Bir Tutam Gilardino: Furkan Yaman

Şimdilerde iyi alıştık Avrupa’da Beşiktaş’ın gruptan çıkmalarına; ancak çok yakın bir zaman önce durum böyle değildi hatırlarsanız... Seri başı olunsa bile; o yıl şampiyon olacak Sevilla’yı ikinci, iki yıl sonra aynı kuşakla şampiyon olacak Zenit’i ise dördüncü torbadan çekme gibi “kura spazmı” geçiriliyordu. Ama mutlaka son maça bir şans bırakırdı Beşiktaş, tıpkı 2004 senesinde oynanan Parma maçında olduğu gibi…

Del Bosque, Beşiktaş’ı 4-6-0’la Ennino Tardini’ye çıkartmış; Türkiye’yi bu sistemle tanıştırmıştı. Tabi biraz garip karşılanmıştı bu durum en başta… O garipseme, Okan’ın erken gelen golüyle “işe yaracak sanki?” duygusuna dönüşse de; o maçta tanıştığımız tek şey 4-6-0 sistemi değildi, bir de Alberto Gilardino gerçeği vardı.Beşiktaş tam da golü bulmuş, maça da kalabalık orta sahası ve Sergen, Tümer gibi teknik ayaklarıyla hakim olmuşken; Türk spikerlerinin Avrupa maçlarındaki resmi gol yeme sloganı olan“ofsayt olması lazım!!!” cümlesi eşliğinde, Gilardino eşitliği sağlamış ve momentumu Parma lehine çevirmişti.

Ofsayt olması lazımdı aslında, ama olmuyordu işte söz konusu Gilardino gibi golcüler olunca… O nedenle Avrupa'da, “ulan ne top oynadık!” dediğimiz maçlarda bile arkamıza baka baka elenmişizdir çoğu zaman. Bizim için çok zor bir şeyken, rakipten birileri çıkıp gol atmayı çok kolay göstermiştir mutlaka. Çünkü biz gol atmayı meslek değil, genelde “hobi edinmiş” oyuncuları forvet bellemekteyiz aslında...

Türk topraklarında çok yetenekli oyuncular çıksa da; oyunun asıl amacı olan “iki direk arasına topu geçirme” işini layıkıyla yapanlarla nadir karşılaşıyoruz. Golcülük, sadece yetenek işi değildir çünkü… Zeka, ön sezi, soğukkanlılık gibi mental özellikler de gerektirir; bambaşka bir şeydir. Kendisini izlediğim ilk maçında; Furkan Yaman da "başka bir şey" gibi gözüktü gözüme. Gilardino familyasından gibiydi o da, gol atmak için yaşıyordu sanki…

Zaten istatistiklere bakınca da, neredeyse yürümeyi öğrenmeden gol atmaya başladığını görüyoruz. 14 yaş grubu günlerinden itibaren, her kademede mutlaka en azından maç başına 1 gol ortalamasını tutturmuş bir oyuncudur kendisi: U14’de 23 maç – 28 gol, U15’de 22 maç 22 gol, U16’da şimdilik 18 maç 18 gol…Topu aldığı anda, şayet kaleye yakınsa ve önünde makul bir yol varsa; direkt olarak gole yönelebilen bir oyuncudur Furkan. Her iki ayağıyla net gol vuruşları yapabilmesinin yanında, driplingleri de çok dikkat çekici. Belki teknik anlamda, her kategoride takım arkadaşı ve “gol yollarındaki yaveri” Tayfun Aydoğan kadar olmasa da; en azından boş alan bulursa affetmiyor, topla gayet iyi kat edebiliyor. Onu izleyince, Gilardino’yu anmamda ise iki temel sebep ise; gol sezisi (topun düşeceği yeri tahmin etme gibi) ve çok uzun boylu olmamasına rağmen, zamanlama ve kafa vuruşu tekniğiyle hava toplarındaki etkinliğidir.

Futbol, çoğunlukla “gol” demektir aslında… 0-0 bitmiş maçlara; içeriğinde ne olup bittiğine bakmadan bile “zevksiz maç” tanısı konmamız buna bir örnek. Gol, çabayı sonuca bağlamak demektir. Recep Çetin’in takozluğu, cengaverliği; Feyyaz’ın golüyle anlam kazanırdı mesela… Keza Hakan Şükür kafa ile gol atmayı, ters smaç yapmaktan daha zevkli bir iş olduğuna kanaat getirmeseydi; üç bücürlerden o kadar fazla bahsedilmeyecekti...

Velhasıl, golcülük güzeldir; Furkan Yaman da öyle... Elbette ki profesyonel futbola geçiş süreci zordur, bu istatistikler A Takım seviyesinde de sürer mi, onu bilemiyoruz. O ortalamanın yarısı sürse bile kafi... Ancak en azından, bunu sağlamak Furkan’ın çalışmasıyla ve doğru yaşamasıyla mümkün olacak, onu biliyoruz. Çünkü asıl gerekli olan yetenek ve golcülük genleri, kendisinde mevcuttur.

Kim bilir, başka bir yazıda kendisinden daha fazla bahsedebileceğimiz Tayfun’la birlikte yeni bir "İlhan-Tümer" olurlar belki de… Ayrıca soy ismi, manşetler için gayet de uygun: “Kartal Furkan’la Yaman: 5-1” falan…

12 yorum:

Ilyas dedi ki...

Furkan Yamani ilk kez Milli Takimda görmüstüm ve direk ilgimi cekti, son vuruslari cok saglamdi, hatta bir sutu direkte patlamisti, fizik olarakda baya bir güclü gözüküyor http://www.tff.org/Resources/TFF/FileGallery/2d4edf3980d54d1aba89dd03232da5d3.jpg (17 Numara). Istatistikleri dedigin gibi ic acici, altyapidan böyle istatiklerler cikan son Forvet Batuhan'di sanirim, insallah Furkan'in karakter olarak Batuhan gibi problemleri yoktur.
Yönetim sayet sözünü tutup, sagdan soldan sacma futbolcu almazsa kendisini belki 3-4 seneye A Takim kadrosunda görebiliriz.
Cok umutluyum gercekten, Türkiyede bu tip forvet su an göremiyorum

Celal Abbas dedi ki...

Oyuncular yada şöyle diyelim insan ne yazıkki ağaçta yetişmiyor. onunla bir program doğrultusunda ilgilenilmesi eğitilmesi ,eksiklerinin belirlenmesi o eksiklerinin giderilmesi gerekiyor. bu bir süreç ve bir program dahilinde olması lazım.

Ülkemizde hiçbir takımda böyle bir süreç sonunda bir oyuncu yetiştiğini görmedim. Oyuncular ya çok yetenekli oldukları için kendiliğinden yetişiyor. hatta çok yetenekliyse gelişimi avrupalı yaşdaşlarına göre daha geç olduğu için gene kaybımız oluyor yada oyuncu doğal seleksiyon sonucunda bir şekilde ortamda sivriliyor ve kendine güveni geliyor birazda kendine çekidüzen verdimi 24 ünde 25 inde genç yetenek oluyor. 26 27 sinde de taaa 20 21 yaşında vermesi gereken potansiyele ulaşıyor.

Ülkemizde yetişen oyuncularımız enaz 4 yıl 5 yıl gecikmeli yetişiyorlar kendilerine geliyorlar. Bu yüzden hiçmi hiç umudum yok gençlerimizden. Onların suçuda yok. 15 16 17 yaşında gençlerden bahsediyoruz.

Ben en çok muhammedin 27 28 yaşına geldiğinde vereceği demeçleri merak ediyorum. tahmin ettiğim cümleleri kuracakmı bakalım.

Fly like an eagle dedi ki...

Hayır şu cümleyi kabul etmiyorum.. “Kartal Furkan’la Yaman: 5-1” Doğrusu 5-0 olmalı. Hala bize gol yediriyorsun Mustafa kardeş.. Yeter artık gol yemeler yahu :)

Cartalete dedi ki...

Hahah :)
Sıfıra karşı farklı galibiyetleri pek sevmiyorum ya. 5-1, 4-2 falan daha karizmatik.
Ayrıca malum, karşılıklı gol; Beşiktaş maçlarının resmi bahis seçeneği.

Ilyas,

Evet en son Batuhan böyle sayıları bulmuştu. Adam olamadı ama en azından kasaya 2 milyon euro koydu. Zararları yok yani bunların en azından. :)

ceyhun dedi ki...

o değil de furkan şeker'e ne oldu ben onu düşünüyorum hala? Sivok'un yedeği olur bence gayet, ayağı çok iyiydi. Benim keyfi sebeple midir bilinmez savunmacılarda aradığım en önemli özellik topu oyuna doğru sokması. Bunun için teknik kapasitenin yüksek olmasına gerek yok. Topu oyuna çabuk ve en doğru seçeneği kullanarak sokmaya çalışmak yeterli. Ferrari ve egemen bunun için çok net ve doğru örnek. Topla araları iyi değil ama doğru pozisyon alıp çabuk oynayınca ataklar da ona paralel olarak doğru bir şekilde şekillenebiliyor. Kaldı ki furkan'ın top yeteği onlardan çok daha iyiydi. Alakasız oldu ama çok önemli bu konular:)))

şaka bi yana aklıma gelmişken değineyim dedim içimde kalmasın:)

Cartalete dedi ki...

Furkan Şeker Denizlispor'da, sağ bek mevkinde banko oynuyor. Zaten fiziki açığı sebebiyle; stoperden ziyade sağbek ve süpürücü ortasaha olması daha mantıklı.

Denk geldikçe bakıyorum da, profesyonel futbola gayet ısınmışa benziyordu. Seneye alternatif olabilir kadroda.

ceyhun dedi ki...

üstad sen ne dersin bilmiyorum ama furkan şeker'den sağ bek olursa ekrem dağ'dan da ön libero olur derim ben...

Tamam o kadar değil ama:) furkan'dan sağ bek.. çok zor sanki..

rivaldo dedi ki...

Furkanda biraz Sergen egosu var aslında.Attığı gol ne kadar önemli olursa olsun en fazla yukarıdaki resimeki gibi ellerini açar arkadaşlarına sarılır.Gol atmayı sıradanlaştırdığı için de olabilir bu tabi.Ama Batuhan gibi sorunlu biri olduğunu sanmıyorum.En azından kendine oynayan bir oyuncu değil.Muhammed Demirden sonra ki dönemde altyapılarda izlediğim en komple forvet oyuncusu.Ona yakın gol istatistikleri olan oyuncular yok değil.Ama genelde Batuhan gbi fizik olarak yaşıtlarının önünde oyuncular.İlerleyene dönemlerde sıradanlaşabiliyor bu tip oyuncular.mesela Ege kupasında Bursalı Batuhan ve Fb li Aziz ilk 11 başlamalarına rağmen toplamda Furkan kadar gol atamadılar.Ama Furkan fizik olarak çok farkı olmasada dediğiniz gibi sürekli gole ulaşmayı becerebiliyor.Ortasahadan top sürerek attığınıda gördüm kafayla doksana attığınında.Üstelik fazla süratli olmadığı ya da boyu uzun omadığı halde yapabiliyor bunları.


Genel olarak bu takımda 94 sonrası en iyi grubumuz diyebiliriz.Tayfun-Furkan-Muhamed Raşit ve solbek Umutcan muhtemelen A2 ye kadar yol alacak oyuncular.Tayfun oyunundan öte lider bir oyuncu.Zaten takım kaptanı.Oyun yapısı olara Tümer iyi bir örnek olabilir.Muhammed harika bir sol ayağa sahip.Biraz kırılgan bir yapısı var.Tarz olarak Gutiye benziyor.İyi frikikçidir.Eğer Ajaxta olsalardı bu 4 oyuncunun da futbolcu olması kesindi.Bizse bir tanesini görsek yeter.

rivaldo dedi ki...

Furkan demişken bu hafta hem Furkan hem de Sezer ilk profesyonel gollerini attılar.
Furkanın golü http://www.trtspor.com.tr/video.aspx?id=3518&cid=-1
Sezerin golü http://www.trtspor.com.tr/video.aspx?id=3538&cid=-1

Cartalete dedi ki...

Sezer'in artık A takım vakti gelmiştir sanırım. Ersan pek iyi dönmedi sakatlıktan. Egemen'in alternatifi görülebilir Sezer.

Keza Furkan da öncelikle süpürücü ortasaha ve sağbekte alternatif olabilir; yani Toraman'dan daha layıkıyla yapar bana göre.

Atakanus dedi ki...

yaziniz icin tesekkur ediyorum. 1995li fevzican bozkus hakkinda neler dusunuyorsunuz? a takima yukselebilir mi?

Cartalete dedi ki...

Fevzican, sevgili rivaldo'nun ilgi alanına giriyor. :) o daha yakın takip ediyordu onu. Ama benim gördüğüm kadarıyla, Emir Atilla aynı tarz santrafor ve daha hazır gibi.