Chiellini’nin yokluğunda 4’lü oynamak, gayet mantıklı bir
yoldu. Her ne kadar 5’li orta saha döneminde daha sıkı pres yapılsa da… Top,
biraz da İngiltere’nin izin vermesiyle İtalya’nın ayağında fazlasıyla kaldı. Ancak
İngiltere’nin tam olarak hesap etmediği şey, Pirlo’nun varlığıyla o topun her
zaman atıl alanda dönmeyeceğiydi. Onun savunma arkasına attığı “nadir” topların
hepsi tehlike oldu. Bazıları Balotelli’nin lakaytlığıyla şutla tamamlanamasa da…
Montolivo ise 15 lob pas denemesinin ikisinde başarılı
olunca, büyük futbolcu sanılan bir isim. Bence kendisi ne bir trequartista ne
de bir orta saha… İkili arkasında daha hareketli yapısıyla Marchisio’ya şans verilse
ve orta sahada Nocerino olsaydı, İtalya daha sert ve bilinmezli bir takım
olabilirdi. Çünkü hem Marchisio hem de Nocerino, Serie A’nın en komple orta sahaları
olmalarıyla birlikte, o mevkiler arasında “en golcüleri”. Zira Nocerino aldığı
kısacık sürede, yarım metre ofsayttan kaçmış olabilseydi; ensesiyle tavana
yolladığı top “yarı altın gol” niteliği taşıyacaktı.
Bana göre bir teknik direktör ilk 11’ini değil, “ilk 13’ünü”
düşünmelidir maç öncesinde. Di Natale de ilk 11’de olmasa da, ilk 13’de
olmalıdır. Lakin Cassano 11’de oynayınca, zaten bir değişiklik hakkını
otomatikman kullanmış oluyorsun. Balotelli – Di Natale değişikliğini de hesaba
katarsak; başka bölgelere hamle şansı çok azalıyor. 120 dakikalık maçlarda bu
durum negatif etki edebilir. İngiltere gibi kabuğuna çekilen takımlara karşı
etmez belki ama Almanya’ya bunu kullanır.
Balotelli’nin maç başlarken sahada olması mantıklı. Her ne
kadar kendisi lakaytlığın kitabını yazsa da, santrafora benzeyen tek isim oluşu
onu değerli kılıyor. Di Natale’nin daha sonra Balotelli’nin yerine girmesi,
kendisini sahada daha taze tutacak, çizgi savunmayı daha zorlayacak hale
getirecektir. İspanya karşısında olduğu gibi… Ama Diamanti’nin Almanya
karşısında mutlaka Cassano’nun yerinde oynaması gerekiyor. Çünkü o maçta 45
dakikada bitecek bir hücumcuyu daha kaldıramayacaktır takım.
De Rossi’nin Kiev’i tavaf edip direkte patlayan şutuyla
başlayıp, “kale alanında auta vurmaca” silsilesiyle penaltılara kalan maç;
İtalya’nın hakkıydı açıkçası. Pirlo’nun İngilizlere “öyle rahatlamak yok!”
kendi takımına “kendinize güvenin!” mesajı içeren (evet, kitap gibi vuruştu o. Mesela
Joe Hart’ı kullanarak yer çekimi kanunu da tekrar ispatladı) panenka penaltısı
işe yaradı; İtalya’ya hakkı olan galibiyeti adım adım getirdi. Gerrard ve
Rooney dışında İngilizlerin penaltılarda eziyet çekeceği de çok belliydi
esasında.
Dün akşam İngiltere’de ortalama 5’lik, 6’lık oyun oynandıysa takımca; Glen Johnson 9’luk oyunuyla çok fark yaratmıştır. İki tane Glen vardı sahada sanki; biri zaten sağbekte, diğer kale alanında… Mükemmel ters kademeler yaptı. Takımının bulduğu, Buffon’un sadece refleksle açıklanamayacak kurtarışıyla sonlanan tek pozisyonda ise; rakip ceza sahasına da bir elçisini göndermişti…
Maç sonunda İtalyan oyuncuların sevinci kesip, İngiliz oyuncuların yanına gitmesi; en az Pirlo penaltısı kadar güzeldi. Almanya – İtalya maçı çok şey vaat ediyor. Bu tip turnuvaların son dönemde gördüğü en sağlam maç olabilir. İtalya, şuan realist hedefine ulaşmış durumda. Bundan ötesi rüya gibi olur İtalyanlar için. Ancak Inception misali bir “toteme” sahipler: Pirlo. Reyissini sahadaysa, o rüya asılında gerçekten yaşanıyor olabilir…
7 yorum:
Adamlar Hollanda kadar atağı düşünüyorlar, İspanya kadar pas yapıyor ve zaten İtalyanlar, daha ne olsun :)
Güzel betimleme. :)
Bir de şu hücum ikilisi kıyak olsaydı... Artık Insigne ve Destro'da gözler, gelişimini sürdürürlerse nefis olur.
İngiltere'yi hiç sevmemişimdir. Bu Maçın başında direk İtalya'yı desteklememi sağladı zaten. Güzel de oynadılar. İngiliz'lerin 2 katı kadar pas yaptılar. Ve çok güzel gol pozisyonları yakaladılar. Balotelli biraz daha ciddi olsa maç çok erken kopabilirdi. Ama şunu da vurgulamak lazım. Balotelli olmasa o pozisyonların yarısı zor oluşurdu. Pirlo'nun pasları değerlendirecek adamda lazım. Bu maç Cassano'yu hiç beğenmedim. Ve bir di natale hamlesi gelse ve balotelli biraz geriye çekilse de güzel olabilirdi. Ama Sonucu güzel oldu bari. Güzel yarı final maçları bizi bekliyor. Cüneyt Çakır'ın da yarı finalde yer alması ekstra güzellik katacak.
Yarı finaller gelmişken "maç öncesi" yazıları da fena olmaz hani :))
kendim için bişey istiyorsam nametim, buffon, pirlo gibi oyuncuları hep izleyebilmek için bi gençlik iksiri icat edilse artık :)
Di mi? Hazır Del Piero, Totti hala varken, Inzaghi, Nesta henüz bırakmışken. :)
Uğur,
Olabilir. Zaten iki gün ara var. Akşamları her iki yarı final için de maç önü yazabilirim.
Bjk Knights,
Balotelli arkada, Di Natale önde konusunu ben de düşündüm, mantıklı gözüküyor. Ama Balotelli "sağa çek-vur" güdümlemesiyle Di Natale topu biraz zor görür gibi. :)
Cassano aslında en uygunu ama çabuk tükenmesi handikap.
Boş kale olmadığı sürece Balotelli pozisyona sokulmamalı şimdilik:) Boş kaleye attıktan sonra o kafayla iyi gaza gelir o . :)
Yorum Gönder