Schuster Açılımı #1

Bugünlerde Schuster’in açıklamalarına karşılık olarak “sen ne diyorsun be adam?” gibi bir ağız birliği yapmak moda oldu sanırım… Tamam, puan kaybı sonrasında geldiği için “kabullenmeme”, “ayıp örtme” olarak bakılabilir bu demeçlere. Ancak aradaki haklılık paylarını da göz ardı etmemek lazım… Buna örnek oluşturacak bir özlü söz falan yazmak istedim de, aklıma bir şey gelmedi. Neyse… “Açılım” adı altında “Schuster’i anlama” yoluna giriş yapıyorum. Ve öncelikle, işin daha çok Beşiktaş’ı ilgilendiren kısmından başlamak istiyorum…

“Bobo, Quaresma ve Guti olmadığında normal bir takımdan farkımız kalmıyor.” gibi bir laf etmiş sanırım Schuster. Ben duymadım, ama dediyse doğru demiş… Şöyle açayım; “Tabelayı değiştirme adına bu üç oyuncudan başka kaliteli bir isim yok…” Bunların dışında Necip, Ernst gibi “tabela değiştirmede” etkin olamasalar da, iyi hatta kaliteli denecek takım oyuncuları mevcut birkaç adet… Ancak çoğunluğu; yeteneksiz, güvenini kaybetmiş ve futbolu en temelden öğrenmeye tekrar başlaması gereken oyuncular oluşturuyor Beşiktaş’ta. Bunda sanırım hemen herkes hemfikirdir…

Beşiktaş’a bu sezon “çok iyi kadro!” dedirten oyuncular Quaresma ve Guti’ydi… Onların dışında büyük bir fark yok. Haydi geçmişten Bobo’yu da ekleyelim, zaten Schuster de eklemiş… Şimdi ben, Schuster’e “sen ne diyorsun be adam?” demektense, o saydığı üç ismi kullanırken ne sonuç almış onu merak ederim, ettim de…

Quaresma, Bobo ve Guti’nin bir arada 11 başladığı sadece 4 adet resmi maç var. Hepsi de galibiyetle noktalanmış… Bazı maçlar bu üçlüyü oynatma imkânı vardı hocanın fakat özellikle Bobo’yu sık sık rotasyona soktu. Yeni sakatlıktan çıktığı için, Fenerbahçe maçında oynatılmaması gibi… Özellikle o maçta Schuster’e çok kızgın olsam da, son günlerde “alın size rotasyonsuzluk!” der gibi üst üste aynı oyuncularla çıkınca da, adamın biraz haklı olduğu ortaya çıktı. Bobo üst üste 5 maç oynayınca beli yerinden oynadı ve belki devreleri kapadı…“Üçü sana fazla, bu Beşiktaş neler gördü! Sana ikisi de yeter.” diyerek; Quaresma, Guti ve Bobo’dan “en az ikisinin” 11 başladığı maçlara göz atalım:

Beşiktaş 3 - 0 Vikingur (Quaresma, Bobo)

Vikingur 0 - 4 Beşiktaş (Quaresma, Bobo)

Beşiktaş 3 - 0 Plzen (Quaresma, Bobo)

Beşiktaş 2 - 0 Helsinki (Quaresma, Bobo, Guti)

Helsinki 0 - 4 Beşiktaş (Quaresma, Bobo, Guti)

Bucaspor 0 - 1 Beşiktaş (Quaresma, Bobo, Guti)

Karabükspor 1 - 4 Beşiktaş (Quaresma, Guti)

Beşiktaş 4 - 0 Ankaragücü (Guti, Bobo)

Fenerbahçe 1 - 1 Beşiktaş (Quaresma, Guti)

Beşiktaş 2 - 1 Antalyaspor (Quaresma, Bobo)

Rapid Wien 1 - 2 Beşiktaş (Quaresma, Guti, Bobo)

Beşiktaş 3 - 0 Mersin İ.Y. (Guti, Bobo)

Beşiktaş 2 - 1 Sivasspor (Guti, Bobo)

Porto 1 - 1 Beşiktaş (Guti, Bobo)

Beşiktaş 1 - 1 Kasımpaşa (Guti, Bobo)

Gaziantep BLD. 1 - 0 Beşiktaş (Quaresma, Bobo)

Gençlerbirliği 0 - 2 Beşiktaş (Quaresma, Guti)

Toplam 17 maç var burada, siyah renkliler galibiyet demek; mavi renkliler beraberlik; yenilgiler de kırmızı…

Tek yenilgi, belki de Schuster'in şuana kadar en büyük hatası olan "moralsiz as kadroyla" maça gidilmiş olunması ve Bobo gibi oyuncunun dinlendirilmemesi ile geldi... Sene başından bildiğimiz Schuster'in o tip bir kadroyla gitmesi imkansızdı. Bir müdahele mi geldi, bu maçı kazanmazsak yanarız mı denildi bilemiyorum... O maçta psikoloji farklıydı, Quaresma yeni sakatlıktan çıkmıştı; zaten Quaresma "Quaresma" olsa o maçta iki golü vardı... Ve sonradan anlaşılacağı üzere Bobo da maç içinde problem yaşamıştı. Beraberlikler de Kasımpaşa harici kabul edilebilir… Kasımpaşa maçı pek iyi olmadı doğrudur ama 95’de penaltı girse o maç da siyahlaşacaktı. Porto maçında beraberliği kabul etmekten öte; takımın o günkü görüntüsü hakkında söyleyeceklerimi, Schuster’in 1960’lar söylemine dem vuracak olduğum “açılım dizisinin" ikinci bölümüne saklıyorum…

Diyeceğim odur ki; Beşiktaş’ın iyi kadrosu olduğu söylenemez fakat “kadro iyi” yanılgısına düşüren çok iyi denebilecek oyuncuları vardır. Ve bu oyunculardan en azından ikisini kullanırken adamın gayet iyi iş çıkarttığı görülüyor… Bu oyuncuların hiç olmadığı ya da sadece birinin olduğu durumlarda ise; ortaya çoğunlukla “”çözümsüzlük” çıkıyor… Çünkü yerlerine oynayan oyuncuların 3 metre öteye attıkları olumlu pasa veya boş kaleye top yuvarlamasına ciddi ciddi “tav olacak” durumdayız… Sergen’in yorumları sinir bozucu olabiliyor, farkındayım. Ancak arada çok önemli detaylar da veriyor bir futbolcu olarak. Mesela bugün Quaresma hakkında bir şey dedi: “Maçta dikkat ettim, mesela koşuyor alıyor topu ve kafasında bir oyun planlıyor. Verip, tekrar alacak falan… İyi güzel de, onu anlayacak başka adam da yok ki etrafında, Quaresma anca hayal kurmakla kalır yani sahada! Verdiği top zor geri gelir ona…”

Onlar yokken, Beşiktaş’ın eski halinden pek fark olmuyor, hatta bireysel performans olarak bazı oyuncuların “eski hallerinden” bile kötü oldukları görülüyor. Takım kötüyken defansı ayakta tutan yegâne adam Sivok zaten arazi… Bunla beraber yine “karakterli futbol” oynatılmak istenince, işler iyi gitmiyor. Maçına göre karakter değiştirmek, “karaktersizliği” de getirebilir. O riske değer mi bilmiyorum… İyi kötü bir “karakter edinmiş” takımın, Porto karşısında mağlup durumdan dönebildiğini gördük. Aynı şekilde Rapid Wien’i yine geriden gelip yendiğini… Sanırım bunlar ikinci yazının konularına dahil oluyor. Devam etmeye çalışacağım önümüzdeki günlerde…

34 yorum:

gökhan dedi ki...

"“Bobo, Quaresma ve Guti dışında iyi bir oyuncumuz yok.” gibi bir laf etmiş sanırım Schuster"

bu üçü yokken normal bir takımdan farkımız kalmıyor dedi schuster. tam ağzından çıkan bu, zaten ne demek istediği anlaşılmış.

yazıya katılıyorum. bizim iyi bir "takım" kurup üstüne q7 ve gutiyi almamız lazımdı. ama biz q7 ve guti olunca anca iyi bir takım olabiliyoruz. sorunda burada çıkıyor. bu ikisinin yokluğuna bir de alternatifsiz bobo eklenince maç kazanamayacak duruma geliyoruz.

milyon tane sebebi var tabi bunun. geçmiş yıllarda yapılan hatalar burada etken ama temel sorun eldekilerden neredeyse hiç katkı gelmemesi. nobre, holosko, tabata ve nihat o kadar feci durumdalarki schuster ne yapsın diyorum. hani 3-5 maçlık formsuzlukta değil, 2 yıldır durumları felaket. bu da olayın teknik direktörden bağımsız olduğunu gösterir. şunlardan 2 tanesi kıpırdansa iş değişecek ama ben hepsinden umudu kestim.

ancak yine de bunların bahane olmadığını düşünmekteyim. hafifletici çok sebep olsa da schusterin performansı da kötü. bir transfer dönemi daha görmesinde fayda var ama kendisinin oturup az biraz düşünmesi, bazı şeyleri düzeltmesi lazım.

Cartalete dedi ki...

Eyvallah, düzelteyim o zaman bende...

Baştan söyleyeyim yeri gelmişken; amaç Schuster'i hatasız göstermek değil asla. Ancak "bu kadroya bile iş yapamadı" ya da "yolun sonu ayrılık" gibi söylemlere karşın bir kalkan olarak görülebilir :)

borasahin dedi ki...

Genel olarak katiliyorum, yalniz hocanin "al size rotasyonsuzluk" demesi kismina pek katilamayacagim. Rapid macinda Q7'yi oynatmaya ne gerek vardi mesela? Bizim icin onemli olan Trabzon maciydi. Q7 ve Bobo'yu oraya sakla. Bobo da TS macinda yoktu. Veyahutta G. Belediye macinda Bobo'yu niye oynatti! Bence bu rotasyon konusunda bazi hatalar yapti ve onlar da pahaliya patladi diyebiliriz.

Ayrica yeni kurulan bir takimin bu kadar cok rotasyon yapmasini dogru bulmasam da hocanin oyunculari tanimasi gerekcesinden dolayi ne denebilir, onu da bilmiyorum, sadece biraz daha dikkatli olsaydi belki kritik maclara daha guclu bir kadro ile baslamak mumkun olabilirdi.

Bugun Chelsea bile yanilmiyorsam 3 mactir ust uste kaybediyor. City bir kere cizdi ve sonrasi geldi, bu isler biraz zincir meselesidir, bu kadar maci ust uste kaybettikten sonra birseyler yapmak da kolay degil, hocanin bence bunu goz onune almasi gerekiyordu, o surec butun havayi goturdu.

Bu arada onunde 4 tane kritik mac var. Benim icin kaybetse de onemli degil. Transfer donemi ve Bobo'nun durumuna bakiyorum, ayrica "modern futbol, karakter asilama, kimlik kazandirma" gibi seylerin mevcut oyuncularla yurumeyecegini gordukten sonra ki aslinda asikar ve yaristan da koparsa genc oyunculara bakisini ne olacak onu merak ediyorum. Iyi genc oyuncularin olduklarini soyleyen sizlersiniz. Bir Onur'a sans vermek bu kadar zor olmasa gerek ya da Ismail ya da Necip ya da Cenk.

ard dedi ki...

peki o zaman schuster ne işe yarıyor sorusu gündeme gelmez mi? ya da teknik direktörün görevi elindeki oyuncuları üst düzeye çıkartmak ya da eldeki futbolcu yekününün en başarılı olacağı sistemi bulup bunu uygulamaya çalışmak değil midir? ligin en kötü futbolunu oynayan sivas,konya,g.birliği,kasımpaşa'ya karşı oynanan üretkenlikten uzak ve buna rağmen savunmada son derece kırılgan olan oyunun bahanesi bu olmamalıdır. ayrıca sakatlıklar deniliyor. e peki bu sakatlıkların hemen hepsi adele sakatlığıyken bu konudan teknik heyeti azade tutmak bence yersizdir. kaldı ki aynı adam fenerbahçe'de kondisyonerken onlar da benzeri sakatlıklardan başlarını kaldıramadılar. ayrıca herşeyi geçtim kayserispor'da şota dinamik ve modern futbola benzer birşeyler üretmeye çalışırken; kadrosu da ortadayken gerçekten bu bahaneler ciddi olarak anlamsızlaşıyor.

Cartalete dedi ki...

"Alın size rotasyonsuzluk!" mevzusu bence de hatalı. Ancak ben bu konuda müdehalaye uğradığını düşünüyorum...
Yukarıda da bahsettiğim gibi, hatalar yaptı kadro seçimleri hakkında, hala daha yapıyor. Ancak bu hataları yapma şansı var, ilk sezonunun daha yarısındayız.

Bir de genç oyuncular hakkında; Schuster'in Necip'i falan kesmesi ne anlam taşıyor bilmiyorum ama şu ortamda genç oyuncuların olmaması hayırlıdır.

Genç oyuncular iki şekilde kazanılır; ya takım çok iyi gider, camia ve taraftar morallidir, araya birer birer genç sıkıştırırsın onlar da iyi yapının içinde kaynar gider ve sevilir.
Sene başında takım iyi giderken Necip'te olduğu gibi.

Ya da tamamen yarıştan koparsın, taraftar da kendini bir resetler; sahadaki oyuna bakmamaya başlar. Bu ortamda da genç oyuncular şans bulabilir çünkü baskı olmaz.

Ancak şuan hem gerilim ve baskı var, aynı zamanda yarış da kıyıdan köşeden devam ediyor. Yani bir beklenti var...

Maça gidenlerin söylediğine göre Cenk'e vık vık edenlerin sayısı hiç az değilmiş. Şimdi desek ki Oğuz oynasın Erhan'ın yerine, böylesine bir ortamda tek bir hata bir daha onu görememe şansını ortaya çıkarabilir...

Ayırca Necip şuana kadar aldığı ligteki sürelerle, geçen yılın toplam süresini geçti.
Onur'u, Fink'in ve İnceman'ın önünde tutan da Schuster'di.

Dediğin gibi ben de bekleme taraftarıyım. Bu adam bizi uçurur da demiyorum ama bekleyelim...
Bobo'yu "olmazsa normal takımız" kategorisine soktuğuna göre elinde tutar heralde :)

Cartalete dedi ki...

sıyrılıp gelen;

Bana göre son haftalarda elindeki kadroya göre maksimum verim almayı başarıyor. Son Konya maçında ben bu kadar pozisyona girileceğini sanmıyordum mesela...

Savunma hataları olarak da genel bir "kırılganlık" değil, oyuncuların temel futbol bilgisi zayıflığından ileri geldi diye düşünüyorum.

Bu oyuncuların verimsizliğinden O da farkında falan şuan elinden pek birşey gelmiyor. Schuster'i getiriyorsanız, en azından bir iki transfer dönemini daha geçirmesini beklemelisiniz bence oynattığı oyun hakkında tam yargıya varmak için.

Adsız dedi ki...

Hafta sonu spor programlarının yeni avı schusterdi...aynı mütecaviz dil ,aynı bilmişlik ve aynı kibirle en son avlarının peşindeydiler..".Fatih hoca"larına soru dahi soramayanlar belli ki yabancı hocaları kolay av nesnesi olarak görüyordu...mesele schuster olsa susup otururdum....Ama low'e çırak dediklerini hatılayacak yaştayım...Luce futbol dünyamızla ilgili haklı tespitlerinden sonra çingene olmamış mıydı?Beşiktaş'a defansif ikinci sınıf futbol oynatıyor diye atıp tutanlar ,şimdi neden defans yapmıyorsun demiyor mu?Del Bosque kasap değil miydi? arogones e alzeimer hastası muhamelesi yapan kimdi? Hidding in kovuluşuna girmiyorum bile...Zico fb ye tarihinin en önemli uluslararası başarısını yaşattığı yıl basının hedifine oturup kovulmadı mı?Liste çok uzar, pehlivan tevrikasına döner...

Necip medyamızının büyük çoğunluğunun zenofobik oluşunun da hatırı sayılır etkisi var bu diskurda, kolay ,emeksiz iş yapma alışkanlığının da...Aynı format ,hazır iş yapan bir ürün gibi seri imalat piyasaya sürülüyor ve ne yazık ki iş de yapıyor...Yani Nazım ın dediği gibi "kabahat senin,— demeğe de dilim varmıyor ama —kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!"taraftar kardeşim,kardeşlerim....

Hoca şu hatayı yapmış ,bu hatayı yapmış..Yapacak tabii, yapmamak mümkün mü? Şapka çıkaraltılacak Alex Ferguson ,belki de dünyanının gelmiş geçmiş en iyi stoperlerinden birini ,Pigue yi fiziki olarak yetersiz diye elinden kaçırmadı mı? Bizde olsa boynuna ip bağlanır sokaklarda gezdirilirdi..
Barca yı ben de çalıştırırım ne olacak benzeri kahvehanelerde bile bayatlamış laflarla geldiğimiz yer belli...gerçekçi olalım türkiye üçüncü sınıf bir futbol ülkesidir ve bunu değiştirmek hoca kovmakla olmuyor, olmayacak...İnsan olarak, bir futbol emekçisi olarak büyük saygı duyduğum rıza'nın, ertuğrulun' un çizdiği tablodan memnun muyuz?/memnun muyduk?

Schuster babımın oğlu falan değil, bana avukatlık ücreti de ödemiyor ama bizden sonraki kuşakların da tv başında hoca asma törenlerini izlemesine razı değilim....Ben çalışmaya, emeğe, zamana ,sabra inananlardanım...Önününde bulduğu malzemeyi dönüştürerek olabildiğince tabii, uluslararası geçerliliği olan bir takım inşa etmeye çalışıyor...Bu kolay olsaydı zaten akaretlerde 3-5 uefa damgalı kupa olururdu...Zor ,çok zor, sanıldığından da zor...şapka giyerek batılı olunamadığı gibi, trasferle de şipşak takım olunamıyor...adamların altyapıdan yetiştirdiği 4 oyuncunun değerinin, bütün futbol endüstrimizin bütçesini katladığı gerceğini unutarak yola çıkmayalım, hayellere kapılmayalım...Bu iş planlama, altyapı, emek, zaman işi..Şapka, kravat takmaya başlayarak olmuyor... siyah beyaz ölüm yaşam

Cartalete dedi ki...

Bu arada yukarıda Schuster'in bariz hatası gibi gözüken, moralsiz ve dinlendirilmemiş bazı as oyuncularla gidilip kaybedilen Antep BLD maçı var.
Quaresma, Bobo vardı o maçta. Sonradan aklıma geldi ve ekledim listeye...

borasahin dedi ki...

Oguz Ceylan'dan bahsetmiyorum ama Erhan kadar tepki gostereceklerini de dusunmuyorum.

Simdi tabii statta olmadigim icin durum nedir bilemiyorum ama Necip konusunda ayni fikirde degilim. Manisa ve en son K.Pasa maclarinda hatalar yapti, bunun uzerine gol de yedik, en az Erhan'inki kadar bariz, fakat bilmiyorum tribunden bir homurtu geldi mi? Dedigin gibi cok yipratmamak lazim ama TV'dan Necip konusunda taraftarin verdigi bir destek var gibi gorunuyor.

Cenk konusundakileri takmamak lazim, bu seyirci Burak'a da hatta Ibrahim Akin'a da takikti! Cenk ne yapsin bilmiyorum ki hatasi da yok adamin, o zaman onlara Hakan layik! Seyirci oyuncuya takacak diye oyuncuyu oynatmamak kadar sacma birsey yok! Yonetimin bu konuda birseyler yapmasi lazim.

Dikkat edersen ihale su anda Schuster'e de kalmis degil. Bazi mimlenmis oyuncularin ustunde. Bunlardan biri de Holosko ve bence Nobre ve Tabata dahil olmak uzere en az elestirilmesi gereken adam. Bir kere oynayamayacagi bir pozisyonda oynanmaya zorlaniyor. Ikincisi yapamayacagi isler bekleniyor. Holosko ya cift forvetten ikincisi olur ya da soldan sekillenen bir oyunun sagdan tamamlayicisi ya da kontraatak oynayan bir takimin derin top kovalayan en uc oyuncusu, nokta! Baska bir sey beklersen bosa beklersin. Bence su anda GS macinin en onemli oyuncusu, ondan baska skor yapacak bir oyuncu kaldi mi?

Ben yine ayni fikrimi koruyorum :) Gencler konusunda biraz daha farkli davranabilirdi, daha baska birseyler var sanki.

Su 4 macta bence direk teknik direktorluk yapmasi gerekiyor, rakipleri iyi analiz etmek zorunda! Q7 de yok, Bobo da yok, elde kaldi Guti! Ama sifir cekse dahi benim acimdan onemli degil, senin gibi simdilik beklemeyi tercih ediyorum, en azindan sezon sonuna kadar.

Cartalete dedi ki...

siyah beyaz ölüm yaşam;

Teşekkürler, tam da anlatmak istediğim konu buydu. Schuster'in haber sıkıntısı çeken basının "malzemesi" olmasından rahatsızım. Buna Beşiktaşıların da çanak tutmasından daha da rahatsızım...

Bugün bi gazete 2 sayfa çarşaf çarşaf haber yapmış; 1960'da Beşiktaş lidermiş, bugünkünden iyimiş sıralama olarak falan...
Bu kadar olmaz yahu..

Hadi Schuster abarttı diyelim, adam alakasız bir puan kaybetti salakça defansif hatalarla; o sinirle hıncını bir şekilde çıkaracaktı. Ya rakibe sallayacaktı ya kendi futbolcusuna. (Sir) Denizli Kasımpaşa maçından sonra İbrahim Kaş'ı direk hedef almadı mı mesela?
O an kızgınlıkla olabilir bu tip söylemler.

Ama adamlar oturup bunun üzerine saçma sapan araştırma yapıp, haber çıkarıyor yahu...

Ki en acısı da; adam haklı.

Cartalete dedi ki...

Bilsem ki Erhan'ı Tabata'yı falan inatla gençlerden önde görüyor kalite olarak, haklısın diyeceğim.

Ama bunun kendisi de farkında... Oğuz kiralanmayacak, ikinci yarıda kadroda olacak ama Erhan'a kulüp bul denmiş mesela. Dediğim gibi Inceman'ı anında uçurup, Onur'u A takım oyuncusu yapan da kendisi. Cumali'nin omzu çıkmasaydı Fink'in önünde olacaktı.

Ama son günlerde ne oldu bilmiyorum.. Neden Necip kesik yedi cidden pek anlamıyorum, bir iki hata yapar da yem olur diye mi yoksa cidden hata yaptı diye mi?

O yüzden bekleyelim diyorum. Devre arası, hatta gelecek sezon kim gidiyor, kimlere değer veriliyor göreceğiz.

Noat Samisa dedi ki...

Kadro kalitesi ve 60'lar futbolu, Beşiktaş'ın o vakte kadar gelenin geçenin üzerinden geçtiği Kasımpaşa'ya karşı kaleyi bulan ilk şutunu 85. dakikada, diplerde gezen Sivasspor'a karşı 2 puanı son dakika direkten dönen topla kurtarmasını mümkün kılacak kadar kötü değil.

Son olarak da iç sahada Konyaspor. Üç adet averaj maçından alınan alınan puan hasbelkader beş.

Denizli ve Ertuğrul Sağlam dönemi Bobo'lu ve Cisse'li maçları sayalım bir de, sonucu bundan farklı görmeyeceğiz. Bobo ve Cisse (Ernst sonrası, öncesi ise Uğur) yalnızca, fazlası değil.

Takım maç kaybettikçe hiçbir şey kazanmıyor. Ha, beklerim ben; 40 sene kalsın Schuster. Ama adamın adeta zırvalıyor oluşunu hayra yormayı da bırakalım. Tigana'yı, Del Bosque'yi ben yemedim; son ana kadar her ikisini de çılgınca destekliyordum. Çünkü ellerinde yeni ve genç kadrolar vardı. Geleceği vardı, ama Schuster'in elindeki kadroda böyle bir gelecek yok. Onur'un oynadığı hiçbir maçı kazanamadı takım mesela, nedeni hocanın Onur'u sürekli takımın skora ihtiyacı varken (Kayseri deplasmanı ilk 11 hariç) oynatmasıydı. Necip'i kimden, niçin sakınıyor madem geleceği kovalıyorsa?

Kendisinden geleceği inşa etmesinin istendiğini sanmıyorum, zaten böyle bir geçmişi yok. Hoca bugün kazanmaya çalışıyor, ama epeydir başaramıyor. Bakalım, bekliyoruz devre arasını. Zannımca bir santrafor gelir, iki-üç adam da gider; yolumuza bakarız.

Cartalete dedi ki...

Noatcan;

Yinelemek gerekirse; amaç Schuster'i hatasız göstermek, demeçlerini "adam ne konuştu be!" manasına getirmek değil. Schuster'in "her doğru her yerde söylenmez" gerçeğini hiçe saydığı için Real Madrid'de kovuldu mesela. Burada da söylediği şeyler doğru ama kaybettiği maç sonrası söylediği için "zırvalıyor" diyebilrisin.

Ancak bu durum basın tarafından ciddi bir gündem alınmış konumda, hatta süsleniyor. "Fatih Tekke'yi de Cuma'ya gittiği için almadı kadroya" gibi bunu yazan da Hürriyet gibi bir gazete... Adamın ne demek istediği belli, ama çekilen taraf da belli. Ben bundan rahatsızım.

Ayrıca Ertuğrul Sağlam'ın Cisse-İnceman, önde de Bobo ile iyi sonuç aldığı doğrudur. O kurguyu biz mi bozduk İBB maçında, akabinde Metalist maçının ikinci yarısında? Ortasaha Serdar'ı biz mi sağbek yaptık da, ortasahada rotasyon imkanı kalmadı?

Cisse-Ernst ortasahasına geçilince şampiyon olundu, onun öncesinde biz mi Sivok'u koyup, Cisse'yi kestik? Her seferinde kötü sonuç alınmasına rağmen devam ettik?

Schuster'in de bu tip hataları var, olacak. Ama geçmişe nazaran daha olağan hatalardır bana göre... Bununla birlikte takıma kattıkları da önemlidir.

Kasımpaşa maçında 85'e kadar bir şey yok ama yine golden sonra "futbolu bilmez" Tabata'nın Guti'yi savunduğu boş kaleye attırmadığı pozisyon var, hemen akabinde penaltı var... 85'e kadar pozisyon olmaması ne kadar anormalse, o kadar kısa sürede maçın dönme ihtimali de anormal.

Sivas maçının son dakikasında neler olduğunu burada açıkladık hatırlarsan... Yine aynı kapı: "futbolu temelden öğrenmeye ihtiyaç duyan oyuncular sorunu..."

Necip'e 11 adamı intibası bırakan kendisi, Onur'u ortaya çıkaran kendisi; daha tecrübeli alternatifleri varken. O nedenle gençlere ve takımdaki yeteneksizlere gerçek tutumu için bekleyelim diyorum.

Ama kesinlike ortada Schuster'i net bir şekilde "ıskartaya çıkaracak" nedenler yok bana göre.

Noat Samisa dedi ki...

İlk kez mi yazıyor abi Hürriyet? Bu gerçek değilse, bunun takım-hoca ilişkisine ne etkisi olur ki? Taraftar hocayı istifaya davet etmiyor da Holosko'ya küfrediyor. Ben bunların birbirinden farklı olmadığını, hatta ikincisinin daha kötü olduğunu düşünüyorum. Zaten bundan önceki hocaları da taraftar göndermedi, dolayısıyla bu endişe yersiz.

Cisse-Bobo örneği Schuster'le eski hocaları karşılaştırmak için değil, dönem dönem takımın hayati oyunculara sahip olduğu için verildi. Elde Guti ve Quaresma yokken, çok daha sınırlı oyuncularla bu takım pek çok maç kazanabiliyordu. Yani kadro kalitesi, kazanmak için yetersiz değildi. Yine yani, oynadığımız takımlar Kayseri ya da Trabzon değil, zira normal sonuç dedik onlara; Sivas, Kasımpaşa ve Konyaspor.

Kasımpaşa maçı kazanılabilirdi, bundan da bahsettik birlikte. Ama hocanın açıklamaları ve gelecek açısından bu önemli değil. Hoca o gün de hakemden yana şikayetçiydi. Her puan kaybı sonrası bir şeylerden şikayet yerine ''daha çok çalışacağız'' sözünü tercih ederim; işine saygı açısından.

Futbolu bilmez adamlarla şampiyonluk kazanıldı, diyorum; dolayısıyla bu mazeret değil. Mazeretse bile zaten takım fazlasını şu yaş ortalamasıyla kazanmayacak.

Net bir başarısızlık ve çaba eksikliği olduğunu düşünüyorum. Bu da hocayı eleştirmek için fazlasıyla yeterli. Yapılan işin herhangi bir ulviyetini göremiyorum. Ha, ben de bekliyorum; herhangi bir şeyi eyleme döktüğüm yok. Korkulan şey tribünlerin hocayı istifaya davet etmesi ise korkuya gerek yok, böyle bir şey olacağına ihtimal vermiyorum.

Cartalete dedi ki...

Korkulan şey basının ta kendisi ve yönetimin bizzat "fevri taraftardan" bir farklarının olmayışı. Yeni bir teknik direktörü "bıktırıp, kaçırtma" eylemini daha kaldıramam açıkçası.

Sivas zaten kazanıldı, son anlar hariç bir tehlike de yoktu. O pozisyonun da neden doğduğunu açıkladık, hem fikir olduk. Kasımpaşa kazanılabilirdi. Konyaspor maçında bana göre pozisyonlar ve oyun tatminkar, o kadroya göre... Yenilen goller aynı hastalıktan.

Beşiktaş daha kötü kadroyla şampiyon oldu derken; Sivok vardı en azından mesela, takımın gerizekalı gol yeme ortalaması düşmüştü bir de Cisse - Ernst olunca ortasahada. Holosko son haftalarda direk damga vuran adamdı, bugün küfredilen adam.Tamam, bugünün as kadrosu o günün kadrosudnan iyi ama çok da kötü denemezdi.

Ayrıca o sezon bariz bir kalitesizlik vardı ligte. Sivas bamgümle şampiyonluğa oynayabiliyordu. Bugün ise yayın gelirleriyle gelinen nokta şu ki; Anadolu takımları, 4-5 sene önce 3 büyüklere gelse omuzlara alınacak adamları transfer edebiliyor.
Lig sonuncusu kalkıp Makukula'yı alıyor mesela...

Küçük görmüyorum o başarıyı, ama sonra ne oldu diye de sormak isterdim.. :)

Geçen sene de kadro kötüleşince, teknik direktör takıma ve lige daha uyumlu olmasına rağmen puanlar kaybedildi...

Ayrıca Schuster o açıklamaların dışında "üzgünüz, çalışacağız" da demiş diye duydum.

Noat Samisa dedi ki...

Sivasspor sonradan oyun anlayışını değiştirmeye çalıştı, oyununu şimdiki Kasımpaşa'nın oyununa benzetmeye çalışıp en kritik adam Mehmet Yıldız da sakatlanınca çöktü. Bamgüm oynamıyorlardı, gayet bilinçli setlerle gol attılar. Ben bu sezon henüz Beşiktaş'ta sağ bekin ortasına sol bekin ayak koyup gol attığını görmedim, ama Sivasspor atabiliyordu. Hem de bir kez değil, çok.

Klasiktir, Sivasspor diğerleri kötü olduğu için yükselmiştir. Beşiktaş da diğerleri kötü olduğu için şampiyon olmuştur. Aynı şey.

Yapma yahu, lig kötü, her şey kötü; bir tek Schuster'in futbol fikri güzel'e varıyoruz bu şekilde. Ziya Doğan haklı, onun takım kurduğu paraya bizde Guti ve Q7 var. Ne olursa olsun veriler ortada, 13 maç 21 puan son 4 yılın en kötü Beşiktaş performansı.

Aptal goller yemek istemiyorsa hoca, 4 yıldır aynı aptal golleri yediren Toraman'ı Zapo'ya tercih etmeyebilir mesela, daha aptalca goller yemeyiz bu şekilde. Erhan'ı hala oynatmayabilir mesela, gayet net ve hemfikir olduğumuz örnekler. Bunları açıklayamıyoruz, bekliyoruz.

Lig sonuncusu Makukula'yı alıyorsa, biz de Guti'yi aldık. Bu da bir fark getirmeli, değil mi?

Yönetim konusu geçmişte de aynıydı. Telegol izlemiyorum mesela, yaratılan hava hakkında hiçbir bilgim yok. Yönetim de izlemezse sorun yok, mesele de en başından beri bu ya zaten; sorunun insanların Schuster'i eleştirmesiyle hiç alakası yok. Umut tacirliği yapılıyor bana göre, gerçekçi olmak gerek.

borasahin dedi ki...

Noat, Cartalete;

Su ana kadar ortada net bir basarisizlik var ama hocanin dedigi gibi sampiyona Mayis'ta bitiyor! 13 macta 21 puan, FB'yi 21 puan bile kabul etsek, onundeki takimlarin toplam 25 puan gerisinde; gecen sene 27 puanla onundeki takimlarin toplam 6 puan gerisindeymis.

Sampiyon kadrodan Delgado, Tello yok Guti, Tabata var; Yusuf-Q7 ve ekstralar. Cisse'nin yerini dolduracak oyuncuyu da var kabul edebiliriz. Basit mantik :)

Bu takimin kadro kalitesi Schuster'in oynatmak istedigi oyun icin yetersiz olabilir ama TR icin degil, bunun asikar oldugunu dusunuyorum, tabii sampiyonluk garantisi demek degil!

Schuster'in ne oynamak istedigini henuz cozebilmis degilim. Bobo-Q7-Guti olsa dahi beklentileri karsilayamayacak gibi bir hissiyat icimde beliriyor ama beklemek, gormek gerek. Belki okeye dorduncu lazimdir :)

Su asamada kimse hocayi iskartaya cikarmiyor. Acikcasi ben de taraftarin hocayi istifaya davet edecegini sanmiyorum. Delgado olayinda oldugu gibi bir iki oyuncunun kellesi gidecek gibi gorunuyor. Keske Tigana ve VDB icin bu sabir olsaydi.

Onumuzdeki 4 mac kritik. Bobo yok, Q7 yok. TR liginin dinamiklerini dikkate alarak bu maci kazanmak mumkun olabilir. Taraftarin kufrettigi Holosko hucumda bence macin kilit oyuncusu olur!

Ozetle arada buyuk bir fikir ayrismazligi oldugunu sanmiyorum, sadece Cartalete daha olumlu, sen biraz daha olumsuz bakiyorsun :) Ben Schuster adini duydugumdan beri temkinli yaklasmayi tercih ediyorum :)

Cartalete dedi ki...

bora, noat;

Ben derdimi net olarak söyleyeyim; Schuster'in olağan üstü bir teknik direktör olduğunu söylemiyorum. Referansları var, Beşiktaş'ta da bazı maçlar, oynattığı oyun düşüncesi insana ışık verebiliyor.

Benim için yeterlidir. Yani isime dayalı değil, Schuster veya şuan için aynı durumda olacak bir başka teknik direktör... Amacım artık bir teknik direktörün ciddi anlamda desteklenmesi ve takıma darbe, damga vurmasıdır.

Toraman diyoruz, Üzülmez diyoruz... Eski Konya maçlarını gösteriyor; yıl 2006 yine Konya maçı, maç kaybediliyor. Hata Toraman'dan, TD Tigana...
Yıl 2010 yine aynı.

Keza Üzülmez. 10 senedir değişmiyor deniyor çünkü teknik direktörler değişiyor. Adamlar önceki kariyeri sebebiyle bir şey sanıyor, tam ne mal olduğunu anlamışken zaten kovulmuş oluyor. Kalıcı olan yine bu safra futbolcular grubu oluyor...

Noat; Sivas'a haksızlık yaptım, kabul ediyorum. Ancak o gün lig daha bir basitti bence. Üstelik Beşiktaş kazansa "bravo" denecek maçları alamadı Galatsaray maçı hariç. Kadro da çok kötü değildi, en azıdnan eldekiler formdaydı. Küçümsemiyorum ama ogünü örnek gösterip bugüne de endekslemek yersiz diye düşünüyorum.
Ayrıca Bora'nın dediği gibi, ligde belirgin bir şey yok henüz. :)

Noat'la ayrıldığımız nokta; Schuster'e gitsin demekte gönlü el verse de, yarın kovulsa pek itiraz etmeyeceği. Benim ise buna kesinlikle karşı durmamdır.

borasahin dedi ki...

Yok canim, su anda gonderilmesine herkes itiraz eder! Daha geleli kac ay oldu? 5 ay mi?

Su anda cok erken, sezon sonuna kadar gormek gerek, sadece 5 aylik surece bakip cikarim yapma durumu diye dusunuyorum. Benim adima daha fazlasi degil.

Schuster transferi beni Tigana ya da VDB kadar heyecanlandirmis degil ama dakika bir gol 1 durumuna girmeye gerek yok :)

Noat Samisa dedi ki...

Evet, çok büyük fikir ayrılıkları yok zaten olması da mümkün değil. :)

Ben şu şerh ile başlıyorum: Bu takım, kaybederek hiçbir şey kazanamaz. Kazanamadıkça da ileride iyi bir şey olacaksa bile haftaya olası Galatasaray mağlubiyeti sonrası Schuster'in kovulduğu açıklanırsa, ben bu duruma hiçbir şekilde isyan etmem.

Zira bu yönetimi yıllardır biliyoruz. Elde başarı anahtarı olarak yalnızca hocanın özverisi var, ben en başından beri buna inanıyorum. Mesele suçluyu bulmak değil, benim asla böyle bir derdim yok. Suçlu belli, bazen aynaya da bakmak yeterli olabilir. Ben Schuster'in biraz daha çaba gösterirse, daha ehemmiyetle yaklaşırsa basit çözümler üretebilecek olmasına rağmen bunları yapmadığını düşünüyorum ve diğer yaptıklarının da onaylanmasına ya da gerekçelendirmesine anlam veremiyorum. Hele ki bunların olumlu bulunmasına hiç.

enorton dedi ki...

Yazıyı ve tüm yorumları okudum, ellerinize sağlık diyorum. Ben Noat'a yakın duruyorum görüş olarak. Schuster'in şuana kadar gösterdiği performans tam bir fiyaskodur. Özellikle formsuz oyuncuları ısrarla oynatarak ıslıklanmalarını ve küfür yemelerini sağlaması da ilginç. Delgado ıslıklanarak gitti, Nihat ıslıklandı, Erhan ıslıklanıyor, Hakan Arıkan ıslıklanıyor en son olarak holoskoya siktir çekildi. Bir sezonda bu kadar oyuncu ıslıklanmamıştı sanırım daha önce ama hocaya en küçük bir tepki yok.

Geçen yılın en iyi oyuncusu kim derseniz ben Ferrari derim. En istikrarlısı kim derseniz Fink derim. Bu iki oyuncudan sıfır verim aldı hoca, Zapo ya bel bağladı ama şimdi onu da kesti onca pozisyon hatasına rağmen Toraman'ı oynatıyor.

Trabzon - Fener maçlarına İsmail ile başladı ama şimdi üzülmez oynuyor hem de ismail milli takımda oynamasına rağmen. Yine Trabzon Fener maçlarına Bobo yerine Nobre ile başlayarak bu iki maçtan 1 puan almamızı sağladı hoca.

Hocaya geçmiş yıllara göre en olumlu bakabileceğim yönü gençlere olan tutumu idi ama şimdi görüyoruz ki gençler kadroya bile giremiyor... Batuhan'ı Denizli gönderince nasıl da suçlanmıştı "önemli olan sorunlu topçuyu oynatabilmektir" diye ama şimdi hoca Tekke'yi kesince hoca haklı oldu. Hani hoca kendisi de zamanında sorunlu topçuydu, sorunlu olanlardan anlardı :)

Schuster'e sabredelim bu seneyi kaybedelim ama geleceği kazanacağız da diyemiyorum, oyuncuların yaş ortalaması 30 un üstünde. hoca hala rüştüyü, üzülmezi, tabatayı, Nobreyi, Mehmet A. yu oynatmaya devam ediyor. Seneye bu adamalrın yarısı yok, kalanı da 10-15 maç anca çıkarır.

Maç sonu açıklamarı ise tam bir facia bence hocanın. Her maçtan sonra hakemleri suçluyor, şimdi rakipleri suçlamaya başladı. İlerleyen haftalarda kendi oyuncularını suçlamaya başlayacak, daha sonra da top toplayan çocukları...

Ben hiç sevemedim hocayı, ne kadar çabuk kurtulsak kardır diyorum. Kısa vadede hoca kovmanın zararlarını ve son 10 yılda 5-6 hoca kovmamıza rağmen sadace 2 şampiyonluk aldığımızın da farkındayım ancak Schuster'de gelecek görmüyorum.

Cartelete'nin söylediği gibi Kasımpaşa maçında penaltıyı atabilirdik ama Sivas maçında 90+ da rakipin topu direkten dönmeyebilirdi, ya da Antalya maçında 94 te rakip boş kale yerine topu ağlara da gönderebilirdi. Bunlar futbolda hep var, var olacaktır da.

(Geçen seneye ilişkin hatırlatma;

Ankaragücü maçı 90da Bobonun direkten dönen topu, Kasımpaşa maçında Holoskonun 2 ve Tello nun 90 da kaçırdırdığı gol, Trabzon maçı 90 da verilmeyen penaltı, Fenerbahçe maçında bobonun kaçırdı penaltı vs. Sadece şu saydıklarım gol olsa geçen yıl en kötü ikinciydik)

Adsız dedi ki...

Güzel bir haber vereyim.Rıdvan bugünkü a2 maçına ilk 11 çıkmış.

Cartalete dedi ki...

enorton;

Bu ıslıklanma olaylarını Schuster'in olmayan oyunculardaki ısrara bağlamamak lazım. Islık, homurtu olayı senelerdir baş gösteriyor. En son küfre döndü. İnönü'yü deplasmana çeviren etkenler bunlar bana göre.

Onlar yerine neden gençler oynamıyor sorusuna kendimce bir cevap verdim, kendimi tekrar etmek istemiyorum. Zaman Schuster'in gerçek kimliğini gösterecektir.

Son paragrafta belirtilen, geçen senenin "olabilirdi" pozisyonlarına katılıyorum. Evet olabilirdi... O zaman da kadro iyi değildi, bu zaman da bazı oyuncular yokken iyi değil ve maç "olabilirdilere" kalıyor maalesef.
O sene başı Denizli'nin transfer stratejisi tartışılır, özellike son transferi.. Ancak sene sonuna doğru elindeki kadroyla yapabileceğini yaptı diyebilirsiniz. Zaten ona bir itiraz yok, sadece aynı anlayışın Schuster'e de gösterilmesini bekliyoruz. Üstelik Schuster ikinci yılında da değil...

Bir de geçen seneden bazı maçlar var; "maçına göre düşünülüp" işlemeyen taktikler. Ankaragücü'ne karşı 5li savunma oynanması gibi. Bobo'nun top direkten döndü ama o maç Ankaragücü'ne daha yakın gidiyordu. Kadro kötü olunca maç maç bakmakda çözüm değil, çünkü ciddi bir beklenti var bu takımda. Bursa, Kayseri hatta Trabzon'dan farkı o. Ciddi baskı ve beklenti olunca bu kötü adamlar kaldıramıyor durumu. Galatasaray ve Fenerbahçe için de aynı durum geçerli.

Konusu açıklmışken, benim Denizli'de gelecek görememek oyunculara bakış açısıydı aslında, taktiksek kurgular değil. Uğur İnceman'la sözleşme uzatırken, onun bir yıllık maaşıyla 4 yıllık sözleşme yapabileceği Orhan Gülle'nin suratına bakmadı mesela...
Sonra da şimdi yorum yaparken "eaa sorumlukluk almadı basit oynadı.." falan diyor. Neyse dellenmeyelim :) Bekleyelim bakalım Schuster'in damgası ne olacak.

Yeri gelmişken ben de tüm katılımcılara teşekkür edeyim. Şık bir tartışma olduğunu düşünüyorum...


--


Rıdvan'ın sahaya çıkması sevindirici. Aslında o maça gitmeyi düşünüyordum da gribal enfeksiyona yakalandık. Noatcan'la yazılı yerine sözlü dırdırı A2 takımını izlerken yapabilirdik halbuki :)

Yalnız Rıdvan'da da Holosko'da olduğu gibi, kırık sonrası "sakınarak" oynama problemi doğmuş. Umarım atlatır...

Gural dedi ki...

"Takım kötüyken defansı ayakta tutan yegâne adam Sivok zaten arazi…" Sivok'un ne zaman döneceğini bilen var mı?

I miss you Sivok. We desperately need you.

enorton dedi ki...

Arkadaşlar Sivok devre arası gelse bile 2 ayda anca form tutar. Onu da geçtim gelse ne olacak? Tamam toraman ve Zapo dan iyidir ama az iyidir, Sivok çok başarılı bir savunmacı değil bence. Geçen yıl ferrari ile iyi bir ikili olmuşlardı, birbirlerini tamamlıyorlardı. Ferrari bursa maçında sakatlanınca takım nasıl tepe taklak gitti hatırlayın lütfen.

Cartalete dedi ki...

Tandemi bir bütün olarak görmek lazım. Sivok'un gömülü savunmada İbrahim Kaş'la falan oynadığını unutmamak lazım...

Tek başına iyi bir stoper, bir defansı değiştirmez. Anlatılmak istenen buysa doğru bence. Yanında da iyi bir stoper varsa, o zaman bir bütün olarak tandem iyi olmuş demektir.

O nedenle, solda Ersan var diye Sivok'u iple çekiyorum biraz da.

sampi dedi ki...

Tartisma kaliteli olmus.

Noatcan'in Dayi'nin form durumundan sikayetci olmasinin alti dolu. Su ana kadar vasat bir takimin vasat bir hocasi kadar katki verdi. Eldeki malzemeden aldigi verimden memnun degilim, ama kendisine gosterecek sabrim 3 yil kadar. Kadronun sadece %20'si onun, bunu unutmamak gerekir.

Necip'i koklatarak oynatmak mantikli olani. Serdar Kurtulus'un 2 ayda 12 maca cikarak 2 sene kaybettigini unutmamak gerekir. Genc oyuncularda yukleme yaparken dikkat etmek gerekir. Takimin asiri mac temposuna kurban etmemekte fayda var Necip'i.

Hoca'nin defans kalitesine daha cok onem vermesi gerekiyor kesinlikle. 4 Turk oyuncuyla en son Tigana'nin varos kadrosunda savunma hatti kurmustuk. Sonuclari cok hayirli olmamisti.

Bir de global olculerde degerli olan oyuncularin Turk Ligi'nde anlamsiz kalmasi (veya tersi) sozkonusu olabiliyor. Konyaspor macinda Yusuf Simsek'in getirecegi fayda Holosko'dan fazla olabilir mesela cunku muhim olan cilingirlik. CL'de ise bu karsilastirma yapilamaz bile cunku seni yenmeye oynayan takimlarla mucadele ediyorsun.

Son olarak son vurusu olan oyuncu sayimiz cok az. Obur taraflari (disiplin, fizik, istikrar) zayif olan Delgado'nun su ana kadar yapabilecegi 3-4 golluk katki cok seyi degistirirdi. Kendisini ortasahasi iyi tutulan bir Besiktas'ta forvet/kanat forvet formatinda gormedigim icin uzgunum.

Yorganin ortasaha kismini kapattigimizi dusunuyorum ama kicimiz basimiz acik kaldi, bunu da hocanin bir sekilde kapatmasi gerekiyor. Topu bomba sanmayan bir oyuncunun tandeme girmesi sart, Necip, Aurelio veya Fink'in mutlak suretle stopere girmesi gerekiyor Sivok gelene kadar.

Gecen sene dandik takim + 2 iyi stoper'le yedigimiz gol sayisi bu sene iyi takim + 2 dandik stoperle yedigimiz gol sayisinin yarisi. Kale onunu tutmanin ne kadar onemli oldugunun, takimin geriden kurulmasi gerektiginin kanitidir.

Son olarak, Delinho ne top oynuyor yahu!

ian dedi ki...

takımdaki tartışılmayan tek yabancı sivok'tu sezon başı. çok büyük şanssızlıktı uzun süreli sakatlığı.

sivok ile rıdvan iyi dönerse; ersan-toraman-sivok rotasyonu, rıdvan'ın bekte hilbert'in ileride olduğu bir sağ kanatla çok daha iyi işler yapabilir bizim takım.

schuster'in yöntemini beğenenler de var beğenmeyenler de. ben bizim ülkedeki futbol ortamından hoşnut olmadığımdan, schuster'in yöntemi hoşuma gidiyor.

burada iyi giden birşeyler olmadığından, adamın buraya uyum sağlamasını istemek haksızlık olur.

sözleşmesini tamamlamalı. o zaman bakılır başarılı mı değil mi.

Cartalete dedi ki...

sampi;

Ben de hocanın formundan çok memnun değilim zaten. Her ne kadar örneklerle açıklanacağı üzere, hücumsal ve savunma anlamında elinde yeterli "iyi oyuncu" ya da formda oyuncu olmadığını düşünsemde...

Mesela Delgado'yu harcamaya bilirdi, geçen sezonların dersini çalışıp. Tayfur'a "Ben Delgado'yu ortasahada düşünüyorum, oynadığı maç varsa orada kasetlerini alayım." dese ve iki maçını izlese, bu sevdadan vaz geçer belki de elinde bir "hücum" silahı daha olurdu...

Ancak özellikle savunma anlamında, son yılların en yetersiz kumaşı var bana göre. Tabi burada da Schuster'e suç bulabiliriz. İkinci bir forvet arayışı yerine stoper aldırabilirdi.

Ama bu hataları yapmak hakkı var. Sonuçta daha yarım sezon bile tamamlamadı.

ian'a katılıyorum, hatta tam düşüncemin özetini geçmiş diyebilirim. Buraya uyum sağla demektense, Schuster'in eteğindeki taşlarını görme taraftarıyım. Bunun için de daha fazla zaman gerekli...

borasahin dedi ki...

"rıdvan'ın bekte hilbert'in ileride olduğu bir sağ kanatla çok daha iyi işler yapabilir bizim takım."

Hilbert'den bir uzak forvet olmaz, bir tane daha vasat bir oyuncu, iddialiyim :)

ian dedi ki...

uzak forvet olması şart değil. uzak forvet ne ya :) klasik anlamda bir sağ kanattan bahsediyorum. tanımların esiri olmamak lazım, bu oyun "kalıp oyunu" olmaktan çıktı. nokta santrafor var dimi bi de :D

ernst'in necip'in guti'nin daha çok hücüma katılmasına olanak sağlayacak bir görev tanımı lazım hilbert'e.

oyunu asimetrik oynamaktan bahsediyorum ben.

ibrahim üzülmez de vasat topçuydu. efsane oldu. hilbert beke geçince takımın en iyisi oldu. bir oyuncudan ne istediğin ya da ne beklediğin ile alakalı bu durum.

kaan dobra demedim bile bak.

Cartalete dedi ki...

ian;

Bahsettiğin üzere klasik bir sağ kanat olmuyor bizim düzenlerde pek. Tabii, bahsettiğin asimetrik oyunda mümkün olabilir. Ki aslında bence de Hilbert, mevcutlar arasında en uygun sağ forvet.

Hilbert klasik; karşı tarafında bir Quaresma tipi bir oyuncu olunca değerlenen kenar forvetlerden (bu tanımı sevmedin ama böyle birşey var:) )
Örneğin Kuyt gibi... Hatırlanırsa Dünya Kupası'nda Kuyt, Elia ya da Robben olunca karşı tarafında değerli işler yaptı. Onun dışında Hollanda'nın işi Sneijder'ın şapka çıkartmasına kalmış, Kuyt ise gayet sıradan bir oyuncu gibi gözüküyordu.
Bora'nın da tereddütleri bu sebepten sanırım.

Eldeki mevcutlar arasında Hilbert değerlendirebilinir. Ancak benim de hayalim; sağ bölgede de "ekmeğini taştan" çıkarabilen ve gereki zamanda da forvet koşuları yapabilen bir oyuncu. Burada adına konu açtığımız Erik Huseklepp gibi mesela...

borasahin dedi ki...

Evet Cartalete, konuya dogru yaklasmissin :)

Ayrica Q7 solda, Bobo ortada olacak; Guti Aurelio'dan ilk topu alip dagitacak ve dolayisiyla kaleden uzakta kalacaksa; Q7'nin tersindeki oyuncunun skor da yapmasi lazim, 10 golun uzerine cikabilmeli mesela, aski takdirde almaniz gerektigi kadar puan alamazsiniz! Hilbert denenmez demiyorum, denenebilir fakat anladigim kadariyla bu pozisyonun ideal oyuncusu degil. Eger illa birini ariyorsak o Holosko'dur, rakip ister acik ister kapali defans yapsin. Haa, o da ideal degildir, ona da katiliyorum, onun yerine de birini almak daha iyi olur! Su an ki performansi ise bence de berbat. Demek istedigim su ki 08-09 sezonundaki Holosko bile olsa, takimin diger pozisyonlardaki oyuncu kalitesine bagli olarak buraya transfer lazim derdim. Ayagindaki topu rakibe hediye den oyunculari hic sevmem!

Uzulmez tam anlamiyla bir box-to-box oyuncusudur. Luce doneminde parladi cunku tasiyicilik gorevi yapti; arkasinda onu kollayan bir Ahmet Yildirim ya da Zago, onunde is yapan Tumer ve Pancu. Onun gorevi topu alip oraya tasimak, en iyi yaptigi sey!

SirEvo dedi ki...

33 yorum yapılmış, hiçbirini okumadım. Tam kafamdakileri yazmışsın. Mağbuliyet veya puan kayıplarından sonra Schuster'le birlikte takıma veya takımla birlikte Schuster'e de kızıyoruz çoğu zaman ama gerçekler ortada. Geçen seneki rezil kadronun üstüne Q7 ve Guti hiçbir işe yaramaz. İskeletsizlik böyle bir şey işte.