşlılar için, gecenin ayazında kaçırılan son belediye otobüsü edasında bir üzüntü yaşatmıştır herhalde. Hafızalarda jenerikleri uzun süre süsleyecek bir gol olabilirdi oysa… Yetenekleri kramponlarından taşıyor ancak o, basit oynadıkça yücelecek bir oyuncu. Özellikle o bir iki perde önceden düşüp uyguladığı tek paslarına Beşiktaş’ın çok ihtiyacı var.

Kimi golcüler vardır, gol onu çağırır; kimisi de o gol için her şeyini verir sahada, emeğiyle o topu içeri atmayı hak eder. Mustafa Pektemek ikisine de sahip. Hem “tilki golcü” kıvamında, topun düşeceği yeri çok iyi sezen, mutlaka doğru yere koşu atan bir oyuncu; hem de -bugün olduğu gibi- iki stoper arasında kalmasına rağmen, şansını sonuna kadar zorlayan bir inatçı… 

O ve Oğuzhan, iyi kurgulanmış, önde presi adet edinmiş bir Beşiktaş’ta takımın en değerli silahları olurlar, üstelik Türk statüsünde… Bugün Beşiktaş’ı lig üçüncülüğüne itebilecek galibiyette olduğu gibi, daha birçok üç puanın temelini oluştururlar. Gelecek planlarına şimdiden bu ikisinin yerini ayırtmak lazım, üstelik cam kenarına…

İkinci yarının bir bölümüyle en iyi oyununun yanı sıra en ekstra galibiyeti oldu belki de. Hatta o "belki"yi, ikincilik şansı için bile hala kullandıracak bir galibiyet... 

Eskişehir 1 - 2 Beşiktaş: Mustafa Demirtaş

59 yorum:

Övünç Şentürk dedi ki...

İkisi arasında özel bir uyum da var gibi geldi bana bilmiyorum sen ne dersin.

Mustafa'ya sakatlık yaramış mı nedir anlamadım ben , gerçekten topla ilişkisi de , al verleri de sakatlıktan öncesine oranla daha iyi.Hatta fizik olarak hazır olmamasına rağmen sezon başından daha iyi gibi.

Mustafa herkes tarafından sevilen adam tipi tam.Adama başka bir sempatim var resmen Beşiktaş tarihinde çok az oyuncuyu Mustafa'yı sevdiğim kadar seviyorum.

Yıldırım Demirören'in Beşiktaş'a yaptığı tek iyilik olabilir.

Cartalete dedi ki...

Aynen, hatta twitterda yazmıştım; tarihte bazı adamlar vardır gol attığı zaman x2 mutluluk aşılarlar.

Feyyaz, Pancu, Bobo'dur bunlar bende. Şimdi de Pektemek.

helldoradotcom dedi ki...

Arkadaslar ben son iki haftayi izledikten sonra tekrar Samet Aybaba'ya ver yansin ettim. Bir hoca nasil olur da Sivok-Escude ikilisini geride kalan 34 haftada kullanmayi akil edemez! Bu kadar mi duz mantik yoksunu bir teknik heyetimiz var! Yazida bahsedilen savunmayi onde kurmanin bas mimari da bu ikildir. Toraman olsa sirtini kale diregine dayamisti dun 90 dk boyunca. Golu de Emre'nin acemiliginden yedik. Hilbert-Sivok-Escude 3'lusunun itinayla dizildigi sirada adama adama mantigina koru koruna bagli bir ogretiden yetismis olmasindan ofsayti bozdu, sonrasinda da bilindik manzaralar.. Ligin tamaminda bu savunma 4'lusu bozulmamis olsaydi su an acik ara liderdik. Bu da Samet'in gonderilmesi icin en somut ornektir. Dunku mactan cikarimim bu takimin bu sezon Escude-Sivok ve Oguzhan-Fernandes-Necip-Veli formasyonunu her mac bozmadan oynatmasi gerekiyormus. Yazik oldu koskoca sezona! Simdi escude'nin gonderilemsi konusuluyor. Yerine dunya parasi bir yabanci stopper alinacak ve onun da alismasi/oynatilmasi en az Escude kadar surecek. Bence sivok-escude ikilisi bu ligin en iyi tandemidir ve gelecek sene de bu dusuk maliyetle kullanilmalidir. Iyi bir taktisyen hoca ile emre de cok iyi bir sol bek olur, buna inaniyorum. Hilbert gonderilir de yerine genc bir fransiz/afrikali alinabilirse cok guzel olur. Fernandes-Almeida-Holosko-Hilbert gonderilebilirler. Holmen cok dogru bir transfer olur. Batalla bizi stadsiz 2 yil fernandes'in yerine cok guzel idare eder. Bonservissiz alinabiliyorsa ne ala. Bir de forvet alirsak seneye daha dengeli bir takim oluruz.

turkkant dedi ki...

Maalesef senin iyimserliğine katılamıyorum Mustafa.

M. Pektemek'in iyi bir Beşiktaş'ın ancak Semih'i olabileceğini düşünüyorum. 4-3-3 sistemlerinde pozisyonsuz oyuncu. Ne kanat, ne santrafor, ne de forvet arkası. Onu oynatabilmek için Terim'vari 4-4-2'lere dönmek lazım ki, dünyada artık o sistemde oynayan pek takım kalmadı. 3'lünün kanadında oynayacak kanat forvet özelliklerine sahip değil (ha, Sow vari idareten oynayabilir, ama bir Sow kalitesinde de değil). Tek santrafor oynamak için yetersiz kaldığını dün gece gördük. Sırtı dönük oyunu yetersiz, aslında yetersizliğinin sebebi fiziği de, değil, topu indirebiliyor, tutabiliyor, ama tipik zekasıyla değil içgüdüleriyle oynayan Türk forveti olduğu için hemen dönüp garip bir şeyler yapmaya çalışıyor; haliyle oyun tenis maçına dönüyor. Gol vuruşları ekstra; o da dediğim gibi golcü içgüdülerine sahip olmasından ve yeteneğinden. Ama onun dışında pas zamanlaması, ne zaman pas ne zaman dribling yapması gerektiği kararları(yani oyun zekası, görüşü), savunma pozisyon bilgisi filan vasat... İyi bir 12. adam olur.

Takımın diğer oyuncularına bakarsak, Sivok, Hilbert, Fernandes Oğuzhan dışında gözüm kapalı ilk onbire yazılacak adam yok. Olcay-Holosko seneye bu performansı bence gösteremeyecekler. Takımda kanat forvet alternatifi de pek yok. Veli-Necip Beşiktaş seviyesinde yetersiz. Ersan beklenen gelişimi gerçekleştiremedi. İ. Köybaşı'nın nasıl döneceği soru işareti. Kale soru işareti. Klopp benzeri düşeş atıp mucizevi bir t. direktör bulamazsak önümüzdeki 3 sene şampiyon olamayacağımızı, hatta ciddi bir rekabete giremeyeceğini düşünüyorum.

F. Orman yakından tanıdığım bir isim. Kendi muvaffakiyeti olmayan ortalama yetenekte bir adam. Beşiktaş'ı finansal anlamda biraz toparlayacak, stadı da şansı yaver giderse 2-3 seneye (1 senede mümkün değil, şu an para mara ortada yok) tamamlar. Bunun dışında sportif başarı beklemek hayalcilik; diğer iki başkanın yanında biraz hafif siklet kalıyor maalesef.

Gerçekçiliğim rahatsız edici görülebilir, ama şu anda ne finansal açıdan ne de takım kalitesi açısından GS-FB'nin yanında üçüncü büyük sayılırız. Benim umudum 3-4 sene sonra, ciddi bir yönetimle, genç, yetenekli bir jenerasyonla toparlanmamız, korkum Liverpol gibi, Atletico gibi bir ileri bir geri bunu hiç gerçekleştirememiz.

oguzk dedi ki...

Mutluluk konusu gerçekten x2 Mustafa'nın. Oğuzhan için de geçerli attığı goller beni çok mutlu etmişti. İkinci yarı defansın ileriye doğru hiç çıkmaması acaba Samet Aybaba'nın mı tercihiydi yoksa bizim savunmacılar mı kendini geri attı bilmiyorum ama savunmanın nerede duraağının önemini gösteren örnek maçtır bu maç.

Bir de Olcay-Samet Aybaba yakınlığı üzerine bana antipatik geldiği için mi takılıyorum bilmiyorum ama Olcay'ın oyundan çıkarılması diye bir ihtimal galiba yok. Bu ara hiçbirşey yapmıyor mu yoksa ben mi çok takığım ona bilemedim.

Fernandes'i ise mutlu gördüm hırslıydı ama keşke İnönü son maçta oynayabilseydi.

Ah cenk ah. Ne diyim ki sana zaman geçmeden bir antrenör yoluyla kazanmak gerek. Mental sorun yok, Yetenek eksikliği yok. Muhtemelen lise hocası eli çabuk diye beden dersi kalecisi yaptı ve başka da kalecilik üzerine birşey öğretilmedi. Yine de çok iyi olacağına inanıyorum Cenk'in.

Son olarak Sivok level atlayarak kafa vuruşlarına falsoyu da eklemiş. Tebrikler Sivok

Basar dedi ki...

Lig ikinciliği mi İBB'nin düşmesi mi deseler hangisini seçerdiniz? :)

fenerinin yenilgisi, İBB'nin ligde kalma ihtimalini güçlendirdiği için sevinemedim bile :(

enorton dedi ki...

Seneye Samet Aybaba kalcak mı bilmiyorum. Kalmayacağını varsayarak gelecek sezonla ilgili fikirlerimi yazacağım;

Olcay, Oğuzhan, Sivok, Fernandes, Pektemek, İsmail..

Beşiktaş bu 6 ismin etrafına kadro kurmak zorunda. Bu isimleri tahtaya yazacaksın onların dışında oyuncu alcaksın. Cenk malesef güven vermiyor ama MC Gregor un da bir artısını göremedik. Kaleci mutlaka şart bence. Hilbert gönderilecek sanırım o yüzden sağ bek de şart. Stoper transferini artık eldekilerle halletmemiz lazım. Ersan var, beğenmesem de Toraman var, Rize de Sezer var vs. Orta sahaya Oğuzhan ve Fernandes varsa geride Orelyo gibi tam bir ön libero lazım. Holmen bu tip bir oyuncu değil bence. Eğer buraya adam gibi bir ön libero bulursak Veli, Necip, Hasan Türk de kenardan katkı yaparlar. Olcay ı da pek beğenmiyorum ama adam gol atıyor :) O yüzden direk sola yazarım, elde Pektemek varken santrafor alıp da Pektemek i kenara ya da kulubeye atmanın anlamı yok. Faydalanmak lazım. Almeida durumu da belirsiz hem. Sağ açıkta da Holosko artık kabak tadı verdi. Bir var bir yok. Onunlar vedalaşıp sağa bir transfer yapılabilir. Olcay sağa Erkan Kaş sola diyeceğim ama Olcay sağda pek etkili olamıyor.

Ben seneye Escude, Mc Gregor, Dentinho, Uğur Boral, Gökhan Süzen, Dentinho gibi transferler görmek istemiiyorum. Niang dahil bu transferlerin hepsi fiyaskodur. Bu tip adamlar alınıp para çarçur edilecekse hiç transfer yapılmasın daha iyi...

Seneye kazanınca BEN, kaybedince FUTBOLCULAR demeyen bir hocanın takımın başına gelmesi dileğiyle...

~Poseidon~ dedi ki...

takım ilerde bastığı için olacak sanırım ama Veli gözüme bu maçta beyaz zenci gibi gözüktü. Keşke her türk futbolcusu gibi istikrar problemi olmasa da her maç böyle görebilsek.


~Poseidon~ dedi ki...

Bir de şöyle bir video var. Yine yanlış adamı seçmişiz. :)

http://www.youtube.com/watch?v=CWI6nFMmStI

beagle dedi ki...

@helldoradotcom
Dostum videoligden Eskişehir'in golünü açıp ve 1. saniyede durdurursan Sivok'un savunma çizgisini kollamak ve bekleri ileri çıkarmak yerine, mahallede volta atar gibi yürüyerek ofsaytı bozduğunu, saha çizgisindeki renk farkından kolayca görebilirsin. Üstelik Emre gibi adamı kovalamak yerine olay mahallinden uzak durmak da SİVOK KLASİĞİ'dir. Kendi tarafından bolca gol yeriz ve hep kadrajdan kaçar.

Taraftarımızın önemli yüzdesi ile ters düştüğüm konu bu. Ama geldiğinden beri gol yeme istatistiğimiz ve adam boştayken hiçbir teklif almaması benim tezimi kuvvetlendiriyor. Sivok takımdaki mevkisi için en zayıf kalan, savunma sertliği olmayan, adam markajı yapamayan kendi halinde bir tip. En usta olduğu alan suç mahallinden kaçmak olduğu için yıllardır bekleri ve kalecileri yakıp kaçıyor. Oraya gerçek bir savunmacı koymazsak Neuer gelse 40'dan aşağı gol yemez.

Algıyı doğru yerleştirmek için Toraman'ın savunma hatalarının Sivok'u iyi kılan bir unsur olmadığını da ekleyeyim. Beşiktaş çok kötü ve berbat arasında bir seçim yapmak zorunda kalmamalıdır.

Son olarak yaşı çok genç olanlar için efsane Beşiktaş takımının savunma merkezinde Gökhan Keskin, yanında Recep Çetin oynarken olduğunu, Samet Aybaba'nın yenilmez armada ile hiçbir ilgisi olmadığını belirteyim. Gökhan-Recep gibi savunma beyni, iyi top çıkarma, markaj, sertlik ve çabukluk unsurlarını sağlayan savunmacılar bulamadığımız için de yıllardır iflah olmuyoruz.

Bize açık üstünlük sağlayan GS ve FB kadrolarını düşünün Götz-Stumpf, Popescu-Bülent, Uche-Högh, Luciano-Lugano, Ujfaluji-Semih anahtar hep arkada bize göre çok daha kaliteli ve sert adamlar olmasında. Kaleci üstünlüklerini zaten geçiyorum, düşündükçe moralim bozuluyor.

Umarım artık akıllı bir başkan veya yönetici önce arkayı sağlama almayı akıl eder.

alper dedi ki...

@beagle

Sanırım senin yaşında ben gibi 35+ civarı..Bizim nesilin ve Gordon ile büyümüş BJK lıların fitbol denince aklına nedense hep defans,sağlam savunma,az gol yemek geliyor ki Jurkoviç,Bako vs ile bile bunları başarmış bir takımız.Belki de herkesin Feyyaz,Tanju,Aykut olduğu mahalle maçlarında ben hep Gökhan Keskin olmuştum bunun da katkısı vardır bu düşüncemde.

Bıçak gibi sert ve keskin bir stoper bence de elzem ki bu stoper kesinlikle Sivok değil.Küme düşen Ordu'dan Ayıla Yusuf bu açığı kapatabilir diye düşünüyorum.Erman Kılıç,Kadir Pekmezci,Ali Çamdalı,Ömer Şişmanoğlu yapılmasını şahsen istediğim transferler.

beagle dedi ki...

@alper

:) Evet bende "fitbol" takımımızın hastalarındanım. Sezonu 20 gol civarında yiyerek bitiriyordu o takım. Bir sene ilk yarıyı 7 gol yiyerek mi ne bitirmiştik. Mümkün olduğuna inanmayanlar için http://www.tff.org/Default.aspx?pageID=561

Aslında listen çoğu kişi için düşük profil görünebilir ama hele şimdiki sistemle devam edeceksek gayet yararlı olabilecek adamlar. Yusufu bilmiyorum ama Kadir ve Erman'ı niye olmasın gözüyle izlemişliğim var. Ek olarak gelecek seneyi Fernandezsiz oynayacaksak Oğuzhanı da ileriye yakın kullanacaksak o zaman Adem Koçak da yararlı olabilir. Ankara ve Trabzonda çok müspet top dağıtırdı. Fazla gol atmadığı için sıçrama yapamadı belki de.

helldoradotcom dedi ki...

@Beagle
Sen soyledikten sonar actim tekrardan baktim, acaba hem benim gozlerim, hem Ridvan yanildi mi diye ama maalesef ben hakliyim dostum. hatta sana caps bile aldim. Henuz top tello'nun ayagindayken bile Emre adamini kacirmama kaygisiyla depara kalkmis vaziyette, sivok'tan da daha ileride goruldugu uzere. Ayni hizada bile olsalar (ki olmadigi net goruluyor) mantalite/fundamental farkini pozisyon geregi 3 yabanci defans oyuncusunun da defans cizgisini ileri cekmek adina yuzu ileri bakarken emre'nin geriye dogru depari tecrube eksikligini gosteriyor.

http://m1305.hizliresim.com/19/7/mu79s.png

Sivok'a bu konjonkturde kotu demek bence ayip olur zira cok ustun gordugumuz rakipler, bekir'ler, gokhan zan'lar, semih'lerle yari finale kostular. Sivok bu ligin uzerinde bir defans oyuncusudur. Cek millidir. Su anda cek milli takimindan bir stoper daha alamaz durumdayiz, unutmayalim! Milne'li donemlere gelecek olursak, 37 yasinda birisi olarak, o donemlerde batakligin guluyduk diyebilirim. Avrupa'da tek bir basari olmadan sirf sampiyon oluyoruz diye mutlu oluyorduk. Guzel insanlardan kurulu bir takimdi ama global bir futbol guzelliginden bahsetmek subjektif bir yorum olur. Zira riza'yla, recep'le.. joga buonito oynanamayacagini futbolu biraz bilen 35 yas uzeri insan kabul eder saniyorum. Sadece guzel insanlarin bir araya geldigi bir donemdi diyelim. Futbol olarak 100. yildaki takimin oyununu tercih ederim sahsen ama karakterler o donemi unutulmaz kilmistir ki buna saygim buyuk!

beagle dedi ki...

Polemik şeklinde yazışma olmaması için özen göstereceğim. Peşinen sizlerin farklı görüşlerinize saygı duyduğumu belirteyim.

Bazı durumlar kişisel yargıları gerektirebilir. Futbol jargonu ile penaltı mı, değil mi benzeri durumlar gibi.

Aynı noktadan benim gördüklerim:
1- Bu caps Sivok'un ofsaytı bozduğu ama daha önemlisi bakkala gider gibi yürüyerek savunmayı hiçbir şekilde idare etmediğini gösteriyor. Emre Özkan'ın ofsaytı bozmadığını söylemiyorum zaten. Sivok ve Escude arasında ciddi dikey mesafe var. Yani üzerinde konuşulacak bir savunma çizgisi yok ki Emre bozsun.

2- Çok tartıştım bu konuyu Sivok ile ilgili milli olması haricinde markaj mı yapar, kademeye mi girer, iyi oyun mu kurar, fiziken etkin midir gibi savunma yeteneklerinden hiçbirini söyleyebilen yok. Top kapamadığı ve savunma yapamadığı, kendisini hücumda vurduğu kafalar için seven çok kişinin de kabul ettiği unsurlar. Tabiki farklı düşünülebilir.

Bence Beşiktaş'ın omurgası en arkadan zayıf kuruluyor, gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesi gibi. Yıllardır ana sorumluluk alacağı düşünülen Sivok yüzünden de 1 değil 2 önlibero yetmiyor bu takımın omurgasının toparlanmasına.

Helldorado dostum, bakışımız eskiden de bir nebze farklıymış. Ben Rıza'yı dünya karması maçında baskın oynayabilen üst kalite bir kanat adamı olarak görüyorum. O devrin Beşiktaş'ını yaklaşık 6-7 kaliteli oyuncu ile oynamasına rağmen dev takımlara karşı çok sağlam mücadele edip dumur eden bir takım olarak hatırlıyorum. Romario'lu PSV'nin markajımız sayesinde Romario'suz oynadığını, Bako'nun saçmalıkları ve deplasmanda ceza sahasında Rıza'nın kramponlarını çıkaran faullere verilmeyen düdükler ile bizi elediklerini gözlerimle gördüm.

Hele Moeller, M.Rumenigge gibi efsane adamlarla Dortmund'un bütün maç çaresizlikle Şifo Mehmet'e çift dalarak bizi elediğini de gayet iyi hatırlıyorum.

Takımları kendi dönemleri içinde değerlendirirsek yukarıda verdiğim örneklerde global ölçekte de test görmüş 1989-1992 takımı profesyonel anlamda çok saygı hakediyor. Anlamsız yabancı kısıtımız olmasa ve Ulvi yerine Uche'miz, Şenol,Turan yerine Karhan gibi bir yedeğimiz olabilseydi bu direkten döndüğü için yok kabul edilebilen Avrupa performası şık sonuçlarla taçlanmış da olurdu.

Ali Gültiken'i önümdeki korner köşesine ölümüne koşarken canlı görene kadar onların nasıl futbolcular olduğunu yeterince anlamadığımı ben de itiraf edeyim. Şimdiki bütün takımın yakalayamayacağı topu yakaladığı gibi tek dokunuşta muz ortaya çevirmiş, kendi ise tabelalara doğru uçmuştu. Anlamsız görünen o ortayı kimse yakalayamaz derken Metin Tekin benzer bir koşu ve sıçrama ile orada bitmiş ve önemsiz bir maçta inanılmaz bir çaba ile atılmış bir gol izlemiştim.

Kendilerine duyduğumuz romantik sevgi, yetenek ve çabalarını azaltmaz bence. Çok yetenekli, çok iyi futbolculardı ve onları hala çok özlüyorum :)

Basar dedi ki...

@helldoradotcom

Ben de polemik yaratmak için yazmıyorum. Lütfen yanlış anlama. Anlaşılan hepimiz aynı kuşağın çocuklarıyız ve Milne takımına ufacık bir eleştiri duyacağıma aileme küfür edilse daha iyi hissiyatındayım. ;)

Bence o dönemi bugünün koşullarında değerlendirmişsin. Kendimce şu koşulları göz önüne almak gerektiğini düşünüyorum.

1) Avrupa'da futbolcular çim sahada idman yaparken, bizimkiler toprak sahada idman yapıyordu.

2) Avrupa'da başarı hayal gibi birşeydi. Vizyonumuz o kadar geniş değildi. Uluslararası bir turnuvayı çok ender görüyordu Türk futbolu (mental olarak hazır değildi)

3) Ne Türkiye ekonomisi ne de futbol ekonomisi bugünün yanına bile yaklaşmıyordu (forma satışı yoktu, stadyum gelirleri bölüşülüyordu, maçları TRT yayınlıyordu...)

4) İnternet yoktu, analiz zordu. Şu an sen dahil internete resim atıp pozisyonu tartışabiliyorsun.

5) Bütün bunları geçiyorum. 3 yabancı transferi yapılabiliyordu ve o günün koşullarında Yugoslavya'dan öteye geçip yabancı futbolcu getirmek çok zordu. Takımlara katma değer yapacak yabancı almak çok zordu. Bugün en basit Anadolu takımı bile premier ligden adam transfer edebiliyor.

Sadede geleyim... O jenerasyon, bir Türk takımının gelmiş geçmiş en iyi Türk oyuncu iskeletine sahipti. Bugün olsaydı ne olurdu tabi ki bilemeyiz ama o günün şartlarında baya iyi bir takımdı.

Ondan da önemlisi bize sporu ve futbolu sevdiren düzgün adamlardı!

Not: 92-93 sezonunda elimizden alınan şampiyonluk rakibimize ilk şampiyonlar ligi biletini vermiştir ve rekabeti olumsuz etkilemiştir. O takım Türkiye'de şampiyonlar ligini hak eden gerçek takımdırç

BJK4EVER dedi ki...

Sizce GS'nin de oynadigi sekilde bir 4-1-3-2 mumkun olmaz mi bizde? Kadro yapimiza bakarsak, 4-4-2 icin Ugur Boral haric gercek bir winger yok kadromuzda. 4-2-3-1'i gerektirecek bir 10 numara da yok kadromuzda (Fernandes bana gore 10 numara degil).
Ancak elimizde Pektemek ve Niang gibi cift forvete uygun oyuncular var. Ayrica Necip, Veli, Oguzhan gibi orta saha kokenli oyuncularimiz var, ki sanirim Holmen de eklenecek buna.
Bu oyuncularin arkasina tecrubeli saglam bir onlibero alirsak bu 4'lu orta saha ve cift forvet ile iyi bir takim oluruz gibime geliyor. Hatta takimin stoper ve onlibero'dali 3'lu hatti tamamen yabancilardan olusur, diger yabanci haklari da orta saha ve forvette kullanilir. Tabii tek sikinti Olcay olur bu sekilde cunku ona yer yok, ama ondan belki bir sol ic de yaratabilir miyiz bilemiyorum.

------------Cenk-----------

Serdar--Sivok-Escude--Ismail

----------M'Bia--------------

--Oguzhan--Holmen--Olcay-------

----Pektemek---Niang------------

Forvete saglam bir oyuncu transferi de olabilir Niang yerine. Ustelik Fernandes ve Almeida'yi satilmis saydim. Bu sekilde arkada abuk subuk isler yapmadan onde basan, pres gucu yuksek saglam bir takim olabiliriz, hele ki Niang yerine daha genc ve diri bir forvet gelirse. Ustelik 1 yabanci hakki da artiyor.

Cartalete dedi ki...

Ben de tam sevgili turkkant'ın Pektemek fikri ile bir şey yazacaktım ki tam da üstüne bastın BJK4EVER...

Pektemek 4-3-3 için "ligimize göre" uygun olmayan bir santrfor olabilir. Ki aslında gayet uygun da, Avrupa stantarlarında uygun. Burası biraz farklı.

Ama şu bir gerçek ki Beşiktaş'ın kadro yapısı, 3 orta saha 2 forvet düzenine çok uygun. Ki bu ligde trequartista denen Batalla tipi adamlar veya Umut gibi ikinci forvetler çok fark yaratıyor. Pektemek de, dikkatleri üzerine çekecek nispeten daha güçlü bir santrforun etrafında o farkı yaratır.

Hazır Pep gelmişken, Pizarro'ya çökelim mesela bence...

Adsız dedi ki...

Merhaba arkadaşlar,

Vatan gazetesinde Güntekin Onay'ın bir yazısı var:
http://haber.gazetevatan.com/Haber/535981/1/Gundem

"Almeida ve Fernandes’i yönetmek daha iyilerini bulmaktan çok daha kolaydır."
fikrine ben de katılıyorum. Elimizde bu değerler varken onları kullanmamız
daha doğru gibi.

Bence Fernandes ve Almeida'ya şu an aldıkları rakamlar civarında yeni sözleşmeler
önermeli ve geleceği kurarken bu oyuncuları da dikkate almalıyız.
(2013-14 sezonunda Fernandes 2.2 milyon avroya, Almeida ise 2.5 miyon avroya oynayacak.)
Ancak sözleşmelerini uzatmak istememeleri halinde ve iyi para getirmeleri halinde satmalıyız.
Fernandes 27, Almeida 28 yaşında daha.

Benzer şekilde Hilbert'i de elimizde tutmalıyız. Hilbert de 28 yaşında.

Hilbert, Fernandes, Almeida, Sivok gibi tecrübeliler ve İsmail, Necip, Pektemek,
Hasan Türk, Erkan Kaş, Muhammed gibi gençler ve bunlara eklenecek yeni transferler...

turkkant dedi ki...

Sevgili BJK4Ever ve Mustafa,

4-4-2 türevleri modern futbolda pek kalmadı. Fizik kalitesi yükselince sahayı dengeli şekilde parselleme daha önem kazandı bence. Şimdi bir dikdörtgen çizseniz ve 5 yaşındaki çocuğa 10 noktayı dengeli bir şekilde dağıt deseniz çizdiği ya 4-3-3 olur ya da 3-4-3. Terim'in tercihi elinde iyi kanat oyuncusu olmamasından ve Melo-Selçuk gibi olgun iki orta saha oyuncusuna sahip olmasından bence. Elinde Veli-Necip olsa hayatta bu işlere girişmezdi.

Beşiktaş bu sisteme oynayabilir mi? Iskartaya çıkacak oyuncular (Holosko-Olcay-Dentinho vb.) aman aman adamlar olmadığına göre olabilir. Ama BJK4ever'in dediği sistemde çok çok zor bence. Escude'yi son maçlarda zayıf rakiplere karşı bence gözümüzde çok büyüttük, Türkiye ligi için yavaş ve yumuşak. Serdar K. kesinlikle yeterli kanat etkinliğini sergileyemez. Sol iç deyince benim aklıma Appiah'lar filan geliyor, Olcay'da iç oynayabilecek ne fizik ne defans kalitesi var. Niang'a da fazla ümit beslemeyelim, geçen maçta baktım 7,5 km koşmuş, böyle 33+ oyuncular etkili gözükür, ama takımın Niang geldiğinden beri ne hale geldiği ortada.

- Önceki sezonun Hilbert-İsmail'i bu sistemin ideal bekleri aslında: hızlı, çabuk, o kanadı tek başına kullanabilecek koşu kalitesine sahip. Fernandes (ya da Oğuzhan) baklava orta sahanın biçilmiş kaftanı. Orta sahadaki diğer 3 isimden hiçbiri sisteme uygun değil. Melo gibi, Aurelio gibi, hatta Cisse gibi soğukkanlı, basit oynayan, tecrübeli bir ön libero olması lazım. Necip-Veli filan hiçbiri bunu yapamaz. İçte oynayan oyuncuların ise iki yönlü oyun becerileri olması lazım, kanat forvet olmadığı için geretiğinde kanay koridoruna da girebilecek özellikler lazım. Belki Holmen? Ama Oğuzhan'ı bir SelçuK'un defansif oyun zekası ile karşılaştırın nasıl zorlama olacağını anlarsınız. Bu ligde gözü kapalı iç oynayabilecek bir tane Türk oyuncu var: Alper Potuk. Onu da GS muhtemelen sağ içte Hamit'in yerine monte edecek.

Mustafa 3 orta sahalı sistem bizim kadro yapımıza nasıl uygun? Fernandes (ya da Oğuzhan'ın arkasına hangi üç oyuncuyu koyacaksın? Necip'i gözüm kapalı ne ön liberoya yazarım, ne sağ içe. Bence emin adımlarda Beşiktaş'ın Selçuk Şahin'i olma yolunda ilerliyor, ideal 12. adam. Oğuzhan'ın savunmasının ne kadar sırıttığı aşikar, Veli meselesine hiç girmiyorum bile (Erkan-Ekrem-Bayram -yeteneksiz gayretli oyuncu pozisyonunun son halkası ki böyle oyuncular en fazla 2-3 sene geçirir Beşiktaş'ta).

Holmen'i alsan bu işi kotarabilir mi? Ayrıca yabancı oyuncu meselesi ne olacak? Aslında süpermen bir ön liberonun önünde Holmen-Oğuzhan-Fernandes üçlüsü, onların önünde M. Pektemek ve Almeida gayet enteresan olabilir, ama o süpermeni nereden buluruz bilemiyorum :)

turkkant dedi ki...

Bu arada Pizzaro demişken, ben de GS'de hazır ıskartaya çıkmışken Elmander, hatta sevmesem de Umut, Trabzon'daki piyasası iyice düşmüşken Colman filan bu çulsuz halimizde iş yapar...

Cartalete dedi ki...

Bence hala 4-4-2 türevleri de var, 3-5-2 de 4-3-3 de. Değişen şey sahada dağılım, daha fazla koşu atma meselesi, karşı alanda baskıya başlama gibi durumlar. Asıl olan takımca uyguladığın stratejidir, öyle olunca aynı sistem aynı oyuncularla çok farklı görüntüler verebilirsin.

Örneğin Luce zamanında Trabzon'a 5 atan da, üç gün sonra Chelsea'ye güçlü alan savunmasıyla geçit vermeyen de aynı 11'di.

Top rakibe geçtiğinde doğru pozisyon almatıktan, hücum ederken ceza sahası çevresini kalabalık tutmadıktan sonra sahaya hangi dizilişle çıktığının bir anlamı olmuyor zaten.

rivaldo dedi ki...

Galatasarayın son dönemde ara ara oynadığı 4-3-1-2 taktiği iyi işledi aslında.Batalla Pektemek'ten daha farklı bir oyuncu.Ama bu sistemde o tarz bir oyuncuyada yer açılı ve takımın birden fazla skor opsiyonu olur.Mesela Oğuzhan'ı öne atsak gol-asist anlamında double-double yapabilir.Hem de Necip , Veli gibi oyuncular sol ve sağ iç de daha verimli kullanılır.Hatta Holmen ya da o tarz bir oyuncu da ideal bir transfere dönüşebilir. Burda bence en kritik transfer ortasahanın en gerisinde oynayacak oyuncu tercihi.Biraz dinamik ve kendini ispatlamış bir oyuncu tercih edilmeli.

Bence yeni sezon için sağbek-stoper-önlibero-ortasaha ve Almeida nın transferine göre bir forvet transferi ideal.Tabi bu oyuncuların ilk 11 düzeyinde olmaları önemli.Kafamdaki kadro da şu:

----------Cenk--------------
Sağbek-Sivok--Kone--İsmail
-------M'bia(N'x) ve ya Tymoshchuk----Fernandes(Necip)----Holmen(Veli)
------------Oğuzhan(Olcay)---------
------Pektemek(Olcay)--Gilardino


Sağbek için Serdar Kurtuluş olur, son dönemde ki performansından bağımsız Hilbert de olabilir.Stoper için Sivok'a göre biraz daha çevik ve güçlü bir oyuncu gerekli.Kone ,Ecuele Manga gibi oyuncular olabilir.Defansif ortasaha için de ya tecrübeli balkan veya kuzeyli bir oyuncu ya da daha dinamik genç fransız ekolü bir oyuncu olabilir.
Holmen iyi bir oyuncu.Fakat takımı ne kadar ileri götürür ya da uzun vadede bundan fazlasını verebilir mi tartışılır.Ama oraya skor özelliği olan , ceza sahasına sıklıkla girebilecek bir ortasahayla hem dirençli hem de skor konusunda sıkıntı çekmeyen bir takım olabiliriz.

BJK4EVER dedi ki...

@turkkant

Pek katildigimi soyleyemem. Holosko tam tersine cift forvet icin yaratilmis bir oyuncu, klasik tabiriyle second striker ozellikleri olan bir oyuncu, ki Manisa'da da bu sekilde sivrildi. Ancak biz 4-3-3'ten baska birsey bilmedigimiz icin hep sag kanat yaratmaya calistik ondan. Cift forvetli sistemde ceza sahasi cevresindeki cevikligi ve hiziyla oldukca basarili olur ve direkt skora yonelik oynar. Tipki bizde sag acikta kufur yiyen Burak'in forvete gectikten sonra patlama yapmasi gibi (bu listeye Nihat da eklenebilir, hatta cok eskilere gidersek Sertan da var aklima gelen). Ayni sey Dentinho icin de gecerli. Holosko ve Dentinho klasik bir santrfor'un yanindaki gezgin adam olarak oldukca basarili olur.

Olcay'dan sol ic olur mu bilemem, o konuda iddiali degilim. Ama Oguzhan'dan bence cok guzel sag ic olur. Cunku 4-2-3-1'in 2'sinde oynamak icin defansif ve fiziksel yonu cok zayif, 1'inde oynamak icin de tecrubesi ve 'golcu akli' var mi bilmiyorum, bir Batalla ve Alex olur mu bilemem. Ancak 4-1-3-2'nin saginda hem fiziksel eksikligi diger orta saha oyuncunlarinin varligindan dolayi goze batmasi, hem bu sistemde rakibi fizikli orta saha oyuncusu yerine rakibin solbeki olur, hem sag kanatta topu aldigi zaman adam eksiltebilir (bu ozelligini fazlasiyla gosterdi), hem de ice kayarak pas opsiyonu olur veya topu ters kanada capraz sekilde gonderip hucumlarin akisini degistirebilir, ki bu yonuyle Sneijder'e benziyor biraz (Sneijder'in Inter'deki 10 numara rolunu arguman olarak vermeden soyleyim; orada Sneijder cift forvetinde arkasinda pasor 10 numara rolundeydi, bir golcu 9.5 rolunde degildi).

Tabii Oguzhan'in sol kanat versiyonu kim olur bilemeyiz. Veli'yi acikcasi cok kostugu icin onlibero yaparak korelttik, tekrar ofansif olarak kullanirsak Rapid'deki Veli'ye doner mi bakmak lazim. Ayni sekilde Necip yillardir beklenen ama bir turlu yapamadigi ofansif katkiyi yapmaya baslar mi orasi muamma. Ama Holmen de o bolgede kullanilir, orta sahanin ortasina da daha kalipli ve sadece bir oyuncu bulunabilir, Necip ortada Holmen solda da olur.

Ben 4-1-3-2'ye hic soguk bakmiyorum, oldukca sicak bakiyorum. Sirf yillardir ozlemini cektigim ve bize level atlatacagini dusundugum cift forvetli sistemden dolayi bile olur bu bence. Ki Del Bosque doneminden beri cift forvet oynadigimiz mac sayisi cok azdir (bir ara Ertugrul doneminde oynuyorduk), ama cift forvet oynadigimiz maclarin tamaminda da cok iyi futbol sergiledik benim hatirladigim kadariyla. Sadece su anlamsiz sekilde 4-2-3-1 veya 4-3-3 takintimiz var ve saha icin organizasyonumuzun icine etmesine ragmen israr ediyoruz, hic anlam veremedigim sekilde. Sirf bunun icin bile 4-1-3-2 dusunulur.

beagle dedi ki...

4-2'lik federasyon kupası finali FB galibiyeti Denizli dönemindeki en sağlam top oynadığımız dizilişe sahne olmuştu. İlk yarı 1-1 iken ikinci yarı bekleri Üzülmez ve Ekrem yapıp orta saha ve forveti

----Cisse-----

Tello-Ernst-Yusuf

Bobo-Holosko

yapıp 3 gol atıp epey de üstün gelmiştik. Bariz verilmeyen penaltımız vardı ve feneri 5'lenmekten Bünyaminin kurtarmıştı.

Bu sanırım Alex döneminde FB'ye karşı en kesin üstün olduğumuz 45 dakika idi. Şaşırtıcı olmayan şekilde 4-1-3-2 oynamıştık. Eğer elimizde özel merkez orta sahalar yoksa en mantıklı sistem bu olabilir. Tabiki beklerin iki kale çizgisi arası kullanacak kapasitede olması gerekli.

Eldeki malzemede Tello kadar iyi orta ve şutu olan kimse yok. Yusuf gibi dikine çalımla gidebilende, Ernst gibi dinamik oynayan da.

* Fernandez-Oğuzhan ikilisinden Tello-Yusuf etkisi beklemek hayal olur. Muhammed Demirci veya Burak Kaplan tarzında oyuncularımızdan birini muhakkak bu sisteme katmamız gerekir ya da keskin ofansif yetenekli orta saha transferi.

* Necip merkezde olmasa da orta sağda iş görebilir, Oğuzhan da sağına Necip,arkasına iyi bir ön libero gelirse merkezde iş yapar.

* Fernandez'in şimdiki futbolunun 4-1-3-2'de elimizdeki en gereksiz oyuncu tipi olduğunu söyleyebilirim. Ya sol kenara ya da forvet arkasına evrilecek ki bu yaştan sonra zor ya da iyi paraya dönüştürüp önliberoda kaliteli siyahi fransız etkisi yakalamak düşünebilir.

turkkant dedi ki...

@BJK4EVER

Holosko konusunda aynı fikirdeyim ikili forvette kesinlikle etkisi artar. Dediğin gibi, yıllar geçti kanat oyuncusu olmayı beceremedi.

@beagle

Dediğin iki nokta önemli gerçekten. İki kale çizgisinde oynayacak bekler (bence Hilbert ve eski İsmail bu işi kotarırlar) ve Ernst tipi dinamik orta saha oyuncusu. Ligde hem dinamizme hem teknik kaliteye sahip en göze çarpan oyuncu Alper Potuk.

Fernandes'in oyunu yavaşlattığı doğru, ama sırf ölü top etkinliği bile bence çok önemli. O kadar üst seviye yetenekleri olan bir oyuncu ki, kartalist'in G. Onay'dan alıntısındaki lafı önemli, Almedia-Fernandes'ten verim almaya çalışmak, yerine o kalitede oyuncu almaktan daha kolay... Yoksa işte Burak Yılmaz, Guti, Q7, Fernandes filan... İki gün sonra Oğuzhan'ı da tembel, ciddi değil laflarıyla tefe koyarız

Bizim takımda iyi oyuncu bulmak değil, esas sorun bulduğumuz genç oyuncuları geliştirmek (Burak Y, Serdar Ö., Sinan K., Serdar K, İbrahim A., liste uzar...) ve yetenekli oyuncudan verim almak (Guti, Q7, Fernandes, hatta Nouma, Sergen, Tümer'e kadar uzar gider liste...).

Övünç Şentürk dedi ki...

Holosko'yu Beşiktaş'a taşıyan devrin gelenek dışına çıkan adamı Ersun Yanal'ın ofansı seven takımı ve arkasında oynayan Arda Turan ile müthiş uyumuyla birlikte bir Camaronesi-Zambrotta tadı yakalamasındaydı.

O zamanlar Sinan ve Meduna oynuyordu Manisa forvetinde.Holosko ise 4-3-3 değil 4-2-2-2'de uzak forvetti.Orada takım çok iyi bir ön alan presine sahip olduğu için Holosko'nun fizik yeterliliği daha da ön plana çıkıyordu.

Çok komik bir durum ama adamı böyle kullanmak bir tek Samet Aybaba'nın aklına geldi o da sistem gereği hızlı hücumlarla oynadığı için Holosko özüne döndü.Bu adam önünde oyuncu varken topla ilişikiye sokulmamalı bu adamın ayağına top atılmaz bu adamın koşu yoluna top atılır.Koşu yoluna atıldığında büyük oranda gol yapar zaten.

BJK4EVER dedi ki...

Herhalde hafiza problemin var kardes. Arda Turan hicbir zaman Manisa'da forvetin arkasinda oynamadi, Manisa'da sag bek pozisyonunda oynuyordu.

Ayrica Manisa hicbir zaman 4-4-2 oynamadi, Holosko da uzak forvette oynamadi. Manisa 3-5-2'ye yakin bir formasyonda oynuyordu Holosko'nun oynadigi donemde.

Defanslarinda Borbiconi Johana ve Umit 3'lusu vardi, Marques (Meduna'dan sonra) ve Holosko cift forvette idi, onlarin da arkasinda Lucas Zelenka oynuyordu. Caner de o donemde sol kanadi kapliyordu, sag kanatta da hatirlayabildigim kadariyla Sener oynuyordu, sonra Arda gelmisti zaten oraya.

Cartalete dedi ki...

Forvetin arkası denmiyor ki zaten, Zambrotta - Camonaresi örneği var zira.

Benim de hatırladığım kadarıyla savunma 4'lüydü ama Caner'le Arda sürekli uçtuğu için ve takım önde oynadığı için kanat gibi duruyorlardı. Holosko da çoğunlukla sağa olmak üzere kanatlara açılan bir ikinci forvetti.

Cartalete dedi ki...

Bu arada Holosko'yu Ertuğrul Sağlam da en doğru kullananlar arasındaydı. Pek hocalığını tutmasam da hakkını vermem gerek.

Hatta bir Kasımpaşa maçı var 4-2 mi ne bitmişti. Serdar Özkan sağ bekti falan. O zaman da takım 2-4-2-4 gibi bir şey oynamıştı.

Övünç Şentürk dedi ki...

Abi Karabük'ün yöneticilerinden biri açıklama yapmıştı ya biz Shelton'ı forvet diye aldık kanat oyuncusu çıktı diye.

İşte Holosko'da o kadar bilinçsiz bir transferdir Beşiktaş için , Zamanının Quaresma'sıydı Beşiktaş taraftarı için Mad President gitti aldı geldi şimdi bir Alper Potuk parasına :)

Herşeye rağmen ben seviyorum Holosko'yu.Mevcut kadro içinde Necip dahil en Beşiktaş'lı adam olabilir.Yeterliliğini tartışabiliriz de bence kadro da böyle adamlar lazım . Hani geçenlerde Emre Özkan için kullanmıştın ya arıza adam kontenjanını işte Holosko'da taraftar futbolcu kontenjanından kalır benim için.

Övünç Şentürk dedi ki...

Bu arada u19 milli takımına Dünya Kupası arifesi hazırlık kampı için hiç Beşiktaşlı oyuncu çağırılmamış üstelik teknik direktör Feyyaz Uçar.

Ahh Samet Hoca , gençlere önem veren Samet Hocaaa bravoooo !!

Cartalete dedi ki...

Kadir Ari var bir tek işte, o da kiralık.

Ekrem35 dedi ki...

arkadaşlar ben iki şey sormak istiyorum:

birincisi basına yansıyan fernandes haberi ile ilgili s.a "evet olay doğru" diye açıklama yapmadı mı? eğer s.a. olay doğru dediyse fernandes'in resmi siteden yaptığı açıklama yalan mı? ben mi açıklamaları kaçırdım ya da yanlış mı anlıyorum bilemiyorum ama aydınlatabilecek arkadaşım varsa sevinirim.

ikinci sorum ise başkan fikret orman " samet aybaba'dan memnunum, bence başarılı" gibi bir açıklama yaptı mı? eğet yaptıysa şu an konuşulan sportif direktörlük ve zeki önder özen ismi pek bir anlam ifade etmeyecek benim için.

Övünç Şentürk dedi ki...

1. konu Samet Aybaba olay şikayetçinin anlattığı gibi olmuştur demedi.Olay doğru derken bir mevzu olduğu doğrudur demek istedi zaten sonra da kendisinin bilgisi olmadığını ekledi , Ferdi sakat olduğu için 2 gündür görmüyormuş (yani yine bombayı patlattı).

2. konu Mevcut durumda Fikret Orman'ın başka birşey söylemesi düşünülebilir mi ? 2 maç kalmış , takımın CL'ye girme şansı varken Samet pü rezil sezon sonu kovacaz zaten demesi epeyce mantık dışı olmaz mı ?

Gerçi Aybaba'nın konuşmaları hep gelecek sene kalacakmış gibi :)

Ekrem35 dedi ki...

@övünç

cevaplar için teşekkür ederim. 2.konu için haklısın ancak sona yaptığın ekleme benim içimi korkutan kemiren durum. sanki "biz seneye de devam edeceğiz. siz de kendinizi buna hazırlayın" havası yaratılıyor.

şayet samet aybaba kalırsa ibrahim altınsay'ın gelmesi ( ki s.a. varken gelmeyecektir bence) ya da zeki önder özen'in s.direktör olması işlevi olmayan bir hamle olacak gibi geliyor bana.

Cartalete dedi ki...

İki ihtimal de yok zaten bana kalırsa. :)
Samet Aybaba'nın kalışı da Altınsay'ın dönüşü de.

Ancak Zeki Önder Özen'in gelişi, biraz Altınsay aklının da gelişi demek olacaktır. Zira o da modern, daha iyisi için çabalayacak bir futbol insanı.

Ekrem35 dedi ki...

samet aybaba'nın kalmadığı ve zeki önder özen'in sportif direktör olduğu ihtimal olmasını en çok istediğim ihtimal zaten. zürekli twitter hesebına bakıyorum z.önder özen'in anlaştık yazar belki diye. umarım görüşmeler sonucunda anlaşma sağlanır ve akıl hamlelerinden biri başarıya ulaşmış olur.

bu arada eski tarihli ancak kendisiyle yapılmış bir röportaj var. sakıncası yoksa burda linkini paylaşıyorum mustafa kardeşim.

http://riqfutbol.com/2011/03/09/zeki-onder-ozen-roportaji/

Övünç Şentürk dedi ki...

Zeki Önder ÖZen'in tek başına gelmesi birşey ifade etmiyor ne yazık ki. Yönetimde artık parayı ben veriyorum istediğim gibi karışırım zihniyetinde adam olmaması en azından Fikret Orman'ın bu ortamı sağlaması şart.

Yoksa geçen sene 2 ayda kaçan Altınsay gibi paşa paşa ntvspor'a geri döner Önder Hoca.

Açıkçası sezon başından beri bütün 90+'ları izlemiş biri olarak Önder Özen'in (ki kendisinin rahatsız olduğu mevzularda bile gayet politik konuşan bir tarzı var) Samet Aybaba'ya saha dışı demeçleri ve Oğuzhan mevzusundan dolayı hiç de iyimser yaklaşmadığını mimiklerinden bile anlayabiliyorsunuz.Bir gün yayında be adam 2 dakka sus diyecek diye korkuyorum :)

Cartalete dedi ki...

Ben bire bir de tanıştım, hakkında bilinmeyen çok şey var. Süper adam. Oyuncu potansiyelini çözme becerisi de çok iyi. Emenike'yi ilk o istemiş mesela Hacettepe'ye.

Ekrem35 dedi ki...

linkini paylaştığım röportajda sevilla-fb maçıyla ilgili penaltılara özel olarak çalıştığını anlattığı bir bölüm var çok hoşuma gitti orası.

ayrıca gökhan gönül başta olmak üzere bir çok genç oyuncu hakkında fikir sahibi, potansiyellerini görme becerisine sahip birisi. son örnek bursaspor'un aldığı sağbek şener. röportajın yapıldığı yılda kendisinden bahsetmiş zaten önder özen. dilerim aksilik çıkmaz. gerçekten önemli bir adım olacağına inancım tam.

@övünç

haklısın o konuda. ben bu sefer fikret orman'ın o yönde bir liste hazırlayacağını ümit ediyorum. umarım yanılmam.

Övünç Şentürk dedi ki...

Önder Özen Başkanı gaza getirmiş sanırım daha iyisini buluruz diye , 2 dakikada harcadı Hilbert'i ...

İşte bundan korkuyorum abi Önder Özen geliyor ama zihniyet aynı.

Kesin parasını istedi diye kırgınlık oldu muhabbeti.Herkesten Holosko'luk bekleyemessin aga adı üstünde profesyonel futbolcu.

Bu arada aynı şeyi NihaT'ın yapmasıyla , Hilbert'in yapması da farklıdır sanırım.

Ekrem35 dedi ki...

*almeida'nın sezonda oynadığı maç sayısından rahatsızım.
*fernandes ile oturup konuşacağız. bizim de onun da şartları vardır. *hilbertle sözleşme yenilemiyoruz. *bazı bölgeleri yerliye çevirme düşüncemiz var.
*bazı bölgeler için alınması gerekn oyuncu vardır 4-5 milyon verilir ama bazı bölgelerde alternatifleriniz vardır o zaman diğer seçeneklere de bakarsınız.

aklıma gelen satır başları. borç 420 civarına gelmiş. yd. hibe ederse doğal olarak 320lere düşüyor otomatikman.

son olarak da stad kapasitesiyle ilgili gayet bilgilendirici bir açıklama yaptı diyebilirim.

Cartalete dedi ki...

Şu an Beşiktaş'taki yabancıların hiç biri aranılacak adam değil. Ama aranır hale getirmek mesele.

BJK4EVER dedi ki...

Oyle yapmissa dogru yapmis zaten. Hilbert yabanci kontenjani harcayip senede 1.5 milyon euro hakedexek bir oyuncu degil. Ne savunma fundamentali iyi ne teknigi iyi ne ortalari iyi sadece kosan cigerli disiplinli bir oyuncu. Bunu yapacak 1000 tane oyuncu var zaten.

Baskanin tum aciklamalarini dinledim. Tek sacmalik besiktasin sampiyonlar ligini alabilir demesiydi ancak onun disinda cok dogru ve umut veric konustu. Ibrahim altinsay meselesinin de acikliga kavusmasi iyi oldu sportif direktorluk yapmak istemiyormus ve ilk fikir ayriliginda kacip gitmis. Anlasilan o ki sorumluluk almaktan kacan ve korkan bir tip, bu yapiyla disaridan destek vermesi daha mantikli zaten.

Övünç Şentürk dedi ki...

Bence Fernandes'ten bile daha iyi takımı ileri taşıyor Hilbert.

O giderse sanıyor musun ki Şener Özbayraklı gelecek.Gelecek adam ya oranın adamı olmayan tank gibi ağır Serdar Kurtuluş ya da Serkan Balcı ...

Kalenin kesin dönmesi lazım yerliye zira alternatif çok.Tolga'sı, Sinan'ı.

Sağ açığa da hazır Gs'nin derdi Alper Potuk'ken Kerim Frei veya Gökhan Töre alabilsek efsane olur.

Forveti Pektemek'e bırakamayacağına göre orada 1. tercih olacak bir yabancı şart.

Ben Olcay'ın gelecek sene bunun yarısı kadar gol atamayacağı iddamı da yineliyorum.Hatta teknik ddirektör değişirse kadroya bile giremez.

Bir de Kadir Bekmezci ve Erman Kılıç'ın mutlaka alınması gerektiğini düşünüyorum.Müthiş bir kulübe katkısı gelir bu adamlardan.

Cartalete dedi ki...

İtiraf etmem gerekirse, ben de kafamda oluşturduğum yeni sezon 11'lerine Olcay'ı koyamıyorum.

Ekrem35 dedi ki...

@övünç

hilbert takımı ileri taşıma konusunda en iyisi. özellikle içe katedişleriyle. ancak sonuçlandırma da çok büyük sıkıntısı var bence hilbert'in. isabetli orta oranı gerçekten çok düşük. topu ileri taşıdığında isabetsiz ortalarıyla bir çok atak son buluyor. ya da oyunu rakip alana yığdığımızda sağ kanada top geldiğinde oradan isabetli pas, orta sayısı çıkma ihtimali epey düşüyor.

gundelikci dedi ki...

İbrahim Altınsay ile ilgili fikirlerimi pekiştirdi doğrusu. Futbol konusunda oldukça bilgili, çok düzgün bir adam ve bir entelktüel. Ama bu devrin adamı değil, gerçekçiden çok idealist birisi, korkak olarak adlandıramam kendisini. Daha önce de söylemiştim, Olcay'ı da getirenin kendisi olduğunu bilmeyen taraftar, yeni olcaylar geldiğinde kendisine de sırt çevirdiğinde daha sıkıntı verici sonuçları olabilirdi. Bu ülke kaosla yaşıyor ve ondan besleniyor, futbolda bunun en büyük göstergesi, kirli ilişkiler hat safhada. içimizdeki irlandalılar en çok da bizim takımda, levent erdoğan gibilerbir değil. Fikret Orman'ın bir dolu acemiliğini görsem de, elindeki kozları doğru oynadığını düşünüyorum ve en çok da bu yönünü seviyorum. yd'ye karşı tutumu, taraftar tepkisine rağmen yel değirmenleriyle savaşmak yerine, belki biraz da şeffaflığı zedeleyerek senetler konusundaki tutumu beğendiğim yönleri.

hilbert içinse eldekinin en iyisiydi ama ayağındaki topu üç kere dürtmeden bir kere ön direğe göndermeyen birisi olarrak kontenjan dolduracak adam değildi kaldı ki aldığı ücretle bundesliga'dan, ligue 1'den bir çok adam getirilebilinir aynı maliyetle diye düşünüyorum.

Başkan eğer sözlerinde samimiyse ve içeriden yine darbe yemezsek(bunu sağlamak da onun işi). düzgün bir direktör önderliğinde, kurulacak kadro ve teknik direktörle hemen başarı gelmese de bir umut ateşi yakacak ekip oluşabilir diye düşünüyorum.

gundelikci dedi ki...

@övünç@cartalete
olcay, veli, holosko bunların hepsi belli bir oyun tarzında, ki bu ilk yarıda oynadığımız oyundu, defolarını göstermeden oynayabilen adamlar. holosko, rakibini koşuyla ekarte edip topu maksimum 2 kere düzeltirse etkili olabilecek bir adam o yüzden o topu ona rakip takım çıkarken ani baskıyı yapabilen veli verebiliyordu. olcay da aynı düzende yerleşik olmayan savunmaya karşı tek topunu hızlıca oynayıp, çok beğendiğim gol koşularını yapabiliyordu. olcay, holosko 8'er gol veli de 6 asist yaptı diye hatırlıyorum bu düzenle. aybaba'ya da en çok bu yüzden kendi ayağına sıkıyor diyordum zaten, eldekinden maksimum verimi(çok veya az olayına girmiyorum) alacağın düzeni bulmuşken, bunu bile isteye yıkmak egosuna yenik düşen adamın işidir. olcay halen kontrada etkili olacak oyuncu, üstelik türk, bırak 12. adam olsun. sorun seni set hücumunda aldığı taktiği uygulayabilecek yeterlilikte bir adam bulabilmekte. o adamın yedeğinde karşısındaki beki o veya bu şekilde ekarte edebilen Erkan Kaş da süre alıp efektif oynamaya başlarsa ne ala.

Övünç Şentürk dedi ki...

Aga onun doğru düzgün ön direk koşusu yapılamaması ile de alakası var.

Bugün Türkiye'de sağ bek denilince tartışmasız 1 numaraya konan Gökhan Gönül ile Hilbert'in gol ve asist sayıları eşit.

Nitelik olarak durum böyleyken , Gökhan Gönül'ün Fb ofansına yaptığı etkiyle , Hilbert'in Beşiktaş ofansına yaptığı etkiyi nicelik olarak karşılaştırırsak bence dediğin gibi hücuma genişlik katma olsun , topla çıkışlar olsun çok çok büyük bir fark yok bence.

gundelikci dedi ki...

@övünç
oraya parantez açığ almeida etkisini yok saymıyorum diyecektim, unutmuşum. ama bu sene özellikle ilk yarıda, taktik olarak doğru veya yanlış, 15 kişi ile ceza sahasına depar atıyordu bu takım. hilbert'in eldekiler arasında iyisi olduğunu söylüyorum zaten. gökhan'la karşılaştırsak bir çok parametre ile uğraşmak durumunda kalırız, gökhan'ın bu sene bence düşük formu ve aykut'un kontrollü oyunu da bence belirgin etkenler. şener özbayraklı'yı da bir ibrahim altınsay istedi bir de zeki önder özen bahsetmişti daha önce, yenisi de bulunabilir diye düşünüyorum. şayet altınsay dışarıdan desteği esirgemeyecekse, illa ki bir şener gibi bir isimle çıkagelirler.

turkkant dedi ki...

Nasıl Bobo'yu, Egemen'i, Burak Yılmaz'ı göndermemiz büyük ahmaklıksa, Hilbert meselesi de bir o kadar ahmaklık.

Başkanla ta 100. yıl zamanında bir toplantıya katılmıştık, konu Sergen Yalçın'ın geri dönüp dönmeyeceğiydi. Sergen için, ben Beşiktaş'lıyım koyun önüme mukaveleyi imza atayım, derse kapımız açık, yok şu para bu para diyorsa s.sin gitsin, demişti. Aziz Yıldırım'da da çok olan (örnek Aurelio, Tuncay vakaları), ben patronum tarzı vardı. Bunu ben demire benzetiyorum, eğilmeyen tipler, halbuki çelik daha kuvvetlidir, çünkü gerektiğinde gerektiği kadar esner.

Aynı tarz başkan olduğunda da devam ediyor, örnek Nihat'la, M. Denizli'yle, Rüştü'yle, Hilbert'le, Egemen'le, Q7'yle yaşadığı sürtüşmeler. Hep aynı tarz... Esneklik sıfır...

Komik olan bu patronluğu Demirören'e sökmüyor. Yani dişini geçirebildiğine...

Hep bunun sebebi kendi başına muvaffak olamayan, tek özellikleri aile sertvetleri olan insanların kulüpleri yönetmesi. Demirören, H. Ulusoy, F. Orman, Ali Koç'un ortak özelliği varlıklı bir aileden gelip ikinci üçüncü kuşak işadamı olarak aile servetine ek bir katkı yapamamış olmaları. Kendi başlarına muvaffak olamamış, babaların oğlu olarak anılan insanlar. Keşke şu an Fener'in başına Ali Koç geçse, Koç grubunun en dandik (ama aslında çok gelişme açık) bölümü Bilgi Grubunu bile idare edemedi.

Bakın şunu net söyleyeyim. Kimse hayale kapılmasın, eğer çok mucizevi bir t. direktör bulamazsak, F. Orman döneminde Beşiktaş'ın şampiyonluk yaşama ihtimalini yüzde ondan fazla görmüyorum. Yıllar sonra açıp bu yazıyı okursunuz.

Bazen keşke şu kulübü Mansimov'lara filan satsalar diyorum içimden, ne farkeder ki... Chelsea'yi Abromovich aldı da, kötü mü oldu. Ha Demirören seçimle gelmiş ha Mansimov satın almış, oturup taraftar olarak güzel bir takım izleriz en azından. Ama bu işten nemalanan o kadar çok insan var ki, kimse razı olmaz...

Cartalete dedi ki...

Başkanda bence de biraz pireye kızıp yorgan yakma durumu var. Çok iyi bir gözlem sistemin olur, Hilbert'i pek aramazsın. Ama şu dönemde ben de arayacağımızı düşünüyorum.

Bu arada ben, bir şahsa ait olan kulübe pek bağlı kalamazdım açıkçası.

Övünç Şentürk dedi ki...

Açık konuşmam gerekirse Kongrede son derece ılımlı bir insan olarak gördüm ben Fikret Orman'ı . İnsan gibi iletişim kuran herkesi dinliyor.

Hilbert olayında profesyonel futbola yaklaşımının yanlış olduğu ortada ama kendisini suçlamıyorum.


Dediğim gibi her oyuncudan Holosko gibi taraftar futbolcu olmasını bekleyemezsin.

Ammavelakin bu kadar büyük paralar kazanıyorken 3 senedir iyi kötü ekmeğini yediğin takıma en zor anında sırtını dönen adamı burada istememeyi hak vermesem dahi anlayabilirim.

Aidiyet hissi sorumluluk olgusunun bir parçası bence.Nitekim çok profesyonel dediğimiz Hilbert gideceği anlaşıldığından beri sefilleri oynuyor sahada.

gundelikci dedi ki...

bobo'nun hali hazırda yaptığı katkı vardı ve almeida'dan daha golcü olduğu sabit bir gerçekti, bu tamam. burak'ı tigana kalsaydı zaten tutardık diye düşünüyorum. onun dışında arada geçirdiği 3-4 sezona tahamül edilirdi diyebiliyor mu kimse. yolu şenol güneş'le kesişmese bugün adı dahi unutulabilirdi, en fazla adem büyük'ün biraz yaşlıcası derdik.

teknik direktör'e ihtiyaç duymadan şampiyon olan başkan örneği nasıl olur onu çözemiyorum. senin teknik direktör'ün o sezonda görece diğerlerinden daha iyi olacak ki o zaman şampiyon oluyorsun zaten. bugün hilbert 6 aydır boştayken beşiktaş dışındaki ilk beş takım hilbert'i alabilir ama almıyor demek ki hilbert bu takımların sağ bekinde totalde daha manasız(kontenjan, performans). o zaman senin hilbert'den iyisini bulman lazım anlatılmak istenen bu.

turkkant dedi ki...

Sevgili gündelikçi, mustafa, övünç...

Herkesin yeri dolar. Zaman akıyor geçiyor nihayetinde. Tuncay'ın da, Aurelio'nun da yeri zamanla doldu, ama bence bu iki oyuncuyu ellerinde tutsaydı fener daha iyi performans gösterecekti.

Bence verim veren oyuncuyu tutacaksın. Milan'da, Real'de, Barca'da, Man. Utd'da 15 sene top oynayan yabancı oyuncular oluyor. Bak üç günde bir sorun çıkarma potansiyeli olan Queresma demiyorum, Hilbert gibi, Sivok gibi, Toroman gibi senede minumum 30 maçı olan, ne vereceğini bildiğin, takım oyuncusu, disiplinli adamları...

Kadro istikrarı diyoruz, ama dakika başı sağ bek deyiştirerek kadro istikrarı sağlayamayız. Evet, Hilbert cartelete'nin dediği gibi bulunmaz hint kumaşı değil. Ama söyleyin bana, G. Süzen'in 1,5 m. euro bonservisle alındığı piyasada Hilbert'in muadili bir Türk sağ beki kaç paraya alacaksın?

Bu sene kadronda beş kuruş kazanmadan gönderdiğin Bobo-Tello-Egemen üçlüsü halen olsa, Almeida'nın sakatlanmasıyla takım çöker miydi, Dentinho saçmalığına gerek kalır mıydı, ya da Egemen'li bir defans bu kadar gol yer miydi?

Ben şu takımı saattı, muhabbetlerini de çok absürd buluyorum. Bu kulübün efsane oyuncuları Nihat'ları, Sergen'leri, daha geriye gidiyorum az daha GS ile sözleşme yapacak Metin Tekin'leri, çek kırdıran Feyyaz'ları anımsayın lütfen. Bu adamlar profesyonel. Yarın gelsin çalıştığınız şirket krizdeyiz maaşını yarıya indiriyorum, desin bakalım ne yaparsınız? Holosko örneğiyle Hilbert'i de karşılaştırmamak lazım. Holosko (üstelik bu kulübe 6 m. euro + Burak'a maloldu, tüm bir sezon sakat olduğunda parasını kuruşu kuruşuna aldığı halde) çok ayak sürüdü. Düşürdüğü parayla şu an Hilbert'in rakamına gelmiştir. Yoksa senelerce cukka 1,8, 1,8 cebe indirdi.

Ayrıca sevgili övünç, herkesi dinleme olayına fazla kanma, politika dediğin en çok dinleyip en az kulak asma sanatı :)

Unknown dedi ki...

Alabileceğimiz, Hilbert ile aynı katkıyı verecek bir yerli sağ bek yok. Bence çok anlamsız bir hamle. Yabancı alacaksak ta mevcut maddi durum güvenilir bir hamle yapmayı mümkün kılmadığından risk oluşturacaktır. Ortalama performansı her daim alabileceğimiz, çok maliyetli de olmayan bir oyuncudan vazgeçmenin mantığını anlamıyorum. Gelecek vadeden bir yerli sağ bek alıp rotasyonu geliştirir belki onu hazırlayıp Hilbert'i gönderebilirsiniz. Şimdi ise büyük ihtimalle yerli oyuncu bakılacak. Serdar Kurtuluş ve Serkan Balcı isimleri geçiyor. İkisi de Hilbert'ten düşük kalibreli olduğu açık adamlar.

Övünç Şentürk dedi ki...

Abi kusura bakma da Holosko konusuna hiç bir zaman katılmam.

Evet overpriced bir adam.Çok da iyi para kazandı.Karşılığını da tam vermedi ama git dediler gitti , sözleşmeni dondur dediler dondurdu , kadro dışısın dediler eywallah dedi , paranı düşürüyoruz dediler ona da eywallah dedi , çık oyna takımı kurtar dediler onu da yaptı.

Demem o ki Fernandes ve Almeida şu adamın yarısı kadar buraya aidiyet hissetse biz bu sezon çok rahat şampiyon olurduk.

Ayrıca dediğim gibi Hilbert bu takımı ileri taşıyan iki adamdan biri.Gönderilmesi ve yerine Serdar Kurtuluş , Serkan Balcı tarzı bir adam alınması tam anlamıyla saçmalık olur ama dediğim gibi buraya kendini ait hisseden bir adam olsun mantığını kabul etmesem bile anlarım.

Bu arada dakika bir gol bir Zeki Önder Özen Felix Magath'la görüşüyormuş.Böyle bir organizasyon yapıyorsan görüşeceğin son adamlardan biridir sanırım Magath . Transferde kendi işine karışılmasına mümkün değil izin vermez , hadi izin verdi diyelim istediği adamlardan biri değilse alınan adamı %1000 eminim hayatta oynatmaz.

planck dedi ki...

Hilbert'in sözleşmesi uzatılmayabilir, yabancı sınırlamasından dolayı dersin ki biz yabancı hakkımızı çok daha efektif olabilecek bir bölgede kullanmak istiyoruz, yabancı oyuncuları şu bölgelerde kullanıcaz böylece Hilbert'in hücum anlamındaki artılarına da ihtiyacımız kalmıycak vs. Ama problem şu ki, daha yönetim belli değil, td belli değil, başında bir futbol direktörü yok, sezon planlaması vs. hak getire, sen futbolu profesyonellere bırakıcaz dediğin röportajda çıkıp hilbertin sözleşmesini uzatmıycaz diyosun. Tüzük değişiklikleriyle umutlandık ama ben hala %100 güvenemiyorum başkana.