Dinlen ve Yenilen Şampiyon


Üç büyük kupayı (Euro 2008, Dünya Kupası 2010, Euro 2012) üst üste kazanan İspanya artık yok. Üstelik, pek de direnç gösteremeden, Şili karşısında “Maçı çevirebilirler” hissini hiç veremeden… Geçen zaman, şampiyon takımdan çok şey aldı götürdü. Ama Del Bosque’ye göre değişen hiçbir şey yoktu. Aynı sistem, aynı sistemin kilit oyuncuları… Yaşanılan doygunluğun yanı sıra, artık rakipler de İspanya A planını çözmeye başladı. Özellikle de üçlü savunmayla oynayan ve merkezdeki paslaşma yollarını tıkayan takımlar. Hollanda ve Şili, bu bağlamda çok benzer özellikler taşıyordu.

Görünen o ki Şili, turnuvanın mutevazı sürpriz adayından çok daha fazlası. Takım birbiriyle çok uyumlu ve herkes ne yaptığının farkında. Alexis Sanchez, Arturo Vidal gibi ortadaki oyunu lehe çevirecek etkili silahları da var. Özellikle Vidal… Juventus’da daha çok “gizli forvet” rolüyle göz önüne çıkıyordu. Ancak Şili forması altında  “en klasından, komple bir merkez orta sahası nasıl olunur” tanımını izletiyor. Vargas’ın golünde tabelaya hiçbir istatistik yazdırmadı. Ama asist öncesi attığı “ufuk açıcı” pasıyla, aslında o golü asıl atan isim olmuştu.

İkinci gol ise Ronaldinho’nun yıllar evvel Stamford Bridge’de attığı golü hatırlattı. Hiç adım atacak mesafe olmadan, topu kalecinin ancak taksi tutarak yetişeceği köşeye gönderişi… Çok iyiydi! Aranguiz, orta sahadaki enerjisiyle de Şili’nin en kritik adamlarından.

İspanya tek bir jenerasyona mahkum olmayacak kadar geniş ve kaliteli isimlere sahip. Üstelik alt yaş milli takımlarında da büyüleyici bir istikrar söz konusu. Ancak o istikrarı tutuculukla karıştırmamak gerek. Del Bosque’nin yaptığı gibi… Artık zaman biraz dinlenme zamanı. Yakında yeni yüzlerle (mümkünse Koke, Isco vesaire) tekrar buluşmak üzere şampiyon…

1 yorum:

planck dedi ki...

futbol değişiyor ve gelişiyor. eğer ispanya da ingiltere gibi sistemini ve yetiştirdikleri oyuncuları değişen futbola adapte etmezse bundan sonraki turvunalarda zorlanmaya devam eder.