Torres’siz İtalya

Sokakta oynayan çocukların topuna karışacak kadar “her yerde”ki Marchisio… “Ne mücadele etti be!” denilen orta sahalar kadar oyunun içinde olan savunmacılar (Chiellini 11 km koşmuş)… Yan hakemi bile golle burun buruna bırakabilecek Pirlo… Takımı sahada 15 kişi gösterecek kadar ortaya konan yakın oyun, alan daraltma, birliktelik… Antonio Conte iskeleti, Prandelli aklıyla birleşen Yeni İtalya; yine çok farklıydı, güzeldi. Ama ciddi bir eksiklik vardı: Hakimiyet altındaki topu sorgusuz sualsiz kalenin içine atacak bir santrafor.
Cassano fizik, Balotelli ise kafa olarak 90 dakikayı tamamlamayacağı belli olan oyuncular. Ayrıca ikisinin de ortak özelliği; birer trequartista olmaları. Topu geriden alıp, kaleyi karşıdan görmeyi; bir santraforun arkasında kalmayı severler; bilhassa Cassano, ikili oyunlara girmeden edemez. İtalya, belki de tarihi boyunca ilk kez bu kadar “klasik golcü” eksikliği yaşıyor. Pazzini ve Gilardino’dan umut kesilmiş olabilir. Ama Destro ve Serie B kralı Ciro Immobile gibi oyunculardan biri, kadroda olabilirdi. Aslında Destro kadrodaydı da, keşke kalsaydı.

Hırvatistan’nın bir Mandzukic’i var mesela. Pek klasik golcü sayılmasa da, Chiellini’nin maç boyunca bıraktığı tek hava topunu, golle sonuçlandırabiliyor. Çünkü inatla her zaman orada… Prandelli bu kez oyuna hamleleriyle, maçı daha çok Hırvatistan lehine çevirdi diyebiliriz. Sakatlanan Motta’yı, onun orta sahadaki sert presini devam ettirecek Nocerino yerine Montolivo ile değiştirdi. Biraz ezbercilik yaparak; Cassano iyice oyundan düşmüşken yine sahadan aldığı ilk isim Balotelli oldu. Böylece top İtalya’da daha az kaldı, Hırvatistan’ın baskısı başladı. 1-1’den sonra da, maçın Hırvatistan lehine 2-1’e gelmesi; daha olasıydı.
Torres, henüz 4. dakikada yakaladığı topu tıpkı eski günlerindeki gibi tavana yapıştırınca; İtalya maçında verdiği sinyallerin boşa olmadığını gösterdi. İkinci golde yaptığı son vuruşta ise, benim için tekrar “Fernando Torres!” olmuştu. O golün güzelliği, arka kameradan daha bir belli oluyor. Kalecinin kapattığı köşeye, çok temiz bir vuruş…

İspanya’nın “topu alıp eve götürme” konusunda yine hiç sıkıntıları yok. Dün akşam olduğu gibi bazen o konuda acımasızlaşıyorlar. Robbie Keane, iki saat nizamiye nöbeti tutsa; muhtemelen daha hareketli bir günü geride bırakırdı. Ancak, o hakimiyet altındaki oyunun “skora” dönüşmesi için; Torres’in dün akşamki formunu devam ettirmesi gerekiyor. Her ne kadar Faberagas,şeytan taşlar gibi topa vurup “ben buradayım!” dese de; bir futbol takımın her zaman iyi ve net bir santrafora ihtiyacı vardır. İspanya’yı yeniden favori yapan etken Torres’in geri dönüşü olacak; her şeye rağmen İtalya’yı favoriler arasına girmeme nedeni de: Torres’sizlik… Diego Milito İtalyan olsaydı, her şey tamamdı oysaki…

İspanya 4 farklı kazanınca; genel averajda Hırvatistan'ın önüne geçmiş oldu. O nedenle, her türlü beraberlik onları bir üst tura çıkaracak son maçlar sonunda. O beraberlik 0-0'la gelirse ve İtalya İrlanda'yı yenerse; İspanya'yla "gol atarak" berabere kaldığı için, gol fazlasıyla bir üst tura çıkacak. 2-2 biterse; bu kez Hırvatistan aynı şekilde bir üst turda. 1-1 bitecek olursa; İtalya'nın en az Hırvatistan gibi, İrlanda'yı 3-1'le geçmesi gerekiyor. Bu grupta da işler karışık...

4 yorum:

Celal Abbas dedi ki...

Fabregasın golden sonraki tavrı neydi öyle benimde dikkatimi çekti. Kardeşim maç izlerken söyledi Daha bu takımda hiç kullanılmayan Mata var. Bir an acaba dedim kadroyada almamışda olabilirlermi. gittim kontrol ettim evet yedekelrde Mata da vardı. İspanya kadrosu 2 takım çıkarır cinsden bir kadro.

Cartalete dedi ki...

Pedro da var. :) İspanya, hiç kadroda olmayanlardan bile iddialı bir takım çıkarır aslında.

Ama ben hala Del Bosque'nin, Xabi - Xavi varken, üstüne Busquets'in de 11'de yer vermesini benimsemiş değilim. Pedro veya Mata'dan birini de takıma sokabilir, o halde sahip olunan top skora da daha yakın olur.

Million Dollar Donkey dedi ki...

Yazı yazılırken Di Natale'nin son üç sezonda Serie A'da 80 gol atmış olduğu unutuldu herhalde.

Cartalete dedi ki...

Yo, unutmadım. :)
Ama benim için ölçü değil. Di Natale daha çok ikinci forvet rolüne namzet; bu turnuvada da rakipler çok sıkı alan savunması yapıyor, en uçta oynadığı zaman kaybolabilir. İrlanda maçında olduğu gibi.