Delgado'nun Gittiği, Aurelio'nun Geldiği Beşiktaş

Kelebek etkileriyle yol alıyor şu futbol denen şey... Denenmişi denemek yerine; ortasahanın "ortasaha gibi olduğu" bir takımda, Delgado "esnek bir hücum hattı" içersinde forvete yakın "denenmiş" olsaydı; İBB maçı Beşiktaş'a döner, Delgado ıslıklanmaz, ayrılacak yabancı farklı bir isim olurdu. Afaki kaldı bunlar elbette... "Öyle olsaydı?"soruları, cevapsız kalacak. Zira, Delgado artık Arabistan yolcusu... Elde kalan bir gerçek var; o da bu takımda Delgado'nun "ortasaha" görüldüğü... Ortasaha Delgado'nun ayrılması hayırlıdır... Kendisine ve takıma zarar vereceği bir bölgede sezon boyu heder edilecekti...

Delgado'nun ayrılış haberi üzerinden 24 saat geçmeden, bir transfer dedikodusu çıka geldi... Ve sonradan iş ciddiye bindi ki; tüm haber kaynakları Aurelio'nun Beşiktaş'la 2 yıllık sözleşme imzaladığı konusunda ağız birliği yapmış durumda. Muhtemelen Delgado'nun maaşıyla, ya da daha yüksek ihtimalle "Delgado'dan daha ucuz" oynayabilecek, alternatif sıkıntısının en belirgin şekilde yaşanacağı bölgede kullanılabilecek, üstelik "yerli" statüsünde bir isim aldı Beşiktaş...

Beşiktaş - İBB maçının tekrarını izlerken, İbrahim Akın'ın golünden hemen sonra 5 saniyelik bir "maç özeti gördüm... Gözleri dolmuş, kan ter içinde kalmış, "bu ne abi?" dercesine bir surat ifadesini almış olan Ernst, ensesini avuşturuyordu... Bu transfer; artık Schuster'in "ortasaha gerçeği" konusunda bazı şeylerin farkına vardığını, Ernst'in artık kan ter içinde kalmayacağını, zaman zaman rotasyonda rahatlayacağını ve alternatifsiz olmayacağını, hatta yabancı statüsünde oynayacak olan ve "kalsın!" diye açlık grevine girdiğimiz Fink'e, eskisi kadar, hatta "hiç" gerek kalmadığını gösteriyor...

Necip'i keseceği hakkında bazı şüpheler hakim. Şu bir gerçek ki; Schuster'in sisteminde Aurelio ve Necip, Quaresma - Aurelio kadar farklı mevkilerin adamlarıdır... Schuster, belirgin bir 4-3-3 oynatıyor. Ve bu ortasahada 1 adet defansif ortasaha ve 2 adet bildiğiniz "ortasaha" mevcut... Şuana kadar Ernst'in defansif ortasaha konusunda alternatifi yoktu, o nedenle Villareal maçı hariç, gazozuna resmi maçlar dahil her maç 11 çıktı Fabian... Aurelio, bu bölgeye transferdir. Necip'in rakibi, Schuster'in planına göre Tabata'dır... Yani Necip için tek tehlike ; Aurelio'nun Ernst'in yerine dahil olduğu maçlarda, açılan kontenjan sebebiyle kendi bölgesinde Tabata'nın tercih edilmesi olur... Bu da ancak "rotasyon maçlarında" gerçekleşecektir diye ümit ediyor, Schuster'in Necip'i A planında düşündüğünü hissediyorum...
Futbolun gerçekleri açısından doğru gelişmelerdir bunlar... Ancak; Feyyaz'ın golüyle ayrı sevindiğim, Baggio hatrına Brescia'nın maç özetlerini beklediğim çocukluk günlerimden "az biraz" kalıntısı kalmış; "aşk evliliği yaptığım futbol ve Beşiktaş'ım" için; "Delgado'nun gittiği, Aurelio'nun geldiği Beşiktaş" biraz kalp kırmıştır... Bir kaç ay evvel yitirdiğimiz Şifo Mehmet'in, hastalığı sebebiyle annesini ve babasını dahi unuttuğu yerde, hatırladığı Beşiktaşlı futbolculardan Delgado gitmiş; otopark operasyonuyla aslında bir çok Beşiktaşlı'yı yumruklamış olan Aurelio gelmiştir...

Vakti zamanında fazlasıyla kızdığım o olaya; bir Beşiktaşlı'nın dövülmesi yerine, küfürlerle başlayan, kavgayla biten iki vatandaşın hazin hikayesi olarak bakmayı daha doğru buluyorum... Aurelio'nun bu tip bir şeyle başka bir zamanda karşımıza çıkmamış olması, Rico'yu sütten çıkmış ak kaşık olmadığının göstergesiydi... Nitekim; O Ricardinho, olay sonrası kısa bir süre sonra denk gelen Beşiktaş-Fenerbahçe maçında müthiş bir devasa posterle karşılanmış, maç öncesi adını haykırtarak, gırtlak yırtmış olmasına rağmen "3 kuruşluk çaba göstermeyerek"; akabinde, Tigana'nın veda için uzanan eline tenezzül etmeyen isimlerden biri olarak; aslında hiç bir zaman "Beşiktaş'ın oyuncusu" olmadığını kanıtlamıştır.. Bu durum Aurelio'yu haklı çıkarmaz, sevgisizliği geri getirmez elbette. Ama bir Bilica gözüyle de bakmıyorum kendisine açıkcası... Bir de işin "deve ve nerem doğru ki?" muhabbetinde olduğu üzere bir Beşiktaşlı profili var... Ne zaman ki; dar gününde olan bir futbolcu ıslıklanarak değil, alkışlanarak oyundan çıkar; o zaman Beşiktaşlı'ya Aurelio ve benzerlerine en sağlamından bir "hayır" deme hakkı doğar... Zirâ, Nihat ve Delgado belki dayak yememiştir, ama yaraları o günün Rico'sundan daha derindir...

Maneviyatı ve futbol gerçeklerini tartıya koyuyorum; "Delgado'nun gittiği, Aurelio'nun geldiği Beşiktaş", eskisinden daha iyi olacaktır diyorum...

14 yorum:

bezgin zor dedi ki...

Nihat'ı "Beşiktaş'ın çocuğu" olduğu için, Delgado'yu da sempatik ve bileklerine hakim olduğu için hep sevdim. Lakin bence ikisi de İBB maçında kredisini doldurdu.

Islıklanmaları gol kaçırmaları ya da kötü oynamalarından ötürü değildi. Bir Beşiktaş futbolcusuna yakışan mücadeleyi sergileyemedikleri için ve tabir-i caizse "illallah" getirdikleri için ıslıklandılar.

Bir takımın taraftarı yeri geldiği zaman kendi oyuncusuna tepki gösterebilmeli. Karakterli, düzgün topçular bunu "üzülerek" karşılayıp kendilerine çeki düzen vermeliler. Burası Nihat'ın yan gelip yatma yeri değil.

Cartalete dedi ki...

İşte o Beşiktaş'ın çocuğu, artık fazlasıyla büyümüştür. Mücadelesi değil, fizik gücü bu kadardır.
Bileklerine hakim çocuk da; İBB maçının en çok "mücadele" ortaya koyan isimlerinden biridir, ama oynadığı bölgede başarılı olması için bilek hakimiyeti yetmemektedir.

Biri yanlış yerde kullanılmış, biri de kötü oynamıştır. Kredilerinin dolması da bir görüştür, saygı duyarım. Ama bunun aksini düşünen Beşiktaşlılar da olabilir. Yani bir kanun değildir bu değil mi?

Sonuç olarak, bunların hiç biri "ıslıklama" sebebi değildir.

ederlezi12 dedi ki...

Delgado'nun gitmesine duygusal açıdan bakıyorum , çok üzgünüm .. Tabataya kızıyorum , ortasaha olarak oynatan hocalara kızıyorum ..

Mustafa Abiye katılıyorum , eğer ortasahada oynatacaksan Delgado'nun gidip Aurellio'nun gelmesi olumlu bir hamledir. Bir çok kişi Necip kesilir diye düşünüyor ama ben Ernst ve Necip'in yedeği olarak görüyorum . Yerli olması büyük avantaj .Sanırım Fink bu hamleden sonra gidecek. Şu an nötr bir durumdayım bu konuda.
Ricardinho olayı Rico'dan dolayı bende kişisel bir kavga olarak görüyorum.Yanlış bir hareket tabii ki orası ayrı.
Transfermarket sitesinde ilgilenilen oyuncular arasında Robinho ile Veli Kavlak da vardı.Yanılmıyorsam kanat oyuncusu idi.Umarım gerçekleşir transferi , 88 doğumlu bir arkadaşımız kendisi.

Pamukk dedi ki...

gitti işte rahatlamıştır herkes. bakalım yeni kurbanları kim olucak.

Gökhan dedi ki...

delgado'nun gidişine üzülsem de, kalsa da yine orta saha oynatılacağını düşünüp, hiç yoktan iyidir diyorum.

aurelio da sakatlık problemi olmazsa çok yerinde bir transferdir, bulunabilecek en iyi yerli yedek belki de, ama tabi rico'ya saldırmasınından dolayı hiç bir zaman sevemem aurelio'yu. rico'yu da hiç sevmezdim o ayrı.

Adsız dedi ki...

çok iyi oldu çok da güzel oldu...

ghiggia dedi ki...

Aurelio bu takıma çok yararlı olacaktır ama şu rico olayıyla ilgili 1-2 kelime konuşmalı umarım yönetim düşünüyordur bunları.

Adsız dedi ki...

Bonservis ödenmeyecek ve yıllık 1.1 milyon euro alacakmış.Delgado daha maliyetli ve yabancıydı.Aurelio bu şartlar altında geliyorsa yönetimi tebrik etmek gerekir.Forvet için grafite öne çıkmış.Bence bobo ya haksızlık olur.Bir de evertondaki leon osman neden hiç düşünülmez.Yerli statüsünde 29 yaşında cazip bir maaşla alınırdı.Hilbert yada holosko gidip o gelse gönül rahatlığıyla transfer sezonunu kapatabiliriz bence.

M.A.F dedi ki...

Savunmayı ön planda tuttuğumuz maçlarında.Misal Uefa kupasında bi çeyrek final ilk maçında deplasmanda bu üçlü ile çıkamalıyız
Ersnt-Mehmet
Necip
Faydalı bi transfer hayırlı olsun.

Cartalete dedi ki...

Delgado dedik, ama adam Fink'in maaşıyla oynayacak görünüşe göre...

Ernst'in hem defansif ortasaha, hem de direkt ortasaha olarak oynayabilmesi; bu transferi bir çok koldan "derinleştirici" kılıyor.

Ligte bazen Ernst dinlendirilir;
.....Aurelio
..Necip....Guti

Olur. Bazen Necip dinlendirilir;
.....Aurelio
..Ernst....Guti

Veya;
......Ernst
..Necip....Guti

.....Aurelio
..Ernst....Necip

Yani bu ortasahadan 2 oyuncu birden sakatlanmadığı sürece, her zaman ideal bir ortasahası olacaktır Beşiktaş'ın.

Adsız dedi ki...

Kadronun suanki halinde orta sahayi bir onceki yorumun son üclüsü gibi kurgulasak (Aurelio-Ernst-Necip), sol ve sag forvetlere Guti ve Quaresmayi yerlestirsek nasil olur diye dusunuyorum! Cok defansif denilebilir ama 4 tane iki yonlu (dunya kupasindaki ispanyaya benzer sekilde) oyuncu inanilmaz is yapabilirler. Ozellikle gruplardan sonraki turlarda daha ileriye gitmemizi saglayabilir sanki bu duzen. Ligde de stoperde iki yabanci kullanip sag bek sorununu I.Toraman ile cozebiliriz bu sekilde. Hem de Necip'i kesmeden iki stoper + I.Toraman + Aurelio ile hava hakimiyetimiz artar.
Ulas

Cartalete dedi ki...

Ulas;
Bu önermenden sonra "şerefszm benim aklıma gelmişti" diyesim geldi :)

Beşiktaş'ın Bükreş'te bir maçı vardı; 2-1 kaybedilen. İzlediğim en avrupai görüntüyü çizmişti o takım..
Israrla pas yapan, rakibi ve seyirciye maçı unutturan, boşluk bulana kadar ayağa oynayıp, gol arayan takım...

Koray Serdar Kleberson
....Rico .... Delgado
.........Bobo

idi o maçın kadrosu. Bu;

Ernst Aurelio Necip
....Guti..Quaresma
.........Bobo

Şeklini alırsa; aynı mantık "çok kaliteli" bir şekilde devam eder, takım "istediğini alan" bir hüvviyete döner sanki.

Avrupa'da Toraman'ın beke geçmesi şart... Savunmayı da Türkiye Ligi'ne nazaran, biraz derin tutmakta fayda var. Özellikle deplasmanlarda.

Adsız dedi ki...

Ayrica bir an evvel savunmamizin liderini belirlememiz gerek. Sivok da yokken Ferrariden baskasi bu rolu ustlenebilir mi sanmiyorum. Ancak Schuster'in kafasindaki ilk adam Zapo gibi. I.Toraman - Zapo tandemiyle ust duzey maclarin husran olma sansi cok yuksek. Ferrari'nin ne yapip edilip bu takimin en onemli defansi oldugunun farkina vardirilmasi lazim. Yuksek konsantrasyonla oynadigi zaman cok basarili olan bir oyuncu. Keske gitti geldi satildi soylentileriyle motivasyonu yerle bir edilmeseydi. Simdi herkes ibb macindaki golü agirligina bagliyor Ferrarinin. Bence tamamen moral motivasyonuyla alakali bi durum.

Cartalete dedi ki...

Simdi herkes ibb macindaki golü agirligina bagliyor Ferrarinin. Bence tamamen moral motivasyonuyla alakali bi durum.

Kesinlikle. Nasılki Nihat, 5 metreden topu Yeni Açık çatısına atacak adam değilse; Ferrari de o pozisyonda çaresiz kalacak bir adam değildi.
Moral, ya da başka birşey. Ama kötü futbolcu olduğu için değil elbette.