El Cuerpo’dan sonra İspanyol sinemasında, özellikle gerilim
filmleri kategorisinde izlenmedik film bırakmadıktan sonra Al final del tunel ilaç
gibi geldi diyebilirim. Gerçi bu yapım İspanyol oyunculardan destek almış bir
Arjantin filmi. Ancak konunun orjinalliği, temposu, sürükleyiciliği anlamında
İspanyol gerilim, suç filmleriyle birçok benzerlik taşıyor.
Filmdeki kahramanımız Joaquin, ailesini kaybetmiş, tekerlekli
sandalyeye bağlı bir bilgisayar uzmanı. Kiraya verdiği üst kata, kız çocuğuyla
birlikte bir kadın taşınıyor. Ancak asıl mevzular yan dairede kopuyor. Oradan “o
sakat adam durumu çakmadı değil mi?” gibi sesler duyunca, bilgisayar
yeteneklerini konuşturarak, orada neler olup bittiğine daha yakından şahit
oluyor ve olaylar gelişiyor.
Çok iyi bir tempoya sahip film, 2 saati bu kadar iyi
dolduran filme az rastlanır. Hele de suç, gerilim türünü sevenler kaçırmasın
derim.
Spoiler: Aşağıdaki kısmı filmi izledikten sonra okusanız
daha iyi.
Ne zaman ki “eee, bu niye polisi aramıyor ki, artis mi?”
sorusuna, Joaquin’in o çalınacak parada gözü olduğunu öğrenince cevap bulduk,
işte o zaman film baya değişti. Sonrası aktı, gitti resmen. Parçalar birbirine
çok iyi oturmuştu, kaybolan saatin bile farklı bir anlamı çıktı. Ki o saati
ararlarken sanki kamera fark edilecek gibiydi, güzel ters köşe.
Bu tip filmlere “psikolojisi bozulmuş küçük çocuk” konması
biraz zorlama oluyor ama Betty’nin de kaos sahneleri için rolü büyüktü şaka
maka. Yine de Joaquin, “yooo onlar gittiler” derken uyuz uyuz arkada belirmesi
çok sinir bozucuydu, kabul edin. Yalnız ben en çok da Galereto karakterini
tuttum. Kötü adam sıfatı bu kadar mı oturur. Tekel bayiine sigara almaya gitse,
kasayı teslim edersin. Öyle bir tip var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder