İlk Transfer Ümraniye'den: Matias Delgado

Federasyondan Süper Lig takımlarına, 10 yabancı futbolcuyla sözleşme yapılabilme olanağını sağlayan karar çıkınca, zaten beklenen bir gelişmenin hemen hemen kesinleşmesini sağladı. Delgado, önümüzdeki sezon Beşiktaş'ın sahaya sürebileceği oyunculardan biridir diyebiliriz, süpriz bir gelişme olmadıkça... Bir bakıma da şöyle bakabiliriz olaya: Delgado, geçen sezon ve gelecek sezonun Beşiktaş'ı arasındaki "farklı" oyuncular kategorisine gireceğinden, bu duruma "transfer" açısından bakıp, Delgado'nun "ne verip, veremeyeceği" veya "nasıl faydalınalacağı" konusuna değinmek gerekir...

Delgado için Beşiktaşlılar arasında iki görüş farkı vardır: umudu kesenler ve umut besleyenler... Umut besleyenlerin "ana dayanağı", Delgado'nun 3 sezon gibi uzun bir süre zarfında Beşiktaş'ta olmasına rağmen, doğru olarak kullanıldığı "çok az maçın" olduğu görüşüdür. Ben de bu grubun içindeyimdir işin doğrusu... Geçmişten bugüne, Delgado konusu açıldığında savunduğum normlar vardır ve hiç bir zaman bunların dayanağı "duygusallık - afakilik" kavramlarına varmamıştır... Okuyucuyu sıkma korkusu yaşamasaydım, sizleri 2006'ya götürür, hikayeyi oradan başlatırdım. Ama eski bölümleri özet dahi geçmeden, daha sağlıklı bir "Mustafa Denizli - Delgado" konusu oluşturulsun diye, geçen sezondan girmeyi daha uygun görüyorum bu mevzuya...

Geçtiğimiz sezona başlarken, Ertuğrul Sağlam "basına kulak vermeyi" bırakıp, "kendince" kararlar almış ve Beşiktaş'ı çok doğru ve modern bir sistemle sezona hazırlamıştı. Bu sistem, O'nu bir yıl sonra Bursaspor'la şampiyon yapacak sistemle aynıydı: 4-2-3-1
Cisse'yi ortasahada tek bırakmaktan vazgeçip, yanına yeni transfer Uğur İnceman'ı ekleyen Sağlam, Delgado'yu ise ortasaha hengamesinden uzak tutup, O'na "gezici forvet" bâbında bir 10 numara rolünü vermişti. Bu Arjantinli için, Beşiktaş'a geldiğinden bu yana "en özgür" oyununu oynayabileceği bir düzenin habercisi oluyordu... İçlerinde Schake'nin de olduğu hazırlık maçlarında "umut vermeye" başlayan "4-2-3-1'li Beşiktaş", Siroki maçları ve Antalyaspor, Konyaspor lig karşılaşmalarıyla resmi maçlara giriş yapıyor ve hepsinden galip ayrılıyordu. Delgado bu 4 maçta, 3 gol atarak "kabul edilir" bir forvet istatistiği sunmasının dışında, Beşiktaş'ın o dönem geliştirdiği her pozisyonda mutlaka imzasını atıyordu. Buna örnek teşkil etmesi için, 0-2'dan dönen Antalyaspor maçının özetine bir bakın derim... Hem Delgado'nun nasıl bir sistem içersinde olduğunu daha rahat görecek, hem de Gökhan Zan'ı kapan Galatasaray'a bir kez daha minnet duyacaksınız bu videoyu izleyerek;

Daha sonra Ertuğrul Hoca, yine "çevresine uydu" İBB, Metalist maçlarıyla birlikte "kendi düşüncesini yonttu" ve sonrasında "yok oldu" Beşiktaş için... Yerine dahil olan Mustafa Denizli ile birlikte Delgado, bu 4 maçlık periotta ki rolünü çok az alabildi kalan haftalarda. Denizli, O'nu genellikle 3'lü ortasahanın bir "bireyi" olarak kabul gördü ve 4-3-3 düzeni içersinde "Iniesta" olarak kullanmaya çalıştı. Çoğunlukla Sivok'un sarkık oynatıldığı ortasahada, önceleri Cisse, daha sonra Ernst ile birlikte merkez oyuncusu olarak görüldü...
Oysaki Delgado, ortasaha özellikli bir 10.5 numaradan çok, forvet özellikli bir 10 numaraydı. Mücadele gücü, pozisyon savunması, ortasahanın her bölgesinde kendini topa gösterme, gerekirse kısa toplarla hazırlık pası yapma gibi "ortasahanın temel gereksinimlerine" sahip değildi Delgado. Ama, şut kabiliyeti, çabuk tek pas özelliği, derin top başarısı, içe çalım yeteneğiyle "iyi bir sol forvet" rolünü üstlene bilecek bir oyuncuydu. Bu özellikleri ve "çabuk sonuca gitme" prensibiyle ortasahada çoğu kez ezildi... Ki buna rağmen yine de takımın istatiksel olarak "skora en fazla katkı yapan" oyuncusu oldu sezonun ilk yarısında (5 gol - 4 asist). Delgado'nun, takım içersinde belki de en "bitirici" özellikli oyuncu olduğu unutuldu sonraki dönemlerde. O'nu cezasahası yakınlarında kullanmak yerine, ortasaha hengamesinin içine atan Denizli, bir kez olsun Yusuf'u kullandığı sol forvet bölgesinde O'nu değerlendirmedi...
Yukarıdaki sistem, Beşiktaş'ı geçen sezon ipten alıp, şampiyonluğa götüren sistemdi... O "ip", Fenerbahçe maçıyla Beşiktaş'ın boynuna takılmıştı... Ve o maçtan itibaren Denizli, "sarkık Sivok'lu ortasaha" inadını bırakıp, Cisse ve Ernst ile "4-4-2" ortasahasının savunmasını benimsetti ve önünde oynayan 10 numaraya, ortasahadan çok "gezici forvet" rolünü verdi... Delgado, bu sistemde Eskişehir ve Ankaraspor deplasmanlarında boy gösteriyor ve yine iyi oynuyla göze çarpıyordu. Ancak, bu sistemin esas kaymağını yiyen Tello olmuştu... Çünkü Delgado, bu sisteme dönüşümün paralelinde sakatlanıyor ve kalan maçlarda takımdaki yerini alamıyordu. Bu durum: "Delgado sakatlandı, şampiyonluk geldi." düşüncesini doğurdu... Halbuki Beşiktaş sezona yine bu "doğru sistemle" başlamış ve bitirmişti... Delgado, aradaki Denizli tavşanlarına kurban gitmiş, son haftalarda da doğru sistem içersinde yer alma hakkını sakatlanarak kaybetmişti...

Gelelim 2010/2011 sezonuna... Beşiktaş, Delgado'yu "iki kenar forvetle birlikte" aynı sistem içersinde "doğru kullanmak" istiyorsa, adresi yine aynı olacaktır... Beşiktaş'ın her halukârda, Quaresma gelse dahi, "iyi bir yerli kenar oyuncusu" alma mecburiyetine sahip gözüküyor. Benim burada gönlümden geçen isim Ozan İpek'tir... Kontenjan açısından da, Necip Uysal büyük ihtimalle gelecek yılın bankolarından olacaktır. En azından Süper Lig'te...
Delgado'lu Beşiktaş'ın en ideal 11'i böyle çıkıyor bana göre... Resmi maçtan uzak kaldığı 1.5 yılı nasıl geçirdiğini bilemem, ama "bildiğim Delgado" bu sistem içersinde yeniden adını kabullendirecektir diye düşünüyorum. Burada kenar forvetlerin topsuz oyunda "4-4-2" savunmasına geçmesi de dönemli... İşin "Avrupa Ligi" ve "daha güçlü ortasaha ihtiyacını" göz önünde bulundurursak, Delgado'nun sol forvet oynayabilme opsiyonunu değerlendirmek gerekir ve şu 11 çıkar;
Hayırlı(sı) olsun...

bkz: Beşiktaş'ın 2011 Planları
bkz: Ben Delgado'yu Özledim

5 yorum:

Adsız dedi ki...

sahane bi analiz olmus arkadasim tebrik ederim devamli takipcinim hem burdan hem forzadan ilk yorumum olsa da, futbolu cok iyi bildigine süphem yok... yazinda en can alici nokta delgadonun sol dista hic kullanilmamis olmasi, halbuki topu ayagina dolayn serdar özkandanda, 10 metreyi yarim dakikada kosan koca yusuftanda faydali olurdu bence...

cochise dedi ki...

Bu yazıda yer alanları çevremdekilere defalarca anlatmaya çalıştım, Delgado'nun sezona ne kadar iyi başlayı sonra nasıl dağıldığını, Asıl suçlunun Denizli olduğu; orta üçlünün biri olarak Delgado'nun oynamasının İMKANSIZ olduğunu söyelemeye çalıştım. Çevremdeki herkes Dalgado'yu suçladı, halbuki ceza sahasına her yakın oluşunda (en formsuz olduğu dönemde dahi) tehlike yaratılmasını sağladığını, orta sahadayken ise risksiz oynama güdüsü olmadığı için kaybettiği topların sıkıntılar yarattığı göremediler. Tam da futboldam anlamadığımı düşünmeye başlarken bu yazıyı okumak moral verdi. Gerçekten nefis analiz; takıma göre sistem kurmama ve Delgado^yu bir kere bile son önde oynatmama inadından dolayı da Hocamıza selamlar olsun...

kveldsmork dedi ki...

eline sağlık...
hazır elin değmişken,Allah rızası için,yazını BJK Yönetimine de yollar mısın lütfen?

Cartalete dedi ki...

İşler biraz değişti... Denizli'nin vedasından sonra, Delgado'nun nerede oynatılacağından çok, kalır mı kalmaz mı sorusu daha revaçta.
Ancak Schuster gelecek olursa Delgado tipi adamları kanatta oynatmayı sever... Yani 4-2-4'e sıklıkla dönecek olan bir 4-4-2'nin soluna koyabilir.

mertaydin85 dedi ki...

Tigana delgadoyu 3 sene önce gençler maçında orta sahada 4 lunun solunda oynatmıştı canlı izleyip bu adam futbolcuysa diğerleri amele demiştim.
Bence mustafa hoca delgadoyu yanlış oynattığının sonradan farkına vardı .Bu seferde sakatlık sorunu baş gösterdi.
Menajerlik oyununu oynamayanlar pek benimsemede oynayanlar gerçeğe çok yakın olduğunu bilir.Ve bu oyunda delgadonun 7 nin üzerine çıktığı tek yer 4-2-4 te orta 4 lünün soludur.
Bu nedenle schuster gelirse sakatlanmayan delgado onun değişilmezi olacaktır.