Kaldırımdaki Üç Puan

Yine bir deplasman maçında şalteri indirmiş Beşiktaş, yine silik oyun sebebiyle ceza sahasında yaşanan ibretlik karambollar, yine ufukta Almeida’nın gözüktüğü, kaleden uzak kalınmış bir takım düzeni… Normalde bu tümce, “yine bir puan kaybı…” sözüyle biterdi; ancak her alandaki şans faktörleri lehe işledi Beşiktaş adına ve piyangodan bir galibiyet alındı…

İlk yarıda ara-ara kısa ve net paslarla kaleye yaklaşıyordu Beşiktaş ancak son vuruşlar, daha çok “degajman” tadında olunca; gol ihtimali epey uzakta duruyordu, duran toplar hariç tabi. Orası artık, kolanın üstünde yazan “soğuk içiniz” ibaresi gibi bir şey. Bir değişmez… Antalya ise, Hilbert sonrası Egemen’den de muaf olmuş ve dengesizleşmiş Beşiktaş savunmasının arkasına sarkıp duruyordu. Ancak bunlardan gol çıkarılamadı, çıkan da sayılmadı zaten… O an kademeye giremeyen Ekoko’nun; kenardan destur çekip, yan hakemin gözüne perde indirmiş olma ihtimali yüksek.

İkinci yarıda ise, şahsım adıma bir ilke tanıklık ettim. Desteksiz, bireysel bir santrafor baskısından (kısacası: Nobre presi) ekmek çıktı; daha doğrusu Almeida ekmeğini taştan çıkardı… O Almeida, ikinci golde de kendisini “maçın adamı” yapacak asiste imza attı. Hani, bazen “orta saha oynasın” derken bu paslarını ve şutlarını temel alıyordum; onlardan biri geldi. Fernandes, o pası en şahane şekilde asiste çevirdi. İlk bakışta sanki top keşmekeşten öyle önünde kalmış da geçmiş gibi bir görüntü vardı; oysa kaleciye hiç dokundurmamış bile. Direkt organlarının arasından geçmiş Fernandes kaleciyi çalımlarken…Aslında bu golün dışında seyirlik bir şey yoktu; gerisi vasat bir komedi-spor filmi gibiydi, sonu da çok saçma bitti zaten… Maç 2-0’ken, arkadaşın biri kendini attırdı. Neyse, reflekstir olur öyle şeyler diyelim; hele de söz konusu panikatak’ımsı bir insan, yani İsmail olunca… Gaziantepspor’a karşı solbekin kim olacağı soru işareti. Ancak şöyle bir şey var; Carvalhal, Schuster’den ziyade biraz Mustafa Denizli vari bir adam. Yani “o mevkinin adamı olsun, isterse 18 yaşında olsun” mantığından ziyade, kendi güvendiği isimlerden bir şekilde takım çıkarmaya meyillidir. Yani Tanju değil, Ekrem oynar solda; Toraman sağa geçer. Ki Tanju’dan da çok bir beklentim yok aslında… Şahsi fikrim biraz tuhaf; bence en ideal sol bek alternatifi Edu’dur şu konumda. Pozisyon almayı gayet iyi beceriyor, fiziği ve geri koşuları yerinde, tipik Alman ekolüne sahip bir oyuncudur pasaportunda Brezilyalı yazsa da… Yani Hilbert gibi, Hamit gibi; o da gerekirse arkada oynar. Zaten küçükken stoperde de takılmış…

Velhasıl, bugün belki de kendisine kısmet olacak üç puanı, yan hakemle çarpışarak kaldırıma düşürdü Antalyaspor. Beşiktaş’ta bunu ilk fark eden Almeida oldu, hafiften bir tekme atıp kenara itti, çaktırmadan etrafına baktı ve indirdi… Maçın özeti budur. İçe sinip, sinmeme konusunda ise; sene sonunda “hakem hatalarıyla alınan puanlar, kaybedilen puanlar” bilançosu tutulmadığına göre, yapılacak bir şey yok diyip geçmek lazım sanki. Ki bu tip hatalar bariz skoru değiştirse de, asıl can alıcı hakem sorunları değildir. Benim için, lehte veya aleyte bariz şekilde 'takdir hakkı dengesizliği' can sıkıcıdır. Çünkü o bir hata değildir, seçimdir... Tabi sene sonunda Beşiktaş olur da şampiyon olursa, o resim unutulmaz; orası ayrı konu. Quaresma’ya açılan pankartın resmini değiştirip, Hilbert’e adayarak “Nerdesin olm sen? Özledik seni…” diyerek sözlerimi noktalıyorum.

34 yorum:

ihsan dedi ki...

Herşeyden önce geçmiş olsun abi. "Herşey sağlık" herşeyin üstündeki cümle. Bilirim ki bu dönemde insana moral gerek, neşe gerek. İlk fotoğrafdaki ekrem'e bakarak o neşeyi bulman dileğiyle.

(Veli'ye dair bir parantez görmek isterdim. İlk golde savunmayı en başta sıkıştıran, 2. golde Almedia'ya en iyi şekilde o pası aktaran, oyun sıkıştığında Fernandes vari yardırarak açtı oyunu. Ki Mendez zeki adamdır, boşuna almaz haklarını.)

Cartalete dedi ki...

Eyvallah İhsan.

İşte, Veli gibi artı parantezleri de siz açın dedim. İlk aklıma düşen bunlar. :) Veli'nin yarısını mı aldı Mendes naptı? Gündem dışıyım bu aralar.

ceyhun dedi ki...

bir sağlık sorunu var sanırım, çok geçmiş olsun..

beşiktaş'la ilgili de kısa bir söz edeyim. son maçlardaki kötü oyunun bir sebebi quaresma'nın olmayışıysa bir diğeri ve daha önemlisi hilbert'in olmayışı bence. hilbert diyince aklıma geldi.

mustafa dedi ki...

Mustafa kardesim gecmis olsun.Hafta ici A2macina gittim.Ersan 11 basladi normalde 45 dakika oynamasini.ongormusler.ama.kendisi ikinci devreyede cikmak istedi.60 a kadar oyunda.kaldi hizi teknigi ayni ama fizik ikili.mucadelede siritiyor tamamen hazir degil zaten acele etmeyeceklermis bu sefer oyundan ciktiginda gozleri.parliyordu ozleis.formayi babasi ile sohbet ettik. maci izlemeye babasi annesi iki erkek kardesi de gelmis.kardeslerinden biri a2 icin deneniyormus.Muhammet enfes bi gol atti herkesi mest etti.Ersan ciktiktan sonra Caner girdi yerine Guvenle beraber oynadilar.Guveni begendim.ben mudahaleleri yerinde . Mertcan sakatliktan donmus 80dakika oynadi . 2-1 yenildik cocuklarin.moralleri bozuktu.Bu arada Macin bir bolumunu Ernstle sohbet ederek.izledim Karizma 10.numara gercekten. 40a kadar oynarsin heralde dedim guldu zVucut yoruluyor hissediyorsun diyor maclardan sonra vucudun toparlanma suresi uzuyor diyor olsun dedim sen.oynarsin :) Turkce icin sekiz ay ders almis birakmis zor diyor tabi.kullanma ortami az.evde almanca takimda zaten yedi sekiz oyuncu var almanca bilen.Hilberti fena ozledik dedim hemen donsun usuyoruz :)hatta Fink te gelsin dedim sanmam diyor Pendikspordan iki.hocabizim.oyunculardan birini izlemeye gelmisti ismini vermediler . Bu arada genclerden biri Bursa macina gitmis tribunde Rustu hata yaptiginda edilen kufurlere sahit olmus fena sitem etti.aklimda.kalanlar bunlar .Gecmis olsun tekrar

Cartalete dedi ki...

Eyvallah arkadaşlar. Bende sorun yok da, babam rahatsız. Bakalım, toparlayacağız inşallah.

mustafa,

Keyifli olmuş baya. :) Muhammed'in golünü gördüm, bir önceki yorum sayfasında arkadaşlardan biri paylaşmıştı linki. Direkt lob indirmiş kaleye uzaktan. Zaten Carvalhal de kayıtsız kalamıyor, 18'e falan aldı. Bu da bir şeydir yani.

Kadir'le, Ümit de prof olmuş sanırım.

alper dedi ki...

nobre presi ile benim hatırladığım bir golde şifo mehmet-wagenhouse mücadelesinde 1.dakikada attığımız gol var ama o nobre presine örnek sayılırmı bilemedim şimdi.

geçmiş olsun.allah şifa versin.evde bir kişi hasta oldumu herkes hasta olur bilirim.

Cartalete dedi ki...

Eyvallah. Öyle oluyor gerçekten...

Şifo'nun o golde, topu bacak arasından gönderdiğini hatırlıyorum da; galiba topla buluşması daha çok, pas hatasında araya girmesiyle olmuştu.

tearkan dedi ki...

ilk yarı rezaletti. verilmeyen gol, antalya'nın baskısı nedeniye beşiktaş'ın kafası kesik tavuk gibi çırpınması ve özellikle ilk yarının sonunda topu kalesinden bir türlü uzaklaştıramayan bir beşiktaş. daha da kötüsü maçı alsak bile galibiyetin içime sinmeyecek olduğunu bilmek ve ikinci yarıyı bu hisle izlemek.

tek olumlu yanı hakemin bizim lehimize yaptıkları gibi aleyhimize yaptıklarının da 'sadece hata' olabileceğini düşündürmüş olması o pozisyonun.

beşiktaş kanseri kadar beşiktaş taraftarının da bi şom ağızlılığı, bi nazar değdirme becerisi de var sanki. bozulmayan defans dörtlüsünün sağ baştan sırayla başını yedik valla. neyse en azından son ikide sakatlık yok.

ismail'in kırmızısı için söyleyecek çok bir şey yok. pozisyon sonrası formayı kafaya geçirişinden belli refleks olduğu.

son olarak, abi çok geçmiş olsun. acil şifalar.

oguzk dedi ki...

Cok gecmis olsun umarim hersey yakin zamanda normale doner

Cartalete dedi ki...

Teşekkürler arkadaşlar, ben de normale döneceğimiz günü iple çekiyorum. Geleceğine inanıyorum.

-

İsmail'in kırmızı cezasını bir iç saha maçında çekecek olması avantaj. Beşiktaş işleri bir şekilde lehine çeviriyor İnönü'de.
Bir yerden gidiyor, bir yerden geliyor işte. Savunma patladı ama Almeida top oynamaya başladı.

helldoradotcom dedi ki...

cok gecmis olsun.

maca gelirsek Almeida ve Sivok takimin en iyileriydi. Umarim Sivok'la yeniden anlasilir.
Acil sifalar..

Fly like an eagle dedi ki...

Mustafa kardeşim geçmiş olsun ama sana kızdım. Neden mi? hemen söylüyorum: Renklilerin hele de bu seneki neredeyse her maçında onlara yapılan kıyakları göre-e meyen, yalaka, satılmış, terbiyesiz tek taraflı devekuşu BÜYÜK! basınımız bize yönelik bir hakem hatasına sanki söz birliği etmişçesine atlayıp bizi bedava maç kazanana , Antalya'yı da sanki o gol verilse kesin kazanırmış edasıyla yerden yere vurmasına senden bir tepki beklerdim. büyük harflerle yazıyorum. POZİSYON BAŞLANGICI OFSAYTINI dillendirsene? Sen de akıntıya kaptırırsan kendini işimiz var.. Maçın 2. yarısında Antalya'nın tek pozisyonu yok! hangi gözle izlediniz maçı? Lütfen Mustafa'm sen bunu yapma ve yandaş, sahtekar basının oyununa alet olma. En azından sen olma ve doğru bilgi ver ne olur.. Sevgilerle..

Cartalete dedi ki...

Sizlere de çok teşekkürler arkadaşlar.

BenYaptımOldu ,

Basın ne diyor diye bakmadım, maçı izledim sadece. Hataya da olabilir bir hata gözüyle baktım, ama gol verilse 3 puan gelmeyebilirdi. Beşiktaş'ın geri düştüğü maçları çevirememe gibi bir istatistiki gerçek var sonuçta.

Ama bunun bilançosu tutulmuyor. Zira, Kayseri maçında Toraman'ın penaltı verilse; o top dönüp gol olmayacak, kötü oynayıp kazanma olayını o maçta yaşayacaktı Beşiktaş.

Ayrıca akıntıyla işim olmaz pek, düşündüğümü yazarım. "Beşiktaş'ın sesiyim!!" gibi bir iddiam da yok. Yani, benden "görülmek istenen" yazılar beklenmesi biraz tuhaf.

Mesela pozisyon öncesinde bir ofsayt gördüysen (ben dikkat etmedim), bunu gelip yazabilirsin. Bu bölüm bu yüzden var. Ama bu durum gelip fırça atar gibi "bunu neden görmezsin" gibi bir hak tanımıyor sana.

Fly like an eagle dedi ki...

Genel anlamda akıntıya göre yazan bir kardeşim oldugundan bahsetmedim ki Mustafa'm. Derdimi demek ki ya ben anlatamıyorum ya sen bugün basındaki tüm objetktiflik çıldırması yapmış Beşiktaş yazarları gibi " Lehimize hatayı önce biz söylemeliyiz." fikrindesin. Saygı duyarım ama bu densiz basının birilerine yıllardır "ses olmasıyla" terbiyesizce, çakalca, devekuşu zihniyetiyle kupalarımızı, puanlarımız çalınırken birileri de "ses olmak" diye düşünüyorum. Sinirimi ve belirttiğim şeyin özünü şimdi anladığını hissediyor ve umuyorum.. ( Not: Lütfen Beşiktaş yazarlarının maça dair yazılarına şöyle bir göz at bir ara. Ne demek istediğimi daha net anlayacaksın. )

Fly like an eagle dedi ki...

Son cümlen şimdi geldi.. Özellikle de son yazılarında ilk yorumları ben yazamaktayım. O denli takip etmekteyim yazılarını. Açar bakarsın arşivlere. Ancak ben hem bugünkü yazındaki 10 yorumda hem de bugün basında kimsenin ofsayt pozisyonuna sanki söz birliği etmişçesine tek satır yazmamasına kusura bakma "sessiz" kalamam. ve nasıl kalınır diye de şaşırırım. Sessiz kalırsam boğulurum, boğarlar! Serzenişim, yazılarından anladığım, yazılarından tanıdığım kişiliğine saygı duyduğum bir kardeşimizin bile nasıl kayıtsız kalabilmesine olan eleştiriydi. Fırça atmak kısmına katılmam mümkün değil.. Neyse hadi kal sağlıcakla..

tannhauser dedi ki...

babana allah tez elden şifa versin, gerisi teferruat.

tannhauser dedi ki...

yine de duramadım:)

@benyaptımoldu: ben de hakem hatalarına(!) takık bir insanım. maçtaki ofsayt pozisyonunu da gördüm. basını da takip etmiyorum pek. neler yazmışlar bilemiyorum. beşiktaş kervanını yürüttükten sonra itler ürüsün dursun.

şimdi burada hakem hataları dökümü yapacak olsak, fener maçındaki frikik golünün öncesindeki pozisyondan filan başlamak lazım.

cartalete'nin yazılarının temeli kadro kurgusu ve oyuncu performanslarına göre oluyor. takım formasyonu, maç taktıiği dahi ikinci sırada oluyor ve hakemler konusunda da genelde çuvaldızı beşiktaş'a batırıyor. ben kendi adıma öyle değilim, mağlubiyetleri hakeme yüklemeyi daha çok seviyorum. forza'daki "maçın düdüğü" konu başlığını filan seviyorum ama cartelete'nin hakem hatalarını (kör göze parmak denmediği sürece) görmezden gelen tavır daha doğru gibi geliyor. uygulayamasam da :)

benim hakemlerle ilgili temel sorunum bu tarz pozisyonlar değil. hani bunlar gözden kaçar, bir anda insanın basireti bağlanır. amokachi'nin altı pas içinden ay'a insansız araç göndermesi gibi en nihayetinde. ancak ikili mücadelelerdeki saçmalamaları dellendiriyor. en büyük haksızlıklar orada olduğu gibi bir de oyunu izleme zevk ve şevki kırılıyor.

umarım meramımı anlatabilmişimdir.

Cartalete dedi ki...

tannhauser ,

Amin. Gerisi teferruat gerçekten.

Cartalete dedi ki...

Neyse ben de dayanamadım. :)

tannhauser'in dikkat çektiği üzere; burada hakemle alakalı konuları pek gündem almıyorum. Aslında çuvaldızı Beşiktaş'a batırma olayı da pek yok; lehte ve aleyte hataları kısa cümlelerle geçiştiriyorum. (Eğer bu "takdir hakkını kullanma ekseni" bariz şekilde bir takımın üstüne yıkılmazsa tabi...)Ama sanılmasın ki maçları Kenan Işık gibi falan seyrediyorum. Gayet hakeme çığırırım, maçı da yüklerim içimde gerekirse onlara. Ancak bunu bir blog yazısında temel almak bana saçma geliyor. Sonuçta üzerine konuşulacak, tartışılacak bir şey değil. Ki, hayatımda en nefret ettiğim program formatı da "tartışmalı pozisyonlar" olayıdır. Oturur Esra Erol izlerim daha iyi. Oysa futbolu temel alıp konuşunca, İhsan'ın yorumda olduğu gibi; ilk golde hiç yoktan bir Veli katkısı göze çarpılıyor falan...

Sonuçta burası Forza gibi bir forum değil, basın organı hiç değil. Forza, herkesçe taraftarın sesi olarak görülüyor. O yüzden, gerekli zamanda giriş sayfasına konulacak kadar "ses çıkarma" görevine sahiptirler. Ama burası herşeyden önce bir futbol blogu. Özelinde Beşiktaş'ı çok seven ama konu "yazmak" olunca futbola dair atıflar yapmayı daha çok seven bir adamın blogu yani.

Fly like an eagle dedi ki...

Ben de dayanamadım :) Meramımı kesinlikle anlamadığınızı üzülerek görüyorum ama olsun ortak kavramımız " Beşiktaş aşkı" ve ben sizler gibi yumuşatılmış eleştirilerin asla doğrulara ulaştıramayacağı bir formasyondan geliyorum sanırım. Forza'yı da sevmem, üye de değilimdir. Adım gibi ben benimdir, hürümdür, fikirlerim ise iyi analiz edildiğine inandığım ama elbette duygularında katkısı yadsınamaz bir taraftar tutkusundan ileri gelmektedir ve sana bahsettiğim ilk eleştirimde yazınsal anlamda "vur-kır- parçala bu yazıyı yaz" üslubu da kast edilmemekteydi. Sadece madem ki sen genelde futbola özelde de Beşiktaş'ımıza dair fark edilmemiş, çoğu kişinin dikaktinden kaçmış detayları dillendirmek ve aktarmak niyetindesin çünkü üslubun bire bir bu amaca yönelik gibi duruyor. Seçilmiş bir amaç değil seninki ama yazılarını analiz ettiğimizde bielrek ya da bilmeyerek aktardığın aslında bu. Dolayısıyla seni okuyanlara da ister istemez tesir etmektesin. Özellikle de gençlere. Bilmem anlatabiliyor muyum? Çünkü sen bu blogda ilk yazını paylaştıgın andan itibaren artık o yazı senin değildir. Okuyucularına ait olmuştur. Bu senin seçimindir. Bu anlamda bu yazınla alakalı olarak içerikte taşkın bir üslup değil ama tatlı su yazarları gibi pastanın kaymağından konusup kekine dokunmaman beni biraz "Neden böyle yaptı acaba?" dedirtti ve seninle paylaşmak zorunluluğu doğdu. Olay budur. Özetle Tannahuser ve senin yorumlarınızdan anladığım şu: Kısa ve öz olarak diyosun ki sevgili Mustafa burada ben daha radikal değerlendirmeler yerine - çünkü sevmiyorsun- genel gidişatımıza dair detaylarla ilgileneceğim. Senin gibi düşünmesem de saygı duyuyorum.. Umarım anlaşılır olmuşumdur artık.. Maç öncesi yazılarına ara verme de tam hızla devam et adamı delirtme ! :D

orkhon dedi ki...

Antalya'nın sayılmayan golünde golü atan oyuncu 2 pas önce pasif ofsayttaydı. Bu durumda golü attarken aktif duruma geçtiği için golün ofsayt gerekçesiyle geçersiz olmasi gerekmiyor mu?

Cartalete dedi ki...

Orkhon,

Golde sanırım, asisti yapan oyuncunun vücut bütünlüğü önde gözüküyor diye ofsayt konusu açıldı. Eğer o değilse, Necati'nin asist önceki pasta ofsayt olması bir şeyi değiştirmez. Çünkü araya bir pas daha giriyor ve ofsayt olmaktan çıkıyor artık.

rivaldo dedi ki...

Öncelikle çok geçmiş olsun.

Bu maç sene başındaki bursa maçı ile birlikte değerlendirilebilir.Antalya hem Fb hem de Gs nin puan kaybedebileceği maçlar.Oturmuş bir kadroya ve iyi bir hocaya sahipler.Bu yüzden kayıpsız atlatmak önemliydi.Diğer yandan takımının kazanmaya alışmış olması ve bu sakatlık dönemini kayıpsız geçmesi de önümüzdeki maçlarıda olumlu etkileyecektir.Hilbert ve Quaresmanın da katılmasıyla Manisa maçına geri döneceğimizi umut ediyorum.Tek korkum Carvalhalin q7,simao,Almeida üçlüsünü aynı anda sahaya sürme ihtimali.Braga maçına kadar olan dönemi iyi değerlendirebilirsek sonrası için önümüz açık.

Bu arada saat 13.30 da Türkiye-Fransa Ege kupası finali var.Furkan ve Muhammed Raşit kadroda.Maç trtsporda.

Cartalete dedi ki...

Eyvalah Rivaldo.

Geçen maç Simao kesik yiyince (ki Quaresma dönmemiş olmasına rağmen) bende bu Simao-Quaresma'lı takımı görmeyeceğimize dair umutlarım oluştu. Belki Necip sakatlanmasa, Simao yine oturacaktı.

Furkan Yaman'lı takım izlenir, hatırlattığın iyi oldu.

Bu arada Oğuz'un bilgileri TFF'de güncellenmiş. 2012 sonuna kadar geçici transfer. Sonra hem sözleşmesi, hem de kiralık süresi uzatılır.
Hasan Türk de düşmüş TFF'ye, 2016'ya kadar. Mis... Football Manager'in yeni patchinde de işleriz onu bir güzel.

rivaldo dedi ki...

Yazık oldu gerçekten.Penaltılarda çok iyiydi Fransa.Furkanın golü çok güzeldi.Ben ilk 11 başlamasını bekliyordum.Fakat antrenör geçen sene ki FB u15 antrenörü, o yüzden tercihini daha iyi tanıdığı oyunculardan yana kullanmış gibi.Normalde solbekte de bizim oyuncumuzu vardı, ilk maçta sakatlandı.Onun dışında İbrahim Serdar gibi çok iyi oynadı.Zaten normalde u17 milli takımında oynuyor.

Beşiktaşın gözlemcisi Kaan Demirde Fransadaki 6 numara Ntchamında aralarında bulunduğu birkaç oyuncu için rapor hazırlamış.Bakarsınız sene sonu birkaç genç oyuncu transfer ederiz bu şekilde.

Cartalete dedi ki...

O sırada telefondaydım, direkten dönen top da Furkan'ındı değil mi?

İbrahim çok iyi oyuncu. Keza, soldaki İsmail ve stoper Safa da öyle. Biri Turgutlu'da, diğeri Altay. Yürütmek lazım... Bakarsın maçla alakalı bir yazı düşerim.

rivaldo dedi ki...

Evet, sol ayakla çekti birde.Kaleye biraz uzak kaldı bu maç.

Cartalete dedi ki...

Bu arada Hasan Türk'ün özelliklerini giriyoruz da; boy 181, kilo 74 diye tahmin ettim. Sen ne diyorsun? :)

rivaldo dedi ki...

http://bit.ly/wMliOH

Furkan ve Canerden daha uzun boylu.Umutta 198 miş.Hasan da 183-84 gibi geldi bana.Kilo da aynı oranda 78-79 olabilir bence.

Cartalete dedi ki...

Doğru 183 var, Caner'e 184 girmiştik galiba. Hemen hemen aynılar.

Cartalete dedi ki...

Ümit Karaal da TFF'ye düşmüş. Onu izlemedim. Artılarını, eksiklerini özelliklikler bazında kısaca bahsedersen; seni referans alıp belli bir profil belirleriz. Zahmet olmazsa.

keyifadami dedi ki...

beyler a2 maçlarını dışarıdan istediğimiz gibi girip izleyebiliyor muyuz?

Pamukk dedi ki...

ernst yaşlandı yerini dolduracak biri yok
fernandesin yedeği yok
sağ sol bekin de eksik ya.

transfer şart.

takım havutçu geldiğinden beri bombok oynuyor.. iyi oynayıp çok puan kaybettik orası da bi başka.
her 45 dk çöp
kalede rotasyon mu olur
carvalhal hocam sahaya da oyuna da müdahale lütfen..ne güzel oynuyorduk bi ara ya.

yetiş ya hilbert.

braga izleyen? ne zaman görsem yeniyolar:S

bi ömer çatkıç vardı noldi ona

Cartalete dedi ki...

keyifadamı,

İzleniyor evet.