Edu ile Büdü

Kaleciyi çalımlayarak atılan gol güzel, bunu yapabilen forvet özeldir benim için. Özgüven belirtisidir çünkü bu, aynı zamanda da estetiktir. Kendimce bu konuda Top 3’üm de vardır hatta: 1- Roberto Baggio’nun Juve’ye gol atarken, tek bir bilek hareketiyle kaleciyi hayata küstürdüğü an. 2- Anelka’nın Dida’yı çocukluğuna kadar götüren feyki. 3. Beşiktaş 3 – 1 PSG maçında, Marco Simone’nin Fevzi’yi neredeyse aut çizgisinde çalımlaması…

Filippo Inzaghi dışında, genelde teknik özellikleri üstün oyuncuların yapabileceği iştir bu hareket. Özellikle dar alandaysa, süratten ziyade biraz bilek esnekliği gerektirir… Edu ile tanışmam da, tam da böyle bir olay esnasında olmuştu. El Clasico, yine televizyonda izlenecek program ararken yaptığım kumanda pili israfının, her zamanki gibi yakalanan bir maç özetleriyle son bulması… Rakibini hatırlayamadım, ama güçlü bir takım karşısında oynadığını anımsıyorum Schalke’nin. Ve maçı da 5-2 gibi fantastik bir skorla kazanmışlardı…O maçtan hatırladığım tek net sahne ise, Edu’nun çok zor bir açıdan, ani bilek çevirmesiyle kaleciyi geçişi ve sıfırdan vurup, yakın direğe nişanlaması… Sonrasında pozisyon gol olmuştu gerçi, birisi boş kaleye tamamlamıştı. O maçta genel olarak çok etkiliydi Edu, zaten o andan itibaren radarıma da girdi diyebilirim... Teknik, süratli sayılabilecek, güçlü ve sıkı şutları olan bir oyuncuydu. Bu sebeple, özellikle kenar forvet kavramı adına mutlaka aklımda olan örneklerden biriydi. Tam adını unutacaktım ki, dün KAP’a yapılan bildirimle tekrar hatırladım…

İyi oyuncu ile iyi transfer kavramları birbirinden farklıdır. Her iyi oyuncunun transferi, “iyi transfer” anlamını taşımaz. Takım sistemine tam uyumu, aranan özelliklere sahipliği ve maliyeti gibi durumlar, bir transferin iyi ya da kötü oluşunu belgeler. Kısaca: oyuncu bir ihtiyaç kapatıyorsa iyi transferdir…

Örneğin Ailton, Beşiktaş formasının gördüğü en “leblebici” adamdır. Lakin ondan önce Lyon’a gidip, sistemce ciddi bir açık bırakan oyuncu Carew’di… Ve takımda Carew model tek oyuncu Veysel’di, Ailton’un ise giden oyuncuyla (Carew) hiçbir ortak özelliği yoktu nefes alması dışında… Oysa Carew takımdayken, onun üzerine 2. forvet olarak gelse çok daha farklı olurdu. Sonuç olarak, 3-5-2 gibi bir sistemin içersinde Youla ve İbrahim Akın’a bir yere kadar sabredebildi. Gitmeden önce Antalya’da oynadığı ve hat trick yaptığı Werder Bremen maçında halen leblebiciydi, ama takımın tam olarak ihtiyacı değildi… Çünkü Beşiktaş’ta toplar önüne atılmasından ziyade, kafasının üzerinden uçuşup duruyordu…

Almeida’nın hakları tamamen alındı, bu aynı zamanda “santraforda Almeida’da karar kılındı” anlamını taşıyor. Yani Beşiktaş’ın aradığı hücum oyuncusu bir santrafor değildi artık; Bebe’nin açığını kapatacak, topla akıcı olabilen ve gerektiği zaman kenar (uzak) forvet, gerektiği zaman da top taşıyan santrafor rolünü üstlenebilecek bir oyuncu gerekiyordu. Bu bağlamda Edu, bahsedilen özelliklerin hemen hemen tam karşılığını veren bir oyuncuydu. O nedenle kendisine, sırf bu sistem ve ihtiyaç uyumluluğundan dolayı bile “iyi transfer” diyebiliriz…

Önümüzdeki sezon Beşiktaş, birçok maçta savunmasını nispeten geriye atacak ve hücum oyuncularının “top taşıma” özelliğine, her zamankinden daha fazla gereksinim duyacak gibi görünüyor… Böyle durumlarda “santrafor Edu” oldukça işe yaracak ve önemli bir alternatif olacaktır. Çünkü kendisi fizikli bir oyuncu olmasına rağmen, boşluk affetmeyecek derecede dripling yeteneğine sahiptir. Şu videoda attığı bazı goller var… Özellikle 2:05’den itibaren görülecek gole dikkat. Şuana kadar Beşiktaş’ta, rakip stoperin üzerine üzerine yumulup, gayet akıcı bir feykle açı yaratıp, gol yapabilecek forvet görmedim. Ya da az gördüm, Amokachi falan… Ki oda, bunları direk gol bölgesine doğru yapmıyordu genelde.Her topu zorlayan, çok fazla bitirici olmasa bile, ceza alanında her zaman varlığını hissettiren oyuncular fazlasıyla can sıkıcıdır rakipler için. Edu da böyle bir oyuncudur aynı zamanda, bunun yanında Borges’in yazısında dikkat çekildiği üzere “stoper” olarak geldiği Almanya’da forvet olmuştur. Belki stoper olacak kadar defansif yetiye sahip değildir ama “kenar forvet” bölgesi için, hele de koşu devamlılığına sahip bir oyuncu olarak oldukça yeterli bir savunmacıdır diyebiliriz… Sürati, hava hakimiyeti ve top taşıma özelliğiyle; bu kez sürekli hücumu düşünen ve kapalı rakiplere karşı oynayan Beşiktaş 4-3-3’ünde, etkili bir kenar forvet olarak görebiliriz. Tıpkı Bebe gibi, “golcü” etiketine sahip olmasa da çift mevkili bir hücumdur kısacası. Yani, bir ihtiyacı kapatmıştır…

Hikayenin bir de Büdü’sü var tabii, o da maalesef genel olarak biz Beşiktaşlılar oluyoruz. Yani Büdü gibi, hoşnutsuz, mutsuz, peşin olumsuz bir karakter… Sadece internet ortamında değil, son dönemdeki “yıldız fetişizmi” ile, tribünde de, sokakta da, cafede de, her şekilde karşılaşabileceğimiz Beşiktaşlı profili bu oldu maalesef. Belki öyle güdümlendirildik, bilemiyorum. Ama şu bir gerçek ki; “yeter Demiören!”, “ne olacak bu borçlar?”, “burası Beşiktaş, aile şirketi değil!” sorgulamalarını yapan bir taraftar, aynı zamanda Edu gibi transferlere burun kıvıran taraftar olamaz. Ama oluyor işte…

Sonuç olarak, Şampiyonlar Ligi’ne bir sezon daha katılamayan, haliyle sadece yurtiçi gelirlerine bağımlı (Avrupa Ligi'nde şampiyon dahi olsan, Şampiyonlar Ligi gruplarına kalmış bir takım kadar para alamıyorsun) bir Beşiktaş’tan bahsediyoruz. O yüzden; son anda yapılmış olmasına rağmen, teknik olarak ihtiyacı karşılayan ve kalitesine göre uygun maliyetli bir transfer oldu. Ben derim ki, Büdü’yü bırakıp artık Edi olalım, biraz pozitif bakalım ve Edu’ya şans verelim. Hiçbir şey kaybetmeyiz… Ama negatifte kaybedeceğimiz kesin. Kaldı ki, adam gayet iyi futbolcu ve karakter olarak da kendini tribünlere çabuk sevdirecek bir yapıda gibi... Hayırlı olsun.

21 yorum:

Adsız dedi ki...

Abicim cok güzel yazı olmus ellerine saglık.Beklentilerimin altında bir transfer oldu ama sizin yazılarınızla ( Borges'in katkısı da büyük) Olumlu bakmaya basladım. Dikkatimi ceken birşey var.Edu 2 ayagını birden kullanabiliyor.Normalde sol ayaklı diye biliyorum. fakat paylastıgın videoda 2 gol izledim ki birisi cizgiden atıyor(beyaz formayla) digeri uzaktan ceza sahasınn dısından vuruyor(2.35te). umarım Bebe vari bir oyuncu olur ki görünüşe göre Bebe'den bile daha teknik daha iyi sutları var.

Adsız dedi ki...

5-2 biten maç Inter maçıydı sanırım.

Adsız dedi ki...

Bize en çok zarar veren yine kendimiziz. Bu "büdü" zihniyeti son zamanlarda iyice çığırından çıktı. Tribünden salyalar saçarak futbolcusuna küfür etmeler, genç bir oyuncu hata yapınca hemen homurdanmaların yükselmesi, sahanın içinde senin göya aşık olduğun armayı formayı terleten futbolcuyu maç sırasında yuhalamak... İyice gladyatör dövüşü seyircisine döndük, utanmasak "Kill! Kill!" diye bağırıp Demirören'in sağ el başparmağını aşağı indirmesini bekleyeceğiz.

Saha dışında da, dediğin gibi oyuncu daha maça çıkmayı bırak, antrenmana çıkmadan itin münasıp yerlerine sokuluyor. Sonra bu oyuncu bir maç kötü performans göstersin, olacaklar yukarıda yazılı. Sallayan kişiler de oyuncuyu 1 maç bile izlemeden, oradan buradan istatistik toplayan (istatistik dediği de oynadığı maç ve attığı golden ibaret), ha video bulsa bile o videolarda ne araması gerektiğini bilmeyen zihniyet.

Bu zihniyetin son zamanlarda iyice coşmasının sebebi de yönetimin izlediği tutumdur. Geçen seneden beri yaratılan şişirilmiş beklentiler, (bu sene de UEFA'da hedef finalmiş mesela...) bu zihniyetin güçlenmesini körükledi.

Bir "leblebici" lafıdır gidiyor ayrıca... Bizim birincil ihtiyacımız, hücum hattındaki hareketsizliği ve ceza sahası çevresindeki çoğalma sorunumuzu giderecek hamleler yapılmasıydı, çünkü istersen Batistuta'nın zirve yapmış halini getir ileride yanlız kalırsa, alan bulamazsa verimi yarıya iner. (Sonra Batistuta da milyon dolarlık eşekler sınıfından cami avlusuna itelenir.)

İşte ilk Bebe transferi, bu sorunu çözmeye yönelik bir hamleydi ve iyi de bir hamleydi. Ama malesef o sakatlığı geçirdi ve onun yerine bir adam gerekti, ve Edu transferi yapıldı. Düşük maliyetli ve katkı sağlayabilecek bir takım oyuncusu alındı. En büyük dezavantajı, adı büyük olmayan her transfer gibi, büyük bir önyargıyla beraber geliyor olması.

Edu transferi hayırlı olsun, umarım o da saçma bir sakatlık yaşamaz ve katkı sağlar. Ayrıca çizgi oyuncularımıza, özellikle sağ ve sol beklerimiz için "çelikten sinirler" diliyorum.

Kerem

Cartalete dedi ki...

Yok Inter maçını biliyorum, bahsettiğim maç Bundesliga'ydı çok daha öncesi.

ceyhun dedi ki...

üstad yalnız bildiğim kadarıyla almeida'nın yerine adam arıyorduk biz? Edu tarifinize göre pektemek'ten çok farklı değil sanki onun yedeği..üstad yalnız bildiğim kadarıyla almeida'nın yerine adam arıyorduk biz? Edu tarifinize göre pektemek'ten çok farklı değil sanki onun yedeği..

ceyhun dedi ki...

her seferinde yorumlar çift gidiyor anlamadığım bi sebeple kusura bakmayınım bi sebeple kusura bakmayın

Celal Abbas dedi ki...

Transferlere futbolculara burun kıvıranlara şöyle diyesim geliyor.

Villareal maçında Barca 3 4 3 oynadı. aynı sistemi bu yıl samsunsporda oynayacak. maçlar baaşladığında göreceğiz. acaba süper yıldız olan barcalılarmı daha çok koşacaklar ,daha çok boş olan yaratmak için kısa mesafeli deparlar atacaklar hep hareketli olacaklar yoksa samsunsporlularmı.

tamam barca ile samsunu karşılaştırmak doğru değil ama onlar kadar yetenekli olmayabilirsiniz ama koşabilirsiniz arkadaşınıza pas seçeneği yaratmak için devamlı hareket halinde olursunuz kısa deparlar atarsınız bunudamı beceremiyorsunuz.

Bence kötü transfer yoktur. Kötü takımın kimyası vardır. o oyuncuya uymayan sistem vardır o sisteme oyuncunun transferini yapan hatalıdır. yardımlaşmalı oynamayan dinamik oynamayan koşmaayan takım oyunu vardır.

Cartalete dedi ki...

Yorumların kendini koplayalaması ilginç sahiden, ben de bilmiyorum sebebini :)

Görünen o ki, Almeida'nın yerine santrafor arayan bizmişiz. Yönetim tam haklarını satın aldı ve onda karar kılındı.

Edu Pektemek'e hem benziyor hem de benzemiyor. Şöyle ki, ikisi de santrafor veya kenar forvet oynayabilir ama bunu yaparken farklı özellikleri öne çıkar.

Pektemek daha bitirici ve pozisyon alışı daha iyidir. Edu'nun ise fiziki yapısı, sürati özellikle kenar forvet bölgesi için Pektemek'ten daha etkindir.
İkisi de aynı 3'lü içersinde oynayabilir. Hatta, Real Madrid benzeri bir 4-2-4 de karşımıza çıkabilir maçına göre...

Cartalete dedi ki...

Celal Abbas,

Kesinlikle öyle... Mesela twitterda Robbie Keane örneğini vermiştim. Bugün Keane gelseydi, nasıl ki Edu'ya olan hoşnutsuzluğun oranı %80'se, bu durum Keane'le tam tersi olurdu. Hemen herkesin içine sinerdi.

Ancak onun, Carvalhal 4-3-3'ünde Nihat sendromu yaşaması çok olasıydı. Belki Edu'dan daha isimli daha golcü bir adam fakat Edu kadar uyumluluk gösteremezdi sisteme.

tannhauser dedi ki...

benim için futbolcu değerlendirmesi çok da değişmiyor işin aslı. gelip takımla yeterince maç yapıncaya kadar yorum yapmak istemiyorum. geldikten sonra da formayı giyiyor, bir şey diyesim gelmiyor :p

şaka bir yana umarım gelişi hayırlı olur, "bu hafta x sakat, allah'tan edu'yu almışız" cümlesini kurdurur. geçen sezon tüm hücum yükümüzün, umudumuzun hilbert'e yıkıldığı bir maç hatırlıyorum mesela. kalplerdeki yeri de münch'ünkine yakın olsun, ötesi mühim değil. hiç olmadı çıksın kapalı'da tezahüratlara katılsın. bu yıl stad dolmayacak gibi.

güzel insan, saygıdeğer emekçi fink kardeşimizi samsunspor'a kiralamışız sanırım. denizli'nin son senesindeki çabasını asla unutacağımı sanmıyorum.

rivaldo dedi ki...

Bu transfer bizi biraz kendimize getirir umarım.Geçen seneki transferlerle oluşan taraftar profilinin değişmesi bizim için büyük şans olur.

Eduyu izlemedim daha önce.Ama videolardan anladığım kadarıyla en azından aşırtma, plase vuruşları olan bir forvetimiz olacak.zaten ben kısa zamanda Mustafanın ileri uca adını yazdıracağını düşünüyorum.Edu hem onu hemde onun yerine kanatları yedekler.Güzelde olur.Menajer olaylarına hiç girmiyorum artık.Bu yönetim oldukça bu iki şirketle çalışacağız anlaşılan.

http://www.tff.org/Default.aspx?pageId=30&kisiId=846805 Birde bu var.Oğuz için çok daha iyilerini bulabilirlerdi.Süper lig, bank asya derken . lige gitmiş.Radardan çıkmaz umarım.

Cartalete dedi ki...

tannhauser,

Fink için kurduğun cümleyi, sanırım 2-3 senedir sarf ediyoruz? :) Ama öyle gerçekten, yabancı sınırsız oldu yine de burada devam edemedi. En azından bu ligde izlemeye devam etmekten keyif alacağım ben de kendisini.

Bence Edu için beklediğin cümleyi, sakatlık olmadan da kuracaksın. İyi ki almışız manasında, Bebe gibi Edu konusunda da mavi hissediyorum ben.

rivaldo,

Oğuz konusunda bizim büyüklerin hatası oldu. Bolu'ya gidiyordu, sen kal dediler. Tayfur Hoca içeri girince işler karıştı, sonra ortada kaldı çocuk doğru dürüst takım bulamadı. Neyse, umarım sık maç oynar bari oralarda.

Adsız dedi ki...

edu transferinin yoğun maç temposu nedeniyle olduğunu düşünüyorum pazar çarşamba maç olacak bu sene bu durum gözden kaçmasın daha çok rotasyon amaçlı bir transfer ollarak bakılmalı memnun kalınırsa bonservisi alınır

Adsız dedi ki...

Taraftarimiza bi konuda katiliyorum.Daha onceki donemlerde elimizde biriken oyuncularin yarattigi caresizlik ve pespese gelen hatalar, herkesi takima gelecek oyuncularla ilgili daha cekinceli olmaya itti.
Ayni sekilde yonetimde kendinden suphe eder halde kiralamalar ve genc oyuncu tercihleriyle bu sureci kontrol etme ihtiyaci hissetti. 1 senedir suregelen transfer politikasi belli ki kirmizi cizgiler dikkate alinarak kurulmus ve o cizgide de devam etmektedir.Edu transferi benim icin bunun bir gostergesi. hem maddi boyutu hem de sisteme uygunlugu bizim gibi takimlarin yapmasi en azindan denemesi gereken hamleler.

Bide bu gelisleri gidisleri futbolun dogasi olarak kabul edip dunyanin sonu olarak algilamamak gerek.

Edu bence topa hukmedebilen bir forvet. Hircin ve takimi ileriye tasiyabilecek direncte gozukuyor. Bizim futbolcularimizin fazla kirilgan ve fazla esnek hallerini dusununce Edu takima sert bir karakter getirebilir.Boyle hayal ediyorum.

Erhan H.

BJK4EVER dedi ki...

Taraftar ile ilgili cok guzel yazmissin. Sezon ortasinda derbiler haric hicbir basket macina gitmeyip basket takimina yatirim isteyen, rakiplerden daha ucuz olan kombinelere pahali diyip yildiz transfer isteyen, borc aciklandiginda kufur edip dusuk maliyetli oyunculari yildiz degil diye asagilayan taraftar hepsi ayni.

Edu'ya gelirsek, tarz olarak istedigimiz adam, ozellikle 4-3-3 oynayacaksak, ama kalite ve yetenek acisindan simdilik soru isareti. Hayirlisi olsun, en azindan kaybedecek fazla birsey yok.

tearkan dedi ki...

avrupa kadrosu açıklandı bu arada.

bebe, ersan, burak kaplan, tanju kayhan ve mehmet akyüz kadroda yok.

yeni transferler alves ve edu kadroda.

burak hazırlık maçlarında da hiç gözükmedi ortalarda.

edu içinse söylenecek fazla bir şey yok açıkcası. maliyeti de düşünülünce ne katkı verirse kardır diyelim.

enorton dedi ki...

Tanju, Burak ve Mehmet Akyüz UEFA listesinde yok... Üçü de bu yıl transfer edilen oyuncular... Bu arada Onur Bayramoğlu hayatta mı? Gören duyan var mı?

Cartalete dedi ki...

Yabancıların bu kadar yoğun olduğu kanat/forvet bölgesinde Burak'la Akyüz'ün dışarda kalması normal. Ama bu Alves'in yerine Tanju'yu bildirmek daha mantıklı olurdu sanki.

Adsız dedi ki...

Sizlerin beğenmediniz Hugo Almeida yine Gol atı.
Portekiz ile 2 macda 3 gol ati
Uefa Kupası Playy Off maclarında 2 macda 1 Gol ve yanılmiyorsam hazırlık maclarındada hepsine atı!

Cartalete dedi ki...

Allah arttırsın :)

Niye az gol atıyor diye kimse eleştirmedi zaten onu burada.

isaac newton dedi ki...

alves mendes topcusu onu kadroya almak farz gibidir. tanju yanlış adamla mücadele etti :)

necip fernandes ernst gerektiğinde veli'nin olduğu bölge için alvesin gökten zembille inmesi daha antrenmana cıkmadan uefa listesinde tanjuyu dışarda bırakması yoruma yer bıraktırmıyor. cambiasso geldi de biz mi fark etmedik.

umarım performansıyla yanıltır beni..