Beşiktaş 2013/2014


Yeniden başlamak… En çok da futbolda güzeldir, hatta bu oyunu vazgeçilmez kılan başlıca sebep… Her şey aynı kalmaz çünkü futbolda. İşler ne kadar iyi gidiyorsa gitsin, bir sonraki sezonda mutlaka “acaba” duygusunu hissettirir. Keza ne kadar kötü giderse gitsin, yine bir sonraki sezona taşınacak umutlar vardır. Beşiktaş, son dönemde genellikle kötü bitirip, sonrasına umut taşıyanlardan… Ancak bu kez o umutlara omuz verenler, kolay kolay yükün altında kalmayacağa benzerler: Önder Özen ve Slaven Bilic.

Farklı bir yola koyuldu Beşiktaş, bu bile gelecek sezona başlı başına heyecan katıyordu. Önder Özen gibi, mesleği futbol adamlığı olan bir insanın futbol yönetimini tamamen üstlenmesi, Beşiktaş’ın sahici anlamda profesyonellerce yönetilecek olma ihtimali… Sonu çiçekli bahçeye varacak taşlı bir yol… Elbette yine yönetim, menajer tavsiyesi transferleri gibi taşlara takılıp, sendelenecek ama işin sonunda memlekette yaşanmamış bir futbol doğrusuna ulaşılacak bir yol…

Teknik Direktör: Slaven Bilic

Haber ile ilgili metin girin!.

Her ne kadar “gitarımla değil, işimle gündeme gelmek istiyorum” dese de, evvela müzisyenliğine, dünya görüşüne, karizmasına hayran olunası bir teknik adamdır Bilic. Bir Önder Özen seçimi olmasına rağmen, yine Önder Özen’in ifadeleriyle kendisiyle sert tartışmalara girebilecek, ama dışarıda onu sorduklarında, sportif direktörünü olabilecek en mantıklı ve ikna edici cümlelerle savunacak bir teknik adam... Beşiktaş’ın birçok bakımdan ruh ikizi! Görünürde mütevazı ancak içinde bolca tutku, heyecan ve elbette hırs barındırmakta…

İşin saha tarafında da önce takımını, kadrosunu öğrenen; ona göre en uygun sistemi belirleyen, esnek yapıda ve çalışkan bir hoca görüyoruz. Hırvatistan’da bunu gördük, ancak o potansiyelini henüz bir kulüp takımına yansıtamamış olması, belki de tek belirgin eksisi. Moskova’daki günleri, Önder Özen’e göre olumlu bir süreç. “Kaybederken, daha çok öğrenirsin” diyordu “neden başarısız olmuş teknik adamı aldınız” sorusuna… Çünkü kendisine göre Bilic’in başarma potansiyeli vardı, sadece yeşermek uygun toprakları bekliyordu.

Transferler

Söz konusu takım Beşiktaş’sa, oyuna kenardan yapılan müdahale genellikle kısır geçen maçlarda, kapalı savunmayı açmak için gerçekleşir. Böyle durumlarda elinizde ya delici bir oyuncu, ya arka direklere “bela” koşuları atan yardımcı bir forvet ya da iyi bir şutör olmalıdır… Sırasıyla, Gökhan Töre Ömer Şişmanoğlu ve Sezer Öztürk . 6+0+4 kontenjanı nedeniyle, Beşiktaş’ın yerlileşme zorunluluğu olan kulübesini oldukça kuvvetlendirdi diyebiliriz. Hatta yine yeni transfer gözüyle bakılacak ve bu kategorilerden “delici ve şutör” kısmına rahatlıkla yazabileceğimiz bir isim daha var: Muhammed Demirci.

Beşiktaş, son yıllara nazaran en derin, rotasyon ihtimali rahat bir kadro oluşturdu. Ancak şu satırları yazdığımızda liglere sadece 5 gün kalmışken, geçen seneye nazaran ilk 11’de net bir fark yaratacak oyuncu kazandırıldığını söylemek güç. Eğer Bilic, eldeki malzemeden farklı bir tat çıkartmazsa; yine işler duran toplara, -kalacak olursa- Almeida’nın pivot rolüne ve Olcay’ın sürpriz gol koşularına kalabilir…

Ancak iki transfer var ki Beşiktaş’ı ortaya oyun felsefesi anlamında, geçen seneye nazaran çok büyük bir farka götürebilir. Kendisine baskı yapan forvete feyk atıp, bayram alışverişine yollayan stoper Pedro Franco ve teknik, üstelik o tekniğini etkin şekilde kullanmayı çok iyi bilen defansif orta saha Atiba Hutchinson… Onlarla Beşiktaş sürekli dikine, tempolu değil, gerekli zamanda yatay eksende takılıp, topa sahip olacak olursa; o geçen seneki son 20 dakikalarda yorgunluktan, kanın beyne gitmemesinden verilen puanlar pek yaşanmayacaktır…

Kilit Transfer: Atiba Hutchinson

Haber ile ilgili metin girin!.

Tolga Zengin, hem kontenjanın ferahlatılması hem de geçen sezona nazaran Beşiktaş'ı daha iyi bir kaleciye kavuşulması bakımından; transfer döneminin en parlak hareketi oldu. Ancak Beşiktaş'ın asıl fark yaratma ihtimali olan bölge, defansif orta sahaydı... Savunmayla, orta saha arasını sıkı tutan takımların bugünün futbolunda ne denli fark yarattığını, Javi Martinez sonrası Bayern Münih’iyle görebiliriz. O nedenledir ki Önder Özen ve Slaven Bilic, aralarındaki en sert tartışma  –muhtemelen- bu bölgeye yapılacak oyuncu konusunda gerçekleşti. Önder Özen, tipten peşinin 8 kırmızı kart alacak ancak faul yapmayı bilmesiyle, sertliğiyle, mücadelesiyle ortayı savunma anlamında dolduracak bir orta saha arzuluyordu belki de… Ancak Bilic’in tercihi, kadife ayaklılardan Atiba oldu. Topu yiyen yerine, topu kullanan defansif orta saha… Zor, ama uzun vadede daha “büyük takım işi” bir tercih. İlk görüntülere bakılırsa, tutacak da…

Çıkış Yapabilecek Oyuncu: Muhammed Demirci

Haber ile ilgili metin girin!.

Yıllardır artık Beşiktaş formasıyla “harika çocuk” günlerinde vaat ettiği futbolu sergilemesi beklenen Muhammed, dilinden iyi anlayacak bir hocayla buluşmuş gibi gözüküyor. Slaven Bilic’in ona Türk Luca Modric gözüyle bakması, kendisi için büyük bir fırsat. Hazırlık maçlarında şutlarıyla kaleyi en çok tehdit eden oyuncular arasındaydı. Hocasının “artık büyük oyuncu olma vakti geldi” açıklamasıyla da kesinleşti: Muhammed için o sezon, bu sezon olabilirdi! Nedenlerini buraya tıklayarak ulaşabileceğiniz yazıda genişçe ele almıştık…

Takımın Artıları

Beşiktaş, geçtiğimiz sezon ligin en renkli hücum takımlarından biriydi. Oğuzhan ve Fernandes’in orta sahadaki yetenek uyumu, merkezde tehlikeli ve bir o kadar da lezzetli hücum çıkışlarını sağlıyordu. O ikilinin arkasına bir de Atiba’nın eklenmesi ve rotasyonda Muhammed, Sezer gibi oyuncuların da sıklıkla kullanılacak oluşu; Beşiktaş’ı topu yerden kaldırmayan, rakibinin üstüne bilinçli hücumlar gerçekleştiren bir takıma çevirebilir.
Gökhan Töre’yle birlikte, merkeze sıkışıldığı anlarda oyunu kenarlara taşıyacak ek bir silaha ve Olcay dışında, Ömer Şişmanoğlu gibi arka direk koşularıyla skora katkı yapan bir kenar forvete daha kavuşulması; Beşiktaş’ı kale önünde daha etkin kılabilir. Aslında yine o kale önlerinde, kendini ofsayttan kurtarması için taksi çağırması gereken Almeida yerine kısacası daha “yırtıcı”,  oyunun içinde kalan bir santrfora sahip olunsa; o golü bulmak için dolaylı yollara çok fazla başvurmak gerekmeyebilir…

Anahtar Oyuncu: Oğuzhan Özyakup

Uzatma dakikalarıydı, Beşiktaş her zamanki gibi yorgun düşmüş, klasik bir son dakika golü çok olası… Ve sol taç çizgisi dolaylarında topu alan Oğuzhan’ın, diğer taç çizgisindeki boş oyuncuya yekten pası ve rakibin kırılan “gol” inancı. Neden Fernandes değil de Oğuzhan sorusu gelecek olursa diye… Sadece ligin sonlarında oynanmış maçta yaşanan o sahneyi hatırlatmak bile yeterlidir aslında. Yetenek dediğin, doğru zamanda basit gözükeni yapmaktır çoğu zaman. Oğuzhan, her ne kadar parlak bir hazırlık dönemi geçirmemiş olsa da; geçen sezon olduğu gibi Beşiktaş’ın rakip ceza sahasına “kestirmeden” gitme yolu olacaktır.

Takımın Eksileri

Beşiktaş, geçen sezon ligin en renkli hücum takımlarından biriydi. Ancak, sahanın öteki kalesinde yüzyılın en can sıkıcı Beşiktaş’ı vardı belki de. İddaa sayfalarında Beşiktaş maçlarının karşılıklı gol oranları tabiri caizse “simitçi kuponlarını süslüyor”, üç golün atıldığı maçlarda bile galibiyet emniyet altına alınamıyordu. Bunun nedeni kimilerine göre çözülemeyen sol bek sorunuydu, kimilerine göre gelene buyur diyen kaleci… Ama büyük resimde, arıza da daha büyüktü aslında. Beşiktaş, hücumda sağladığı birlikte hareket etme uyumunu, işin savunma tarafında hiç beceremiyor, takım bütünlüğü top rakibe geçtiği anda kayboluyordu. Savunmadaki tüm oyuncuların bireysel olarak da pekiyi sezon çıkarttığı söylenemezdi. Zira arada bir yenen “Akıllı TV golleri”, sadece kötü savunma yapmakla açıklanamazdı.

Yukarıda artı olarak saydığımız bazı şeyler, aynı zamanda eksi olarak da geri dönüyor aslında. Hutchinson, Oğuzhan, Fernandes orta sahası Pedro Franco’lu savunma, top Beşiktaş’tayken şiir gibiyken, top rakibe geçtiğinde gazetelerin “sizden gelenler” köşesindeki şiirler gibi bir takıma dönebilir… O yüzden ışın sırrı o topu en asgari şekilde rakibe vermek ve verildiğinde de, geriye kaçmak yerine o topun kaybedildiği yere baskı kurmaktır. Topla oynarken Barcelona, Dortmund olmayabilirsin; o durumda yine Beşiktaş kal… Ama top rakipteyken o önde baskıyı kurmak için, Barcelona, Dortmund olmaya gerek yok. Zira o, çalışma ürünüdür. Beşiktaş’ın teknik heyetinde de o ürünü ortaya çıkaracak antrenörler, yeni yapılanmada mevcut. O yüzden Beşiktaşlı, bana göre bu oluşumda önümüzdeki yılın ötesinde düşünüp, umudunu saklı tutmalı.

Mustafa Demirtaş / FutbolBurada.com

40 yorum:

turkkant dedi ki...

Yeni sezonda geçen sezondaki hızlı hücum, atan da yiyen de takımı izlemeyeceğiz. Benim açımdan üç sıkıntı olası.

1. Atiba-Oğuzhan-Fernandes üçlüsünün lig için yumuşak kalması. Sert bir lig olan Türliye liginde Guti-Aurelio-Fernandes üçlüsünün işlemediği gibi, bunun da işlemediğinin ortaya çıkması ve Oğuzhan-Veli değişikliği. Artısı-eksisi derken 30'luk Atiba'nın Oğuzhan'ın olası gelişimini dolaylı yönden kösteklemesi. İnşallah arada derede Oğuzhan'ı kaybetmeyiz.

2. Franco-Sivok ikisilinin tandemde ağır kalması. Stoperlerin eksikliklerini kapatmak için geriye yaslanması, takımın boyunun uzaması... Haliyle bunu kompanse etmek için daha kontrollü, daha yavaş, Fener benzeri bir tempoya dönmemiz. Escude-Sivok ikilisinin ben tutacağına ise hiç inanmıyorum, geçen yılki ilk GS maçındaki fiyasko oyunları yeter artar.

3. Beklerin hücum desteğinin çok yetersiz kalması. Modern futbolda iki hücum bekin de etkisizse rakibi açmak iyice zorlaşıyor. İsmail-Hilbert ikilisi tempolarıyla, hücum etkinlikleriyle bence ligin en iyi bek ikilisiydi. Şimdi ikisini de kaybettik. Hilbert'in geçen seneki 3 gol 3 asist katkısını Serdar veremeyecek, sol bek meselesi zaten bir muammma.

Mustafa'nın Atiba yorumuna katılıyorum, fayda sağlayacağına da inanıyorum, ama Beşiktaş'ın takım sinerjisi açısından bakınca kafam biraz karışıyor. Sonuçta hem sert hem teknik kalitesi yüksek oyuncular da yok değil. Örnek Melo.

box2boxMC dedi ki...

Atiba-Oğuzhan-Fernandes üçlüsü Hilbert-Köybaşı gibi hücumcu beklerin olduğunda zayıf kalabilir ama S.Kurtluş ve Antonini gibi iki bekin olursa hiç de zayıf kalmaz. Hatta çok da güzel olur. Kompakt topu kullanan bir orta saha olur. Beklerde ortasahaya yardımcı olur.

Fernandes, Almeida'dan da acil kurtulmak gerek artık. Oğuzhan üzerine kurulacak bir takım çok daha takım gibi takım olacaktır. Fernandes'i gönderip Holmen'i alıp Atiba-Holmen-Oğuzhan ortasahası hem sert hem yaratıcı olur.

yeronda dedi ki...

@box2boxMC'ye katılıyorum.

fernandes mental olarak bir takımı kaldıracak kapasitede değil bence.onun üzerine bir takım kurmak yersiz olur.sözleşme uzatmaz ocak ayında istediği takıma istediği maaşa imza atarsa da kayıp olur.hala değeri varken elden çıkarılabilir.duran toplar dışında oyun içi katkısının minimum seviyede olduğunu hep konuşuyoruz burada.sezonda en iyi ihtimalle 7-8 asist (ki hepsi duran top) ve 3-4 gol atması modern futbol için çok çok yetersiz.o rakamları büyükşehir belediyede iken holmen buluyordu zaten.fernandesin maaşının 3te birine tabii ki!aynı bölgede oynayan selçuk inan'ın istatistiklerine hiç değinmiyorum bile.

fernandesin takımı yavaşlattığı,top ezdiği,gereksiz yere pres yediğini geçen sezon çok gördük.nezaman oğuzhan ile dikine hızlı oynamaya başladık ozaman göze hoş gelen futbolu gördük sahada.bütün bunlar ışığında fernandes olmazsa olmaz değil.olası bir holmen transferi ile atiba-oğuzhan-holmen üçlü orta sahası daha sert ve yaratıcı olacaktır.

dikkat ederseniz almeida konusuna girmedim bile.fıtık olmuş.bugün haberi geldi kulüp doktorundan.bizi de fıtık etti zaten.tez zamanda elden çıkarılmalı.

zaman zaman "ne olur bir golcü alın" diye pankart yaptırıp kulüp binası önünde oturma eylemi yapmak içimden geçmiyor değil.

Unknown dedi ki...

Orta saha, sert orta sahalı rakip karşısında atiba, veli fernandes ya da ozzy, nispeten daha yumuşak orta sahalı rakiplerde atiba, Fernandes, Ozzy olursa daha etkili olur gibi. Ayrıca Necip de rotasyonda unutulmamalı diye düşünüyorum.

sayz dedi ki...

Turkant hocam inan bir insan hiç beşiktaşı bilmese sadece senin yorumlarından takip etse der ki "lan bu kadar berbat takım ben dünyada görmedim nasıl olur böyle bir takım" ligde 10. olabilecek bir kadromuz bile yok sana kalırsa galiba.

gökhan dedi ki...

rize maçında gördüğüm kadarı ile fazla şuurlu bir takım olmuşuz ya. geçen sene çok şuursuzduk, o yüzden çok gol yiyorduk ama yine bu şuursuzluğumuz, hatta çılgınlığımız sayesinde çok rahat gol atıyorduk. bunun dengesini bulamadık bir türlü. tabi rize maçı ne kadar ölçüdür bilemiyorum ama daha agresif olmamız şart. hem toplu oyunda, hem de topsuz oyunda çok durgunduk. buna rağmen yeterli sayıda gol pozisyonuna girmemiz büyük bir artı tabi.

ama şunu da eklemem lazım. yıllardır özlemini çektiğim, sahada ne yaptığını bilen, belli bir oyun planı olan, akıllı, uslu, terbiyeli takımın temeli atılmış gibiydi. bu bile heyecanlanmam için yeterli. bunu geliştirdiğimiz an gerçekten güzel bir takım oluruz.

Övünç Şentürk dedi ki...

rize maçı gerçekten hiç ama hiç ölçü değil.

felaket bir takım şu anda rizespor.

trabzon ise bizden hallice olduğu için bir çok husus daha tam olarak net şekilde ortaya çıkmaz hala süre lazım.bazı şeyler oturduktan sonraki çılgın gs maçı çoğu şeyi göz önüne serecektir.

bir kere forvet eksikliğimiz iyice göz önünde artık.pektemek'in top oynaması için sakatlıktan mı dönmesi gerekiyor acaba.

6 aylık sakatlıktan sonra taş gibi top oynayan adam gitmiş yine top ayağına dolaşan mustafa gelmiş.

almeida sakat , pektemek formsuz , eneramo ancak seneye zaten.şu forvet hattıyla nasıl sezona girebiliyoruz aklım almıyor.

matri'ye , adebayor'a para yetmeyeceği belli bir dünya zaman kaybettik bu adamlarla.jermain defoe çok daha efektif bir hedef olurdu bizim için.hatta john guidetti ilaç olurdu ya.adı bile geçmiyor.


gundelikci dedi ki...

@gökhan
hocam, almeida'nın 6 pasın önünden diktiği top yalnızca bizim takıma özel. bu adamdan ilk geldiği günden bu yana öyle tat alamadım ki geçen sene batuhan hamlesine sevindim öyle düşünün. hatta ilk yaptığı asistte golden çok almeida'dan kurtuluruz belki diye seviniyordum.

geçen senenin hücumda keyif veren takımı çok gözükmeyecek gibydi zaten ilk hazırlık maçından beri görülen durum bu. bu şok prese dayalı hücum organizasyonu yoksa gökhan töre, istatistik yapmaya başlarsa doğru hamledir. ama olcay ve hiç bir şekilde beğenmesem de geçen sene ilk yarı bir şekilde iş yapan almeida tamamen taca çıkıyor sanırım.

atiba'nın yumuşak olduğu intibasını nerden aldık, ben henüz anlamadım. savunmada fiziksel mücadeleden önce aklını kullanan adam fazlalıktır kayıp değil. ilk adımı 1 saniye önce atıp rakibe kalça dayamaktansa pas arası yapmasının sakıncası nedir? adamın mücadeleden kaçtığını falan da görmedik 2 maçta, çünkü ihtiyaç duymadı. ama rakibi hücumda ekarte ederken gayet de fiziki özelliklerini kullanabiliyor. tamam melo bu konuda ligi domine ediyor ama adamı daha görmeden gömmeye gerek yok.

takım geneli için değişkenler şu ara çok oynak ve sayısız olsa da, bu senenin muhammed ve takımı fiziksel olarak yakalayıp, toparlandıktan sonra necip için önemli olacağını düşüüyorum. oğzuhan zaten ortada ne olduğuyla sadece biraz tutuk gözüktü diye düşünüyorum kamp döneminde. gerçek mücadele başladığında farkını ortaya koyacaktır.

turkkant dedi ki...

@Yeronda, box2box

Bence Fernandes'e biraz haksızlık ediyorsunuz. Yeronda istatistik katkısından bahsetmişsin.

Geçen sene benzer oyuncuların istatistikleri.
Fernandes 7 gol 12 asist.
Selçuk İn. 6 gol 6 asist
Sneijder, 3 gol 0 asist (yarı sezon)
Cristian 5 gol 6 asist

Burada bir tek Selçuk'u CM olduğu için aynı kefeye koymayabiliriz, ama zaten o da ligin en iyi oyuncusu.

Kusura bakmayın Fernandes'ten kurtulalım mantığına hiç katılmıyorum. 30 m. euro maliyetli Sneijder'in katkısını da görüyoruz. Q7'de kaliteye nazaran etkili olma sorunu vardı, ama Fernandes'de yok bence, bence gayet yeterli istatistikler. Bu seviyede (ve bu yaşta!) bir oyuncu kolay kolay bulunmaz. 750 bin euro az vereceğim, diye 2 sene sonra 5-10 m. euro bonservisli yeni bir Delgado fiyaskosu yaşarız.

Ben eldeki oyuncuları hemen tükaka yapma mantığını bir türlü çözemiyorum? Burak, Egemen, Bobo, Hilbert hatta Tello... Zaten kadro kalitesi sıkıntımız var, elde işe yararları da hemen dışlıyoruz... Merak ediyorum Fernandes gitti, kim gelecek? 34 yaşında Brezilya'da göbek büyüten Ronaldinho mu daha iyisini yapacak? Ki o Avrupa'da daha çok kanat forvet oynadı, Fernandes'le aynı tarz oyuncu bile değil.

Oğuzhan-Muhammed konusunda da bu kadar acele ümide kapılmamız lazım. Bir sezon müthiş oynayıp sonra sönen çok oyuncu gördük. Serdar Özkan ilk çıktığında herkes yeni yıldızımız diyordu, şimdi ikinci ligde...

Fernandes'i elden kaçırırsak bence büyük kayıp olur. Almeida için haklısınız, bulunmaz hint kumaşı değil.

@Says

Önceki yazdığım olası riskler. Yani illa bunlar olur demiyorum. Öte yandan, 10 senede 1 şampiyonluk. Beşiktaş taraftarında anket yapsan yüzde sekseni bu takım şampiyon olamaz der. Evet, maalesef, üçüncülüğü kanıksamayı hazmedemiyorum, ve evet 2-3 senelik gelecek için de gayet karamsarım...

beagle dedi ki...

@sayz

Dostum sen geçen yıl 10 kişilik anadolu takımlarından goller yiyen, 10 kişi kalan derbi rakibinin kalesine 1 şu atamayan bir takım olduğumuzu görmedin galiba.

Herkes sakat olduğundan oynatılan Oğuzhan ve sakatlıktan müthiş azimli dönen Mustafa olmasaydı gerçekten 10. falan olurduk.
Bu sene de hazırlık maçlarında amatör takımlara bile 2 gol atamıyoruz.

Acilen hayal dünyasını bırakmalıyız. Fernandez Avrupa'da hamaldı burada adam gibi skor yapmadan halı saha çalımları ile yıldız oldu. Almeida ise kaleci görünce ayakları titreyen bir forvet. Ligdeki küme düşenler dahil hemen her takımda ise Sivok'dan sert ve fizikli bir stoper var. Ligin en berbat stoperleri ve en kazma forvetlerinden biri ile bu haldeysek bunu formaya ve geçen yıl bazı beklenmedik adamların ekstra işler yapmasına borçluyuz.

turkkant dedi ki...

@gündelikçi

Önceki kariyerinden bahsediyorum. 30 yaşından sonra bir anda çok sert bir oyuncu olacağını sanmıyorum. Evet, haklısın, futbolda pozisyon alma daha kritik, ama önümüzde bir Cisse örneği var. Ernst öncesi performansı, yumuşaklığı çok eleştiriliyordu, Ernst'in temposu ve defansif kalitesiyle, onun pozisyon alması birleşice ideal bir ikili oldular. Şu an o zamanki Ernst gibi box2box bir oyuncu kadroda yok, Oğuzhan yumuşak kalıyor, Veli-Necip kalite olarak düşük. Bir Alper Potuk alınsaydı mesela ilginç olurdu. Alper-Atiba, önlerinde Oğuzhan gayet dengeli bir orta saha yapısı.

box2boxMC dedi ki...

@turkkant
Geçen sene bütün maçları canlı izleyen biri olarak söylüyorum ki Fernandes duran top dışında çok faydalı olmamıştır. Rakibin önlem almasını gerektirecek ve çekinmesini sağlayacak bir isim olduğu için nispeten faydalı amma Fernandes'i oynatacam diye Oğuzhan'ı keseceksen bi anlamı yok Fernandes'in benim gözümde.

İstikrarsız bir adam için 4 yıllık 4m euro kontrat biraz fazla gibi.
Zaten adam mutsuz, hazır para ediyorken sat gitsin.

6-7 yaş yaşlıda olsa Ronaldinho'nun takım üzerinde daha olumlu etkileri olacağını düşünüyorum.

yeronda dedi ki...

@turkkant

istatistikler konusunda Alex Ferguson'un yorumuna herzaman katılmışımdır.ama yinede basit bir karşılaştırma yapmak açısından birkaç istatistik vereyim.kaynağım transfermarkt.com adresi.

Selçuk İnan:Dostluk maçları dahil 8 sezonda çıktığı toplam maç sayısı 289.bu maçlarda 40 golü ve 70 asisti var.

Manuel Fernandes: 10 sezonda dostluk maçları dahil çıktığı maç sayısı 301.bu maçlarda toplam 28 gol 46 asist yapmış.

fikir versin diye Samuel Holmeni de yazayım.9 sezonda 265 maç.45 gol 38 asist.

farklı mevkide oynasa da Felipe Melo:10 sezonda 297 maç.34 gol 12 asist.(bu 34 golün 12sini 2011-2012 sezonunda galatasaraydayken atmış)

örnekler çoğaltılabilir.temelde anlatmak istediğim şeye gelirsek;selçuk inan manuel fernandesten toplamda sezon başına daha fazla maç yapıp bu maçlarda onun neredeyse 1,5 katından fazla gol ve asist yapmış.tabii yaş,milli takım farklılıkları gibi etkenler devamlılıkta birebir önemli doneler ama genel anlamda bakıldığında arada ki uçurum ortaya çıkıyor.aynı mevkide oynamadıkları fikrine katılmıyorum.football manager diliyle anlatmak gerekirse bence selçuk ve fernandes aynı mevkinin yani defansif oyun kurucu mevkisinin fertleridir.geçen sezon Samet Aybaba onu forvet arkası yada serbest oyuncu gibi oynatsa da bu gerçeği değiştirmez.aksine forvet arkasında yada serbestken gole daha yakın olması,gol atması yada attırması gerekir ki zaten asist sayısında ki artış oradan gelir.ama @Cartaletenin bir yorumunda belirttiği gibi Fernandesin kaleye sezon boyunca vurduğu şutu Muhammet Demirci bir hazırlık maçında vurdu.

Konuyu dağıtmadan toparlayayım.Ben Manuel Fernandesin büyük bir oyuncu olduğu gerçeğini yadsımıyorum.Quaresmalı Gutili sezonun ortasında sessiz sedasız geldiğinde belki de ilk önce heyecanlananlardan biriydim.topa basışı,dönüşü bile bir fikir vermişti.arkadaşlarla maç izlerken "bu adam bu ligin çok üstünde" demiştim.fakat;fernandes devamlılık sorunu yaşayan,mental olarak kuvvetli olmayan,çabuk sinirlenip dağılan,ciddi olarak çok alkol alan (bir mekan sahibi her gece gelir bir şişe votkayı tek başına içer demişti) ,kasıtlı tekme atana vurabilecek psikolojide bir futbolcu.müzmin diz sakatlığını da unutmamalı.satılacak olsa gerçek rakamlar nelerdir bilmek zor.ama bir gerçek var ki geçen sezondan beri yönetimin sözleşme uzatma tekliflerini en açık tabirle geçiştiriyor.ocakta bedava gitmesindense (hazır bonservis fesih bedeli almaya alışmışken) bir fiyata satılması bence uygundur.üstelik atiba ve neredeyse velinin ilk 11deki yeri garantiyken.çünkü bu durum oğuzhanın ve tabii ki necip ve muhammetin direk yedek kalması hatta ilk 18e girememesi demek oluyor.

box2boxMC dedi ki...

@yeronda +1

Oğuzhan bu kadar pasif bir hazırlık kampı geçirmeseydi şu an burada Fernandes gitsin Oğuzhan kalsın diyen 1 milyon kişi bulurduk. Bu kadar kötü bir sezon öncesi geçirmesine rağmen geçen sene ağzımızda bıraktığı tat Fernandes' den vazgeçmemiz için yeterlidir. Fernandes'in bu sene ne oynayacağıda belli değil, istikrarlı olsa dersinki eyvallak sözleşme uzatma ama bi sene daha kal, bu takımı şampiyonlar ligine sok ondan sonrada bedava git nereye gideceksen ama onunda garantisi yokki.

Adsız dedi ki...

Gözle gördüğümüz ortalama performans, istatistikleri vs de bir kenara bırakıyorum. Bulunduğu bölge açısından: Fernandes tek topta nasıl oynuyor? Gayet tutuk. Derin pas yüzdesi nedir? Neredeyse Necip'le aynı ve düşük. Ceza alanı önündeki aksiyonlar açısından genel performansı? Düşük. Hızlı hücum performansı vasat. Gereksiz yere ayağında top tutma oranı yüksek. Bireysel mücadele? Vasat, hatta gayet tehlikeli. Kaleye isabetli şut ve gol oranı? Vasat. İlk zamanları duran top faydası yüksekti o dahi azaldı. Kendisinden beklenen serbest vuruş göstergelerinin düşüklüğünden bahsetmiyorum bile. Bunların herhangi birine öyle değil böyle diyebilen çıkar mı? Hiç sanmıyorum. Denebilir ki bunların hepsine genel takım ortalamasıyla bakmalı. Ben de diyorum ki öyle yapalım zaten: yılda 2,5 milyon avroyu beğenmeyen ve -hiç sanmıyorum ama söylenenler doğruysa- 10 milyon hatta daha yüksek bir piyasası olan bir adamsa eğer, hiç düşünmeden hatta vakit kaybetmeden hemen satılmalı.

Fernandes ve Almeida özellikle geçen sezon bir sistem dahilinde oynamayan takım içinde bireysel bazı farklar yarattılar diye taraftarın Stockholm Senderomu oldular. Yani bağımsız olarak değerlendirildiğinde en iyi hallleriyle vasatı asla aşamamalarına karşın takımın durumu nedeniyle bazılarınca sevgili hale getirildiler. Feda sezonlarında gayet aklı başında laflar eden bir futbol koordinatörü ve onun getirdiği teknik direktörle bile bu durumdan kurtulamazsak hiçbir zaman kurtulamayız.

planck dedi ki...

Abi hani pazartesi çok önemli kararlar alınacaktı? Ya kararlar alınamadı ve eski sistem devam ediyor veyahut alındı ve bir şekilde basına sızmamayı başardı ki bu bile tek başına tebrik edilesi bir durum. Yarın imza töreni varmış, bakalım birşeyler çıkar belki.

box2boxMC dedi ki...

Fernandes büyük ihtimal Rusya'ya gidecek, yerine Kalström diyolar, valla son durumu nedir bilmiyorum ama çok esaslı bi ortasahamız olur.

Almeida'dan da kurtulduk mu YD yönetiminin bütün safralarını atmış oluruz.

gundelikci dedi ki...

rapor dün verilmiş diye haber yapıldı diye hatırlıyorum.
fernandes'in gitmesi konusunda iki senedir aynı şeyi söylüyorum, geçen sene de uzatmamıştı kontratını, hadi geçen sene takım için psikolojik sınırdı gitmedi ama uzatmıyorsa sözleşmeyi gitmeli, kişinin adının önemi yok.

forvet arkasında oynadığı için otomatikman daha çok istatistiğe sahip olması gerekliliği ise geçerli değil, c.ronaldo'yu merkez forvete koyunca daha çok atmasını beklemek gibi bu durum bu. fernandes'i bu hale biz getirdik diyorum ya, orta sahada güreşen adamı yetenekli diye forvet arkasına atmanın özellikle Türkiye'de sık yapılan bir yanlış olduğu gerçek. dilerim aynı hata Oğuzhan'la da tekrarlanmaz. bunun dışında ne kadar içtiğinin hiçbir önemi yok, adam eşek gibi pro. sürekli fitness ve yüzme içeren bir programı var, isterse galonla içsin. ama bunlar fikrimi değiştirmiyor, eğer durum anlatıldığı gibiyse, mendes'den kurtulmak için(almeida'yı zaten yok sayıyorum) de güzel bir hamle olur gönderilmesi.
makul şartlarda kalacaksa da merkezde Oğuzhan'la yada ön libero da atiba ile dönüşümlü görev alabilir bu da mantıklı değil gibi. yada iki merkez orta sahalı formül daha kısa bir takım boyuyla işleyebilir böylece kimseden vazgeçilmemiş olur.
bu takımda forvet arkası muhteviyatında tek oyuncu Sezer var, bir de Muhammed o bölge oyuncusu olarak tanımlanabilir sanırım, mantıksız olan bu ikisi olmayan kadroda bu sitemin zorlanması.

@türkkant

haklısın hocam cisse ernst ile başka olmuştu ama sorunun cevabı ernst iken sorunun kendisi ikinci forvet delgado'nun merkezde oynamasıydı yanlış hatırlamıyorsam. eğer ki fiziki mücadele eksikliği varsa ki ben bu yönde bir gözlem yapamadım, atiba'yı bu denli yalnız bırakacak bir yapı yok şu anda takımda.

turkkant dedi ki...

Fernandes konusunda bir şey söyleyeceğim. Top kazanmıyor, oyunu yavaşlatıyor diyorsanız haklısınız. Ama serbest vuruş dışında bir katkısı yok demeyin. Adam geçen sezon 7 gol 12 asist yapmış. Daha ne bekleniyor? Ligin en çok asist yapan ikinci oyuncusu. Hadi diyelim hepsi serbest vuruş (ki değil), 7 golü de mi serbest vuruştan attı? Örnek Mesut Özil, o da geçen sezon 9 gol 16 asist yapmış. Ferdi tipik bir OM olmasa da, Tello gibi oyun zekasıyla, kalitesiyle üç aşağı beş yukarı görevini yapıyor.

Mesele bence gündelikçi'nin dediği gibi defansif görevlerini de boşlamayan ilk Fernandes'i ortaya çıkarmak. Bu da olmayacak iş değil. Adamda bu özellik var çünkü.

Benzer kontrat sorunlarını Bobo'da yaşadık, gelen gideni arattı. Egemen'de yaşadık gelen gideni arattı. Hilbert'de de bence gelen gideni aratacak. Daha da eskilere gidiyorum, Sergen'i gönderdik, geri alana kadar bir daha şampiyon olamadık -o zamanki o saçma yöneticiyle kavga olayı Beşiktaş'ın yakın tarihindeki en salakça şeylerden biriydi-. Büyük kulüp taviz vermez, keser atar, sonra işte her yıl üçüncülüğe oynarsın. Al işte Ronaldo ile sözleşme imzalamak için Real dört dönüyor. O da artistliğini yapıyor, gol atıyor sevinmiyor filan. Rooney ayrı triplerde... Bunlar sonuçta 20'li yaşlarda yarı eğitimli gençler, yeni gelen de tribini yapacaktır. Ta bir sene önce herkes Q7'yi kötüleyip Fernandes'i alkışlarken de, bu forumda aynısını yazmıştım. O zaman, bak Ferdi Q7 gibi mi, furyası vardı. Şimdi aynı noktaya geldik. Yarın biraz palazlanınca Oğuzhan da yapacaktır, Muhammed de. Büyük kulüp olmak yıldız kumaşı olanları idare etmekten geçiyor. Yoksa Veli'yi Necip'i herkes idare eder.

Bir de şunu merak ediyorum. Geçen sene taviz vermeyen F. Orman bu sene aynısını Fernandes'e yapıp onu da kadro dışı bırakacak mı? Bırakmazsa o zaman kendini yalanlamış olacak çünkü.

Özetle, ben Fernandes'te yıllık 3 m. euro'ya kadar çıkarım. 3 yıllık kontratı 9 eder ki, işte Delgado, 4 senede Beşiktaş'a 12-13 m. euroya malolmuştu. Yani onun yerini doldurmaya çalışırken aynı Egemen olayında, aynı Hilbert olayında, aynı Bobo olayında olduğu gibi yakın rakamlar kulübün kasasından illa ki çıkacaktır. Bobo'ya 1-2 fazla vermedik, ardından gelen giden bir dünya adamın kontratlarını toplayın demek istediğimi anlarsınız.

turkkant dedi ki...

Bir de şunu soruyorum arkadaşlara. 4-2-3-1 sisteminde 3'lünün ortasından Ofansif Orta saha dediğimiz oyuncunun asli işi nedir? O pozisyonun en kritik görevi nedir?

Öncelikli işi asist katkısı, takımı ofansif olarak organize etmek, arkasındaki iki oyuncuya nazaran daha fazla yaratıcı katkıda bulunmak. Gol katkısı sonra gelir.

Şu an dünyada bu pozisyonun en iyileri Mesut, Fabregas, eski Sneijder bu tarz oyuncular. Fernandes'in özellik olarak nesini eksik buluyorsunuz? Bence gayet ideal bir OM. Forvet koşuları diyorsanız, Mesut da, Fabregas da öyle deli gibi forvet koşusu yapmaz. O eski Alex tarzı, Raul tarzı forvet arkası şu an pek yok takımlarda (Belki Bayern istisna). Şu anki futbolda o koşuları kanat oyuncuları yapıyor.

gundelikci dedi ki...

@türkkant

mesut özil konusunda şöyle birşey var adamın duran top durumu fernandes'den farklı ve daha organizasyon oyuncusu profilinde idi her zaman, ferdi brada pek öyle takılmadı yada takılındırlmadı. eski sneijder az daha dünya kupası gol kralı oluyordu yani zaten verilen örneği destekliyor ama kendisiyle karşılaştırmıyorum yanlış anlaşılmasın.
fabregas ise ofansif katkısı üst düzey olan bir merkezdi arsenal'de lütfen hatırlayalım, hiç serbest adam yada forvet arkasında gezinmedi. barcelona'da guardiola'nın artık yalancı bilmem kaç'ı olarak geçirdiği dönem ise takım için fark yaratsa da arsenal'deki önemli oyuncu kimliğinden çok uzaktı.

Övünç Şentürk dedi ki...

Walla daha önce yazdığım gayet netti sanıyorum Batalla ve Alex istatistikleri verdim.

Fernandes ikisinin ortalama 19 gol altında etki ediyor takıma.Ama bu isimler ile mevkidaş.

Geride oynuyor olsa.Selçuk İnan ile kıyaslanabilir.Bu bağlamda Terim niye bu sivri zekalığı göstermeyip Selçuk'u forvet arkasına koymuyorsa bizim de aynı yaklaşıma sahip olmamız gerekirken işin decision kısmında Tabata'dan hiç bir artısı olmayan hatta eksisi olan kesinlikle çok nadir olarak pozitif şekilde oyunu yönlendiren (hele ki Oğuzhan oynarken bu eksikliği çok daha net ortaya çıkıyor) bir adamı oraya monte etmemiz saçmalık.

Fernandes bir box to box oyuncusudur.Hem top kullanma hem pres ve rakibi bozmada etkili olduğu için bu kadar kıymetlidir.

Yoksa koşmayan , ayağına top bekleyen , 5 tane adamın arasına girmeye çalışıp çıkamayan , verdiği yanlış ,geç paslar sebebiyle pek çok atağı başlamadan bitiren adamın bu kadar kıymetli olmasına bir anlam veremiyorum.

Bitiren değil başlatan olduğunda Fernandes'in etkisi otomatik olarak artacaktır.Modric tipi bir oyuncudan maksimum verimi almayı bilen Biliç'in bunu yapmaya çalıştığını ama Fernandes'in kötü alışkanlıklarından henüz kurtulamadığını düşünüyorum ben.

Fernandes'e verdikleri için değil vaad ettikleri için tahammül ediyoruz şu anda.Çok daha fazlasını vaad ettiği hatta zaman zaman verdiği aşikar.

Bunun değişmesi artık elzemdir.

planck dedi ki...

Ferdinin duran toptan golü olduğunu ben hatırlamıyorum açıkcası, hemen hepsi altı pas civarından atılan gollerdir. 12 asistinde tahminen 8-9 tanesi duran toptandır. Evet adam aslında tek başına gol silahı, lakin çok iyi top sakladığı için istediği zaman faul alıyor, topun başına geçip asistini yazabiliyor. Bu top saklama olayı da zaman zaman takım top yapamadığı, rakip pres yaptığı zaman işe yarıyordu. Karşıt görüş olarak da devamlı topla oynayıp tek top yapmadığı için takımı yavaşlatması, ceza sahası civarında etkili olmaması, derin pas atamaması, veya defansif görevlerini savsaklaması gibi doneler var ki hepsi elle tutulur. Bana göre 3M€ verip o bölgede oynattığı böyle gerçeklikleri olan bir adamın büyük maçlarda, derbilerde skoru değiştirecek işler yapması lazım. Şu anda yapıyor mu, hayır. Evet, eğer box-to-box oynacak kafa, hırs adama geri yüklenebilirse zaten ligin en değerli oyuncusu olur yine verirsin 3M€ hiç gözün arkada kalmaz. Ama şu an için, yan seneye sözleşmesi biteceği bir sezonda gelen tekliflere bakılması, kafaların karışması çok doğal. Ayrıca adam bizi şampiyon yapsa (ki baya bi imkansız) alacağımız para zaten 13M€ civarı olur herhalde, sana bunu trink diye ödeyen klüp varsa hiç düşünmezsin. 4-5 veren olunca kafalar karışır ama işte.

Ayrıca ir para casa Almeida!

Adsız dedi ki...

Aslında tam tersini düşünüyorum, yani asıl Alex gibi oyuncuların o eski tarz koşmayan 10 numara pozisyonunda oynadığını. Bu tarz 10 numara oyuncular artık Avrupa'da barınamadığı gibi, yavaş yavaş Brezilya ve Arjantin gibi Latin Amerika'nın top liglerinde de pek kalmadı.

Mesela Fabregas. Oynadığı Arsenal ve Barça değerlendirildiğinde, bu iki takımda da gol bölgesine yakın oynayan oyuncular genel futbol özellikleri açısından takım arkadaşlarındn farklı sorumluluk imtiyazlarına sahip değiller. Defansif olarak daha az görünmelerinin nedeni ise, ki Barça'da bu Arsenal'e göre daha az belirgin, rakip takımların topu bir an önce 1. bölgeden kurtarma isteği.

Yoksa bakalım Fabregas ne kadar koşmuş:

http://www.barcelonafootballblog.com/18698/messi-distance-limited-statistical-analysis-players-run-means/

“In terms of meters per minute, Messi ran 91.34 meters per minute, compared with Cesc Fabregas’ team best 136.88 meters per minute. Jordi Alba was next with 131.31m/m. Then Xavi, Andres Iniesta, Dani Alves, Pedro, Adriano, Alexis, and Cristian Tello. The last name on that list, Tello, was closest to Messi’s work rate at 111.05m/m, still a solid 20 meters per minute higher than Messi.”

Yani, Fabregas Barça'da en az koşan değil, tersine en çok koşan oyuncu konumunda. Bunu sadece golcü arkası pozisyonda oynayarak yapamayacağı da aşikar.

Bu güzel analizin altında Messi diğer bir çok oyuncudan daha az koştu diye performansı da az mı, diye sorularak güzel açıklamalar da yapılıyor. Ancak bu konunun dışında. Zaten konuşulan konunun da haricinde, söz konusu Messi ise her türlü açıklama kategori dışı kalabiliyor.

Fernandes'in en büyük sıkıntısı, forvet arkası olarak oynatılmaya çalışıldığında iyice belirginleşen eksikliklerinin yanında ortanın ortasında oynasa bile, her daim takım oyununu yeterince hissedememesi daha doğrusu bu yöndeki konsantrasyonunun azlığı. Elbette bu konuda Barça'nın Real ile hemen her maçı 4-5'lik yaptığı zamanlarda Marcelo-Pepe ikilisinin kasaplığı karşısında dellenen Messi'nin olur olmaz yerde kendisini bu ikiliye faul yaptırmak ve kart verdirmek adına önlerine atması derecesinde bir “devotion” beklemiyoruz. Ancak orta alan bölgesinde CM ve ACM pozisyonunda oynayan her oyuncunun gerek defansif, gerekse de ofansif açıdan takıma uyum sağlaması hatta takımı ciddi olarak yönlendirmesi gerekiyor. Bu aşamada Fernandes'in yeterli kapasitesi varmış yokmuş çok da önemli değil aslında. Varsa bekleriz bir gün çıkar deme lüksümüz yok çünkü.

Bir de; Özen-Bilic ikilisine aynı zamanda “bir sürü oyuncu var, neden Fernandes ilk sırada eleştirilen olsun” dememek için de güveniyorum. İşin bariz yüksek maliyet/performans eksenini geçsek bile, bir takımın L1 kemiği olan ortanın ortası için belirgin ve sağlam bir tercihi olmalı.

Çok amiyane ve kendisinin görüşleri ile uyuşma oranım % 1 seviyelerinde, ama bu konuda C.Kolot'un yaptığı bir yoruma katılıyorum: Beklenti içinde olduğu ücreti verip uzun vadeli sözleşme yapsak bile, bunun sonucunda takımla oynama adına bir çaba içine girmeyi hepten es geçebilir.

beagle dedi ki...

Turkkant hocam bazen ikinci bir turkkant var gibi kafam karışıyor.

Fernandez'de olmayan yetkinlik rakip ceza alanı etrafında gole en hızlı ve güvenli nasıl gidilir yeteneği. Normalde rakibin son savunmacısını 2 veya 3 e bir yakaladığında top ofansif orta sahada olsun istersin. Gecen sezona bakarsan bu durumlarda fernandezdeki ataklar husran olmuştur. Pası, şutu hep yavaş veya yanlış seçim. Maçı tam hatırlamıyorum, ilk yarıdaki IBB olabilir. 3 e 1 de atağı mahvedip ikinci şansta ceza alanı dışından gol attı. Millet kutlarken ben sovuyordum.

fernandezin o supheli yetenekleri ile son savunmacıyı gecip gol attığı, attırdığı veya penaltı kazandıgı kaç maç var?

Biz sergene kızıyorduk, fernandez adamın yarısı degil gol etkinliğinde ve aynı vurdumduymazlıkta.

Arkadaşların istatistiklerle anlattığı gibi skor katkısı duran toplardaki ortaları ile limitli çok vasat bir forvet arkası kendisi. Gecmiste ben de yazmıştım, başarılı 10 numara gol oranı 0,30-35 civarındadır. Fernandez bunun yarılarında. Yerine pektemek veya oguzhan ve muhammedli kadrolar denemeliyiz.

Adsız dedi ki...

@beagle

Fernandes ile ilgili uzun vadeli en belirgin söylemim şuydu: nerede oynayacağının belirsiz olduğu. Daha detaylı yazmadan gelişini desteklediğim Atiba'nın performansını ilk 5 maç seyredelim diyorum. Ha derseniz ki Atiba'yı da görüp kıyaslamayalım, İtalyanlar gibi bol CentroCampista'lı 4-5-1 oynayalım, gerideki Atiba'nın yanında diğerleri de sırıtmasın, bir şey diyemem. Zira kalması ayrı göndermesi ayrı bir maliyet/ergen taraftar psikolojisi sorunu olabilir.

Adsız dedi ki...

Bu arada ergen mergen derken turkkant gibi yorumlarını kendi açısından gayet belirgin temellere oturtanlardan bahsetmiyorum elbette. "Sen kaporta ol biz plaka reyiz" türü zeka dolu esprileri kural haline getirenlerden bahsettim.

Övünç Şentürk dedi ki...

@sınayder

hacı barça analizi baya iyiydi eywallah.

Fernandes ile ilgili bir başka problem de şu : kendisinin varlığı takımı olumlu etkilemiyor.

Şöyle açarsam Fernandes varken diğer oyuncular mümkün olduğunca sorumluluktan kaçıyorlar.Buna ceza sahasına girişler , ara pasları , hücum zorlamalarını istatistiksel olarak verebiliriz.

Oğuzhan Fernandes varken 3 defa zorluyorsa , yokken 14-15'e çıkıyor bu istatistik keza Olcay Fernandes'in yarı istatistiğinden az.

Bir Barca düşünü bütün topları Xavi kullanıyor.Iniesta ve Fabregas atıl durumdalar.

Fernandes'in top kayıpları ve istatistiksel diğer zaaflarından çok daha büyük bir sorun bu ve istemsiz bir sorun maalesef.

Bütün oyuncuların sorumluluk kullanacağı bir yapıya geçmeye elbet çalışacağız ama kafalardaki algılar yıkılmadan bunu başarmak çok zor.

Adsız dedi ki...

@Övünç

Eyvallah. Bahsettiğin konu dile getirdiğim Stockholm sendromunun tüm Beşiktaş üzerine yayılması ile ilgili olabilir. Yani sadece sözde "gifted" oyuncuların çevresinde oynama zorunluluğunu hissetmek.

Beşiktaş düze çıkmak istiyorsa çok detaylı bir satranç ustası olmak zorunda. Yani bir yandan kendi taraftarınca bile efsaneleştirilen oyuncular için objektif değerlendirme yapabilirken, aynı taraftarın sevgilisi hale gelmiş bu oyuncuları yıpratmak başta olmak üzere kulübü her şekilde sallamak isteyen toto medyaya atar yapmayı sürdürmek gibi.

Bunun çok yolu var ama pratikte tek yolu var: mesela 2 sezon öncesi gündeme geldiğinde "keşke" dediğim Kallström biraz yıllanmış haliyle bile olsa makul bir maliyetle Beşiktaş'a gelirse herkes CM-ACM neymiş görür. Diğer taraftan genç ve doğrudan katkı yapabilecek isimleri de A-A2-Pilot takımlara artık bir zorunluluktan öte bir gereklilik.

Zira Beşiktaş taraftarının şöyle bir özelliği vardır: YD dönemi her türlü algıyı alt üst etse de, ülkedeki kulüp taraftarı içinde halen "oynanan" futbolu anlayan en iyi gruptur. Bu arada alternatif olarak Holmen'i de öneriyorum. Bana göre mevcut Fernandes'ten eksiği olmaz ama takım oyunu içinde daha etkin bir potansiyeli de olabilir.

Bu şekilde oyun sistemi düzgün olarak otursun, sonra bakalım kimse reyiz bizi bırakma diyor mu.

box2boxMC dedi ki...

4-2-3-1 oynayacaksan 3 lünün ortası için ideal adam Delgado'dur :)

Maalesef BJK kariyerinde hiç bir zaman doğru pozisyonda ya da arkasında doğru ikiliyle oynamadı.

Bitiricilik, uzaktan şut, ara pas, kısa pas, çalım, korner, serbest vuruş ne ararsan vardı abimde ama Mendes çetesinin kurbanı oldu garibim. Biraz çıtkırıldımdı ama onu destekleyecek kadroda hiçbi zaman oluşmadı.

Güzel insan Delgado'yu tekrar izlemek isterim Süper Lig'de...

cochise dedi ki...

o citkirildim haliyle bile ceza sahasina yakin oynatilsa inanilmaz performans verird delgado. denizli ve onun inadinin kurbani oldu.

Cartalete dedi ki...

Adam 5 sezonda 20'yi geçmemiştir forvet arkası oynatıldığı.

gundelikci dedi ki...

bu arada basel'e dönüş yaptı delgado. yaş 30, bir önceki macerası arap katar olmasa hala umutlu olunabilecek yaşta.

d.amokachi dedi ki...

Çok saygıdeğer Mustafa kardeşim affına sığınarak postla alakası yok ama burayı takip eden akl-ı selim elit bir grup var onlardan bir ricam olacak. Lütfen pazar günü herkes olimpiyat stadına gelsin takımımızı yalnız bırakmayalım. Beşiktaş taraftarı isterse solbek bile olur o sahada!!!

Basar dedi ki...

Tartisma Fernandes eksenli bir hale burunmus. Fernandes ile ayni spor salonuna gidiyorum ve kisisel olarak nasil agirlik calistigini bizzat gozlemledim. Formuna cok dikkat eden bir oyuncu.

Alkolu azaltmasi iyi olur fakat fiziksel olarak takimin en fazla kosanlari arasinda. Ortalamasini bilemiyorum fakat her maci 11 km civarinda bitiriyor. Gnelde ikili mucadelelerde yikildigini da gozlemlemiyoruz. Gecen yil oyunda cok yoruldugu 80+ dakikalarda malesef oyunda tutuldugu icin ve topla oynamayi cok sevdigi icin takima verdigi katki oraninda zarari da oldu.

Bu yil iyi kotu bolgesinde daha fazla adam oynuyor ve rotasyon ile problemi asgariye indirilibilir. Bunun yani sira Bilic, Hirvatistan gibi top teknigi yuksek adamlari yonetmis bir hoca. Fernandes'in etkisini arttiracagini umuyorum. Istatistikleri hic kotu degil, su takim icin kaliteli bir oyuncu. Nasil Sergen Lucescu'nun elinde parladi, benzer etki yaratilabilir (ayni pozisyon olmasi gerekmiyor)

Almeida icin ayni seyi soyleyemiyecegim. Geldiginden beri isinamadigim bir oyuncu. Gecen seneki sistemde ilk yari faydasi oldu. Ama hem cok kaliteli degil hem de cok sik sakatlik sorunu yasiyor. Sezon basi yerine Umut Bulut'u cok arzu etmistim. O firsat kacti, hazir yabanci sorunu varken bari Elmander'i alalim! Cok daha faydali olur.

Elmander'den konu acilmisken Fatih Terim'i cok takdir ediyorum. Takimina 4-4-2 oynatiyor. Umarim biz de benzer modeli deneriz. Senelerdir tek forvetli sistemlerden, 4-3-3 denilen garabet tek forvetli sistemden gina geldi. Buyuk takim 4-4-2 oynar, sadece Barca, Real Madrid gibi cok buyuk takimlar 4-3-3 oynar. Sistemi bir an once degistirecegimizi umuyorum.

1 senedir Cisse gibi adam isteye isteye galiba benzeri takima geldi. Atiba'yi hic izlemedim ama buradaki arkadaslardan anladigim kadari ile Cisse gibi kafasi ile oynayan, uzun bacakli bir arkadasimizmis. Katki yapacagini umuyorum.

Herkes sag bekten dem vuruyor fakat ben sag kanattan endiseliyim. Gokhan Tore'nin gittigi hicbir takimda istatistiksel bir katkisi yok. O kanadi Quaresmavari kullanip katki yapmadan seneyi doldurmasi korkularimdan biri. GS'nin Emre'yi kullandigi gibi Muhammed'i kanatta kullanabilir miyiz acaba? Ne dusunuyorsunuz?

Bence kale, defans ve orta saha tamam gibi. Sag kanat ver forvet hattinda kisirlik ve sorun yasama ihtimalimiz var.

box2boxMC dedi ki...

Ben Ertuğrul Sağlam'dan bu sene için Delgado hamlesi bekliyordum ama Basel kapmış.

Delgado-Bobo-Tello-Ernst ne baba kadroymuş yaw..

Adsız dedi ki...

@Basar

Fernandes'in keyif zamanları elbette bizi ilgilendirmez. Bizzat gözlemlediğin üzere, muhtemelen bunca efor çalışmasını düzenli yaptığı için sahadaki fiziki performansı sırıtmıyor. Bu şekilde tipik bir profesyonel çizgisi de çiziyor. İşimi de yaparım eğlencemi de bağlamında. Bu balansı sağlayabildiği için Beşiktaşlılar olarak kendisini sadece tebrik edebiliriz. Geçmişte de izleri var zaten. Beşiktaş'ın antrenörü de olmuş Guiseppe Maezza gibi, George Best gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.

Konu, Atiba'nın gayet olumlu bir şekilde gelip takımın defansif orta sahasını halledebilir görüntüde olmasında. Bu şekilde zaten forvete yakın oynattığımız Fernandes daha serbest kalacak ve hücum performansını daha çok konuşur olacağız. Bu aşamada sorulacak soru ise şu: Orta alanda oynayan Fernandes'i kritik ederken defansif özelliklerini mi, yoksa ofansif özelliklerini mi daha fazla değerlendiriyoruz. İkincisi olduğu için bence Atiba ve diğer gelenlerle birlikte değişenin daha fazla kritik doğurması sonucu mümkün.

Yukarıda yazılanlar dışında fazla uzatmadan; pozitif tek top oynamayı 10 üzerinden en az 7 seviyesinde istikrarlı bir şekilde yapabilen bir Fernandes özelliği olsaydı dahi takıma çok şey katardı. Şahsen bunun olabileceğini sanmıyorum. Fakat yanılma ihtimalim çerçevesinde keşke yanılayım da diyorum. Bekleyip göreceğiz (inşallah olumlu yönde).

Söylediğin gibi Elmander'in şu anki hali Almeida'dan 2 kat daha fazla etki yapabilir durumda. Trajikomik olan, geçmiş futbol kariyerine göre bir hayli yavaşlayan Elmander'in şu anki halinin bile Almeida'dan daha fazla hücum-defans koşuları yapıyor olması. Son vuruşlar açısından değerlendirmeye girmeyi gerek görmüyorum bile.

Sağ kanatta oynayacak bir Muhammed benim de beklentim. Hem oyun yapısı hem de adam geçme özelliğiyle sırıtmayacağını düşünüyorum.

Öte yandan eksiklikler için tespitler doğru, ancak ben hala sol bek için İsmail'in gelişini yani tam hazır gelişini öyle yakın görmüyorum.

Övünç Şentürk dedi ki...

björn vleminckx şu anda almeida ile elmander'i toplayıp ikile çarpar.drogba ve sow'dan sonra ligdeki en iyi forvet sanırım.

5+0+3 işi yalan olacağı için bence de sol beke hala yatırım yapılabilir.çok büyük ihtimalle o yine 6+0+4 olarak kalacak.zaten sırf bu yüzden kiralamaya çalışıyorlar.holebas gelip tribünde oturmaz abi.en iyi türk sol beki de yedek oturtamassın basar gider galatasaray'a.buradaki kararsızlığı anlıyorum ben açıkçası.

bir aksilik veya sakatlık olmaz ise önder özen'in 2014-2015 sezonu planlamasında yabancı sol bek yok burası net .

bu sezonu da idare edilebilir görüyorlar sanırım ama olası bir trabzon galibiyeti ve dolu tribün zaten bütün planları değiştirecektir.

cochise dedi ki...

sol bek yabancı sınırı ve ismailin iyi donme ihtimali nedenleri ile bekletiliyor gibi. ama trabzon macında cok sıkıntı olursa tekrar gundeme gelebılır. (aslında ersan biraz aklını kullansa minimum 6'lık oynar.) Sanırım asıl amaç sol bek kiralamak ama o da kolay degil herkes yuk azaltma derdinde. bence de asıl sorun sag ön; töre'den holosko performansı bile alamayacağız gibi geliyor. yerine kimseyi de düsünemiyorum. muhammed'in orada oynaması bence biraz ütopik. ama bu ütopya gerçekleşirse faydası çok büyük olur.. hayırlısı..

planck dedi ki...

sağ ön için de dentinho sürpriz yapabilir ilerleyen haftalarda, bakalım..