Gol Atmak İçin Dokunmak


Daha çeyrek final eşleşmeleri beli olduğu anda, içlerinden en cazibesiz maçın Kosta Rika – Yunanistan arasında oynanacağı belliydi. Ancak bir gol, maçtaki hikayeyi bir anda seyredeğer kılabilirdi. Ve o gol de çok ustaca atıldı. Bryan Ruiz, topa sol ayak içiyle dokunduğu anda şut atmayı değil, “gol atmayı” düşünmüştü. Oysa çoğu oyuncu oradan, tabiri caizse “yaradana sığınarak”, kaleye bakmadan şut atardı.

Kosta Rika için çeyrek finale yükselmenin sırrı, aslında hiçbir sırlarının olmaması. Öyle pek bilinmezli, üzerine tez yazılası bir sistemleri yok. Güçlerinin farkındalar. İkili stoperle savunma yapayacaklarını biliyorlar. Geride eksik kalacakları her pozisyonun, gol pozisyonuna dönüşeceğini de…  Diaz ve Gamboa gibi iki tempolu beki sık sık ileriye çıkarıp, Campbell ve Ruiz’in yeteneklerine bağlı kalarak tabelayı değiştirmeyi umdular. Ve şuana kadar hep başardılar.

Yunanistan’ın ise en etkili hücum silahı bir sol bekti. Dış görünüş olarak “çarşı iznine çıkmış er” kıvamında olan Holebas, neredeyse ayağına aldığı her topla etkili oldu. Pozisyon yaratmanın yasak olduğu ilk yarıda da ezberi bozdu. Salpingidis’e açtığı orta, insana zorla gol attıracak cinstendi. Savunmayla, kaleci arasına sert ve kavisli… Muz ortanın ne demek olduğunun tarifi! Geçtiğimiz sezon başında Beşiktaş onu almayı başarsaymış, çok büyük hamle olurmuş.

Penaltılarda artık topa vuruş yeteneğinden belki de daha fazla önemli olan şey, sinirleri kontrol etmek ve sakin kalmaktır. Topları sürekli tavana yapıştıran Kosta Rikalıların daha sakin kalması, şaşırtıcı ve bir o kadar da ne denli kararlı olduklarının kanıtı. Artık önlerinde aşılması gereken çok daha büyük bir dağ var: Hollanda! Onlar için “Vertical Limit 2″ kıvamında bir eşleşme olacak… Duarte cezalı olmasaydı,  şansları düşük olmayabilirdi. Yine de çok düşük değil…

Hiç yorum yok: