Dünya Kupası aşkımdan mıdır, yoksa maçın iyi olduğundan mıdır bilinmez... Ancak "vuvuzellaya rağmen" açılış maçında fazlasıyla eğlendiğimi söyleyebilirim... Bunda, sekizi Afrika Ligi'nde oynayan oyunculardan kurulu Güney Afrika'nın "kendine özgü futbolu" büyük etken oldu tabi ki... Standart Avrupa futbolundan uzakta bir mentalite izledik. Tipik bir Afrika takımıydı "Bafana Bafana"... 4-2-3-1 gibi gözüken, fakat enerjileriyle bu sistemin sık sık değiştiği (Mphela'nın topsuz oyunda ortasaha olamabilmesi gibi) bir oyun anlayışları vardı. Sağda Modise ve solda Tshabalala (bak bunu copy paste olmadan yazabiliyorum vallaha) yan hakemlere 5 kilo verdirecek kadar hızlı oyun oynadılar. Tshabalala'nın açılış golü ise muhteşemdi... Letsholonyane (bunu copy paste ile yazdım işte... Şabalala'ya benzeyen elaman) ise ortasahada Afrika'yı toparlayan isimdi. İspanya'da Xavi'nin, Türkiye'de Emre'nin yaptığı görevi yapıyordu... Çok zor bir bölge ve sorumluluktur bu aslında. Ancak, Afrika'da futbol hayatını sürdüren 82 doğumlu bu oyuncu, gayet iyi bir performans gösterdi, baskı altında topları güzel kullandı...
Benim "sırtı dönük oynayan forvetler" arasında en beğendiğim oyunculardan biri olan Franco, Meksika'nın "hareketli oyun" anlayışına pek uymuyordu. Daha çok basketbolda rastladığımız "kısa oyunculara dönme" hamlesini, Javier Aguirre sayesinde futbolda görmüş olduk... Skor olarak geride olmasına rağmen Franco'yu çıkarıp, yerine daha kısa fakat daha hareketli bir oyuncu olan Hernandez'i soktu. Şabalala'nın Meksika versiyonu Guardado da bir diğer giren isimdi... Bu oyuncunun muhteşem ortasıyla topla buluşan kaptan Marquez, Dünya Kupası'nın 2. golünü atmış oldu... Ancak, Hernandez'in önüne bırakmak yerine, kalecinin kapattığı köşeden "golü" düşünmek epey bir riskti... Öyle bir gol kaçsa, heralde Meksika basınında bir kaç ay vatan haini olarak lanse edilirdi... Kim bilir belki de, o pozisyonda Hernandez'in önüne topu bırakmaktansa, burnunun dibindeki kaleye gol yapmak daha kolay gelmiştir...
Bu skorla Uruguay bu gruptan çıkmıştır bana göre... Zaten Fransa'dan sonra, en Avrupai takım Uruguay'dı. Hatta bugün alacağı en azından bir beraberlikle bile, grup lideri olarak çıkması da an meselesi... 2002 yılında Henry'nin kırmızı gördüğü maçta Fransa'yı epey bir terletmişlerdi. Bakalım bugün ne olacak? Afrika - Meksika maçı kadar "eğlenceli" olmaya bilir, ama daha bir futbol maçı olacaktır...
Bir söz de ağzından vuvuzellayı düşürmeyen Güney Afrikalı vatandaşlara... En azından Tshabalala'nın golünden sonra "goooool" diye bağırsaydınız yahu, iki dakka şu aleti üfürmeyi bırakıp da...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder