Skorborda Bakmayan Takım




Müller Müller’liğini yapmış, Klose de tarihin en golcüsü olmuştu. Artık Almanya, daha maçın başları olmasına rağmen finaldeydi. Ancak yine de hiçkimse “Nasıl olsa maç koptu” diyerek ezber bir şut atmıyordu. En iyi gol açısı bulunana kadar pas! İlk golden, Schürrle harikası kadar her gol Almanya kokuyordu. Aynı takım disiplini, aynı ciddiyet… Bir tek Mesut’un sağda Schürrle boşken attığı şutun dışında. Orada pozisyon kaçtıktan sonra ettiği küfür de o vuruş tercihi de pek Almanca değildi…

Almanya için tarih boyunca “takım, disiplin” kelimeleri sıklıkla kullanılmıştır zaten. Ancak Dünya Kupası tarihinin hiç kuşkusuz en spektakürler sonucuna imza atan takımı artık bu basit kelimelerle özetlemek yetmez. Almanya, yetenek olarak da bu oyunun teknik tarafındaki ana vatanı Brezilya’dan kat kat üstündü. Brezilya, belki maça 13 kişiyle çıksaydı, denge o zaman sağlanabilirdi.

Mourinho’nun da maç öncesinde açıkladığı gibi, Thiago Silva Brezilya adına çok daha büyük eskikti. Ama Brezilya’da asıl kopukluk yaşanan bölge orta sahaydı. Defansla aralarındaki bağ oldukça mesafeliydi. Hal böyle olunca Khedira rakip kale etrafına sefer düzenlemeye başladı. Farkın hızlıca açılmasındaki kilit nokta bu. Cezayir gibi takımca alan savunması yaparsanız, Khedira’nın topla fark yaratmasını bekler ve onun tek zaafiyetinden faydalanırsınız. Ancak aksi durumda, onun temposu ve koşu devamlılığı devreye girer. Yani, en iyi özellikleri…

Bir Dünya Kupası yarı finali. Rakip, turnuva öncesinde çoğunluğa göre favori olan ev sahibi Brezilya. Skor, bir sanal oyunda ortaya çıksa “Bozuk bu!” denilerek geri idade edilecek kadar garip… 7-1! Futbol dünya üzerinde var oldukça hatırlanacak, hatırlatılacak ölümsüz bir maça şahit olduk, farkında mıyız?

1 yorum:

Barreto dedi ki...

Antrenman maçlarında ve halı sahada bazan yapılır: Bir ara Löw Scolari'ye Müller ve Khedira, Fernandinho ve Fred'le takım değiştirsin diyecek zannettim.