Vaatler ve Fikirler

Henüz 13-14 yaşlarındayken, neredeyse ev geçindiren bir insanın aldığı maaş kadar bayram harçlığı toparlamış ve hemen hemen hepsini en fiyakalısından bir güneş gözlüğüne yatırmıştım. Muhtemelen Burak Kut’un Yaşandı Bitti’sinden gaza gelerek… Çocukluk saflığı ya da salaklığı bir tarafa, bu bana aklında bir fikri olmayan bir insana plansız gelecek paranın pek işe yaramayacağını öğütleyen bir ders olmuştu. Her ne kadar sonrasında benzer saçmalıklara devam etsem de…
Bu durum, “para babası” diye adlandırılan kulüp başkanları için de geçerliydi aslında. Ama yaz döneminde aldığımız gazetelerde “Brain Laudrup Beşiktaş’ta!” manşetlerine bakıp bakıp, bir yandan “hadi canım” çeksek de içten içe “gelse ne güzel olurdu…” hayıflanmalarını da yaşamadık değil. Bu transferler ancak Beşiktaş’ın gelirlerinin üzerinde harcama yapılarak gerçekleşebilirdi. O da, para babası bir başkanla mümkündü…
Öyle bir şeyi ancak yaşayarak öğrenebilirdik, öyle de olacaktı, oldu… Süleyman Seba’dan sonra “Beşiktaş’ı üçüncü sayfadan, birinci sayfaya taşıma” harekatıyla transfer bombardımanı başlamıştı Bilgili’nin ilk döneminde. Beşiktaş’taki tek aksiyonu Üsküdar Sahrayıcedit’e karşı hat-trick’e imza atmak olacak olan Fazlı Ulusal’a verilen bonservis, bir buçuk yıl sonra “feda” denerek İspanya’ya satılan Nihat’ın bonservisiyle hemen hemen aynı olacaktı.
Bir sonraki dönemde göreve gelecek ve 8 yıl boyunca orada kalacak olan insanla ise “paralı başkan” olayını dibine kadar yaşamış, aslında o akan paraların bizzat Beşiktaş’ın gelecekteki gelirleri olduğunu görmüş ve sonsuza kadar “şu kadar milyonla geliyoruz!” düşüncesine kapılarını kapamış bir Beşiktaşlı olarak artık kafamda netleşen şey tek şey vardı: Parasıyla akıl veren değil, Beşiktaş’ın parasını aklıyla yöneten bir başkan, başkan gibi başkandır…
Zira Beşiktaş’ın parası da var, total sayı olarak geride gibi gözükse de aktif taraftar (maçı stattan izlemeyi adet edinen) açısından rakiplerinin hiç de gerisinde kalmayacak kitlesi de var. Hatta “Feda” projesinde anlaşıldığı gibi, insanların kalbinden ve aklından geçebilecek ürünlere gayet yoğun şekilde talep gösterebilecek bir kitle… Beşiktaş’ın sadece ‘kendi parasıyla’ iyi yönetilmesine ve bu zihniyetin yarattığı borçlar nedeniyle temlik altına alınan gelirlerine geri kavuşmasına ihtiyacı var. Kaldı ki bu kulüp, tarihinin en saçma transferine, -muhtemelen- tarihinin en sağlam gelir elde ettiği yıl imza atması; birçok şeye işaret ve özet niteliğinde. (Tabata – 2009/10)
Benim ve sanıyorum ki birçok Beşiktaşlının, isim transferlerinde rakiplerinin gerisinde kalıyor diye boynu bükük olmaz. Beşiktaş’ın geçen sezon ve belki de önümüzdeki sezon Avrupa’ya gidemeyişinin nedeni, sportif başarı değildi zira… Siyasi seçime hazırlanılıyormuş gibi daha çok mevcut başkanı eleştiriye odaklı, geri kalanında ise 8 yıldır kulağımıza aşina olmuş proje desteksiz vaatlerle başa gelecek bir başkanın o boynu bükme ihtimali daha fazla gibi görünmekte…
Diyeceğim odur ki; vaatler ve fikirler kavramları birbirine çok yakın gözükseler de aslında oldukça uzaktırlar. Beşiktaş’ın önümüzdeki seçimde yarışacak başkan adayları da o iki ayrımı yaşıyorlar. Bir tarafta gerçekçilikten uzak görünen bol bol vaatlerle gelen Serdal Adalı, diğer tarafta belki her kararı, gireceği her yolu doğru olmasa da en azından Beşiktaş’ı kalıcı şekilde seviye atlatacak bir “fikrin” peşine düşen ve bu uğurdaki en kritik rolü Önder Özen gibi işi bilen bir insana bırakan Fikret Orman… Galiba bu seçimde “hayırlısı olsun” demekle birlikte rengim belli.

13 yorum:

beagle dedi ki...

Hazırda yazılmışı varmış. Eline sağlık :)

Övünç Şentürk dedi ki...

Eline sağlık .

Görünen köy kılavuz istemez . Cepten verecez diyip kulübün tapusunu almaya kalkanları nasıl bu kadar çabuk unutabiliyor bu taraftar gerçekten hayretler içerisinde izliyorum.

Geçmişten ders alınmış olsa Adalı'nın mevcut fikirlerini zikrettiği ilk andan itibaren gösterilecek tepkiyle çekilmesi gerekirdi ama Eto'o diyince aklını kaybeden bir yeni nesil profilimiz var maalesef.

Fikret Orman lig tv'de çok iyi özetledi abi.Bu seçim farklı.Beşiktaş bu seçimde bir zihniyet seçecek.

Ya Yavaş ama emin adımlarla büyüyecek ya da kumar oynayıp zengin olacak , kaybederse de yok olup gidecek.

Beşiktaş'ın varlığını bu kadar riske atabilecek herkesin Beşiktaş sevgisinden şüphe ediyorum ben.

Köfteci dedi ki...

Eğer yarınki seçimde Adalı galip gelirse, Beşiktaş kırk yılında başında yakaladığı fırsatı, kişilerden bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir yapıya kavuşma fırsatını elinin tersiyle itmiş olacak. Umarım aklıselim galip gelir ve para babalarının kendi çiftliği gibi yönettiği bir Beşiktaş'ı bir daha görmeyiz.

Unknown dedi ki...

Beklediğimiz yazı geldi sonunda :) Klavyene sağlık. Serdar Adalı'nın vaatlerine bakınca taraftarın daha büyük kısmının nasıl hala Yıldırım Demirörenvari bu açıklamalara kandığına akıl sır erdiremiyorum. Çok açık bir şey var. Bu söylem 8 senede katlanarak büyüyen ve sonunda UEFA kupasına gidemeyecek kadar itibarsızlaşan bir Beşiktaş yaratmışken nasıl inanabiliyor insanlar bu mesnetsiz vaatlere! Hala 500 milyona yakın olan borcun 100 milyonu eski başkana aitken nasıl cebinden para harcayacağını söyleyen bir adama umut bağlayabiliyorlar! Ama dönem sürmeli göz devri. Büyük bir silah var ortada; medya. Medyayı da arkana alırsan her şey farklı gösterebilirsin tabi insanlara.
Umarım yarın Beşiktaş için o Beşiktaşlılıktan uzak günlere geri döneceğimiz bir sonuç almayız.

planck dedi ki...

yarın bu karışıklıkta le'nin fbli gsli grupları seçime gelemez belki :))

beagle dedi ki...

Bugünlerde otoriteye alerjim had safhada. Adalı konuşurken BJK TV'nin sesinin kısıldığı haberi doğru mu? Bilgisi olan var mı?

Altınsay'ın gidişi, Tamer Kıran'ın hala gizli sağ kol oluşu, Samet ile 4 senelik anlaşma, BJK TV'nin A2 maçlarını bile vermemesi, eskiden altyapı maç özetlerini geçen resmi sitenin bu sene hiç maç özeti eklememesi... Önder Özen olmasa Orman hakkında olumlu birşey kalmış mıydı? Peki seçim sonrası Önder Özen'i de harcar mı?

Ortada Etoo, Robinho, Ronaldişlekinyo transferleri görmek istemiyorum ama diğer taraftan da midem çok bulandı...

Övünç Şentürk dedi ki...

Zaten şimdiye kadar öğrenmişinizdir de Ses kesilme olayı kısmen doğru.

Serdal Adalı konuşma yapmaya giderken alkışlanıyordu o esnada konuşmaya başlamadan önce bir 15 saniye ses gitti o kadar.Konuşması ve sonrası gayet net ses vardı.

Umarım Beşiktaş için hayırlısı olduğuna inanıyorum.Özellikle Nur Çebi'nin emekleri gerçekten ödenmez.İnanılmaz işler başardı.

Bu arada Alpaslan bedavaya standart lüttich diye acayip bir takıma imza atmış.şakadır diye ümit ettim doğru çıktı.Adamların Beercshot ile özel bir durumu filan mı var acaba ? bildiğim kadarıyla 2016'ya kadar sözleşmesi vardı ?

Cartalete dedi ki...

"Liste değil, zihniyet seçimi yapıldı" demesi bile anahtardır Fikret Orman adına. Umarım o zihniyet beklentisine cevap verir. Her hareketi doğru olmayacak elbet, ama gittiği yol doğru olsun.

Alpaslan, seçim dalgasına kaçırılan çok büyük bir balık oldu.

baris dedi ki...

standart lüttich = standart liege

Adsız dedi ki...

Selam arkadaşlar,

Transfermarkt.de'den kalecilerimizin ve kaleci adaylarımızın son 5 yılda oynadıkları lig maçı sayılarını çıkarttım:

Kaleci:(12/13, 11/12, 10/11, 9/10, 8/9)

Sinan Bolat: (0, 28, 14, 27, 7)
Tolga Zengin: (5, 34, 9, 1, 8)
Cenk Gönen: (8, 26, 15, 14, 21)
Allan McGregor: (26, 37, 37, 34, 27)

Sinan'ın son sene hiç oynamadığını, Tolga'nın ise Onur'un sakatlığı hariç hiçbir zaman düzenli kaleyi korumamış olması açıkçası acaba doğru seçimler mi diye düşündürüyor insanı.

Tamam, Cenk ya da McGregor çok çok süper kaleciler değil belki ama Sinan ya da Tolga ikisinden de çok daha iyi midir?

beagle dedi ki...

"Fair enough", 15 saniye kraldan fazla kralcılar dolu bir ülkede pek problem değil. Teknik sebeple bile olabilir.

Destek haline geri dönüyor ve çok makul beklentilerle izliyoruz. Bu beklentilerin içinde özkaynaklara doğru davranıldığını görmek de var.

Övünç Şentürk dedi ki...

söylendiği gibi 15 m € bonservis bütçesi varsa juventus'un buffon transferinde yaptığı gibi yarısını verip onur'u alarak kaleyi 10 sene sağlama almak idealdir.hatta cenk takas olarak filan verilip bedel biraz düşürülebilir.

istikrarlı türk kaleci çok çok önemli bir avantaj bence.

Unknown dedi ki...

Teknik direktörün Şenol Güneş olması lazım bence.. Mevcut durumdaki en uygun aday..