Capello şampiyondu ama izlemeye değer bir futbol oynatmıyordu... Çözüm, Getafe gibi kısır bir kadroyla bile "eğlenceli futbol oynatan" adamdı... Schuster, maç içinde çoğunlukla 4-2-4 ışıltıları saçacak olan bir sistemle, Real Madrid'i "güzel futbolla" şampiyon yapacak ve beklentileri karşılayacaktı... Ofansif futbolunu "Nou Camp" deplasmanında bile bozmayacak, Baptista - Robinho - Sniejder - Raul - Van Nistelrooy gibi oyuncuları barındıran 11'iyle "ben kendi futbolumu oynarım" mentalitesini sürdürecek ve bunun seremesini de galibiyetle alacaktı...
Ama benim "Schuster futboluna" esas aşık olduğum maç, Barcelona ile oynadıkları şampiyonluk galasıydı... Real Madrid, Barcelona karşısında inanılmaz baskılı bir futbol oynuyor ve 4-1'le rakibini hezimete uğratıyordu. Barcelona, o maçta tam kadroya yakın bir 11'e sahip olmasına rağmen, ortasahayı bile geçmekte zorlanıyor, Messi'nin ayağına top deymiyordu... Benim hep Beşiktaş'ta görmeyi arzuladığım, Tigana'nın yıllar evvel yapmaya yeltenerek "ofsayt taktiği yaptırıyor!" eleştrileriyle karşılaşmasını sağlayan "önde basan defans" uygulamasına sahipti Real Madrid... Hani "en iyi defans hücumdur" sözü vardır ya... İşte o hücumun aynı zamanda "en iyi defans" olabilmesi için, takım defans çizgisini öne çıkartmalıdır... Real Madrid de bunu yaparak Barcelona'ya fırsat tanımıyordu... Morinho ile Real Madrid, yeniden El Classico'yu "kazanabilir"... Ama Madridliler'in, en büyük rakiplerine karşı oynadıkları böylesine bir "ezici futbolu" görebilmeleri epey bir süre alacaktır...
Schuster, hem eldeki kadrodan maksiumum faydalanma, hem de Robinho örneğinde olduğu gibi sorunlu futbolcudan bile ekmek çıkartma, futbolcular arasında sevilme, kendi futbolunu oynatma ve genç oyunculara kademe atlatma gibi özellikleriyle son derece doğru bir seçim olmuştur Beşiktaş için... Artık Beşiktaş'ın, "kendisine özgü" bir sistemi olacak ve buna derbi deplasmanları da dahil olmak üzere hiç bir maçta ödün vermeyecek, yenilirse de "Beşiktaş gibi"yenilecektir...
Beşiktaş'ın kadro yapısı ve Schuster'in oynattığı sistemle alakalı olarak ilerleyen günlerde daha sağlıklı değerlendirmeler yaparız... "Ön söz" tadındaki yazıyı "hoş geldin Sarı Melek" diyerek noktalayayım...
Unutmadan, 2.6 milyon Euro son derece makul bir rakam... Umarım "başını yemezler de", 2 yıl boyunca başarılı olur ve sözleşmesini daha da uzatır... İstikrar aranıyorsa, üzerine gidilecek teknik direktörlerinden biridir Schuster...
5 yorum:
Scuhuster 'in takımın başına geliş sürecini tepki ile karşılasam da Scuhuster gibi kendi sistemini yaratmaya çalışan , önde basan , hücum futbolu oynatan bir teknik adamın Takımımıza kazandırılmasını memnuniyetle karşılıyorum !
Demirören de umarım hocaya karışmaz işine gücüne baksın , geçmişten ders alsın diyecem ama neyse şimdi..
Hoşgeldin Sarı Melek !
Hayırlı Uğurlu Olsun !
Mustafa abi tam hoca haberini duyup mutlu olmuşken orhan güllenin elden kaçtığını duymak tam bir yıkım oldu.
Gerçekten Orhan haberi, Schuster mutluluğunu kursakta bıraktı...
Hazır Schuster gelmişken, kendini yeni teknik direktöre kanıtlamak varken Orhan da acele etti sanki.
O'nun da hakkı vardır, ümit milli olmasına rağmen adamın elinde profesyonel sözleşme yok... "Ya yine seneye A2de kalırsam, ya gün geçtikçe piyasam düşer de, bu teklifi de alamazsam?" diye düşünebilir...
Schuster hucüm futbolunu severde ama bizimkiler alışık değilki.Ben Rasim Kara,Toshack dönemlerini hatırlıyorum hucüm eden Beşiktaş diyince.Özellikle son yıllarda ofansif futboldan çok kontrollü futbolu tercih ettik.En son Delbosque zamanında hucüm ediyorduk, 3 atıp 4 yediğimiz maçlar çıkarmamıza rağmen keyif veren bi futbolumuz vardı.Ferçi o Delbosque'nin akibetide malum, kısacası Bu sisteme alışma uzun sürebilir camia olarak sabırlı olmamız lazım.Umarım Delbosque zamanında yaşadığımız gibi ligten erken kopma olmaz.Hayırlı olsun...
Del Bosque'nin şöyle bir şanssızlığı vardı ama; elinde doğru dürüst ortasaha kalmamıştı. El mahkum, Tayfun ve Ahmet Yıldırım gibi biri sağ açık, biride solbek-stoper adamdan 4-4-2'nin ortasahasını kurdu.
Bugün Schuster'in elinde iyi kötü alternatifli bir ortasaha var:Ernst - Fink - Necip
Ayrıca önde basacak defansa da uygun stoperler de var. Sivok, tam bu işlerin adamı. Ferrari de, Genoa'da önde oynayan bir savunmanın en önemli elemanıydı.
Ama elbette, önemli bir sistem değişimi olacak. En başta "mentalite" değişecek... Takım bekleyen takım olmaktan çıkacak. En başlarda afallaya biliriz. Ama madem taraftar sahada büyük takım gibi oynayacak takımı özlüyor, o zaman biraz sabredeğiz...
Yorum Gönder