‘Sarı Mrkela’: Erkut Şentürk

Adını veya yüzünü hatırladığım ilkokul arkadaşım pek yoktur, buna ortaokulu da ekleyebiliriz… Hatta teskereyi alıp, Van Havalimanı’nda beni özgürlüğe tekrar götürecek uçağı beklerken; aynı gün izinden dönen ve orada karşılaştığım takım (karakol) arkadaşımı tanımadığım bile olmuştur. Hafızam pek iyi sayılmaz anlayacağınız… Ancak konu Beşiktaş ve futbol olunca işler değişiyor, hem de aşırıya yakın bir şekilde…

Hatırladığım ilk futbol sahnesi Brehme’nin 90 finalindeki penaltısıdır, henüz 7 yaşındaydım. Hatta buna üzüldüğümü de hatırlıyorum, Arjantin – Almanya ayrımı yapmaya başlamışım o dönemden belli ki… Beni üzen penaltılar serisi devam etti daha sonra; 92’de van Basten ve 94’de Baggio. Bu penaltıların farkı atılması değil, kaçırılmasıydı tabii…

Hatırladığım ilk Beşiktaşlı yabancı futbolcu ise Mrkela’dır. Sürati, iyi ortaları ve koşarken yellenen uzun saçlarıyla; tam da kafamdaki futbolcu figürüne uyan bir tipti… Feyyaz’ın uçarak gelen kafasına birçok “pas” atmışlığı vardır. O dönemlerde “kanatsın, kanatta kal!” gibi bir mantık vardı futbolda. Şimdilerde olduğu gibi; topla yetenekli olan kanat oyuncularının kullanımı esneklik taşımıyordu. Şimdi yeri geliyor kanat değiştiriyorlar, forvet arkasına hatta forvete geçiyorlar… Gittikçe daralan takım yapısı sebebiyle kaleye de daha yakınlar.

Mrkela da aslında böyle bir oyuncuydu; topu forvetlerin ağzına attığı gibi, kaleye de atabilirdi pekâlâ... Bunu çocuk halimle de düşünüyordum. Kızılyıldız döneminde skora da epey katkı veren, hatta Real Madrid’e golü olan bir adam olduğunu da henüz bilmiyordum… Buna rağmen Beşiktaş’ta 4-5 gol atmıştı Mrkela ve hepsi istisnasız “çatalaydı”… Hatta biri kafa golüydü, o bile çata gitmişti lob bir şekilde.

İyi futbolcu, ilk göz ağrısı gibi sebeplerle Mrkela’nın yeri ayrıdır bende. Futbola olduğu kadar siyasetten henüz çakmadığım için sürekli kendime “ulan niye gitti bu adam?” diye sorup durmuşumdur zamanında. Velhasıl, ‘unutulmazlarımdandır’ kendisi…

Şimdilerde farkına varıyorum da; Mrkela’nın unutulmaz denecek şekilde damga vurması, sadece yukarına bahsettiğim sebeplerle açıklanamazdı… Kim geldi ki ondan sonra? 20 yıl geçti aradan, bana göre halen Mrkela tadında bir oyuncuyla tanışmadı Beşiktaş’ın sol kanadı…

Mutlu Topçu, 90’lı yılların sonuna kadar formayı vermedi diyebiliriz. Topa vuruşları fena değildi, solda da epey gidip gelirdi… Ama öyle süratli biri değildi; topu alıp da çizgiye süremez, kolay kolay adam geçemezdi.

Sonra Münch geldi… Onunda eksi yönleri Mutlu'yla aynı gibiydi; yavaş sayılırdı, çalım yeteneği zayıftı. Ancak topa vuruşları Mrkela’yı andırıyordu… Bunu gelir gelmez hissetirmiş; “Ahmet Dursun Seba Gitsin” sloganının patladığı 4-0’lık Samsunspor maçında son golü atarak, alt köşede biriken tozları almıştı…

Yine aynı dönemlerde İbrahim Üzülmez efsanesi başlıyordu… Erman’la birlikte imza törenine çıkacağı söyleniyor ama her ikisini de hem futbol, hem de sima olarak pek tanımıyorduk. Erman olanına peşin hükümle “uyuz olacaktım”, kararlıydım… Çünkü karşılığında bir başka çocukluk kahramanım olan Ertuğrul gitmiş, sanki Beşiktaş’a gelmek için onu haczetmişti…

İbrahim Üzülmez hakkında ise tek bildiğim; Oktay’ın 4 gol buluğu, Antep’in Fenerbahçe’yi 5-1 yendiği maçta attığı voleydi… Kendisiyle tanışmaya Levski Sofia maçıyla başladık ama çok geçmeden... Şampiyonlar Ligi için ilk engeldi Sofia; Scala’nın takımında birçok yeni yüz vardı, onlardan ikisi; uzunca bir süre beklenen golün bulunmasını sağlayacaktı… Sonradan oyuna giren İbrahim; rüzgâr gibi çizgiye inip, Nouma’ya çıkarmış ve Nouma da çok zor bir açıdan, güzel bir dokunuşla köşeyi bulmuştu. Hem Nouma’nın bu tarz tek vuruş gollerinden; hem de İbrahim’in, böyle “delicesine!” bindirmelerinden daha çok tadacaktık…

Sürati, saçlarını sallaya sallaya çizgiye inmesi tamamdı, ama İbrahim de topa vuruş konusunda geri kalacaktı Mrkela’dan… Belki Münch ve İbrahim Üzülmez birleşimi yapılsa olurdu, ama ikisini birer birer göz önüne aldığımızda; bir Mrkela göremiyorduk.

İbrahim Akın biraz yakın gibiydi Mrkela’ya, o da ayağının içini sert ve isabetli kullanırdı… Ama sadece Del Bosque döneminde kanat gibi oynadı, fazlaca “kaleye” güdümlü olduğundan; daha farklı pozisyonlara geçmesi uzun sürmedi… Juanfran ise tıpkı Mutlu model; daha çok savunma yönü ağırlıklı ve geriden, derinlemesine orta yapmayı seven bir oyuncuydu. Keza Rodrigo Tello da çim eskitmeyi sevmez, topu ayağına aldığı anda orta veya şut olarak çıkarırdı…

Sonuç olarak; Beşiktaş formasıyla bir daha Mrkela gibi bir sol ayak görmedi bu gözler, ama görenler vardı. Aşağılardaydı ama Beşiktaş forması giyiyordu…

O görenlerden biri Mustafa Denizli’ydi. Atari salonları için bile ufak denecek yaşta A Takım antrenmanlarına çıkan Erkut Şentürk, adını ilk olarak böyle duyurdu... Ağabeyleri Beckham diyordu ona. “Öyle mi gerçekten?” diye sormuştum bilenlere, genelde cevap şöyleydi; “Tip olarak Beckham… Aslında Sergen tekniğinde bir kanat oyuncusudur bu."Öyleydi gerçekten; rakibin içinden, dışından topla çıkabilecek tekniğe ve iyi bir sürate sahipti Erkut… Yeteneklerini, şampiyon U16’ın içindeyken his ettirmeye başlamış ve yaş olarak kategori dışı kalması gerekirken, erkenden A2 fırsatını yakalamıştı…Bu sezonun ikinci yarısından itibaren sık sık süre almaya başladı, daha çok sonradan girdi. Ama her maçında mutlaka oyunda “şekil” değiştiriyordu...

Sol ağırlıklı olmak üzere her iki kanatta da oynayatılıyor Erkut; topla ilişkiler konusunda eksiği yok gibi… Rahatlıkla adam eksiltebiliyor, bunu yaparken içe veya dışa bağımlı kalmıyor; rakibi tarafından çözümlenmesi zor bir oyuncuya dönüşüyor...

Fotoğraf biraz Maradona vs Belçika tadı veriyor sanki... Kendisinden oldukça yukarı yaş kategorisinde, 3 kişi arasından çıkmaya çalışan bir çocuk. Oradan kurtulma ihtimali hiç de düşük değildir... Nitekim burada sanki topukla geriye verecekmiş gibi görünse de; aynı şekildeki bir pozisyonda, nefis bir feykle adam eksiltişine şahit olmuşumdur... Topuk pası verir gibi yapıp, arkadan tekrar önüne alıp yürüme durumu; rabonanın çalım versiyonu diyelim.

İçe kat ettiğinde ara pasları, çizgiye indiğinde ortaları etkilidir Erkut’un. Ve son maçta A2 formasıyla attığı ilk golüyle gösterdi ki; şut atma konusunda oldukça gelecek vadeden bir oyuncudur… Ayak içini sert kullanan bir adam tehlikelidir çünkü. Erkut da kaslarını tam olarak geliştirmemesine rağmen, ayak içi net vuruşlar çıkartabiliyor. Güçlendikçe bu yolda daha etkili olacağının sinyallerini veriyor…

Tüm bunların yanında, aynı zamanda süratli bir oyuncu olması; kendisini bir “Sarı Mrkela” yapıyor, en azından o derecede umutlandırıyor… Üstelik artık kanat oyuncuları 20 sene öncesine göre çok daha özgürdür saha içinde ve bu esnekliğe uyan yeteneklere sahiptir Erkut. Hücum bölgesinin her noktasında oynayabilecek, 10 numara pozisyonunu da rahatlıkla kaldırabilecek bir oyuncudur. O yüzden kim bilir, belki de çok daha iyisi olur...

18 yorum:

Adsız dedi ki...

oncelikle guzel yazi olmus. bi ara transfermarkt.de sitesinde muhammed barcelonaya gidecek mi diye soru vardi ve uyeler tartisiyordu bir alman uye yazdigi sudu " bence muhammedi barcelonaya verin cunku sizde erkut senturk de var o da cok yetenkli" demisdi bir almanin 16(?) yasinda olan oyuncumuzu ve yetenekini bilmesi benim cok hosuma giti. ben ne yaziki izliyemiyorum alt yapi maclari onun icin size sorum suan alt yapidan gelen ve olan oyunucumuzlardan avrupada kim oyiniyabilicek kapasitede sizce? biliyorum simdi demesi zor olur ama yetenek olarak tahmin edilebilir belki. bence necip bir valencia gibi takimda oyniyabilicek yetenkleri var. 2 sorum ise yetenek olarak boyle bir numarali skilde 5 oyunucu yazabilirmisiz? mesela 1.muhammed 2.necip 3.erkut 4. 5. sorularima cevap verirseniz gercekten cok mutlu olacam. saygilar ve iyi gunler

Cartalete dedi ki...

1-Muhammed Demirci
2-Erkut Şentürk
3-Hasan Türk
4-Furkan Şeker
5-Cankurt

Yetenek olarak sıralamam böyle, doğru şekilde gelişmeye devam ederlerse hepsi Avrupa'da oynayabilir. Necip de dahil tabi...

Sezer Özmen, Ali İhsan, Burak Yılmaz, Erkan Kaş da bu listeyi zorlar...

tuna dedi ki...

Cartalete
Forzada birisi Özgür Özkaya adında bir oyuncudan bahsetmiş.NTVSPOR gelen yayın yönetmeni Devrim Çetinde http://www.bursasporluyuz.net/bu-isimlere-dikkat.html buradnki yazıda bu oyuncudan bahsetmiş.
Solbek olmasına rağmen geçen sene 7, bu sezon 10 gol atmış.Sene başında samsuna transferi son anda gerçekleşmemiş.Okuduğum yorumlara göre 3. ligde fark yaratan bir oyuncu.Beşiktaşla olan sözleşmeside bu yaz uzatılmış, demekki bir beklenti var hala.
Sizin bu oyuncu hakkında bir bilginiz var mı?
Teşekkürler.

Cartalete dedi ki...

Hiç bir fikrim yok maalesef. Oyuncu hareketlerine baktım da, paf takım görmeden 3. lig görmüş neredeyse. 4 senedir kiralık olarak gönderilmiş sürekli. O yüzden hiç izleme fırsatım olmadı...

The Eagle Abroad dedi ki...

Abim senin bnu altyapidan gelecek vaadeden yazilarini okudukca icim bir kabariyor, bir istahlaniyorum bilemezsin.. Ama keske gerceklerde aynen senin dedigin gibi olsada bu cocuklar gelecekte degisilmez oyuncularimiz olsa... Baksana Konyadaki onemsiz maca bile kadroya alinmiyorlar, ki 4 onemli oyuncu derbi oncesi sari kart sinirinda olmasina ragmen...

Adsız dedi ki...

Abi herşeyden bu mükemmel yazı ve altyapıya verdiğin önem için teşekkür ediyorum.Bizler senin yazının başında anlattığın yılları göremedik.İçimizde uktedir.90 doğumlu biri olarak ilk kahramanım Şifodur.Sonra Nouma,İlhan,Sergen,Deli gibi efsanelere şahitlik ettik.Ama gözümüz hep Sergen gibi altyapı yıldızlarından yana oldu.Biz Quaresma'yı da severiz,ama Necip'i bir başka severiz.Demem o ki varsa yoksa altyapı.Bunu duygusallık olarak değil,başarı ve maliyet gibi değerleri düşünerek söylüyoruz.Ne yazık ki altyapıya ve genç oyunculara olan önem gittikçe azalıyor.Gençler maçında İsmail'e yapılanlardan sonra Tayfur hoca nasıl cesaret edip altyapıdan oyuncu alsın ki Konya kadrosuna ? Umarım bu anlattığımız gençler kaybolmaz.Çünkü hakikaten Avrupa'daki yaşıtlarıyla aynı seviyedeler. Tekrardan teşekkürler abi.

İhsan

Adsız dedi ki...

Abi,yukardaki yetenek listesinde Kadir Arı'yı da görürüm diye düşünmüştüm.Unuttun mu,yoksa daha analiz sürecinde mi ? Onla ilgili bir yazı beklediğimizi de söyleyeyim.

Birde geçen ki maç görüntülerini youtube vb. sitelere yükleyen bir arkadaş yok mu ya.Benim gibi Digiturk karşıtlarına A2 maçını izlemek nasip olmayacak mı.
İhsan

ttarlabasi dedi ki...

Erkut Şentürk benim 1 numaralı gözdem; Mami'ye rağmen..

Bence solak olan ve hem kanat oyuncusu hem de oyun kurucu hatta forvet özellikleri olan Erkut'tan en iyi verim almak için eski Messi pozisyonunda yani 3'lü forvetin sağ kenarında oynatılmalı.

Sağdan içeri katederek hem adam geçme özelliklerini, hem şut özelliklerini hem de süratini maksimum verimde gösterir.

Kadir Ari da yetenek listesinde ilk sıraları hakeden bir potansiyele sahip gibi. Benim listemde Sezer Özmen kesinlikle ilk 5'te olurdu.

Cartalete dedi ki...

Kadir şuana kadar çabukluğuyla ve taktik koşularıyla önplana çıktı. Teknik olarak ne seviyeye geleceğini görmem için biraz daha izlemem gerek.

Bu listede olmayışı; onu kategori dışında tuttuğum anlamını taşımıyor, sadece henüz emin olamıyorum. Çünkü gelen soru "Avrupa'ya kim gider?" şeklindeydi...

O yüzden Sezer için de Avrupa olur mu, henüz emin değilim. Bir Türk stoperi için Avrupa çok iddialı bir hedef olurdu.
Furkan'ın ise defansif ortasaha olarak geleceğini daha parlak görüyorum.

ttarlabasi dedi ki...

Bu arada Tayfur Hoca yarınki maçın ilk 18'ine yine genç oyunculardan birini almamış.

-Bu maçta da almıyorsan ne zaman alacaksın Tayfur Hoca. İlla ilk 11 oynat demiyoruz ki. Sen 18 kişilik kadroya al da maç içinde ortam olursa sokarsın en azından. Bu kadar da korkmanın ne alemi var.

Sen Furkan Şeker gibi bir adamın varken hala Erhan Güven'i kadroya alırsan, bu taraftar da sana olan desteğinden yakın zamanda vazgeçer.

İlk 18: “Rüştü Reçber, Cenk Gönen, İbrahim Toraman, Erhan Güven, Ekrem Dağ, Roberto Hilbert, İsmail Köybaşı, Tomas Sivok, Mehmet Aurelio, Manuel Fernandes, Fabian Ernst, Necip Uysal, Ricardo Quaresma, Simao Sabrosa, Nihat Kahveci, Onur Bayramoğlu, Mert Nobre ve Guti”

ttarlabasi dedi ki...

Cenk Tosun yine 2 tane attı. Devre arasında Gaziantep'e geldiğinden beri 12 gol oldu yanılmıyorsam. "World Class" bir golcü olma yolunda çok hızlı ilerliyor.

Her ikisi de 1991 doğumlu olan Necip Uysal ve Cenk Tosun'un Türkiye'nin Avrupai tarzda ve en yüksek potansiyele sahip genç oyuncuları olduğunu düşünüyorum. Birkaç sene içinde Dünya'nın en büyük kulüplerinde oynayacaklarına inanıyorum. Allah sakatlık vermesin..

rivaldo dedi ki...

Erkutla muhammedin yükselişleri daha hızlı olacak galiba.Bu yaz kampa giderler umarım.Tahminim ikisi kiralık gitmeden necip gibi direk A takıma çıkarlar.Bence doğru olanıda bu.

Bu arada ben kiralık oyuncularımızla ilgili daha önce biraz araştırma yapmıştım.Bilinen oyuncularımız dışında 90 öncesi doğumlu gökhan çalışır,emre özkan,özgür özkaya,emre incemollaoğlu,soner ergençay,abdullah eryılmaz,gökhan aydaş düzenli forma giyenler.İçlerinde özgür özkaya ve soner ergençay yakında üst liglerde yer alabilirler.Özgür özkaya eğer dendiği kadar iyiyse direk alternatif olabilir belki.

Sonuçta bu oyuncular belli yetenekleri olduğu için bizim altyapımızda oynadılar.Büyük takım altyapısındaki oyuncular kiralık gittikten sonra pek tutunamıyorlar.Bazısı da olcan gibi sonrada yetenekleri ile parlayabiliyor.Özgürde onlardan biri olabilir.

Ben bu yorumu yazarken emre incemollaoğlu trafik kazası geçirmiş.Durumu ciddiymiş.Acil şifalar diliyorum.İnşallah sağlığına kavuşur.

Cartalete dedi ki...

Evet bende şimdi okudum. Çok üzgünüm, durumu ağır diyorlar.
Allah sevenlerine bağışlar inşallah...

Alpernative dedi ki...

Sevgili Cartalete yazılarını fırsat buldukça takip ediyorum. Yaş olarak birazcık senden büyüğüm ve Mitar Mrkela'yı maalesef siyasal nedenlerden dolayı ahmakça kaybettiğimizi yaşayanlardanım. Maalesef o dönemde kimliklerinde özellikle Sırp yazan futbolculara böyle bir baskı vardı memleketimizde. Öz kaynaklarımızı takip etmeni de çok doğru buluyorum senin gibi genç kardeşlerimizi bu konuda ısrarcı olması da çok önemlidir. Seni takip etmek büyük keyif. NOT: Şu anda yapmamakla beraber dergicilik geçmişim var ve eğer ihtiyacın olursa avrupa futbolu konusunda sana destek olmak isterim. Başarılar..

Emre dedi ki...

Herhangi bir anadolu takiminda oynasa bir dünya paraya alirdik ama kendi takimimizdakiler nedense yetkililere degersiz geliyor. Bu cocuk bugünkü macta oynamaz miydi?Biz hala auerolio, nobreyi oynatiyoruz.

Bu arada rakip takimin fontlari bile bizimkilerden güzelmis

Ali Ece dedi ki...

Paşam bu ne güzel yazı ya
2008 mart ayında izlemiştim ilk ben de Erkut'u... Mehmet Ekşi hoca anlata anlata bitirememişti, U-15 maçıydı: "İşte yeni Metin Tekin" demişti hatta... Bende de sarışın Mrkela hissini uyandırmıştı ama belki ben de Mrkela'yı çok özlediğim içindir...
Bu arada U19 turnuvasında izledin mi Mrkela'nın oğlu da süper tıpkı babası gibi:)))
üzüldüm be gece gece...

Cartalete dedi ki...

Yahu ben buraya yorum bırakmıştım, gitmemiş ve bunu 1 ay sonra farkediyorum. :)

Abi çok sağol yorumun için. Galiba Villarealli yöneticiler de "Sarı David Silva" olarak görüyorlar ki ciddi şekilde kovaladılar Erkut'u. Umarım yalan etmeyiz bu çocuğu, cidden Muhammed'den aşağı kalır yanı yok.

Bu arada tv izleme şansım yoktu u19 turnuvasında, junior Mrkela'yı izleyemedim maalesef. :)

ucacan dedi ki...

Kiralık gönderilen oyuncularımızın takibi yapılmalı, içlerinde oynamayanlar oldukça fazla, o zaman kiralık yollamanın ne faydası var? Oğz CEYLAN(Siirtspor), Özgür ÖZKAYA, Samet BÜLBÜL (Şanlıufa), Volkan EKİCİ(Kartal), Erkam REŞMEN(Bolu), Furkan ŞEKER(Denizli), Sezer ÖZMEN, Erkan KAŞ, Cumali BİŞİ(Rize), Rıdvan ŞİMŞEK (Karabük) benim bildiklerim bunlar hepsi takip edilmeli, ayrıca Erkut, Kadir, Mertcan DEMİRER şans bulmalı, Onur BAYRAMOĞLUnun satılacağı söyleniyor ki çok yanlış olur, 2 senelik bir kiralama modeli çok doğru.