"Makine Gol Diyo?"


Turnuva boyunca izlediğimiz maçlar arasında, iki takım arasındaki kalite farkının en belirgin şekilde açık olduğu maçtı. Honduras’ın net faullerle sertlik yapmaktan başka her hangi bir çözümü yoktu. Zaten 43. dakikadaki penaltı ve kırmızı kartla, maç da çoktan bitmişti. Artık maçın akıllarda kalması için “çok acayip” bir şeye şahit olmalıydık. Gözlerin gol teknolojisine döndüğü bir pozisyon gibi!

Eskiden mahalle maçlarında bizim için en garantili gol teknolojisi, “Adamın gol diyo!” savıydı. Karşı takımdan biri bile gol olduğunu kabul ediyordu, daha ne olsun? Ancak böylesi milyar insanı ilgilendiren maçlarda işi daha tarafsız birine sormak gerek. Futbol hataların oyunu yine olsun, ama hakemlerin hatasıyla değil… Teknolojinin bu kadarı iyidir. Yoksa böylesi pozisyonların sadece tartışması 5 ay sürüyor, o zaman çok mu futbol odaklı kalıyoruz? Ayrıca gözün çizgi kamerasından ölçe bildiği kadarıyla top tamamen girmemiş gibiydi. Eğer orada bir çizgi hakemi olsaydı ve golü verseydi, fahiş bir hata yapmış gibi algılanabilirdi.

Batistuta 1994
Saha için söylenecek pek fazla şey yok. Fransa, kalibresinin oldukça altında bir takımla oynadı. Ancak her şeye rağmen “çaktırmadan finale kadar yürüyecek” bir görüntüye sahipler. Takım oldukça genç ama bir o kadar olgun. Her koşulda tabelaya etki edecek bir de büyük golcüleri var.
Golün kaleciye yazıldığı pozisyonda da nefis dokunmuştu. Ama attığı ikinci gol… Batistuta’nın Amerika 94′deki hallerini hatırlattı. Vurabileceği tek bir açı var ve o noktaya, olabildiğince sert bir gol vuruşu. Eğer kalenin arkasında file olmasaydı, yine pozisyon makineye sorulabilirdi. Top o kadar hızlı gitti…

1 yorum:

Barreto dedi ki...

Keşke mümkün olsa da futbol hakemsiz ve federasyonsuz(TFF, FİFA, UEFA vs.)oynanabilseydi, tıpkı mahallede oynanabildiği gibi...