Beşiktaş’ın gözlemci ekibi, özellikle alt liglerde ciddi bir
çalışma yapmış gözüküyor. Neredeyse bütün potansiyel oyuncuları sarmalamış
durumdalar; tek engelleri ekonomik sıkıntı. O yüzden şuana kadar birçok
oyuncunun adı Beşiktaş’la anılsa da, sadece bonservisi elinde olanlarla kesin
anlaşma sağlandı. Onlardan biri de Berat Çetinkaya.
Sakaryaspor’da kendisini fazla izlediğim söylenemez. Ancak
hem Beşiktaş’ın çalışmaları hem de yine çok iyi bir araştırmayla toplanmış ve
bunu Toulon’da final oynayarak taçlandırmış A2 Milli Takım kadrosunda yer
alması; bana “ön umut” aşılamıştı… O turnuvada izlediğim Berat, umutları daha
da güçlendirdi diyebilirim.
Memleketimizde ‘savunma’ denince genel kabul görmüş iki kanı
vardır ve birbirleriyle çelişirler. Bir savunmacıda mutlaka fazlasıyla ‘hareketlik’
ve hızlı olmasını bekleriz; aksi halde “ağır adam” tanısı koyar, Kemal Tokak
gibi çabuk ama bir o kadar dağınık oyuncuları ‘büyük potansiyel’ belleriz. Aynı zamanda şöyle bir sav da vardır:
“stoper İtalyan olsun, isterse çamurdan olsun…”
Oysaki İtalyan savunmacılar genellikle hızlı değillerdir.
Bir Ivan Cordoba çıkmamıştır mesela hiçbir zaman… Biraz Cannavaro istisnadır
ama genel olarak Nesta gibi, Barzagli gibi, Materazzi gibi; çok çabuk
olmamasına rağmen, doğru zamanda müdahale yapmayı ve en önemlisi “doğru
pozisyon almayı” beceren kısaca ‘dengeli’ oyunculardır. Zaten bir stoper doğru
pozisyon almaz da, rakip oyuncuyu savunma çizgisinden kaçırırsa; isterse
telefon kulübesine gidip Usain Bolt’a dönüşsün, yine de iş işten geçmiş
demektir…
Berat’a da bakınca, ‘yerli statüsünde İtalyan’ bir stoper
görüyorum. Fizik olarak oldukça kuvvetli, uzun bir oyuncu… Bunun sonucu olarak
pek çevik ve hızlı değil haliyle. Ama duracağı yeri, müdahale zamanlamasını iyi
biliyor. Topla karışık, rakibe “ültimatom verircesine” ara ara yaptığı ‘hard
tacke’ları da eklersek; klasik İtalyan stoperi konsepti tamamlanıyor.
1991 doğumlu, oldukça potansiyel, bonservisi olmadan elde
edilmiş nefis bir alternatif oldu Berat. Gerçi bakmayın alternatif dediğime;
her an Sivok’dan boşalan yeri de doldurabilir; bir bakmışsınız ki sezon sonunda
25 maç oynamış, hiç sürpriz olmaz. Takımda 10 senedir “ben stoperim” diyen
adamlardan çok daha ‘stoperdir’ Berat…
16 yorum:
10 senedir ben stoperim diyen adam tanımlaması tam da taşı gediğine kopymuş :)
sezer için ne düşünüyorsun.formayı alabilir mi??
Şimdi kadro mühendisliği yaparsak; Egemen, Atınç, Ersan. Hali hazırda üç sol ayaklı stoper mevcut. Berat geldi, Sivok'tan sonra bir yabancı stoperin daha gelmesi muhtemel. Avrupa maçı yok, o kadar maç temposuna da girmeyecek Beşiktaş. O yüzden Sezer'in ben yine oynayabileceği biryere kiralanması (Rize'de devam edebilir mesela) kanaatindeyim. Stoper oynadıkça gelişir nitekim.
ersan sol bekte denenebilir ismail sakatken. ayağı düzgün2 ve sol bek oynamışlığı var. atınç'ın ve demirci'nin kiralanması taraftarıyım. biraz maç tecrübesi kazanmaları lazım. a2 de oynamakla as takımda oynamak bir olmaz. ayrıca erkut konusu ne oldu yaa. tekrar konusu açılmadı. eğer onla da anlaşıldı ise o da bir sene kiralanmalı. erkan kaş'da ilk 18e sokulmaya başlanmalı bence. vücudu oynamaya elverişli.
Sezer'i play-off maclarinda izledim ve berbat bir izlenim birakti bence, rotasyon oyuncusu bile olamayacak izlenimi verdi, ayni sey Erkan Kas icin de gecerli. Bu oyuncular gercekten bu capta mi yoksa play-off'ta yaniltici bir goruntu mu verdiler?
Atinc ve Sezer'in olmadigini var sayarsak bile Ersan-Egemen-Toraman-Berat ile 4 stoper var, genislik olarak yeterli ancak kalite olarak yeterli mi tartisilir. Toraman ve Ersan'in versatile olmasi nedeniyle ve kalite acisindan soru isaretleri birakmamak icin bir yabanci transferi dogru bir dusunce olur, tabii gonul Sivok kalsin diyor o ayri.
Sezer'in duruş ve hamle zamanlaması konusunda sıkıntıları var zaten. Ama Bank Asya da, takımlar çok kopuk ve uzun topa dayalı (o uzun toplara da mutlaka gidecek hızlı bir forvet oluyor) oynanadığı için, stoperleri asmak için uygun ortam oluyor.
Bana göre Atınç ve Cankurt'un biraz gerisinde kaldı Sezer potansiyel olarak. Ama üstünde durulmaya devam etmek gerek, kiralansın yine sürekli oynayacağı bir yere.
Erkan'ın ise eksiği daha çabuk atlatılabilir cisten. Taktiksel eksiklikleri var çünkü. Yoksa fizik, hız, teknik, dripling; yani çalışmakla olmayacak şeyler mevcuttur.
Güzel bir yazi, 10 yillik arkadasa da cok iyi bir dokundurma olmus, ellerine saglik.
Sence A2 takiminda hangi oyuncu direk 11e yazilir? A2 nin sol beki nasil?
Şuanda A2'den direkt 11'e yazılmaya en yakın oyuncu Hasan Türk.
Solbek potansiyel olarak Ümit var ama henüz küçük. Caner ise şu haliyle alternatif olabilir en fazla.
Manisa'lı bir solbek var, A2 millide de oynamıştı: Bülent Cevahir. O fena durmuyor...
Emre Özkan da halen bizim oyuncumuz ama ben hiç beğenmiyorum çok hantal bir oyuncu.Bence İsmail iyileşene kadar Veli denenmeli sol bekte.İlk sol bek oynadığı maç Atletico Madrid deplasmanı olunca orada çok kötü oynamıştı ama kamp başından beri sol bekte ısrar edilirse Hasan Ali kadar olur diye düşünüyorum.
Ya bu sene gerçekten o sene mi? "Bir bakmışsınız ki sezon sonunda 25 maç oynamış, hiç sürpriz olmaz." diye yazmışsınız. Genç olarak alınan hiçbir oyuncu Beşiktaş'ta o kadar maç yapmamıştır uzun süredir. Gerçekten çok isterim ama yine "isim yapmış" yüreksizlerle sahaya çıkacakmışız gibi hissediyorum.
merhabalar,
burası değil belki yeri ama aklımdayken yazayım istedim.
deli gibi bir bobo sevdası var bende. nedensiz bir şekilde çok seviyorum adamı. şimdi de boşa çıkmış. neden düşünülmez ki almeida yerine? almeida'dan eksiği yok bu adamın. ha çok para isterse gerek yok ama, bobo yani bu. beşiktaş'ın çocuğu.
Ben yazıdaki "Beşiktaş'ın tarama ekibi" cümlesine takıldım. Bence bu işler gerçektende ekip işidir. Fakat benim ekip lafından anladığım, teknik direktör-antrenör-scoutun beraber çalışmasıdır.
Beşiktaş'ın malesef halen hocası yok. Yönetim evet bir sürü pislik ile boğusuyor fakat artık iyi kötü bir hoca ile anlaşmamız gerekiyor.
Feda feda deniyor ama herşeyi de feda etmeyelim! Yabancıları gönderilmesinden, Egemen'e kadar herşeye tamam ama artık takımın hocaya ve yeni dönem stratejisi neyse ona göre yapılanmaya ihtiyacı var. Hoca gelmeden yapılan -gencinden yaşlısına, ucuzundan pahallısına, yerlisinden yabancısına- tüm transferleri yanlış buluyorum.
Ayrıca ben düşük bütçe ile de şampiyonluğu kovalayabileceğimize inanıyorum. Olmasakta olur ama yinede zirveyi zorlarız. Herşey para değil, Juve ve bilhassa Montpelier düşük bütçelerle şampiyonluğa uzandılar. Bunu sağlamak için önce takımın başına bir teknik direktör seçmek gerekiyor. Yönetimin bu konuda hata yaptığını düşünüyorum.
Akılla yürütülen kulüplerde, genellikle hoca ayrıca adam beğenmez; gözlemci ekibin taramasından, kulübün alabileceği oyunculardan oluşturulmuş havuz içersinden istediğini seçer.
Aksi halde 10.5 adam lazım derken, gidip ancak Tabata'yı bulabiliyoruz; sadece hocaya bakarsak.
Şuan benim anladığım Beşiktaş iyi bir havuz oluşturuyor, dediğim gibi ben de bu konuda fahri olarak yardımcı oluyorum kulübe. Sanıyorum ki yabancı oyuncuları alırken hocaya danışılacak, o yüzden henüz ses yok. Ama arada Berat gibi kelepir yerlileri de, hoca gelene kadar almayıp elden kaçırmanın pek manası yok.
Hani gidip 7 milyona Mehmet Topal'ı alsak haklısın da, bedavaya adam alıyorlar yani. :)
oğuzhan özyakup'un alındığı söyleniyor doğru mudur? nasıl bir oyuncu kendisi?
Çok fazla izleyemedik onu malum, ama tescilli bir potansiyel.
İstanbul'a check-up'a gelmediyse, aldık sanırım. :)
Yazarız hakkında bir yazı.
teşekkürler çok akıcı bir yazı olmuş bu yazı sayesinde bloğunuzu farkettim bookmarka ekledim
Yorum Gönder