Almeida, Edu’nun Sol Köşesi, 13. Adam

Hilbert’ten sonra Sivok’un sakatlığı, “pozisyon bilgisiyle” öne çıkan savunmacı sayısı sıfıra inmişti Beşiktaş’ta. Hatta bu konuda en öne çıkan oyuncu İsmail’di, öyle garip bir hal vardı… Bugün iki kere çok kritik ters kademe aldı. İlginçtir, kağıt üzerinde ‘hücumcu bek’ ama uzun zamandır savunma katkıları, ofansif katkılarının önüne geçmiş durumda… Egemen ise cengaverliği ve müthiş önsezileriyle söz sahibi olan bir stoperdir, bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç oldu bu özeliklerine… Ve yanında onu tamamlayan birileri yoktu. Normalde ‘taktik savunma yapan stoper – cengaver stoper’ ikilisi ideal olandır; Sivok – Egemen tandeminin güzelliği buydu…Bursaspor da, şampiyon olduğu seneden itibaren “fast-break vari” hücum aksiyonlarıyla bilinen bir takım. Haliyle Beşiktaş, Dinamo Kiev deplasmanından bu yana; ilk kez bu kadar gol tehlikesini bir arada gördü. Üstelik Ernst erkenden sarı kartını cebine koymuş, Fernandes ise uzun zaman sonra “vasat performans” seçeneğini kullanır haldeydi. Bu kadar tersliğin arasında, Beşiktaş kazanmayı başardı. “Kötüyken kazanmak” pek Beşiktaş âdeti değildi oysa…

Bu galibiyette ilk faktör, Carvalhal’in bozulan Simao ezberiydi. Savunma zaten pek güvenli değilken, Simao’yla başlanmış bir takımın topsuz oyunu iyice dengesizleşe bilirdi. Neyse ki 11’de Necip’in adı da yazılıydı ve pres gücü bir nebze artmış oldu. Zaten ilk gol öncesi, Necip resmen 8 ayakla birden rakibine bastı, o top oradan çıkmadı ve mükemmel bir asiste dönüştü…

Diğer faktörler ise, sahaya adım atan tüm forvetlerin net skor katkısı sağlamasıydı. Almeida attığı ve yine başka bir arka direk koşuşuyla kazandırdığı gol dışında, Egemen’le girdiği “kafa verkaçında” olduğu gibi faydalı işler yaptı. Şahsım adıma, bir forveti ya da her hangi bir oyuncuyu; kaçırdığı goller üzerinden hedef almam. Almeida’daki asıl rahatsız edici şeyler; vurdumduymazlık, arzusuzluk, “yenmesek de olur ya…” gibi durumlardı. Bugün direkle kaleci arasına uçar vaziyette ve sakatlanma pahasına giderek, bu tabusunu yıktı diyebiliriz.

Edu, yine sihirli köşesinden “Pancu’msu” bir gol attı… İşin Pancu kısmı, tam ihtiyaç olan dakikada gelen “cevap golü” niteliği taşımasıydı. Sol çapraz; şutu için en ideal bölge sanırım, oradan kötü giden şutu yok neredeyse. Üst & dış vuruşlarında oldukça başarılı… Klasik futbolun temel doğrularını yaparak, yine elinden geldiğince ve pili bitine kadar katkı sağladı.Bugün '13. adam' Mustafa Pektemek, yine fişi çekti; yine kriz halindeki takımına stres tasarrufu sağladı… Golü yine klasik “sakinliğin” getirisi, ancak asıl güzel tarafı ondan öncesiydi. Atağı en baştan yönetti, topa kendisi gibi hamle yapan Fernandes’e “bi’ dur” işaretini yaptıktan sonra, onun boş pozisyonda topla buluşmasını sağladı. Ve sonrasında her doğuştan golcü gibi, tekrar ceza sahası içersine koşarak (üstelik tehlikeli giden ortanın tekrar oyuna dönme ihtimali zayıfken) “bir ekmek çıkarır mıyım?” dedi ve çıkardı.

Bugün, özellikle ikinci yarıda "TFF Beşiktaş'ın oyuncu değiştirme hakkını 1'e mi düşürdü?" diye düşündüm sıklıkla. Yine hamleler biraz geç ve aslında tam olarak doğru gelmedi. Orta saha top tutamazken, Simao yerine Alves hamlesi daha doğru olurdu sanki... 3. golün asisti kendisinden gelmesine rağmen, çok kritik top kayıpları yaptı Simao yine. Hani 5 dakika içinde, maçın kötülerinden olmayı başardı. Rüştü de, “çizgi tuttum hocam…” diyip, sonrasında topu hafiften içeri sokarak bir ilke imza attı. 30 senedir önünde durduğun kale çizgisini bir zahmet ezberle be abi… Kupa maçında sıcak tutma babında Rüştü tercihi tamam da, bugün Cenk’in yokluğunu pek anlayamadım. İlk 11’de tek anlayamadığım nokta oydu. Velhasıl, galibiyet güzel… Hilbert, Sivok, yetmiyormuş gibi bir de Egemen’siz bir Anlatya deplasmanı… Sanırım, yine oraya-buraya giden bir maç izleyeceğiz; sonunda yine “galibiyet güzel” dedirtmesi dileğiyle. Oyundan çıktıktan sonra, bileğinin şişlikten baldır hizasına geldiği görülen Necip iyileşse bari…

27 yorum:

Fly like an eagle dedi ki...

İlk 25 dakikada goller dısında net 3 gol pozisyonu. Sağbeksiz bir takıma yakışır şekilde verilen pozisyonlar. Ekrem'i sucçlamam ama gerçekten bu takımın oynadığı futbolun hiçbir yerinde olmamalıdır. SAğ bek değil biliyoruz ama ondan yararlanılabilecek mevkideki hiçbir oyuncudan oyuncudan daha iyi değil. Peki neden ısrarla oynar? İdmanlarda iyi çalışmayabilir ama bazı oyuncular vardır idman oyuncusudur bazılarıysa maç oyuncusudur. Bence Tanhu'yu 3 maç üst üste görmek lazım. Ekrem'e artık dayanamıyorum! Orta sahamız da ( Ernst-Ferdi ve Veli) formsuz olunca galip gelmemize rağmen ikinci yarının hele de attığımız 3. gole kadar resmen rezil, saçma sapan bir oyun anlayışı vardı. Berbat bile değil. İnşallah herkes aklını başına toplar. Almeida'nın attığı golü, Veli'ye şut çektiren o göğüsle indirmesini ve 3.goldeki ısrarını beğendim. geri kalan kısımda hiçbir şey yapmadı. Edu'nun sevdiği o yerde topla buluştur mutlaka atar gibime geliyor. Daha ön veya arkası değil golü yaptığı o yer :D Son 3 maçtır istenen futbol yok. Umarım şu Ekrem ısrarı biter ve kenardaki bazı oyuncular daha fazla süre alır. Carlos bey'de formsuz bu sıralar. Kısacası sadece galibiyet güzel..

ELpiR dedi ki...

Ders çalışmayı bitirdikten sonra 18.40 da dersi bıraktım dedim maç öncesi cartalete'ye bir bakayım değerli abim neler yazmış diye görmeyince çok üzüldüm.Neyse ki maç sonrası yazını bekleyip uyumamakla iyi etmişim eline sağlık :)

Cartalete dedi ki...

Maç öncesi yazılarında aynı şeylerden bahsettiğimi ve ödev gibi görmeye başladığımı farkettim. O yüzden heves gelmedi. Hayalkırıklığı yaşattıysam, kusura bakılmasın. :)

Fly like an eagle dedi ki...

Saçmalama Mustafa.. Gerçi merak etmedim değil ama yeter ki sağlık sorunu falan olmasın. Gerisi teferruat.. :)

ozan dedi ki...

bu maçı kaçırdım kahvedeydim, tv'de kanaltürk açıktı, erman toroğlu'nun sesi geliyordu uzaktan, quaresma nerde, bu nasıl yönetim gibisinden şeyler söylüyordu. sonra taraftar staddan çıkmadı dediler. tamam dedim kesin kaybettik, keyifsiz keyifsiz kağıt oynadım, eve geldim behzat ç'yi izledim. 12'ye doğru forza'ya bir bakayım dedim 3-1 kazanmışız: )

ulan erman, gecemin içine ettin, ne oynadığım kağıttan keyif aldım, ne izlediğim diziden... hani söylediklerinde haklısın da, maç taze bitmiş, bir oyunu yorumlayın önce aq.

neyse maç hakkında izlemediğim için yorumum yok, galip gelmek keyifli:)

ramon sanchez pizjuan dedi ki...

yalnız mustafa pektemek, bir ahmet hassan, bir semih şentürk, bir arif erdem mi olacak? yedek başladığında çok daha etkili oluyor sanki?

enorton dedi ki...

Ligin en iyi sol kanat oyuncularının birinin karşında sürekli yerden kalkmayan Ekrem, kalende son yılların en absürd maçını çıkaran Rüştü, stoperde de canlı bomba Toraman olunca heyecan dozu yüksek bir maç izledik.

Rüştü'den başlayayım Rüştü en iyi zamanında bile asla güven veren bir kaleci olmadı. Milli takımda ve FB de olur olmaz çıkışları ile, yan topları seyretmesiyle ünlüdür. Bir topu oyuna sokamama becerisi ile. kaleciye geri dönülen 10 topun sadece birisi bizim oyunculara gider. diğerleri ya rakibe ya taça... Hal böyleyken Cenk neden oynatılmaz gerçekten anlamıyorum.

Onun dışınca Carlos hoca beni gerçekten şaşırttı kespır simaoyu yedekte bırakmasın ağzım açık izledim. Bu tercihi de bize maçı getirdi. Bu arada Necip ve Veli çok iyi oynadılar. İsmail ve Egemen standardını oynadı. Ancak Fernandes gerçekten kötüydü bu akşam. Fernandes en iyi yaptığı işi bile yani duran topları bile iyi kullanamadı.

Almeida daha istekliydi. İyi işler yaptı. Ancak simao oyuna neden girdi anlamadım. Bir pozisyonda da önünde ki mustafa pas vermedi, verse karşı karşıya kalacaktı Mustafa. Burda da sanki artniyet sezdim inşallah değildir. Edu yine iyiydi. Ömer Erdoğana karşı Sidnei hamlesi de güzeldi. Sonuçta çok da iyi olmadığımız bir maçı 3 golle kazandık.

Ben hala kasımpaşadan 6 sivastan 3 gol yiyen Ankaragücüne nasıl gol atamadık ordayım.

Cartalete dedi ki...

ramon sanchez pizjuan ,

Aslında bu eksiklik de sayılmaz, öyle kalsa bile yani. Olaki ileride tartışılmaz 1. santrafor oldu, yine kenarda onun bugünlerde yaptığını yapabilecek taze golcü gerekli; strateji açısından en az 11 adamı kadar lazım olan tipte oyuncu.

Tabi 2009-10'un Higuain'i olmak (ısrarla ikinci adam olarak görülüp, bir şekilde formayı ısırmak) ona kalmış.

selo dedi ki...

Yazmıyım diyorum ama her maç aynı olay. Sezonun ilk yarısında kötü gidiş Ekrem'in bek oynamasıyla olmuştu şimdide aynı şekilde Ekrem'in yine 11de yer almasıyla takımın bütün dengesi bozuldu. Aşırı derecede kötüden kötü bir performans ile bütün savunmanın dengesini bozdu ve sürekli Ekrem'in kanadından atak yedik hele bir Ozan'ın pozisyonu varki evlere şenlik , yere kaydı düştü faul falan bekledi. Ben Ekremin bu takımda Hilbert sakat olsa bile oynamaması gerektiğini düşünüyorum. Toraman mutlaka sağ beke kaydırılmalı defansta ise bu haftalık Sidnei ve Sivok oynamalı Egemen yokluğunda yoksa Ekrem riski çok tehlikeli olur.
İsmail ise defansif anlamda biraz daha gayretliyken maç boyunca bir solbekin rakip takımın ceza sahasının çizgisine bir kere bile gelmemesi çok enterasan. Artık bu takımın kalecisi Cenk olmalıdır hayır formsuz olsa birşey demeyeceğiz de durduk yere her maç kalecide değişmezki.

Celal Abbas dedi ki...

beşiktaş 100.yılındaki şampiyonluğunda aklımda kalan bir özelliğide özellikle bir özelliği ön plana çıkan oyuncularıda kadrosunda barındırıyordu. Mesela kaan Dobra çıkar bir şut çıkarırdı. Sergen çilingir gibi çıkar ortaya açardı maçı v.s.

Edu aslında gösterişli olmayan bir oyuncu ama onun şut özelliği bence çok önemli. rotasyonda kullanılabilecek bir oyuncu bence. rakip mesela Almeidaya Pektemeğe önlem alır ama Eduyu es geçerler çok dikkate almazlar. Sıkışan maçlarda Edunun bu özelliğine uygun oyun planı oluşturulursa bence bu özelliği ile maçlar alınabilir. geçen yılki şampiyonlar ligi eleme maçının ilk maçta interin başına gelenler Eduyu küçümsemeleri idi. hatta bende hep yorumumda adamlar eduyla oynuyorlar eleyemezler demiştim. özellikli adamlar iyidir kadroda sıkıntı yapmayacak şekilde tutlmasında sakınca yoktur.

Ze1903 dedi ki...

Simao'yu oynatmayarak Carvalhal beni şaşırttı devamını bekliyorum :). Maalesef 2-1 sonrası oynadığımız oyun yine beni karamsarlığa itti. Fener, Gazintep BB veya Bursa olması farketmiyor öne geçtiğimiz anda takım kendini arkaya atıp topu rakibe veriyor. İşin en kötü tarafı topu aldığımızda 10 sn ayağımızda tutamıyoruz ve devamlı topla oynayan rakip oyun içinde sıcak kalıyor. Eksikler yüzünden böyle oldu da diyemiyorum çünkü tam kadro ile oynarken de böyledik. Oyunu soğutma pas yapmada yaşlanmış olmasına rağmen Aurelio iş yapıyordu ama artık oda yok ki sonradan oyuna girsin. Ortasahaya klübeden katkı yapacak oyuncu eksiliği var. Belki Alves bu işi yapar diyeceğim ama belli ki Carvalhal'a hala istediği güveni verememiş. Şampiyonluk iddiasından kopmamak için kesinlikle bir ortasaha transferi lazım diye düşünüyorum

Fly like an eagle dedi ki...

"Bir takım ancak teknik adamı kadar oynar." bilirsiniz.. Carlos hoca büyük takım hocası değil. Bunu da biliyoruz. daha doğrusu kendisi bunu bilmiyor, nerede olduğunun farkında olmasını öğretecek birileri olmalı. Bu da yönetimsel bir sorun. Resmen çiftlik. Hele bir başkanımız var ki evlere şenlik. Kulüpler birliği başkanı olmayı dünyanın hakimi olmak sanmış mesaisi oraya! Sanki Türk futbolunu oraya başkan olarak yepyeni hamlelerle kurtaracak beyefendi! Banane Türk futbolundan! Benim camiam, tüm departmanlarıyla bilinçli geleceğe yönelik bir proje ile her branşın başına vizyonu olan ama en önemli kriteri tertemiz Beşiktaş sevgisi olan kişileri koymak, Özellikle de en çok sevilen ve gelir getiren branş olan futbolun kulübün menfaatleri temel alınarak günümüzdeki çağdaş karşılıklarına uygun bir yapıda uygulanması zorunluluğu var. Macunlaşmış leke kavramı vardır ya aynen onun gibi 7 senede bir sene güzel bir yemek pişti (100. yıl) biz hala onun kokusunu duyuyoruz ama o yemeği tekrar tadamadık. Bu zihniyetle de mümkün değil gibi görünüyor. Carlos hocaya kızamam zira kapasitesi belli. 2-3 genç serpiştirilmiş kadronun da rahatlıkla alabileceği bir maça hala ilk 11'i sürecek kadar garantici, oyunu okuyamayan, risk alamayan tam bir çalışkan öğrenci ama son dönemlerde galiba derslerin tamamına girmiyor. Mentalitesi şu aslında. " Ben 6 puan fark ta olsa ilk 4 te yer alayım yeter" Bu da mutlaka oyunculara yansır adamlar sıkmaz kendini doğal olarak. O zaman ben de hocaya şöyle bir öneride bulunuyorum: Play-off larda zaten as kadroyu çıkaracaksın. Play off lar garanti olunca bana GENÇ kazandır, geleceğimi kur. Daha da saygımı kazan. Ama böyle dar görüşlü bir orta sınıf takım hocası gibi hamleler yaparak ve bunu istikrarlı !! hale getirerek saygınlığımı yitiriyorsun hocam.. Sakın kimse bana "Hocada sıkıntı yok. Futbolcuların canı istemiyor." demesin. Burası Beşiktaş! özellikle de kendi evinde formsuz ve berbat bir sene geçiren Bursa'ya karşı bile ezik futbol oynayan futbolcu ve o futbolu oynatan hoca İSTEMİYORUM! ( Not: Schuster'in dengesiz, kadere 45 hücumunu da sevmezdim. Ama kriterim sadece sonuç almak ta değildir. )

tannhauser dedi ki...

selamlar,

sırf pek çok konuda farklı düşündüğüm için yazacağım. ilk olarak, maçı beğendim, adrenalin boldu. her iki takımın oyuncuları da istediler.

temelde farklı düştüğüm noktalar oyuncu performansları üzerine. en temel itirazım necip üzerine. dakika 7'de necip'in baskısı ve üzerine asisti beni de mest etti. "necip kendini geliştiremedi yeaa!" filan diye için için dalga geçiyordum ama sonrasında necip oyunda kayboldu. o asisti yapabilen adamın biraz daha kendine güveni olması lazım. sahaya çıktığı ilk dönemlerde bu özgüveni görüyorduk onda. bir şeyler değişti. yetenek ya da fizik olarak değil de kafa olarak geri gitti necip. benim necip'ten beklentim bir maçın tamamında belli bir standartta oynaması. şu anda bazı bazı sorumluluk alıp kalan bölümlerde vasat altı bir performans sergiliyor. hocayla alakalı olabilir mi?

edu konusunda çok farklı düşünmüyorum. şöyle bir şey söylemek lazım. bazen top çok sıkıştığında topun ayağına gitmesini isteyeceğiniz oyuncular vardır ya, en kötü ihtimal o'na giderse pozisyon yemeyiz diyeceğiniz. edu benim için öyle. hatta fernandes'ten bile daha sağlamcı, tabi topla buluştuğu noktalar da önemli. maçın kırılma anı olarak ozan ipek'in kaleye paralel giden toğu gösteriliyor ya, aynından bir tane de edu göndermişti. o da maçın kırılma anlarından biri olarak değerlendirilebilr.

ernst de dünkü maçta çok temiz bir oyun oynayamadı bence. necip'ten da top paylaşımı adına katkı gelmeyince fernandes çok yalnızlaştı. bu yalnızlık gününde olmayan fernandes'i daha da aşağı çekti.

savunma performanslarını yazmak istemiyorum. sadece ilk yarı sonuna doğru ekrem aleyhine yapılan tezahüratın anlamsızlığına vurgu yapacağım.

simao dün pek de kötü değildi. hani istediğimiz simao yoktu ama geçen haftalara bakınca gayet iyiydi. yine de holosko ve pektemek'in necip ve almeida yerine girmesi daha mantıklı olurdu.

neyse ya, yazacak çok şey var daha da uçtu gitti. belki tekrar yazarım.

Pamukk dedi ki...

carvalhal oyuna geç müdahale ediyor

tearkan dedi ki...

simao'nun bu noktaya gelmesinde bizim de suçlu olduğumuzu düşünüyorum da ben. adamın ilk geldiği dönem performansıyla şimdiki hali arasında beyazla siyah kadar fark var. maç performansı bir kenara adam nerdeyse duran toıp yeteneğini bile unuttu. belediyeye attığı frikik hala gözümün önünde. hatta frikik pozisyonlarında fernandes topun başına geçince kızardım simao varken sana mı kaldı diye. bir de şimdiki hale bak. sakatlık da etkili olmuştur mutlaka; fakat önümüzde guti örneği de var. ilk sezon takımı sahiplenen deplasmandaki gs maçını neredeyse tek başına alan 'reyiz' guti nerde, herkesin aklında kalan haliyle 'umursamaz' guti nerde. bu adamları bu şekilde düşünmeye iten biraz da biziz gibi geliyor bana özetle.

mustafa'ya gelince. öncelikle kendisine oyuna girdikten sonra oynadığım gol atar bahsini yatırmadığı ve kazandırdığı çorba parası için teşekkür ediyorum. gol öncesi fernandes'e yaptığı hareket bir benim dikkatimi çekmemiş. (gerçi adaşını farklı bir gözle izlediğini az çok hissettiğim için çok da şaşırmadım buna:)cidden sen bi dur deyişi bile kendine güveninin göstergesi. üstelik bunu son dönem en eli ayağı düzgün, güven veren adama yapması da ayrıca önemli. devamında cezasahasına girişi, bursa savunmasının mallığının da katkısıyla bomboş kalışı da ayrı bir güzellik zaten. gerçi golü attığı pozisyonda gelişine vursana diye bi tepki vermedim değil. kendine güven iyidir; ama biraz şansı da yardım etti açıkcası o pozisyonda. simao'nun pasının biraz sert oluşu da bu tercihi yapmasına yol açmış olabilir bu arada onu da es geçmeyelim.

almeida'nın, yazıda da belirtildiği üzere, gol atamayışı yanında o umursamaz tavırları, takım arkadaşlarına attığı ergen tripleri de yıldırmıştı beni. bu maç o havadan sıyrılmış gözükmesi sevindirici. ayrıca necip'e göğsüyle, egemen'e kafasıyla verdiği paslar onun kalıbındaki bir merkez oyuncusundan beklenendi. bekleneni görmek de güzel oldu.

carlos'un dört ortasahayla başlamasını bekliyordum açıkcası. bu sezon adı büyük maçlara hep bu şekilde çıktık. derbilere deplasmanda da olsa umutlu bakmamı sağlıyor hocanın bu tercihi. döndüğünde bu dizilişte edu'nun yerini alacak olan q7 kaldığı yerden devam ederse çok daha ıssıran ve öne geçtiği maçları koparma konusunda yaşadığı sıkıntıdan kurtulan bir takım olabilir beşiktaş. en basitinden eskişehir maçında yakalanan kontra fırsatları q7'nin ayağında daha etkili kullanılır.

rüştü konusundaki serzenişe ben de toraman'ı eklemek istiyorum müsadenizle. yıllardır boşta kalan topları uzaklaştırmak isterken ıskalamaları delirtir beni. dün de boş geçmedi saolsun.

son haftalarda eleştirilen, rakibin arkasına saklanıyor, skora etkisi yok denilen necip'in yaptığı presin doğrudan asiste dönüşmesi, ayrıca bir de fernandes'e yaptığı orta ile gol pozisyonlarının yaratıcısı kısmından pay kapması da sevindiriciydi.

bu arada edu'nun golünde biricik alman ernst'in ve ekrem'in pozisyonunda fernandes'in zekasının hakkını da verelim.

son olarak; çok harikasın, bir numarasın... :)

Ulas dedi ki...

Ne zaman gol yedikten kisa bir sure sonra atsak benim de aklima hep Pancu’nun d.kieve attigi gol gelir.

Macin yildizi tartismasiz M.Sendildi. Ertugrul fiyaskosunu gectim; tam Edu’ya savunmaya hic gelmiyor diye laf ederken, Edu’nun defanstan topu cikarmasi ve spikerlerin yarim dakika agizlarini acamamasi bombaydi hakikaten.

Edu da iyiden iyiye hak ediyor formayi. Hiz degil ama biraz ceviklik sorunu var.. Yine de artilariyla takimdaki en ideal uzak(kenar) forvet durumunda.

4lu orta sahanin oyunculara guven verdigi asikar. Arkamda ne olacak diye dusunmeden yapilan onde baskilar olumlu yansiyor takima. Yalniz bunu daha uzun sureye yaymak icin alternatif sart. H.Turk yavastan ilk 18e girse guzel olacak.

box2boxMC dedi ki...

cenk

hilbert-sivok-egemen-ismail

veli(necip)-ernst-fernandes

Q7-pektemek-edu

şu kadroyu tekrar tekrar yazmaktan sıkıldım ama şu 11 i gördükçe mutlu oluyorum nedense. Her maçı izledikten sonra en doğru 11 in bu olduğu biraz daha ortaya çıkıyor.

Hilbert ve Sivok'un bu takım için ne kadar önemli olduklarını bizim yönetim hariç herkes görmüşlerdir herhalde. Ben olsam 1,8m eurodan 5 yıllık kapatırım ikisinide.

Defansta ki "taktik stoper-cengaver stoper" çok iyi olmuş, kesinlikle katılıyorum. Cengaver stoper tarafında çok bi sıkıntımız yok; Egemen, Ersan, Toraman(full konsantre olduğunda) bu bölgeyi kapatabilir ama Taktik stoper bölgesinde bi tek Sivok var ve o da bu sene sonu gidici. Sidnei maalesef o bölge için yetersiz çıktı. Sezer olur mu acaba oraya?

Necip için bi kaç bişey yazmak istiyorum. Bu sabah okudum, goal.com da Türklerin Lampard'ı demişler yine. Hafif bi tebessüm oluyor tabi Lampard ve Necip'i aynı cümlede görünce ama neden olmasın. 91 doğumlu ve bence dönem dönem fırsat buldukça bize yeteneklerini sunuyor. Son maç yaptığı pres ve orta-assist, yine aynı maçta ilk yarı dribling yaparken kestiği harika top. Geçen maçlarda Pektemek'e yaptığı harika assist, direkte patlayan şutu. Gözüken o ki Necip'te Lampard olacak kadar yetenek var ama mental olarak bunu ortaya çıkaramıyor. Tam da burda geçen postlarda bir arkadasın bahsettiği "kendinden daha iyi oynayan biri olunca performansın düşme sendromuna" giriyor sanırsam. Biraz özgüven desteklemesiyle Lampard'da olur Gerard'da. Burak'ın 25 yaşında yaptığı gelişimi bakarsak neden olmasın.

Son bi paragrafta Edu'ya, sanırım CC'de sol uzak forvetini buldu, taraftar hala mırın kırın etsede, taktik olarakda skor olarakta çok faydalı. Holosko'ya uzak forvet diye sarıldığımız dönemde resmen uzak forvet dersi veriyor.

Son olarak ilk yarı Q7'ye mırın kırın ederdim ama şu oyun yapısında tamda ihtiyacımız olan adam, tez zamanda gelesin Q7...

Fly like an eagle dedi ki...

Ersan bugün uzun bir aradan sonra 45 dakika da olsa A2 takımıyla Manisa maçına çıkmış. Gerçi ilk mağlubiyetimizi almışız ama olsun Ersan'ın ısınıyor olması bile sevindiricidir. Golmüüzü de Mami atmış.

XabiAlonso14 dedi ki...

http://www.youtube.com/watch?v=aIP7xWAUVAU

0:24 itibaren Maminin son golü var. Oyun zekasini yine göstermis , kaleciyi önde görünce hemen calimdan sonra sut atmis.
Hemde baya güzel vurmus .

Antalya mac kadrosunu da alinmis , Recep Niyazdan sonra belki bizde Mamiyi görürüz.

Batistuta35 dedi ki...

Abi maç öncesi yazmıyor musun artık?

borasahin dedi ki...

CartaleteBlog yasiyor mu? :)

Cartalete dedi ki...

Yaşıyor çok şükür. :)

Bu aralar babamın rahatsızlığı var da, pek odaklı değilim futbola da bloga da. Ama Beşiktaş da gayet rahatsız her deplasmanda olduğu gibi.

Batistuta35 dedi ki...

Geçmiş olsun o zaman, iyileşsin tez zamanda inşallah

Senin yazılarını da okumak keyif, zaten bjk ilgili yazan blogger pek kalmadı acaba dedim sende mi soğudun bu işlerden

Cartalete dedi ki...

Çok teşekkürler, inşallah.

Yok, bloga değil genel bir keyifsizlik var. Sonuçta yazı da biraz keyif işi, o yüzden uzak kaldım. Ama toparlayacağız inşallah.

Uğur B. dedi ki...

Çok geçmiş olsun Mustafa.

borasahin dedi ki...

Gecmis olsun diliyorum. Umarim en kisa zamanda sagligina kavusur.

Cartalete dedi ki...

Çok teşekkürler arkadaşlar.