Ömer Faruk Özgen

Ben kendisini forvet bilirim, bazen kanat da oynar… Zaruri sebeplerle sağbek oynamışlığı da vardır Ömer’in.  Ancak Boluspor maçında onun ilk A Takım deneyimini izleyenler, kendisini orta sahada görmüş. Ben maalesef maçı izleyemedim, sadece golleriyle yetindim. Hatta yetinmekle kalmayıp; sevgili Selman’ın swf haline getirdiği Batuhan'ın bu golünü ekran koruyucu yapasım geldi… Paslaşmalar, zamanlamalı koşular, ceza sahasına ani çoğalma ve son vuruş… İzle izle doyamazsın.

Gerçi böyle deyince de umut, iyimserlik salgılıyormuşum gibi durabiliyor. Ama tekrar etmek gerekirse; futbolseverlik ve Beşiktaşlılık kavramlarımın harmanı sonucunda, mutlu olmak için Beşiktaş’ın sahada zaten var oluşu yetiyorken, üzerine bazı futbol doğrularını sahada uygularken görmek; totalde şampiyonluk yaşamış kadar etki bırakıyor bana. Hatta bazı kaybedilen maçlar, zihnimde kazanılmış gibi yer tutabiliyor. Schuster döneminde İnönü’de kaybedilen Porto maçı gibi mesela… Ya da ligdeki Manisaspor… 

Aynı şekilde bu durum alt yapı için de geçerli. Oradan herhangi bir oyuncuda parıldama görmem, bana keyif veriyor. Haliyle ondan bahsettiğim yazıda bu keyif kelimelere dökülüyor… Böylelikle yazdıklarım, Beşiktaş alt yapısını La Masia yapmışım gibi bir algıyla sonuçlanıyor. Oysa A Takım komple özkaynak olsun gibi bir iddiam yoktur. Keza “çıkar ve oynar!” dediğim oyuncu da pek azdır. Bunu en son Hasan Türk için kullanmıştım, çıktı oynadı da… Ama genel olarak, oyuncuların potansiyeline yönelik yazıyorum; şimdiye değil de, varabileceği noktaya…

Bu konuda açıklık getirdikten sonra Ömer Faruk Özgen’i Chikharito’laştırabilirim... Ama oyun tarzı öyleydi hakikaten; boyu fazla uzun olmamasına rağmen sırtı dönük oynayabiliyor, hep oyun içinde gözükebiliyordu izlediğim maçlarında. Zaten sırtı dönük oynamak fizik olduğu kadar aynı zamanda bir “zeka” işidir, biraz da teknik elbet… Ömer Faruk da futbol zekası ve yeterli tekniğe sahip bir oyuncu. Aynı zamanda bildiğim kadarıyla atletizm sporuyla da ilgileniyor. Haliyle atletik bir vücut yapısına sahip; zaten attığı gollerden sonra Aghahowa taklaları gelebiliyor kendisinden…

Gol vuruşları temizdir; kaleciye göre topa vurur, tıpkı safkan golcüler gibi… Çünkü zaten biraz iyi kaleci, kaleye orantılı bir açıyla öne çıkar. Topa onun yakınından geçecek şekilde dokunursan, zaten gideceği adres bellidir… En başta da dediğim gibi; Ömer Faruk iyi bir futbol zekasına sahip bence ve golcülüğü de oradan geliyor. 

O oyun zekası, çabuk bir oyuncu oluşu ve hareketli oyuna yatkın yapısı, kendisini farklı bölgelerin adamı haline de getirdi. Olcay’la yaptığı kısa verkaçlarda görüleceği üzere, birbirine yakın oynayan bir takımda orta saha olarak da görülebilir ileride. Belki de Leeds United’dan forvet gelip, Alex Ferguson’la başkalaşan Alan Smith’in yolunu izleyecektir. Smith, diz sakatlığını yaşamasaydı bugün ancak iddaacıların aşina olduğu Milton Keynes Dons formasını değil de, hala büyüklerden birinin orta sahasında oynuyor olabilirdi.

Velhasıl, Ömer Faruk çoktandır radarımda olan, üst kategoriye ne zaman sıçrayacağını merak ettiğim oyunculardan biriydi. Samet Aybaba’nın konuya eğilmiş olması güzel. Yolu açık olsun.