Hani Altın Gol Kalkmıştı?

Yarım porsiyon bir maç oldu. Ama yine de, Ömer’in “altına” dönüşen golüne kadarki “56 dakikalık” bölümü değerlendirelim. Her ne kadar; maç zaman zaman ortasaha mücadelesine dönse de, aralıklarla tempo düşse de, her iki takımın da ana hedefinin “galibiyet” olduğu bir maçtı. Bu durum, takımların her halinden belli oluyordu açıkçası. Ancak planlar farklıydı; Bursaspor, geçen yıldan hatırladığımız felsefeden farksız değildi. Zaten Svensson hariç, kadro olarak da “tanıdık Bursaspor” sahadaydı… Defansını oldukça derinde tutuyor, gol bulma adına da; Volkan ve Ozan gibi oyuncularının “top taşımalarına”, Batalla’nın araya oynamalarına, Sercan’ın “patlama” gücüne ve Ali Tandoğan’ın duran toplarına bakıyordu Bursaspor.

Gaziantepspor ise; iki mücadeleci ortasahasıyla birlikte genelde önde basma, Olcan – Julio Cesar – Popov ve Sosa ile de, son derece hareketli ve “esnek” bir hücum hattı oluşturarak, denge bozma çabasındaydı. Ancak, ortasahalarında “araya oynayacak” hiçbir oyuncularının bulunmayışı, forvet arkasındaki Julio Cesar’ın “kendi çapında, başka bir maç” oynuyor oluşuyla birlikte; Antep’in bu “enerjik” oyunu, son derece verimsiz kılınıyordu… Popov’un bireysel çabasıyla atılan bir şut, bir de Ali Tandoğan’ın savunmadan çıkarken yaptığı bir pas hatası sonucu oluşan, ancak şutsuz biten bir atağı vardı Gaziantep’in. Oynanan 1 saatlik bölümde, yakaladıkları “gol pozisyonu” denecek yegane anlar bunlardı.

Bursaspor’un planı daha işliyor görünüyordu. Stepanov’a tercih edilen İbrahim Öztürk, bir hayli etkili oynuyordu “gömülü savunmanın” içinde. Bununla beraber, gol bulma planları da “son hareket hariç” işliyor gibiydi. Sercan ve Volkan iki kez arkaya kaçırıldı, sonuç alınamadı. Ozan’ın birkaç önemli bindirmesi vardı, arka direkte tamamlayacak isim bulunamadı… Ancak, bir başka seçenekle gol bulundu. “Çözümsüzlük içinde çözüm” olarak, geçen yıl da en çok işleyen birleşimdi bu: Ali Tandoğan’ın köşe vuruşu, Ömer Erdoğan’ın kafası…

Ne olduysa buradan sonra oldu. Zaten maç içinde “hakemlerle arası iyi olmayan” tribünleri, “top kendisinden çıktığını bile bile” gaza getirdi Emre Güngör… Devamında da gol geldi. Bu kez “haklı olarak” faul itirazı yapıldı, sonrası malum: yarılan yan hakemin kafası ve tatil olan maç…

“Bu maç devam edilmeliydi” görüşüne katılmam. Yarık kafayla bir yan hakem, maçı yönetmeye devam etseydi; bu ülkenin büyük bir ayıbı olurdu. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Ancak bundan sonrası için farklı seçeneklere açık olmalıyız. Bu tip durumlarda, yani “genel bir taarruz” olmadıkça tribünlerden, taşı atan tek bir kişiyse ve bu kişi bulunmuşsa; bireysel olarak ağır bir ceza verilmeli, maç da kaldığı yerden bir başka gün “tarafsız sahada” oynanmalı diye düşünüyorum. Çünkü hakikaten; “bireysel” denilebilecek olumsuz durumların yaşandığı maçlarda, çıkacak bir “hükmen yenilgi” kararı, rahatlıkla suistimal edilebilecek bir ortam oluşturur. “Benim takımım şampiyon olsun da, gidip 2-3 ay yatayım bir şey olmaz” diyebilecek manyak bu ülkede fazlasıyla mevcuttur…

Ancak, şuan “yeni bir kural” olmadığı için “emsallere göre” karar alınacaktır ve Bursaspor hükmen galip sayılacaktır muhtemelen. Açıkçası, “bu maçın 90 dakikası tamamlansaydı ne olurdu?” diye sorarsanız, Bursaspor maçı vermezdi, bir başka deyişle “Gaziantepspor pek fazla reaksiyon” gösteremezdi derdim…

Bursaspor kendini çok fazla yenilemedi, kadro olarak da “derinleşmiş” sayılabilirler ancak, geçmişe oranla “kalite” katamadılar. Oyun planları hala işliyor, o konu da bir sorunları yok… Bir şekilde 15 puan oldular. Yine şampiyonluğun en ciddi adaylarından biridir Bursaspor…

G.Antepspor 0 - 1 Bursaspor (E)

Hiç yorum yok: