Umuda Savaş






Herhangi bir spor karşılaşmasında eğer bir taraf değilseniz, oyunun akışı içerisinde ister istemez tarafınız belli olur ve zayıf olanı desteklemeye başlarsınız. Bu bazen sadece kuru bir reflekstir, bazense o zayıf taraf öylesine Spartaküs’lüğe soyunur ki başka bir şansınız kalmaz. Maçın başından, sonuna kadar taş gibi futbol oynayan, ikinci golde olduğu gibi “tekmeye kafa sokan”, attığı her golden sonra gözleri parıldayan, “umuda savaşan” Kosta Rika… Bu gecenin Spartaküs’ü! 

Copa Amerika 2011’de oldukça genç bir kadroyla turnuvaya giden Kosta Rika, aslında bugünler için yeni bir jenerasyonun arayışı içindeydi. Hatta o günlerde, olası jenarasyonun yıldızını da bulmuşlardı: Joel Campbell… Bugün aldığı her topla fark yaratan, attığı her şutla “turnuvanın golünü” zorlayan, geceyi de bir gol ve bir asistle kapatan Campbell… O günlerde belli ettiği özel kumaşını, artık top class bir futbolcu elbisesine büründürmüş durumda. Ve galiba, bu henüz başlangıç…

Gam gam Gamboa!

Sağ kanattan bindirdikçe, insana adına beste yapası getiren Rosenborglu Gamboa, Kosta Rika’nın bir başka parlayan yıldızıydı. Sağ kanat baştan sona kadar ona aitti. Maçtaki gidip gelmelerini aylık akbille yapsaydı, bugün geçiş hakkı limitini doldurmuştu.

Kosta Rika kalan iki büyük maçından tek puan bile çıkarsa, gruptan çıkma ihtimali doğacak. Uruguay’da ise Tabarez’in “İyi giden şey değiştirilmez” felsefesi başa bela açmış gözüküyor. Hollanda’nın yaptığı gibi, son Dünya Kupası’ndan bu yana “yarı jenerasyon değişimi” gibi bir plana yönelmeliydiler. Artık 2010’da olduğu gibi, Suarez’in şapkadan tavşan çıkarmasına bakacaklar. Tabii sakatlıktan iyi dönerse…

Hiç yorum yok: