Tek Gollü ‘Farklı’ Galibiyet

Görünürde, yine kaleye tek yakın adam olarak Almeida’yı bırakan Beşiktaş; maç boyunca (özellikle ilk yarı) gole çok yakın oynadı… Hücumlardaki çeşitlilik, hızlı çoğalma gibi etkenler maçı oldukça seyre değer hale getiriyordu. Herkes oyunun içindeydi, topu ayağına alan oyuncu mutlaka boşa kaçan bir Beşiktaşlı bulabiliyordu. Yapılan en güzel iş ise; topun kaybedildiği yere şok baskılardı.Beklenen golün geliş ve atılış şekli çok şık oldu. Almeida’nın “nihayet” darbeli kafası ve sonrasındaki 1960 model gol sevinci güzel… İsmail’in boşa kaçışı ve bilerek, isteyerek adrese teslim ortası çok güzel… Ancak Fernandes’in asist öncesindeki pası kesinlikle mükemmel… Bu tarz “defansı uyutan, sadece pasın atıldığı adamın hızına göre giden” toplardan çok sık attı bu maçta Fernandes, sadece birinden gol çıktı. Orduspor maçından bu yana gösterdiği olağanüstü performansı dün de sürdürdü… 13 günlük arada birçok plan, program vardır elbet. Ama öncelikli olanı; Fernandes’i bu seviyede tutmak, ikinci devrede kaldığı yerden devamını sağlamak olmalı. Nasıl yapılır bilemem… Gerekirse “Cezalandırıcı” filmindeki gibi, bir dahaki maça kadar dondurulsun. Zaten tipten Wesley Snipes’a da benziyor, Blade değil de Simon Phoenix’imiz olsun işte…

“Bende mi sorun var?” diyerek dikkatlice baktım, ısrarla “yavaşlık” aradım… Edu yavaş falan da değil; hani hızlı da değil ama en azından yavaş değil... Hatta, top kendi himayesindeyken gayet de çevik olabiliyor. Soldan gittiği pozisyonlarda mutlaka topu içeri çevirdi, en kötü korner oldu. Futbolu biliyor olması, en önemli özelliği. Ortasahanın yakınlarına gelip, takımın pas oyununa oldukça katkı sağladı. Bugün Ekrem de gayet pozitif oynadı, 4 kez gol girişiminde bulundu; ancak taktiksel hamleyle çıkarılışı doğruydu…

İkinci yarıda ise tamamen idare futbolu vardı; ama bu kez İBB’deki hatalar yapılmıyor, takım pas yaparak aktif dinlemeye geçiyordu. Top kaptırıldığında ise, direk olarak kaybedildiği noktaya baskılar geliyor ve geri kazanılıyordu… Barça’nın nirvana yaptığı bu savunma sistemi, uygulanabilecek en harika topsuz oyun formatıdır… “Çekilip ‘nasıl gelecekler’ diye düşüneceğimize, basalım onlar ‘nasıl sıyıracağız’ diye düşünsünler” mantığı… Böylelikle, Cernat gibi topu alıp, etrafını gözetme fırsatı olduğunda her zaman tehlikeli olabilecek bir adam; neredeyse topu görmedi… Zamanında "Pres Yapıyorum, Koru Beni!" adlı yazı ile bugünlerin hayalini kurmuştuk....Sonuç olarak, Beşiktaş tek gol bulsa da; oyun olarak rakibine çok fark attığı bir maçı geride bıraktı. Tabii ki, Karabükspor’un kötü durumda olması da bu durumu tetiklemiştir. Ancak, uygulanan plan açısından Beşiktaş’ın geleceği adına umutlanacak şeyler yaşandı maçta… O nedenle, tıpkı geçen seneki Bursaspor maçında olduğu gibi nadir bulunan “1-0’lı zevkli maçlar” kategorisine aldım bunu da… Takımda da her oyuncu birbirine bağlı gibi gözüküyor, onu hissediyor insan. Yani en basitinden örnek; Almeida'nın golünden sonra en az kendi yaşadığı kadar, herkeste bir rahatlama ifadesi vardı...

Veli’nin 1 metreden kaçan pozisyonuna pek yanmadım da; Necip’in 25-30’dan gönderdiği, direkten çıkarttığı sesin Taksim’den duyulduğu şuta çok yandım… Öylesi bir gol, Necip’i bu şutlara heveslendirir, güvenini arttırırdı… Ancak aynı hevese sahip İsmail’in, şu “seken topu alırsam şutlarım aga!” huyunu bırakması lazım acilen. Hani fazlasıyla sol çaprazdan ve uzaktan denediği şutlar, gerek yok be genco… 20 senedir maç izliyorum, oradan üç tane gol gördüm: ikisi Hagi’den, biri van Bronckhorst’dan… Ancak sürekli ilerleme kaydettiği bir özelliğini de es geçmemek lazım. Ne zaman ortada bir top sıkışsa, kendini boşa çıkarıp zorda olan adama pas opsiyonu açıyor. Sessiz sedasız, birçok atağın gelişimini sağlıyor aslında… Hilbert'teki gelişim ise şu; artık bindirme yaptıktan sonra topu alınca daha sakin... Çok yerinde kararlar veriyor. Veli'ye attığı pas, zirve noktası. Ancak onun haricinde "orta" yerine, yerden merkeze çıkarttığı toplar çok şıktı.

Bunca hengamede, zirveye iki adım uzaklık; iyidir... 2012 seninle güzel olacak Carlos.

17 yorum:

Fly like an eagle dedi ki...

Galibiyet güzel. Oyun güzel.. kazanma arzusu güzel. Ancak: "Carlos hocam, Burak, Mehmet, Alves gibi oyuncuları bu tarz maçlarda oynatmıyorsan hangi maçlarda oynatacaksın?" diye de sorarım ben. Özellikle de Ekrem yerine oynayacak Burak kesinlikle bir gol atar birden fazla da asist yapardı. Maç tam onluktu.. Ah hocam ah :(

ceyhun dedi ki...

biz mi çok iyiydik onlar mı çok kötüydü? ya da ikisi de mi? bence ikisi de...

yalnız formumuzun artmasıyla birlikte derbi maçlarını iple çeker oldum. keşke derbileri inönü'de değil de deplasmanda oynamış olsaydık ve şu anki formumuzla inönü'de karşılasaydık rakipleri. zira derbiler çok güzel maçlar olacak gibi duruyor.

helldoradotcom dedi ki...

bence bu mac icin yapabilecegimiz en onemli cikarim yazida belirtildigi gibi Edu'nun en az Holosko kadar (ki bence cok daha fazla) yararli olabilecegidir. Ayrica Ekrem'in en istekli oldugu macta bile takimin genel seviyesini yukari cekememesi bence 11 oyuncusu olmadiginin kanitidir. Bir paragraf da Toraman konusuna acmak isterim. Basinda yazilanlar dogru (son 10 dk Carlos'un cagrisini gormezden gelip oyuna girmeyi reddetmek) ise kendi ipini cekmistir. Carlos'un bu tip hareketlere kac hafta kadro disi uyguladigini artik koyicindeki kediler bile biliyor. Bekleyip gorelim derim.

box2boxMC dedi ki...

Edu çok mu iyiydi dün yoksa bana mı öyle geldi?! adam baya bi kilo vermiş bi kere, hızlanmış, yere sağlam basıyor. Forvet hattının Fabian Ernst'i gibiydi. 4-3-3 ün ideal sol açığıydı bence. Q7'nin gelmesiyle birlikte Edu-Almeida-Q7 gibi birbirlerini tamamlayıcı bir forvet hattına sahip olabiliriz. Tabi bu durumda da yabancı sıkıntısı ortaya çıkacak yine. Yapılan denemeler gösterdi ki defans hattı sabit, Sivok-Hilbert garanti. Ortasahada Fernandes-Ernst sabit. E nolacak peki? Dileyelim ki Pektemek üstün bi performans göstersinde Almedia'yı kessin takımdan ama o da zor gözüküyor. CC'ye kolay gelsin. Umarım bu yabancı bolluğunda populist davranıp gidip yine paraları saçmazlar yeni bi yabancıya.

Ze1903 dedi ki...

Dün yineher türlü kanser çeşidini bünyesinde barındıran Beşiktaş’tan esintiler gördük. Uzun yıllar oldu şöyle arkamıza yaslanıp rahat maç izlemeyeli en son Gençlerbirliği maçında 2-0 olunca arkama yaslanır gibi olmuşken kursağıma tıkamışlardı sağ olsunlar…

Dün Karabük yerine herhangi bir takım olsa ikinci yarı golü bulur ve yine farklı bir kanser türünü yaşamamıza sebep olabilirdi. Gerçi Karabük yerine farklı bir takım olsa Beşiktaş oyunu bu kadar bırakırmıydı orası da meçhul.

Dün Fernandes,Egemen,Hilbert çok iyiydiler. Almeida’nın gol atması sevindirici fakat 1. forvet olarak düşünülen adamın takım oyununa Edu kadar dahil olamaması üzücü. Carvahal oyundan daha da erken almalıydı diye düşünüyorum. Pektemek konusunda Carvalhal’e büyük görev düşüyor. Mustafa’ya bu takımın önemli bir oyuncusu olduğunu hissettirmeli çünkü oyuna girdikten sonra Mustafa kendini kanıtlama derdine düşüp çok panik ve aceleci davranıyor. Soğuk kanlılığını koruyabilse olduğundan çok daha faydalı olacak yeteneklere sahip. Taraftarın gözünde de oldukça kredisi var bu yüzden rahatlamalı.

Necip oyunda kaldığı sürece çok tutuktu yaptığı en iyi hareket attığı mükemmel şuttu. Dün Mustafa Denizli onun bu tarz şut gollerini atabilecek kapasitede olduğunu söyledi. Biz bu şutlarına pek tanık olmasak da demek ki böyle bir potansiyeli var ve keşke o şut gol olsa ona şut konusunda cesaret kazandırsaydı.

Burak veya Alves’i görme fırsatımız olsaydı fena olmazdı. Ayrıca her autun ileri vurularak kullanılmasını ve 90+3 de gelen oyuncu değişikliğinin Karabük gibi bir takıma karşı yapılmasını anlamıyorum.

planck dedi ki...

tamam artık gördük takım simaosuz q7siz de sonuca ulaşabiliyor ve güzel top oynayabiliyor çünkü hep bahsettiğimiz pas verip boşa kaçma ve boştaki arkadaşını arayıp bulma gerçekleşiyor. kimsenin gözü q7yi aramamıştır dün sanırım :) q7 girse ve ferno dinlense naparız onu merak ediyorum ama öğrenmesem de olur sorun değil :)

selo dedi ki...

Ellerine sağlık her zamanki gibi hislere tercüman olmuşsun.İsmail iddia ediyorum biraz kafasını çalıştırsa bu ligde senede 20den fazla gollük orta yapar.Her bindirdiğinde etkili oluyor ama nedense hala çok ürkek oynuyor.Edu yada o kadar laf ettim valla adam oynuyor ve yavaş da değil.Şu anda yabancıları en kaliteli olan takım biziz Mendese çok laf ediyoruz ama adam bize iyi futbolcular veriyor eğer bu adama çok paralar vermezsek bize yararıda olabileceğini düşünüyorum.Son olarak artık gerçekten beni çok sıkan tribün olayını yazacağım.Maç 1-0 ken Dayan Müniz Özkul diye tezahürat yapmanın bir anlamı yok dakika olmuş 88 top Karabüksporun ayağındayken.Yuhlayıp takımı ve hakemi baskı altına alamıyoruz.Aynı şey İ.B.B. maçında oldu 1-1 bitti buda bitebilirdi şakşakçı ve maça makara yapıp racon kesmeye gelen taraftar gelmesin maça.

Adsız dedi ki...

@selo

Kusura bakma fakat Munir Ozkul'a destek verdigimiz icin maci kaybedeceksek kaybedelim zaten.. Hayatta cok daha onemli degerler var..

Maca gelirsek Alves'i, Burak'i Mehmet Akyuz'u, Onur Bayramoglu'nu goremedigimiz bir mac daha oldu, Carvalhalin bu oyunculara bu zorlu fiksturde en azindan ikinci yarilarda sure vermesi gerekiyordu ki bu saydigimiz isimlerin hepsi umut vadeden isimler.. Muhammed Demirci'den bahsetmiyorum bile, anlasilan o ki inonude ara palasini izlemek icin bir kac sene daha bekleyecegiz..

Transferde Onur Kivrak ismi geciyor ki bana gore muthis hamle olur, Rustu bu sezon emekli olacak, Cenk umit vaadetmesine ragmen hala guven vermiyor.. Onur'u gecen sezon almaya kalksak 10 milyon bonservis bedeli cikardi kasadan bu sezon cuzi bir rakama anlasilir kalemiz de uzun yillar garanti altina alinir.. Bana gore suan Turkiye'nin en yetenekli kalecisi..

Cartalete dedi ki...

Sanıyorum ki Selo genel bir eleştiri sunmuş. Hani Münir Ağabey sağlıklı olduğu zaman da, daha doğrusu ortada sosyal mesaj verecek bir durum olmasa da; kritik dakikalarda gereksiz tezahuratlarda bulunabiliyoruz. Fener'e küfrediyoruz en basitinden... Mesela Stoke City maçında da, mükemmel goller olmuş, maç üçe gelmiş; Beşiktaş diye ortalığı inleteceğine Emre Bölezoğlu'na küfür sallanıyor. Yahu bana ne arkadaş Emre'den?

Ama şu da var: Hani Quaresma için diyoruz ya, savunma da yapsa zaten gider Barcelona'da oynar diye. Şu ortamda hem soğukta maça gidip, hem hala tezahurat yapacak kadar heyecanını koruyup, bir de üzerine bilinçli olarak maçı etki edecek olan adam zaten gider Lech Poznan taraftarı olur yani. :)Adamlar u12 maçına bile 10 bin kişi gidip, salonu yıkıp geliyorlar.

Ben de günümüz tribünlerinden çok memnun değilim, ama dış etkilere bakmak gerek. Yönetimsel olaylarla kötüye giden Beşiktaş, yavaş yavaş taraftar profilini de bozdu. Aklı başında olan adam ya artık maça gitmiyor, gitse de bi köşeye sinip maçını sessiz sedasız izleyip evine gidiyor. Beşiktaş heyecanını taze tutup, tezahuratta bulunanlar ise genç kuşak, onlar da maça etki konusunda bilinçsiz.

Çocukluk zamanımda dört dörtlük tribünlere şahit olmuştum. Mesela bir Valencia maçı vardı ki, ben öyle bir "haydi bastır şanlı Beşiktaş!" tezahuratını başka hiç bir zaman duyamadım.

http://www.youtube.com/watch?v=aQJ4Lw1aats

Tüyler diken diken...

Cartalete dedi ki...

Bu arada maçın geniş özetini izledim de tekrar, sezonun en iyi maçlarından biri olmuş. 1-0'da kalması mucize cidden.

Edu'nun bir ortasında (ki kendisi sol forvet, yani hücum üçlüsünden biri) ceza sahasında 5 Beşiktaşlı vardı, sağbek voleye geliyordu; o görüntü bana yeter.

Pozisyon verilmemesi ve her hücumda ekseriyetle pozisyona girilmesine; rakibin zayıflığı etken olabilir. Ama yukarıda söylediğim anektod, takımın geldiği noktayla alakalı bir artıdır.

Ilyas dedi ki...

Onur Bayramoglu demisken, büyük bir ihtimalle Genclerbirligine gidecekmis!
Yazik oldu, fiziksel olarak gecen sezon göre daha güclü gözüküyor, bir sans taninmaliydi bence.
Kiralik gitse lafim olmaz, ama iddialara göre bonservisi ile gidiyormus.

Ze1903 dedi ki...

Fikstür zaten çok yoğun bence zorlamanın bir anlamı yok Türkiye kupasında Burak,Alves,Tanju gibi oyuncular ilk 11 de şans bulmalı.

enorton dedi ki...

Cartalete valla benim de tüylerim diken diken oldu verdiğin linki izlerken. Artık eski tribün yok, FB-Trabzon maçını izlerken açıkçası imrendim. Adamlar hakemi, rakibi öyle bir baskı altına alıyorlarki... İnönü ise rakiplere ve hakemlere eskiden cehennemdi şimdi ise cennnet. Geçen sene bizi dağıtan Hulk, Emenike gibi adamlar alkışlarla uğurlandı. Yılmaz Vural her maç bizden puan alır, çiçeklerle karşılanır. Ama İsmail, Ekrem ya da Q7 dışındaki herhangibir futbolcu en küçük hareketinde ıslıklanır. Hakemler cart diye kırmızıları gösterir, penaltıları çalar. Tribunler şarkı türkü söylemekle meşguldur o sırada. İçerdeki Fb maçında maç berabere ben kendimi yiyorum evde hadi lan şu adamları yenip gönderelim diye. Birden atkılar yağıyor tribunden maç 2 dk duruyor, bütün psikolojik baskı ortamı dağılıyor. Harika bir organisyondu çok vicdani bişeydi eyvallah ama maç bitsin öyle yapılsaydı ya da biz öndeyken yapılsaydı FB nin konsantrasyonu bozulsaydı vs.

Maça dönersek forumları okuyorum herkes Ekreme küfür ediyor. Maçı beraber izlediğim arkadaşım defolsun gitsin bu adam dedi maç sırasında. Ben ise çok beğendim Ekremi. Adam sadece ilk yarıda 5 gollük pozisyona girdi ve yalancı sıçrayışıyla attığımız golde de pay sahibiydi. Biraz becerikli olsa en az 2 gol atmıştı ilk yarı. ama canı sağolsun. Hep böyle oynasın canımı yesin.

Bu arada Onur Bayramoğlu Gençlerbirliği demişken Fuat Çapa dan da bahsetmek gerek. Geçen sene Kasımpaşanın başına geçtikten sonra çok güzel işler yapmıştı. bu see de Gençlerle muazzam işler yapıyor. bizim belalımız ibb ye 4 tane attılar son maçta. Kendisi hakkında bilgin varsa okumak isterim keza ben kendisini daha yeni tanıdım.

Adsız dedi ki...

gercekten dedigini gibi hilbert cok iyi bir sagbek oldu cikti. hic kimse ama bunda bahsetmiyor. Takmislar gokhan gonule. hilbert suan turkiyedeki en iyi sagbek, adamin karakteri yeter

borasahin dedi ki...

Ben de ilk yarinin 15 - 20 dakikasina denk geldim, Enerton sana katiliyorum, adamin 4, 5 tane gol pozisyonuna girmesi dahi bir seyin belirtisi: Bir uzak forvet bu takimin X factor'u olur. Uzak forvet deyince hemen kontraatak oyuncusu anlasilmasin, savunma arkasina kosu yapacak oyuncu, kimi zaman 5 metre, kimi zaman 30 metre olur vs. Real Madrid saflarinda Callejon diye bir oyuncuya denk geliyorum ikidir, ne zaman gorsem gol atiyor, tam bizim aradigimiz profilde birine benziyor :)

isaac newton dedi ki...

ayarlı basın ne zaman türk sol bek yetismiyor sıkıntısı konusulsa ismail de yetenekli ama bi türlü kendini gelistiremiyor yeaa denilmiyor mu ah ulan ah adı ismailov olaydı ondan iyisi yoktu simdi.. Tek sıkıntım buydu tesekkürler :)

Cartalete dedi ki...

Ben Pektemek'ten uzak forvet çıkacağına hala inanmaktayım. :) Almeida'nın yerine, oyunun içinde daha fazla gözüken bir santrafor olursa; oldukça performansını arttırır o da.

Tabi oraya direkt bir transfere de itirazım olmaz.

Onur da umarım bonservisle verilmez. Niye bonservis veriliyor ki? Zengin mi olucaz üç beş milyarla... Kirala ama haklarını kendinde beklet yani, ne gereği var.