Öne Çıkanlar: Carlos CARMONA (Şili)

Bielsa'nın 3-3-1-3 sisteminde, "olmazsa olmaz" isimlerinden Carmona'dan bahsedeceğiz. Hem bir "ön stoper", hem de "sarkık ortasaha" olarak görevlendirilmiş gibiydi, Şili'nin oyun şablonu içersinde... Carmona, bu "karmaşık" görevi layıkıyla yapıyor ve geriye kalan ortasahaların hücuma gerekli desteği vermelerini sağlıyordu. Kendisinin hücumsal olarak asli görevi ise, rakibin uzaklaştırdığı veya cezasahasından güç bela savurduğu toplarda ribound almak ve tekrar takımına geri kazandırmaktı. Bu durum da Şili'ye, çok adamla "önde kaldığı" anlarda, hem savunma anlamında sıkıntı yaratmıyor, hem de biten ataklarının tekrar devam ettirme şanslarını tanıyordu.
En enterasan özelliği ise, gerekli durumda takımın tek stoperi Ponce'a yaklaşarak, 4'lü savunma görüntüsünü verebilmesi oluyordu. 1.80'lik boyu ve pozisyon bilgisiyle, en az bir stoper kadar etkin olabiliyordu öyle anlarda da... Kendisini sarı kart cezası ile İspanya maçında izleyemedik. O'nun görevini Isla üstlenmiş ve bir hayli sallanmıştı... Brezilya maçında, Carmona ile birlikte yeniden 3-3-1-3'ün ortasahasını daha sağlıklı işliyorken göreceğiz. Ancak, savunmada iki önemli isim Medel ve Ponce'un olmayışı, bir hayli başlarını ağrıtacak, Carmona'nın görevini 2'ye hatta, 3'e katlayacaktır...
Elbette, her takımın bir Bielsa'sı olmadığı için 3-3-1-3 sistemini çok sık görmemiz imkansız. Ancak, 4-3-3 sisteminde, defansif ortasaha pozisyonuyla bir çok takıma ilaç olabilecek bir isimdir Carmona. Kendisini henüz 23 yaşında ve Reggiana ile Serie B'de futbol hayatına devam ediyor. Topu kullanma ve şut konusunda da kendini geliştirirse, önce İtalya'nın iyi bir kulübüne, oradan da "hayallerini süsleyecek" bir forma altında bulabilir kendisini.

2 yorum:

M.A.F dedi ki...

Fransa,İtalya hatta İspanya gibi avrupa önden gelen takımlarından çok Latin Amerika takımları daha başarılı oldu.Sadece Honduras'ın dışında gruplardan çıktılar.Bunu neye bağlıyorsun..

Cartalete dedi ki...

Ben bunu, Güney Amerika'nın savunma ve fizik anlamında "Avrupalılaşmasına" bağlıyorum. Teknik olarak ezelden beridir zaten 1 numaralardı, fakat son dönemlerde modern futbolun fizik ve savunma gerekliliklerini de yerine getirdiler. Ve, Avrupa'nın bir çok büyük kulübüne, sadece "hücum" oyuncusu olarak değil, savunma alanında da oyuncu ihraç ettiler.
Mesela "bek" konusunda bir numaralar... Stoperler de, artık hemen hemen herkeste Latin Amerikalı'laşma var. Paraguay'ın 1 stoperi Premier League'de, diğeri de (Alcaraz) oraya gidiyor.

Yani işin özü; fizik ve savunma olarak da gelişince, teknik olarak üstün tarafları işe yaramaya başladı. Hem biraz Inter, hem de biraz Barcelona gibi oynayabiliyorlar...

Mesela Uruguay - Paraguay gibi takımlar resmen Şampiyonlar Ligi'nde yukarıları zorlayan klas bir kulüp takımı gibiler... Brezilya zaten, Dunga ile birlikte tam bir Inter-Barca karışımı oldu.

Avrupa takımları içersinde, turnuvanın geri kalan kısmında tek Latinlere meydan okuyacak ülke Portekiz'miş gibi geliyor bana. Bakalım...