Oğuzhan'la Daha Fazla Beşiktaş

Büyük oyuncu olmak demek, sahada kolay görüneni yapmak demektir çoğu zaman. Ama bazen de görünmeyeni kolay göstermek… Ortalıkta boş bir oyuncu gözükmez, bizler hatta pas atılan o oyuncu, boşta olduğunu ancak topla buluştuğu zaman öğrenir. O pası atansa, zamanda birkaç saniye ötesini görme yeteneğine sahiptir. Yani, oyun zekâsına. Almeida, Kayseri Erciyes maçında golünü atarken ofsayda düşmeden topla buluşmuştu, oysa kendisi de o anda şut atılacağını sanıyordu. Olcay, uzun zaman sonra ‘Olcaylığını’ yaparak, savunma arkasına koşu atmış ve golle hasret gidermişti Akhisar’a karşı. Oysa çoktandır o Olcaylığını gören birileri yoktu sahada, keza o anda da bu kadar net pozisyon yaşanacağını kimse hissetmemişti. Ama o, her şeyin farkındaydı. Galiba artık herkesçe kabullenen, Beşiktaş’ın resmi yıldızı: Oğuzhan Özyakup.
Aslında sadece gol pozisyonlarının sayısını arttırmada değil, tamamıyla takımının çehresini değiştiriyor Oğuzhan sahada olduğu zamanlar. O sahadayken, Beşiktaş renkleri çok daha belirgin bir ‘takım resmi’ veriyor. Çünkü o yokken, herkes çapından fazla işlere kalkışmak zorunda. En basitinden, Olcay Şahan’ın golle buluşması için o her zaman yaptığı savunma arkası koşuları yetmiyor. Çünkü onun çabuk düşünen ve uygulayan hücumcu yapısına aynı şekilde cevap verecek bir pas ayağı bulunamıyor. Zira Beşiktaş formasıyla attığı 13 golün, 10’unda Oğuzhan’ın sahada olması tesadüf değil.

Oğuzhanlı Portekizliler

Sahada kendisini parlatırken, takım arkadaşının da değerini yükselten oyuncular vardır. Oğuzhan Özyakup’ta olduğu gibi. Aslında takımında uzak ara en yüksek maaş alan ve kazanmak için öncelikli olarak ayaklarına bakılan iki Portekizli de Oğuzhan ile parlayanlara dâhil. Geçen seneden bu yana Fernandes, Almeida ve Oğuzhan üçlüsü sekiz maçta bir araya gelebildi. Altı maçı kazandı, ikisinde berabere kaldı. Onlardan biri, Almeida’nın maça sol forvet başladığı ve 90+7’de Olcay’ın kaçırdığı golle tüm Beşiktaşlıların yere serildiği Trabzonspor maçı. Diğeri ise son 3-3’lük Akhisar düellosu. Asıl çarpıcı rakamsa, Beşiktaş’ın bu üçlüyle sekiz maçta 23 gole imza atmış olması.  Maç başına neredeyse 3 gol.
Fernandes, zaten ideal bir forvet arkası olmamasına rağmen Oğuzhan olmayınca çoğunlukla topu orta sahadan almak zorunda kalıyor. Ve sürekli de markaj altındayken. Böylelikle Beşiktaş, hem hücum ayağından eksiliyor hem de Fernandes, topla geriden buluştuğunda zaten baskı altında olduğu için o oyun kurucu görevini de tam anlamıyla üstlenemiyor. Sonuç; sahada kolay tahmin edilir, takım mesafeleri birbirinden kopmuş bir Beşiktaş. Oysa Oğuzhan’ın varlığıyla Beşiktaş, sahada rakip kaleye gidecek kestirme yolları fark edebiliyor. Fernandes ise daha demarke pozisyonlarda top alarak, düşünme fırsatı bulunca tabelaya etkisi nispeten artabiliyor. Almeida’nın ise buradaki katkısı, her zaman olduğu gibi savunmanın odağını üzerine çekmesi. Oğuzhan ve Fernandesli takım rakip kaleyi daha zorlayıcı olurken, Almeida’nın etrafında topsuz koşu yapan oyuncular kaleyi daha net pozisyonlarda görebiliyorlar. En başta Olcay, bu sene sahne almasa da Holosko, hatta yine bu üçlü sahadayken iki gol atan Gökhan Töre.

Takımla top kazanmak

Memleketimizde topla yetenekli her oyuncu, kendiliğinden ‘ama savunma tarafı zayıf!” ilan edilir. Oğuzhan da onlardan biri. Belki, tribünler için göz boyayacak yatarak müdahaleler yapmaz, istatistik için anlamsız Forrest Gump koşuları atmaz. Ancak zekasıyla yeri geldiği zaman çok da iyi bir savunmacıdır Oğuzhan. Bizzat kendisi çalım ve pas konusunda yetenekli olduğu için, karşısındaki rakibin de ne düşeceğini tahmin eder, ona göre pozisyonunu alır. Top kazanması için kendini paralaması gerekmez, zaten atılan top ayağına gelir ve pas arası yapmış olur. Zaten ‘doğru futbolun’ tanımı, takımca hareket etmek, takımca koşmak ve takımca aktif dinlenme yapmaktır. Tek başına forvetteki ‘Nobre presleri’ ve orta sahadaki ‘Veli Kavlak mücadelesi’ çok fazla anlam taşımaz. Beşiktaş, bireysel olarak değil takımca topu kaptığı zaman gerekli farkı yaratır. Sezonun en mükemmel maçı olan Bursaspor karşısında yaptığı gibi…

Beşiktaş için ‘daha fazla Beşiktaş’ olma yolu, tahtaya evvela Oğuzhan’ın adını bir şekilde yazmakla geçer. Çünkü Oğuzhan, başkasından bağımsız olarak sahada parıldayan ve bunu yaparken bir başkasına da ışığını tutan yegâne oyuncudur. Beşiktaş’ın hem görünür hem de görünmez kahramanıdır, aynı zamanda yıldızı.


Mustafa Demirtaş / Hayatım Futbol

22 yorum:

gundelikci dedi ki...

oğuzhan'ın oyun görüşüne ve tekniğine artık denecek çok bir şey yok zaten. fakat asıl önemli olan beşiktaş'ın eksikliğini çektiği isyan eden adam rolünü kıvırabilecek gibi görünüyor. son yılların beşiktaş'ında 3-1'den sonra o golü atacak fernandes dahil adam yok. belki sorumluluk hissyatı yaşamadığı için morali yalnızca kendine bağlı olan quaresma. takımı paslarıyla zaten sürüklüyor ama akhisar maçında o net gol vuruşunu o anda yapması nasıl olgun bir akla sahip olduğunu kanıtlar nitelikteydi. oğuzhan o maçta olmasaydı 3-1 den sonra tüm futbocular rölantide bitirirdi maçı.

beagle dedi ki...

Fener maçının ilk yarısını izledim. Forvet, kanatlar, orta saha dökülüyordu. Volkan, Egemen biraz da topal dağılmış takımı ayakta tuttu. Sonra 2-2 de bıraktım. Egemen golü atmış.

Takımdaki kalan bütün stoperleri gönderip Egemen + A2 den veysel ,ömer ve hatta tugay ile devam etseydik bugün çok daha iyi yerdeydik.

Basar dedi ki...

Bugün skor yazarlığı yapmak istiyorum. Bir takım nasıl gol atar?
1) Organize atakla
2) Kontra atakla
3) Duran top
4) Kanatlardan orta
5) Uzaktan şut
6) Yıldız futbolcunun tahmin edilemez bir hareketi ile...

Dünkü maçta çokta kötü oynadığımızı düşünmüyorum. Karabük yüksek konsantrasyonlu savunma yaptı. Bu savunma karşısında Beşiktaş'ın yukarıdaki ilk 3 seçeneği tıkanmış oldu.

Bunu sadece biz değil, diğer büyük takımlar da zaman zaman yaşıyor. Sezon içinde bu tarz maçlar başımıza gelmeye devam edecek.

Beni korkutan, geriye kalan opsiyonları kullanacak bir yapıya sahip olmamamız! Biz şut atan bir takım değiliz. Bir Allah'ın kuluda çıkıp yaradana sığınıp topu kaleye zımbalamıyor. Malesef kanat oyuncularımız ters ayaklı ve fazla orta yapmıyorlar. Beklerimiz de bu konuda zayıf. Ayrıca her an herşeyi yapabilecek bir yıldız oyuncumuz da yok. Kısaca, bir Alex değiller desem sanırım yeterli olur :)

Bir başka olgu ise takımın golcü karakterli bir yapısı yok. Sivok hariç tüm mevkilerin oyuncuları atması gerekenin altında gol atıyor. Özellikle Gökhan, Atiba, Veli gibi orta saha oyuncularının senelik gol ortalaması 0-2 bandında. Malesef şampiyon olacak bir takımda bu sayının daha yükseklerde olması gerekiyor. Yoksa takımın mücadele etmek, hırslı ve istekli olmak adına bir sıkıntısı yok. Bu oyuncuların en aşağı 5-7 adet gol atmaları lazım ki dünkü gibi maçlar kurtarılabilsin.

İşte yukarıdaki sebeplerden dolayı 10. haftada havlu atmış bulunuyoruz.

Önümüzdeki senelerde gol kısırlığı çekmek ve yine havlu üzerine havlu atmak istemiyorsak daha golcü karakterl, oyuncular ile oynamamız gerekiyor.

Not: Bu yazıyı Akhisar maçından sonra da yazmayı düşünmüştüm. 3 gol atmamıza rağmen üstünlüğü ele geçirecek golü bir türlü atamadık.

turkkant dedi ki...

30 Haziran'da senin siteye şöyle yazmışım:

"S. Aybaba'nın lig tecrübesiyle geçen sene belirli bir puana ulaşabildik. Statsızlık, Türkiye ligi tecrübesi olmayan hocayla seneye başlama, takıma ciddi katkı yapacak bir transferin henüz yapılmaması (kimse bana Kolombiya'dan gelecek 22 yaşındaki çocuğun takımı toparlayacağını söylemesin), ben bu senenin çok daha zor geçeceğini düşünüyorum.

Eğer GS-FB geçen seneki puanları kaybetmezlerse, puan olarak ilk 10 haftada geride kalırız gibime geliyor. Ondan sonra Bilic'in krizi nasıl yöneteceği sezonun durumunu da belirler. Aybaba-Bilic karşılaştırmaları, iki sene üst üste feda mı olur söylemleriyle ciddi bir yıpranmayla başbaşa kalacağız çünkü."

Maalesef söylediklerim büyük oranda gerçek oldu. Bundan sonrasında Fener maçı kırılma olur. Biliç-Önder Özen ikilisi şu ana kadar Carvalhal ekolü "şirin insanlar", "iyi insanlar" kontenjanından işi götürüyorlardı. Fener'e yenilip puan farkı 10'lu rakamlara çıkarsa artık onlar da ciddi bir şekilde eleştirilecekler.

Üzücü olan yapılan transferler içinde geleceğe taşınabilecek pek bir oyuncu da yok. Serdar çürük mal, Sezer yolcu, Eneramo seneyi göremez, Franco'dan hiçbir şey olmaz (bunda çok iddialıyım), Şişmanoğlu eh işte en fazla yedek olur, Atiba 2 seneye zaten 32 olacak -günlük transferdi, Motta günlük transfer, Kerim Frei belki, bonservisi bizde olmayan Gökhan Töre o da belki... İlk 11 için sadece Tolga'yı yazabilirsin o kadar. Beşiktaş'ın kasasından çıkan para 14 milyon euro, sonuç büyük ihtimal yine üçüncülük... Bu paraya böyle tonla adam almazdın, 2 tane net ilk 11 oyuncusu alırdın. Yazık ki yazık...

Not. Ben, "Son 10 senenin en kötü transfer dönemi" dediğimde buradaki çoğu arkadaş bana, "haksızlık ediyorsun," demişlerdi.

Ulas dedi ki...

‘Kalem sahasi’ kisminda, Borges’in Fesih Bedelleri yazisinda belirttigi Sidney Sam 2.6M€’ya serbest kalabilirmis. Bu sene 11 macta 7 gol 4 asisti var. Tabii ki bir transferle hersey duzelmez ama bence elimizden geleni yapmaliyiz bu adami almak icin.

beagle dedi ki...

@Basar
Puanlamada farklıyız ama hücuma benzer bakıyoruz sanırım.
Sistem ve oyuncu kadrosu planımızın "en iyi koşullarda" bile kupa kazandıracak kadar gol atamayacak adamlardan kurulu olmasına çok şaşırıyorum. Sanki pembe bir düşle Almeida'nın 25 Fernandez'in 15 gol atmasını bekliyoruz. Bence bu adamlara verdiğimiz maaşı bahise, borsaya falan yatırıp Zlatan'ı alacak parayı kazanma ihtimalimiz daha yüksektir.

Senin atak tanımlarına "ceza alanında çoğalma" konusunu eklemek isterim. FB golü buluyor, çünkü ceza alanı içinde 5 adamla paslaşabiliyor. En son ne zaman akan oyunda bir orta yaptığımızda ön direk ve arka direkte birer adam gördünüz? Ceza alanına girmeyen, gol geçmişi olmayan adamlarla gol arıyoruz. Almeida'nın habire kanada kaçıp saklandığını da unutmayın.

4 kanat adamı ile oynuyoruz ve rakip ceza alanı çizgisi ve korner arasına maç boyunca 2-3 defa girebiliyoruz. Gordon döneminde bu sayı sadece sağ kanatta 20-30 oluyordu. İnsaf diyorum. İki kanatta da ters ayaklı oyuncu kullanmak oldukça kötü bir fikir. Uğur Boral ve Holosko'yu özledim ya, demek ki berbat durumdayız.

Bugün Metin Tekin röportajını okurken Önder Özen'e sabretme düşüncem pekişti. Biliç konusunda daha sıkıntılıyım ama Gordon da bize geldiğinde pek iyi bir Teknik Direktörlük geçmişi yoktu. Bu koşullarda başarı bir kaç senelik br öğrenme ve şansla bir Adana Demir maçı yakalamaktan geçiyor.

Aslında tepeden bu aşamada kopmak, ikinci yarının ortasında kopmaktan çok daha sağlıklı. Fener'e Alexi, Gs'ye Hagi'yi getiren bu gibi kopuşlar, kötü başlangıçlardı. Ayrıca Muhammed'e, Franco'ya ve belki başka gençlere daha çok dakika ve deneme demek olabilir.

Şu andan sonraki beklentim döne döne Holosko, Almeida, Fernandez, Sivok, Escude grubunu yeni umut olarak kadroda görmek değil. Oyun kurabilen Franco'yu, topa vuran Muhammed'i, kanatta çalım atabilen Necip'i, yetenek limiti belli olana kadar Ömer'i izlemek.

Biraz önyargı olabilir ama Kerim konusunda pek umutlu değilim.




Basar dedi ki...

@beagle
Bence puanlamaya artık takılmayalım :)

Sezon başında daha takım halinde oynayan ve "bloklar arasın bağlantısı" daha güçlü olan bir takım görüntüsü veriyorduk. Gs yenilgisi, seyircinin sahaya girmesi ve seyircisiz oynama cezası takımın dengesini bozdu. Bu özelliğin gitmesi ile birlikte sanıyorum rakipler tarafından daha öngörülebilir ve önlem alınabilir bir takım haline geldik.

Açıkcası bugün Beşiktaş taraftarının ruh halinin bozuk olmasının sırrı ilk 4 haftadaki seri galibiyetlerde yatıyor. Sezon başında stadyumsuzluk ve yapılan transferlerden ötürü kimsenin fazla bir beklentisi yoktu. Senin de belirttiğin gibi "Aslında tepeden bu aşamada kopmak, ikinci yarının ortasında kopmaktan çok daha sağlıklı." Bu yine beklentiyi aşağı seviyeye çekecek.

Eğer radikal birşeyler yapılacaksa bu ortamda yapılabilir. Mesela Almeida ve Fernandes ile ilişiğin kesilmesi ve yerlerine daha takıma eli değecek iki kişinin (Adebayor ve Ronaldinho değil) alınması ve senin de belirttiğin gibi genç adamların takıma monte edilmesi hamlesi önümüzdeki sezonlar için iyi hamleler olacaktır.

Eğer mevcut düzeni korursak keçi boynuzu kemirmekten öteye gidemeyiz. Büyük takım olma refleksimizi kaybediyoruz. Eğer radikal bir şekilde düzgün planlama yapamazsak yeni stadyum da bize momentum kazandırmayacak. O zaman da tren kaçar, artık sittin sene büyük takım olamazsın. Ateşli taraftarı olan zor bir deplasman haline gelirsin.

Övünç Şentürk dedi ki...

Abi yani görünen köy kılavuz istemez.Senin kadron ne ki yedek kulübesini güçlendirme peşindesin ?

Ben de çok yazmıştım.Ferdi satılırdı .Alper Potuk , Onur Kıvrak , Özkan Yıldırım , Hakan Çalhanoğlu gibi admalar alınır başarısız bile olsak elimizde inanılmaz bir potansiyel olurdu.

Şimdi 14 m € harcadık elimizde yine sıfır yine sıfır ...

Evet Ömer Şişmanoğlu'nun ve Gökhan Töre'nin transferlerinin açıklaması gayet net ve mantıklı.Kerim Frei zaten önemli potansiyel.

Ama Beşiktaş'ın A takım kadrosunda onlarca eksik varken potansiyele veya kulübeye yatırım yapması çok büyük bir hataydı.

Şimdi işin kötüsü alarak işleri yoluna koyabileceği adam da yok.Alper Fener'de , Onur zaten tek adam oldu büyük ihtimal GS'ye gider Muslerea sonrası , Hakan yine GS'nin takibinde.

Bizim kadromuzun yarışmacı mı yoksa gelecek kaygısı mı olacağına bir karar vermemiz lazımdı 1.5 sene önce hala o kararı veremedik ve sene sonunda 2 senede elimizde ne bir gelecek yatırımı ne de bir kupa olacak.Yani paradan önemlisi kaybettiğimiz zaman ...

turkkant dedi ki...

Ben burada Biliç’a fazla suç bulmuyorum. Türkiye ligine yeni gelmiş antrenör… 1 ayda kadrosunu ne kadar tanıyıp, transferde ne kadar etkili olabilir ki? Keza statsızlık, üzerine 4 maç ceza filan, hani bundan kötüsü kimin başına gelmiştir?

Burada performansı sorgulanacak esas adam Önder Özen. Duruşunu, konuşma tarzını filan seviyorum. Çok da düzgün, karakterli bir insana benziyor. Ama 6 aylık performansı fiyasko. 6 ay yeterli süre değil, demesin kimse, ABD başkanları için bile “6 ay performans değerlendirmesi” vardır.

Eneramo’yu, Serdar’ı, Ömer’i, Sezer’i filan Biliç çok bilmiyordur. Bu ligi çok iyi bilen Önder Özen transferde baş sorumlu. Bütçe 14 milyon euro. Hiç de azımsanacak bir para değil. Sezer gittiğinde muhtemelen hesaba eksi 2 milyon euro yazılacak. Hilbert-Serdar Kurtuluş takasından bir kazanç olmadığı gibi (aksine Serdar daha maliyetli) ciddi bir kalite düşüşü söz konusu. Pedro Franco da çöp, yaz buna da eksi üç milyon. Kerim Frei için konuşmak için erken. Belki ileride İngiltere’de piyasası olabilir, ama 500 bine Oğuzhan’ı bulmak, 1’e Olcay’ı bulmak bana göre başarıdır, 3.2 verip (üzerine de senelik 1 milyon euro oyuncuya) Frei almak başarı değildir. Sağ bekin Serdar iken, sol beke klas bir adam almamak da bana göre başarısızlıktır.

Ha bu arada Önder hocanın ilk tercihi Prosinecki’nin hali de vahim. Atiba’yı istemediğini, Biliç’in ısrarıyla alındığını da kendi ağzından söyledi.

Sağlık departmanında bir ilerleme var mı? Alın işin özeti: 28 oyuncudan 20’si sakatlık geçirmiş. http://www.haber1903.com/Besiktas-18586-besiktas_sakata_geldi.html Burada da bir ilerleme yok.

Takım disiplini sağlama? Geçen Güntekin Onay söylüyordu, 31 oyunculu takım mı olur? Kadroyu bu kadar şişirirsen tabi huzursuzluk çıkar, kavga çıkar. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Toraman-Sezer kavgasını yaratacak ön koşulların oluşmasını engelemek lazım.

Kısadan hisse, Önder Özen fena halde çuvalladı. Açıkçası ben patronu olsam bu kadar hataya işten atardım, kimse kusura bakmasın. Gerçekten yetenekli, potansiyelli insanlar bu kadar üstüste hata yapmazlar. Bende pek öyle parlak bir izlenim bırakmadı. Sanki ortalama yetenekte bir adam gibi. Ha ileride ortalama bir performansa gelebilir. Ama işte Beşiktaş geriden gelen takım. Eğer bütçesi iki katımız GS-FB’yi geçmek istiyorsak, çok ekstra işler yapan daha yetenekli insanların Beşiktaş’ı yönetmesi lazım. Yoksa her zamanki gibi bir Atiba doğrusu, bir Sezer yanlışı, bir Tolga doğrusu, bir Serdar Kurtuluş yanlışı, bir adım geri, bir adım ileri, mehter adımı üçüncü olmaya devam ederiz.

gundelikci dedi ki...

artık töre, veli, olcay derken ana resimden kaçamayız. her takım zaman zaman kötü oynar ve büyük takımlar oyunuyla değil oyuncularıyla maç alır büyük takımlar. santra'yı yapan ikilin senede 35 gol-18 asist ile tamamlamıyorsa 6 asist yapan veli'ye veya 11 gol 5 asist yapan olcay'a laf söylenecek yer burası değil. fernandes ayağında geceleyip kaleye gidemediği topu zımbalayacaktı eğer forvet arkası ise. yada almeida kaleciye nişaladığı ofsayt pozisyonunda, düzgün koşu yapıp drgba'nın bu hafta attığının bin katı kolay pozisyonda gol yapacaktı. söylenenlerin yalnızca şurasına katılabilirim, sene parası neyse verip golcü alıp kalanlarla idare edecektik. onda da golcü piyasasının tabiri caiz ise boku çıkmasının etkisi oldu sanırım, aklımda hep şu an sivas'da olan djebbour vardı ama o da buralara çok alışamadı gibi. arada milan gibi bir pürüz olmasa, paraya kıyıp matri de denebilirdi belki. umarım bugün kulübe geldiği söylenen menajer pirlo değil de matri için gelmiştir.

takım planlaması 3 ayda olsaydı, herkes birer önder özen ile avrupa'da kupa kovalardı. sağlık gibi bir konuda 3 ayda etki görülmesi ise zaten imkansız burada hemfikir olmamız lazım. fener'den gelen fitness elemanı core üzerinde yoğunlaşmış bir adam bildiğim kadarıyla, 2 ay önce gelen adamdan ne yapmasını bekledik bu kadar sürede.
hilbert konusu zaten benim için hep çok açıktı senede 1 gol bir asist yapan adam her ters kademede kırmızı alarm veriyordu. serdar kendi lakaitliği ile olmayacak yerde darbe vurdu ama bana kalırsa on kere tercih ederim hala.

gundelikci dedi ki...

jorgensen'i izliyorum da gözlerim hafif nemlendi. piyasa değeri de 2m€ görünüyor. şampiyonlar liginden, türkiye ligine parası neyse getirsek ya. yengeyi de biz ikna edelim.

turkkant dedi ki...

@gündelikçi

Hilbert geçen sezon ligde 3 gol 3 asistle oynadı. İstatistikleri çarpıtmayalım lütfen:) Acaba sen Serdar'ı iyi bir savunmacı mı sanıyorsun? Yediğimiz gollerde Serdar'ı bir daha izlemeni öneririm.

Takım planlaması 3-4 ayda gayet olur. Bu laflar genelde beceriksizlerin zaman kazanma lakırdılarıdır. Hayat kısa, 6 aylık performansla ABD başkanları tefe konuyor. Kimse Mourinho'ya sana 3 sene veriyorum, gel bir planlama yap demiyor. Futbolda 6 ay çok uzun süre. Dediğim gibi, becerikli, potansiyelli insanlar kısa sürede kendini belli eder. Sonuçta aslolan performans. Sezer'i, Franco'yu, Serdar'ı bonservis vererek alan kişinin iyi niyetinden şüphem yok, ama futbol aklından şüphem var. 14 milyon euro çarçur edildi, ben bunu bilirim. Senin mantığınla o zaman kimsenin performansını değerlendiremeyiz.

turkkant dedi ki...

Schuster de aynı hatayı yapmıuştı. Santrafor arkası Guti-Simao-Q7 üçlüsünün üçü de gol özellikli oyuncular değildi. Herkes o ara uzak forvet lazım bu takıma diye bas bas bağırıyordu. Sonuçta sistem tutmamıştı.

Şimdi aynı hatayı Biliç yapıyor. Töre-Fernandes-Olcay üçlüsü ile bu iş olmayacak. Töre-Olcay'la oynayacaksan Alex-Batalla tarzı bir adam lazım. Yok Ferdi ile oynayacaksan o zaman Fener'deki Kuyt,Sow vari adamlar oynayacak kanatlarda. Bizdeki muadilleri M. Pektemek ve Holosko. Töre'nin ilk 2 maçtaki golleri yanıltıcı, Olcay'ın da geçen sene istatistiği. Bu sistemde ısrar ederse olmayacak, adım gibi eminim.

gundelikci dedi ki...

@türkkant
kendimden şüphe ettim tüm golleri tekrar seyrettim, yazdığım dışında bir şey göremedim. ersan'ın asistinde bu adama günah bulunamaz.
mourinho'nun elindeki bütçlerle burayı kıyas tutamayız, yada tutarız hata yaparız. eğer planlamadan bahsediyorsak 3 ay dediğim gibi kısa süre, eğer türkiye liginde başarı diyorsak getir denizli'yi, terim'i ol şampiyon. yada luce gibi bir kadro mühendisi bulmak lazım.
bayern geçmiş senelerde fakir miydi, onlar chelsea veya city olmak yerine büyük çaplı dortmund oldular ama barcelona'yı, real'i yada önlerine kim gelirse parçalamak için senelerin geçmesi gerekti.
almeida konusunda farklı düşünüyoruz. bence asıl almeida varsa olcay oynar ama diğer kanatta da holosko oynar, töre topu içeri çektiğinde araya koşacak adam lazım önüne. olcay'ın performansı şöyle yanıltıcı olabilir, oyun kaostan yada hızlı hücumdan sete dönünce olcay anlamsızlaşıyor. oyunun hızlanması lazım olcay için, tek toplar oynanırken ona koşacak alan boşalması lazım. geçen sene gördüğümüz üçgenler hiç tesadüf değildi. olcay bir sürü kötü özelliğinin yanında üst sayılabilcek seviyede gol koşusu olan bir adam.

Unknown dedi ki...

tolga z.
serdar(necip) sivok ersan
atiba
oğuzhan fernandes
holosko motta
ömer ş. almeida

4-1-4-2
bu formasyonla cok daha etkili oluruz gibime geliyor. ne dersiniz?

turkkant dedi ki...

@Gündelikçi

Gollerde tabi görememişsindir Serdar'ı. Mesele zaten Serdar'ın hata yapması değil, ortalıkta görünmemesi. Kayseri ilk gol Ersan hatayı yapıyor, Serdar "Hilbert'in yapamadığı" ters kademeyi yapıyor, penaltı pozisyonunda Atiba onun açığını kapatmış Serdar karede yok. Antalya maçında iki golde de Serdar karede yok. Ha süper hücum bek olsa anlarız:) hücuma çıktı deriz. Böyle sahtekar stoperler, bekler çok vardır, bakarsın hiç adama girmez, etliye sütlüye pek karışmaz, hep geriye kaçar, sonra sıfır hatayla oynar gözükür. Zamanında bu işleri Zan iyi yapardı.

Olcay nispeten haklısın, ama Töre'nin hiç gol özelliği yok.

turkkant dedi ki...

Bir de Fernandes-Almeida konusunda birkaç kelam etmek isterim.

Farzedelim ki, Fernandes'e yol verdik. Mayıs-Haz. muadil oyuncu bakıyoruz. Ederi nedir? Örnek Delgado 5 m. euroydu, Tabata 8, Ricardinho 3,5 filan. Maaşlarını da eklersen bizim bu işten kazançlı çıkma ihtimalimiz bence çok çok düşük. Fernandes'den öncekilerin kalitesi daha düşük (ki çoğu Katar'a gitti). Ki Lincoln, Misimoviç filan gibi bir sürü ismi büyük oyunu küçük adam geldi Türkiye'ye. Riske ne gerek var? Ver 500-1 fazla bitir işi. Düşeş atıp bir Alex filan bulmadıkça bonservis vermeyeceğimiz, 28 yaşında bir Fernandes kalmalı. Ben o bütçeyi Nene-Kuyt-Kewell tarzı bir kanat forvete harcardım. Töre-Olcay-Frei'dan da iyisi diğer kanatta oynar. Aslında Gündelikçi'nin dediği gibi bize Holosko'nun topu bileni lazım.

Şu oyunculara sallama işini de bırakmalıyız. Guti'ye salladık, Quaresma'ya salladık, bugün Fernandes'e, seneye "dejenere Oğuzhan"a, 2 sene sonra "şımarmış Muhammed"e. Onlarda mı sorun, yoksa bizde mi? Çıksın Fernandes kurtarsın diye bir mantık yok, o işi Türkiye'de bir Hagi (belki bir de Alex) yapıyordu. Arda dahil öyle tek başına maç alma filan zor işler. Takımca iyi oynayacaksın, takımca kazanacaksın.

Almeida ise fena oyuncu değil. Ama yaşı geldi 30'a. Şu performansı işi götürür, ama kontrat sonrası düşebilir. Ben olsam Almeida'yı tutsam bile daha klas bir adam daha bakardım.

Egemen'i yolladık, yerine gelen Escude+Franco'nun maliyeti daha fazla katkısı çok daha az. Hilbert'i yollladık, bonservis verip aldığımız Serdar Kurtuluş şaklabanını görüyoruz. Bir da Fernandes de yapmayalım.

beagle dedi ki...

Geçen feda yılında Samet Aybaba'nın saçmalıkları bu senenin de mecburi bir feda senesi olacağını belli etmişti. Buralara yazan arkadaşların çoğu bunu biliyordu da hepimiz taraftarız ve Önder Özen'in çok şeyi bir anda düzeltmesini umduk. Doğrusu turkkant'a katıldığım kısım "performans"ın kötü olduğu. Katılmayacağım kısım ise değerlendirme süresi. 20 senedir doğru dürüst bir uzun vadeli takım kurulumu izlemediğimize göre "performans"ı biraz kenara bırakıp en azından plan ve yaklaşımı destekleyebiliriz. Ayrıca Özen o işlerle uğraşınca Başkan da sponsor, stad gibi konularda çok daha hızlı ilerleyebiliyor. Sezer parazitini yapmasaydı hem kendi hem de takım için daha iyi olacaktı. Ama 3 milyon da Orman batırsın demirörenin 300 ünden sonra eğitim parası olarak kabul edilir.

Bir başka yandan Biliç'in Özen'i ne kadar dinliyor olduğu da bir konu. Ben Toschak ve Briegeli gördüm. Futbolun fizik yanını oynayan yarma savunmacıdan iyi kaptan olabilir de iyi teknik direktör olmuyor. Biliç bu tanıma yakın bir adamdı. Oyuncularını tanıma hızı, sistem yaklaşımı, oyuncu değişiklikleri vb hiç bir açıdan iyi görünmedi. Sadece kenardaki görüntüsü iyi.

Ortak akıl, fanatizm üstü futbol bakışındaki grubun yadsınamaz tespitleri ve üzerine zeki yöneticilerin katkısından oluşmalı. Sadece bu topic altında bu sistemin Fernandez-Almeida ikilisi ile yeterli gol bulamayacağı (@gündelikçi) bunlarla ve bu şekilde oynayacaksak eksiği kenar forvetlerin ceza alanına girenlerle desteklenmesi gerektiği (@turkkant) bulunabilir.

Tabi ön kanat daha içeri yöneldiğinde geniş alan kullanan koşabilen bek, orta kesen bek önem kazanır. Serdar K. oradayken bu iş olmaz. benimle bir miktar insanın kafasında test edilmemiş olsa da Necip orada fark yaratabilir teorimiz bulunuyor.

Savunmacılarımız iyi kesici olmadığına göre geriye bari ayakları iyi olsun beklentisi kalıyor. Ayağı iyi olan tek adam Franco bir deneysel proje olarak bekliyor ve oynatılmadığı için laf yiyor. Edu'nun top oynadığı, Sivok'un 4 senedir savunma lideri olduğu bir takımda Franco ne kadar kötü kalabilir ki? Oynasın hiçbir şey kötüye değişmez. Belki katkısı olur.

Ofansif etkisi olan bek ve top yapan stoperin önemi için bir hatırlatma yapmak istiyorum. Geçen sene 10 kişi kalan rakipler karşımızda hiç zorlanmayıp bol bol pozisyon ve gol buldu. Sahadaki teknik potansiyelimizin artması gerekli. Fb gibi top cambazlığına sonsuz prim kültürümüzde yok ama 10 kişi kalmış anadolu takımına top kullanıp üstün gelememek gerçekten içler acısı bir durum.

Dış takviyeye döneceksek caydırıcı stoper, kesici ve dinamik önlibero (atiba ve velinin ikisini birden kesebilecek), gol atabilen santrafor, şut ve ceza alanı etkisi olan bir yardımcı (orta saha veya kenar forvet) gerekli. Bu kadar adamın iyisi alınamayacağına göre elde bekleyen Franco, Necip, Muhammed ve Ömer'i kullanmaya çalışıp 1-2 tane çok etkili 11 oyuncusu eklemek gerekli.

Övünç Şentürk dedi ki...

Ben bu kadar ağır bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Salt istatistik bakımından Beşiktaş rakiplerinden gol dışında daha çalışkan.O ilk gol gelse pek çok maçı farka gider büyük ihtimalle.

Oğuzhan'ın ciddi bir kondüsyon sorunu var.Töre sezon başında kendisini kıymetli yapan detayları unutmuş gibi.Olcay'ın geçen sezonun yanından geçemeyeceğini zaten lig başladığında yazmıştım.5m €'ya yakın teklifler olduğu söyleniyordu Rusya'dan çok büyük bir saçmalık satmamak.Olcay stili bakımından özel bir oyuncu olabilir ama 5m € ederi yok hiç bir zaman.Beşiktaş rol model almak istediği yapıda bu adamları ederinin üzerini bulduğu anda satmalı.

Gelelim Fernandes-Almeida konusuna.Benim itirazım bu adamların yıldız olmadığı yönünde.Elit Herhangi bir ligin herhangi 3-4 büyük takımının en fazla para kazanan oyuncuları olmaları mümkün değil.

İyi-Kötü meselesi değil bu.Bu adamlar bu işi yapamıyor.Bana içerideki Rize-Karabük maçlarını takım sallanırken kazandıramayacaksan ben ikinize niye 5.5 m € para veriyorum ?

Almeida-Fernandes kalır ama 1-1.5 m € arası paralar alırlar takım içinde bir rolleri olur bak o zaman sorun değil.Oğuzhan'ın 600 bin aldığı yerde Fernandes'in 4 m istemesi abesle iştigaldir.Meireles'lere , Melo'lara 3.5-4m € vermek bizim rakip dingillerin sorunu.

Beşiktaş'ın o maçı getirecek adama ihtiyacı var.Saha içi abisine.

Trabzon'un Malouda'sı , Fenerbahçe'nin Kuyt'ı , Galatasaray'ın Drogba'sı var bizim de Escude var.

Sene başı Lampard muhabbeti yapmıştık burada.

Neyse umarım derdimi anlatabilmişimdir.Ben Almeida'nın senelik 2.5-3 m € 'ya oynayacak bir potansiyeli veya yeteneği olduğunu düşünmüyorum.Bogdan Stancu'da , Omar Niasse'de , Paulo Henrique'de atıyor.En üstü 600-700 bin €'ya oynuyor bu adamların.Gayet takımlarını Almeida kadar hücuma da taşıyabiliyorlar.Beşiktaş'ın son derece sıradan bir kariyeri olan "30" yaşında sıradan bir futbolcuya yıldız muamelesi yapıp onsuz olmaz haline getirmesini ibretle izliyorum.Bu adamla 1.5 m € üzerin de bir ücretle sözleşme yapmak en az Demirören dönemindekiler kadar büyük bir skandaldır.

Fernandes'i ise 13-18 m € 'lara satmamak gerçekten şaka olmalı.Christian Eriksen'in 12 m € ettiği bir piyasada üstelik ...

O titri hak eden adamlara gerekirse 1'er m € fazla verip almak lazım.Muadil kim diyorsunuz ben de Gourcff diyorum , Carlos Vela vardı zamanında , Etoo'ya 3 kuruş fazla verilirdi Chelsea'den , bedava Keisuke Honda var, Biliç'in parlatıp parlatıp kariyerini kurtardığı Kranjcar var , yani alternatif bol aramanın gücüne inanmak lazım.

turkkant dedi ki...

@Beagle

Abi P. Franco olmaz. Hiç heveslenme. Hajduk Split maçında çok dikkatli seyrettim. O fizik yapısıyla, o hamlesiz tarzıyla Beşiktaş'ta oynaması mümkün değil. Adam genç bile sayılmaz, 22 yaşında! Hani derler ya, oynarsa dişimi kırarım:) Bunu beğenip, Atiba'yı beğenmeyen scout ekibinin gözüne gözlük, hafiften kazığı yemişiz.

@Övünç

Almeida yorumuna katılıyorum. O performansı veren oyuncu bulunur. 3 senelik kontratın üzerine oturmuş 30 yaşında bir Almeida'nın sakatlıkları, tripleri filan bence de hiç çekilmez. Dediğin gibi 1,5 civarı ok.se imzalasın, yoksa eyvallah.

Fernandes ise bence değerli bir oyuncu. Farklı pozisyonlarda kullanabilirsin, DM, CM, AM. Hatta Mustafa'nın zamanında dediği gibi, kanatta bile olur. Yani gerekiyorsa al sağlam bir AM, kadronda Fernandes de olsun. 4 m. euro tabi uçuk rakam, ama ben 3.e kadar verirdim. Kolay bulunacak bir yetenek değil (ben Fener olsam, Fernandes'in üzerine balıklama atlardım). Oynatmak bizim işimiz. Dediğim gibi sen takımca kötü olunca işte Guti'ler, Q7'ler gelince de bir şey değişmiyor, yarın Ronaldinho gelsin gene değişmez.

beagle dedi ki...

@turkkant Hajduk split maçı için kesin haklısın. Benim umudum sene başı maçlarda izlediğim Franco ile ilgili. Açıkçası Hajduk maçında "küskün"lük alametleri gördüm. Oynama yaşı gelmiş ve 21 yaşında 100 lig maçı tecrübeli bir adamın Rayo Vallecano yerine Türkiye'ye gelip Sivok ve Escude gibi birbirinden yetersiz iki adamın arkasında yedek kalmaya tepki verdiğini düşünüyorum. Hajduk maçındaki hali devam ederse birşey olmaz. Ama ondan çok daha iyiydi.

gundelikci dedi ki...

@turkkant
bahsi geçen pozisyonda bek görmemek çok doğal bence, kaldı ki herhangi bir hücumda serdar'ı aradığımı hatırlamıyorum, o yüzden bence halen sorun yok. hele hilbert'i hiç aramam. ama anlaşamayacağız orası kesin. o yüzden burası böyle kalsın diyelim=)

fernandes için geçen sene de söylüyordum bunları. merkezde oynayacaksa bence şu anda atiba daha efektif kendisinden, am için de yok yani, olmayacaktı, olmadı. yıldız gibi davrandığımız adamların yıldız olmaması en büyük sorunumuz yıllardır. inter tonla parayı döktü quaresmaya ama attı kenara arkasına bakmadı, bizimse hem ekonomik hem de performans olarak çok canımızı yaktı bu muameleler. hadi fernandes'e genel teknik oyuncu algısıyla bu kadar imtiyaz ve nazına tahamül gösteriliyor da, almeida tam komedi. eğer dert 2.5 m fona vermemekse bu adamın kadroda olduğu her an daha fazla zarar yazıyor takıma. tff'nin galibiyet primini her maçta tek başına sabote edebiliyor sonuçta.
tek maçta futbolcuyu asacaksak, ona 2.4 milyonu layık gören her kademe adama hiç bir saygımız olmaması gerek, o zaman uzun uzadıya şu bu demeyelim, ekip buysa konuşmaya gerek yok demeli. adam 22 yaşında da bu yaşa gelene kadar neredeyse defansta 100 maça çıkmış adam.