Milat Derbisi

Yaklaşık 11 yıl öncesiydi, Beşiktaş 100. yılında Galatasaray'ın Fatih Terim için cami avlusuna bıraktığı Lucescu yönetiminde şampiyonluk hedefliyordu. Ancak ligde epey maç kazansa da en akılcıl ve güçlü futbolu oynasa da o "şampiyon" sözcüğü zihinlere tam olarak oturamıyordu. O nedenle Beşiktaş'tan bir "şampiyon hamle" beklenmekteydi. Ali Sami Yen deplasmanında İbrahim Üzülmez telefon kulübesine gidip, içinden Nedved çıkararak sahaya dönmüş ve golünü atmıştı. O, galibiyetten öte bir şey oldu Beşiktaş için. Psikolojik olarak da atılan kocaman bir adımdı, hem takım hem de taraftar adına... Kısacası "milattı"...

Bugünlerde de Beşiktaş en doğru, en akılcıl futbolu oynayan takımlardan. Ve uzun zaman sonra böylesi maçlar öncesinde "sağ bekini, kanat, sol bekini orta saha yapma" gibi eylemler dışında mutlaka Beşiktaş'ı Beşiktaşlıktan çıkarmayacak hamleler düşünen, taraftarına "vardır bir bildikleri..." güvenini veren bir teknik ekibi var. Eksik kalan parça ise yine "şampiyon bir hamle"... Bu akşam, tıpkı 11 yıl öncesinde olduğu gibi psikolojik olarak da çok şeyleri değiştirecek, kelebek etkisi yaratabilecek bir derbiyle karşı karşıyayız.

Zaten şunun şurasında 3 saat kalmış, hiç taktiksel detaylara girmiyorum ki zaten bu işi hakikaten fazlasıyla bilen adamların elinden çizilmiş notlar şu sıralarda takıma işleniyordur. Bize kalan şey, onların kararlarının sahaya yansımasını gözlemlemek ve üzerine yorumlamak olur. Dileriz, bu miladı başaracak kararlardır onlar... Ama yine de klasik tahminimi yapayım, Olcay'ın golü var.

7 yorum:

Cartalete dedi ki...

Arkadaşlar, saçma sapan bir son oldu. Maçla ilgili diyeceklerim varsa da dökemedim bir türlü. Kafayı toparlarsam gündüz yazacağım. Bilginize.

ceyhun dedi ki...

Takım iyi de çevresi kötü.

Massaro dedi ki...

Gol ortalamasi Nobre ve Bobo'nun cok gerisinde olan Mustafa Pektemek ile ilgili bir analiz de yaparsan sevinirim. Nobre ve Bobo topcu degil derken taraftar, bu Pektemek'e hala, Pektemek demek gol demek, gizeminin sirrini aciklayan bir yaziya ihtiyaci var az sayidaki akli basinda taraftarin.

Basar dedi ki...

Abi hakikaten kelebek etkisi oldu. Derbi maçı kaybedilir sorun değil. Kaybımız çok daha büyük oldu.

Dünkü maç Oğuzhan'ın ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu gösterdi. Onsuz daha sıradan bir orta sahamız oluyor.

Bir de Drogba hakikaten yıldız. Çirkef filan ama maçı bizden aldı Galatasaray'a verdi.

~Poseidon~ dedi ki...

Ligde 4. golümüzü yedik ve her yediğimiz golü aslında kendimiz attık sayılır. Asıl bunu konuşalım.

dominic molise dedi ki...

cok ozur dileyerek nacizane fikrimi paylasmak istiyorum.
BESIKTAS ICIN BU SEZON BITMISTIR.
bundan sonra hicbir elestirinin bu maci dusunmeden yapilabilecegine inanmiyorum. yas ortalamasi 24 olan bir takim yasadi bu olanlari. sen bu cocuklarin bundan sonra ayaklarinin titrememesini nasil beklersin>?

enorton dedi ki...

Yorumlarda "puan olarak önde olmamıza rağmen öldük bittik nidaları atılması" konusu ve trabzonspor benzerliği geçmişken aklıma şu yazı geldi...

http://kalitelifilm.blogspot.com/2009/04/boyle-bir-sevgi-iste.html

'Böyle bir sevgi işte'

Fenerbahçe ve Galatasaray son hafta üstelik zor kazandı, puanları 47, camiaların havası: “Şampiyonluk şansımızı artırdık, sonuna kadar kovalayacağız.”

Trabzon 7 net pozisyon harcadı, berabere kaldı, puanı 47, camianın havası: “Bitti bu iş.”

Çelişkinin nedeni, Kayıhan Gedikli’nin Yanal’a mesajında gizli:

“Ersun hocam kızmayacaksın, darılmayacaksın, gücenmeyeceksin. Futbolun sadece futbol olmadığı yerdesin. Burada insanlar, takımı başka tutarlar, ne bileyim kaşığın sapını tutmak gibi değil burada takım tutmak. Güneşin İstanbul’dan önce doğduğu, suların Bordo-Mavi aktığı yerdesin. Burada herkes aynı sevgilinin peşinden koşuyor hocam. O sevgili ki paylaşılamıyor. Kimse kimseden eksik kalmıyor. Şiirler ona, şarkılar ona, alıp verilen nefes ona. Cebindeki son kuruş ona. Zafer şarkıları ona, ağıtlar ona, övgüler ona, sitemler yakınmalar ona.

Burada herkes Trabzonspor’u günde bir defa düşünür hocam. O da 24 saatini alır insanların. Burada geçim sıkıntısı, işsizlik, kriz, küresel ısınma yok. Herkesin derdinin Trabzonspor olduğu yerdesin. Burada kepenkler açılmadan gazetelerin son sayfaları okunur, Dolar’ın, Euro’nun kurundan önce puan durumuna göz atılır. Genel yerel seçimler değil, Trabzonspor kongresi pür-dikkat izlenir. Trabzonspor Başkanı konuşursa ‘Ulusa Sesleniş’ odur. Takımı için fanatizm kurbanı olup adam bıçaklayanlar, öldürenler vardır başka yerlerde. Ama hocam burada, her takım taraftarının vazgeçilmez olan, “senin için ölürüm” sloganını gerçekleştirircesine, kaçan şampiyonluktaki ayak oyunlarına tahammül edemeyip canına son veren Mehmet’in mezarı vardır.

Sandığın gibi başarıya aç bir yerde değilsin. Aksine başarının doğduğu, tanımının yapıldığı yerdesin. Bir devrimin ateşinin yakıldığı yerdesin. Başarı odaklı olmadı sevdamız hiçbir zaman. Şampiyonluk 25 değil, 100 sene de gelmese bile aynı heyecanla severiz biz hocam. Ama sırtındaki formanın hakkını vermeyince kızarız hocam. Sokağa çıktığında, karşına çıkan herkesi ilgilendiriyorsun. Gözümüzün bebeğindesin. Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın. Bu yüzden hocam; kızmayacaksın, darılmayacaksın, gücenmeyeceksin.” Böyle bir sevgi işte...

Ergun ATA