Bazı İtalyan efsanelerin yıldızı geç parlamış ama kolay kolay sönmemiştir. Alessio Cerci’ye de genç yaşında “Henry” demişlerdi ama Henry’nin haberi yoktu… Ancak kariyerindeki adımları kısa olsa da kararlıydı ve bir gün o da yıldızlar arasına girecekti!
“Biraz nostaljiden zarar gelmez” diyerek, CM 03-04 oyununu
bilgisayarınıza kurup, yeni bir kariyer açtınız. Artık hayatınızdan uzunca bir
süre çalmaya, sevdiklerinize “Yüzünü gören cennetlik” dedirtmeye, aydınlıkta
yatıp, karanlıkta uyanmaya hazırsınız. Her zamanki gibi, yola öncelikle
etraftaki wonderkid’leri toplayarak koyulacaksanız. Cavenaghi, Adu, Le Tallec,
Mexes, Andy Welsh (bunu herkes bilmez) derken yolunuz 16 yaşındaki bir Romalı
için İtalya’ya düşebilir: Alessio Cerci.
Ancak gerçek hayatta birçok wonderkid yüzünü gösterirken
Cerci, Roma’nın kronik kiralık oyuncusu olmuş, bir türlü gerçek patlamayı
yapamamıştı. Yoksa oyunun gereksiz şişirilmiş potansiyellerinden biri miydi?
Sahi, İtalya o konuda garip bir ülkeydi. Üç yıl öncesinde amatör kulüpte
oynayan Fabio Grosso, hızlıca tırmanıp ülkesine Dünya Kupası’nı
kazandıranlardan biri olmuştu. Pekala Cerci’ye de o zamanı tanımak gerekirdi.
Roma alt yapısında sergilediği muhteşem futboldan sadece
Championsip Manager haberdar değildi. O günlerde takımda Batistuta, Totti,
Montella, Delvecchio, Cassano gibi efsane hücumlar vardı ama Romalılar Alessio’yu
izlemek için genç takımlarının sahne aldığı kasabaya giderlerdi. O günlerde bir
forvet oyuncusu olan Cerci, oyun stiliyle Thierry Henry’e benzetilmiş hatta "Valmontone'deki Henry" lakabına
layık görülmüştü. Ancak onun sahadaki kaderi, Henry’nin tam aksi istikametiydi…
Onu ilk olarak Capello Roma A Takımı’na çıkardı. Ancak
çocukluk aşkı forması altında istediği damgayı vuramadı. Üç yıl farklı
kulüplerde kiraladıktan sonra Fiorentina’ya 4 milyon Euro karşılığında satıldı.
Oradan da iki sezon sonra co-ownership anlaşmasıyla Torino’ya geçti. Ve ondan
yıllar önce beklenen patlamayı, nihayet bu forma altında gerçekleştirecekti.
Eğer o şehre yaşatacakları bir film olsaydı, adı şüphesiz ki “Lentini’nin
Dönüşü” olurdu.
Lentini, uçak kazasıyla noktalanan “Grande Torino” zamanından sonraki en parlak Torino takımının başrol oyuncusuydu. Dönemin transfer rekorunu kırarak Milan’a geçmiş, ancak kısa bir süre sonra yaşadığı trafik kazasıyla futbol hayatı alt üstü olmuştu. Alessio Cerci topu sol ayağına her aldığında, saçlarını sallaya sallaya her içeri kat ettiğinde, Torino ahalisine Lentini’yi hatırlatıyordu. Ancak onun bir farkı vardı; Lentini zamanında kanat oyuncularını ters tarafta oynatmak pek moda değildi. Cerci, o bakımdan şanslıydı çünkü sağ kanatta oynatıldığında, çalım yeteneğini kendisine şut açısı bulmak için de kullanabilirdi. Nasıl ki Juventuslu “sağ kanat” Henry’nin Arsenal’de forvet olmasıyla bir efsane doğduysa, Cerci de forvetten sağ kanata evirildiğinde Serie A’nın en ezber bozan oyuncuları arasında yer almaya başlayacaktı.
Lentini, uçak kazasıyla noktalanan “Grande Torino” zamanından sonraki en parlak Torino takımının başrol oyuncusuydu. Dönemin transfer rekorunu kırarak Milan’a geçmiş, ancak kısa bir süre sonra yaşadığı trafik kazasıyla futbol hayatı alt üstü olmuştu. Alessio Cerci topu sol ayağına her aldığında, saçlarını sallaya sallaya her içeri kat ettiğinde, Torino ahalisine Lentini’yi hatırlatıyordu. Ancak onun bir farkı vardı; Lentini zamanında kanat oyuncularını ters tarafta oynatmak pek moda değildi. Cerci, o bakımdan şanslıydı çünkü sağ kanatta oynatıldığında, çalım yeteneğini kendisine şut açısı bulmak için de kullanabilirdi. Nasıl ki Juventuslu “sağ kanat” Henry’nin Arsenal’de forvet olmasıyla bir efsane doğduysa, Cerci de forvetten sağ kanata evirildiğinde Serie A’nın en ezber bozan oyuncuları arasında yer almaya başlayacaktı.
“Sahada olayım da, nerede oynadığım fark etmez” demişti bir
keresinde Cerci. Ancak asıl olarak nerede fark yarattığının da farkındaydı:
“Roma’da ve Fiorentina’da forvet oynamıştım, yine oynayabilirim. Ancak kanatta
oynamaktan daha zevk aldığımı söylemeliyim. Çünkü benim gibi yetenekleri olan
oyuncular, oradaki özgürlüğü daha çok isterler.” Aslında onun büyük çıkışında
anahtar kelime buydu: Özgürlük! Torino’daki hocası Giampiero Ventura onu
elbette belirli bir bölgeye, çoğunlukla sağ tarafa yazıyordu. Ancak ona, maç
esnasında köşedeki pizzadan sipariş verecek kadar serbestlik tanınmıştı. Sonuç,
şimdiye kadar 11 gol, 10 asist… Aynı zamanda Cerci, istatistiksel olarak Serie
A’nın “en çok gol pozisyonu yaratan” oyuncusu.
Alessio Cerci’nin en önemli özelliği tekniği ve bunu son iki
sezondur direkt skora yansıtmaya başladı. Sol ayağının içini çok iyi
kullanıyor, aynı zamanda ters kanattan gelen ataklarda da “tilki golcülük”
hislerini harekete geçirebiliyor. Onun bu performansına Prandelli de kayıtsız
kalamadı ve onu son İspanya maçında direkt 11’de oynattı. Dünya Kupası’nda da
bir terslik çıkmazsa yer alması bekleniyor. Hatta eğer sistem 4-3-3’de
kalacaksa, tahtaya ilk yazılan isim yine o olabilir. O günlerde 27 yaşını
doldurmuş ve “geç parlayan İtalyanlar” arasına adını yazdırmış olacak. Ancak
kalan futbol hayatını çok daha büyük formalar altında geçireceği kesin.
“Torino’da kalma ihtimalim yüzde 50” derken bol keseden atıyordu Cerci. Çünkü
onu Milan, Inter, Juventus gibi İtalyan devlerinin yanı sıra Premier Lig’den de
bekleyenleri vardı. “Peki ya Roma?” sorusu geldiğinde ise asıl hayalini
döküvermişti: “Benim Roma’ya olan tutkum gizli bir şey değil. Eğer tekrar o
formayı gitme fırsatım olursa, hiç düşünmem!”
16 yorum:
Mustafa bırak bu adamları ya efsane doğuyor orada Domenico Berardi :)
FourFourTwo'ya yazıyorum onu da bu ay :)
Gece yarısı Önder Özen'i izlerken şifre çözdüm. Gönüllü scout sistemine dayalı alarak bir kaç oyuncu aldık dedi yarım ağızla ve human trafficking korkusundan 31 Ekim'de açıklayabileceğim dedi.
31 Ekim Musa Muhammed'in 18. doğumgünü :) Sağ bek olarak afrika atletizmi aldık diyebiliriz. Takım kaptanlığı yapmasından hareketle karakterli ve winner olması, orta mesafe taç atabildiği, geniş alanda oynayabildiği ve sağ ayak içinin yeterli kalitede olması videolardan izleyerek emin olabildiğimiz çeşitli unsurlar. Disiplini, savunma tekniği, taktik zekası gibi unsurların da gelişmiş olacağı veya kısa sürede gelişeceğini umarak hayırlı olsun diyelim.
Bu işte alınabilir risk. 17 yaş dünya kupası şampiyonu takımın, finali domine etmiş takım kaptanını alıyorsun.
Bir de taze yorum: Bafetimbi Gomis'i 5 dakika izlemeye dayanamadım. Maça 75. dakikada giren forvet 80. dakikada ceza çizgisinden kale alanına koşmaya üşenir mi ya? Briand'ın topu "death zone" da tıngır mıngır dolaştı, Gomis bizden beter izliyor. Türkiye'de markaj'dan çıkmasına imkan ihtimal yok.
28-30 yaşına gelen oyuncularla ilgili kesinlikle istatistik konuşuyor. Az gol atmış olanı almayacaksın, vardır bir sebebi.
Demba Ba gelmiyorsa bonservisi yok diye bir bitik adam daha gelmesin, Fevzi Can Bozkuş oynasın!
Ben de "Avrupa Ligi'nde en çok ofsayta düşen oyuncu" detayıyla irkildim
Abi sistemin kilit noktası olacak adamı da beleşe kapatmayıverelim yahu.
Lescott beleş , Hunt beleş , muhtemelen Motta ve Töre kalacak onlara da toplam bir 5-6 harcanır sanırım.Geri kalan para tamamiyle forvet transferine ayırlabilir bence.
Pektemek+Cenk+beleş forvet aslında kötü değil ama bilemiyorum.5 yabancının da hakkını verecek adamlar olması lazım bence.
Bu arada Lescott'ın gelmesi , Franco'yu yedeğe gönderecekse orada da bir dur aga derim ben şahsen.
Atiba - Motta - Franco - Hunt - Forvet bana kalırsa sınıf atlamak için yeterli değil .
Gerçi parlak bir ligimiz olmadığı ve elimizdeki yerli kalitesi düşünüldüğünde vasatın üzerinde.
Dün delgadoyu izledikten sonra, bugün bu takımda çok rahat iş yapabileciğini düşünüyorum. Ayrıca niçin bu kadar kolay vazgeçildi kendisinden onu da bilmiyorum..
Bugün Escude, eneramo, holosko hatta dany gibi adamların kontenjanı işgal etmesindense delgado gibi bir adamın kenarda durması her zaman için daha mantıklı oysa..
@Övünç
Gözden kaçırdın mı bilmiyorum ama Hunt eş durumundan Türk vatandaşı olabiliyor. Çok kısa sürede hallolabilir bir mesele sanırım. 3 senelik evlilik süreleri dolmuş.
Atiba ve motta konusunda senden daha da kötümserim. Atiba'nın savunma eksiği, tek önlibero işi yapmasına yetmiyor, merkezde ise hücumu yok. Motta mevki işine daha uygun ama kısa boylu, kart ihtimalli ve dümen problemli. Yani ikisi de ideal bir 11'de görevlerini vasat veya yetersiz yapabilecek nitelikteler. Özellikle Atiba için aynı Fernandez türü diye düşünüyorum. Çok iyi bir kaç özelliği var ama mevkisi yok. Artısı mentalitesi.
Biliç'in Franco'dan da kolay vazgeçebileceğini sanmıyorum. Düşük teknikli orta saha oyuncularıyla, bir de arka taraf düz olursa rakip sürekli topla üzerimize gelir. Pres yenince olacak saçmalıklar da cabası.
Ben Lescott transferine inanmak istemiyorum. Kaboul da bu hafta patates çıktı ama stoper mi yok kardeşim? Bekir irtegün'den iyisi bulamıyorsak emektar gezgin Yalçın Ayhan'ı alalım diyecektim ki soyadına bakarken Beşiktaş altyapıdan olduğunu gördüm. Ah benim keriz yöneticilerim, hocalarım, transfer düşkünü taraftarım ah...
Blogun ilk yıllarında ağlama duvarına çevirmiştim zaten Delgado yüzünden. O yazılardan biri http://cartalete.blogspot.com.tr/2010/04/ben-delgadoyu-ozledim.html
Cartalete; Aorun Hunt hakkında bir yazı yazabilir misin. artıları eksileri Beşiktaşa kazandırabilecekleri olarak ... açıkcası benim için tam bir soru işareti de...
Var öyle bir planım, araştırma aşamasındayım.
@beagle
ben de pek tutmuyorum ikisini de şahsen .
Motta bir kere hiç çizgiyi zorlamıyor.İlk fırsatta içerideki tek adama yarı alanın orta noktalarından orta kesiyor.En sevmediğim bek tarzı. Biliç'in isteğimi bilemiyorum.
Atiba 'da rakiplerdeki ön liberolar ile kıyaslandığında vasat bir adam.
Hunt'ın Vatandaşlık olayını biliyorum o bağlamda söylemedim.Pozisyon bazında bazı şeyleri bedavaya çözüyorsak , bonservis bütçesini geçen sene yaptığımız gibi kulübeye vasat adam alarak kullanmayalım.İşini iyi yapan bir adam alalım.3'e 5'e değil gerekirse 10'a alalım işimize yarayacak tek adam alalım.Gerekirse forvet almayalım ama o paraya değecek bir adam alalım.
Mesela Giovinco stilinde dar alanda problem çözecek bir adam olabilir .
Kafalarda sürekli stada bitecek , Beşiktaş muazzam bir takıma dönecek algısı var ama kaliteyi arttırmadan ben bu sene oynadığımızdan farklı birşey görebileceğimizi sanmıyorum.
Elde aklı başında bir takım var aslen.Yapılacaklar nokta atışı olursa Beşiktaş'ı çok başarılı bir dönem bekliyor .
Mustafa hazır berardi incelemesi hazırlarken ciro immobile dosyasını da yeniden el atsan diyorum. Daha pascerada oynarken bu blogda senin sayende haberdar olmuştum. Sonra genoada seri a ya alışma dönemi derken bu yıl torinoda patlama yaptı. Transfermarkta göre de bonservisini 12 milyona çıkardı. Yeni bir güncelleme yazısı hiç fena olmaz..
Başka bir şey dileseymişsin :) Yazılı, şimdi koyuyorum siteye.
Kalbim temizse demek ki :)
Bu arada belçika muhteşem bir genç jenerasyon yakalamışken alttan bağıra bağıra daha da genç yetenekli bir jenerasyon geliyor. Adamlar on yılda bunu nasıl başardılar? araştırma konusu..
CM 03/04 oyuna başlama kararı bu kadar güzel betimlenemez :)
Yorum Gönder